@senaryonuz
|
Sabah saaat 09.00 da kalkmış ve eve geçmiştik. Malûm bugün gelin çarşısı vardı ve Mirza saat 10.00 da beni almaya gelecekti. Odam da üstümü değiştiriyordum. Bedenime tam oturan dizimin bir karış üstünde toz pembe elbise giymiştim dudağıma pembe tonlarında gloss sürdüm ve bir kaç kat maskara hazırdım. Annem ve Ela da benimle gelecekti. Saat 09;56 olmuştu. Aşagiya inmeye başladım Ayça Ayaz ile Mardin'i gezecekti. Annem aşağıda beni bekliyordu. Ela da altına giydiği çiçekli etek ve çiçekli crop takımıyla annemin yanındaydı. Aşağıya sonunda inmiştim ve dışardan gelen korna sesiyle Mirza'nın geldiğini anlamış kapıya yönelmiştik. Mirza arabanın camını açmış bana gözleriyle yolcu koltuğu işaret ediyordu. Ela ve annem arka koltuğa yönelmişti. Bende yerime geçince Mirza "Nasılsınız Rana Hanım?" Diye sordu. Annem "İyiyim oğlum ama bana teyze dersen daha memnun olurum sen nasılsın?" Dedi. Mirza "Sağol Rana teyze" diyip arabayı sürmeye başladı. Bende "Mehpare teyzeler kiminle gelecek?" Diye sordum. Mirza bizi almaya geldiyse onları almaya gidemezdik çünkü sığmazdık. Mirza "Miraç getirecek onları" dedi ve tekrar bir sessizlik oldu. ****** Mirza ve Miraç bir kafede otururken bütün çarşıyı gezmiş gerekli gereksiz her şeyi almıştık. Şimdi ise Mehpare teyzenin isteği üzerine kuyumcuya gidiyorduk. Mirza ve Miraçta kuyumcuda bizi bekliyorlardı. Kuyumcunun önüne geldiğimizde yazan Vurallar ismiyle duraksadım ama onların olduğunu düşünmediğim için içeri girdim. Mirza ve Miraç koltukta oturup ve kuyumcu ile sohbet ediyordu. Elif direkt Miraç'ın yanına gidip onu kaldırdı ve altınlara bakmaya başladı ben ise Ela ile yanyana koltukların yan tarafında duruyordum. Mehpare teyze ve annemde koltuklara oturmuş soluklanıyorlardı. Mirza kafasını bana çevirdi ve "Sende seçsene bir şeyler" diyince Ela ile birlikte altın ve gümüşlerin olduğu yere ilerledik. Mirza hâlâ oturuyor kuyumcu ile konuşuyordu ve birden kapı açıldı "Baba ben geldim" bu sesi çok iyi biliyordum lise hayatımı mahveden bir sesti bu. Bir an duraksadım ve Poyraz da beni farketmiş olacakki şaşkınlığını belli eden bir sesle "Simay" dedi. Ela yüzümün halini görmüş, sessizce "Bu o mu?" Diye sordu. Kafa sallamak ile yetindim. Poyraz'ın bakışları elimi bulmuş olacakki samimiyetsizce güldü "Okuyup avukat olacağım derken evlenmeye mi karar verdin?" Dedi. Gözlerim Mirzayı buldu sinir ile Poyraza bakıyordu ama Poyraz'ın susmaya niyeti yoktu "Ben hâlâ arkamdan ağlıyorsun diye düşünüyordum" demesiyle bende hızla ona dönüp "Arkandan ağlamak mı, senin mı, sen sadece hataydın basit bir gençlik hatasından ilerisi de olamazsın." Dedim arkasından bir damla gözyaşı bile dökmemiştim, sadece boşa giden bir kaç ayım vardı onlara üzülmüştüm. Oğuza her tartışmamız da ben mı hata yapıyorum diye sorup dursamda beni aldatmasıyla gerçek hatanın o olduğunu anlamıştım. Mirza hâlâ bizi izliyordu. Poyraz dediklerimi kaldırmamış olacak ki "Ne yapabilirim Simay baban bile diğer çocuklarıyla göğüsünü gere gere dışarda dolaşırken seni yanına almıyordu benden ne bekliyordun ki?" Dedi. Çünkü sevilmeyen kızlar aldatılmayı hak ediyordu madem öyleydi "Deden de anneni sevmemiş demekki baban o yüzden annene kuma getirmiş" demem ile üzerime yürümesi bir oldu annesi hassas noktasıydı bu yaptığım belkide yanlıştı ama o sözlerinin zehirini bana akıtırsa ben daha çok akıtırdım. Babası kıpkırmızı olmuştu. Mirza dayanamamış olacakki, bence şu ana kadar çok bile dayanmıştı hızla Poyraza doğru yürüyüp yumruğunu suratına geçirdi. Annem ve Mehpare teyze kâl gelmiş gibi oturup Mirzaya bakıyorlardı, Elif ve Ela ise sırıtıyordu. Mirza "Bir daha karımın karşısına çıkarsan seni doğduğuna pişman ederim, yolunda görürsen yolunu değiştireceksin Şerefsiz" diye bağrıyor yumruklamaya devam ediyordu. Resmen Poyrazın üzerindeydi. "Eğer bir kez daha bu kızın ailesi hakkında konuşursan veya konuştuğunu duyarsam 7 sülaleni bu dünyadan silerim" dedi Miraç "Mirza yeter bayılacak düğüne az kaldı başına iş alma" diyerek Mirzayı durdurmaya çalışıyordu, Mirza bir yumruk daha geçirip ayağa kalktı ve Poyraz' ın babasına döndü. "Bir daha oğlun evleneceğim kadının etrafında görürsem ve onu üzecek tek bir kelime ederse sonu iyi bitmez oğluna sahip çık" diyip beni de kolumdan tutarak dışarı çıktı. Annemler arkamızdan geliyordu. Mirza ise hâlâ öfkeli gözüküyordu. Ben hiç bir şey hissetmiyor gibiydim şuan başka bir kuyumcuya gidip istediklerimi alacak kadar iyiydim. Arabanın yanına geldiğimizde Mirza bana döndü ve ondan beklemediğim bir sakinlikle "Önce yemek yemeye gidelim sonra gelinlik bakarsınız olur mu?" Dedi bir an afalladım ve "Yemek?" Diye sordum. Mirzaysa "Sabahtan beri bir şey yemediniz saat kaç oldu acıkmışsınızdır" dedi. "Mirza sen iyi misin?" Diye sordum şuan şaşkınlık içindeydim. Mirza ise "Bunları şuan konuşmak istemiyorum sonra konuşuruz şimdi sadece müstakbel karımın nikahtan önce açlıktan bayılıp kınayı ve düğünü ertelememesi için uğraşıyorum" dedi. Bende annemlere döndüm"Yemeğe gideceğiz arabaya binelim" dedim. Herkes bir an duraksasada kimse bir şey demeden arabalara geçti. ******* Şuan kebapçıdaydık. Mirzaya şuan teşekkür edebilirdim kurt gibi acıkmıştım. İskender söylemiştim. Mekana gelen kokulardan açlığımı daha da belli etmişti ben Mirza, Ela yanyana Miraç, Elif ve Mehpare teyze yanyanaydı annem Mehpare teyze ve Elanın ortasında kalan masa başındaydı. Elif Miraç ile derin bir sohbetteydi. Annem ile Mehpare teyze de havadan sudan konuşuyordu bende Elaya döndüm, "Ela sence Ayla ablaya gitme zamanı gelmiş mi?" Diye sordum sessizce. Ayla abla psikoloğumdu. Onunla konuşmak en az Oğuz kadar iyi geliyordu hemde uzman birisiydi. Ela "Aşkım bu senin kararın daha iyi hissedeceksen gitmenden yanayım ve bugün akşam bu olaylar konuşulacak" dedi itiraz istemeyen bir tonda. Elayı onaylamıştım ve ardından yemeklerimiz gelmişti. Herkes yemeklere odaklanmıştı. Yemekler bitmek üzereyken telefonum çalmıştı arayan yazları gittiğim İtalya da babamın iş arkadaşının kızı olan Mehirdi. Babası babamla iş ortaklığı yaptığı zaman diliminde vefat etmiş, babamda ona yardımcı olmuştu. Bekletmeden telefonu açtım "Efendim" demem ile "Simay neden evlendiğini Barından duyuyorum beni düğününe davet etmeyecek misin ?" Diye yükseldi. "Ya bebeğim söyleyecektim ama zamanım olmadı" bebeğim demem ile Mirzanın bakışları yüzümdeydi. "Barın abim alır sana bilet yarın sabah burda olursun ben seni sonra arayacağım" dedim. "Öpüyorum seni " dedi ve kapattı. Mirza bana bakıyor hiç bir şey söylemiyordu. Ela kiminle konuştuğumu bildiği için gayet rahat yemeğini yemeye devam ediyordu. ******* Gelinliğimi de almıştık her ne kadar Mirza ve Miraçta yanımızda durmak istesede annem "Düğünden önce damat gelini göremez uğursuzluk getirir" diyip yollamıştı. Şimdiyse eve gelmiş duş almıştım. Ela odama gelsede şuan konuşmak istemediğimi söylemiş ve onu da yollamıştım. Yatağıma oturmuş Poyraz'ın dediklerini düşünüyordum. Mesele Poyraz'ın dediklerini önemsemem değildi mesele gerçekten haklı olmasıydı. Sorun babam için kız çocuk olmamda değildi Meleğe oyuncaklar alır hatta bebekleriyle onunla beraber de oynardı. Beni neden sevmemişti, asla anlamıyordum. Beni sevmek aklına ben 15 yaşına gelince mi gelmişti, tüm çocukluğum baba sevgisi olmadan geçtikten sonra mı? Artık hiçbir anlamı yoktu. Aldatıldığımı öğrendiğimde hiç ağlamamıştım ama babamın beni sevmediği yüzüme vurulunca sabaha kadar ağladım.
Bölüm sonuuuu Oy ve yorumlarınızı bekliyorum bir sonraki bölüm DÜĞÜNÜMÜZ VARRR ÖPÜLDÜNÜZ |
0% |