@senaryonuz
|
Düğün günü Kınayı yapmış ve o aşamayı geçmiştik şimdiyse düğün günüydü. Hoca gelmişti imam nikahı kıyılacaktı. Başımdaki beyaz tülbent ve beyaz elbisem ile odaya ilerledim Mirza'nın yanına oturunca hoca "Mehir olarak ne istersin kızım?" Dedi. Benim diyeceklerim çok netti "Mehir istemiyorum boşama yetkisi elimde bulunup dilediğim zaman kendimi boşayabilmeyi istiyorum" demem ile Mirza dahil tüm gözler bir kaç saniye beni buldu. Ela ve Mehir alttan sırıtıyordu. Mirza boş gözler ile bana bakıyordu. Hoca Mirzaya baktığında Mirza kafasını onay verir gibi sallayıp "İzmir'deki şirketimizin %20 hissesini de mehir olarak veriyorum" dedi. ******* Şuan üzerimdeki kabarık gelinliğim ile Mehir, Ela ve Ayça ile odada oturuyordum. Mehir koyu yeşil, dizlerinin üstünde biten, ince askılı elbisesi ve makyajı ile oldukça etkileyici duruyordu. Ela lacivert, uzun ve derin yırtmaçlı, ince askılı elbisesi ile kızları bile kendine düşürebilirdi. Ayça siyah dizlerinde biten yine ince askısı olan, sağ ve sol bacağında ufak yırtmacı olan elbisesi ile yere bakan yürek yakanlardandı. Konvoya çıktıktan sonra Karanoğlu konağına geçecek düğün başlayana kadar orada duracaktık tabiki kuaför de bizimle oraya geçecekti. Aşağıdan sesler gelmeye başlamış saat 16;40 olmuştu. Kapının çalmasıyla içeriye babam geldi. Kızlar kapıya yönelip çıktılar. Babam bana buruk bir şekilde bakıyordu. "Kızım ben sana çok geç babalık yapmak zorunda kaldım biliyorum kırgın ve kızgınsın ama bugün o eve gittiğinde bilki en ufak derdinde yanında bitecek bir baban var" demişti babam. Zorunda kaldım diyordu ama neyin zorunluluğuydu bu tam olarak. Resmen bile isteye beni yok sayan kendisiydi. "Baba sen bana bile isteye gelmedin küçücüktüm gözlerine baktım belki benide seversin diye hayır sorun kız olmam da değil evet sizin topraklarınızda kız çocuğu sevilmez ama baba sen Meleğe de vardın sen bir bana yoktun. Ben Meleğe de bana davrandığın gibi davran demiyorum ama keşke bana Meleğe davrandığın gibi davransaydın baba." Bunları derken gözlerim fazlasıyla dolmuştu ama ağlarsam makyaj falan kalmazdı ve zamanımda yoktu. Ben yıllarca beklemiştim ve ben umudumu kestiğim zaman baba gelmek aklına gelmişti. "Bir gün sende beni anlayacaksın kızım şimdi izin verirsen sana sarılabilir miyim?" Diye sorunca içimdeki küçük Simay yine durmadı babamdan önce sıkıca sarıldım. Ve babam "Dediklerimi unutma her zaman yanındayım bunu bil" diyip cebinden kredi kartı çıkarttı "Okul için verdiğim ayrı ama bu da her zaman yanında bulunsun onların parasına ihtiyacın yok burda belki çok mutlu olamadın ama inşallah orada mutlu olursun kızım" dedi ve buruk bir tebessüm ile bana bakıp odadan çıktı. Babamın çıkmasıyla kızlar tekrardan girdi ve Mehir direkt yanıma geldi "İyi misin güzelim?" Diye sordu sadece kafa sallamak ile yetindim Saat 16;55 olmuştu ve ben koltuğa oturunca kapı çaldı. Ela ve Mehir hızla koşup kapıya ilerlediler ve "Kimsiniz?" Diye sordular. Mirza ise "Damat" diyince Ela "Kapı açılmıyor damat bey" dedi. Kapıyı hafif aralayıp Mehir ile ellerini uzatınca Mirza 500 er lira vermişti bu seferde Mehir"Kapı açılacak gibi hafiften " diyip tekrar Elanın elini çekiştirerek kendisi ile birlikte uzattı. Mirza bu sefer ikisine de biner lira vermişti. Mehir ve Ela kısa bir bakışma sonrası " kapıyı açabilirsiniz" diyip geri çekildiler. Mirza içeriye girip kafasını bana çevirince üzerimdeki hafif kabarık gelinliğim, henüz çok ağır yapılmamış olan hafif makyajım ve maşa ile hafif dalgalandırılmış saçlarım.... Gözleri hepsinde dolaştı ve en son gözlerimle buluştu. Mirza yanıma geldi, ben ise koltuktan kalkmış ayaktaydım. Mirza yutkundu ve "Hadi aşağıya inelim" dedi. Mecburiyetten dolayı koluna girdim. Birlikte aşağıya inmiştik Oğuz ile kısa bir süre bakıştık ama konuşmamızı düğün sonuna saklayacaktık. ****** Konvoy yapılmıştı ve şuan Karanoğlu konağındaydım, Ela da benim ile gelmişti Mehir bizim konaktaydı Ayça ise Ayazdan ayrılmak istememişti. Şimdiyse makyajım ve saçım tekrar yapılıyordu makyajım biraz daha ağırlaştırılmış saçlarım ise aynıydı. Saat 20;00 olmuş kalan zamanı ise düğün salonundaki gelin odasında geçirecektik. ****** Gelin odasında Mehir, Ela ve Ayça 3 lüsü ile oturuyordum. Kızlar ilk çıkışta giyeceğim topuklu ayakkabımın altına isimlerini yazmış hatta kuzenim Didem Elaya benimkinide yaz diye söylemişti Miraç, Meriç, Ayaz ve Oğuz hepsi yazdırmışt. Resmen sınıf listesine dönmüştü. 10 dakika sonra sahne bizimdi Ela "Kızlar biz geçelim Oğuzların yanına zaten çıkacaklar şimdi" dedi. Kızlar çıktıktan 5 dakika sonra Mirza gelmişti. Bir şey konuşmayıp kapıya çıktık. Ben Mirza'nın koluna girdim ve ilermeye başladık alkış sesleri yükseliyordu. İlk önce nikah kıyılacaktı. Masaya doğru ilerledik ve yerlerimize oturduk. Nikah memuru geldi benim nikah şahidim Elaydı Mirzanınki ise sanırım arkadaşı olan Yiğitti. Nikah memuru "Siz Asaf ve Rana kızı Simay Demiroğlu, Halit ve Mehpare oğlu Mirza Karanoğlunu eş olarak kabul ediyor musunuz?" diye sormasıyla sakince "Evet" dedim. Herkes alkışladıktan sonra Nikah memuru bu sefer Mirzaya döndü "Siz Halit ve Mehpare oğlu Mirza Karanoğlu, Asaf ve Rana kızı Simay Demiroğlunu eş olarak kabul ediyor musunuz?" diye sorması ile Mirza direkt gür bir ses ile "Evet" demiş ve herkes alkışlamıştı. Şahitlerin de onayı alınınca artık resmen evliydim. Mirza alnımdan öptü ve "Artık bir Karanoğlusun" dedi. Ben de "Kısa bir süreliğine" diyip gülümsedim. Şuan ise Reyhani oynayacaktık ikimizde sahneye çıktık ve şarkının girişiyle oynamaya başlamıştık gözlerimiz asla birbirinden ayrılmıyor, ikimizde en derinine inmek ister gibi bakışıyorduk dizlerimizi kırarken her an bakıştık. Ve sonunda bitmişti. ***** Herkes kafasına göre eğlendikten sonra şimdi sıra Oğuz ve bendeydi horon tepecektim gelinlik ile şuan için spor ayakkabı tercih etmiştim zaten çoğu gelinin tercihi bu olur ve ilk başta giymese bile mutlaka yanında bulundururdu. Ela orkestranın yanıma gidip şarkıyı ayarladıktan sonra ben Oğuzu da çağırırdım. Bu anlık gelişen bir durumdu Ela ve Oğuzun fikriydi Oğuzun babası Trabzonluydu ve gidip gelirlerdi sadece halam ile Almanya'da tanışmışlardı. Ela, Oğuz ve ben yanyanayken teyzemin kızları Derya ve Didem de bize katılmışlardı tabiki Mehir balıklama atlamış peşinde Barın abimi de sürüklemişti. Şuan bütün anne tarafı kuzenlerim ile birlikte horon tepiyorduk ve Mirza'nın bakışlarını üzerimde hissediyordum ara ara göz göze de geliyorduk. Elifte 5 dakika kadar bizi izleyip aramıza katılmıştı. Fazlasıyla kalabalıklaşmıştık. Horonun başı Barın abim, sonuysa bir anda horona giren annem ile bitiyordu. Babam başka kimse yokmuşçasına anneme bakıyordu. Mirza ile hâlâ ara ara göz göze geliyorduk. Mustafa abim ise nişanlısı Didem ablama bakıyordu. Evet Mustafa abim ve Didem abla nişanlıydı ufak bir çöpçatanlık ile ikisinin arasını yapmıştım. Bir süre sonrada nişanlanmışlardı. Yaklaşık 20 dakika süren horonumuz bitmiş ve hepimiz yerlerimize geçmiştik. Bizim arkamızdansa Mirzalar halaya kalktılar. Gözlerim ara ara Mirzaya kaysada genel anlamda Ayça ile konuşuyorduk. Şimdiyse çoğu kişi gitmiş çok az insan kalmıştı Ela ve Mehir ikilisinin zoruyla roman havası oynuyorduk tabiki yerinde duramayan Oğuz ve Ayazda bize katılmış Ayaz zorla Ayçayı da yanında sürüklemişti. Mirza, Miraç ve Meriçte aramıza katılınca kalabalık bir şekilde roman havası oynuyorduk. Ayaz ve Ela bütün hünerlerini ortaya döküyorlardı. Bir an kafamı Miraça çevirmem ile Ela ve Ayaz'a olan ufak bakışını yakalamıştım sıradan bir bakışta olabilirdi tabiki çokta üzerinde durmadım. ******* Düğün bitmişti ama ben de bitmiştim. Annemler ve Mehpare teyzeler kalmıştı sadece bizim düğünümüz sonrası Berna da bizim konağa geçecekti. Şuansa Oğuz ile karşı karşıyaydık. "Canını sıkanın canını sıkarım bir tekefon kadar uzağında olacağımı bil her zaman yanındayım" dedi. Bende "Sende senin yanında olacağımı bil ve bende senin bir telefon kadar uzağındayım her ne olursa olsun yanına koşa koşa gelirim Oğuz" dedim. Oğuz benim gerçekten kardeşim bildiğimdi. Oğuz ile ufak bir sarılma sonrası Ayaz ve Ela geldi Ela "Aşkım mutlu ol, olamazsan da birlikte üzülürüz ne yapalım be" dedi. Bu kıza ölürdüm "Aşkım ne zaman üzgün olduğumu gördün" dememle bana ufak bir bakış attı. Ayaz "Benden önce gidecek çok kapın var belki ama eğer başın sıkışırsa ben hep buradayım elimden geldiğince sana yardım ederim" dedi ve Ayça'nın gülümseyerek gelmesiyle üçümüz sarıldık. Babam ile vedamızı yapmıştık sıra Barın abim ile konuşmaktaydı "Abim hepsinin dediklerini sana diyor ve seni çok seviyorum bilirsin ben pek vedadan konuşmadan anlamam hem evlerimiz arası 15 dakika sonuçta" dedi. Gülümsüyordum şapşaldı abim ama severdim. Eymen sadece sarıldı bana sımsıkı ama ağlayarak. O gitti Baran abim ile konuşmadık yanıma gelmeye yüzü yoktu sanırım. Melek çoktan uyumuş eve götürmüşlerdi. Annem geldi yanıma "Simayım ağlamayı sevmezsin sen ama ağlamak istersen bana gel yavrum" dedi sessizce ve devam etti "Baban da bende her zaman yanındayız sana denen en ufak kötü şeyi bize söyle biz yanında biteriz" diyip sımsıkı sarıldı bende anneme sarıldım. Vedalaşmamız bitmiş arabalara gecmiş konağa ilerliyorduk. Bölüm sonuuu Arkadaşlar malum okullar açıldı bölümlerde 1&2 gün gecikme olursa şimdiden özür diliyorum olmadı tekrar bir ayarlama yaparızzz Oy ve yorumlarınızı bekliyorum Öpüldünüzzzz Asaf ağa? Rana hanım? Mirza? Simay? Ela? Didem? Miraç? Ayaz? Ayça?
|
0% |