Yeni Üyelik
19.
Bölüm

18. Bölüm

@senaryonuz

Donup kalmıştım resmen. Gerçekten böyle bir şey yapmışlar mıydı? Kimseye bir şey demeden telefonum ile kapıya ilerledim. Zaten bu kargaşa içerisinde beni farketmediler. Hızla kapıdan dışarıya çıkıp korumaya ilerledim "Anahtarı ver" dememle "Mirza bey-" diye konuşmaya başlayacaktı ki babamın benim yanıma yolladığı korumalardan İdris abi arabaya binmiş beni çağırıyordu.

Arabaya doğru yönelirken "Simay " diye bağıran Mirza ile hızlandım ve o yetişemeden arabaya bindim. "Konağa abi" dedim hâlâ öfke doluydum.

Yaklaşık 15 dakikalık yolun sonunda konağa gelmiştik hızla arabadan inip konağa girdim ve hızlıca merdivenleri çıkıp salona girdim. Babam, Baran ve Barın abim, Berna, Mehir, Oğuz oturmuş sohbet ediyorlardı.

Hızla babama ilerledim "Baba?!" dedim yüksek bir sesle "Mirza'nın kardeşlerinden birini öldürdünüz mü!?" Dedim o kadar öfkeli ve hayal kırıklığına uğramış bir haldeydim ki. Evdeki herkesten nefret ediyordum. Bernadan, Baran abimden, babamdan...

Babamın yüzündeki şaşkın ve mahcubiyet ifadesi daha çok öfkelenmeme sebep oldu. "KİM YAPTI SEN Mİ, UFAK BİR ÇOCUĞU ÖLDÜRDÜN MÜ!?" diye bağırdım, duvarlar üzerime üzerime geliyordu.

Babam hiç bir şey demeden bana bakıyordu. Herkes şok içindeydi Berna'nın ise gözleri dolmuştu dolsundu. İçimdeki sinirle bu seferde Baran abime döndüm "Ya sen biliyor muydun?" Diye sorduğumda, kafasını sallamak ile yetindi.

"Ya siz nasıl insanlarsınız, tüm bunlara rağmen utanmadan evlenip bir de benim evlenme sebep oldunuz" dedim hiddetle. "Sizin yüzünüzde olmayan o utanma benim yüzümde var, ufacık bir çocuğu öldürmüş ailem olmasından nefret ediyorum" bu sefer gerçekten de bağırdım sesim resmen konağı inletti.

Oğuz ayağa kalktı ve bana her dert içinde olduğumda dediği gibi "Abim gel güzelim, bana anlat nefretini, öfkeni ben de anlamıyorum ben öğreneyim, sen rahatla" dedi sakin bir şekilde eğer burada durmaya devam edersem kriz geçirebilirdim.

Sinirden titreyen ellerimle onu onayladım hızla ayağa kalkıp yanıma geldi ve beni dışarı çıkarttı ancak avlu da bas bas "Simay" diye bağıran Mirzayı görmeyi beklemiyordum.

Oğuz ile merdivene yönelince Mirzada tam merdivenin sonunda beni bekliyordu, bakışları öfke ve yorgunluk ile doluydu. Mirza "Simay bir anda arabaya atlayıp buraya gelmekte neyin nesi?" Diye yükseldi. Boş bakışlarım onun üzerindeydi.

Oğuz benim yerime konuştu "Mirza, bizim Simay ile konuşmamız gereken konular var akşam geç olmadan konağa bırakacağım ama şimdi olmaz" dedi uzlaşmaya çalışarak.

Mirza yine sinir doluydu ama bir şey demeyip kapıya doğru ilerledi. Oğuz ile bende arkasından ilerledik. Arabaya binince Oğuz "Dağ evine gidiyoruz" dedi. Hiç bir şey demeyip yolu izlemeye başladım.

40 dakikalık yolun sonunda gelmiştik. Sessizce arabadan inip eve ilerledim. Oğuz ise sadece beni izliyordu. Eve girdikten sonra salona geçip oturdum, Oğuzda su getirip yanıma oturdu, suyu alıp tek dikişte içtim.

Oğuz'un bir şey demesine müsade etmeden "Mirza'nın babaannesi geldi, Miraç ile sabah konuşmuştuk yemeğe o da gelince Mirza ne konuştunuz diye sordu, sessizce ona söylerken babaanne Mirza benim ile konuşuyor diye kardeşlerini öldürüldüğünü söyledi, inanabiliyor musun? Benim babam ve dedem bu ikisi Oğuz ben yoruldum. 4ay sürecek ama daha 3 günde böyleyse ben napacağımı bilmiyorum. Oğuz küçücük çocuk dediler ya küçük bir çocuk" dedim. Yıpranmış hissediyordum.

Oğuzsa "Bu kadarı çok fazla amcamın bunu yapacağını düşünmüyorum başka bir şey olmalı" dedi. "Oğuz yok işte babamı görmedin mi ağzını bile açmadı " dedim.

"Bana bak Simay sen kötü bir şey yaptın mı hayır suçlu senmiş gibi utanmayacaksın sen en masum kişisin" dedi. Kafamı Oğuzun omzuna koyup gözlerimi kapattım hiç bir şey düşünmek istemiyordum.

****

Gözlerimi araladığımda beyaz bir tavan ile karşılaştım, etrafa bakındığımda dağ evindeki yatak odası olduğunu anladım muhtemelen Oğuz getirmişti, gözlerim saate gittiğinde 20;20 olduğunu gördüm.

Birden kapım açılınca uyanık olduğumu gören Oğuz "Uyuyosundur diye düşünmüştüm, hadi gel aşağıya yemek ye" diyince canımın istemediğini söyleyecektim ki "Sadece çorba içeceksin Simay" dedi benim konuşmama müsade etmeden.

Yavaşça yataktan kalkıp aşağıya inmeye başladım. Mercimek çorbası yapmıştı, en sevdiğim çorbaydı ama şuan o bile cezbetmiyordu.

Oğuz ile sessiz geçen yemeğin ardından saat 21;10 olmuştu, artık konağa dönecektim o kadar ağır geliyordu ki, Mehpare teyzenin yüzüne nasıl bakacaktım? Benim ailem yüzünden evladını kaybetmiş bir anneydi o.

Arabada Oğuz tekrar bana döndü "Kendini suçlamayı kes en masum kişi sensin bunu sana söyledim, Simay senin dik durman gerekiyor." Dedi haklıydı.

Geçen uzun yolculuğun sonunda saat 22;00 olmuştu ve biz konağın önündeydik. Arabanın kapısını açmış inecektim ki Oğuz kolumu tuttu "En ufak kötü bir şey olursa beni arıyorsun, ve yere adımlarını sağlam basıyorsun" dedi. Gülümseyip gözlerim ile onayladım.

Konaktan içeriye girdiğimde sessizlik hakimdi yüksek ihtimalle yaşananlardan dolayı herkes kendi kabuğuna çekilmişti.

Konağa girip odamıza doğru yol aldım. Sonunda 2 kat merdiveni çıkmıştım. Odaya girdiğimde yatak başlığına kafasını yaslamış ve ayaklarını uzatmış Mirza ile sessizce giyinme odasına girdim. Askılı ve şorttan oluşan pijama takımlarımı giyip tekrar içeriye geçtim.

Mirza bir şeyler düşünüyordu gibiydi. Kafamı sağa çevirdiğimde gelen koltuğu görmem sanırım bugün yaşanan tek iyi şeydi.

Koltuğa kendimi atmam ile Mirza birden konuşmaya başladı "4 yaşındaydı, senden bir yaş büyük, kurulan bir tuzak ile deden ve baban kaçırdılar. Babama bir adres gelmişti, dağ başında bir yer babam o kadar düşünmeden hareket ediyordu ki 10 adam, peşinde sürüklediği ben ve kendisi gittiğimizde Dedem bizden önce gelmişti ancak dedenin adamları dedemi tutuyordu. Çok kalabalıklardı bende küçüktüm Simay bir şey yapamadım sadece okuldan çıkmıştım ve babam ile gezecektik." Dedi ağlayacak gibi bir hâli vardı.

Ben bir şey demeyince devam etti. "Adamlar karşısında 10 adamımız çok direnemedi. Dedenin adamlarının 3 tanesi dedemi tutuyor 4 tanesi babamı 1 tanesi ise beni. Baban kardeşimi kulübeye soktu ve kendisi de çıkıp kapıyı kilitledi ardından 2 adam eve benzin dökmeye başladı Babam ve dedem öyle acıyla haykırıyordu ki..." Küçük bir çocuğa bunu yapmış olmalılardı. Omzuma binen yükün haddi hesabı yoktu, peki Mehpare teyze o nasıl dayanmıştı?

"Ardından deden olacak aşağılık herif kibrit çakıp yere attı!? 15 dakika boyunca kardeşimin ölümünü izledim ben Simay! DİLE KOLAY 15 DAKİKA" Git gide sesi de yükseliyordu ama bir şey demiyordum çünkü buna hakkı vardı.

"Ardından yangını söndürüp külleri poşetleyip götürdüler o aşağılık adamlar BİZİ KARDEŞİMDEN HİÇ BİR ŞEY KALMADIĞINDA BİZİ SERBEST BIRAKTILAR KÜL DAHİ YOKTU İNANABİLİYOR MUSUN!?" bu sefer gerçekten yüksek bir sesle bağırınca hızla kalkıp boynuna sarıldım.

"Özür dilerim Mirza seni bu evlilik durumunda bırakan abim yüzünden, yüzünü görmeye katlanamayacağın insanların soyundan gelen biri ile 4 ay olmak zorunda kaldığın için özür dilerim. DEDEMDEN DE BABAMDAN DA NEFRET EDİYORUM. Onlar iğrenç insanlar ama bana bak Mirza" diyip geri çekildim.

"Mirza bütün bunlara sebep olan babam veya dedem olabilir ama ben değilim bunu sakın unutma" dememle Mirza bana sıkıca sarıldı.

Kül kısmı saçma gelebilir evet ama anlatmak istediğim geride kül dahi bırakmamış olmaları...

Bu son taslak bölümüm elimde şuan bölüm yok :(

Hafta sonu inşallah yazacağım.

Oylarınızı ve kitap hakkındaki düşüncelerinizi bekliyorum, bunlar benim için çok değerli.

ÖPÜYORUM SİZLERİİ

Bir dahaki bölümde görüşmek üzereee

 

Loading...
0%