@senaryonuz
|
Son 10 ay kalmıştı koskoca 2 yıl geçmişti, ama biz bir kere bile konuşmamış hatta birbirimizi bile görmemiştik. Düşünmek, düşünmek şu hayattaki en kötü şeylerden biriydi, insanı bu kadar yoran, yıpratan pek bir şey yoktu. Ama asıl zor olup yoran onu düşünmekti, Mirzayı. Ela eve gelmiş olacakki kapı sesi duydum ancak koltuktan kalkma zahmetine girmeden "Hoşgeldin" diye bağırdğımda Ela da "Hoşbuldum" diyip muhtemelen odasına ilerledi. Ela 10 dakika sonra odaya girdi ancak girer girmez telefonu çaldı ve telefonu açarak yanıma oturdu. Arayan Miraçtı ve görüntülü bir aramaydı. Ela beni de kameraya alacak şekilde tutuyordu Miraç "Ne yapıyorsunuz güzellikler" dediğinde Ela "İyi valla şimdi geldim eve sen ne yapıyorsun?" Dedi. Miraçsa "Seni özlüyorum be kızım bir şeyler yapıyorum ama ne yaptığımı da anlamıyorum" Elanın yanakları hafiften pembeleşti, şapşal. Miraç Elanın utandığını fark eder etmez konuyu bana çevirdi "Sen ne yapıyorsun Simay?" Diye sordu. "Ne yapayım ev, okul falan işte" dedim ve arkama yaslandım. Ela ve Miraç konuşurken kameradan iyice çıkmıştım ve arkadan duymayı beklemediğim o kişinin sesi geldi "Miraç hadisene oğlum millet seni mi bekleyecek?" Mirza'nın sesiydi 2 yıl geçmişti ve ben sesini daha yeni duyuyordum. Miraç "Abi Ela ve Simay ile konuşuyorum siz başlayın" dediğinde Mirzadan bir süre ses gelmedi. Ardından "selam söyle" dedi ve kapı sesiyle gittiğini anlamış oldum. Sesini duymak bana iyi falan gelmemişti, duymamış olmayı tercih ederdim. Ya bir insan hiç mi merak etmezdi hiç mi arayıp sormazdı? Gerçi bende bunca yıl Miraç'a bile soramamıştım çünkü onu sorduğumu öğrenme ihtimali vardı ve ben onun iğrenç egosunu tatmin etmek istemiyordum. Hem bu kadar sevip hemde nefret etmek o kadar yorucuydu ki. **** 8 AY SONRA Bugün gelen güller oldukça azdı ve bu artık beni korkutmaya başlamıştı. Sanki zaman azalıyor demek istiyordu karşımdaki kişi. Bu yüzden daha gelmesi gereken 2 ayın gülü vardı. Eğer bir zaman göstergesiyse son göndereceği gülün tarihi muhtemelen yine ayın 24 üne denk gelecekti ve Ela 2 ay önceden dönüş biletlerimizi almıştı hemde ayın 24'ü ve 15;30 a almıştı. Neden 24 üne aldığını sorduğumda "Neden almayayım ki?" Demişti. Bende güller geliyor ya Ela o yüzden sordum diyince "Aklımdan çıkmış" diye geçiştirdi. Pek akıldan çıkacak bir şey değildi ancak pekte önemsemedim. 2 AY SONRA AYIN 23'Ü Artık diplomam ile sanırım bir avukattım, bitmişti sonunda mesleğimi elime alabilmiş, bu zorlu yolu alabilmiştim. Evdeydim daha doğrusu evdeydik hemde Oğuzda buraya gelmişti bu 3 yılda çoğu zaman yanıma gelmişti. Oğuzdu işte hep yanımdaydı her zaman olduğu gibi. Ela ise bavul hazırlamak ile daha doğrusu Miraç ve bizimkilere aldığı hediyeleri sığdırmak ile meşguldü. Baya fazla olduğu için sığdırmakta oldukça zorlanıyordu. Ben ise bir kaç önemli eşyalarımı, dosyalarımı paketleyip, bir kaç parça kıyafet ile orta boy bir bavula sığabilmiştim ancak Ela çoğu şeyine fazla bağlı olduğu için İzmir'de bırakmak zor geliyordu 1 büyük boy bavul kıyafetler ile 1 orta boy hediyeler ile ve oldukça küçük boy ise bakım malzemeleri ile doluydu. Oğuz ve ben salonda oturmuş sohbet ediyorduk. Yarın bizimle o da gelecekti. Nasıl buldu asla anlamadım ama uçakta boş yer bulmuştu, ben arasam olmazdı ama. Of of keşke benimde şans yüzüme gülse. Saat geç olmaya başladığında yarın 15:30'a yetiştirmem gerekenler olduğu için erken uyanmam gerekecekti. Bizimkilere uyuyacağımı söyleyip yattım. **** Sabah olmuştu ve bugün ayın 24'üydü saat 09;00 olmuşu bile hazırlanıp evden hızlıca çıktım. Bir kaç evrak işlerimden sonra hemen eve geri dönmüştüm ve saat bir buçuk olmuştu İzmir trafiğini de varsayarak hepimiz birden evden çıktık. Taksiye binip yola koyuldum. Sonuç uçaktaydık ve 2 saatlik yolculuk başlamıştı Ela ile yanyana oturuyorduk ancak Oğuz maalesef bizden biraz uzak kalmıştı. *** Ela ile sohbet ede ede geçen uçak yolculuğumuz sonucunda Mardin'e varmıştık ancak hâlâ aklım Karagüllerde kalmıştı. Barın abim bizi almaya gelecekti ancak şuan Elanın valizler ile cebelleşmesini izlemekteydim. Uçaktan inmiştik ve Ela uçağa zar zor soktuğu valizleri nasıl taşıyacağını düşünürken Oğuz'da valiz olmadığı için 2 tanesini aldı ve ilerlemeye başladı bir yandanda Elaya söyleniyordu. Hızlıca çıktığımızda bizi bekleyen abimi görünce sıkıca sarıldım, özlemiştim. Abim Oğuz, Ela ve benim elimdeki bavullara duraksayan gözler ile bakıyordu. Bir arabaya bir de bavullara bakış attı ve "İzmir'e bir daha hiç gitmeyeceksiniz galiba" diye ağzının içinde söylendi.
Bir şekilde bagaja sığdırmıştık ve bizim konağa varmıştık. *** Şuan ne mi oluyordu? Hazırlanıyordum Miraç benim ve Elanın hazırlanmasını istemişti, evdekiler daha yeni geldiniz söylenmeleri yapmasada ikimiz bir olup zar zor ikna etmiştik. Konağa götürme ihtimaline karşı her şeyi tam teknik hazırlayıp altıma siyah kumaş pantolon üzerime beyaz crop ve aşırı sıcak tutmayan ama çok hoş duran siyah ceket giydim, Beyaz kol çantamı alıp çıktığımda, Ela çoktan arabaya yerleşmiş Miraç'ın yanındaki koltukta oturuyordu. Bende arka koltuğa binince ufak selamlaşma merasiminin arkasından "Nereye götürüyorsun Miraç?" Diye sorduğumda Ela lafa atlamış "Şey Halit ağalar seni özlemiş Miraç isteme,sin diye ses çıkartmadı" dedi. Anlık şokla "Kim beni özlemiş?" Diye sordum baya şaşkınlık içindeydim. Miraç ve Ela gülmeye başladı ve Miraç "Babam seni özlemiş" dedi. "Hangi baban?" Diye sorduğumda Ela "İyi misin Simay?" Dedi ama gülüyordu bir yandan Kısa yolculuğumuz sonucunda konağa girmiştik zaten beklediğim bir şey olduğu için tepkisizdim, bu konaktan ciddi manada nefret ediyordum. Avluya sofra kurulmuş Mirza, Mehir ve Azad abi ayakta duruyordu. Masaya baktığımda Elvan yoktu, görememiştim. Ayakta Mirza, Azad abi ve Mehir duruyordu. Mehir ile de bu süre zarfında ara ara konuşmuştuk. Onu da özlemiştim. Gözlerim tekrardan Mirzayı bulduğunda ben avulunun ortasında duruyorken o da bana doğru gelmeye başladı ben onun gözlerinin içine bakarken çalan telefonum ile çantamı açtım ve sessize aldım. Herkes bize bakıyordu, Mirza ve Ela Azad abilerin yanına geçmişti. Mirza yanıma oldukça yaklaştığında bende ona doğru bir adım attım. İkimizde konuşmuyor gözlerimizin içine bakıyorduk ben elimi çantama attığımda o da ceketinin iç tarafına attı 10 saniye sonra gözümün önünde bir Karagül vardı derince yutkundum 3 yıl boyunca çiçek gönderen o muydu? Şuan onun gözlerinin önündeyse boşanma davası yazılı dosya duruyordu. EVET AŞKLAR UFAK BİR KAOSCUK VAR YİNE. OYLAR BEKLENMEKTE VE SİZLER SEVİLMEKTESİNİZ ÖPÜLDÜNÜZZZ💞
|
0% |