@senaryonuz
|
Ben elime verilen Karagüle Mirzada eline aldığı dosyaya bakıyordu. İkimizde şaşkındık ikimizden de ses çıkmıyordu. Arkadan Azad abi "Ne var dosyada Mirza?" Diye sorduğunda Mirza halâ elindeki dosyaya bakıyordu "Boşanma davası" dedi, sesi onlara ulaşmıştı. Ardından kafasını kaldırıp bana baktı ve hiddetle "Bu ne demek oluyor Simay?" Diye sordu. Ben daha cevap vermeden Azad abi "Berdel düşerse ne olur farkında mısınız? Ortalık kan gölüne dönüşür." dedi. Mirza'nın gözleri hâlâ benim üstümdeydi "3 yıl boyunca bir kere bile konuşmadık biz Mirza, aramızda bir şeyler oluşsa bile sence kalmış mı?" Dememle "Kaldı Simay seni bilemem ama bende kaldı!" Bir kaç saniyelik duraksamadan sonra devam etti. "3 sene boyunca seninle konuşmamak, nefesini yakınımda hissedememek en az senin kadar zorlandım ben!" Ben karşısında gözlerinin içine bakarak duruyorken o devam etti "Hemde kim için biliyor musun? Senin için okulun bitsin odağın dağılmasın, net ol emin ol kararını mantıklı verecek olgunluğa gel diye bekledim ben seni" Sanki ben bunları biliyormuşum gibi üzerime geliyordu. "Tek yapabildiğim aptalca güller yollamaktı, en başında isteme gününde dahi Karagül verdim ben sana ya hiç mi aklına gelmedi? " Diye sordu. Ancak aklıma gelsede imkan vermemiştim. "Adam akıllı çıksaydın deseydin o zaman Mirza ben 3 yıl seni bekleyeceğim bunu bil diye, defolup gidip gül verip içini rahatlatmasaydın. Ya sen beni hiç mi merak etmedin ya?" Derin bir nefes aldığımda gözlerimin dolmuş olduğunu farkettim. "Deli misin kızım sen? Merak etmeme ihtimalim var mıydı? Hayır yoktu. Miraç ile hep konuştum, gerçi o da özel abi diyerek anlatmadı bazen ama neyse" dediğinde "Ya senin beni sorabileceğin bir Miraç'ın vardı ama benim seni sorabilecek kimsen yoktu anladın mı? Yoktu!" Öyleydi, kendisini düşünmüştü bu resmen bencillikti. Mirza bir an duraksadı. Herkes kitlenmiş bize bakıyordu, yardımcılar bile. "Miraç gerektiği yerde laf arasında söyledi ama ne tesadüf ki bende emindim senin beni düşünmediğine" böyle devam edersek saygı falan da bırakmayacaktık. Hiç bir şey demeyip bir süre ona baktım ardındansa kapıya doğru ilerledim. Yine çalan telefonumu çıkarıp açtığımda "Kapıdayım" dedi Oğuz. Nereden biliyordu burada olduğumu? Hiçbir fikrim yoktu ama yinede hemen dışarı çıkmaya odaklıydım. Mirza yanıma gelecekti ancak Azad abi muhtemelen önünü kesip engel oldu, bunu seslerden anlayabiliyordum. Mehir ve Miraç önüme geçmiş "Nereye Simay?" Dediklerinde "Saygımızıda yitirmeyelim Mirzaya söyleyin sakinleştiğimizde tekrar konuşalım" dedim. Miraç "Nereye gideceksin peki?" Diyince "Bilmiyorum" diyip evden çıktım. Hızlıca Oğuz'un arabasına bindiğimde Oğuz "İyi misin Simay" dedi. Sadece kafamı olumsuz şekilde salladım, o kafamı dağıtacak bir yere götürürdü beni zaten. Yaklaşık 20 dakika geçen sessiz yolculuğun sonunda Miraç ile karşılaştığım uçurum kıyısındaydık. Arabadan indik, ve Oğuz'un arabasındaki 2 sandalyeyi alıp uçuruma yakın bir yere geçip oturduk, manzara güzeldi de ben fazla yaklaşmazdım, göt korkusundan. Oğuz "Ne oldu diye sormayacağım, seslerinin dışarıya kadar geliyordu zaten" çok mu bağırmıştık acaba, düşünmeden edemedim. "Yoruldum Oğuz, anlık kararla açtığım davaya sıçayım ama ondada hata yok mu?" Diye sordum çocuk gibi. Oğuzsa "İkinizde hatalısınız, ama çizebilirsiniz diye düşünüyorum" çözer mıydık sahiden? "Başka biri bir şey demedi değil mi sana?" Diye sordu Oğuz. "Hayır bir tek Mehir ve Miraç nereye gideceksin dediler" dedikten sonra duraksadım "Bir de Azad abi Berdel düşerse ortalık kan gölüne dönüşür gibi bir şey söyledi" dedim. "Eğer gerçekten boşanmak istiyor olsaydın, görürlerdi onlar kan gölünü." Kafamı Oğuza çevirip "Saçmalama istersen Oğuz" bunu dedikten hemen sonra kafamı Oğuz'un omzuna yasladım. Güvendi Oğuz. Mirza ile en kısa zamanda konuşmamız gerekiyordu ve bu konuşma bugün yaşananlardan sonra beni iyice geriyordu. Oğuz keyfimi yerine getirmek istediği için "Şimdi beni kurtarırsın artık sen" diyince bende "Hiçte bile nasıl girdiysen çık kendin" Oğuzdan cevap gecikmedi "Beni kurtarmayacaksan niye hukuk okudun ki" demesiyle kafasına geçirdim "Oldu paşam sen hobi gibi gir içeriye zaten Simay kurtarır de, İşine dimi Simay'ın" dediğimde gülmeye başladı ve "İşin zaten bu" dedi bende gülüp tekrar geçirdim kafasına. Oğuz hep güvendi, neşe kaynağıydı,huzurdu. Açıkçası normalde şuan atmazdım bölümü sonra sıkışıyorum ancak dünkü bölümden sonra yazmaya başlayınca içimde tutamadım. Yani 3-4 gün bölüm gelmeyebilir ancak yazabilirsem gelir. Atamızı saygı ve rahmetle anıyorum, anıyoruz. Sevgi ve özlemle... Görüşmek üzereeee
|
0% |