Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Bölüm 1: Başlangıç

@senaryoyazankiz94

Sahne:1 Pansiyonun Odası/Dış/Gece:

Fatih Düvenci'nin vücudu camdan aşağı fırlar. Kanlar içinde yerde yatar. Millet dehşet içindedir. Korkudan çığlık atanlar olur. Bazıları ise telefonuyla polise ambulansa haber verir.

Sahne:2 Issız Deniz Kenarı/Dış/Gündüz:

Yüzü gözükmeyen katil kurbanının telefonunu çekiçle parçalara ayırıp ayağıyla yere iter.

Sahne:3 Emniyet Müdürlüğü-Toplantı Odası/İç/Gündüz:

Fatih Düvenci ile ilgili olayla ilgili toplantı yapılır.

 

Okan: Fatih Düvenci, Düvenci İnşaat şirketinin varislerindendi. Ama babası rahmetli Abdullah Düvenci şirketin tüm yönetimini ve tüm servetini abisi Feridun Düvenci'ye bırakmış. Ona tek kuruş koklatmamış.

Batur elindeki dosyayı inceleyerek konuşur.

 

Batur: Fatih Düvenci eğlenceye düşkün parayı har vurup harman savuran gece hayatına alkole düşkün biriymiş. Hatta şirketin kasasından çaldığı paralarla şirketi bir keresinde oldukça büyük zarara uğratmış.

 

Pelin: Tipik kötü evlat örneği desene.

Polis Memuru 1: Kamera sistemi yok muydu hiç?

Polis Memuru 2: Basit ucuz pansiyon orası düzgün temizliği bile yapılmıyor. Kameraya gelene kadar.

Cansel: Kalanlardan alınan ifadelere göre odalardan hamam böcekleri, fareler bile çıkmış.

Pelin'in içi kalkar.

Pelin: İğrenç ya! Hayır, böyle bir durumda neden şikâyet etmedi kimse? Bu insanlar anlamıyorum. Hijyen cezası keserdik. Pansiyonu kapatırdık.

Cansel: Kızım parası olmayanlar için kalacak sığınacakları en ucuz orası var. Ne yapsın bu insanlar? Kimse emin ol öyle yerde kalmak istemez yoksa.

Okan dik bakış atar.

Pelin: Affedersiniz amirim. Konumuza dönelim.

Cansel, Okan'a bakıp konuşur.

Cansel: Okan amirim. Parasızlıktan basit pansiyonlara düşmüş. Eline en ufak para gelince de alkole harcıyormuş çevresindeki insanlardan aldığımız ifadelere göre.

Okan: Yani ne demek istiyorsun? Cansel

Cansel: Amirim elbette ki bana düşmez yanlış anlamayın ama bu olayı inceleyerek vakit kaybediyoruz bence. Adam belli sonunda işe yaramaz olduğu psikolojine girip intihar etmiş. Onun gibilerin sonu hep öle olur zaten.

Batur dosyayı Cansel'e doğru uzatarak konuşur.

Batur: Abisi Feridun Düvenci'ye açmış olduğu dava var. Şirketten hissesini istemiş. Yani abisiyle kavgalıymış.

Cansel: İyide alkol alan eğlence hayatına düşkün bir insana hiçbir türlü verilmez ki bu zaten. Yani Fatih'in davayı kazanma gibi olasılığı hiçbir türlü yoktu. Dolayısıyla abisinin onu öldürme gibi bir nedeninin olduğunu düşünmüyorum.

Cansel dosyalardan birini eline alıp inceleyerek konuşur.

Cansel: Hem kapıda zorlama da olmamış.

Pelin: Fatih isteyerek içeri almış olabilir.

Polis Memuru 2: Adam alkolü kaçırıp barlarda gece kulüplerinde hep kavga çıkartırmış. Takıldığı mekânlardaki çalışanlardan alınan ifadelere göre. Hatta kamera görüntüleri de var. O kavga ettiği insanlardan biri kızıp takip edip onu öldürmüş olabilir.

Batur dosyalardan birine bakarak konuşur.

Batur: Otopsi raporuna göre de yüzünde ki morluklar ve vücudunun çeşitli yerlerinde darp izleri var. O günde biriyle ağır kavga etmiş belli.

Okan: Ölmeden hemen önce o tarz mekâna gitmiş mi hiç?

Polis Memuru 1: İlginçtir ki amirim en son 4-5 ay önce gitmiş bir gece kulübüne. O kadar süredir elimizde o tarz mekâna gittiğine dair bir şey yok. Pansiyon çalışanlarına göre de çok az odasından çıkarmış zaten. Genelde odasındaymış.

Cansel: Adamın alt katında üst katında kavga çığlık sesini duyan hiç mi birileri olmamış ya?

Batur: O gün dünya kupası maçı finali vardı. Herkes onu izlemeye gitmiş.

Pelin dosyalardan birini inceleyerek konuşur.

 

Pelin: Abisiyle de çok sık tartıştıklarını söyleyenler oldu. Hatta fiziksel şiddete kadar gidiyormuş bu kavgalar.

Okan: Fatih'in telefonuna bakıldı mı?

Pelin: Amirim... Fatih'in telefonunu denizin altında paramparça şekilde buldu ekibimiz. Baya kırık dökük halde. Çekiçle parçalanmış gibi. Uzmanlara gönderdik ama zor dediler. Yine de uğraşıyorlar.

Batur: Katil kimse belli ki telefondan da kurtulmak istemiş. Başarmışta.

Cansel: Belki bir yerlerde düşürmüştür ve kırılmıştır.

Batur: Paramparça halde denizdeydi. Denizde kaya yoktu telefonu o kadar parçalayacak kadar. Birinin attığı kesin.

Pelin: Maalesef amirim... Fatih'in telefonundan zor çıkar bir şeyler. Feridun'un telefonunu inceleyebiliriz belki. Ama savcılıktan onay almamız gerekir.

Okan: Yeterince delil toplamamız gerekiyor.

Okan; Polis Memuru 1 ve Polis Memuru 2'yi işaret eder.

 

Okan: Siz hemen Feridun'u getirin alalım ifadesini.

Polis Memuru 1: Emredersiniz amirim.

Polis Memuru 1 ile Polis Memuru 2 ayağa kalktıklarında kapı çalar.

Okan: Girin.

Polis memuru 3 girerken polis memuru 1 ve polis memuru 2 çıkar.

Polis Memuru 3: Amirim... Fatih Düvenci'nin psikiyatristi Ebru hanımı sorgusunu bitirdik.

Cansel bunu duyunca şaşırır.

Cansel: Yardım mı almış?

 

Pelin: Gördüğün gibi Canselciğim! Sandığın kadar umutsuz vaka değilmiş. Kendisini düzeltmeye çalışmış.

 

Polis Memuru 3: İfadesine göre Fatih Bey 4-5 aya yakın alkolü bırakmış gece kulübü bar gibi mekânlardan da uzak durmuş. Olumlu yönde ilerlemesi olmuş. Otopsi raporunda da zaten yakın zamanda alkol aldığına dair kanıt bulunamadı. Ayrıca şirket yönetimiyle ilgili bir kursa yazılmış. Maalesef ki kursa başlayamadan vefat etti.

 

Cansel: Vay be! Adam hayatına çeki düzen vermeye çalışmış.

Batur: Alkolde temiz olması ve bu aldığı kurstan ötürü hâkimin Fatih'in tarafında olma ihtimali yüksekti. Yani abisinin canı buna sıkılmış olabilir.

Batur dosyayı inceleyerek konuşur.

 

Batur: Görünüşe göre bu avukatı ona düzelmesi için baya yardım etmiş. Psikiyatristi o bulmuş. Şirket yönetimi eğitimini bile o ayarlamış. Maddi masraflarını o karşılamış hep. Kimmiş bu yardım sever avukat? Merak ettim doğrusu.

Avukatın ismini okuyunca şok olur.

 

Batur: Avukat Hakan Karataş mı? Yok artık.

 

Okan: Tanıyor musun?

Batur: Kendisi eniştem olur. Ablamın kocası... Ne bileyim hiç böyle yardım edecek gibi biri durmuyordu da ona şaşırdım.

Okan: Kendisiyle bu kadar yakınsa bildiği bir şeyler olabilir. İfade için getirin.

Batur: Amirim ben gitmesem olur mu? Babamla olanları biliyorsunuz. Babamla karşılaşmak istemiyorum.

Okan: Peki hala... O zaman Pelin Cansel siz bu avukat beyi gidin getirin.

Cansel ile Pelin kalkar.

Okan: Batur sende memur arkadaşlarla Fatih'in kavga ettiği adamları araştırıp listesini çıkartın. Belki onlardan bir şey çıkar.

 

Batur: Emredersiniz amirim.

Sahne:4 Emniyet Müdürlüğü-Sorgu Odası/İç/Gündüz:

Pelin ile Cansel; Hakan'ı sorgu odasına getirirler. Hakan yerine oturur. Cansel ile Pelin ise karşısına otururken Batur gelir. Batur'u gören Hakan gülümser.

Hakan: O kayınço seninle buralarda mı karşılacaktık?

Hakan, Batur'a sarılır. Batur bir süre sonra kendini çeker.

 

Batur: Konumuza dönelim istersen.

Hakan: Dönelim kayınçom. Şüpheliniz değilimdir umarım.

Batur: Henüz değilsin. O zaman şunu sorarak başlayalım. Fatih'in öldürüldüğünde nerede ne yapıyordun?

Pelin ile Cansel şaşkınlıkla birbirlerine bakarlar.

 

Hakan: Dünya kupası maçı finali vardı. Onu izliyordum.

Batur: Bunu doğrulayacak kimse var mı?

Hakan: Yalnızdım evde. Karım kızlarıyla annemlerdeydi. Doğrulanma çok lazımsa üst kat komşuma sorabilirsiniz. Kek yapıp getirmişti.

Batur: Şimdilik gerek yok. Şüpheli değilsin henüz dediğim gibi. Sadece Fatih hakkında bilgi edinmek için getirdik seni. Görünüşe göre baya yardımın olmuş Fatihe.

Hakan: Onunla ilk tanıştığımda o kadar umutsuz vakaydı ki anlatamam. Hiçbir şey becerememiş yapmaya çalıştığı işleri eline yüzüne bulaştırmış. Kendine içkiye veriyordu hep. O haline o kadar üzüldüm ki. Onu bu hayattan kurtarıp hak ettiği hayatı vermek istedim. Bu yüzden içim nasıl parçalanıyor anlatamam.

Hakan ağlamaklı ifadeye bürünür. Cansel, Hakan'a mendil uzatır. Hakan yüzünü siler.

Hakan: Çok teşekkür ederim.

Pelin: Peki bildiğin Fatih'in düşmanı var mıydı? Ona zarar vermek isteyecek.

Hakan: O abisi olacak adam elbette ki. Koskoca şirket onun iken istemedi kardeşiyle bölüşmek. O işe yaramaz dedikleri adamın yükselmesini kaldıramadı. Hatta şirketteyken bir kere gelip benimde yakama yapışmıştı.

Cansel: Tam olarak ne istedi?

 

Hakan: Kardeşini savunmamdan vazgeçmemi yoksa beni mahvedeceğini falan filan tehdit etti. Hatta bununla ilgili kamera görüntüsünü yollayabilirim.

Cansel: Çok iyi olur.

Hakan: Başka bir şey lazım mıydı?

Pelin: Şimdilik bu kadar yeter.

Hakan: Ben müsaadenizi isteyeyim o zaman. İşlerim var malum.

Cansel: Tabi.

Hakan ayağa kalkar.

Hakan: Seni görmek güzeldi. Kayınço. Ne kadar böyle bir ortamda olsak da.

Hakan gider. Batur bakakalır.

Cansel: Kanka... Soğuktun adama.

 

Batur: Bu adam bana oldum olası samimi gelmedi. Çıkarı olmadan birine yardım edecek biri değil.

Pelin: Cinayeti işlemiş olabilir mi?

Batur: Öyle büyük bir suç için günahına girmek istemem ama Fatih'ten bir çıkarı vardı. Ne olduğunu çözemedim ama.

Cansel: Çıkarı varsa da sonuçta adamın ölümü de ona yaramaz.

Okan gelir.

Okan: Evet arkadaşlar... Hakan Beyin ifadesinden çıktı mı bir şeyler.

 

Cansel: Amirim... Feridun'u işaret ediyor.

 

Okan: Birazdan Feridun da gelir. Bakalım ondan ne çıkacak?

Polis Memuru 1 gelir.

 

Polis Memuru 1: Feridun'u getirdik amirim ifade için.

Okan: Cansel gel benimle sorgulayalım.

Cansel: Emredersiniz amirim.

Okan: Pelin... Batur... Sizde Fatih'in geçmişte kavga ettiği kişileri araştırmaya devam edin. Bakalım oradan bir şey çıkacak mı?

Sahne:5 Emniyet Müdürlüğü-Sorgu Odası/İç/Gündüz:

Feridun oturmuş. Okan ile Cansel onu sorgular.

Feridun: Bakın nasıl geldiğini biliyorum ama tüm olanlara rağmen kardeşim benim için kıymetli ona zarar vermem.

Cansel: Onunla kavga ettiğinizi gören görgü tanıkları olmuş. Fiziksel kavgalara girmişsiniz.

Feridun: Bakın Fatih... İçkiyi ve eğlenmeyi çok seven biriydi. Dünyadaki tek amacı oydu. Eğlenceden başka önem verdiği bir şey yoktu. Rahmetli babam ve ben onun için gerçekten çok uğraştık. Hayatın sadece eğlenmeden ibadet olmadığını anlatmaya çalıştık. Terapilere gönderdik. Şirkette küçük küçük işler verdik. Ama kardeşimin DNA'sında çalışmak yoktu sanırım. O kadar çabalarımıza rağmen bildiğini okudu. İki yıl önce şirketten yüklü bir miktar çalıp konaktan kaçtı gitti. Ve büyük zarardı. Babamla bunu gidermek için çok uğraştık. Küçülmeye bile gitmek zorunda kaldık o dönemler zordu. Ondan Fatih'e çok sinirliydim. O zaman onu bulur bulmaz dövdüm evet. Birde babamın vefatından sonra da ona öfkeliydim. O öfkeyle de tartışmam oldu. Birde açtığı dava sinirlerimi bozmuştu. Ondan da oldu bir tartışmamız.

Okan: O zaman Feridun bey size şunu soralım. Fatih'in öldürüldüğü gün nerede ne yapıyordunuz?

Feridun: Oğullarımla ve torunumla dünya kupası maçı finali izliyordum.

 

Okan: Onlara doğrulatabilir misiniz?

 

Feridun: Elbette. Bizim konağa gidelim.

Sahne:6 Düvenci Konağı-Salon/İç/Gündüz:

Okan, Cansel ve birkaç polis memuru Feridun'un arkasından gelir.

Oktay: Baba, neler oluyor?

Feridun: Amcanın sorgusu için gelmişler.

Okan: Feridun beyin büyük oğlu Oktay siz olmalısınız.

Oktay: Evet... Benim.

 

Okan: Amcanızın öldürüldüğü gün babanız sizinle maç mı izledi.

Oktay tereddütle babasına bakar.

Oktay: Evet hep birlikte maç izliyorduk.

 

Okan: Kim kimdiniz?

 

Oktay: Oğlum Yağız ve babamın diğer oğlu olan Uraz ile.

Sabiha gelir. Polisleri görünce şaşırır.

Sabiha: Feridun... Neler oluyor?

 

 

Feridun: Bir şey yok hayatım... Kardeşimin ölümü için birkaç soru sormaya gelmiş memurlar.

Okan: Sizde Feridun beyin eşi Sabiha Hanım olmalısınız.

 

Sabiha: Evet...

 

Okan: Çok memnun oldum. Kocasınız o gün maç izliyormuş sizde şahit misiniz?

Sabiha da tereddüt eder.

 

Sabiha: Biliyorsunuz biz kadınlar genelde futbol sevmeyiz. Onlar burada salonda maç izlerken ben kızım Fuşya ile film odasında film izliyorduk. Ama bildiğim kadarıyla maç izledi evimizin erkekleri.

 

Okan: Anlıyorum...

Bu arada dışardan Eyşan gelir. Polisleri görünce şaşırır.

 

Eyşan: Oktay... Neler oluyor?

 

Oktay: Polis memurları amcamın ölümü ile ilgili araştırma yapıyorlar.

Oktay polislere döner ve konuşur.

Oktay: Eşim Eyşan...

 

Okan: Siz peki... Kayınpederinizin o gün burada maç izlediğinize şahit misiniz?

Eyşan: Bildiğim kadarıyla evimizin erkekleri salonda maç izliyordu. O ara bende bizim yatak odasında bilgisayarımda takılıyordum.

Polis memurları tek tek evdeki çalışanları da sorgularlar.

Sahne:7 Düvenci Konağı/Dış/Gündüz:

Okan, Cansel ve birkaç polis memuru arabalarına binmek üzeredirler.

Okan: Oktay ile Sabiha'nın yüz ifadesini fark ettiniz mi?

Cansel: Ben ettim amirim. İkisi sanki bir şeye şahit olmuşta söylemek istemiyor gibiydiler.

Evin küçük çocukları Uraz ile Yağız yanlarına gelirler.

Yağız: Siz gerçekten polis misiniz?

Okan, Yağız'ın yanağını sıkar.

 

Okan: Evet çocuklar... Görevimiz sizin gibi tatlı çocukları ve iyi insanları kötü adamlardan korumaktır.

 

Uraz: Amcamı koruyamadınız ama.

Okan ile Cansel ne diyeceklerini bilemez halde birbirlerine bakarlar.

 

Cansel: Maalesef her zaman başarılı olamayabiliyoruz.

 

Okan: Ama başarılı olamadığımız durumlarda da kötü adamları yakalayıp hapse atıyoruz ki bir daha zarar veremesinler.

Uraz: Amcama biri mi zarar verdi?

Okan: Araştırıyorduk. Ondan ailenizden bilgi almaya geldik.

 

Cansel: Amcanın öldürüldüğü zaman erkekler maç izliyormuşsunuz sanırım.

 

Uraz: Evet maç izliyorduk ama babam ilk yarıdan sonra işim var deyip çıktı evden.

Bunu duyan Okan ile Cansel birbirlerine bakakalırlar.

Cansel: Nereye gittiğini söyledi mi?

Uraz: Hayır...

 

Yağız: Benim babamda gitti bir süre sonra. Nereye diye sorduğumda dedene bakmaya dedi.

 

Cansel: Gittikleri yerle ilgili bir şey demediler size ama.

 

Yağız: Hayır... Döndüklerinde penaltılardaydı maç.

Sahne:8 Emniyet Müdürlüğü-Bilgisayar Odası/İç/Gündüz:

Pelin ile Batur araştırma yapmaktan bitkin düşerler.

 

Pelin: Batur... Mahvoldum ben.

 

Batur: Al bendende o kadar.

 

Pelin: Hayır... Hepsini birde tek tek sorguya mı çekeceğiz? Ölme eşeğim ölme.

 

Batur: Biraz dinlen sen istersen. Bende Fatih'in telefonu için laboratuvara bakmaya gidiyorum. Uzmanlar ne yaptı?

 

Pelin: O telefona kaldıysak zaten işimiz yaş. Listesini çıkardığımız insanları tek tek sorgulamak daha bile iyi.

Sahne:9 Emniyet Müdürlüğü-Laboratuvar/İç/Gece:

Uzmanlar çalışırken Batur gelir.

 

Batur: Gençler kolay gelsin.

 

Laboratuvar Uzmanı: Teşekkürler komiserim.

 

Batur: Bizim telefonla ilgili var mı bir gelişme?

 

Laboratuvar Uzmanı: Uğraşıyoruz komiserim. Ama zaman alacak gibi.

Batur umutsuzca kırık telefonu inceler. Dikkatini kırmızı küçük bir çelik sivri uçlu bir parça çeker. Onu eline alır.

 

Batur: Bu parça telefona ait olamaz değil mi?

 

 

Laboratuvar Uzmanı: Hayır komiserim... Büyük ihtimalle o parça telefonun parçalandığı çekiç gibi aletten kopmuş.

Sahne:10 Emniyet Müdürlüğü-Bilgisayar Odası/İç/Gece:

Pelin yorgunluktan başını masaya gömüp yatarken Batur gelir.

 

Batur: Pelin... İyi misin?

Pelin kalkar.

 

Pelin: Omuzlarım tutulmuş ya. Boynumu döndüremiyorum.

Batur hemen Pelin'in yanına gider.

 

Batur: Bakayım bir.

Batur, Pelin'in omzuna yavaşça masaj yapar. Pelin, Batur'un gözleri içerisinde hayranlıkla kaybolurken Okan ile Cansel gelir. Cansel'in öksürük sesiyle Pelin ile Batur uzaklaşırlar. İkisinin de yüzü kızarır. Cansel, Batur'a göz kırpar.

 

Batur ile Pelin: Amirim...

Okan: Öğrendiğimize göre Feridun maçın ilkyarısından sonra ayrılmış oğlu Oktay da bir süre sonra peşinden gitmiş. Penaltılarda ancak gelmişler. O zaman aralığında acaba neredeydiler? Bir şey saklıyorlar belli ki.

Pelin elindeki dosyayı Okan'a uzatır.

 

Pelin: Amirim... Bizde Fatih'in kavga ettiği kişilerin bilgilerini sabıka kayıtları varsa onları çıkardık.

Okan dosyayı alır.

 

Okan: Savcılıktan Feridun'un telefonunu incelenmesi için onay gelene kadar mecbur. Bunları sorgulayacağız.

Sahne:11 Emniyet Müdürlüğü-Koridor/İç/Gece:

Batur ile Cansel birlikte yürürler.

 

Cansel: Kankam... Pelin komiser ile sen...

 

 

Batur: Ne olmuş? Pelin komiser ile bana?

 

Cansel: Yan yana çok yakışıyorsunuz.

 

Batur: Saçmalıyorsun... Cansel ya...

 

Cansel: Neden oğlum? Fıstık gibi kız işte daha ne istiyorsun?

Batur yerde gazete görür. Gazetede eski sevgilisinin fotoğrafını görünce eline alır. Manşette "Ünlü iş adamı Burak Arıcan'ın güzel karısı Nisanur Arıcan'dan 15 madde de genç ve güzel olma tüyoları" yazıyordur. Bakakalır. Eski anılar gözünde canlanır.

Sahne:12 Deniz Kenarı/Dış/Gündüz (7 Yıl Önce):

Batur deniz kenarında beklerken Nisanur gelir.

 

 

Nisanur: Batur...

 

Batur: Nisanur... Merhaba...

 

Nisanur: Söylemek istediğin önemli, şey nedir?

 

Batur: Nisanur... Tayinim çıktı İstanbul Emniyet Müdürlüğü asayiş şubeye.

Nisanur üzülür.

 

 

Nisanur: Ya...

Batur, Nisanur'un elini tutar.

 

 

Batur: Gel benimle beraber gidelim evelenelim.

 

Nisanur: Okulum var biliyorsun.

 

Batur: Biliyorum. Araştırdım not ortalaman yüksek bu yüzden yatay geçiş yapabiliyorsun.

Batur, Nisanur'ın elini öper.

 

 

Batur: Benimle gel. Beraber gidelim İstabul'a.

Nisanur elini çeker.

 

Nisanur: Batur...

 

Batur: Seni çok seviyorum. Nisanur... Bir ömrümü seninle geçirmek istiyorum.

 

Nisanur: Babam annem biliyorsun seninle olmamı istemiyorlar.

 

Batur: Sen peki... Sen beni istemiyor musun?

 

Nisanur: Batur... Ben... Ben... Üzgünüm aileme karşı gelemem.

Batur hayal kırıklığına uğrar.

 

 

Batur: Yani beni bırakıyorsun öyle mi?

 

 

Nisanur: Çok üzgünüm böyle olsun istemem ama. Ailem onlar çok önemli benim için.

 

 

Batur: Seni evladı gibi değil köpeği gibi gören ailen mi çok önemli.

Nisanur kızar.

 

Nisanur: Onlar hakkında düzgün konuş.

 

Batur: Yalan mı? Baban bir kere seni çocukluğunda parka bile götürmemiş sinemaya tiyatroya götürmemiş dışarda yemeğe götürmemiş. Ama tüm ev işlerini hizmetçi gibi sana yaptırmadı mı ya o zengin koca meraklısı annen kadın kaç kere eve zengin görücüler getirmedi mi? Para için seni onlara satmaya çalıştı işte.

Nisanur buna oldukça kızıp Batur'a tokat atar.

 

Nisanur: Bitti. Uzak dur benden.

Nisanur arkasını dönüp giderken Batur gözyaşı içinde ona bakakalır.

Sahne:13 Emniyet Müdürlüğü-Koridor/İç/Gece (Şimdi)

Cansel: Hala onu unutamadın kanka değil mi? Hala aklına geliyor. Ama biliyorsun o artık evlendi ve üstelik çocuğu da var. Evli çocuklu kadını hala düşünüp kendine eziyet etme. Kankam...

 

Batur: Polis olduğum için ilk babam bıraktı beni sonra sevdiğim kız. Bazen diyorum avukat olup babamın işinde olsam daha mı iyi olurdu diye.

 

Cansel: Kankam ya... Hayallerinin peşinden gittin. Diğer türlü olsaydı aklın hep burada kalacaktı bundan emin ol.

Batur: Babam arkasını dönmezdi. Ve Nisanur'un da ailesi kabul ederdi. Dolayısıyla o da kabul ederdi.

 

 

Cansel: Mutlu olmayacağın işi yapmak daha kötü olacaktı. Hem ne demişler biliyorsun. Kendi mutlu olamayan başkalarını mutlu edemezmiş. Ayrıca Nisanur konusunda sen istemedin çok gurur yaptın. Bunu unutma. Yoksa kız sonradan pişman olmuştu.

Sahne:14 Kafe/İç/Gündüz (3 yıl önce):

Cansel ile Nisanur masalardan birine otururken Batur gelir.

Batur: Kanka... Hayırdır çok acil benimle buluşmak istediğini söylemişsin.

Batur, Nisanur'u görünce şaşırır.

 

Nisanur: Merhaba Batur...

 

Cansel: Ben sizi yalnız bırakayım. Konuşmak istedikleriniz vardır.

Cansel gider.

 

Nisanur: Batur... Otursana.

Batur oturur.

 

Batur: Ne istiyorsun? Nisanur...

 

Nisanur: Okulum bitti. İş bulunca bende İstanbul'a taşındım.

 

Batur: İyi sevindim senin adına. Hayırlı olsun.

 

Nisanur: Kaç kere aradım ulaşamadım. Neden hiçbir aramama mesajıma cevap vermiyorsun.

 

 

Batur: Konuşacak neyimiz var ki? Nisanur... Yıllar önce evlilik teklifimi reddeden sen değil miydin?

 

 

Nisanur: Korktum Batur korktum. Annemle babam küser bir daha benimle konuşmaz diye.

 

Batur: Tamam işte çok değerli ailenle mutluluklar diliyorum sana. Benden ne istiyorsun?

 

Nisanur: Şimdi komiser oldun. Annemle babamın karşısına çıkalım. Şimdi seni isterler bence.

Batur sinirli şekilde güler.

 

Batur: Ya sen benimle dalga mı geçiyorsun ya? 4 yıl önce evlilik teklifimi reddediyorsun. 4 yıl sonra karşıma gelmiş bunları mı söylüyorsun ya.

 

Nisanur: Batur... Gerçekten çok pişmanım. İnan seni düşünmeden geçirdiğim bir an bile olmadı. Ayrıca senin de beni unutamadığını hep beni düşündüğünü biliyorum.

 

Batur: Nisanur... Sen beni yarı yolda bıraktın bir kere.

 

Nisanur: Batur yapma böyle lütfen... Bak ailem tamam çok mükemmel insan değiller ama onlar benim için önemli insanlar.

Batur: Benden ne istiyorsun?

Nisanur: Batur... 4 yıldır ikimizde acı çekiyoruz işte. Cansel'e sordum. Bunu yapmayalım birbirimize.

Batur: Ben bir şey yapmadım. Nisanur... Hepsini sen yaptın. O gün benimle olmamayı seçen sendin. Arkanı dönen sen oldun.

 

Nisanur: Pişmanım...

Nisanur ağlar.

Batur: Ayrıca baban kesin bir şekilde demedi mi benim bir polise verecek kızım yok diye. Komiser olmamın da faydası olmaz.

 

Nisanur: Lütfen... Deneyelim.

Batur: Sadece sana şunu soracağım o zaman. İstediğim cevabı alırsam bize şans veririm.

 

Nisanur: Tamam

 

 

Batur: Baban yine istemezse bu sefer yine beni dımdızlak bırakacak mısın? Benimle bir yola çıkacaksan sonuna kadar benimle geleceksin. Yoksa hiç girme hayatıma.

Nisanur'un sessiz kalması Batur'u kızdırır.

 

Batur: Ben deneme tahtası değilim kızım. Bir daha beni rahatsız etme. Bu son görüşmemiz.

Batur'un gözleri dolarak kalkıp giderken Nisanur da ağlar.

Sahne:15 Emniyet Müdürlüğü-Koridor/İç/Gece (Şimdi):

Batur: Benden vazgeçti. Bir kere bırakıp giden bir daha bırakıp gider.

Cansel: Kanka tekrar görüşseydin babasıyla belki bu sefer ikna olurdu.

Loading...
0%