@senaryoyazankiz94
|
Sahne1: Batur'un Evi-Balkon/İç/Gece: Batur ile Cansel sigara içerek dertleşirler.
Batur: Ciddi ciddi Pelin öptü yani seni?
Cansel: Aynen kanka.
Batur: Yoksa sizin aranızda?
Cansel: Yok kanka. Sadece o peşine takılan bahçıvandan kurtulmak istedi. Hem biliyorsun Pelin senden hoşlanıyor.
Batur: Yani ama insanların duyguları değişebiliyor.
Cansel: Yani senin bile 7 yıllık Nisanur aşkın bitebiliyorsa...
Batur: Yani Pelin ile aranda bir şeyler olması mümkün mü?
Cansel: Yok ya olamaz saçmalama.
Batur: Pelinden hoşlanıyor musun?
Cansel: Yok ya. Saçmalıyorsun şu anda.
Batur: Neyse o konuda şimdilik üzerine gelmeyeceğim kanka madem.
Cansel: Zaten gelebileceğin bir şey yok. Pelin benim arkadaşım iş arkadaşım yani. Onu bırak da Nisanur'u ciddi ciddi unuttun mu? Onu artık hiç mi düşünmüyorsun?
Batur: Fuşya'yı masum aşkını masum sevgisini içimi öyle güzel ısıttı ki inan Nisanur ile yaşadığım aşk bile gelmiyor artık.
Cansel: Kankam umarım bu sefer yine üzülen sen olmazsın.
Batur: Fuşya'nın aşkı sevgi o kadar masum o kadar gerçek ki. Bana öyle içten sarılıyor dokunuyor bakıyor ki onun aşkı bana en karanlık günlerde rehberlik eden bir ışık; sevgisi, kalbimin en kuytu köşelerini bile aydınlatabiliyor. Zaten boşuna dememişler hayvanları sevebilen insanları da sevebiliyor diye. Fuşya sokak hayvanlarını kedilerini öyle seviyor besliyor ki.
Cansel: Aynı senin gibi desene kankam. Sende sokak köpeklerini kedilerini sevip beslersin.
Batur: İki farklı bedende ayrı ruhu paylaşıyoruz adeta.
Cansel: Nisanur hayvanları hiç sevmezdi değil mi?
Batur: Evet sevmiyordu. Bildiği gibi yaşasın mutlu olsun o da dilerim ki. Ben artık hayatımı Fuşya'ya adayacağım. Bugün ona evlenme teklifi ettim biliyor musun? Cansel çok şaşırır.
Cansel: Nasıl yani? Tek taş yüzük mü aldın?
Batur: Yok almadım.
Cansel: Nasıl yani? Tek taşsız evlenme teklifi mi olur?
Batur: Planlasam alırdım elbette. Plansız aniden gelişti her şey. Kapkaranlık bir dünyam varken ismi gibi fuşyalaştırdı dünyamı. Onu her gün omzumda severek okşayarak uyuturken o rüyalara dalarken ben onun güzelliğini doyasıya izlemek. İşten döndüğümde evime yuvama kavuşmanın mutluluğu ile ona sıkıca sarılıp kucaklayıp doya doya kokusunu içime çekmek. Bunları aklımda film şeridi gibi canlandı gözümde.
Cansel: Baya şiir gibi konuştun kanka.
Batur: Karım olsana dedim o anın büyüsüyle. Cansel kahkaha atar.
Cansel: Bu nasıl bir evlilik telifi ya böyle? Şimdi trip mirip yapmadı mı? Böyle evlilik teklifi mi olur diye.
Batur: Aksine çok hoşuna gitti. Karın olayım diye sarıldı bana.
Cansel: Nisanur aldığın yüzüğü beğenmeyip evlilik teklifini kabul etmemişti bile. İstediği yüzüğü almana rağmen evliliğe hazır olmadığını demişti.
Batur: Nisanur da umarım kocasıyla oğluyla mutlu olur. Benim için artık Fuşya var. Onun kuracağımız yuvamız.
Cansel: Kankam... Umarım bu kızda yakmaz seni ne diyeyim ki?
Batur: O öyle saf temiz masum ki beni şoför olarak kabul etti. Sevdi. Paralı zengin hayatını düşünmeden bırakıyor aşkı için. Hep derler ya kızlar erkeğin parasına bakar diye demek ki aşka sevgiye de bakan varmış.
Cansel: Yaşı daha küçük aklı bir karış havada.
Batur: Oğlum sonuçta bende fakir fukara adam değilim ki. Bu meslekteki maaşım gayet iyi. O çalışmasına gerek bile olmadan bakarım ona bebek gibi. Bir dediğini iki etmem.
Cansel: Polis olduğunu umarım dememişsindir.
Batur: Yok cinayeti çözmeden diyemem biliyorum onu. Bir an önce cinayete odaklanmalıyım. Ona kavuşmamın tek yolu bu. Şimdi en son nerde kaldınız?
Cansel: Rezzan ile Fatih'in kızlarıyla ilgili hiçbir ipucu yok. Rezzan'ın doğum yaptığına dair hiçbir belge bulunamadı.
Batur: Bu gerçekten de ilginç. Rezzan'ın üzerine gitmeliyiz.
Cansel: Feridun'un telefonun verileri de yavaş okunuyor. Şifreli olduğu için zor çözülüyor ama. Oğlum sana neden ulaşamıyoruz. Okan amiri oyalayacağım diye akla karayı seçtim resmen. Bu şoförlük işini bırakmanı istiyor malum Burak'ın serbest kaldığını biliyorsun.
Batur: Şu anda olmaz.
Cansel: Kafayı mı yedin sen? Emir amirden geliyor. Ayrıca Burak polis olduğunu ötebilir. O zaman büyük tehlike olur.
Batur: Riskli biliyorum ama sonunda Fuşya'ya kavuşmak varsa her türlü risk almama değer. Sahne2: Fuşya'nın Odası/İç/Gece: Fuşya arkadaşı Dicle ile telefonda konuşur.
Fuşya: Sana büyük bir haberin var. Duymaya hazır mısın?
Dicle: Nedir?
Fuşya: Batur bana evlenme teklifi etti. Bunu duyan Dicle'nin içmekte olduğu su boğasına takılır ve öksürür.
Fuşya: Kanka... Sakin ol. Yarın hemen gidip evlenmiyorum. Dicle bir süre kendisine gelmeye çalışır.
Dicle: Sizde bu hız varken yarın gidip nikahta kıyarsınız. Beklerim. Neyse nasıl oldu bu teklif? Yüzüğünü watsapptan atıyorsun muhakkak.
Fuşya: Yüzük falan yok.
Dicle: Ne demek yüzük yok.
Fuşya: Doğaçlama gelişti. Karım olsana dedi. Bende karın olayım dedim. Sarıldık birbirimize.
Dicle: Kızım böyle evlilik teklifi mi olur ya?
Fuşya: Neden? Tek taş yüzük romantik keman eşliğinde yemek ile mi olmalıydı? Çok klişe. Batur'u bundan seviyorum bu kadar plansız aklına estiği gibi yaşıyor.
Dicle: İyide kızım evlendin diyelim ki gece kondu da mı yaşayacaksın? Şoför maaşıyla anca orada yaşatır seni.
Fuşya: Olsun onunla her yerde yaşarım. Onu çok seviyorum. Hem ne demişler biliyorsun. İki gönül bir olunca samanlık seyran olur.
Dicle: Ayrıca önce bitirmen gereken bir okulun var.
Fuşya: Bitiririm ya sorun değil. Çok zorlarsa bir süre dondururum kaydımı. Olmadı başka yere yatay geçiş yaparım.
Dicle: Önemsiz bir şeyden bahseder gibi bahsediyorsun. Bu senin geleceğin geleceğin.
Fuşya: Tamam sakin ol bırakmıyorum okulu. İnsan sürekli olarak sevdiğiyle olmak istiyor. Onun kollarında uyuyup uyanmak güne onunla başlamak. Sen Serhat ile olmak istemiyor musun?
Dicle: Elbette onunla olmak onunla vakit geçirmekten gerçekten hoşlanıyorum ama evlilik çok erken benim için. Öncelikle okulumu bitirip ortalama maaşla bir iş bulmalıyım.
Fuşya: Kocaman şirketleri var ya bu kadar kasmana gerek yok kendini.
Dicle: Olsun şirket bile olsa belli olmaz yarın işler kötü gider iflas eder. Bundan dolayı Serhat'ın bile şirket olmadan ortalama maaş alabileceği bir işi garantilemiş olması gerekiyor.
Fuşya: Çok kasıyorsun kızım ya sonunu düşünen kahraman olmaz.
Dicle: Ben senin gibi gelişine yaşayamam. Fuşyacım. Sahne3: Batur'un Evi-Salon/İç/Gece: Batur, Nisanur'a pansuman yapar.
Nisanur: Çok teşekkür ederim kimi arayacağımı bilemedim. Nisanur, Batur'un elini tutarken Batur elini çeker.
Batur: Emniyete gidelim Burak için şikayette bulunursun.
Nisanur: Olmaz yapamam. Oğlumu alır elimden onu hiç görmeme müsaade etmez.
Batur: Merak etme. Şiddet cezasız kalmayacak.
Nisanur: Burak bir şekilde kendini kurtarır. Biliyorsun sende bunu.
Batur: Tamam yarın sabah ablamın ofisine gidelim onunla konuşalım. Bakalım neler yapabiliriz? Nisanur, Batur'a sarılır.
Nisanur: Çok korkuyorum.
Batur: Merak etme. Her şeyi çözeceğiz. Tamam mı? Haydi uyuyalım şimdi. Batur ayağa kalkar.
Nisanur: Beraber uyuyalım mı?
Batur: Nisanur... Neler saçmalıyorsun?
Nisanur: Ne var canım. Hiç yapmadığımız şey mi sanki? Uyumanın ötesinde şeyler bile yaptık.
Batur: O zamanlar çok geride kaldı.
Nisanur: Madem öle senin yatağında senin kokunu içime çekerek uyumama müsaade et bari.
Batur: Nisanur... Lütfen artık biz diye bir şey olmayacak tamam mı? Düzgün iş bulup oğlun ile yeni bir hayat kurmana yarım edeceğim sadece.
Nisanur: Ama tecrübesizim. Bir ay sadece iş tecrübem var. Evlendikten sonra hiç çalışmadım. Üç yıl önceydi o da ta. Her şeyi unuttum da.
Batur: İzmir'de anne baban ile kalırsın olmadı.
Nisanur: Onlar beni kabul etmezler ki gelinlikle çıktığın evden kefenle dönersin kafasındalar. Bilmiyorsun sanki. Hani bir süre onlarla kalsam da bir süre sonra Burak'a dönmem için baskı yaparlar.
Batur: Tamam ablamla konuşacağız yarın. Tamam mı? Bakalım neler yapabiliyoruz?
Nisanur: Fuşya?
Batur: Ne olmuş Fuşya'ya?
Nisanur: Şoför olarak onların yanında gizli görevdesin sanırım.
Batur: Aynen öyle.
Nisanur: Fatih Düvenci'nin katili bulunamadı mı daha?
Batur: Maalesef ki hayır.
Nisanur: Burak'ın olacağından o kadar emindim ki. Keşke o çıksaydı hem ben kurtulurdum ondan hem de seni şu yer elmasından kurtarırdım.
Batur: Ne ya diyorsun sen?
Nisanur: Ona aşık fakir ama gururlu şoför rolünü oynamak zorunda kalmazdın. Eski Türk filmleri klişesi.
Batur: Nisanur lütfen! Bilmediğin konular hakkında konuşma.
Nisanur: O yer elmasına aşık falan olacak halin yok ya.
Batur: Neden olamayacakmışım acaba? Nisanur... Söyler misin?
Nisanur: O kız boyunun yarısı kadar bir şey.
Batur: Aynen o yüzden onu bebek gibi kucağımda taşımak hoşuma gidiyor olamaz mı?
Nisanur: Ayrıca o ufaklığın yatakta benim ettiğim kadar seni mutlu edebileceğini hiç düşünmüyorum. Batur buna sinirlenir sesini yükseltir.
Batur: Lafını bil de konuş.
Nisanur: Yapma. Batur... Erkeksin sen. Hormonlarında var. Sadece sarılmak öpmek yeterli gelmeyeceksin bir süre sonra. O ufaklığında bunlardan daha fazlasını verebileceğini düşünmüyorum açıkçası.
Batur: Sen ancak bu kadarsın işte! Fuşya'nın ne kadar doğru bir tercih olduğunu gösterdin bana.
Nisanur: Bana kızgın olduğun için ona aşık olduğuna inanmamı bekliyorsun. Aklınca beni kıskandırmak istiyorsun değil mi? Batur yine yüksek sesle konuşur.
Batur: Evet Nisanur evet ne demezsin. Dünya zaten senin etrafında dönüyor. Seni kıskandırmak için yapıyorum. Çünkü ben kimim? Aradan 100 yıl bile geçmiş olsa senden başkasın sevmek aşık olmak gibi bir olayım olamaz değil mi? Ağzına sıçabilirim kalbini yerle bir edebilirim. Nasılsa cepte beni her koşulda kayıtsız koşulsuz seven salak bir Batur var. Üzgünüm Nisanur cebin delindi ve o salak Batur cebinden düştü gitti. Nisanur hiçbir şey diyemeden bakakalır.
Batur: Sana yardım etmemin iki sebebi var. İlki kadın olarak bunu hakketmediğini düşünüyorum. İkinci sebebi ise evladın. Bir evladın anneden ayrı kalmasının ne kadar olduğunu biliyorum. Babam yüzümden annemle de zor görüştük. Görüşemediğim bile oldu. Ona da hasret kaldım. Yaşım büyük olsa bile annesiz olmak çok acıydı. Bunu küçük yaşıyla o yaşamasın istiyorum. Batur evden çekip giderken Nisanur seslenir.
Nisanur: Nereye? Batur tek kelime etmeden sokak kapasını açtığı gibi çekip gider. Sahne4: Bayraktar Avukatlık Şirketi-Billur'un Ofisi/İç/Gündüz: Batur'un ablası Billur ile eniştesi Hakan ofistelerken Batur gelir. Billur kardeşini görür görmez sevinir.
Billur: Ablacığım hoş geldin. Hemen kardeşine sarılır. Batur da aynı şekilde karşılık verir.
Batur: Merhaba ablam.
Hakan: Hoş geldin kayınço Batur, Hakan'ı sadece başıyla selamlar.
Billur: Ablacığım geç otur. Kahve söyleyeyim sana.
Batur: Yok ablacığım fazla kalmayayım biliyorsun. Babamla karşılaşmak istemiyorum.
Billur: Ya yıllarca küssünüz. Bir karşısına çıkıp elini öpsen af dilesen.
Batur: Beni evden kovan o. Neden ben özür diliyorum?
Billur: Babamız sonuçta.
Batur: Bana düzgün babalık görevini yapmadı ama.
Billur: Neyse babam dava için mahkemede geç döner merak etme. Otur kahve söyleyeyim. Hem olayı anlatırsın bize. Sahne5: Bayraktar Avukatlık Şirketi-Billur'un Ofisi/İç/Gündüz: Billur, Hakan ve Batur kahvelerini içerlerken Batur onlara olayları anlatır.
Hakan: Böyle bir davayı alamayız. Sen bizimle dalga mı geçiyorsun?
Batur: Size iş getirdim işte. Daha ne?
Hakan: Burak Arıcan başımıza bela olur. Babanın bin bir emeklerle kurduğu bu şirketi batırmak mı istiyorsun? O en iyi ihtimal başımıza gelebilecek şey. Onun gibi belalı adam şirketi başımıza bile yıkabilir.
Batur: Siz avukat değil misin? İşiniz masum insanların hakkını korumak adaletsizlikleri çözmek değil mi? Kocasından şiddet gören bir kadın var. Bu büyük bir adaletsizlik değil mi?
Hakan: Bunu kocasına sormak gerekiyor. Ne yapmışta kocasını kızdırmış. Bu kadar. Batur bu cümleye çok öfkelenir. Ayağa kalkıp eniştesinin üzerine yürürken Billur engel olmaya çalışır.
Batur: Ne biçim konuyorsun ya sen? Senin de iki kız evladın yok mu? Onların başına böyle bir şey gelse ha!
Billur: Batur lütfen! Sahne6: Bayraktar Avukatlık Şirketi-Koridor/İç/Gündüz: Billur ile Batur koridorda yürürler.
Billur: Baturcum enişten kesinlikle kötü niyetli değil. Bizi ailesini çok sevdiği için bizlere zarar gelmesini istemiyor.
Batur: Ablacığım... O söylediği cümleden sonra buna gerçekten de inanıyor musun?
Billur: Ayrıca babamda emin ol. O davayı almamızı istemezdi. Burak Arıcan'ın kaç tane davasını üstlendi. Batur sinirden güler.
Batur: Şeytanın avukatı babamdan zaten ne beklenir ki? Burak Arıcan gibi adamların pisliklerini temizler ancak. Hayır masum insanların hakkını aramayacaksanız neden avukat oldunuz hiç anlamıyorum. Billur bir kartvizit verir Batur'a.
Billur: Serbest çalışan okul arkadaşım. Bu işlerde çok iyidir. Baya da feministtir. Hep kocasından şiddet gören aldatılan kadınları korur.
Batur: Mesleğinin hakkını veren birileri hala var desene.
Billur: Ablacığım lütfen!
Batur: Ne abla? O zihniyette bir adamla evli olduğuna üstelik iki tane kız evlat verdiğine inanamıyorum.
Billur: Babam onunla evlenmemi uygun buldu.
Batur: Zaten bu hayatı hep babamın isteğine göre yaşadın.
Billur: Ben senin gibi güçlü olamadım. Batur... Üzgünüm. Billur hiçbir şey demeden üzgün bir şekilde uzaklaşırken Batur arkasından bakakalır.
Batur: Hayır nasıl olur da böyle bir adam Fatih Düvenci için üzülüp ona yardım eder. Fatih Düvenci'den ne çıkarın vardı acaba Hakan? Sahne7: Nazan'ın Evi/İç/Gündüz: Nazan, Oktay ve Eyşan kahvaltı yaparlar.
Eyşan: Şimdi ne yapacağız? Oktay...
Oktay: Birkaç yerle görüşeceğim bakalım.
Eyşan: Yani patronken başkasının çalışanı olacaksın öyle mi?
Oktay: Başka çarem kalmadı. Eyşan... Ne yapayım?
Nazan: Benim oğlum başkasının çalışanı olmayacak.
Oktay: Anne... Başka seçeneğimiz yok.
Nazan: Sen öyle sen. Oğlum... Sen anneni tanımadın mı? O şirketi almanın başka başka yolları var elbette.
Oktay: Nasıl bir yol?
Nazan: Burak Arıcan'ı akşam yemeğine çağırdım. Bu konu da bizimle iş birliği yapmayı kabul edecektir. Bunu duyan Oktay dehşet içerisinde bakakalır.
Oktay: Burak Arıcan mı? Anne sen delirdin mi?
Nazan: Düşmanın düşmanı bizim dostumuzdur oğlum.
Oktay: Anne o adam da her türlü pis iş var. Ben onunla iş yapmam herhangi bir konuda.
Nazan: Yapma senin emek verdiğin şirket Sabiha hanım ve çocuklarına mı kalsın?
Oktay: Bunu istemediğimi biliyorsun.
Nazan: İstemiyorsan Burak Arıcan ile işbirliği yapmaya mecburuz. Eyşan elini Oktay'ın omzuna koyarak konuşur.
Eyşan: Hayatım bak gerçekten de zor durumdayız. Şirkette sana verilen para çok çok az bir yıllık verdiğin emeğe bile karşılık olmamasını geçtim bizi çok idare etmez. Girdiğin işten bir anda bu kadar yükselemezsin. O şirket senin hakkın değil mi? O şoför parçası dediğin adam bile babanın gözüne girmeyi zaten başardı. Şirkette mi girsin birde? Bu yıllarca emek vermiş sana haksızlık değil mi?
Oktay: Of! Peki dediğiniz gibi olsun. Umarım bu işin sonunda yanan biz olmayız. Nazan ile Eyşan mutlu olurlar.
Nazan: Merak etme oğlum. Her şey yoluna girecek. Sahne8: Düvenci Köşkü/İç/Gündüz: Batur arabanın önünde beklerken Fuşya ile Uraz gelir. Fuşya, Batur'un gözlerinin içerisine bakıp gülümserken Batur da ona aşk dolu şekilde bakar.
Uraz: Günaydın Batur abi...
Batur: Günaydın delikanlı.
Uraz: Bugün servisi kaçırdım ondan sizinleyim.
Fuşya: Hazırlanmak nedir bilmedi bir türlü beyefendi. Hayır kim için süsleniyor bu kadar?
Uraz: Bana diyene bak. Sende yüzüne her zamanki gibi boya badana sürmüşsün. Kim için sürülüyor bu kadar boya badana anlamadım ki. Bunu duyan Fuşya utanır ve yüzü kızarır. Gözlerini Batur'dan kaçırırken Batur onun bu haline bakıp gülümser.
Uraz: Zaten bu kadar makyaj yapmandan hiç hoşlanmıyorum. Doğal güzelliğini bozuyorsun.
Batur: Çok haklısın. Urazcım... Ablan doğal çok daha güzel değil mi? Fuşya gözlerini devirerek Batur'a bakar.
Batur: Yani bence de doğal olmak daha iyidir. Makyaj malzemelerinde türlü türlü kimyasallarda var. Uraz'ın uzun jöleleri saçları mis gibi parfüm kokusu etrafa yayılır.
Fuşya: Uraz'cım esas sen kimin için süsleniyorsun bu kadar? Parfüm kokun jöle kokun etrafa yayılıyor adeta.
Batur: Cidden bana bile geldi. Batur, Uraz'ın ensesine dokunur.
Batur: Kim için bu hazırlık bakayım?
Uraz: Handan için Eylül için birde Ceren için ha birde Pınar için Fuşya ile Batur şaşkınlık içinde bakarlar.
Batur: Okulun tüm kızlarını elden geçirdin sanırım.
Fuşya: Ablacığım bu kadar kızı ne yapacaksın? Okulda harem mi kuracaksın?
Uraz: Ama ablacığım hepsi de çok güzel. Aralarında bir tülü seçim yapamıyorum. Batur kahkaha atarak elini Uraz'ın omzuna koyar.
Batur: Çok doğru söylüyor çocuk ya. Şimdi birini seçse diğerleri ağlayıp üzülecek. Hepsini birden mutlu edersin.
Uraz: Ablalarını da sana yaparız Batur abi. Buna oldukça sinirlenen Fuşya, Batur'un kollunu yumruklar.
Fuşya: Aklından bile geçirme!
Batur: Aklımdan bir şey geçirdiğim yok. Hayatım lütfen.
Fuşya: İçinden çok hoşuna gitti bu ama değil mi?
Batur: Sevgilim saçmalıyorsun. İçimi nasıl okudun ayrıca? Uraz ikisine şaşkın şaşkın bakarken pot kırdıklarını fark eden Fuşya ile Batur dururlar.
Uraz: Oha! Siz sevgili olmuşsunuz.
Fuşya: Ablacığım şey biz...
Uraz: Annem ondan sizi yalnız bırakmamı istemedi.
Fuşya: Annem mi? Ne alaka?
Uraz: Servisimi arayıp beni almamasını söyledi. Sizinle gitmemi ve sakın ablanı yalnız bırakma dedi.
Fuşya: Yani servisin bozulmadı mı?
Uraz: Hayır...
Fuşya: Of anne ya!
Uraz: Sen şimdi anemi bırak da anlat bana bir.
Fuşya: Arabada konuşalım ablam. Geç kalmayalım okula. Bunun üzerine arabaya geçerler. Sahne 9: Arıcan Şirketi-Burak'ın Odası/İç/Gündüz Burak odasında çalışırken kapının çalıma sesi gelir.
Burak: Girin. Serhat girer.
Serhat: Burak abi...
Burak: Hoş geldin Serhat. Otur bakalım. Kahvaltı yapmadıysan söyleyebilirim.
Serhat: Yok Burak abi teşekkür ederim. Serhat hemen Burak'ın karşısına oturur.
Burak: Çay söylüyorum o zaman.
Serhat: Yok Burak abi teşekkür ederim. Çok vaktim yok zaten. Bir konu hakkında konuşmak istiyorum seninle.
Burak: Nedir?
Serhat: Öncelikle geçmiş olsun. Bir süre tutuklu kaldın.
Burak: Gördüğün gibi beni fazla tutamadılar içeride.
Serhat: Gördüm abi. Ben seninle Ahmetcan hakkında konuşmak istiyordum.
Burak: Ahmetcan hakkında mı?
Serhat: Evet... Abi nasıl desem bilmiyorum ama Ahmetcan'ın tedavi olması gerekiyor.
Burak: Ne diyorsun sen? Serhat...
Serhat: Çok fazla cinsel isteği oluyor. Bu durum etrafındaki kızlara zarar veriyor.
Burak: Yani burada suç Ahmetcan da öyle mi? Bu isteği tetikleyen kızlarda suç yok.
Serhat: Abi.. Sen neler diyorsun?
Burak: Kızlar bu kadar açık saçık giyinmeseler kardeşimi tahrik etmeseler bunlar olmazdı.
Serhat: Bununla ne alası var? Ahmetcan da var bozukluk. Böyle bir bozukluğu olduğu sürece türban giyen kızlara da verir zarar.
Burak: Bana bak Serhat! Bu meseleden uzak duracaksın. Ablanın annenin babanın hayatının tehlikeye girmesini istemiyorsan.
Serhat: Ne diyorsun? Babanız öldükten sonra anneniz sizi terk ettikten sonra babam babanız annemde anneniz olmadı mı?
Burak: Söyleyeceğim budur. Ahmetcan'ın peşini bırak. Yoksa bu işten zararlı çıkan sen olursun. Serhat kardeşim. Üzmeyelim birbirimizi değil mi? Serhat öfkeyle masaya yumruk atıp hiçbir şey diyemeden arkasını dönüp gider. Sahne10: Araba/İç/Gündüz: Batur şoför koltuğunda arabayı sürerken Fuşya ile Uraz arka koltukta sohbet ederler.
Fuşya: İşte böyle ablacığım. Bunu şimdilik anne ve babamdan gizliyoruz. Gerçi annem çaktı ne kadar gizlemeye çalışsak da.
Uraz: Şimdi ablacığım delikanlımızı bir tanımamız lazım değil mi? Ablamı emanet edebilecek miyim? Ablamı koruyabilecek kadar güçlü kuvvetli mi? Sonracığıma ablamı ne koşullarda yaşatacak işi gücü var mı? Evini yuvasını seni geçindirebilecek mi? Fuşya gülümser. Uraz'ın başını severken Batur ikisinin o haline ayna camından bakar.
Fuşya: Benim kardeşim neler düşünürmüş böyle? Sahne11: Okul/Dış/Gündüz: Batur arabadan Fuşya'nın çantasını alırken Fuşya onun elini tutarken o da sevdiği kızın yüzüne sever.
Fuşya: Batur sana bir şey sormak istiyorum.
Batur: Sor bakalım tatlım.
Fuşya: Sence benim babam nasıl birisi?
Batur: Baban gerçekten de belki bu dünyada tanıdığım en iyi baba. Çok şanslısınız.
Fuşya: Babam birini öldürmüş olamaz değil mi?
Batur: Baban karıncayı bile incitmez canım bence.
Fuşya: İnan bende öyle düşünüyorum ama.
Batur: Bir şey mi oldu tatlım.
Fuşya: Babam amcamın öldürüldüğü gün onun yanına gitti. Batur gözleri açık şekilde bakar.
Batur: Tatlım bunu nerden biliyorsun ki?
Fuşya: Odasının önünden geçerken duydum. Baya hararetli tartıştılar. Babam geliyorum oraya eşoleşeğin çocuğu. Göstereceğim sana hanyayı konyayı şimdi deyip sertçe odadan çıktı. Fuşya, Batur'un elini tutar.
Fuşya: Batur çok korkuyorum. Batur, Fuşya'ya sıkıca sarılıp saçlarını okşar.
Batur: Bebeğim merak etme. Ben yanındayım. Her şeyi düzelteceğim. Merak etme. Batur, Fuşya'nın kafasına öpücük kondurur. Fuşya da ona sıkıca sarılır.
Fuşya: İyi ki varsın.
Batur: Sende bebeğim sende iyi ki varsın
Fuşya: Bu arada okul çıkışında Serhat ile Dicle bizi bir yere davet ettiler. Dördümüz takılalım diye. Gidelim mi?
Batur: Gidelim canım olur.
Fuşya: Yani sen rahat edemeyeceksen gitmeyebiliriz. Bulurum bir bahane.
Batur: Gidelim tatlım arkadaşların sonuçta. |
0% |