Yeni Üyelik
15.
Bölüm

Bölüm 12: Fuşya'nın Problemi Ne?

@senaryoyazankiz94

Sahne1: Okul/Dış/Gündüz (Devam):

Fuşya: Tamam canım o zaman. Zaten kalabalık olmayacağız sadece dördümüz. Yoksa bende hiç sevmem kalabalık ortamları.

Batur: Benim için hiç sıkıntı yok canım ya.

Birlikte okul binasına doğru yürürlerken Merve ile Buket ikisine kıskanç dolu şekilde bakarlar.

Buket: Okul çıkışı nereye gidiyorlar acaba?

Merve: Düşelim mi peşlerine ne dersin?

Buket: Düşelim tabi.

Merve: Eski günlerimizi analım.

Buket: Aynen bence de.

Merve ile Buket çak yaparlar.

Sahne2: Emniyet Müdürlüğü-Okan Amirin Odası/İç/Gündüz:

Okan çalışma masasında otururken eline telefonunu alır ve aramaya yapar.

Okan: Alo Tamer. Bu Batur komiseri takip et bakalım nerede ne yapıyor? Ve lütfen ona sakın belli etme.

Telefonu kapatır.

Okan: Bakalım Batur efendi. Ne haltlar ediyorsun acaba?

Sahne3: Cafe/İç/Gündüz:

Batur, Fuşya, Serhat ve Dicle masaların birinde otururlar. Fuşya çantasından dört tane puro çıkarır.

Fuşya: Gençler Almanya'daki Fatma halam göndermiş bunları babama çaktırmadan yürüttüm biraz içmek isteyen alabilir.

Batur, Fuşya'yı mıncıklar.

Batur: Kız hırsızlığa mı başladın?

Dicle: Babasının purolarını hep yürütür. İlk kez yaptığı bir şey değil ki.

Fuşya: Lütfen ama bu hırsızlık değil ki canım göz hakkı bu bir kere. Gören gözün hakkı varmış değil mi?

Batur: Annen tütün ürünlerine baya karşı bir insandı.

Fuşya: Annem öyledir. Babamda hep annemden gizli içer. Ben ikisinden de gizli içerim benimde farkım.

Dicle: Ayrıca sen Fatma halanı sevmezsin ki.

Fuşya: Hiç sevmem hem de. Bu güzel purolardan başka hayrı yok.

Batur: Fatma halanı neden sevmiyorsun ki?

Fuşya: Uzun hikaye bir ara anlatırım.

Serhat: Zaten halalar sevilir mi hiç? Baba tarafı akrabaları tamamen akreptir. Hele baba kazıkçısı amcalar.

Fuşya: Rahmetli amcam iyiydi ben seviyordum.

Batur hemen Fuşya'nın üzülmesi üzerine ona sarılır.

Serhat: Çok özür dilerim hatırlatmak istememiştim.

Fuşya: Sorun değil.

Serhat hemen bir tane puro alır.

Serhat: Eyvallah.

Dicle sinirlenir.

Dicle: Serhat!

Serhat: Hayatım Fuşya yengemin dediği gibi gören gözün hakkı var ama değil mi?

Dicle, Fuşya'ya sinirli bakış atar.

Fuşya: Dicle'cim Serhat arada sırada içen biri bırak içsin arada.

Fuşya da bir tane alır tam yakmak üzereyken Batur engel olur.

Batur: Hayatım bu büyük baya yakmakta zorlanma. Ben yakıp sana vereyim.

Fuşya: Ben zorlanmam canım. Eski keşlerdenim ben.

Dicle: Cidden sevgilin tam bir keş. Bir günde bir paket sigara bitirmişliği bile vardır.

Fuşya puroyu yaktıktan sonra içmeye başlar.

Fuşya: Öyle rekorlara imza atmışlığım vardır. Doğru söylüyor. Dicle...

Batur gözlerini dikerek Fuşya'ya bakar.

Dicle: Hayır iki-üç aylıkken zatürre geçirmiş birisin dikkat etmen gerekmiyor mu?

Batur gözlerini açarak konuşur.

Batur: Zatürre mi geçirdin ya birde?

Fuşya: Dicle ya! Ya geçirdim bitti işte. Çok önemli değil.

Batur: Ciğerin hasar görmüştür ama artık hiç içmek yok ona göre. Bırakılacak!

Fuşya: O zaman sende bırak içmeyi tamamen.

Batur: Ben senin gibi zatürre olmadım canım ama.

Fuşya: Olsun zararsa sana da zarar sonuçta.

Batur: Peki canım dediğin gibi olsun. Beraber bırakalım o zaman.

Fuşya: Bunu içeyim de bırakırız. Anlaştık.

Batur da sigarasını çıkarır.

Batur: Tamam son sigaraları içelim o zaman.

Fuşya: Purodan alsana.

Batur: Yok canım teşekkür ederim.

Bu sırada Merve ile Buket gelirler. Onları gören Fuşya ile Dicle bunların burada ne işi var anlamında birbirlerine bakış atarlar.

Merve: Selamlar...

Serhat: Kızlar hayırdır?

Buket: Bizde burada takılalım demiştik. Sizi görünce yanınıza gelelim dedik.

Merve ile Buket hemen boş sandalyelere yerleşirler. Dicle fısıldayarak konuşur.

Dicle: Hiç oturabilir miyiz falan diye sormak yok.

Buket: Aşk olsun Dicle'cim yabancı mıyız ya biz?

Dicle: Değil mi değil mi ya?

Merve: Fuşya ile ilkokuldan tanışıyoruz hatta değil mi Fuşya'cım.

Buket: Ne ilkokulu birinci sınıf. Fuşya birinci sınıftan sonra gitmişti ya.

Merve: Doğru doğru okul değiştirmiştin değil mi? Fuşya'cım.

Batur: Öyle mi oldu hayatım?

Fuşya mutsuz bir şekilde evet anlamında başını sallar.

Batur: Neden okul değişikliği yaptın ki canım?

Merve: Sevgilin ilkokulda var ya çok yaramazdı. Sürekli dersleri kaynatıyordu.

Batur gülümseyerek Fuşya'ya bakar.

Batur: Öyle miymiş sevgilim benim.

Fuşya'nın suratı düşmüş haldedir.

Fuşya: Ya

Buket: Babası da tabi disipline olması hizaya gelmesi için yatılı okula gönderdi.

Merve: Ne diyordun ya? Okumaktan kaçmak için harfler dans ediyor.

Merve ile Buket kahkaha atarken Fuşya üzgünce bakınır.

FLASHBACK: Fuşya'nın Birinci Sınıf Zamanı

Sahne4: İlkokul-Fuşya'nın Sınıfı/İç/Gündüz:

Fuşya camdan kuşları izlerken öğretmen ders anlatıyordur. Gözleri camdan dışarı bakan Fuşya'ya takılır.

Öğretmen: Fuşya dersi dinler misin?

Fuşya'nın oralı olmadan camdan dışarı bakmaya devam etmesi üzerine öğretmen sinirlenip sesini yükseltir.

Öğretmen: Fuşya!

Fuşya bunun üzerine öğretmenine bakar.

Öğretmen: On ikinci sayfadaki ilk cümleyi okuyup özel isimleri söyle bakalım.

Fuşya'nın kitabı açık bile değildir.

Öğretmen: Özlem. Haydi arkadaşına yardım et.

Bunun üzerine Fuşya'nın sıra arkadaşı Fuşya'nın kitabını açar.

Öğretmen: Haydi bakalım ilk cümleyi okuyup özel isimleri söyle.

Fuşya sadece kitaba bakakalır.

Öğretmen: Tamam özel isimleri hep birlikte buluruz. Fuşya sen sadece cümleyi oku.

Fuşya yine hiçbir şey yapamadan kitaba bakıyordur.

Öğretmen: Haydi sadece cümleyi oku. Fuşya...

Fuşya: Harfler dans ediyor.

Tüm sınıf kahkaha atarken öğretmen sinirlenir.

Öğretmen: O zaman dans eden harfleri oku bakalım. Komik olmaya mı çalışıyorsun?

Fuşya'nın tepkisizliği öğretmeni kızdırır.

Öğretmen: Yüksek sesle ve düzgünce oku cümleyi.

Fuşya'nın garip sesler çıkartması tüm sınıfı güldürürken öğretmeni çileden çıkarır.

Öğretmen: Çık sınıfımdan terbiyesiz! Gülmeyi kesin sizde! Yoksa onunla sizde kendinizi dışarıda bulursunuz!

Fuşya sınıftan çıkar.

Sahne5: İlkokul/Dış/Gündüz:

Fuşya okul bahçesine çıkıp gözüne kestirdiği taşları, ağaç dallarını, yaprakları ve gözüne kestirdiği birkaç bir şeyi cebine atıktan sonra ona doğru koşarak gelen köpeklerle oyuna dalar. Onu uzaktan gören büyük sınıflardan birkaç kişi ona doğru gelir.

Öğrenci 1: Baksana yine şu özürlü kız.

Öğrenci 2: Yine öğretmen sınıftan atmış her zaman ki gibi.

Öğrenci 3: Yine ödevini yapmamıştır kesin.

Öğrencilerin hepsi etrafını sarıp Fuşya'ya kötü laflar ederek vururlar.

Öğrenci 1: Tembel teneke.

Öğrenci 2: Beyin özürlü.

Öğrenci 3: Aptal salak.

Köpekler şiddetle havlarken uzaktan bunu gören Fuşya'nın amcası Fatih koşarak gelir. Çocukları sertçe iterek yeğenini kurtarmaya çalışır. Çocuklar kaçarken arkalarından bağırır.

Fatih: Bir daha sizi kızımın yanında görürsem hepinizi bin beter ederim ona göre.

Fatih hemen Fuşya'yı sevip kucağına alır.

Fatih: İyi misin tatlım.

Fuşya: Amca sen az önce bana kızım mı dedin?

Fatih: Sen benim kızımsın değil mi? Amcada baba yarısı demektir.

Fuşya: Öyle mi demektir.

Fatih: Aynen öyle.

Fuşya: Amca beni parka götürür müsün?

Fatih: Tatlım okul saatin bitmeden götürürsem deden ile baban beni keserler. Amcanı sağ görmek istersin değil mi?

Fuşya sadece evet anlamında başını sallar.

Fatih: Ama sınıfın kadar götürebilirim seni. Müdürüne şikayet ederim de bu saldıran çocukları tamam mı?

Fuşya yine başını evet anlamında sallar.

Sahne6: İlkokul-Fuşya'nın Sınıfı/İç/Gündüz:

Fuşya sınıfından içeri girerken Fatih kapıdan onu izler. Buket, Merve'ye kitap uzatır.

Buket: Merveciğim kitabı okur musun?

Merve kitabı eline alır.

Merve: Ay okuyamıyorum harfler dans ediyor.

Merve kitabı yere indirirken Fuşya'ya bakarak kahkaha atarlar. Uzaktan bunları izleyen Fatih şaşkın bir şekilde bir süre bakakalıp sonra gider. Buket de kitabı eline alır.

Buket: Yok yok halay çekiyorlar.

Merve ile Buket yine kahkaha atarlar. Fuşya yerine geçerken arka sırasındaki öğrenci kafasına vurur.

Arkadaki Öğrenci: Hey ezik matematik ödevini yaptın mı?

Fuşya'dan ses çıkmaz.

Arkadaki Öğrenci: Bu sefer işin bitti. Disipline gideceksin kesin.

Arkadaki öğrenci pis pis kahkaha atar.

Buket: Ezik daha doğru düzgün saymayı bilmiyor ki nasıl yapabilsin?

Merve: Saymayı bırak daha garibim sağı ve solunu bilmiyor.

Hepsi toplu halde kahkaha atar. Arkadaki öğrenci Fuşya'yı itekleyerek konuşur.

Arkadaki Öğrenci: Ezik haydi anasınıfına git de bunları öğren öyle gel bizimle büyüklerin sınıfına.

İngilizce Öğretmenin sınıfa girmesiyle herkes yerine geçip ayağa kalkarlar.

İngilizce Öğretmeni: Oturabilirsiniz çocuklar.

Herkes otururken Merve, Fuşya'nın duyabileceği şekilde fısıldayarak konuşur.

Merve: Ezik daha Türkçe bilmiyor nasıl öğrenecek İngilizceyi?

Merve, Buket ve birkaç öğrenci bu seferde sessiz şekilde kahkaha atarlar.

İngilizce Öğretmeni: Evet çocuklar bugün aile bireylerinin İngilizcelerini öğreneceğiz. Ben yazıyorum sizlerde benimle defterinize geçirin.

İngilizce öğretmeni tahtaya tek tek hepsini yazmaya başlar. Fuşya dikkatle tahtaya bakar. Yine harfleri oynarken görür. Harfler rahatça yerinde durmuyordur. Defterine iki harfi zar zor yazar.

İngilizce öğretmeni herkesin defterini kontrol ederken Fuşya'nın defterinde sadece iki harf görünce oldukça sinirlenir. Öfkeyle defteri eline alır. Bağırır.

İngilizce Öğretmeni: Bu ne ha? Bu ne? O kadar zamanda sadece iki tane yamuk yumuk harf mi çizdin? Üstelik iki harfi bile düzgün yazamamışsın.

Tüm sınıf kahkaha atar.

İngilizce Öğretmeni: Kesin kahkahayı sizde.

İngilizce öğretmeni sertçe defteri Fuşya'ya fırlatıp cetvelle eline sertçe vurur.

İngilizce Öğretmeni: Geri zekalı mısın? Tahtadaki yazıyı geçirmek bu kadar mı zor? Ders sonuna kadar bitmezse tekrar vururum.

Sahne7: İlkokul-Koridor/İç/Gündüz:

Okul çıkışında tüm öğrenciler hızla çıkışa doğru yürürler. Fuşya yürürken ona sertçe vurup yere düşüren üst sınıftan iki öğrencisi kahkaha atarak yanından geçip giderler.

Sahne8: İlkokul/Dış/Gündüz:

Fuşya yürürken gözü süs havuzunun içerisindeki balıklara takılır. Onları izlemeye başlar. Onları izlerken büyük bir keyif alır ve zaman hızlı akıp geçer. Servis şoförü sinirli bir şekilde gelir. Bağırarak konuşur.

Servis Şoförü: Ne yapıyorsun burada? Seni bekliyoruz. Korna çaldığımı da mı duymuyorsun?

Servis Şoförü sinirli Fuşya'yı kolundan tutuğu gibi itekleyerek servise sürükler.

Sahne9: Servis/İç/Gündüz:

Servis Şoförü, Fuşya'yı sertçe boş koltuklardan birine oturtur.

Servis Şoförü: Senin yüzünden her gün geç kalıyoruz zaten.

Sahne10: Ev-Bahçe/Dış/Gündüz:

Fuşya servisten iner. Elinde 0 aldığı quizleri vardır. Kaldırıma oturup kağıtları tek tek inceledikten sonra çantasından makasını çıkartıp hepsine çeşitli şekiller verir. Bir tanesine kuş şekli verir. Bir tanesini kurbağa yapar. Bir tanesini kuş diğerine ise gül yaptıktan sonra kahkaha atıp çantasının içerisine koyduktan sonra evin bahçesine doğru koşar. Çimlerin üzerindeki bebekleriyle oynarken Oktay da arkadaşlarıyla top oynuyordur. Top Fuşya'nın arka kısmına gelir. Fuşya bebekleriyle oynamayı bırakıp topu aldığı gibi onlara doğru atmak ister fakat top bahçenin dışına çıkar. Oktay buna oldukça sinirlenir.

Oktay: Aptal geri zekalı nereye attın? Git topu getir hemen

Fuşya'nın tepkisiz olmasına sinirlenip onun üzerine yürür.

Oktay: Özürlü beyinsiz misin? Anlamıyor musun? Sana topu getir dedim.

Fuşya hala tepkisizdir bunun üzerine onu omzundan itekler.

Oktay: Ne bakıyorsun öyle? Git topu getirsene. Aptal. Özürlü şey.

Oktay'ın arkadaşı hemen araya girer.

Oktay'ın arkadaşı: Oktay tamam sakin ol ben alırım. Kardeşin küçük daha kızma ona.

Oktay: Küçük ne küçük ama daha ona kadar saymasını bilmiyor. En son beşe kadar öğrenmişti. Sabiha'nın doğurduğu çocuktan zaten ne beklersin ki?

Fuşya üzgünce hiçbir şey demeden gözleri yaşlı şekilde bakakalır. Ağlayarak arka bahçeye doğru yürür. Yavru kedileri görmesiyle çimlerin üzerine onlarla oynamaya koyulur. Kedilerini kucağına alıp sevip öpüyordur. Bunu gören annesi Sabiha gelir.

Sabiha: Kızım sokak kedileri köpekleriyle bu kadar haşir neşir olma demedim mi anneciğim sana. Pireleneceksin. Ağzına yüzüne her yerine sürüyorsun şu hayvanları da. Haydi banyoya.

Sabiha kızını hayvanlardan ayırmak için uğraşıyordur.

Sabiha: Haydi anneciğim banyoya girelim şimdi.

Sahne11: Ev-Fuşya'nın Odası/İç/Gündüz:

Fuşya'nın odası oldukça dağınıktır. Ortada oyuncakları yaptığı resimler vardır. Odasının duvarlarında bile yaptığı çizimler mevcuttur. Çantasından çıkarttığı origamilerini diğer yaptıklarının arasına koyduktan sonra resim yapmaya koyulur. Fuşya iki elini birden kullanarak resimlerini çizebiliyordur.

Bu sırada Sabiha gelip hayran bir şekilde kızını inceler.

Sabiha: Anneciğim haydi ellerini yıkayıp yemeğe.

Fuşya hemen odadan çıkarken annesi kızının yaptığı resme hayranlıkla bakar.

Sahne12: Ev-Yemek Odası/İç/Gündüz:

Fuşya koşarak sofraya gidip eline bir tane yaprak sarması almak üzereyken annesine buna engel olur.

Sabiha: Sana önce eller yıkanacak demiştim.

Fuşya annesine aldırış etmek yaprak sarmasını ağzına alıp gülerek kaçar.

Sabiha: Fuşya... Ne dedim ben?

Sahne13: Ev-Banyo/İç/Gündüz:

Fuşya ellerini yıkadıktan sonra musluğu açık unutur. Sabiha gelip kapatır.

Sabiha: Anneciğim kaç kere dedim ama sana işin bittikten sonra musluğu kapatacaksın.

Sahne14: Ev-Yemek Odası/İç/Gece:

Feridun, Sabiha, Fuşya, Fatih, Oktay, Fuşya'nın halası Fatma, Fuşya'nın dedesi Abdullah ve Fuşya'nın babaannesi Asuman sofrada yemeklerini yerler. Sabiha her zamanki gibi kızına da yemeğini yedirir.

Fatma: Bu kızda kaç yaşında oldu. Hala bebek gibi yemeğini yediyorsun Sabiha.

Sahiba gözlerinin devirerek Fatma'ya bakar.

Abdullah: Fatma haklı. Bırak yemek yedirmeyi kendi yesin.

Asuman: Girmeyin anne-kız arasına. Bırakın Öyle yapsınlar.

Fatma: Hayır yani 30 yaşına geldiğinde de mi sen yedireceksin Sabiha?

Abdullah: Kızım çok doğru söylüyor. Bu kızı çok şımarttınız. Feridun ve sen. Disiplin hizası yok hiç. Toparladınız toplardanız. Yoksa disiplinli kuralları olan yatılı okula gönderirim ona göre.

Fatih bu cümleleri duyunca ürperip sofradan kalkar. Bunu gören Asuman oğluna seslenir.

Asuman: Oğlum tabağını bitirmedin.

Fatih hiçbir şey demeden gider.

Asuman: Abdullah... Bu yatılı okul muhabbetini neden oğlanın yanında açtın? Orada neler yaşadığını biliyorsun.

Abdullah: Oğlunun beceriksiz aptallığı yüzünden bak kız kardeşi ve abisine hep derslerinde dereceler yaptılar.

Oktay: Bende her dersimde sınıf birincisiyim dedeciğim.

Abdullah: Bak işte benim aslan torunum.

Fatma: Notlardan söz edilmişken Fuşya'cım olduğun quizler vardı. Onları vermediler mi daha?

Bunun üzerine Fuşya içmekte olduğu kolayı köpürterek ses çıkarır. Abdullah kızar.

Abdullah: Bu kıza sofra adabını bile öğretememişsiniz daha.

Feridun: Babacığım yaşı küçük daha.

Abdullah: Kes! Ben diyeceğimi dedim. Kızınıza anne baba olarak çeki düzen verin. Yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim.

Sahne15: Ev-Fatih'in Odası/İç/Gece:

Fatih odasına girer girmez. Dolabına koyduğu içki şişesini kafasına dikip kendisini içkiye verir.

Sahne16: Ev-Fuşya'nın Odası/İç/Gece:

Fuşya defterine yazı yazarken Sabiha yanındadır. Fatma ise kapıdan onları izler.

Sabiha: Bitirdin mi? Haydi kontrol edelim.

Sabiha defteri eline alır almaz ilk yazılar dikkatini çeker.

Sabiha: Bu nasıl yazı böyle? Sümer alfabesiyle mi yazıyorsun? Kızım?

Sabiha yazıları dikkatle inceler.

Sabiha: Kızım yine her şeyi yanlış yazmışsın. Hep aynı hataları tekrarlıyorsun. Az önce bunları göstermedim mi sana? Bu kadar çabuk unutmuş olamazsın değil mi? Küçük a harfinin çizgisi neden solda? Z harfini s gibi yazmışsın. Bir sürü harfi ters yazmışsın yine. Anneciğim lütfen derslerine daha fazla odaklanır mısın? Dalga geçmeyi bırak artık. Tüm sınıf arkadaşların okumayı yazmayı sular seller gibi öğrenmiş durumdalar. Sen hala harfleri ters yazıyorsun. Lütfen dikkatini topla.

Fuşya gözlerini kocaman kocaman açması annesini kızdırır.

Sabiha: Kes şımarıklığı. Derse dönüyoruz.

Fuşya: Hayır

Sabiha: Ne?

Fuşya: Hayır hayır hayır.

Fuşya kalktığı gibi koşarken Sabiha peşine düşer.

Sabiha: Fuşya... Fuşya dedim.

Sabiha kızını yakalamaya çalışırken kapıda pis pis gülümseyen Fatma ile karşılaşır.

Fatma: Bunun okuyup adam olmaya niyeti yok. Babamın ve abimin o koleje harcadıkları paralara yazık ya. Sonu avanak Fatih abim gibi olacak deyim. Kırka merdiven dayayan adam ilkokul bile okuyamamış ancak heceleyerek okuyabiliyor. Maalesef ailede en çekmemesi gerekene çekmiş. Bunu yatılı okula göndermeye bile değmez. Ev işi falan öğretin en iyisi. Tabi onları öğrenecek kapasitesi varsa on altısına geldiğinde de verirsiniz kocaya.

Sabiha bu laflara oldukça öfkelenip hiçbir şey demeden yürür.

Sahne17: Ev-Fuşya'nın Odası/İç/Gündüz:

Fuşya yatağında mışıl mışıl uyurken annesi uyandırmaya çalışır.

Sabiha: Haydi kızım ama uyan artık yine geç kalacaksın.

Fuşya'nın uyanmaya niyeti yoktur bunun üzerine onu kucağına aldığı gibi lavaboya götürür.

Sahne18: Ev-Lavabo/İç/Gündüz:

Sabiha kızının ellerini yüzünü yıkar.

Sabiha: Ah be yavrucuğum artık şu işlerini yapmayı kendin öğrensen anneciğim. Kaç yaşına geldin artık.

Fuşya'nın altını indirdiği gibi tuvalete oturtur.

Sahne19: Ev-Lavabo'nun Dışı/İç/Gündüz:

Lavaboda işleri biten Sabiha ile Fuşya çıkarken Oktay ile karşılaşırlar. Oktay öfkelidir.

Oktay: Senin bu kızın yüzünden altıma edecektim.

Sabiha: Üst kattaki lavaboyu kullansaydın.

Oktay: Siz çıkın oraya kadar. Metres hanım.

Oktay öfkeyle lavaboya girdiği gibi kapısını kapatır.

Sahne20: Ev-Fuşya'nın Odası/İç/Gündüz:

Sabiha kızına okul üniformasını giydirdikten sonra saçlarını tarayıp iki yandan özenle örer.

Fatma gelip iğrenir ifadeyle Fuşya'nın saçına bakar.

Fatma: Ay bu ne? Köylü saçı gibi aynı. Sabiha kızın koskoca Gökkuşağı Kolejine gidiyor. Orada seçkin ailenin çocukları var bizler gibi. Kızın kenar mahalledeki bir devlet okuluna gitmiyor. Saçına da ona göre özenmelisin.

Sabiha: Fatma saçmalama. 7 yaşındaki çocuğun saçına perma yaptıracak değilim.

Kızının elinden tutar.

Sabiha: Haydi anneciğim kahvaltıya inelim.

Sabiha ile Fuşya gittikten sonra Fatma söylenir.

Fatma: Zaten bu saç ancak bir metresin doğurduğu kıza yakışır.

Tam çıkmak üzereyken gözü Fuşya'nın yaptığı origamilere takılır. Onları inceler. Eline bir tanesini alıp bakarken altında yazı olduğunu görür.

Fatma: Nedir bu?

Hemen origamiyi açınca Fuşya'nın 0 aldığı quizlerden birini görür.

Fatma: Bak sen bizim küçük şeytana.

Diğerlerini de açmaya başlar.

Sahne21: Ev-Yemek Odası/İç/Gündüz:

Fuşya tostu ve yumurtası ile oyuncak gibi oynarken babaannesi Asuman gülümseyerek torununu izlerken Sabiha koşarak gelir.

Sabiha: Anneciğim bunlar oyuncak değil ama konuşmuştuk bunları değil mi? Yemeklerle oynamayacaktık.

Fuşya, Sabiha'yı hiçbir şekilde dinlemeden oyuna devam etmesi üzerine Sabiha zar zor kızının elinden onları alır.

Sabiha: Anneciğim lütfen yine geç kalacağız.

Tostu yumurtayı kızının elinden aldığı gibi acele şekilde yedirir. Servisin korna sesinin gelmesi üzerine iyice acele eder.

Sahne22: Ev/Dış/Gündüz:

Servis beklerken Sabiha kızının elinden tutarak kızıyla servise doğru koştururlar. Servis şoförü yine sinirlidir.

Servis Şoförü: Haydi hanımefendi. İki saattir sizi bekliyoruz.

Sabiha kızını öptükten sonra servise bindirir. Arkasından uzun uzun bakar. Tam içeriye girmek üzereyken Fatih gelir.

Fatih: Yenge...

Sabiha: Efendim Fatih...

Fatih: Fuşya'yı seviyor musun?

Sabiha: O nasıl söz? Onu ben doğurdum. O benim kızım. Onu her şeyden çok seviyorum.

Fatih: Kızının sakın yatılı okula gitmesine izin verme o zaman.

Sabiha: Merak etme kimse benden kızımı ayıramaz buna izin vermem.

Fatih: Birde?

Sabiha: Birde ne?

Fatih: Bende onun gibiydim. Yani ne kadar uğraşırsam uğraşayım okuyup yazamıyordum. Harfleri sürekli oynuyor görürdüm. Babam ve öğretmenlerim bunlara hiç inanmadı. Ders çalışmamak derslerden kaçmak için bahane uydurduğuma inandılar. Babamdan öğretmenlerden sürekli dayak yerdim.

İki elindeki kırmızı ve mavi bileklikleri gösterir.

Fatih: Bak bu yaşımda hala sağımı solumu hala bu bileklikler olmadan ayıramıyorum. Ve ancak heceleyerek okuyabiliyorum. Fuşya'nın sonu benim gibi olmasın o çok daha iyi bir geleceği hakkediyor. Fuşya bu okulda yıpranıyor. Dün ona bakmaya gittiğimde birkaç çocuk vardı etrafında zarar verecek gibilerdi ona. Çocukları kovdum. Müdüre gidip şikayette de bulundum lakin müdür sadece çok büyütmeye gerek yok. Çocuklar kendi aralarında şakalaşırlar diye geçirtirdi.

Sabiha'nın bunları dinlerken gözleri dolar.

Sahne23: İlkokul-Fuşya'nın Sınıfı/İç/Gündüz:

Öğretmen tahtayı üçe bölmüş halde işlemler yazar. Fuşya bu seferde dışarıdaki su birikintisine dalıp bakarken yine her zamanki gibi dersten kopar. Bunu gören öğretmen kafasına tebeşir fırlatır. Canı yanan Fuşya su birikintisini izlemeyi bıkıp öğretmenine bakar.

Öğretmen: Tebeşiri alıp gel.

Tahtanın ilk kısmını gösterir.

Öğretmen: Buradaki işlemleri sen yapacaksın.

Fuşya tebeşiri alıp gelirken öğretmen tahtanın diğer iki kısmı için de iki öğrenci kaldırır. Diğer iki öğrenci takır takır işlemleri yaparken Fuşya ilk işleme bakakalır. İlk işlem 15+17 işlemidir. Yine tüm rakamlar ve + sembolü havada uçuşup ters dönerler. Buna dayanamayan Fuşya ağlayıp tahtaya vurarak bağırıyordur.. Tüm sınıf şaşkınca ona bakar.

Fuşya: Yeter ya yeter! Yerinizde durun yeter!

Tüm sınıf kahkaha atarlar.

Sınıf Arkadaşı 1: Bu kız delirmiş ya.

Sınıf Arkadaşı 2: Ay anneme diyeceğim beni başka sınıfa alsın. Hayatımız tehlikede.

Öğretmen, Fuşya'ya doğru gelirken Fuşya kafasını yumruklayarak sınıftan çıkar.

Sahne24: İlkokul-Fuşya'nın Sınıfının Önü/İç/Gündüz:

Fuşya ağlayarak yürürken Fatih ile karşılaşırlar. Fuşya'yı o halde gören Fatih merakla ona bakınır.

Fatih: Amcacığım ne oldu sana?

Fuşya hiçbir şey diyemeden sadece ağlıyordur. Fatih hemen sarılıp onu sakinleştirmeye çalışır.

Fatih: Tamam amcacığım geçti. Lütfen sakin ol. Gel parka gidelim.

Fuşya'yı kucağına aldığı gibi giderler.

Loading...
0%