Yeni Üyelik
16.
Bölüm

Bölüm 13: Fuşya'nın Problemi Belli Oldu

@senaryoyazankiz94

Sahne1: Çocuk Parkı/Dış/Gündüz:

Fatih ile Fuşya ile parkın bankında otururlar.

 

Fatih: Sorun ne tatlım. Haydi bana anlatabilirsin.

Fuşya ağlayarak konuşur.

 

Fuşya: Tahtadaki rakamlar. Yerinde durmadı bir türlü.

Fatih, Fuşya'nın gözlerindeki yaşları nazikçe siler.

 

Fatih: Anlıyorum seni.

 

Fuşya: Nasıl yani? Sen dalga geçtiğimi düşünmüyor musun?

 

Fatih: Bende de öyle oluyordu. Yerinde durmuyordular. Bana da kimse inanmadı aynı senin gibi. Dalga geçtiğimi tembellik ettiğimi düşündüler. Ama işte.

 

Fuşya: Sonra ne oldu peki?

Gözünün önünde gördüğü fiziksel psikolojik şiddetler canlanan Fatih'in gözlerinden yaşlar gelir.

 

Fatih: Boş ver beni. Gel haydi oynayalım.

Bunun üzerine amca-yeğen parkta oynarlar.

Sahne2: Düvenci İnşaat Şirketi-Feridun'un Odası/İç/Gündüz:

Fatma tek tek Fuşya'nın sıfır aldığı quizleri Feridun'a gösterir.

 

Fatma: Görüyor musun abi? Hayır okuyamayan yazamayan çocuk böyle şeytanlıkları nasıl akıl ediyor anlayamıyorum doğrusu.

Matematik quizini göstererek konuşur.

 

Fatma: Hele şuna bak 9+1=1 sadece bu gerisi boş.

Feridun iyice sinirlenir.

 

Feridun: Bunun işi gücü tembellik sadece. İşine geldi mi kağıtları bizden saklamasını biliyor.

 

Fatma: Aynen abiciğim.

Fatma bir kağıt daha gösterir.

 

Fatma: Bak öğretmeni seninle görüşmek istediğine dair bir dilekçe yazmış Onu bile oyuncak yapmış.

 

Feridun: Babam haklı tabi ya. Çok şımarttık onu. Ama artık lale devri sona erdi. Görür o.

 

Fatma: Bence de disiplin otorite lazım abiciğim.

 

Feridun: Okuluna gideyim bir öğretmenleriyle görüşeyim. Sonraki toplantıya sen girer misin?

 

Fatma: Elbette abiciğim.

 

Feridun: Lütfen şimdilik babama bir şey söyleme tamam mı?

 

Fatma: Ne diyeceğim peki Feridun nerede diye sorarsa?

 

Feridun: Geçen ki apartmanın malzemeleriyle ilgili sorun çıkmış oraya kadar gitti dersin.

 

Fatma: Peki öyle olsun abiciğim.

Sahne3: Ev/Dış/Gündüz:

Evin bahçesinde Fuşya'nın babaannesi Asuman ile Sabiha oturup sohbet ederlerken Fatih kucağında Fuşya ile gelir. Onları gören Asuman ile Sabiha şaşırır. Sabiha oturduğu yerden kalkıp yanlarına gider.

 

Sabiha: Fatih ne oldu?

 

Fatih: Okulda sinir krizi geçirdi. Sakinleştirmek için parka götürdüm.

Sabiha kızını kucağına alır.

 

Sabiha: Gel bakalım anneciğim üzerini değiştirelim.

Sahne4: İlkokul-Öğretmenler Odası/İç/Gündüz:

Feridun, Fuşya'nın öğretmenleriyle görüşür.

 

Öğretmen: Sınıftaki performansında hiçbir şekilde gelişme yok. Ödevlerini de yapmıyor. Kitaplarla hala düşman. Okuma ve yazma onun için adeta bir eziyet. Yazısı da çok kötü sanki Türkçe değil Çince yazıyor gibi. Üstelik aynı hataları bilerek tekrar ediyor.

 

İngilizce Öğretmeni: Derste hiçbir anlatılanı da dinlemiyor üstelik.

 

Öğretmen: Aynen benim derslerimde de öyle.

 

İngilizce Öğretmeni: Ve sürekli ya tuvalete gitmek için ya su içmeye gitmek için izin istiyor.

 

Öğretmen: Sınıftan çıkınca da üstelik hiç geri gelmiyor. Dışarda kedilerle veya köpeklerle oyuna dalmış halde buluyoruz çoğunlukla.

 

Öğretmen: Saçma salak şakalar yaparak da tüm sınıfı rahatsız ediyor. Yok harfler oynuyormuş yok dans ediyormuş yok yerinde durmuyormuş. Quizlerini görmüş olmalısınız hepsinden 0 aldı. İmza için gönderdik size ama hala geri bize gelmedi.

 

İngilizce Öğretmeni: Oktay gibi çocuğun öyle bir kardeşi olduğuna cidden inanamıyorum. Hiç abisine çekmemiş.

 

Beden Eğitimi Öğretmeni: Normalde benim dersim tüm öğrenciler tarafından sevilir biliyorsunuz. En yaramaz en hayta çocuklar bile sever lakin Fuşya benim dersimde bile sıkıntı çıkartıyor. Sağını solunu bilmiyor daha. Tek başına sağa dön sola dön dediğimde yanlış yere dönüyor. Yürüyüşlerde koşmalarda tempoyu yakalayamıyor. Ve serbest bıraktığımda da arkadaşlarıyla ne ip atılıyor ne voleybol ne de basketbol oynuyor. Kendi kendine garip garip şeyler yapıyor.

 

Feridun: Ne gibi garip şeyler.

 

Beden Eğitimi Öğretmeni: Bahçede bulduğu garip garip şeyleri topluyor. Yada sokak kedileriyle köpekleriyle oynuyor. Bazen kendi kendine garip sesler çıkartıyor. Herkes ondan korkuyor. Oyunlarına almak istemiyorlar bu yüzden. Gerçi alsalar bile top atıp tutma işinde de başarılı değil.

 

Öğretmen: Sağ sol bilgisi dışında kuzey, güney, doğu, batı bunları bile öğrenemedi hala.

Sahne5: İlkokul-Müdürün Odası/İç/Gündüz:

 

Müdür: Feridun bey bakın bu okul belki kızınız için uygun bir okul değildir.

 

Feridun: Ne demek istiyorsunuz?

 

Müdür: Belki onun bir problemi vardır.

 

Feridun: Ne gibi?

 

Müdür: Belki de o... İşte biliyorsunuz bazı çocuklar diğerlerinden daha şanssız olabiliyorlar. Onlar için de özel okullar var biliyorsunuz.

Sahne6: Araba/İç/Gündüz:

Feridun öfkeyle araba kullanır. Bir yandan da direksiyonu yumruklar.

 

 

Feridun: Kızımın geri zekalı olduğunu düşünüyor. Kızım normal değilmiş. Ahmaklar. Onun sadece disiplin ve otoriteye ihtiyacı var. Yatılı okula giderse orda onu adam ederler. Tabi evde biz prenses gibi davrandık şımardı.

Feridun arabayı kenara çekip telefonun rehberini kurcalar.

Sahne7: Ev/Dış/Gündüz:

Fuşya bahçede resim çizerken Sabiha ve Asuman onu izlerler.

 

Asuman: Yavrum benim ne kadar da masum.

 

Sabiha: Okulda neler etmişler çocuğuma. Feridun gelsin ilk iş onunla konuşacağım. Bir uzmana götürelim kızımızı.

Bu sırada sarhoş bir şekilde zar zor yürüyen bir halde Fatih gelir. Ağlar haldedir.

 

Asuman: Oğlum yine içtin mi sen?

 

Fatih: Anne çocuktan bende yapamıyordum. Amacım yaramazlık yapmak olmadı.

Bunu duyan Asuman üzülür. Oğlunun koluna girer.

 

Asuman: Haydi oğlum otur.

Evin hizmetçisine seslenir.

 

Asuman: Lütfen sert bir Türk kahvesi yapar mısınız?

Asuman oğlunu oturturken öfkeli bir halde Feridun gelir. Kocasının geldiğini gören Sabiha yanına gider.

 

Sabiha: Feridun... Konuşmamız lazım.

Öfkeden gözü dönen Feridun, Sabiha'nın dediklerini duymadan çimlerin üzerinde resim çizen Fuşya'nın yanına gidip ona avazı çıktığı kadar bağırır.

 

Feridun: Sen bana baksana.

Fuşya korku içerisinde kalakalırken herkes şaşırır.

 

Sabiha: Feridun... Neler oluyor?

Feridun öfkeyle quiz kağıtlarını fırlatır.

 

Feridun: Bak kızının oyuncağa çevirdiği kağıtlar. Tüm derslerinden sıfır almış koskoca bir sıfır hem de.

 

Sabiha: Tamam sakin ol konuşalım.

 

Feridun: Sakin falan olmayacağım Sakin falan olmayacağım.

Feridun öfkeyle Fuşya'nın boyalarını yere atıp resim defterini parçalarken Fuşya ağlayarak koşarak babaannesine sarılır. Fatih ise sarhoş haldedir.

 

Asuman: Oğlum kendine gel. Lütfen!

Sabiha öfkeyle bağırır.

 

Sabiha: Sen ne yaptığını sanıyorsun?

 

Feridun: Size tüm quizlerinden 0 almış diyorum. Derslerini ciddiye almayıp dalga geçiyormuş hepsiyle. Sabiha sen Fuşya için sırf kariyerini bitirmedin mi? Ona ders çalıştırmak için çok büyük mücadeleler etmiyor musun? Her gün onun peşinden koşturmuyor musun?

 

Sabiha: Aynen öle yaptım. Çabalarımın boşa gitmiş olması beni üzmedi mi hayal kırıklığına uğratmadı mı sanıyorsun ha? Bende en az senin kadar üzgünüm. Ama çözümü bu değil.

 

Feridun: Çözümünü biliyorum ben. Disiplin ve otoriteye ihtiyacı var.

Fuşya'ya bakarak bağırarak konuşur.

 

Feridun: Duydun mu beni ha duydun mu? Artık el bebek gül bebek devri sona erdi. Yarın ilk işim seni katı kuralları olan bir yatılı okula kaydedeceğim. Orada artık öğretirler her şeyi.

 

Sabiha: Feridun saçmalama lütfen. Dönem ortasında zaten kim alır ki okula?

 

Feridun: Orasını hiç merak etme. Sabiha... Özel Yunus Emre yatılı okulunun müdürü arkadaşım o kabul etti.

 

Sabiha: Hayır olmaz. Kızımı benden ayıramazsın.

 

Feridun: Sabiha... Görmüyor musun? Senden uzak kalmayı öğrenmesi gerekiyor işte. Disiplinsizlik onu böyle kötü etkiledi işte.

Fatih sarhoş bir şekilde sızmış görürken Feridun öfkeyle ona doğru gelip bağırarak tokatları yapıştırır suratına.

 

Feridun: Ulan sana demedim mi? Kızımı kafana göre okuldan alıp oyuna götürme diye.

Bunu gören Fuşya korkuyla ağlarken babaannesi torununun yüzünü kapatarak onu o ortamdan uzaklaştırır. Çalışanlar ise Fatih'i Feridun'un elinden almaya çalışırlar. Sabiha bağırır.

 

Sabiha: Feridun yeter kes şunu! Görmüyor musun? Yatılı okul Fatih'i daha kötü etkiledi işte. Kızımız da mı öyle olsun?

 

Feridun: Bu okul farklı arkadaşımın.

 

Sabiha: Öfkeyle yanlış kararlar alıyorsun. Sakin olup düşünsen.

 

Feridun: Kararım kesin. Kızı yarın sabah o okula kaydedeceğim. Eşyalarını hazırlatalım.

 

Sabiha: Öyle mi?

 

Feridun: Aynen öyle.

 

Sabiha: Ya sen biçim babasın ya? Kızın aynen böyle dediğin gibi okuyamıyor yazamıyor. Saymayı öğrenemedi. Sağını solunu bilmiyor. Evet ama acaba neden ha? Bir kere neden diye sordun mu? Belki altında başka şeyler vardır ha. Yaptığı hatalarda bile sürekli olarak tutarlılık var.

 

Feridun: Ne tutarlılığından bahsediyorsun. Sadece hata işte.

 

Sabiha: Küçük a harfinin çizgisini sürekli yanlış yere çiziyor. Küçük d harfi ile küçük b harfini karıştırıyor. Bir sürü harfi ve rakamı da ters yapıyor. Belki bunları yapmasının bir sebebi vardır.

 

Feridun: Zeka geriliği mi var demeye çalışıyorsun?

Yerdeki açılmış origamileri göstererek konuşur.

 

Feridun: Bak quizlerini bizden saklamak için bunları akıl edebiliyor ama. Sorunu falan yok sadece tembellik yapmak ders çalışmamak tek derdi bu onun.

 

Sabiha: Ya neden inat ediyorsun? Bir uzamana danışalım işte.

 

Feridun: Uzatma dediğim gibi olacak!

 

Sabiha: Kızın neler yaşadı haberin var mı? Okulda ne zorbalıklar yapmış öğrenciler öğretmenler.

Fatih'i işaret ederek konuşur.

 

Sabiha: Hepsinde de avanak dediğin Fatih oldu yanında. Babası olarak sen gördüğü travmaların üzerine ağır travma daha yaşattın kızıma. Bu kadar yeter kızımı alıp buradan gidiyorum.

 

Feridun: Sabiha saçmalama lütfen.

Sabiha hiçbir şey demeden arkasını dönüp gider.

Sahne8: Ev-Fuşya'nın Odası/İç/Gündüz:

Sabiha, valize eşyaları yerleştirirken Asuman gelir.

 

Asuman: Kızım oğlum öfkelendi. Biliyorsun o size kıyamaz yoksa.

 

Sabiha: Bu sefer sınırı aştı ama. Bakın anneciğim bana yapılan her türlü kötü muameleyi sineye çektim. Sırf Feridun'u çok sevdiğim için. Ama Fuşya küçük daha. O dayanamaz bunlara.

 

Asuman: Ben asla hiçbir zaman Nazan ile Feridun'un boşanmasında seni suçlamadım. Oğlum hiçbir zaman Nazan'ı sevmemişti. Görücü usulü oldu tamamen evlilikleri. Kızı gördüğümüz gibi Abdullah söz taktı işte. Tanışmalarına fırsat bile olmadı. Feridun, oğlu Oktay için bu evliliği devam ettirmek istese de sonunda yapamadı işte. Oğlum gerçekten de seni sevdi sana aşık oldu Sabiha.

 

Sabiha: Bende onu sevdim aşık oldum ama kızımın geleceğini düşünmem gerekiyor.

 

Asuman: Doğrusunu yapıyorsun kızım. Kızın için en doğrusunu yap. Ben Fatih için zamanında yapamadım çok pişmanım. Biliyor musun Fuşya gibiydi aynı. Herkes geri zekalı olduğunu söylüyordu ama ben biliyordum oğlum zekiydi. 4-5 yaşlarında neler çiziyordu. Ressam gibi resimler çizerdi. Hatta Eyfel kulesini ve Pisa kulesini çizmişti. O yerleri hiç görmeden. Ve görmeden çizdiği çok yer oldu onlar gibi. Ama yatılı okula gittikten sonra her şey çok daha kötü oldu. Bu çizdiği resimleri bile çizmemeye başladı.

Asuman'ın gözleri dolar.

 

Sabiha: Anneciğim üzülmeyin. Sonuçta Fatih tek evladınız değildi. Düşünmeniz gereken iki evladınız daha vardı.

 

Asuman: Her şey benim yüzümden kızım. Oğlumun arkasında durmalıydım. Ne olursa olsun. Cahildik işte bilemedim.

Asuman ile Sabiha sarıldıktan sonra Asuman, Sabiha'ya bir miktar para verir.

 

Sabiha: Anneciğim saçmalama lütfen. Bunu kabul edemem.

 

Asuman: Ölümü gör al bunu lütfen. Fuşya'nın ihtiyaçları olur.

Başka çaresi olmadığını anlayan Sabiha parayı mecburen alır.

Sahne9: Ev/Dış/Gündüz:

Sabiha bavullarını taksiye yerleştirirken uzaktan Fatma ile Feridun onları izler. Feridun'un morali bozuktur.

 

Fatma: Abiciğim hiç merak etme. Parasız kalınca yine gelecek sana. Burada paranın kokusunu aldı. Kolay kolay bırakmaz.

Sahne10: Taksi/İç/Gündüz:

Sabiha ile kızına sarılmış halde taksinin arka koltuğundayken şoför arabayı sürer. Fuşya'nın dayısı Orhan'ın evin önünde dururlar.

 

Sabiha: Ne kadar tuttu?

 

Şoför: Anneniz verdi parayı.

 

Sabiha: Ah anneciğim ya. Ne yaptın?

Orhan ile Fuşya'nın teyzesi Meliha evden çıkıp onları karşılarlar.

Sahne11: Orhan'ın Evi/Dış/Gündüz:

 

Orhan: Dayıcığım...

Orhan, Fuşya'yı kucağına aldığı gibi sever. Meliha ise ablasına sarılır.

Sahne12: Orhan'ın Evi-Salon/İç/Gece:

Orhan, Sabiha ve Meliha salonda oturmuş sohbet ederler.

 

Orhan: Sabiha bak bu adamla evlenmene en başından beri karşıydık. Bizi dinlemedin. Dedik. Hem senden yaşça başça büyük hem dul çocuklu hem de kültür olarak bizden çok çok farklılar. Tuncelili Alevi kökenli bir aile bize hiç hitap etmezler dedik.

 

Sabiha: Abim o konuda emin ol Feridun ile hiç sorun yaşamadık. Bana hep hoşgörülü oldu. Camiye gitmeme ve ibadetlerime hiç ses etmedi.

Orhan iğrenir gibi yaparak konuşur.

 

Orhan: O Allahsız kitapsız insanlar seni ve yeğenimi cem evine de götürmüşlerdir ama değil mi?

 

Sabiha: Abiciğim lütfen! Onlar sandığın gibi Allahsız kitapsız insanlar değil.

 

Orhan: Senin aklını çelmişler belli. Namazı orucu da unutmuşsundur şimdi.

 

Sabiha: Ya Feridun o konularda hep bana anlayışlı oldu. Abi...

 

Meliha: Hayır Feridun eniştem cidden melek gibi adam ya! Fuşya'ya böyle çıkışması beni şok etti.

 

Sabiha: İşte dolduruşa geldi o da. Abdullah babam bir yandan bir yandan Fatma okuldaki öğretmenleri derken.

 

Meliha: O Fatma tam bir yılan ablacığım. Öyle görümce düşman başına yani. Onu gördüğüm ilk zaman vermiştim notunu zaten.

Sahne13: Feridun'un Evi-Salon/İç/Gece:

 

Abdullah: Bak oğlum şu Yezid'in kızı için değdi mi yuvanı yıkmaya?

 

Feridun: Nazan ile boşanmamın suçlusu Sabiha değil baba. O olsa da olmasa da boşanacaktık. Bunu neden anlamıyorsun?

 

Abdullah: Sabiha defolup gitsin ama torunum burada bizimle yaşayacak.

 

Feridun: Baba saçmalama.

 

Asuman: Abdullah gerçekten saçmalıyorsun şu anda. Bir evladı annesinden mi ayıracağız?

 

Abdullah: Torunumu o Yezidlere mi bırakalım? Kendi bildikleri gibi yetiştirsinler. Büyüyünce de bizleri öldürsün. Gazi mahallesinde yaşadıklarımızı ne çabuk unuttunuz.

 

Asuman: Unutmadık bey gerçekten kabus gibiydi hala acısı içimizde ama bunları Sabiha yapmadı.

 

Feridun: Baba şu anda cidden saçmalıyorsun. Böyle acı olaylar yüzünden tüm Sünnilere kötü diyemeyiz.

Fatma ile Oktay da konuşmaları kapıdan dinlerler.

 

Oktay: Tam şunlardan ana-kız kurtulduk diye seviniyoruz. Dedem Fuşya gelecek diyor.

 

Fatma: Maalesef ki Sabiha paranın kokusunu aldı bir kere. O da döner emin ol.

Sahne14: Orhan'ın Evi-Yatak Odası/İç/Gece:

Fuşya yatakta oturmuş çizgi film izlerken dayısı Orhan gelir. Yeğenine kocaman boya seti ile resim defterini verir.

 

Orhan: Yeğenim bak sana ne getirdim.

Fuşya tepkisiz kalır.

 

Orhan: Dayıcığım burada namaz kılacağım. Tamam mı?

Fuşya evet anlamında başını sallar.

 

Orhan: Gel dayım. Beraber kılalım sana da öğreteyim. O dinsizler sana öğretmemişlerdir eminim ki.

 

Fuşya: Annem bana namaz kıldırmıştı. Annem ne yaparsa aynısını yapıyordum.

 

Orhan: Ya öyle mi?

Fuşya evet anlamında başını sallar.

Sahne15: Feridun'un Evi/Dış/Gündüz:

Feridun üzüntüyle bahçede sinirle kırmış olduğu boyalar ile yırtmış olduğu defteri üzüntüyle inceler. Kızının yapmış olduğu birbirinden güzel çalışmaları görünce gözyaşlarını tutamaz. Diğer yandan kızının quzilerine bakar.

Sahne16: Orhan'ın Evi-Yatak Odası/İç/Gece:

Sabiha kızına sarılmış halde kızını uyutmaya çalışıyordur.

 

Fuşya: Anne...

 

Sabiha: Efendim kızım..

 

Fuşya: Babam babam artık beni sevmiyor mu?

Sabiha, kızının kafasına öpücük kondurur.

 

Sabiha: Yok kızım olur mu öyle şey? Sadece sadece insanlar bazen sinirlenebiliyorlar işte.

Fuşya ağlayarak konuşur.

 

Fuşya: Babam beni yanında istemedi. Beni göndermek istedi. Çok çalışıp bütün harfleri öğrenirsem sever mi beni yeniden? Babamı çok özledim. Anne...

Sabiha'nın da gözünden yaşlar gelir.

 

Sabiha: Yavrum lütfen her şeyi düzelteceğiz. Sen hiç merak etme.

Fuşya uykuya daldıktan sonra Sabiha karşı masadaki bilgisayarı açar ve sandalyeye oturur. Google'yi açtığı gibi arama butonuna "Okuma yazma öğrenememe nedenleri" diye yazmasıyla disleksi hastalığını öğrenmiş olur.

Sabiha disleksi hakkında çeşitli araştırmalar yapar.

Sahne17: Feridun'un Evi-Fuşya'nın Odası/İç/Gece:

Feridun üzüntülü şekilde kızının odasını inceler. Duvarlardaki çizimleri, yaptığı resimlere ve maket çalışmalarına tek tek ağlayarak bakar. Resimlerden birinde kendisi kızı ve eşi vardır. Bu resme bakınca duygulanıp ağlar. Kızının yastığına özlemle sarılır halde uyuyakalır.

Sahne18: Orhan'ın Evi-Salon/İç/Gündüz:

Fuşya'nın boyaları resim defterleri önünde dursa bile hiç resim çizmez. Bunu fark eden Sabiha ile Meliha oldukça şaşırırlar.

 

Meliha: Resim çizmek en sevdiği şey değil miydi?

 

Sabiha: Öleydi. Baksana kızıma neler etmişler. Artık onu bile yapmaz oldu. Ben bir uzmandan randevu alacağım. Bu böyle olmaz.

Bu sırada kapı çalar. Kapıyı Meliha açar. Gelen Fatihtir. Bu Orhan'ın hoşuna gitmese de Fuşya'nın koşarak ona gitmesinden dolayı sesi çıkmaz.

 

Fuşya: Amca...

Fatih sımsıkı sarıldığı gibi Fuşya'yı kucağına alır. Yanlarına Sabiha gelir.

 

Sabiha: Sarhoş değilsin değil mi?

Fatih'i koklar.

 

Fatih: Yok yenge yok değilim merak etme.

Fuşya'yı kucağında sever.

 

Fatih: Bak sana oyuncak aldım.

Cebinden tabanca çıkmasına Sabiha öfkelenir.

 

Sabiha: Kızıma tabanca mı aldın?

 

Fatih: Bu sıradan tabanca değil ama.

Tabancanın tetiğine basmasıyla köpükler çıkar. Bu Fuşya'nın çok hoşuna gider. Tabancayla oynamaya başlar.

 

Fuşya: Amca parka gidelim mi?

 

Fatih: Annen izin verirse elbette.

 

Sabiha: Evin önündeki park olur. Daha uzağa gitmeyin.

 

Fatih: Gitmeyiz merak etme.

Fatih'in Fuşya ile olmasından Orhan hoşnutsuzdur.

 

Orhan: Yeğenimi şu ayyaşa bıraktığına inanamıyorum.

 

Sabiha: Evin önündeler kontrol ederim sık sık. Ayrıca kızım amcasını çok sever. Onu ailede en iyi Fatih anlıyor.

 

Meliha: Zaten Fuşya amcasının kopyası olmuş resmen hani Feridun eniştem ile senden daha çok ona benziyor. Umarım sonu da onun gibi olmaz.

Orhan buna oldukça sinirlenir.

 

Orhan: Ağzını hayra aç Meliha. Benim yeğenim o ayyaş gibi olmayacak. Artık dayısı olarak benim himayemde.

Sahne19: Orhan'ın Evinin Önündeki Park/Dış/Gündüz (Ertesi Gün):

Sabiha ile Fuşya evin önünde yürürlerken Feridun gelir. Karşısında Feridun'u görmeyi beklemeyen Sabiha şaşırırken Fuşya korkarak ağlar.

 

Fuşya: Baba lütfen dövme beni.

Feridun'un gözleri dolar.

 

Feridun: Kızım lütfen ben sana hiç kıyamam ki biliyorsun. Affet beni. Seni üzdüğüm için.

Elindeki paketi kızına uzatır. Fuşya korkarak paketi alır. Paketin içinden güzel bir oyuncak bebek çıkar.

 

Feridun: Haklısın Sabiha. Öfkeyle hareket ettim. Doğru değildi. Lütfen affedin beni. İkinizi de çok özledim. İkiniz olmadan hayatımın anlamı yok.

 

Fuşya: Beni yanında istiyor musun?

 

Feridun: Elbette ki prensesim. Senin yerin benim annenin yanı. İnsan öfkeyle bazen istemediği şeyler diyebiliyor. Söz seni bizden kimse ayıramayacak.

Fuşya mutlulukla babasına sarılır.

Feridun diğer eliyle Sabiha'ya sarılacakken Sabiha kendisini çeker.

 

Sabiha: Bizi geri mi istiyorsun?

 

Feridun: Buraya bunun için geldim. Abinin yine beni döveceğini yada ondan yiyeceğim küfürlerin hepsini göze alarak. Biliyorsun abin olsun baban yada kendi ailem olsun ne yaparsa birbirimizden vazgeçmedik. Çünkü birbirimize çok aşıktık. Halada öyle.

 

Sabiha: Kız kardeşin ve baban ile yaşamak istemiyorum. İkisi de kızımı kötü etkiliyor. Zaten okulda yaşadıkları yetti yavrumun. Evde birde onlardan mı çeksin.

 

Feridun: Tamam çok haklısın. Siz yeter ki yanımda olun. Ayrı eve taşınırız. Hatta o okula da dava açacağım sen hiç merak etme. Kızımın yaşadığı kötü olaylar cezasız kalmayacak. Başka okula kaydederiz.

 

Sabiha: Bir uzmandan randevu aldım oraya gidiyordum. Sende gel.

 

Feridun: Elbette beraber gidelim.

Sahne20: Psikoloğun Ofisinin Önü/İç/Gündüz:

Feridun ile Sabiha ofisin önünde otururken içeride Fuşya psikolog ile görüşür. Bir süre sonra kapını açılmasıyla Feridun ile Sabiha heyecanla kalkarlar. Sekreter ile Fuşya gelirler. Feridun kızının yanağını okşar.

 

Feridun: Yavrum benim nasıldı?

 

Fuşya: Çok iyi. Babacığım..

 

Sekreter: Fuşya'cım haydi sen oyun odasına git bakalım. Hocam annen ve baban ile de görüşsün bir.

Fuşya koşarak giderken Feridun ile Sabiha ofise girerler.

Sahne21: Psikoloğun Ofisi/İç/Gündüz:

 

Psikolog: Eşiniz Google'da bazı araştırmalar yapmıştı. Telefonda randevu alırken bana söylemişti. Biraz konuştu. Belki size de anlaşmıştır.

 

Feridun: Evet bana da bahsetti biraz. Yani benim kızım.

 

Psikolog: Eşinizin yaptığı teşhis tamamlıyla doğru. Az önce bende kızınıza bazı küçük testler yaptım. Kızınız harfleri ayırt etmekte zorluk çekiyor. Mesela siz bahçe kelimesini okuduğunuzda gözünüzde bir bahçe canlanırken Fuşya kelimeyi okuyamadığı için anlamını da anlayamıyor. Yani kızınızın okuyup yazabilmesi için ses ve sembolleri tanıması gerekiyor. Bu okuma ve yazmada çektiği zorluğa öğrenme güçlüğü diğer adıyla disleksi denir. Motor fonksiyonları da gelişmemiş oluyor. Sabiha Hanım demiştiniz telefonda görüştüğümüzde hatırlarsanız hala kıyafetlerini ben giydiriyorum yemeğini ben yediriyorum diye.

Feridun ile Sabiha üzülürler.

 

Psikolog: Bakın Fuşya gerçekten çok yetenekli. Sizden de benden daha yetenekli. Yaptığı resimleri ve çalışmaları inceledim inanın profesyonel ressamlardan bile çok daha güzel resimler yapıyor. Canlı hayal gücü olan zihni var. Motor becerileri gelişmemiş olsa bile iki elini kullanabiliyor. Dünyada çok az kişide var bu. Ondan doktor veya mühendis olmasını bekleyemezsiniz yada tüm sınavlarından 90lar 100ler almasını dereceye girmesini gibi. Her çocuk aynı kabiliyete sahip değildir. Onunda o konuda kabiliyeti olmasa da başka konularda var gördüğünüz gibi.

 

Feridun: Kızımın IQ derecesi aslında normalin üzerinde mi?

 

Psikolog: Kesinlikle Feridun Bey. Aslında kızınız çok zeki. Dahi bir bilim adamı olan göreceli kuramı ile dünyayı sarsan Albert Einstein olsun, büyük sanatçı Leonardo Da Vinci olsun, dünyamızı elektrikle aydınlatan Thomas Alva Edison, ünlü ressam Pablo Picasso bu insanların hepsi disleksiydi. Ve Miki Fare'nin yaratıcısı Walt Disney harfler kafasını karıştırdığı için çizgi filmlere sığınıp onu yarattı. Size bunlar gibi yüzlercesini sayabilirim.

Loading...
0%