@senaryoyazankiz94
|
Sahne1: Hastane Koridoru/İç/Gündüz (Devamı): Feridun: Bende hiç anlamıyorum. Sabiha inan ki. Sabiha: Ne yaparsa yapsın onu sevmekten vazgeçemiyorum işte benim kızım. Feridun, Sabiha'ya sarılarak konuşur. Feridun: İnan bende öyle. Bebekliğinde küçük elleriyle yüzümü sevişi yada çocukken kucağımda masumca uyuduğu zamanlar, bana sarıldığı zamanlar, işten geldiğimde kucağıma atladığı zamanlar aklıma geldikçe bu yaptığı kötü şeyler aklımın ucundan gidiyor. Fatih: Burada tek suç Fuşyada değil. Fatih'in sesini duyan Feridun ile Sabiha ona bakarlar. Feridun, Fatih'e öfkelidir. Feridun: Ulan senin ne işin var burada. Fatih: Fuşya'yı merak ettim. Feridun, Fatih'in üzerine yürüyerek konuşurken Sabiha kocasını durdurmaya çalışır. Feridun: Etme benim kızımı merak etme. Sana ne benim kızımdan ayrıca. Sabiha: Feridun lütfen şimdi hiç sırası değil. Feridun: O davayı bana açarak benim ailemde olma hakkını çoktan kaybettin sen. Kızımdan ailemden artık uzak duruyorsun. Fatih: Abi... Anlamıyorsun? Sabiha bu sefer yüksek sesle konuşur. Sabiha: Lütfen sonra tartışın şu anda daha önemli meselemiz var. Fatih: Bakın Fuşya'yı sadece Talha ile Efsun ihaneti etkilemedi. Okulda gördüğü zorbalıklar psikolojisini bozdu kızcağızın. Feridun: Nasıl olur bu ama? Özel derslerle terapilerle iyi gidiyordu. Okul çevresi tarafından kabul görmüştü. Fatih: Maalesef ki bir süre kabul görse bile insanlar farklılıklara kolay adapte olamıyorlar. Sahne2: Hastane-Psikiyatristin Ofisi/İç/Gündüz:. Psikiyatrist: Disleksi gibi hastalarda beslenme bozuklukları sıkla görülebilir. Feridun: Ama Oya Hanım... Kızımın durumu iyiye gidiyordu. Derslerini düzeltmişti. Arkadaş çevresinde kabul görmüştü. Hatta sevgilisi bile olmuştu. Sabiha: Adı batsın onun o mahvetti kızımı. Feridun: Eninde sonunda aşk acısını da yaşayacaktı zaten. Hepimiz gençken yaşadık sonuçta ama. Bu çocuğa bu kadar bağlanması, onu bu kadar takıntı yapması normal mi? Psikiyatrist: Disleksi hastalarımız duygularını en uçta yaşarlar. Ondan da sıklıkla beslenme bozuklukları çeşitli bağımlılıkları sıklıkla görebiliyoruz. Sabiha: Bağımlılıklar derken? Psikiyatrist: İşte sigaradır, alkoldür hatta hatta uyuşturucu madde bağımlılıkları bile görebiliyoruz. Fuşya da hiç böyle şeylerin kullanımı oldu mu? Feridun ile Sabiha şaşkınlıkla birbirlerine bakarlar. Feridun: Uyuşturucu ve sigara kullanmadı hiç yani bildiğim kadarıyla ama... Psikiyatrist: Ama ne? Feridun: Alkolü fazla kaçırmışlığı olmuştu. Sabiha: Doğru evet. Doğum günü kutlamalarında, yılbaşı kutlamalarında falan baya kaçırdığı oldu. Sahne3: Düvenci Köşkü-Salon/İç/Gece (Bundan İki Sene Önceki Yılbaşı Kutlaması):. Düvenci ailesi kocaman salonlarında yılbaşı kutlaması yaparlar. Kocaman yılbaşı ağacı vardır. Akşam yemeği için çok güzel sofra kurulmuştur. Tüm aile üyeleri sofradadırlar. (Sabiha, Feridun, Fuşya, Uraz, Eyşan, Oktay ve Yağız) Çalışanlar önce yemek servisi yaparlar. Fuşya: Çorba istemiyorum. Doğrudan ana yemeği alayım. Çalışan: Emredersiniz Fuşya Hanım.. Feridun: Kızım bir çorba içseydin ya önce. Fuşya: Yok baba... Teşekkür ederim. Çalışan bunun üzerine Fuşya'ya ana yemekten koyar. Çalışan: İçecek olarak ne alırsınız? Fuşya Hanım... Fuşya: Kırmızı şarap... Çalışan: Emredersiniz Fuşya Hanım... Çalışan bunun üzerine Fuşya'nın kadehine kırmızı şarap doldurup şişeyi Fuşya'nın yanındaki boşluğa koyar. Bir süre sonra tüm aile yemeye başlarlar. Fuşya şarabını su gibi hızla içiyordur. Sabiha: Kızım yavaş iç biraz. Fuşya: Merak etme anne. İyiyim. Fuşya kadehi bittiğinde yanındaki şişeden doldurup içmeye devam eder. Bunu gören Eyşan yanında oturan kocasına fısıldar. Eyşan: Kardeşine bak ya! Ayyaş oldu çıktı. Ben çocuğumu alıp odaya çıkıyorum. Eyşan oğlu Yağız'ın yanına gider. Eyşan: Haydi oğlum odamıza gidelim. Feridun: Gelin ne oluyor? Daha pasta keseceğiz. Eyşan, Fuşya'ya bakarak iğneleyici şekilde konuşur. Eyşan: Yok babacığım biz yeterince doyduk. Eyşan ile Yağız giderler. Oktay da öfkeyle Fuşya'nın yanına gidip şarap kadehini öfkeyle yere fırlatırken Fuşya çok korkar. Feridun, Sabiha ve Uraz korkarak girerler. Feridun bağırır. Feridun: Oktay ne yaptığını sanıyorsun? Oktay: Baba bu soruyu sorman gereken kişi ben değilim. İçip içip sapıtan kızın. Ailecek güzel bir kutlama yapacağız. Bu kızın her zamanki gibi içine etmeyi başarıyor. Sabiha: Kızım yapmadı bir şey. Oktay: Ama yapacak bilmiyor musun kızını? Saçma sapan müzikler açıp saçma sapan hareketler edecek. Hatta geçen ki olayı ne çabuk unuttunuz ya. Oğlumu kolundan çekiştirip kaldırmıştı dansa. Oğlum nasıl korkutmuştu. Eyşan da yine aynı olay olmasın diye çocuğu alıp yukarı çıkartı tabi. Rahmetli dedem çok haklıydı biliyor musunuz? Yatılı katı kuralları olan bir okula gönderseydiniz adam olurdu işte. Feridun'un sesi yükselir. Feridun: Kes sesini. Oktay... Oktay: Hep bana kız zaten hep bana. Oktay sinirle ortamdan gider. Sahne4: Hastane-Psikiyatristin Ofisi/İç/Gündüz (O An Devam): Psikiyatrist: Dedim gibi kızınızda bu tarz bağımlılıklara yatkınlık olması normal. Sahne5: Hastane-Fuşya'nın Kaldığı Oda/İç/Gündüz:. Fuşya yatağında uyurken amcası gelir. Fuşya'nın saçlarını okşayıp alnına öpücük kondururken Fuşya uyanır. Fuşya: Amca... Fatih: Güzelim ben geldim. Fuşya amcasının elini tutar. Fuşya: Amca kaçır beni buradan lütfen. Fatih: Güzelim bunu yapamam. Tedavi görmen gerekiyor. Fuşya: Hayır ya hayır! Tedavi görmem falan gerekmiyor. Ben hasta değilim. Uyduruyorlar. Fatih'in gözlerinden yaşlar gelir. Fatih: Amcacığım lütfen. Tedavi olman gerekiyor yoksa... Cümlesini tamamlayamaz. Fuşya: Yoksa ne ha? Yoksa ne? Fatih: Amcacığım lütfen! Tedavi olman gerekiyor. İyileşmen gerekiyor. Fuşya: Ya ben hasta değilim diyorum anlamıyor musun beni? Fatih ağlar. Fatih: Bak zaten yemek saatlerinde zaten bahaneler bulup sofradan kaçıyordun. Böyle devam ederse ne olacağını biliyor musun? Karnına tüp takıp seni zorla besleyecekler. Ki zaten böyle giderse istesen de bir şey yiyemeyecek noktaya geleceksin. Lütfen yapma bunu. Fuşya: Bunları nerden biliyorsun? Fatih: Araştırdım. Bir sürü şey okudum. Öyle bir sürü abuk sabuk zayıflama sitesinde geziyordun. Oradaki abuk sabuk şeyleri de yaptın değil mi? Fuşya: Yok ya hiç yapmadım öyle şeyler. Fatih: Beni kandıramazsın. Yaptığını ikimizde biliyoruz. Ama bak neden yaptığını biliyorum ama cidden amcacığım böyle şeylere gerek yok. Fatih iyice hıçkıra hıçkıra ağlar. Fatih: Fuşya seni kaybedemem ben lütfen! İyi ol. Fuşya, amcasının gözlerindeki yaşları siler. Fuşya: Amcacığım lütfen ağlama. Fuşya ile Fatih sımsıkı şekilde birbirlerine sarılırlar. Fuşya: Amca... Fatih: Efendim tatlım... Fuşya: Bana diyorsun ya hep amca baba yarısıdır diye. Sen benim için o yarıdan fazlası oldun hep inan ki. Bunu duyan Fatih daha çok gözyaşına boğulur. Fuşya'nın saçlarını okşayarak konuşur. Fatih: Fuşya... Fuşya: Efendim amca... Fatih: Ben... Fuşya: Ne? Bir süre sessizlik oluşur. Fuşya: Sen ne? Fatih: Ben... Bu sırada kapı açılır. Psikiyatrist elinde defterle gelir. Psikiyatrist: Merhaba Fuşya'cım... Fuşya: Merhaba... Psikiyatrist, Fatih'e bakarak konuşur. Psikiyatrist: Dışarı çıkar mısın? Fuşya ile özel olarak görüşmem gerekiyor. Fatih: Elbette... Fatih, Fuşya'ya bakarak çıkar. Sahne6: Hastane-Fuşya'nın Kaldığı Odanın Önü/İç/Gündüz:. Fatih dışarı çıktığında Sabiha ile Feridun da kapıdalardır. Feridun, Fatih'e öfke dolu bakışlar atar. Sabiha: İp incecik kız sopa gibi kız ya! Kendini nasıl şişman görüyor anlamıyorum. Feridun: Doktorun dediği gibi işte ne kadar zayıf ve ne kadar ince olursa olsun kilo vermeye çalışır. Kendini şişman görür diye. Sabiha: Gerçekten anlaşılır gibi değil. Feridun: Merak etme hepsi düzelecek. Sahne7: Hastane-Fuşya'nın Kaldığı Oda/İç/Gündüz:. Fuşya gözyaşları akıtarak konuşur. Fuşya: Talha... Benim ilk aşkım hatta son aşkım olacak. Ben hep onu sevdim. Ondan başkasını sevemem asla. Efsunda en iyi hatta belki tek arkadaşımdı. İkisini birden kaybettim işte. Psikiyatrist: Bunlar için kendini mi suçluyorsun? Fuşya: Evet suçlusu benim. Haklı Talha benim gibi kızı bırakmakta tabi. Çok fazla kendimi yemeğe verip kilo aldım. Çirkinleştim. Efsun... Efsun incecik çok güzel bir kızdı. Talha haklıydı benim yerine onu seçmekte. Efsun kadar güzel olsaydım. Asla Talha beni bırakmazdı. Efsun da dostum olurdu. Bozulmazdı bu hiç. Psikiyatrist: Fuşyacım bence sen çok güzelsin. Kendine haksızlık ediyorsun. Fuşya: Ben kendimi güzel görmüyorum. Göbeğim var. Gözaltlarım koyu. Aynalara bakmaktan nefret ediyorum. Nefret ediyorum aynalara bakmaktan. Psikiyatrist içinden konuşarak defterine yazar. Psikiyatrist: Kendisini sevmiyor ki daha o kendisini sevmeden kimse onu sevemez ki. Sahne8: Hastane-Fuşya'nın Kaldığı Odanın Önü/İç/Gündüz:. Feridun, Sabiha ve Fatih kapının önünde beklerken psikiyatrist çıkar çıkmaz merakla onun yanına giderler. Feridun: Oya hanım... Kızımız nasıl? Psikiyatrist: Daha iyi olacaktır zamanla. Sabiha: Zamanla derken? Psikiyatrist: Bu daha ilk görüşmemiz daha. Hemen her şeyi çözemeyiz zamana ihtiyacımız var. Feridun: Peki size neler anlattı? Psikiyatrist: Feridun Bey bakın... Fuşya ile konuşmalarımı size aktaramam. Özel görüşmeler. Çok uzun bir yola yeni girdik. Ama size şunları diyebilirim. Sizin yapmanız gereken yalnız olmadığını yanında olduğunu hissettirmeniz. Sahne9: Hastane-Yemekhane/İç/Gece:. Akşam yemeği saatidir. Çalışanlar, Fuşya'ya tepsisini uzatır. Fuşya tepsiyi alıp boş masalardan birine oturur. Çatalıyla yemeklerle oynar ama hiç yemez. Bu sırada Sümeyye isimli kız gelir. Sümeyye: Oturabilir miyim? Fuşya: Tabi... Sümeyye karşısına oturur. Sümeyye: Yeni mi geldin? Fuşya: Evet... Sümeyye: Sümeyye ben. Sümeyye elini uzatır. Fuşya: Fuşya bende. Fuşya da elini uzatıp Sümeyye'ye karşılık verir. Böylece tokalaşırlar. Sümeyye: Yemekler pek güzel değildir. Fuşya tepsideki yemeklere bakarak konuşur. Fuşya: Çok iştah açıcı gibi de gözükmüyorlar. Şey soracağım. Sümeyye: Evet... Fuşya: Ben böyle yemek yememeye devam edersem... Sümeyye: Ne yapacaklar diye soracaksın. Fuşya evet anlamında başını sallar. Sümeyye: Hiç hoş şeyler yapmıyorlar. Tüp takacaklar. Bak. Sümeyye karnını göstererek konuşur. Sümeyye: Buradan seni besleyecekler yaşatmak için. Fuşya'nın içi kalkar. Sümeyye mandalinanın kabuklarını soyarak konuşur. Sümeyye: Yesene sulu sulu çok lezzetli. Hem sadece 54 kalori. Fuşya hiçbir şey yapmadan sadece bakar. Sümeyye: Biliyor musun? Hep kendimi kilo vermeye odakladım. Orta okulda kiloluydum. Kilom yüzünden zorbalık görüyordum. Panda balon diye dalga geçiyordu sınıf arkadaşlarım. Karnıma iğne bile batıran oldu biliyor musun? Fuşya bunu duyunca dehşete düşer. Fuşya: Nasıl yani ya? Sümeyye: İşte kendi akıllarınca balon şakası yaptılar. Patlatırsak incelir diye. Fuşya: Bu gerçekten de çok korkunç Sümeyye: Lise çağına geldiğim zaman ondan bu kilo verme işine baya taktım kafayı. Özellikle hoşlandığım çocuk olmuştu. Adı Toprak. Ona güzel gözükmek için işte. Ama maalesef ki öyle olmuyor. Olmadı da. Fuşya: Peki sonradan ne değişti? Sümeyye: Ben değiştim. Ne olursa olsun yaşamak gerçekten de çok güzel. Bu dünyada öyle büyük sorunları olan insanlar var ki. Hatta çözümsüz sorunları var. Ama bu öyle değil ki bunun çözümü bizim elimizde. Bir gün dedim ki kendime. Sümeyye kendine gel. Bunu sen yaptın. Kendini nasıl hasta ettiysen şimdi o şekilde iyileştireceksin. Sahne10: Hastane-Psikiyatristin Ofisi/İç/Gündüz:. Fuşya, Sabiha ve Feridun psikiyatristin karşısında otururlar. Psikiyatrist: Evet Fuşyacım senin için bir araya geldik. Anne ve babanla bir aile terapisi yapacağız. Fuşya: Peki hala yapalım o zaman. Psikiyatrist: O zaman sizlere soru sorarak başlıyorum. Feridun: Olur tabi... Psikiyatrist: O zaman size soruyorum Fuşya'nın en sevdiğiniz özelliği nedir? Feridun: Fuşyam çok akıllı kızdır. Fuşya kahkaha atar. Fuşya: Ya bir bas git ya! Sabiha kızına kaş göz işareti yapar. Sabiha: Kızım ayıp oluyor ama ya. Fuşya öfkeyle konuşur. Fuşya: Ya siz benimle dalga mı geçiyorsunuz. Benim nerem akıllı ya nerem? Çok akıllı olduğum için zaten her denemede en sonuncu oluyorum değil mi? Hiç şaşmadı bu. Eksi netlere bile düştüm. Öğretmenlerim liseye kadar gelmesi bir mucize diyorlar. Hatta biliyor musunuz? Dersleri kötü olanlar bile aralarında konuşuyordular. İyi ki Fuşya var da bizi sonuncu olmaktan kurtarıyor diye. Yani ben akıllı falan değilim. Kesin yağ çekmeyi. Sabiha: Kızım ama bunları konuştuk. Senin kafa yapın diğer herkesten farklı sen aslında özelsin... Fuşya öfkeyle Sabiha'nın sözünü keser. Fuşya: Benim tek bir özelliğim var. O da babamın Feridun Düvenci olması. Öğretmenlerimde bu sayede beni hep derslerden geçiriyor zaten. Siz buraya beni övmeye mi geldiniz ya! Sabiha: Anneciğim bak... Fuşya yine annesinin sözünü keser. Fuşya: Ya kesin sesinizi ya! Her şeyin suçlusu zaten sizsiniz. Kendim gibi çocuklarla eğitim görseydim böyle olmayacaktı tamam mı? Suçlu sizsiniz işte. Feridun ile Sabiha bunu duyar duymaz pişman olurlar. Feridun: Ama kızım... Fuşya: Ne aması ne aması? Sabiha: Kötü niyetimiz yoktu normal insanların dünyasına adapte olmanı istedik kızım lütfen. Yapma böyle. Fuşya: Gördüğünüz gibi olmadım olamayacağım da işte. Yolun sonuna geldim. Feridun ile Sabiha ağlar. Sabiha: Kızım neden böyle yapıyorsun? Feridun: Kızım lütfen yapma böyle? Fuşya bağırarak konuşur. Fuşya: Artık ikinizde benim adıma kararlar veremeyeceksiniz. Bunun kararı tamamıyla bana ait. Bu hastalık benim hastalığım tamam mı ben istersen iyileşeceğim istemezsem iyileşmeyeceğim. İyileşmekte istemiyorum. Sabiha'nın sesi yükselir. Sabiha: Kızım anlamıyor musun? Bu işin şakası yok. Kendini öldürmek mi istiyorsun?
Fuşya: Evet ölmek istiyorum var mı? Korkmuyorum da ölümden. Şimdi defolun gidin! Görmek istemiyorum sizi. Feridun ile Sabiha ağlayarak çıkarlar. Psikiyatrist, Fuşya'ya peçete uzatır. Fuşya peçeteyi alıp gözlerindeki yaşları siler. Psikiyatrist: Tebrik ederim. İlk terapin çok iyiydi. Fuşya: Sen dalga mı geçiyorsun ya? Psikiyatrist: Hayır gayet ciddiyim. İçinde biriken duygularını dışa vurabildin. Sahne8: Hastane-Fuşya'nın Kaldığı Oda/İç/Gece:. Fuşya odasına girdiğinde Sümeyye masasındaki resimlere bakar haldedir. Fuşya: Sümeyye... Sümeyye resimleri masaya bırakır.
Sümeyye: Ya ben sadece seni merak ettim. Terapinin nasıl geçtiğini soracaktım da. Masadaki resimleri görünce gözüm takıldı. Yanlış anlama. Yoksa eşyalarını kurcalamadım. Fuşya: Yok önemli değil. Sümeyye: Nasıldı aile terapisi? Fuşya buna cevap vermez. Sümeyye: Bu resimleri sen mi yaptın? Fuşya: Evet ben yaptım. Sümeyye: Çok yeteneklisin ya! Fuşya: Çok teşekkür ederim. Sümeyye: Ben ciddiyim ya! Profesyonel ressamlar gibi aynı. Fuşya: Gülümser hocamda aynı öyle diyor. Atölyesinde takılırdım hep. Onun atölyesi şu iğrenç okulda huzur bulduğum tek yerdi. Canım sıkıldıkça gider resimler, maketler çeşitli çalışmalar yapardım. Fuşya masasından bir albümün resmini alıp Sümeyye'ye gösterir.
Fuşya: Bak Gülümser hocam. Sümeyye: Ay çok şeker bir kadına benziyor. Yüzünüz gözünüz boya içinde kalmış resmen.
Fuşya: Beraber eğleniyorduk öyle. Bu albümü de o hazırlamış bana moral olsun diye. Resim defteri ve boyaları da o getirdi. Sümeyye albümün sayfalarını çevirirken Fuşya ile iki kızın resmini görür. Sümeyye: Bunlarda herhalde çok samimi iki arkadaşın. Fuşya: İlksen ile Sevda onlar. Okulun asi aykırı kızlarıdır. Sigara alkol içtik üçümüz. Ama ben arkadaşlık kankacılık işlerine kendimi kapadım artık. Ondan onlarla da samimiyet kurmadım. Sümeyye: Anlıyorum seni. İnsan güvenini bir kere kaybedince sonradan güvenemiyor kimseye. Fuşya: Gerçekten de öyle oldu. Efsun'un ihanetinden sonra kendimi herkese kapadım. Herkesten uzak durdum. İlksen ile Sevda da sürekli yanımda olmak istiyorlardı ama ben uzaklaştırdım onlardan da kendimi. Yine de bana değer vermişler işte. Destek için bunu yaptıklarına göre. Sümeyye: Bak bana sorarsan bu dünyada hala seni düşünen sana iyi gelecek insanlar var. Kendini herkese kapatma bu kadar. Fuşya: Başta iyi gelseler de sonradan kötü gelebiliyorlar işte. İnsanlar değişiyor. İlk tanıdığımız gibi kalmıyorlar. Sümeyye: O konuda maalesef ki çok haklısın. İnsanlar zamanla değişebiliyor veya bize başta iyi yüzlerini gösterip kötü taraflarını göstermiyorlar onu bilemeyeceğim. Fuşya: Bence her ikisi de olabiliyor. Sümeyye: Bence yine de tanışmadığımız dostlarımız vardır belki. Bize gerçekten iyi gelecek insanlar. Kendimizi yalnızlaştırmamız da hiç doğru değil ki. Dediğim gibi bu dünya gerçekten de o kadar güzel bir yer ki yaşanılması gereken bir sürü güzellik var. Kapısı şu an kilitli olsada açması bizim elimizde bunu unutma. Biliyor musun Toprak'a kendimi beğendirmek için önce fazla kilolarımdan kurtuldum. Sonra makyajlar yaptım. Kendime dikkat ettim giyimime kuşamıma ama. Olmadı ne yaptıysam ona kendimi beğendiremedim. Annemde sürekli şikayet ederdi. Sürekli yiyip duruyorsun kilo alıyorsun hiçbir erkek seni böyle beğenmez diye. Sonrada işte tersi oldu. Şimdi de yemek yemem için gözlerimin içerisine bakıyor. Şunu fark ettim kişi kendini sevmedikçe istese de onu kimse sevemiyor. Ben kendimi sevememiştim ki kiloluyken de kilo verdiğimde de kabullenememiştim kendimi hiç. Ondan kilo verdikçe vermeye devam ettim. Ve sonunda gördüğün gibi burada buldum kendimi. Sümeyye kolundaki saate bakar. Sümeyye: Seni de lafa tuttum baya affedersin. Ben geç kalmadan terapiye gitsem iyi olur. Fuşya: Yok yani senin konuşman bana iyi geldi. Tamamdır. Sahne9: Hastane-Fuşya'nın Kaldığı Oda/İç/Gündüz:. Fuşya masasında resim yaparken kapısı çalmasıyla çizdiği resmi bırakır. Fuşya: Girin Gelenler İlksen ile Sevda'dır. Onları görünce oldukça şaşırır. Fuşya: İlksen... Sevda... Sevda: Merhaba Fuşya... İlksen: Seni merak ettik. Görmek istedik. Fuşya yatağı işaret ederek konuşur. Fuşya: Tabi buyurun. İlksen ile Sevda yatağın üzerine otururlar Fuşya da tekerlekli sandalyesiyle onların yanlarına gelir. Fuşya: Okulda yaptıklarımdan sonra ziyaretime gelmenize şaşırdım doğrusu. Sevda: Bizde okulun serseri kızlarındanız unuttun mu? İlksen: Sigaradır alkoldür var adam dövme gibi şeyler bizde de var biliyorsun. Fuşya: Bilmez miyim? Fuşya'nın aklına İlksen ile Sevda'nın kavgaları gelir. Fuşya: Disipline gitmediğiniz gün olmadı sanırım. Sevda: Okulda hani senin yanına geldiğimizde bahane bulup bizden uzaklaştın veya dışarı bir yere çağırdığımızda da bahaneler bulup gelmedin. Bir süre sonra bizde pes ettik işte. Fuşya tam konuşacakken İlksen sözünü keser. İlksen: Açıklama yapmana gerek yok. Biz sana hak veriyoruz. Fuşya: Nasıl yani? İlksen: Hani bizim gibilerle arkadaşlık etmemek istemeni hoş karşıladık. Bizim gibi kızlarla kim arkadaşlık yapmak ister ki. Sana alkol ile sigarayı da ilk içiren bizdik sonuçta. Fuşya: İçmeyi ben istemiştim. Kafam bozuktu. O konuda sizin suçunuz yok. Ayrıca kendinize haksızlık etmeyin. Kısa sürede de olsa gayet iyi dost oldunuz. Sizden uzak durmamın sebebi farklıydı aslında. Düşündüğünüz şeyler değildi. Sevda: Neden uzak durdun ki bizden o zaman? Fuşya: Aslında sorun sizde değil. Arkadaşlık kankacılık işlerine kendimi tamamen kapatmaya karar vermiştim. İlksen: Yani kendi kendini yalnızlaştırmak istedin. Fuşya: Aynen öyle oldu. Yaşadığım şeyler ağır geldi işte. Neyse beni boş verinde sizler nasılsınız görüşmeyeli? Sevda: Babam bu sefer çok pis kumar borcu yaptı işte. Öyle noktaya geldi ki okul taksitlerimi ödeyemeyecek noktada bende okuldan kaydımı aldırdım devlet okuluna yazıldım. Zaten sonunun öyle olacağını biliyordum. Babam için o aptal oyun ailesinden bizim geleceğimizden daha öneli oldu hep. Fuşya: Yapma ya! Yardım alsa bu konuda hani. Sevda: Annemle bunun için uğraşmadık mı sanıyorsun? Yardım almayı de reddediyor. Kendim becereceğim diyor ama işte yine soluğu kahvede kumar mamasında alıyor. İlksen: Bende kaydımı aldırdım o okuldan. Sevda olmadan zaten tadı tuzu kalmamıştı. Sevda'nın yazıldığı devlet okuluna kayıt oldum bende. Fuşya: İlksen... Sende durumlar nasıl? İlksen: Hiç sorma kabus gibi geçiyor günlerim. Üvey babamın tacizlerinden korunmak için odamı sürekli olarak kilitliyorum. Annem yine kocasını ayarttığımı düşündüğüm için benden nefret etmeye devam ediyor. Fuşya: Cidden annen hala seni mi suçluyor? Bu çok saçma. Bu konuda sen nasıl suçlu olabilirsin ki? İlksen: Anneme göre geceliklerle pijamalarla gördüğü için beni kocasının aklı gidiyormuş. Hani giydiğim geceliklerde pijamalarda normal hani. Sevda: Giyiminle alakası yok ki. Adamın zihniyeti bozuk işte. Ama annende ruh hastası ya. Resmen saplantı olmuş üvey babana. Sana bütün bunları yaptığını bile bile. Cidden aklım almıyor. Sahne10: İlksenlerin Evi-İlksen'in Odası/İç/Gündüz: (O andan bir süre önce): İlksen masasında ders çalışırken kapısı sertçe yumruklanmasıyla ürker. İlksen: Ne oluyor ya İlksen'in annesi dışardan seslenir. İlksen'in annesi: Aç şu kapıyı. İlksen ürkerek kapıyı açar. İlksen'in annesi: Bu kapı neden sürekli kilitli ha! İlksen: Kocan olacak o adam yüzünden. İlksen'in annesi sinirlenir. İlksen'in annesi: Bana namuslu kız ayakları yapma hiç! Senin nasıl bir o.... olduğunu bilmiyorum sanki. Adamın aklını çelip baştan çıkart sonra kocacığımın kafası karışınca suçlu kocacığım olsun yok ya! İlksen: Anne ya neden böyle yapıyorsun? İlksen'in annesi: Kes kesini sür....! Oran buran ayrı onatıp kocamı nasıl ayarttın bilmiyorum sanki ben. İlksen ağlarken annesi öfkelidir. Sertçe kızın yüzünden tutar. İlksen'in annesi: Bana bak ama kocamı geri alacağım tamam mı? O beni seviyor. Senden bir iki hevesini alsın. Eninde sonunda bana geri gelecek buna engel olamayacaksın. İlksen: Anne ben senin evladınım. Allah aşkına ya! Neden böyle bir şey... Annesi sözünü tamamlayamadan sertçe yüzünü bırakır. İlksen'in annesi: Haydi şimdi gidip kahve yapıyorsun kocama. İlksen: Ya ben neden yapıyorum. Sen yap kocana. İlksen'in annesi: Senin yapmanı istiyor. Kocamı ayartmadan önce düşünecektin bunu. İlksen: Ben yapmak istemiyorum. İlksen'in annesi: Sana fikrini soran yok. Yapacaksın diyorsam yapacaksın. Bana şimdi saçını başını yoldurma haydi. |
0% |