Yeni Üyelik
22.
Bölüm

Bölüm 19: Bir Yar Gider Bin Yar Gelir

@senaryoyazankiz94

Sahne1: İlksenlerin Evi-Mutfak/İç/Gündüz: (O andan bir süre önce):

İlksen hazırladığı kahveyi tepsiye koyarken annesi koluna cimcik atar.

 

İlksen'in annesi: Bana bak sür....! Oran buranı oynatıp kocamın aklını çelme yine. Efendi efendi kahvesini ver adamın.

 

İlsen: Sen götür kocana madem.

 

İlksen'in annesi: Adam senden istedi. Sen götüreceksin. Ama yanlışını görürsem saçını başını yolarım ona göre.

Sahne2: İlksenlerin Evi-Salon/İç/Gündüz: (O andan bir süre önce):

Üvey babası koltukta oturup maç izlerken İlksen elinde kahve tepsisi ile gelir. Maçı izlemeyi bırakan adamın gözü İlksen'e takılır. İlksen tepsiyi sehpaya koyarken adam elinden tutar. İlksen bağırır.

 

İlksen: Ne yapıyorsun ya! Bırak beni.

Adam, İlksen'i koltuğa çekip orasını burasını ellerken İlksen ağlayarak bağırıyordur.

 

İlksen: Lütfen yapma! Bırak beni!

Annesi öfkeyle izler.

 

İlksen: Anne lütfen yardım et!

Annesi sadece arkasını dönüp kendi kendine söylenir.

 

İlksen'in annesi: Kocamı baştan çıkart. Sonra suçlu kocam olsun. Yok ya! Oysa benim kocam ne kadar iyi niyetliydi. Gitti seni en iyi özel okula yazdırdı. Sen ne yaptın onu baştan çıkarıp ailemizi yıktın. Bir an önce reşit olsa da defolup gitse kocacığım ile eski mutlu günlerimize dönsek.

İlksen'in annesi bir süre sonra onlara döküp kızar.

 

İlksen'in annesi: Cemil... Kes şunu artık. Yeter!

Üvey baba bunun üzerine kıza dokunmayı bırakıp içeriye geçer. İlksen ağlayarak koltukta yatarken annesi öfkeyle gelip kızını döver.

 

İlksen'in annesi: Allah senin belanı versin! Allah senin belanı versin! Fah....! Senden nefret ediyorum! Senden nefret ediyorum!

İlksen ağlıyordur. Annesi sertçe saçından tutar.

 

İlksen'in annesi: Kıçın başın yine rahat durmadı. Kocamın aklını çeldin!

 

İlksen: Ya benim suçum yok.

İlksen'i dövmeye devam ederek konuşur.

 

İlksen'in annesi: Kes sesini kes! Seni doğurmaz olaydım. Seni doğuracağıma taş doğursaydım. Senden nefret ediyorum. Allah'ın cezası!

Sahne3: Hastane-Fuşya'nın Kaldığı Oda/İç/Gündüz (O anın devamı):

 

Fuşya: Evden kaçmayı denedin mi?

 

İlksen: Denemez miyim? Kaç kere hem de ama reşit olmadığım beni bulduklarında hemen onlara teslim ediyorlar. Şikayetçi de olsam adamın arkası zaten sağlam. Bir şekilde sıyırır o işten. Annem zaten gitmeme dünden razı da işte kocası tutuyor. Ama reşit olmama az kaldı. O zaman kimse bir şey diyemez bana.

 

Sevda: Kaç kere bende bile kaldı ama o pislik olacak adam polise şikayet ettiği için kızımı alıkoyuyorlar diye maalesef ki annem de artık istemiyor evde.

 

İlksen: Bu konuda inan ki Suna teyzeme gram kırılmıyorum. Baban yüzünden zaten başında yeteri kadar dert var kadıncağızında.

 

Fuşya: Bizde kalsan İlksen.

 

İlksen: Yok canım sizinkilerinde başını ağrıtmayayım hiç. Polisle molisle uğraşmasınlar benim yüzümden. Zaten reşit olunca bulacağım bir çare. Merak etme beni.

 

Fuşya: Cidden ama senin bu durumda olup bir şey yapamamak...

İlksen, Fuşya'nın eline dokunak konuşur.

 

İlksen: Sen sadece iyi ol. İyileşmene bak. Ve en önemlisi ise ailenin kıymetini bil.

 

Sevda: İlksen çok doğru söylüyor. Seni çok düşünen bir ailen var her şeyden önce. Bizlerinki gibi ailende olabilirdi sonuçta değil mi? Bak baban senin için canla başla uğraşıyor. Çok isterdim inan Feridun amca gibi bir babamın olmasını. Kızı için canla başla koşturan.

 

İlksen: Bende Sabiha teyzem gibi anne isterdim ya. Kadıncağız sana karşı tutumu çok iyi.

 

Sevda: Hele Fatih amcan. İnan oda seni öz kızı gibi seviyor. Onun gibi bir amcan olduğu içinde çok şanslısın.

 

İlksen: Bak sevgili için inan üzülüp perişan olmaya bile değmez. Sevgililer konusunda muhakkak ki biri olmasa diğeri olur. Çok alternatifin var. Ama maalesef ki tek bir ailen var. İyide olsa kötü de olsa.

 

Fuşya: Ahmet Kaya'nın dediği gibi "bir yar gider bin yar gelir" diyorsun.

 

Sevda: Aynen de öyle diyorum.

Sahne4: Hastane-Psikiyatristin Ofisi/İç/Gündüz:.

Fuşya ile psikiyatrist terapi yaparlar.

 

Fuşya: Yani Oya abla... İlksen ile Sevda ile konuştuktan sonra inanın çok pişman oldum. Anne ve babam böyle bir muameleyi hiç hakketmediler. İkisine de çok haksızlık ettim.

 

Psikiyatrist: İçinde birikmiş bir öfken vardı. Fuşyacım. Öfken aslında tamamen kendineydi onlara değildi.

 

Fuşya: Evet ben kendime. Çok saçmaladım yani. Annem babam cidden öyle muameleyi hakketmemişlerdi. Birde dünyada o kadar insan açlıktan ölürken besinleri yiyip kusmam. Hani bencillikti.

 

Psikiyatrist: Tebrik ederim seni bugün büyük bir farkındalık kazandın.

 

Fuşya: Ben kötü bir insan mıyım?

 

Psikiyatrist: Elbette ki hayır... Her insan hata yapar. Hatalar olmasa öğrenemeyiz ki. Hata yapıp ders alabilirsek ilerde daha büyük hata yapmamıza engel olur. Görüyorum ki sende dersini çok iyi almışsın.

 

Fuşya: Annem ile babam ama benimle küstülerse. Benimle bir daha konuşmazlarsa.

 

Psikiyatrist: Bu konuda boşuna endişeleniyorsun. Dünden beridir seni soruyorlar telefonlarda. Geleceklerde merak etme.

Fuşya bunu duyduğuna çok sevinir.

 

Fuşya: Bu çok iyi haber.

Sahne5: Hastane-Fuşya'nın Kaldığı Oda/İç/Gece:

Fuşya penceren dışarıyı izlerken anne ve babası kapı aralığından Fuşya'yı izlerler.

 

Fuşya: Bana daha ne kadar bakacaksınız oradan?

 

Feridun: Hayatımız boyunca...

Feridun ile Sabiha mutlu bir şekilde Fuşya'nın yanına gelip kızlarına sımsıkı sarılırlar.

 

Feridun: Kızım beni affet yani senin için belki doğru karar vermedik ama.

 

Fuşya: Esas ben özür dilerim. Size yani öyle çıkışmam doğru değildi.

 

Sabiha: Yavrum benim... Yani biz neler yaşadığını bilemedik.

 

Fuşya: Önemli değil. Uraz o nasıl?

 

Feridun: Memlekette sanıyor seni. Hasta olduğunu demedik hiç.

 

Fuşya: İyi yapmışsınız. Etkilenmesin çocuk bu yaşta.

 

Sabiha: Ama sürekli seni sorup duruyor. Özledi seni.

 

Fuşya: Bende onu çok özledim. Ama az kaldı. Oya hanım ile tedavimiz iyi gidiyor. Merak etmeyin.

 

Feridun: Buradan çıktığın gibi yavrum. Özel eğitim okullarından birine yazdıracağım seni. Birkaç yer araştırdım.

 

Fuşya: Baba gerçekten haklısınız sanırım. Öyle yada böyle normal insanlara adapte olmam gerekiyor. Ondan normal okula yazılabilirim.

 

Sabiha: Emin misin kızım orda yapabilir misin?

 

Fuşya: Sanırım bu daha doğru yani. Zorlansam da onların dünyasına da bir şekilde adapte olmak zorundayım.

Sahne6: Hastane-Psikiyatristin Ofisi/İç/Gündüz:.

 

Psikiyatrist: Fuşyacığım seni tebrik ederim. Son zamanlarda büyük ilerleme kaydettin.

Fuşya mutlu olur.

 

Fuşya: Gerçekten mi?

 

Psikiyatrist: Aynen öyle tedavinin son aşamasına geçiyoruz. Artık evine ailene dönebilirsin.

Bunu duyan Fuşya mutlu olur. Psikiyatrist, Fuşya'ya bir elma uzatarak konuşur.

 

Psikiyatrist: İlk kustuğun günü hatırlayıp bu elmayı yemeni istiyorum. Eğer kusmamayı başarırsan tedavin bitti demektir.

Fuşya tereddütle eline elmayı alır.

Sahne7: Hastane-Psikiyatristin Ofisinin Dışı/İç/Gündüz:.

Sümeyye bankta otururken elinde elma ile Fuşya çıkarken Sümeyye ona doğru gelir.

 

Sümeyye: Fuşya merhaba...

 

Fuşya: Merhaba...

Sümeyye'nin gözü elmaya takılır.

 

Sümeyye: Çok iyi son aşamaya geldin demek ki.

 

Fuşya: Sende mi yedin?

 

Sümeyye: Hem de birkaç kere.

 

Fuşya: Nasıl yani?

 

Sümeyye: İşte beceremedim kusmama işini. Kiminde ilk ne zaman başladığımı hatırlayamadım. Sonrasında hatırlasam da o duygu ile baş edemedim işte.

 

Fuşya: Çok teşekkürler ya. Çok güzel moral veriyorsun.

 

Sümeyye: Ya sen beni örnek alma ya. Başladığın zamanı hatırlıyor musun?

 

Fuşya: Onu hatırlıyorum da.

 

Sümeyye: Ben zor hatırladım inan. Onu hatırlaman bile işin büyük bir kısmını çözdün demektir.

 

Fuşya: Yine de korkuyorum işte.

 

Sümeyye: İnan benimde senin gibi destek veren babam, amcam ve arkadaşlarım olsa çoktan çıkmıştım. Benim annem haricinde kimse doğru düzgün ziyaretime bile gelmedi. Baban ile amcan çok düşkünler sana. Benim amcam inan ben ölsem cenazeme bile gelmezdi. Hayatımda Fatih amca gibi amca ilk kez görüyorum. Yani hatta Fatih amcayı ilk başta baban bile sandım inan.

 

Fuşya: Fatih amcamı babam sanan ilk sen değilsin. Çok öyle sanan olmuştu geçmişte de.

 

Sümeyye: Yani ailenin kıymetini bil.

Sahne8: Hastane-Fuşya'nın Kaldığı Oda/İç/Gece:

Fuşya yatağına yatmış ilk kustuğu zamanı hatırlar. O an gözünde canlanır. Alkol krizine girdiği o an. Evde her yerde alkol bulmaya çalışırken bulamayıp abur cuburları gördüğü o an gelir aklına. Gözyaşlarına engel olamaz. Abur cuburları hızla yediği o anı hayal ederek elmayı yemeye başlar. Yedikten sonra kilo aldığını düşündüğü için yaşadığı o pişmanlık duygusunu yeniden içinde hisseder. Çöpe doğru gider. Tam kusmak üzereyken bir anda kendine durdurur.

 

Fuşya: Hayır Fuşya hayır! Bunu yapmamalısın. Bu durum sana zarar veriyor.

FLASHBACK: Sonu:

Sahne9: Sokak/Dış/Gece:

Batur ile Fuşya banktadırlar. Fuşya, Batur'un sırtına uzanmış haldeyken Batur sevdiği kızın nazikçe yanaklarını ve saçlarını okşuyordur.

 

Batur: Vay be benim minnak kıza bak hele.

 

Fuşya: Ya deme öyle ya!

 

Batur: Kızım korkulur senden ya! Ayağımı denk alayımda yarın bir gün benimde kafamda şişe kırma.

 

Fuşya: Kafana erişemem ki zaten.

 

Batur: Olsun başka yerimde kırarsın. Ayağımı denk alayım ben de.

 

Fuşya: Ya demesen öyle işte. Hastalığımın etkisinden dolayı fazla sinirliydim işte. Anlattım.

Batur, sevdiği kızın kafasına öpücük kondurarak konuşur.

 

Batur: Hiçbiri senin suçun değil meleğim.

 

Fuşya: Hala meleğin miyim?

Batur sevdiği kızın yanağını sevip kafasına öpücük kondurduktan sonra sevdiğinin kokusunu içine çeker.

 

Batur: Meleksin sen hala. Benim meleğimsin.

 

Fuşya: Saçmalama kötülük yapan melek olmaz ki!

Batur sevdiği kızın yanaklarını avuçlarının arasına alarak gözlerinin içerisine bakar.

 

Batur: Yavrum benim bak. Seni çok iyi anlıyorum inan. Bu toplum çiftliği var ya hatta çiftlik deyip hayvanların günahına girmeyelim. Hayvanlar masum kalır bunların yanında. Kötülükte şeytanı bile geçmiş durumdalar. Şeytana bile bu konuda ders verecek duruma geldiler. Bu toplumda insan insan insanlığını kaybediyor. Masum meleğimi kırıp üzmüşler incitmişler. Onlara anladığı şekilde karşılık vermeye mecbur bırakmışlar.

Fuşya çok mutlu olur.

 

Fuşya: Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?

Batur sevdiği kızın yanaklarını okşarken gözlerinin içerisine bakarak konuşur.

 

Batur: Yeşil gözlü orman meleğim masum benim. Ama bundan sonra yalnız değilsin tamam mı?

Fuşya mutlulukla başını sallar.

 

Batur: Bana söz ver tamam mı?

 

Fuşya: Hangi konuda?

 

Batur: Bundan böyle bir durum olduğunda senin yerine ders verme işini ben yapacağım. O canavarlara anladıkları şekilde karşılığını verme derslerini verme işi bana ait artık.

 

Fuşya: Batur ama...

 

Batur: Ne aması ama yavrum?

 

Fuşya: Yani benim yüzümden kötülük yapmanı istemiyorum.

 

Batur: Biz ona kötülük demeyelim de dediğim gibi kötü insanlara anladıkları dilden karşılık vermek diyelim. Kötülük derken zaten kimseyi öldürmem. O konuda endişen olmasın. Hem ayrıca ben zaten alışkınım bunlara.

 

Fuşya: Alışkınım derken?

 

Batur: Yani işte. Ben bir canavar terbiyecisiyim. Hani canavarlar elbette ki terbiye olmazlar da işte saldırganlıklarını ancak işte yok edebiliyoruz. Benimde verdiğim dersler oldu o tarz durumlarda. Neyse söz mü artık hesap kitap işleriyle ben ilgileniyorum anlaştık mı?

Fuşya mutlulukla başına sallar. Batur, sevdiği kızın saçlarını okşayarak konuşmaya devam eder.

 

Batur: O gün Fatih amcanın pansiyonuna gittin mi?

 

Fuşya: Evet gittim. Babamın telefon konuşmasını dinlemiştim ya. Ondan sonra işte.

 

Batur: Peki neler oldu orda?

Fuşya kendisinin çeker.

 

Fuşya: Onu öldürdüğümü mü düşünüyorsun ya?

 

Batur: Canım ben sadece...

Fuşya öfkeyle sözünü keser.

 

Fuşya: Katil olduğumu düşünüyorsun işte.

 

Batur: Ben sadece neler olduğunu anlamaya çalışıyorum. Sana yardımcı olmak...

Fuşya yine öfkeyle sözü keser.

 

Fuşya: Katil olduğumu düşünüyorsun işte desene.

Fuşya ayağa kalkarken Batur elini tutar.

 

Batur: Lütfen inan ben sadece sana yardımcı olmaya çalışıyorum. Senin zarar görmemen için. Seni yoksa ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun değil mi?

 

Fuşya: Tamam o zaman beni seviyorsan bu kadar bana gizemli işinden bahseder misin?

 

Batur: Fuşya...

 

Fuşya: Ya ben senin hakkında doğru düzgün bir şey bilmiyorum bile. Hatta hiçbir şey bilmiyorum bile denebilir. Artık lütfen bana anlat neler olduğunu bittiğini.

 

Batur: Fuşya bak...

 

Fuşya: Batur lütfen anlat bana artık bir şeyleri.

 

Batur: Zamanı gelince anlatacağım inan.

Fuşya sertçe elini çeker.

 

Fuşya: Haydi gidelim Uraz'ı daha fazla bekletmeyelim.

Batur ayağa kalkar. Elini Fuşya'nın omzuna atar ama Fuşya kendini çeker.

 

Fuşya: Bana neler olup bittiğini anlatmadan uzak dur.

Sahne:10 Emniyet Müdürlüğü-Toplantı Odası/İç/Gece:

Pelin nefes nefese kalmış haldeyken Cansel elinde suyla yanına gelip suyu Pelin'e uzatır.

 

Pelin: Çok teşekkür ederim.

Cansel eliyle Pelin'in omzuna dokunur.

 

Cansel: Pelin... Nasıl olsun?

Bir süre sonra Okan ile birkaç polis memuru da gelir. Bilgisayardan Pelin'in apartmanındaki kameradan çekilen görüntülere bakarlar. Maskeli adam elinde zarfla girip çıkarken ki görüntüler vardır.

 

Okan: Yakın yerlerdeki kamera kayıtlarını inceliyor ekiplerimiz. Zarfı kağıdı incelemeye aldık parmak izlerine bakılacak işte.

 

Cansel: Parmak izi de çıkacağını sanmıyorum ki.

 

Okan: Benimde o konuda umudum yok ama.

 

Cansel: Pelinde artık o köşke gidemez.

 

Okan: Artık başkalarını sokacağım Düvenci köşküne de.

 

Cansel: Bu kesin Burak'ın işi Batur deşifre oldu ya. Bir şekilde Pelin'i de öğrendi.

 

Okan: Burak bir ihtimal diğer ihtimal de şu bahçıvan vardı ya.

 

Pelin: Behçet mi?

 

Okan: Evet çok peşinde dolandığını demiştin.

 

Pelin: Ben ona bir şekilde izimi kaybettirmeyi başardım ama.

 

Okan: Belki öyle olduğunu sanıp kaybettiremedin.

 

Pelin: Yok amirim gerçekten de ama...

 

Okan: Behçet mi değil mi bunu da öğrenmeliyiz. Belki Fatih'in ölümünde bile parmağı olabilir.

 

Pelin: Behçet mi hiç sanmıyorum.

 

Okan: Her ihtimali göz önünde bulundurmamız gerekir.

Okan bir süre düşündükten sonra Pelin'e bakar.

 

Okan: Pelin sıradaki görevin o zaman Behçet'e gitmen. Polis olduğunu öğrenmiş mi öğrenmemiş mi? Bunu anla bir. Yoksa da var mı bir pisliği bunu öğren.

 

Cansel ile Pelin: Ne!

 

Cansel: Amirim olamaz!

 

Okan: Neden olamıyormuş Cansel?

 

Cansel: Yani amirim...

Cansel bir türlü konuşamaz.

 

Okan: Seni dinliyorum. Cansel...

 

Cansel: Amirim işte. Sonuçta Pelin'in polis olduğunu öğrenmişse riskli işte.

 

Okan: Pelin kendini savunabilir. Boşuna mı polis akademisi okudu kız.

 

Cansel: Ama Burak'ın ihtimali daha yüksek bence. Batur adama deşifre oldu zaten. Geçmişte biliyorsunuz karısı da Batur ile eskiden sevgiliydi.

 

Okan: Burak'ı sıkıştırma işini de Batur'a ait olacaktır. Merak etme. Burak'ı da düşündüm.

 

Cansel: Adam her türlü pislik var ya! İnsan kaçakçılığı olsun fuhuş olsun. Mekanlarının hepsi de otel gece kulübü adı altında açılmış. Meyveli şarap fabrikaları adı altında uyuşturucu ticareti yapıyor. Savcılıktan da bir türlü mekanları için arama izni de alamıyoruz. Arkasında da kimler varsa.

 

Pelin: Fatih Düvenci de sözde şarapların tanıtımı için sokaklarda gezip broşür dağıtıyormuş ama torbacılık yapıyordu işte besbelli.

 

Cansel: Ben hala Fatih'in katilinin Burak olduğunu düşünüyorum.

 

Pelin: Bence o Fuşya kesin. Krize girdi yine. Arkadaşını ittiği gibi onu da itti. Ruh hastası kız zaten.

 

Okan: Kendi varsayımlarınızı bırakıp bulduğumuz varsayımlar üzerinde konuşabilir miyiz lütfen!

 

Cansel: Affedersiniz amirim.

 

Pelin: Pardon amirim.

 

Okan: Fatih ile Rezzan'ın kızı hakkında ne biliyoruz?

 

Pelin: Hiçbir şey.

 

Cansel: Rezzan'ın dediğine göre de doğumdan sonra Fatih bebeği çocuk esirgeme kurumunun önüne bırakmış. Hangi çocuk esirgeme kurumu olduğunu o da bilmiyor.

 

Pelin: Ben Rezzan'a hiç inanmadım nedense. Başından savmak için öyle dedi gibi.

 

Cansel: Bana da öyle gibi geldi.

 

Okan: Bu işin peşini de bırakmak yok çocuklar. Bu kız belki yıllar sonra çıktı öğrendi bu gerçeği. Babası onu bıraktığı için kızdı. İntikam istedi. Çözeceğiz hepsini.

 

Pelin: Rezzan da kızını korumak için bizden saklıyordur gerçekleri belki.

 

Cansel: Ama bu kız intikam istiyorsa hem Rezzan'dan hem Fatih'ten alırdı intikamını bence. Sonuçta ikisi birden vazgeçti ondan. Sadece Fatih vazgeçmedi.

 

Pelin: Bilişimcilerde Feridun'un telefonundaki veriler için uğraşıyorlar hala. Hep mesajlarını sildiği için geri getirmek zaman alıyor.

Sahne:11 Araba/İç/Gece:

Batur şoför koltuğunda araba sürerken Fuşya ile Uraz arka koltuktadırlar.

 

Uraz: Batur abi radyoyu açar mısın?

 

Batur: Elbette aslan parçası.

Batur radyoyu açar. Ahmet Kaya'nın "Kum Gibi" şarkısı çalar.

 

 

Fuşya: Ay süper ya Ahmet Kaya. Çok seviyorum ya!

Bunun üzerine Batur sesini açar. Aynadan sevdiği kızı şarkıya eşlik ederken ki görüntüsünü hayran bir şekilde izler. Şarkı bittikten sonra reklamlara girmesiyle Batur sesini kısar.

 

Batur: Ya demek Ahmet Kaya severiz.

 

Fuşya: En sevdiğim şarkıcıdır hatta.

 

Batur: Benimde öyle bende severim.

 

Fuşya: Hakkında ufacık bir şey daha öğrendim.

 

Uraz: Batur abi... Kürt müsün yoksa sen? Ahmet Kaya'yı genelde Kürtler sever.

 

Batur: Yok Urazcım Kürt kökenli değilim. Ama sevdiğim bir şarkıcıdır.

 

Fuşya: Hakkında ufacık bir şey daha öğrendik süper.

 

Batur: Ablanda sonuçta Kürt değil ama seviyor. Demek ki sadece Kürtler sevmiyormuş.

 

Uraz: Evet Türkmen kökenli Tuncelilerdeniz. Memleketimizde Kürtlerde var ama.

 

Batur: Kürtçe biliyorsunuzdur biraz o zaman?

 

Uraz: Yok. Ablam 4 yaşına geldiğinde İstanbul'a taşınmışlar. Ben de tatiller dışında oraya gitmedim çok. Ondan Kürtçe de hiç bilmiyorum.

 

Batur: Alevisiniz sanırım?

 

Uraz: Aynen öyleyiz.

 

Batur: Ben değilim ama alevi dostlarım olmuştu. Çok iyi insanlardır.

 

Uraz: Bizim insanlarımız iyidir genel olarak.

 

Fuşya: Radyoyu açın ya sizin çenenizi hiç çekemem!

 

Batur: Reklamlarda ama.

 

Fuşya: O zaman başka kanallara bak.

 

Batur: Tamam tamam kızma.

Batur kanalları çevirir. Bu seferde Ahmet Kaya'dan "acılara tutunmak" şarkısı çalar.

 

Batur: Haydi iyisin yine Ahmet Kaya şarkısına denk geldik.

 

Fuşya: Var ya! Kahve ile sigara eşliğinde Ahmet Kaya dinleyeceksin. Bu üçlünün yerini hiçbir şeye değişmem. Benim muhteşem üçlüm.

Uraz şaşkın bir şekilde Fuşya'ya bakar.

 

Uraz: Abla...

 

Fuşya: Ablacığım...

 

Uraz: Sigarada nerden çıktı?

 

Fuşya: Ya öylesine latife yapmak için yaptım ya.

 

Uraz: Sigara falan hiç içmiyorsun yoksa değil mi?

 

Fuşya: Yok ablacığım ağzıma bile sürmem.

 

Uraz: Annem bana anlattı. Bebekken hasta olmuşsun ondan uzak durman gerekiyor.

 

Fuşya: Evet ablacığım zaten uzak duruyorum.

 

Uraz: Gözüm üzerine ona göre.

 

Fuşya: Of bir sal Uraz da şarkıyı dinleyelim.

 

Uraz: İyi tamam.

Bir süre sonra silahlarla saldırıya uğrarlar. Fuşya ile Uraz korkarlarken Batur bağırır.

 

Batur: Yere yatın yere!

Bunun üzerine üçü yere eğilirler. Batur arkasına dönüp onlara bakarken silahlar gelmeye devam eder.

 

Batur: Kurşun isabet etti mi size?

Fuşya ile Uraz dehşet içindedirler. Şokun etkisiyle konuşamazlar. Batur onları inceler. Kurşunun onlara isabet etmediğini görünce biraz da olsa rahatlar.

 

Batur: Bana bakın burada kalın sakın. Çıkmayın.

Batur ceketinin gizli cebinden silahını çıkartıp pencereyi açar. Pencereden ateş edip kapının arkasında kendini koruyarak silahlı adamlarla çatışmaya girer. Batur'un silah çıkartıp kullanması Uraz ile Fuşya için ikinci kere şok olurlar. Batur yavaş yavaş adamları indiriyordur. Yavaş yavaş kapıyı aralayıp ateş etmeye devam eder.

 

Fuşya: Batur...

 

Batur: Fuşya siz kalın orada sakın hareket etmeyin bir yere.

Sahne:12 Arabanın Dışı/Dış/Gece:

Batur kapıyı açtığı gibi çıkar. Bu seferde kapının arkasında ateş etmeye devam ederken adamlar tek tek vurulur. Bir tane adam ayağa kalkıp oraya doğru gelir. Batur onu da vurduktan sonra vurulan adamı yerden kaldırıp kalkan görevinde kullanarak diğer adamlara ateş etmeye devam eder. Tüm adamlar tek tek vurulur sadece bir adam kaldığında silahındaki mermi biter. Cesedi önüne alarak gelen mermilerden korunarak adama doğru yaklaşır. Cesedi yere atıp ani hareketle adamın eline vurarak silahını yere düşürmesini sağlayıp yumruklarını geçirerek adama saldırır. Adam acı içinde inler.

 

Adam: Abi yapma yapma!

 

Batur: Şimdi söyle bana seni kim tuttu.

 

Adam: Bilmiyorum.

Batur sinirlenip ayağını adamın bacağına sertçe baskı yaparken adam acıyla inler.

 

Adam: Ah! Abi lütfen abi! Ah!

Batur adamın bacağına baskı yapmaya devam eder.

 

Batur: Abinden falan başlatma bana! Kimin köpeğisin öt bana. Yada deme sen bilirsin kangren olana kadar bırakmam.

Adam acıdan kıvranır.

 

Adam: Tamam abi tamam lütfen!

Adamın artık gözlerinden yaşlar gelir. Zar zor konuşur.

 

Adam: Burak Arıcan... Burak Arıcan...

Batur bunu duyar duymaz adamın bacağına baskı uygulamayı bırakır. Arkasına döndüğünde Fuşya ile Uraz'ı görür.

 

Batur: Çocuklar ben size arabada bekleyin demedim mi?

Yerde yatan sakat adamlardan biri yerden silahını alıp Fuşya ve Uraz'a doğru sıkmak üzereyken bunu fark eden Batur bağırarak onların yanına doğru koşar.

 

Batur: Dikkat edin!

Loading...
0%