@senaryoyazankiz94
|
Sahne:1 Emniyet Müdürlüğü-Koridor/İç/Gece (Devam)
Batur: Ben onun için neler yaptım neler? Babası bir kere dışarı çıkartmamışken evde hizmetçi gibi kullanırken ben yeni mesleğe başlamışken maaşım çok azken ev kirasını ödeyemezken onu pahalı restoranlara götürdüm. Kıyafetler, takılar aldım. İstediği her şeyi yaptım. Bak o ne yaptı ama? O ona tek kuruş faydası olmayan babası için beni sildi. Attı.
Cansel: Kankam... Öyle ya da böyle kız için babası değerli oluyor. Dünyanın en kötü babasına sahip kızlar bile babacı oluyor. Buna bizde şahit olduk. Biliyorsun. Ayrıca bizim mesleği biliyorsun. Sabahtan akşama kadar çalışıyoruz. Gecemiz gündüzümüz belli olmuyor. Operasyonlar, görevler yüzünden evimize yuvamıza vakit ayıramayız. Belki seninle de mutlu olamama ihtimali vardı.
Batur: Böylesi daha iyi olmuştur belki. İlgisizlikten benimle de olamayacaktı belki. Hem benden hem de ailesinden olmuş olacaktı. Zaten bizlerin evlenip düzenli bir yuva kurması zor Cansel: Ondan diyorum sana Pelin diye. Pelin gerçekten sana uygun bir kız. Ayrıca bence Pelin senden hoşlanıyor.
Batur: Yok artık...
Cansel: Cidden oğlum... Sana nasıl baktığını gördüm. Yanlarına Pelin gelir.
Pelin: Selam gençler... Cansel: İyi insanda lafının üzerine gelir dedikleri bu olsa gerek. Bizde tam senden bahsediyorduk. Batur öksürür. Pelin mutlu olur. Pelin: Ne konuşuyordunuz benim hakkımda?
Batur: Şey...
Pelin: Ne?
Batur: Ne kadar iyi başarılı bir komiser olduğundan bahsediyorduk.
Pelin: Öyle mi?
Cansel: Ya...
Pelin: İki Sokak aşağıda çok iyi bir waffle yapan yer açılmış gidelim mi?
Cansel: Siz gidin benim işim vardı. Onları halletmeye gideyim. Cansel, Batur'a gülümseyerek uzaklaşır. Pelin: Gelmek ister misin? Batur: Olur gidelim... Arabamla gidelim istersen.
Pelin: Olur... Sahne:2 Düvenci Konağı-Fuşya'nın Odası/İç/Gündüz (Aradan birkaç gün geçer) Fuşya yatağında yavru kedisi Cokie'ye sarılır halde amcasını düşünerek ağlar. Amcasıyla anıları gözlerinden geçip dalıp gitmişken kapının çalmasıyla kendisine gelir. Hemen gözlerindeki yaşları siler.
Fuşya: Gelin. Dicle gelir. Oldukça coşkuludur. Dicle: Ben geldim. Fuşya, kedisi Cokie'yi yatağına koyup ayağa kalkar. Fuşya: Dicle... Hoş geldin. Dicle, Fuşya'ya sıkıca sarılır.
Dicle: Seni çok merak ettim. Bir süre yalnız kalıp dinlenmeye ihtiyacın vardır diye düşünüp yalnız bıraktım ama artık yeter.
Fuşya: Amcam... Kötü biri değildi. Sadece eğlenmeyi seven biriydi. Kimseye bir zararı olmadı. Kim onu neden öldürmek istesin ki aklım almıyor.
Dicle: Cinayet olduğu kesin mi?
Fuşya: Polislerin bulduğu delillere göre öyleymiş. Babamdan da şüpheleniyorlar.
Dicle: Bu saçmalık... Feridun amcam melek gibi biridir. Kimseye zarar vermez.
Fuşya: Miras meseleleri yüzünden hep.
Dicle: Merak etme. Eminim katili bulup tutuklayacaklardır. Bu kadar teknoloji çağındayız. Her şeyden bir delil çıkıyor sonuçta. Feridun amcamın da suçsuz olduğu ortaya çıkacaktır.
Fuşya: Umarım...
Dicle: Sen hiç merak etme. Ama amcan emin ol hayatını yaşamanı isterdi. Böyle eve takılı kalıp depresif takılman emin ol onu çok üzüyordur. Bu gece partiye gidiyoruz. Fuşya: Dicle... Hiç parti havamda değilim.
Dicle: İtiraz kabul edilmiyor. Amcan için geleceksin. Dicle, dolapları açıp kıyafetleri inceler. Fuşya: Parti nerede? Dicle: Arıcanların köşkünde. Fuşya: Onları hiç sevmiyorum. Babamla iş konusunda problemleri vardı biliyorsun. Dicle dolabı kapar. Dicle: Çok doğru kankam unutmuşum. Cafede takılırız bizde madem ya da odanda netfix açarız.
Fuşya: Bir saniye bir saniye... Amcamın ölümünde bu Arıcanların parmağı olabilir.
Dicle: O kadar ileri gidebilirler mi?
Fuşya: Babam bu Arıcanların çok tehlikeli olduğunu söyledi. İş tekliflerini kabul ettirmek için silahlarla bile babamı tehdit etmişler. Korumalarla hep bir yerlere gidip geldik bir süre.
Dicle: O zaman hiç gitmeyelim. Fuşya: Aksine gidelim bir. Dicle şaşırır. Dicle: Fuşya... Ne diyorsun?
Fuşya: Amcamın ölümün de parmakları var mı? Belki bir şeyler öğrenirim.
Dicle: Emin misin?
Fuşya: Eminim. Zaten anladığım kadarıyla başkasıyla anlaştıklarında bizimle uğraşmayı da bırakmışlardı. Parti zaten kalabalık olacak. Tehlike olmaz. Sahne:3 Emniyet Müdürlüğü-Toplantı Odası/İç/Gündüz: Okan toplantı masasında otururken Batur, Cansel ve Pelin gelir.
Pelin: Amirim. Bizi çağırmışsınız. Okan: Oturun çocuklar. Batur, Cansel ve Pelin otururlar. Okan: Fatih'in davası için çağırdım. Cansel: Bir gelişme mi var? Okan: Maalesef ki yok.
Batur: Kavga ettiği insanları da sorguya çektik. Onlardan da çıkmadı bir şey.
Okan: Zaten bence onlarla vakit kaybettik. Esas yönelmemiz gereken kişiler Feridun ile oğlu Oktay... Yanlış ifade verdiler. Bir şey biliyorlar. Batur: Biliyorsunuz amirim... Savcılık onayı olmadan arama yapamıyoruz. Hala çıkmadı mı onay?
Okan: Bekliyoruz. Ama bu süre içinde boş boş oturmayacağız. O köşke sızıp ipucu bulmalıyız.
Cansel: Amirim... Onları siz ve ben sorguladık. Bizi tanıyorlar. Biz sızamayız. Batur: Beni görmediler hiç. Ben sızabilirim. Pelin: Bende yoktum. Okan: İşte sizi bu yüzden çağırdım. Okan; Pelin ile Batur'u işaret eder. Okan: İkiniz orada çalışan olarak işe gireceksiniz. İkinizi de ayarladım. Batur: Ne olarak çalışacağız? Amirim... Okan: Batur sen şoför olacaksın. Pelin sende mutfak çalışanı olacaksın. Pelin şaşkınca bakakalır. Pelin: Amirim... Şaka mı bu?
Okan: Hayır... Pelin... Gayet ciddiyim? Pelin: Başka iş yok muydu? Okan: Tabi hanımefendi... Size hangi iş uygundu acaba? Pelin: Ama amirim... Ben nasıl mutfak çalışanı olacağım? Daha yumurta bile kıramam ki ben. Okan: O zaman hızlandırılmış bir eğitim alsan iyi olur. Görev yarın başlıyor. Pelin: Amirim... Bir günde yemek yapmayı nasıl öğreneyim? Ben şoför olsaydım bari. Batur mutfak çalışanı olurdu bence. Batur: Pelinciğim... Ülkemizde kimse bayan şoför görmeye alışık değil maalesef. Senin şoför olman abes kaçar ondan. Pelin: İlk olurdum ben. Ne var bunda? Bence cinsiyetçi kalıpları kırmamız gerekiyor. Okan: Size kolay gelsin gençler. Okan kalkıp gider. Pelin bir şey diyecek gibi olup diyemez. Cansel ile Batur da usulca kalkıp giderler. Pelin: Of! Sahne:4 Arıcan Konağı-Bahçe/Dış/Gece: Müzik sesi eşliğinde bazı insanlar dans ederken bazıları ise içecekler içip atıştırmalıklar yer. Ahmetcan ile Serhat masalardan birine oturmuş bira içerler. Ahmetcan gelen kızları keser.
Ahmetcan: Hatunlara bak ya...
Serhat: Ahmetcan... Biraz hızlı olmadı mı? Merve ile ayrılalı daha ne kadar oldu? Ahmetcan: Merve mi? O benim için sadece eğlenceydi. Yaşandı ve bitti. Serhat: Zaten tüm kızlar senin için eğlence ki. Ahmetcan: Oğlum... Ne yapayım? Serhat: Bir tane kız seç adam gibi. Sadece onunla mutlu olmayı denesen.
Ahmetcan: Seçmediklerim üzülür ama onlara yazık değil mi? Vicdanım el vermez benim buna. Hepsini birden mutlu etmek varken. Ahmetcan kahkaha atar. Serhat: Ahmetcan... Senden adam olmaz. Bu sırada Merve ile Buket gelir.
Merve ve Buket: Selam... Serhat: Hoş geldiniz kızlar... Merve: Ahmetcan... Biraz konuşabilir miyiz? Merve ile Ahmetcan uzaklaşırlar. Buket de hemen Sehat'ın yanına oturur. Buket: Nasılsın? Serhat... Serhat: Çok şükür iyiyim. Buket... Sen nasılsın? Buket: Bende iyiyim. Teşekkür ederim. Sahne:5 Arıcan Konağı-Evin Giriş Kısmı/Dış/Gece: Ahmetcan: Evet... Merve... Seni dinliyorum. Merve: Ne demek seni dinliyorum? Ahmetcan... Kaç kere aradım mesaj attım birine bile dönmedin. Ahmetcan: Bunaltıyorsun beni. Rahat bırak beni ya. Merve: Ahmetcan... Birkaç gün öncesine kadar çok iyiydik. Ne değişti?
Ahmetcan: Bak güzelim... Seninle takıldık eğlendik. Güzel şeyler yaşadık ama ne derler bilirsin her güzel şeyin sonu vardır. Bununda sonu geldi. Merve sinirlenir. Merve: Ya sen nasıl bir insansın?
Ahmetcan: Tanıştırayım güzelim. Benim adım Ahmetcan. Romeo değil. Fuşya ile Dicle yanlarından geçerken Ahmetcan, Fuşya'ya avını bulmuş avcı gibi bakar. Bu bakışları gören Merve'nin sinirleri bozulur. Ahmetcan tam Fuşya'nın peşinden gidecekken Merve elinden tutup onu durdurur. Ahmetcan sinirle elini çeker.
Ahmetcan: Kızım anlamıyor musun? Bitti. Finito. Artık rahatsız etme beni. Ahmetcan, Fuşya'yı takip etmeye devam eder.
Ahmetcan: Fuşya... Hoş geldin. Çok güzel olmuşsun. Fuşya, Ahmetcan'ı duymazdan gelerek yoluna devam eder. Sahne:6 Arıcan Konağı-Bahçe/Dış/Gece: Serhat ile Buket sohbet ederlerken Fuşya ile Dicle'nin gelmesiyle Serhat'ın hayran hayran Dicle'ye bakışı Buket'in sinirlerini oynatır. Dicle dans pistine gidip dans ederken Fuşya evin içerisine girer. Serhat'ın Dicle'yi hayran hayran izlemesi Buket'in sinirlerini bozmaya devam eder. Sahne:7 Pelin'in Evi/İç/Gece: Pelin yemek yapmak için uğraşırken kapı çalar. Kapıyı açmaya gider. Gelen Cansel ile Batur'dur. Pelin: Hoş geldiniz.
Cansel: Hoş bulduk.
Batur: Yemeğe çağırdın gelelim dedik.
Pelin: İşte mutfak çalışanı olmak için prova yapıyorum. Sizde jürilik yapın iki arkadaşım olarak değerlendirin beni. Geçin bakalım içeriye. Cansel ile Batur salona geçip koltuklara otururlar.
Pelin: O zaman ilk yemekten başlıyorum servise. Pelin mutfağa gider.
Cansel: Neler yaptı acaba? Batur: Umarım zehirlemez bizi. Cansel ile Batur kıkırdarken Pelin gelir.
Pelin: Neye gülüyorsunuz?
Batur: Aramızda bir şaka yaptık da. Pelin: İlk yemeğimiz yaprak sarması. Pelin tabağı sehpaya koyar. Kocaman kocaman yaprak sarmaları gören Cansel ile Batur bakakalırlar. Pelin: Hiç sormayın canım çıktı ya. Ben mi onları sardım onlar mı beni anlamadım hiç. Ne zor işmiş böyle. Cansel: Kızım ne kadar küçücük sarmışsın ya öyle Birazcık daha büyük sarsaydın salonu kapsayacak kadar falan. Pelin: Daha küçük oluyordu ya değil mi? Cansel: Elbette. Benim anneciğim bunları yaparken küçük serçe parmak kadar yapar. Görseniz. Seninkiler bir elim kadar büyük olmuş. Pelin: Olmamış mı ya? Batur: Tadına bakalım öyle karar verelim ya bence. Görüntü yanıltıcı olabilir değil mi? Şey yapmayalım. Batur bir tane eline alır. Bir lokma ısırır. Ve dişi acır. Batur: Ah... Dişim. Pelin: Batur... Ne oldu? Cansel: Kanka... İyi misin? Batur: Baya sert dişim gitti. Bu dolmalar öyle sert ki operasyona götürsek tüm suçluların hepsini bu dolmalar sayesinde yere serebiliriz öyle deyim. Hatta devriyeye çıktığımızda bence yanımıza alalım. Pelin: Ya... Dalga geçme. Of! Neyse diğer yemeği getiriyorum. Pelin mutfağa gider. Cansel: Kankam... Yalnız Pelin ile evlenirsen sıcacık ev yemeklerini unut. Her gün dışarda yemek zorunda kalırsın. Her güzelim kusuru var dedikleri bu olsa gerek. Batur: Duyacak şimdi. Deme böyle şeyler. Pelin yine elinde tabakla gelip tabağı sehpaya koyar. Cansel ile Batur dehşetle tabağa bakarlar. Cansel: Bu da ne? Pelin: İşte ne yemeğine benziyor? Cansel: Ben bir şeye benzetemediğim için soruyorum. Batur: Bende çıkaramadım pek. Kim bu arkadaş? Bizim mutaftan değil sanırım. Yabancı mutfaktan geliyor. Pelin: Karnıyarık işte ya.
Cansel: Bu daha çok karnı deşik, karnı delik olmuş.
Pelin: Bir tadına baksanız. Batur: Haydi... Cansel... Bak bir. Cansel: Sen bak. Batur kısık sesle konuşur. Batur: Öncekinde ben feda ettim kendimi şimdi sıra sende. Cansel kısık sesle cevap verir.
Cansel: Abicim... Ben daha çok gencim ölmek istemiyorum. Batur: Haydi... Cansel... Cansel yüzünü ekşiterek bir lokma alır. Ve öksürür. Batur ile Pelin dehşet içinde bakakalırlar. Batur: Cansel... İyi misin?
Pelin: Cansel... Ne oldu?
Cansel: Galiba öleceğim. Ambulans çağırın. Pelin hemen Cansel'e bir bardak su verir.
Pelin: Of! Bu işi beceremeyeceğim.
Batur: Pelin... Bence ümidi kaybetme. Bak biz senin yanındayız. Üçümüz birlikte pratik yapabiliriz. Batur ayağa kalkar.
Batur: Cansel... Hadi hep beraber mutfağa. Sahne:8 Pelin'in Evi-Mutfak/İç/Gece: Üçü girdiğinde mutfağın dağınıklığı karşısında Cansel ile Batur şaşkınca etrafına bakakalır.
Cansel: Bu mutfağın hali ne böyle?
Pelin: Yemek yaptım. Olur, o kadar ya.
Cansel: Burada resmen savaş çıkmış. Adeta üçüncü dünya savaşı olmuş.
Batur: Hırsız girse bu mutfağın halini görse korkudan hiçbir şey çalamadan kaçar emin ol.
Pelin: Of! Ya!
Batur: Neyse söz verdik Pelin'e yardım edeceğiz artık.
Cansel: Ben vermedim. Cansel tam gidecekken, Batur yakasından tutar.
Batur: Haydi... Cansel... Tezgâhı temizleyerek başlayalım. Sahne:9 Arıcan Konağı-Bahçe/Dış/Gece: Dicle dans ederken; Merve ile Buket yanına gelir.
Buket: Merve... Deprem mi oluyor ne? Merve: Yok... Buketçiğim... Bu arkadaştan geliyor. Dicle: Ay çok komiksiniz. Buket: Yer yerinden oynadı resmen. Sen dans etmesen mi? Millet korkup kaçacak yoksa. Dicle: Rahatsızsanız siz gidin. Sizden başka rahatsız olanda yok burada. Buket: Avukatın Fuşya yok muydu? Dicle: Biz arkadaşız bir kere. Gerçek dostluğu siz nereden bileceksiniz?
Merve: Hayır... Birde fitmiş gibi göbeğini açmışsın. Hamur göbekli. Benim böyle göbeğim olsa utancımdan saklardım. Buket: Bacaklarda aynı fil gibi. Fil bacaklı. Bunları gösterip milletin göz zevkini bozmaya utanmıyor musun?
Dicle: Siz gösterirken nasıl utanmıyorsanız bende öyle utanmıyorum. Tamam mı? Merve: Atladığın küçük bir ayrıntı var tatlım ama. Bize bakan hayranlıkla bakıyor sana bakan acıyarak veya iğrenerek.
Dicle: Nerden biliyorsun? Milletin içini mi okuyorsun? Dicle oradan uzaklaşır. Etrafına bakınır.
Dicle: Fuşya... Nereye kayboldu? Tuvalete gidiyorum dedi. Uzun kaldı. Sahne:10 Arıcan Konağı/İç/Gece: Fuşya tek tek odaların içlerine bakar. Çalışma odası gibi bir yer görür görmez hemen içerine girer. Sahne:11 Arıcan Konağı-Çalışma Odası/İç/Gece: Hemen bilgisayar masasının oraya gider. Çekmeceleri kurcalar. İşlerle ilgili evraklar vardır. En sonunda "Düvenci Ailesi" diye zarf görür. İçini açar. Bir sürü iş güç belgesi vardır. Tüm aile bireylerinin tek tek takip edildiği fotoğrafları bulur. Amcasının bile takip edilmiş olduğunu görür. Hemen telefonuyla fotoğrafını çeker. Anlamamış olmasına rağmen birkaç iş belgesinin fotoğrafını da alır. Whatsapp üzerinden Dicle'ye atıp mesajları anında siler. Tam kapıdan çıkacakken Ahmetcan gelir.
Ahmetcan: Ne yapıyorsun abimin çalışma odasında? Fuşya birden heyecanlanır. Sakin kalmaya çalışır.
Fuşya: Lavaboyu arıyordum.
Ahmetcan: Neden uzun süre burada kaldın o zaman.
Fuşya: Yok daha yeni geldim sayılır.
Ahmetcan: Yalan söyleme. Seni takip ettim. Baya bir süredir buradasın. Aradığını bulabildin mi?
Fuşya: Hiçbir şey aramadım. Fuşya telefonunu uzatır.
Fuşya: Bakabilirsin istersen. Ahmetcan geri çeker.
Ahmetcan: Umrumda değil biliyor musun?
Fuşya: İyi o zaman... Fuşya tam çıkmak isterken Ahmetcan engel olur. Fuşya: Gitmek istiyorum. Ne yapıyorsun? Ahmetcan kapıyı kilitleyip anahtarı yere fırlatır. Fuşya çok korkar. Yüksek sesle konuşur.
Fuşya: Ne yapıyorsun? Delirdin mi? Ahmetcan hemen bir eliyle Fuşya'nın ağzını kapatır. Diğer eliyle de Fuşya'nın belini sarar. Fuşya ellerini kollarını hareket ettiremez. Bacaklarını hareket ettirmeye çalışır. Ahmetcan, Fuşya'nın kulağına fısıldar. Ahmetcan: Şiiit! Akıllı uslu kız ol. Fuşya'yı yere yatırır. Ağzı açılan Fuşya bağırır. Fuşya: İmdat! Ahmetcan kravatıyla Fuşya'nın ağzını bağlayıp ellerini tutar kendi bacaklarıyla da Fuşya'nın bacaklarını sıkıştırıp hareket etmesini engeller. Sesi çıkmayan hareket edemeyen Fuşya acı içinde gözyaşlarına boğulur. Ahmetcan: Sakin ol biraz eğleneceğiz sadece. Ahmetcan, Fuşya'nın boynundan öpmeye başlar.
Ahmetcan: Sende beni istiyorsun. Bunu görebiliyorum. Tam bacaklarını öpmeye başladığında Fuşya kalkmak ister bunun üzerine Ahmetcan onu tekrar tutar. Ahmetcan: Demek hala zor kızı oynamaya devam edeceksin. Kemeriyle Fuşya'nın kollarını arkadan bağlayıp yere yatırır. Sonra bacaklarını öpmeye devam eder. Fuşya ne kadar direnmeye çalışsa da artık boş olduğunu anlayıp acı şekilde ağlayama devam eder. Maalesef hayatının en kötü gününü yaşar. Sahne:12 Arıcan Konağı-Çalışma Odası/Dış/Gece: Burak odasının kapısını açmak isterken kapının kilitli olduğunu fark edince öfkelenir. Burak: Neler oluyor? Bana hemen yedek anahtarı getirin. Burak'ın Çalışanı: Emredersiniz Burak Bey. Burak'ın Çalışanı gider. Sahne:13 Arıcan Konağı-Çalışma Odası/İç/Gece: Burak içeri girdiğinde gördüğü manzara karşısında şok olur. Ahmetcan, Fuşya'nın üzerindedir. Yerde kan lekesi vardır. Ahmetcan da abisini görünce şaşırır. Ahmetcan: Abi... Burak sinirlenir. Burak: Ulan hergele... Ne yaptın böyle? Ahmetcan: Abi... Açıklayabilirim. Burak öfkeyle Ahmetcan'a yumruklarını geçirir. Burak: Artık şu sikine hâkim olmayı öğren eşoleşeğin çocuğu senin arkanı toplamaktan bıktım usandım. Ahmetcan: Ama abi... O benimle olmak için baya can atıyordu. Burak: Sus lan sus... Burak, Ahmetcan'ı bir süre dövmeye devam etikten sonra yana bakar Fuşya'yı görememesi üzerine dövmeye devam eder. Sahne:14 Arıcan Konağı-Lavabo/İç/Gece: Fuşya kendisini acı içinde lavaboya atıp kapıyı kilitler. Hala yaşadıklarının şoku üzerindedir. Duvarı yumruklayıp hıçkırarak ağlamaya devam eder. Kapının sesi çalmasıyla korkar. Sessizce orada kalakalır. Dicle'nin sesinin duymasıyla rahatlar. Dicle: Fuşya... Orada mısın? Fuşya ses tonunu normal tutmaya çalışır. Fuşya: Evet...
Dicle: Seni çok merak ettim. Her yerde seni aradım. Ne oldu iyi misin? Fuşya: İyiyim. Dicle: Girebilir miyim? Fuşya hemen lavabonun karşısına geçip yüzünü yıkar. Peçeteyle yüzünü sildikten sonra kapıyı açar. Dicle, Fuşya'yı görünce dehşete düşer.
Dicle: Fuşya... Neler oluyor? Neyin var? Fuşya: Regl oldum. Kendimi iyi hissetmiyorum. Eve gidelim mi? Dicle: Önlemin var mıydı? Fuşya: Vardı vardı. Dicle: Tamam o zaman... Sahne:15 Araba/İç/Gece: Araba giderken Fuşya ile Dicle arkada konuşurlar.
Dicle: Fuşya... Kâbus görmüş gibisin. Bir şey mi oldu doğru söyle.
Fuşya: Amcamın ölümünde Arıcan'ların parmağı olabilir.
Dicle: Ne? Bana tuvalete gidip geleceğini söylemiştin. Arama yapmaya mı gittin. Neden tek başına gittin ya. Tehlikeli olduklarını sen demiştin. Fuşya: Seni de tehlikeye atmak istemedim. Dicle: İyi ama senin içinde tehlikeli. Yürek mi yedin kızım ya. Fuşya: Bir şey olmadı ya. Dicle: Sanki bir şey olmuş gibi tir tir titriyorsun ama. Fuşya: Sadece amcamın ölümü aklıma gelip üzüldüm işte. Birde hastalanınca aniden işte. Dicle: Kıyamam canım ya... Bu günleri beraber atlatacağız hiç merak etme. Fuşya: Bulduğum şeyleri watsapptan sana attım. Dicle hemen telefonuna bakar. Sahne:16 Düvenci Konağı-Fuşya'nın Odası/İç/Gece Fuşya odasına girer girmez kedisi Cokie'ye sarılıp ağlar. Birden ağrı hisseder. Acı içinde karnına dokunur. Cokie'yi yatağına bırakıp çekmecesinden bir tane ağrı kesici alıp içtikten sonra yatağına oturup Cokie'yi alıp sevmeye başlar. Fuşya: Cokie... Ne yapacağım şimdi ben? Bugün ki olanları babama hiç diyemem. Babam bunları duyarsa Arıcanları öldürür. Adamın zaten başında o kadar bela varken. Of! Yarın okulda yine onu göreceğim. Bunu istemiyorum.
Fuşya ümitsizce gözyaşlarına boğulur. Sahne:17 Düvenci Konağı-Fuşya'nın Odası/İç/Gündüz Fuşya, kâbus görecek yatağında kıvranıyordur. Bağırarak uyanır.
Fuşya: Dokunma... Dokunma bana! Fusya terler içinde uyanırken Sabiha dehşete düşer.
Sabiha: Kızım... Neler oluyor? Sabiha, Fuşya'ya sarılır.
Sabiha: Canım benim... Kâbus mu gördün? Kıyamam sana ben. Hala amacının ölümünü atlatamadın değil mi? Fuşya: Evet... Sabiha: Canım benim... Anlıyorum. Hepimiz için zor. Uzman birine danışmak ister misin? Belki iyi gelir. Fuşya: Olabilir... Sabiha: Tamam... Bakarım o zaman ben. Haydi, hazırlan kahvaltıya gel canım... Okuluna geç kalma. Sabiha odadan çıkar. Fuşya ağrı sızı içerisinde yerde kıvranır.
Fuşya: Ah! Ayağa kalkmaz halde yerde kıvranarak çekmecesinden ağrı kesici çıkartıp iki tane hap alıp yutar. Bir süre yerde bekledikten sonra ağrısı hafifleyince ayağa kalkıp aynaya bakarak kendi kendine konuşur.
Fuşya: Tamam... Fuşya... Sakin ol. Okulda yalnız olmayacaksın değil mi? En nihayetinde. Sahne:18 Düvenci Konağı-Salon/İç/Gündüz Tüm Düvenci ailesi hep birlikte kahvaltı yaparlarken Fuşya kalkar. Fuşya: Bereketli olsun. Feridun: Kızım... Az yedin. Fuşya: Doydum... Baba... Feridun: Okulda yersin o zaman. Gel seni yeni şoförümüzle tanıştırayım. Seni okula o bıraksın. Feridun ile Fuşya giderler. Sahne:19 Düvenci Konağı/Dış/Gündüz Batur arabanın önünde beklerken Feridun ile Fuşya gelir.
Feridun: Batur... Batur: Günaydın efendim... Feridun: Günaydın... Kızım Fuşya ile tanış. Batur, Fuşya'ya elini uzatır. Fuşya karşılık vermeden arabanın arka koltuğuna geçer. Batur içinden konuşur: Batur: Tipik bir zengin kızı işte. Burnu havada egoist şımarık... Feridun: Kardeşimi yeni kaybettik de kızım hala onun acısını yaşıyor. Kusura bakma... Batur: Çok üzüldüm. Başınız sağ olsun. Feridun: Dostlar sağ olsun. Sahne:20 Yollar/Dış/Gündüz Batur arabayı sürerken Fuşya da arka koltuktadır. Arada göz göze gelseler de ikisi de önlerine dönüp birbirlerine bakmamaya çalışırlar. Fuşya yakınlardaki marketi işaret eder. Fuşya: Burada durur musun? Batur: Tamam... Batur hemen arabayı uygun bir yere park eder. Fuşya markete girer. Batur bir süre onu beklerken cebinden sigara kutusunu çıkartır bir tane sigara alıp yakar. Ve içmeye başlar. Fuşya elinde poşetlerle döndüğünde Batur sigaranın yarısına gelmiştir. Tam atacağı sırada Fuşya durdurur.
Fuşya: Devam et önemli değil. Hatta bir tane bende yakayım. Fuşya poşetleri arabaya koyduğu gibi çantasından bir tane sigara çıkarıp yakar. Batur: Babanız... İçtiğinizi biliyor mu? Fuşya: Hayır. Bilmiyor. Sır saklarsın değil mi? Fuşya çantasından bir tane Batur'a da uzatır.
Fuşya: Dene bak böğürtlenli benim ki. Batur almak istemese de Fuşya ısrar eder.
Fuşya: Al al çekinme. Batur sonunda alır. Batur: Teşekkür ederim... Birlikte sigara içerler. Fuşya'nın sigarası bittikten sonra arabaya koyduğu poşetin içerisinden kedi maması çıkarır.
Batur: Kedi maması mı aldın? Fuşya: Cokie'nin maması bitmişti alayım dedim. Batur: Cokie? Fuşya: Benim kedim. Batur: Yani siz zengin insanların yabancı isim merakını anlamıyorum. Kurabiye desen ne olur? Havalı mı olmaz. Pardon cool mu olmaz?
Fuşya: Sana soracak değilim kedime isim verirken. Bu arada bir şoföre göre iyi İngilizce biliyorsun aferin sana. Cokie'nin kurabiye olduğunu öğrenmişsin. Batur: Senin de çenen boyundan baya baya büyükmüş. Fuşya: Bende seni tanıyana kadar dinozorların nesli tükendi sanıyordum. Batur sinirlense de sakin kalır. İçinden konuşur.
Batur: Bu kızla işimiz iş. Şu cinayeti bir an önce çözülse de şu havalı egoist kızdan kurtulsam. Fuşya hemen yol kenarındaki kaplara kutudaki mamadan doldurur. Kediler gelip mamalardan yerler. Bazı kediler Fuşya'nın ayağına dolanırken Fuşya onları sever. Bazısını kucağına alıp sever. Batur bütün bunları hayranlıkla izlerken o da dayanamayıp kedileri sevmeye gelir. Birlikte mutluluk içinde kedileri severler. |
0% |