@senaryoyazankiz94
|
Sahne:1 Pavyon/İç/Gece (Devamı): Cansel'in gözü sarhoş yere yığılan adamlara takılır.
Cansel: Sarkıntılık mı ettiler?
Pelin: Arkadaşların canı bela çekmişte bende verdim.
Cansel: Bana deseydin ya.
Pelin: Sana güvenip polis olmadım. Merak etme. Behçet iyice şaşırır.
Behçet: Ne polisi? Siz ne diyorsunuz? Pelin hanım... Sahne:2 Arıcan Konağının Önü/Dış/Gece: Batur gelir gelmez iki koruma gelir.
Koruma1: Buyurun kime bakmıştınız.
Batur: Burak...
Koruma1: Burak Bey mi?
Batur: Ona bey demek beylere hakaret olur. Kendisine öyle hitap etmem. Korumalardan biri saldıracak gibi olurken diğer onu durdurur.
Koruma1: Burak Bey şu an evde yoklar.
Batur: O zaman kendisine bir an önce gelmesi gerektiğini söyleyin.
Koruma1: Kim diyelim.
Batur: Batur komiser deyin. Sahne:3 Nazan'ın Evi-Nazan'ın Odası/İç/Gece: Burak ile Nazan, Nazan'ın yatağında çıplak yatıyorlardır. Nazan uyurken Burak'ın gözleri hala açıktır. Burak'ın telefonu çalar. Yandaki komodinin üzerinden telefonunu alıp açar.
Burak: Ne oluyor?
Koruma1: Batur komiser diye birisi geldi acilen sizinle konuşmak istediğiniz söyledi.
Burak: Gönderin iti. Onunla uğraşamam şimdi.
Koruma1: Peki efendim Sahne:4 Arıcan Konağının Önü/Dış/Gece:
Koruma1: Burak Bey gitmenizi şu anda işi olduğunu söyledi.
Batur: Ya öyle mi? Ben işi bitine kadar beklerim sorun değil.
Koruma2: Buradan zorluk çıkartmadan gitseniz iyi olur. Batur kahkaha atarak korumaların üzerine yürür.
Batur: Ama ben zorluk seviyorum birader o ne olacak? Korumalar silahlarını çıkartıp Batur'a doğrulturlar.
Koruma2: Hemen buradan si.... olup git. Batur ellerini havaya kaldırır.
Batur: Tamam tamam...
Koruma2: Haydi aslanım haydi. Batur iki eliyle birden korumaların kollarını sertçe bükerek silahlarını düşürür.. Bilekleri bükülen adamlar acıyla inlerler.
Batur: Aslanlar ne oldu? Sertçe bileklerinden tuttuğu gibi yere iter. Biri kalkıp tam yerden silah alacakken Batur bunu fark edip eline sertçe bastırmasıyla adam acıyla inler. Daha sonra ona yumruklarını geçirirken yerde yatan diğer koruma sağlam olan eliyle Batur'u itekler. Batur ona da bir kafa atarak baygın hale getirdikten sonra eve yürür. Sahne:5 Arıcan Konağı/İç/Gece: Batur hemen konağın içerisine girerken evin hizmetçisi gelir.
Hizmetçi: Buyurun? Batur, polis kimliğini gösterir.
Batur: Anıl'a götürün beni.
Hizmetçi: Tabi Sahne:6 Arıcan Konağı-Anıl'ın Odası/İç/Gece: Anıl yerde oturmuş oyuncaklarıyla oynarken Batur gelir. Yavaşça Anıl'a doğru eğilir.
Batur: Anıl... Anıl masumca Batur'a bakar. Batur'un içinde çocuğu sevme hissi oluşur. İçinden konuşur.
Batur: Gerçekten benim oğlum olabilir misin sen ya? Anıl tatlı ses tonuyla seslenir:
Anıl: Abi...
Batur: Anne.. Anne kelimesini duyunca küçük Anıl heyecanlanır.
Anıl: Anne... Anne istiyor.
Batur: Gel seni annene götüreceğim. Anıl çok mutlu olup Batur'un kucağına atlar.
Anıl: Anne... Sahne:7 Nisanur'un Avukatının Evi-Salon/İç/Gece: Nisanur oğlu Anıl'a sımsıkı şekilde sarılır.
Nisanur: Batur sana ne kadar teşekkür etsem azdır. Sayende oğluşuma kavuştum.
Batur: Nisanur... O gün söylediğin şey doğru mu? Yani emin misin?
Nisanur: Eminim son derece... Batur'un yüzü düşerken Nisanur elini tutar.
Nisanur: Batur bak... Gerçekten özür dilerim yıllar önce demem gerekiyordu ama işte. Korktum. Batur hiçbir şey demeden arkasını dönüp gider.
Nisanur: Git bakalım git. Kendimi yine affettiririm bunu bir kere yaptım nasılsa. Oğlunu işaret ederek konuşur.
Nisanur: Bizi birbirimize bağlayan aşk meyvemizde var. Gülerek oğlunu sevmeye devam eder. FLASHBACK1: 7 Yıl Önce (Nisanur ile Batur'un İlk Tanışması): Sahne:8 Nisanur'un Evi /İç/Gündüz: Nisanur ailesiyle birlikte İzmir de bir gecekonduda yaşamaktadır. Nisanur, abisi Numan ve annesi kahvaltı ederler.
Nisanur'un annesi: Oğlum yeni işin nasıl? Alışabildin mi? Nisanur gülerek konuşur.
Nisanur: Ne işinden bahsediyorsun anne. Allah aşkına. Onun kahvehanede kumar oynamaktan başka ne işi olabilir ki? Numan oldukça sinirlenir. Sertçe masaya vurur.
Numan: Kız! Kapa çeneni alırım ayağımın altına.
Nisanur'un annesi: Çocuklar lütfen sabah sabah durun ya! Anne, oğlunun kafasını okşayarak konuşur.
Nisanur'un annesi: Hem benim oğlum söz verdi. Artık kumarı bıraktı. İşinde gücünde.
Nisanur: Sen öyle san anne. Nevzat abinin kasabına gittim geçen abimi görmeye ama bir ne göreyim. Abim işten ayrılmış. Numan, Nisanur'a öfkeyle dövecek gibi bakarken anne de şaşkındır.
Nisanur'un annesi: Nasıl yani ya?
Numan: Ya işte bu patron bozuntularını bilmiyorsunuz sanki ya! Hesaplarda ufak bir yanlış yaptım. Acımadan çıkartıldım işten. Annesi, oğluna sarılır.
Nisanur'un annesi: Kıyamam evladıma ya! Bu Nevzat da iyi ki bir kasap dükkanı açmış. Burnu havalarda oldu iyice. Sanki dersin şirketi var.
Nisanur: Nevzat abi kovmamış. Abim isteyerek çıkmış. Numan bu sefer iyice sinirlenip öfkeyle ayağa kalkar. Anneleri araya girmeye çalışırken Numan, Nisanur'a tokat atarak onu yere düşürür.
Nisanur'un annesi: Oğlum! Ne yapıyorsun? Dur.
Numan: Ben gidiyorum yoksa bu kız elimde kalacak. Çenesi düştü iyice. Numan öfkeyle giderken annesi yerden kızını kaldırır.
Nisanur'un annesi: İyi misin kızım? Buz getireyim dur. Nisanur koltukta oturup acıyan yerini tutarken annesi buz getirir.
Nisanur'un annesi: Kızım ama abinin üzerine gitme bu kadar.
Nisanur: Ne gitme bu kadar anne? Onun borçları yüzünden babam bulduğu tüm işlere girmiş durumda adam gece gündüz demeden çalışıyor. Doğru düzgün dinlenemiyor bile. Adamcağız yorgunluktan dolayı başına bir şey gelse.
Nisanur'un annesi: Kızım Allah korusun ya deme öyle.
Nisanur: Oğlun ise o sırada borçlarının üzerine yeni borçlar yapmakta meşgul.
Nisanur'un annesi: Yok ya düzeldi benim oğlum artık. Düzgün iş bulup çalışacak.
Nisanur: Buna gerçekten inanıyor musun anne ya? Nisanur oturduğu yerden kalkar.
Nisanur: Neyse ya! Bende okula gideyim artık. Annesi yüzü asık bir şekilde kızını inceler.
Nisanur'un annesi: Kız böyle mi gideceksin ya mektebe?
Nisanur: Evet anne.. Ne var bunda?
Nisanur'un annesi: Çok özentisiz kıyafetlerin. Biraz makyaj falanda yap.
Nisanur: Anne altı üstü okula gidiyorum. Bu kadar özenmeye ne gerek var ki?
Nisanur'un annesi: Kızım zenginlerin mektebine gidiyorsun. Orada bir sürü zengin çocuklar vardır.
Nisanur: Var evet ne olmuş?
Nisanur'un annesi: Ne demek ne olmuş? Zengin çocuklardan birini tavlayıp evlendin mi?
Nisanur: Of anne! Ben oraya okumaya gidiyorum. Zengin koca bulmaya değil. Okulu bitirip güzel bir işe girdim mi... Annesi, kızının cümlesini yarıda keser.
Nisanur'un annesi: Bırak ya Allah aşkına bitirdin mi anca asgari ücretli işe giriyorsun. Bak Sıdıka teyzenin kızına mühendislik bitirdi de ne oldu? Hala ailesiyle gecekondudan kurtulamadılar. Hayriye teyzenin kızına bak lise bile okumadan buldu zengin koca ailesiyle birlikte yalıya taşındılar. Kurtuldular bu pis mahalleden de. Sende aklını başına topla. Fıstık gibi kızsın kullan güzelliğini. Kendini ve bizi kurtar buralardan.
Nisanur: Anne ben ne biliyim? Gerçekten aşık olarak severek evlenmek istiyorum. Yani biriyle evleneceksem gerçekten de. Anne histerik bir şekilde gülerek konuşur.
Nisanur'un annesi: Aşk mı sevgi mi? Ben o baban olacak adama aşık oldum da ne oldu bak? Halimize bak. Açlıktan ağzımız kokuyor. Aşk sevgi işte karın doyurmuyor. Yetmiyor bende evlere temizliğe gitmek zorunda kalıyorum. Bel fıtığıma rağmen eşek gibi çalışmak zorunda kalıyorum.
Nisanur: Oğlun olacak o adam yüzünden oluyor bu ama.
Nisanur'un annesi: Yeter artık oğluma laf etme.
Nisanur: Ne kıymetli oğlun varmış. Annesi kızının yanağını okşarsak konuşur.
Nisanur'un annesi: Gel bakalım seni hazırlayayım. Sahne:9 Nisanur'un Evi-Nisanur'un Odası/İç/Gündüz: Annesi kızını süsleyip makyaj yapar. Kızının suratına tükürerek konuşur.
Nisanur'un annesi: Pu pu maşallah çok güzel oldun işte.
Nisanur: Of anne ya! Tükürme suratıma. Nisanur tam gitmek üzereyken annesi onu durdurur.
Nisanur: Yine ne oldu? Anne... Annesi, Nisanur'un gömleğinin iki düğmesini açar.
Nisanur'un annesi: İşte biraz dekoltede bırakalım.
Nisanur: Anne zaten eteğim zaten kısa değil mi? Üste dekolte açmaya gerek var mıydı?
Nisanur'un annesi: Erkeler böyle etkileniyor kızım. Ayrıca yabanide olma biraz cilveli ol. Bak yabani olduğun için Haluk'u kaçırdın zaten. Üzerine cekette verir.
Nisanur'un annesi: Mahallede bunu giyersin. Mektebine gidince çıkartırsın. Güzelliğini görsün zengin erkekleri.
Nisanur: Bu kıyafetleri nerden buldun acaba?
Nisanur'un annesi: Bazılarını bit pazarından buldum. Bazısını da evlere temizliğe gittim zengin kadınlar verdi. Ama sen zengin koca buldun mu? Hepsinin alasını alırsın. Nisanur boy aynasından kendisine bakıp mutlu olur. Görüntüsü onunda hoşuna gider. Annesi kızının yanağını okşayarak konuşur.
Nisanur'un annesi: Bak sende bundan hoşlandın işte. Ondan akıllı ol. Bul şu mektepten bir tane zengin aile çocuğu. Sahne:10 Üniversite-Sınıf/İç/Gündüz: Nisanur sınıfa girer girmez kızların gözleri onun üzerindedir. Kızlar etrafını sararlar.
Kız1: O Nisanur... Sen böyle okula gelir miydin? Kız2 dikkatle Nisanur'u inceler.
Kız2: A! Bunlar benim gömleğim ve eteğimdi.
Kız3: Bunlar senindi ya değil mi? Bende nerden tanıdık geldi dedim.
Kız4: Bunda ne işi var o zaman?
Kız2: Giy giy sıkılmıştım kız. Anneme verdim. O da büyük ihtimalle bizim temizlikçi kadına verdi. A o senin annendi değil mi Nisanur. Kızlar gülerken Nisanur'un yüzü düşer.
Kız1: Kız cidden on numara beş yıldız olmuşsun ha. Bende giymediğim kıyafetlerimi veririm sana. Paspal paspal gelmezsin okula da. Kızlar yine kahkaha atarlarken üzülen Nisanur tam arkasını dönüp gidecekken kızlar yine arkasından laf atar.
Kız3: Kız bak benim giymediğim parti elbiselerim var. Bende onlardan ayırırım sana.
Kız4: Benimde kullanmadığım makyaj malzemelerim var. Bende sana onlardan ayırırım. Sahne:11 Üniversite-Lavabo/İç/Gündüz: Nisanur sinirden ağlar.
Nisanur: Of ya! Bıktım bu hayattan. Ne biçim hayat bu böyle? Kavga etsem okuldan atılan ben olurum burslu olduğum içinde. Keşke paspal gelmeye devam etseydim. Öyle giyinince dikkatte çekmiyordum. Sahne:12 Üniversite-Kantin/İç/Gündüz: Nisanur kantinde milletin yediği içtiği şeyleri inceler. Canı çok çeker. Kendi kendine konuşur
Nisanur: Hepsi de çok güzel gözüküyor ya. Şu kahveden mi alsam acaba. Cüzdanına bakınca mutsuz olur.
Nisanur: Of ya of! Yol parası da lazım. Masada oturan kızlar yine ona seslenirler.
Kız1: Kız Nisanur! Gelsene yanımıza yemeğe.
Kız2: Çekinme ya! Annenin yaptığı yolluğu yersin ya ne olacak.
Kız3: Doymazsan biz sana yemediklerimizi de veririz hiç merek etme. Kızlar yine kahkaha atarlar.
Kız4: Tabi biz yardımseveriz. Yiyecek olsun kılık kıyafet konusunda olsun. Kızlar kahkaha atarken Nisanur öfkeyle orayı terk eder. Sahne:13 Sokak/Dış/Gündüz: Batur'un yunus polisi olarak ilk görev günüdür. Motosikletiyle İzmir'in sokaklarındadır. Nisanur da sokakta üzgün bir şekilde yürürken yanına bir araç yaklaşır. Şoför koltuğunun yanındaki kişi camı açar.
Kapkaççı1: Hanımefendi bir bakar mısınız? Nisanur oraya doğru gider.
Nisanur: Buyurun. Adam çantasını kaparken Nisanur bağırır.
Nisanur: İmdat yardım edin! Adam çantayı aldıktan sonra arabayı sürüp kaçarken uzaktan bunu gören Batur hızla aracı takip ederken etraftaki insanlar Nisanur'un peşinde toplanır.
Nisanur: Of ya of! Bir bu eksikti! Adamlar arabayla giderken şoför koltuğunun yanında oturan memnuniyetsizce çantayı inceler.
Kapkaççı1: Abi bunun çantasından bir şeyde çıkmadı ki. Klasik fakir öğrenci. Sadece 10 lirada nakit parası var. Öğrenci kimliğini inceler.
Kapkaççı1: Yaşar Üniversitesi mimarlık fakültesi ve üstelik tam burslu.
Kapkaççı2: Telefonu peki? Kapkaççı1 telefonu eline alarak memnuniyetsizce bakar.
Kapkaççı1: Bu telefonu okutsak da çıkmaz bir şey külüstür baya. Kapkaççı1 çantanın içerisindeki ders araç gereçlerini inceler.
Kapkaççı1: Onun dışında hep ders notları falan var.
Kapkaççı2: Kızın giyimi kuşamı da hiç fakir gibi değildi oysa.
Kapkaççı1: Pazardan falan giyiniyordur ya. Pazarlarda da lüks mağazaları aratmayacak şeyler var. Ya çantayı okutamaz mıyız? Kapkaççı2 sertçe Kapkaççı1'e vurur.
Kapkaççı2: Tabi pazarda okutalım istersen. Saçma salak konuşma.
Kapkaççı1: Tamam abi sustum. Motosikletiyle Batur arkalarındadır. Bunu fark eden kapkaçılar iyice strese girerler.
Kapkaççı1: Boşu boşuna peşimize de taktık polisi de.
Kapkaççı2: Neyse şunu atlatalım bir. Başka işler peşine düşeriz artık. Kapkaççılar arabayı hızla sürerlerken Batur da son sürat peşlerindedir. Kapkaççılar hızla giderken ara sokaktan kamyonet geçer. Batur hiç durmadan kamyonetin önünden geçerken kamyon neredeyse Batur'a çarpmak üzeredir. Kamyon şoförü sinirli bir şekilde korno çalarken Batur yoluna devam eder. Kapkaççılar, Batur'u atlattıklarını düşünüp mutlu olurlar.
Kapkaççı1: Atlattık sanırım.
Kapkaççı2: Allah kamyonetten razı olsun kardeşim. Kapkaççılar kahkaha atarlarken arkalarında gelmekte olan Batur'u görürler.
Kapkaççı1: Si.... ya! Şerefsiz arkamızda.
Kapkaççı2: Motosiklet olunca aralardan girebiliyor bir yerlere. Arabalı olsaydı hiç şansı yoktu. Kapkaççı1, Kapçaççı2'nın kafasına sertçe vurur.
Kapkaççı2: Abi... Ne yapıyorsun?
Kapkaççı1: Halamın da sakalları olsaydı amcam olurdu. Geri zekalı işte durum böyle. Ne yapacağız onu düşün. Bu sırada benzinde alarm verir.
Kapkaççı1: Si.... ya! Bir bu eksikti ya! Kapkaççı2 arkaya bakarak konuşur.
Kapkaççı2: O... ç.... da peşimizi bırakmadı gitti.
Kapkaççı1: Mecbur koşarak kaçacağız.
Kapkaççı2: Ama nasıl?
Kapkaççı1: Başka yapacak şey yok. Şuradan dön de kaçalım. Arabayı araya park edip arabadan inerlerken Batur da hemen motosikletini park ederken adamlar farklı farklı yerlere doğru kaçarlarken birinin peşine düşerken diğeri için ise telsizden anons geçer:
Batur: Kapkaççılardan ikisi ayrı yönlere gittiler. Biri Gül sokaktan aşağı diğeri Menekşe sokağından kaçıyor. Ben Menekşe Sokağındakinin peşindeyim. Batur hızla kapkaçının peşinden koşarken kapkaççı yine araya bir yere kaçıp hemen oradaki apartmanın içerisine girer. Batur da araya girip etrafını dikkatle inceler.
Batur: Nereye gitti bu ya? Batur kapkaççının saklandığı apartmana doğru giderken kapkaççı yerdeki odunlardan bir tanesini alıp Batur'un sırtına vurur Batur geriye doğru sendeledikten sonra kapkaççıyı kollarından sertçe tutar.
Kapkaççı2: Abi ya!
Batur: Şimdi abi mi olduk? Az önce bana saldıran sen değilmişsin gibi. Kapkaççının üzerini aradıktan sonra iki elini arkada birleştirip kelepçeyi takar. Serçe tutarak götürür. Arabaya doğru yürürken Cansel de kelepçe ile diğer kapkaççıyı getirir. Batur gülümser.
Batur: O devrem. Helal olsun.
Cansel: Ayıpsın ya devrem. Sahne:14 Karakol-Komiserin Ofisi/İç/Gündüz: Batur ile Cansel komiserin ofisindedirler.
Komiser: Bu arabalı kapkaççılar mahallemize bela olmuşlardı. Peşlerindeydik hep. Sayenizde yakaladık sonunda onları.
Cansel: Ne demek komiserim biz sadece görevimizi yaptık.
Komiser: Gerçekten de ilk gününüz olmasına rağmen baya başarılısınız. Siz bu meslek için yaratılmışsınız.
Batur: Estağfurullah komiserim ya! Sahne:15 Karakol/Dış/Gündüz: Cansel ile Batur karakoldan çıkarlar.
Cansel: Kardo bu arada sen budun mu kalacak bir yer?
Batur: Yok kardom hala polis evindeyim.
Cansel: Gelsene bizimle kal işte.
Batur: Yok kardom rahat edemem orda inan ki.
Cansel: Yok kankam inan halamlar çok misafirperverdirler.
Batur: Buna şüphem yok ama onlara zahmet vermek istemiyorum. Zaten kendi çocukları da var.
Cansel: Tamam kardo sen bilirsin ama muhakkak bir akşam yemeye davetlisin.
Batur: O olur işte. Nisanur yanlarına gelir.
Nisanur: Pardon merhaba.
Batur: Merhaba... Batur ile Nisanur ilk görüşte birbirlerinden oldukça etkilenirler. Gözlerini birbirlerinden ayıramazlar. Bu elektriklenme Cansel'in dikkatini çekip sırıtır.
Nisanur: Şey ben... Yani çantamı kurtardığınız için teşekkür etmek istedim.
Batur: Biz sadece görevimizi yaptık.
Cansel: Kesinlikle öyle. Çok büyütülecek bir şey yok.
Nisanur: Benim için önemli ama. İçinde önemli şeylerim vardı.
Cansel: Bunu duyduğumuza sevindik o zaman. Şey ben gitsem iyi olur halamlar merek etmesin. Size iyi akşamlar.
Batur: İyi akşamlar kankam.
Nisanur: İyi akşamlar. Cansel imalı şekilde Nisanur ile Batur'u izleyerek gider.
Batur: Çantanızı kontrol ettiniz mi? Yani eksik bir şey yok değil mi?
Nisanur: Yok yok eksik bir şey yok. Maddi olarak zaten çok değerli şeyler yoktu ama ders notlarım kimliklerim falan önemli işte.
Batur: Anlıyorum.
Nisanur: Bu arada ben Nisanur... Nisanur elini uzatır. Batur da ona doğru uzatmasıyla tokalaşırlar.
Batur: Bende Batur... Memnun oldum.
Nisanur: Bende memnun oldum. İkisi bir süre birbirlerine hayran hayran bakışırlar.
Nisanur: Şey bu arada hani bir yardıma ihtiyacın olursa hani bende seve seve yardım etmek isterim. Hani elimden gelen bir şey olursa.
Batur: Şey aslında kiralık ev arıyordum. Yeni tayinim çıktı da buraya. Şimdilik polis evinde kalıyordum da.
Nisanur: Ya bizim mahallede bulurum istersen. Hani bizim mahalleden çok şey bekleme öyle derme çatma bir yer ama.
Batur: Zaten mesleğimin başındayım maaşım şimdilik öyle yerlere yeter.
Nisanur: Tamam o zaman bana telefon numaranı ver istersen. Bir yer bulur bulmaz haber veririm sana.
Batur: Çok iyi olur. Batur telefonunu Nisanur'a uzatır. Nisanur numarasını girip Batur'a verir. Batur motosikletini göstererek konuşur.
Batur: Gideceğin yere kadar seni bırakayım mı?
Nisanur: Motosikletten biraz korkarım ama.
Batur: Merak etme. Yani sıkıca bana tutundun mu bir şey olmaz.
Nisanur: Ya bu kulağa hoş geliyor. Bir süre durur yanakları kızarı
Nisanur: Yani güvenli demek istedim. Batur, kaskı nazikçe Nisanur'un başına takar.
Nisanur: Sen peki?
Batur: Bir polis olarak önceliğim her zaman vatandaşın güvenliğini sağlamaktır. Nisanur ile Batur birbirlerine bakıp sırıttıktan sonra Batur motosiklete binerken Nisanur arkasına binip Batur'a sımsıkı sarılır. Bu durum ikisinin kalbindeki kelebeklerin uçmasına neden olur. Batur motosikleti sürerken ikisinin de keyfi oldukça yerindedir. Sahne:16 Nisanur'un Evinin Yakınları/Dış/Gündüz: Batur, Nisanur'un evinin yakınlarında durur.
Nisanur: Gerçekten de çok eğlenceliymiş bile.
Batur: Bak gördüğün gibi korkulacak bir şey yokmuş.
Nisanur: Yok gerçekten de hele ki senin gibi vatandaşının güvenliğini önemseyen bir polis memuru varken. İkisini yine birbirlerinin gözlerine bakarlar.
Nisanur: İşte bizim fakirhane de burası. Batur etrafını inceleyip konuşur.
Batur: Senin evin nerde? Nisanur işaret ederek konuşur.
Nisanur: Şu tarafta. Gören eden olmasın diye uzağında durdurdum.
Batur: Anlıyorum.
Nisanur: Numaran var. Dedim gibi kiralık ev bulunca arayacağım.
Batur: Eyvallah...
Nisanur: Görüşürüz o zaman.
Batur: Görüşürüz. Nisanur giderken Batur bir süre arkasına bakar. Sahne:17 Batur'un Ailesinin Evi-Salon (İstanbul)/İç/Gece: Batur'un annesi Meltem sofrayı hazırlarken eşi Mehmet öfkeli bir şekilde gelir.
Meltem: Hoş geldin... Sofra birazdan hazır olur. Mehmet hiçbir şey demeden öfkeyle karşısında durur.
Meltem: Mehmet... Neler oluyor?
Mehmet: Geçen hafta Elazığ'a akrabaları görmeye gitmiştin değil mi? Meltem bir süre duraksayıp başını sallar.
Meltem: Evet doğru
Mehmet: Kimleri gördün bakalım?
Meltem: Dedim ya ablamları gördüm işte canım.
Mehmet: Ya demek öyle. Başka kimseyi görmedin yani.
Meltem: Yok görmedim. Mehmet gülerek sertçe Meltem'in yüzünü tutarken canı yanan Meltem acıyla inler.
Mehmet: Ulan sen benimle dalga mı geçiyorsun?
Meltem: Mehmet... Dur ne yapıyorsun? Mehmet, Meltem'in yüzünü sıkarak konuşur.
Mehmet: Beni salak yerine mi koyuyorsun? Elazığ da seni gören eden olmamış hiç. Tüm akrabalara sordum soruşturdum. Neredeydin?
Meltem: Mehmet ben...
Mehmet: Sen ne ha? Mehmet sertçe Meltem'i sertçe koltuğa itip peş peşe tokatlar. Meltem ağlar.
Meltem: Mehmet lütfen yapma... Sahne:18 Batur'un Ailesinin Evi-Salonun Önü (İstanbul)/İç/Gece: 12 yaşlarındaki kızları Bennur annesinin ağlama seslerini duyar duyar duymaz korkarak kapı aralığından onları izler. Kulaklarını kapatıp ağlar. Sahne:19 Batur'un Ailesinin Evi-Salon (İstanbul)/İç/Gece: Mehmet öfkeyle Meltem'in telefonunu incelerken Batur ile çekildiği fotoğrafları görünce kafasının tası atıp telefonu duvara fırlatır.
Mehmet: O p..le görüştün demek. Sen yetmemiş Billur ile Bennur'u da görüştürmüşsün. Meltem hıçkıra hıçkıra ağlar.
Meltem: O benim oğlum. Ne yapayım? Ondan vazgeçemem. Mehmet sertçe Meltem'in saçından tutar.
Mehmet: Bizim öyle bir oğlumuz yok demedim mi sana ha! Babasını çiğnedi gitti. Sen ve o kızların. Benim sözümü hiçe sayıp beni çiğnediniz! Bunun hesabını hepinizden sormaz mıyım ben?
Meltem: Kızların hiçbir suçu yok tamam mı? Hepsi benim suçum. Lütfen onlara bir şey yapma!
Mehmet: Beni çiğnemenin cezasını hepiniz çekeceksiniz. Sahne:20 Batur'un Ailesinin Evi-Salonun Önü (İstanbul)/İç/Gece: Bunu duyan Bennur korkudan ağlayarak odasına gider. Sahne:21 Batur'un Ailesinin Evi-Salon (İstanbul)/İç/Gece:
Meltem: Mehmet ya sadece birkaç kere görüştüm. Bir kaç kere polis akademisinde gittim ziyaretine. Birkaç kerede askerdeyken. Lütfen! Mehmet, Meltem'in suratına sertçe tokat atar.
Mehmet: Ben size az sayıda görüşebilirsiniz demedim. Hiç görüşmeyeceksiniz dedim.
Meltem: Et tırnaktan ayrılmıyor işte. Mehmet... Ne yapayım? Mehmet'i bağırarak konuşur.
Mehmet: Ayrılacak! O et tırnaktan öyle bir ayrılacak ki hiç tanımamış olacak. |
0% |