@senaryoyazankiz94
|
Sahne 1: Hastane Odası/İç/Gündüz (Devam): Sağlık Çalışanı gittikten sonra Dicle, Fuşya'ya dehşet içerisinde bakar.
Dicle: Kanka... Şimdi iyisin demi.
Fuşya: Evet...
Dicle: İnanmıyorum sana böyle bir şey yaşadın benimle neden paylaşmadın?
Fuşya: Özür dilerim
Dicle: Peki kimdi bu kişi?
Fuşya: Yabancıydı bir Alman. Amcamın hemen ölümünden bir gün önce gece kulübündeydik ya.
Dicle: Evet, taksiye binip eve gitmemiş miydin?
Fuşya: İşte eve gidecektim tam onunla karşılaştım. Oldu işte.
Dicle: Kızım... Önemsiz basit bir şeyden bahseder gibi anlatıyorsun resmen.
Fuşya: Ne var ya on dokuz yaşında bir kızım ben. Gayet normal bir şey.
Dicle: O çocuğu gördün mü bir daha?
Fuşya: Hayır
Dicle: Telefon numarasını da mı almadın?
Fuşya: Yok, zaten tek seferlik bir şeydi dediğim gibi hoşlanma aşk yoktu.
Dicle: Ama kankam böyle bir deneyim insanın gerçekten aşık olduğu özel bir insanla olmalı. Seni seven sana değer veren ileriki hayatında seninle olacak biriyle...
Fuşya: Hormonlarıma engel olamadım işte oldu.
Dicle: Fuşyacım farkında mısın? Sağlığın bozuldu. Acıdan kıvrandın! Anlık duygularımızla bu tarz şeylere karar vermemeliyiz. Fuşya'nın gözünden yaşlar akarken Batur gelir.
Fuşya: Batur... Götürür müsün beni buradan?
Dicle: Fuşya... Dinlenmen gerekiyor?
Fuşya: Ben gitmek istiyorum. Fuşya ayağa kalkar.
Fuşya: Batur... Gidelim. Sahne 2: Hastane/Dış/Gündüz: Batur kilitli arabayı uzaktan açar. Fuşya şoförün yanındaki koltuğa otururken Batur şoför koltuğuna oturur.
Batur: Hep arkaya oturuyordun. Bu günlerde ne değişti de yanıma oturmaya karar verdin? Batur ile Fuşya bir süre bakışırlar.
Batur: Nereye gitmek istersin?
Fuşya: Bilmem nereye olursa. Mümkünse kimsenin olmadığı ıssız bir yere. Batur arabayı sürer. Sahne 3: Yollar/Dış/Gündüz: Batur arabayı sürerken Fuşya yanındadır.
Fuşya: Babama bir şey çaktırmadın umarım.
Batur: Annemin rahatsızlandığını söyledim. Batur tam radyoyu açacakken Fuşya, Batur'un elinden tutarak buna engel olur.
Fuşya: Olanları duydun mu?
Batur: Kapı açıktı biraz duydum bir şeyler?
Fuşya: Benim kaşar sür... o... olduğumu mu düşünüyorsun?
Batur: Asla öyle şeyler düşünmem. Düşünenlerinde ahmaktır. Yani erkek yapınca elinin kiri, erkektir yapar oluyor da kız yapınca neden öyle kötü şeyler deniliyor.
Fuşya: Cidden öyle mi düşünüyorsun?
Batur: Elbette.
Fuşya: Ama evleneceğin kızın bakire olmasını istemez misin? Yani erkeklerin hepsi öyle ister neredeyse?
Batur: Fuşya... Benim için benden sonrası önemli. Benden önce ne olmuşsa olmuş. Benden sonra bana sadık olmasına önem veririm. O tarz şeref yoksunu erkekleri de anlamıyorum kendilerini binlerce kızla yatarlar birlikte olurlar. Derler sonra bana gelen kız el değmemiş olsun. Ulan şeref yoksunu pislik! Senin o kirlettiğin kızlara ne olacak peki? Diyorlar hormonlarımız ihtiyaçlarımız var. E... kızlarında hormonları yok mu? Onlarında ihtiyaçları da yok mu? Fuşya mutlu olur.
Fuşya: Senin gibi düşünen bir erkekle daha önce tanışmamıştım. Ailen peki?
Batur: Ne olmuş aileme?
Fuşya: Ne biliyim çarşaf adetleri falan yok mu?
Batur: Ne münasebet canım! O karımın özelidir. Kimseye göstermem. Paylaşmam. Paylaştırmam da. Onun için cesedimin çiğnenmesi gerekiyor. Fuşya büyük bir hayranlıkla Batur'u izleken Batur araba sürmeye devam eder. Arada Fuşya'nın masum yeşil gözlerine bakıp içinde hiç olmadığı kadar huzur, mutluluk olur. Adeta o gözlerin içindeki yemyeşil ormanda huzur mutluluk bulur. Sahne 4: Marketin Önü/Dış/Gündüz: Batur uygun bulduğu yere park eder.
Fuşya: Bir şeyler mi satın alacaksın?
Batur: Evet. İstersen bekle. İstersen benimle gel.
Fuşya: Geleyim. Sahne 5: Market/İç/Gündüz: Fuşya ile Batur markete girerler. Batur kasaptan kıyma çektirip tavuk budu sipariş eder.
Fuşya: Hayırdır... Mangal mı yapıyoruz?
Batur: Sen bana kahve kek yaptın o kadar. Bende sana kendi spesiyalimden hazırlayacağım.
Fuşya: Nereye gidiyoruz peki?
Batur: Kimsenin olmadığı ıssız bir yerde takılmak istemediğini dememiş miydin?
Fuşya: Demiştim.
Batur: Seni tamda öyle bir yere götüreceğim. Bana özel bir yer. Benden başkası bilmiyor.
Fuşya: Merak ettim doğrusu. Kasap siparişleri Batur'a verdikten sonra Batur onları alışveriş sepetine koyar. Ve yürümeye devam ederler. Birkaç gerekli malzeme de sepete ekledikten sonra gözüne marshmallow çarpar. Bir paket eline alır.
Batur: Sever misin? Fuşya evet anlamında başını sallaması üzerine sepete koyar. Kasaya gittiklerinde alınan ürünler tek tek okutulduktan sonra Fuşya tam elini çantasına götürüyordu ki Batur engel olup cüzdanını çıkarıp ödemeyi yapar. Sahne 6: Marketin Önü/Dış/Gündüz: Batur elinde poşetlerle arabaya doğru yürürken Fuşya da yanında söylenir.
Fuşya: Ya o kadar şey aldın. Ödemeyi bari benim yapmama müsaade etseydin. Neden etmedin ki? Batur şoför koltuğunun yanındaki koltuğun kapısını açar.
Batur: Kes sesini ve otur. Fuşya oturur. Batur elindeki poşetleri arka koltuğa yerleştirdikten sonra Fuşya'nın oturduğu yere doğru eğilip emniyet kemerini bağlar. Birbirlerinin sıcak nefeslerini yüzlerinde hissetmeleri ikisinin de kalbindeki kelebekleri uçurur. Birbirlerinin gözlerinin içerisine sıcak dolu bakarlar. Bir süre sonra Batur da şoför koltuğuna oturup arabayı sürer. Sahne 7: Orman-Ağaç Evi/Dış/Gündüz: Batur ağaç evinin yakınlarında arabayı fark eder. Arabadan inen Fuşya hayran bir şekilde evi inceler.
Fuşya: Ne kadar güzel. Senin mi?
Batur: Bizzat ben yaptım.
Fuşya: Yok artık!
Batur: Lise çağrımda buralara sık sık geliyordum. Kafa dağıtmak için. Burayı boş görünce kendimce küçük bir şey yapmak istedim. Burası da bomboştu. Fuşya hayran bir şekilde evi inceler.
Fuşya: Babam görse şirkette sana iş verirdi. Süper yapmışsın.
Batur: Önce etrafı gezmek ister misin?
Fuşya: Olur. Sahne 8: Orman'ın İlerisi/Dış/Gündüz: Batur ile Fuşya beraber ormanda yürüyüş yaparlarken Fuşya'nın ayağı engele takılıp düşecekken Batur onu tutmasıyla tekrar göz göze gelirler. Birlerine samimi, sıcak, aşk dolu şekilde bakarlar. Ağaçları doğayı, kuş seslerini dinleyerek keyifli vakit geçirirler. Fuşya'nın engellerde yürürken zorlanması üzerine Batur onu hemen omzuna alır.
Batur: Gel bakalım. Sıkı tuttun. Fuşya gülümser. Batun'un omzunda oturur pozisyondayken elleriyle Batur'un boynuna sıkıca sarılırken Batur da onun bacaklarını tutar. Sahne 9: Okul-Koridor/İç/Gündüz: Dicle, Fuşya'yı arar ama ulaşamaz.
Dicle: Nerede bu kız? Şarjı mı bitti acaba? Gözü uzakta yürüyen Serhat'a onun peşinden gelen Buket'e takılır. Onların yanına doğru yürür. Arkalarında durup onları dinler.
Buket: Serhat... Bir şeyler yapmaya gidelim mi?
Serhat: Olmaz Buket... Randevum var. Bunu duyan Buket bozulur.
Buket: Randevu mu?
Serhat: Aynen randevu.
Buket: Kiminle?
Serhat: Dicle ile? Buket kahkaha atar.
Buket: Kredi kartı limiti bir günde biter.
Serhat: Buket ne diyorsun?
Buket: Arkadaş olarak sadece tavsiye veriyorum kızma. Limiti en yüksek kredi kartını al da. Ama öyle bile doymaz. Restoranı kapat bence en iyisi de diğer müşteriler aç kalırsa sıkıntı çıkar malum.
Serhat: Buket... Senin saçmalıklarınla hiç uğraşamam. Serhat tam yoluna devam edecekken Buket arkasından seslenerek onu durdurur.
Buket: Şu kızda ne buluyorsun anlamıyorum? Hayır yan yana da yakışmıyorsunuz hiç. Senin gibi fit vücutlu erkek onun gibi obezle işi ne? Serhat, Buket'e bakarak konuşur.
Serhat: Senin Dicle ile derdin ne? Buket!
Buket: Benim ne derdim olacak onunla?
Serhat: Ben ne söyleyeyim. Yarattığınız güzellik algılarını yıkıyor ya Dicle ona tahammülün yok. Sadece otuz dört-otuz altı beden kızlar şık giyinebilir diğerleri giyinemez algınızı bozuyor. Sadece fit vücutlu kızlar spor yapıp, dans edebilir diğerleri yapamaz. O bu yarattığınız algılara rağmen senden güzel giyinebiliyor, spor yapabiliyor, dans edebiliyor. Arkada bunları duyan Dilce mutlu olurken Buket üzülür.
Dicle: Serhat... Serhat hayran bir şekilde Dicle'yi süzerken Buket kıskançlık ve öfke dolu şekilde onları izler.
Serhat: Dicle.... Çok güzel görünüyorsun.
Dicle: Çok teşekkür ederim.
Serhat: Hazırsan gidelim mi?
Dicle: Olur gidelim. Serhat ile Dicle beraber yürürken Buket sinir ve öfkeyle ağlar.
Buket: Serhat! Ben varken nasıl onu seçersin? Nasıl ya? Bu burada bitmedi. Görürsünüz siz. Sahne 10: Orman-Ağaç Evi/İç/Gece: Ormanda gezinmeleri bittikten sonra Batur ile Fuşya evin içerisine girerler. Batur hemen ışıkları yakması üzerine Fuşya hayran şekilde ışıkları inceler.
Fuşya: Elektrikte mi var?
Batur: Yok... Bunlar güneş enerjisi ile çalışıyor.
Fuşya: Ama çok şıklar ya.
Batur: Onları da ben yaptım.
Fuşya: Ya sen ne marifetlisin böyle. Fuşya'nın gözüne kum torbası, dövüş eldivenleri ve kask gibi dövüş ile ilgili olan spor malzemeleri çarpar.
Batur: Lisedeyken dövüş sporlarıyla uğraşıyordum. Antrenman için hep buraya gelirdim. Ormanda koşardım sonra onlarda çalışırdım.
Fuşya: Liseden sonra mı okulu bıraktın? Ne diyeceğini bilemeyen Batur evet anlamında başını sallar.
Fuşya: Yazık olmuş. Elinden her iş geliyor. Ev yapabiliyorsun ampul yapabiliyorsun. Dövüşlerde çok iyisin. İnşaat mühendisi falan olabilirmişsin. Babam havada kapardı seni. Spor ile alakalı bölümler okuyabilirdin. Hatta üniversiteye bile gerek yok profesyonel sporcu olabilirdin.
Batur: Lisedeyken MMA'cıydım. Maçlara da çıkmıştım. Lisansım bile vardı.
Fuşya: Ne oldu peki sonra neden devam etmedin?
Batur: Babam hoşlanmıyordu. Dövüş sporlarını yapan insanların serseri it kopuk olduğuna inanıyordu.
Fuşya: Baban yüzünden yani bırakmak zorunda kaldın.
Batur: Denilebilir. Batur konuyu değiştirmek istercesine tek kişilik yatağı işaret ederek konuşur.
Batur: Otur veya uzan istersen yorulmuşsundur.
Fuşya: Ben rahattım senin omzunda gayet. Bence sen yorulmuşsundur. Birbirlerine bakıp tatlı şekilde tebessüm ederler.
Batur: Karnın acıkmıştır. Yavaştan yiyecekleri hazırlayım. Batur hemen dolaplardan iki tane temiz plastik kap alıp ahşap masaya yerleştirirdikten sonra önündeki sandalyeye oturup malzemeleri de dizer. Fuşya onu hayran şekilde seyreder. İçinden konuşur.
Fuşya: Haydi Fuşya! Batur'dan hoşlanıyorsun. Onunla her şey çok güzel olacak. Onunla her korkunu yenebilirsin. Fuşya, Batur'un yanında gidip elini tutar. Batur oldukça şaşırır.
Batur: Fuşya... Ne yapıyor... Batur cümlesini tamamlayamadan Fuşya eliyle Batur'un yanağına dokunup dudaklarına öpücük kondurur. Neye uğradığını şaşıran Batur bir anda kendini çeker.
Batur: Fuşya... Ne yapıyorsun? Batur bir süre Fuşya'nın gözlerinin içerisinde kaybolduktan sonra baş parmağı ile Fuşya'nın dudak kenarını okşayıp çenesinden yavaşça kendisine doğru çekip dudağına öpücük kondurur. Bir süre öpüştükten sonra Batur pişman şekilde kendisini çeker.
Batur: Ne yapıyorum ben ya ?
Fuşya: Ne oldu? Batur bir süre ne diyeceğini düşünür.
Batur: Fuşya sen her şeyin en iyisini hakkediyorsun. Ben bir şoförüm yani. Babanın sana verdiği hayatı veremem.
Fuşya: Ben babamın bana verdiği hayatı istemiyorumki seninle olmak istiyorum. Fuşya'nın yüzü asılır.
Fuşya: Sen sen benimle olmak istemiyor musun? Fuşya'nın gözünden birkaç damla yaş gelmesine dayanamayan Batur nazikçe yaşları siler. Yanağına masum bir öpücük kondurduktan sonra yüzünü okşamaya devam eder.
Batur: Lütfen ağlama! Senin gözünden akan her damla yaş kalbime saplanan kurşun gibi yakıyor canımı lütfen ağlama. Batur, Fuşya'yı nazikçe kucağına çekip başını öpüp kollarıyla küçük çocuğu gibi sarar.
Batur: Lütfen ağlama. Başına tekrar öpücük kondurup elleriyle yanaklarını okşayarak konuşur.
Batur: Lütfen! Gül mutlu ol. Nazikçe başparmaklarıyla Fuşya'nın gözlerine dokunur.
Batur: Bu yeşil gözler benim doğam ormanım. Benim doğamda ormanımda ağaçlar açacak tomurcuklar yeşerecek asla solma olmayacak.
Fuşya: O senin elinde. Sende ormanını besle suyunu ver güneşini ver. Sev.
Batur: Yavrum bilmediğin şeyler var.
Fuşya: Ne gibi... Sessizlik oluşurken Batur nazikçe Fuşya'yı sarıp yavaşça omuzlarını okşamaya devam eder.
Batur: Öyle çok korkuyorum ki?
Fuşya: Senin gibi koca adam korkar mı hiç ya?
Batur: Korkar tabi. Yeşilliklerini soldurmaktan hak ettiği sevgiyi, ilgiyi, mineralleri ve vitaminleri ona veremeyip onu öldürüp soldurursa. Fuşya, Batur'un yüzüne doğru dönüp elleriyle, Batur'un yanaklarını okşadıktan sonra kollarını okşar.
Fuşya: Yeşilliğinin ihtiyacı olan sevgi, ilgi, mineral de vitaminde bu kollarda. Bu kolların arası benim yuvam. Fuşya, Batur'un ellerini öper.
Fuşya: Bu eller gerekirse bana yuva yapmaz mı?
Batur: Yapar elbette ki yavrum yapar. Ellerim senin hizmetinde ne istersen yapar. Batur, Fuşya'yı küçük çocuğu gibi kucaklayıp okşamaya devam eder.
Batur: Diğer yandan baban?
Fuşya: Babam seni çok sevdi.
Batur: Çalışanı olarak sevdi ama damat olarak isteyeceğini düşünmüyorum.
Fuşya: Zamanla alışacağına inanıyorum.
Batur: Hiç alışamazsa.
Fuşya: Bizde kaçarız. Batur güler.
Batur: Ciddi misin?
Fuşya: Gayet ciddiyim.
Batur: İyide ailenin bir ömür boyu seninle küsüp konuşmamasından korkmuyor musun?
Fuşya: Birincisi aile dediğin insanlar ne olursa olsun evlatlarına ömür boyu küsmez. Küserlerse de onlar gerçek aile değildir. İkincisi evladının mutluluğunu istemeyen ailede aile değildir. Ben senin yanında hiç olmadığım kadar mutluyum. Batur, Fuşya'nın yanaklarını okşar.
Batur: Ya bir gün beni sevmeyi bırakırsan?
Fuşya: Asla, doğru kişi sensin. Hep seni bekledim. Fuşya ayağa kalktığı gibi Batur'u kollarından kendine doğru gelmesi için çekiştirir.
Batur: Ne yapıyoruz?
Fuşya: Her şeyimle senin olmak istiyorum. Batur şaşırır.
Batur: Ne demek istiyorsun?
Fuşya: Sevişelim.
Batur: Fuşya... Daha erken değil mi?
Fuşya: Ben her türlü senin olmak sana ait olmak istiyorum.
Batur: Yavrum inan bende istiyorum. Gerçekten istediğine emin misin? Fuşya'nın evet anlamında başını sallaması üzerine Batur yatağın ucuna oturup Fuşya'yı da nazikçe kendisine doğru çekip dudaklarını öpmeye başlar. Bu öpücükler boynuna doğru inerken elleri de göğüslere doğru indiğinde Fuşya'nın aklına tecavüzün travması gelip korku dehşete kapılır. Çok kötü şekilde ağlayıp titremesini fark eden Batur anında durur.
Batur: Yavrum sakin ol tamam. Durdum.
Fuşya: Ben özür dilerim. Batur, Fuşya'nın nazikçe gözyaşlarını siler.
Batur: Yavrum... Ne konuşmuştuk ama az önce? Benim doğayı ormanı gördüğüm yeşil gözler asla solmayacak. Lütfen!
Fuşya: Kızmadın mı bana? Batur, Fuşya'ya sarılıp kafasına öpücük kondurur.
Batur: Ben sana hiç kızabilir miyim? Ama sana bunu yapan hayvana çok kızdım. Fuşya korkuyla Batur'a bakar. İçinden konuşur:
Fuşya: Tecavüz olduğunu yoksa anladı mı?
Batur: Hayır yani rızan var diye de istediği her boku yapma hakkına sahip değil ya? Sadece kendi zevkini düşünüp sana istemediğin zevk almayacağın şeyler yapmış. Batur, Fuşya'yı sevmeye devam eder.
Batur: Kıyamam ben sana ya! Şimdilik sadece bunlar var tamam mı? Sen hazır hissettiğinde söz veriyorum zevk alman mutlu olman için yapacağım her şeyi. Sana zevk vermeyen hiçbir şeyi yapmayacağım.
Fuşya: Çok teşekkür ederim.
Batur: Ama sana bunları yaşatan hayvanı bulup kendi ellerimle geberteceğim. Fuşya, Batur'un ellinden tutar.
Fuşya: Batur... Lütfen ben intikam istemiyorum. Sadece seninle mutlu olmak istiyorum. Batur, Fuşya'nın yanağını okşayıp alnına öpücük kondurur.
Batur: Acıkmışsındır. Sana güzel yemekler hazırlayayım.
Fuşya: İntikam istemiyorum.
Batur: Tamam tatlım. Batur masaya gidip sandalyeye oturduktan sonra önce kolonyalı mendil ile ellerini temizleyip eldiven takar. Fuşya'nın da yanındaki sandalyeye geçmesi üzerine Batur ona plastik kaplardan biriyle kıymayı, kolonyalı mendil kutusunu ve eldiven kutusunu uzatır.
Batur: Sende köfteyi yoğur bakalım. Fuşya kahkaha atarken Batur hayranlıkla ona bakıp güler.
Batur: Benim doğam hep böyle yeşersin işte.
Fuşya: Bize bak ama diğer çiftler makarna, pasta falan yapar biz mangal yakarız.
Batur: Sen iste onları da yapalım. Yavrum...
Fuşya: Mangal daha havalı. Fuşya köfteyi yoğururken Batur tavukları hazırladığı sosa koyarken birbirlerine bakıp gülerler. Elleriyle birbirlerinin yüzlerine dokunur gibi şakalaşırlar. Fuşya'nın baş parmağının Batur'un yanağına değdirmesi üzerine Batur şakacıktan kızmış gibi yapıp eldivenlerini çıkartır.
Batur: Şimdi seni döveyim de aklın başına gelsin. Batur, Fuşya'yı kollarıyla sararken Fuşya kahkahalara boğularak bağırır.
Fuşya: Yavaş! Sahne 11: Orman-Ağaç Evi/Dış/Gece: Batur evin önünde mangal yakmaya başlarken Fuşya gelir.
Fuşya: Sevgilim... İspirto almış mıydın? Batur, Fuşya'nın dudaklarını okşayıp baş parmağını yanağına değindirir.
Batur: Senin sevgilim diyen dilini yerim ben. Fuşya gülümser.
Batur: Sevgilinin ispirtoya ihtiyacı yok.
Fuşya: Oktay abimde öyle diyordu. Yandı söndü yandı söndü sonunda ispirto kullanmak zorunda kaldı.
Batur: Oktay abin benden öğrensin nasıl yakılacağını. Batur'un mangalı yakmasına Fuşya hayran hayran bakar.
Fuşya: Aşkım sende ne cevherler var böyle. Nasıl yaktın mangalı öyle?
Batur: Haydi meleğim tele dizdiğimiz tavukları ve köfteri getir bakalım. Sahne 12:Düvenci İnşaat Şirketi-Toplantı Odası/İç/Gece: Feridun ile Oktay toplantı odasında otururlar.
Feridun: Ne Fuşya'ya ulaşabildim ne de Batur'a neredeler acaba?
Oktay: Bu ne büyük sorumsuzluk. Şu şoförü işten atmalıyız.
Feridun: Batur bana çok güven verdi asla onu işten çıkarmam. Sorumluluğunu fazlasıyla biliyor aklı başında bir çocuk. Bir problem olsa o veya Fuşya bir şekilde ulaşırdılar bana.
Oktay: Zaten prenses kızın kıymetli ona toz kondurmazsın da şu şoföre olan sempatin nedir? Neredeyse evlatlık olarak alacaksın? Feridun tam ağzını açmak üzereyken toplantı salonuna elemanların gelmesiyle susmak zorunda kalır. Sahne 13:Ahmetcan'ın Evi/İç/Gece: Ahmetcan evinin salonunda oturmuş çekmiş olduğu Fuşya'nın fotoğraflarını incelerken Serhat'ın gelmesiyle hemen telefonunu ters bir şekilde koltuğun üzerine koyar.
Ahmetcan: Hoş geldin kuzen.
Serhat: Hoş buldum. Serhat hemen Ahmetcan'ın yanına oturur.
Ahmetcan: Kuzenim. Randevun nasıldı? Kız kredi kartında limit bırakmıştır. Umarım. Serhat sesini yükseltir:
Serhat: Ahmetcan!
Ahmetcan: Tamam kızma şaka yaptım.
Serhat: Gayet de güzeldi ayrıca. Çok eğlendik. Bu arada Burak abinin tutuklandığını duydum.
Ahmetcan: Göremeye gittim de rahattı. Çıkacağım merak etme dedi.
Serhat: Fatih Düvenci'yi gerçekten öldürmüş olamaz değil mi?
Ahmetcan: Yok kuzen... Fatih'i ne yapsın? O onun için sadece piyondu. Mutfaktan cips çerez bir şeyler getireyim. Plastation oynayalım mı?
Serhat: Olur. Bende ayarlamaları yapayım o arada. Ahmetcan gittikten sonra Serhat televizyonun ayarlamasını yapar. Koltuktaki Ahmetcan'ın telefonunu sehpaya koymak için eline aldığında ekranda Fuşya'nın kıyafeti çıkmış halde bağlı şekilde resmini görünce dehşete düşer. Ahmetcan elinde tepsiyle gelir. Serhat öfkeyle Ahmetcan'ın yüzüne bakıp telefonu göstererek konuşur.
Serhat: Ahmetcan! Bu nedir? Ahmetcan elindeki tepsiyi sehpaya koyar.
Ahmetcan: Birlikte olduk işte. Kız sert seviyor işte. Ondan bağladım öyle.
Serhat: Öyle mi? Fuşya hiç mutlu gibi durmuyor.
Ahmetcan: Sert yaptığım için biraz acıttım ama o da mutlu oldu. Merak etme.
Serhat: Ayrıca Fuşya seninle olmak istemiyordu. Seni görünce ya görmezlikten geliyordu ya da ortamdan uzaklaşıyordu.
Ahmetcan: İşte insanların fikirleri değişebiliyor. Serhat sesini yükseltir.
Serhat: Bana yalan söyleme! Ne yaptın?
Ahmetcan: Gerçekten neler olduğunu bilmek istiyor musun? Kuzen... O gece yaptığımız partide giydiği siyah mini elbisesiyle o bacakları yok muydu? Bana adeta beni yala öp beni öp diye sesleniyordu. O pürüzsüz tek kusuru bile olmayan bembeyaz bacaklar adeta beni çağırıp duruyordu. O yeşil gözleri de öyle bakıyordu ki açmış gibi. Onu görünce onu istedim. Sahip olmalıydım ona. Bende yakaladığım anda. Sertçe siktim. Ağlaması çırpınışları hiç umurum da olmadı. Serhat duydukları karşısında dehşete düşer. Ahmetcan'a setçe tokat atıp onun yere düşmesini sağlar.
Serhat: Sen hangi ara böyle bir insan oldun? Ahmetcan kahkaha atarak yerden kalkacağı sırada Serhat sertçe bir tokat daha atıp tekrar yere düşmesini sağlar.
Serhat: Fuşya ilk değildi değil mi? Bundan önceki Melisa peki? Kız için hasta deyip durdun ama o da mı? Serhat öfkelenir Ahmetcan'a yumruk geçirmeye devam eder.
Serhat: Peki ya Ceren?
Ahmetcan: Kafası güzeldi onun.
Serhat: Ulan şerefsiz bilinci yerinde olmayan kıza bile mi dokundun.
Ahmetcan: Zorla içirmedim kendi içip sarhoş oldu. Ne yapayım? Serhat öfkeyle yumruklarını geçirmeye devam eder.
Serhat: Ya kardeşim olarak bildiğim Ahmetcan bu olamaz! Yediğim içtiğim ayrı gitmediği. Tamam hovarda dedim ama bir tecavüzcü olamaz. Serhat, Ahmetcan'ın telefonunu eline alır.
Ahmetcan: Ne yapıyorsun?
Serhat: Fuşya'nın fotoğraflarını siliyorum. Kızdan uzak duracaksın. Ahmetcan, Serhat'a engel olmak için elini uzatacakken Serhat elini tutup buna engel olur. |
0% |