@senaryoyazankiz94
|
Sahne 1: Okul/Dış/Gündüz (Devam):
Fuşya: Hayır
Dicle: Batur ile mi takılacaksın?
Fuşya: Yok kendi kendime. Fuşya arkasını döndüğü gibi gider. Dicle şaşırmış halde Serhat'a döner.
Dicle: Nereye gidiyor şimdi?
Serhat: Onu yalnız bırakmamalıyız. Peşinden gitmeliyiz.
Dicle: Neden?
Serhat: İyi görünmüyor.
Dicle: Öyle mi dersin?
Serhat: Evet.
Dicle: Gidelim o zaman. Serhat ile Dicle hemen Fuşya'yı takip ederler. Sahne:2 Market/Dış/Gündüz: Fuşya markete girdiğinde Serhat ile Dicle uzaktan onu takip ederler. Fuşya elinde bir poşetle marketten çıkar. Ve yürümeye devam eder. Uzaktan Serhat ile Dicle de onu izlemeye devam eder. Sahne:3 Park/Dış/Gündüz: Fuşya üzgün bir şekilde boş bulduğu banklardan birine oturup ağlar. Poşetinden çıkardığı votka şişesini kafaya diker. Dicle ile Serhat gelir.
Dicle: Fuşya... Ne yapıyorsun?
Fuşya: Siz nerden çıktınız? Beni mi takip ettiniz.
Dicle: İyi ki etmişiz. Kızım ne yaptığının farkında mısın? Burada sızıp kalırsan. Dicle, Fuşya'nın elinden şişeyi almak ister ama Fuşya vermez. Kafaya dikmeye devam eder.
Dicle: Fuşya... Canım yapma lütfen. Fuşya ağlamaya başlayıp Dicle'ye sarılır.
Fuşya: Batur gelmedi. Onu bekledim ama gelmedi. Dicle arkadaşının başını okşar.
Dicle: Tatlım işi çıkmıştır. Gelir ya.
Fuşya: Gelmedi. Fuşya şişenin yarısını bitirmiştir. Kahkaha atar. Telefonundan şarkı açtığı gibi elinde şişeyle saçma sapan danslar eder. Sahne:4 Düvenci Konağı-Mutfak/İç/Gündüz: Pelin ile evin diğer çalışanı Melahat çalışırken bahçıvan Behçet gelir.
Behçet: Bir bardak soğuk su alabilir miyim? Melahat abla.
Melahat: Tabi oğlum koyuyorum hemen.
Pelin: Bende sofraya bakmaya gidiyorum. Melahat abla.
Melahat: Tamam kızım. Pelin, Behçet'e doğru döndüğünde Behçet hayran bir şekilde Pelin'e bakakalır. Gözünü ondan ayıramaz. Melahat elindeki bir bardak suyu Behçet'e uzattır.
Melahat: Buyur oğlum. Behçet, Pelin'e bakarken öyle bir dalıp gitmiştir ki onu görmez bile. Melahat omzunu dürter.
Melahat: Behçet oğlum evladım. Behçet ağzının suyu akarak Pelin'e bakmaya devam etmesi üzerine Melahat'in sertçe vurmasıyla Behçet ayılır.
Behçet: Ben neredeyim?
Melahat: Oğlum neler oluyor sana?
Behçet: Burası neresi?
Melahat: Behçet evladım... Korkutuyorsun beni. Neler oluyor sana?
Behçet: Öldük de cennete mi geldik? Melahat abla. Melahat bir bardak suyu uzatır.
Melahat: Oğlum dünyadayız. İç suyunu da kendine gel. Güneş vurdu diyeceğim de hava sıcakta değil. Behçet, Pelin'in gelmesiyle konuşur.
Behçet: O vurdu beni. Kalbimi tam on ikiden. Cennetten bir melek yeryüzüne inmiş. Meleklerin gözükebildiğini bilmiyordum.
Melahat: Oğlum o melek değil senin gibi insan.
Behçet: Yok canım o insansa ben insan değilim.
Melahat: Yeni mutfak çalışanımız Pelin.
Behçet: Olmaz çalışamaz. Ben buna izin vermem. Behçet hemen Pelin'in yanına gider ve elindeki bulaşıkları alır. Pelin neye uğradığını şaşırırken birden elinden tutar.
Behçet: Evlen benimle. Pelin öfkeyle elini çeker.
Pelin: Manyak mısın? Seni yeni gördüm. Daha adını bile bilmiyorum.
Behçet: Öğrenirsin. Benim adım... Behçet heyecandan kendi adını unutur.
Behçet: Benim adım neydi ya? Uzaktan bu manzarayı izleyen Melahat güler.
Melahat: Behçet... Behçet...
Behçet: Doğru ya çetpet betçet çetpet bedçetti adım. Neyse işte. Pelin, Behçet'i itekler.
Pelin: Çekil şuradan işim gücüm var. Behçet tekrar Pelin'in önüne geçer.
Behçet: Evlen benimle sana hiç iş güç yaptırmam. Söz veriyorum. Evimde oturup evimin kadını olursun. Hatta yemek, bulaşık, ütü hepsi bende.
Pelin: Amma yapışkan çıktın böyle. Bıraksana beni ya.
Melahat: Behçet haydi oğlum işine bak. Sen.
Behçet: Ama Melahat abla.
Melahat: Haydi dedim.
Behçet: Tamam abla gittim. Behçet gider.
Melahat: Behçet bahçıvan kızım. Feridun bey belirli zamanlarda bahçe bakımı için çağırır.
Pelin: Bahçe bakımı yerine bana bakım yaptı ama.
Melahat: Gerçekten çok iyi çocuktur kızım. Kefilim ben. Gece hayatı yok. Sigarası alkolü yok. Kadınını hoş tutmasını bilir. Böyle işler yapmak zorunda kalmazsın. Köyde arazileri, büyük baş hayvanları var. Rahat edersin.
Pelin: Yok istemem. Sahne:5 AVM/İç/Gece: Batur, Sabiha ile birlikte canı sıkılmış haldedir.
Batur: Efendim araba poşet doldu. Böyle giderse alacaklarınızı taşımak için tır tutmamız gerekecek. Ne zaman bitecek bu alışveriş. Girmediğimiz markette kalmadı. Bazısına üçten fazla kez girdik.
Sabiha: Sus daha şu mağazaya girmedik. Sabiha'nın iç çamaşırı mağazasını işaret ettiğini gören Batur'un dudakları uçuklar.
Batur: Ben giremem oraya.
Sabiha: Beni burada bekle. O zaman. Sabiha mağazaya girer girmez Batur'un telefonu çalar. Arayan Dicle olduğunu görür görmez hemen açar.
Batur: Dicle...
Dicle: Hemen buraya gelmelisin.
Batur: Ne oldu?
Dicle: Fuşya çok içti. Sarhoş oldu. Serhat ile uğraşıyoruz ama gelmiyor bizimle.
Batur: Tamam sen bana konum at o zaman. Geliyorum.
Dicle: Tamam Batur hemen mağazanın içerisine girer. Sahne:6 AVM-İç Çamaşırı Mağazası/İç/Gece: Batur'un gözü Sabiha'yı ararken tezgaha çarpıp sutyenlerin, külotların bazısı düşürmesi sonucunda yere eğilip onları alır. Yerine yerleştirmeye çalışırken onu elinde iç çamaşırı ile gören teyzeler yüzüne tükür.
Teyze1: Ahlaksız, namusuz, ırz düşmanı. Puh! Senin sıfatına.!
Batur: Teyzeciğim siz yanlış anladınız.
Teyze2: Sus terbiyesiz namus herif! Teyze2 çantasıyla Batur'a vurur.
Batur: Teyze ne yapıyorsun?
Teyze2: Boyu da uzun omzuna bile yetişemiyorum.
Batur: Teyze sakin olun. Karıma bakıyordum.
Teyze1: Yalan söyleme yüzüğün yok.
Batur: Teyze ya sizde her şeye ne kadar dikkat ediyorsunuz. Teyzeler tekrar hamle yapacakken Sabiha gelir.
Sabiha: Neler oluyor? Sabiha'yı gören teyzeler uzaklaşır.
Batur: Size bakmaya geldim. Fuşya'ya gitmemiz gerekir.
Sabiha: Kızımdan uzak duracaksın. Onun yanına yaklaştırmam seni... Batur, Sabiha'nın sözünü keser.
Batur: Bakın Dicle aradı az önce. Fuşya alkolü kaçırmış. Gitmezsek başına kötü şeyler gelebilir.
Sabiha: Ne diyorsun?
Batur: Dicle'yi arayıp sorun isterseniz.
Sabiha: Gidelim o zaman. Sahne:7 Park/Dış/Gece: Fuşya sarhoş şekilde bankta otururken Serhat ile Dicle yanındadırlar.
Dicle: Batur da nerde kaldı? Bu sırada yanlarına araba gelir. Arabadan 5 sapık iner. Fuşya'ya ile Dicle'ya ağızlarının suyu akacak gibi bakarlar. Buna sinirlenen Serhat ayağa kalktığı gibi onlara bağırırken Dicle elinden tutup onu durdurur.
Serhat: Yürüyün gidin işinize. Sapıklar kahkaha atar.
Sapık1: Yiğidim bizim işimiz seninle değil. İki güzel bayan acaba bizimle birer tur atmak isterler mi? Serhat adamların üzerlerine yürür.
Serhat: Ben size tur attırmadan kaybolun gidin! Dicle sevgilisini tutmaya çalışır.
Dicle: İstemiyoruz. Bakın işinize. Sapıklar, sarhoş kahkahalar atan Fuşya'ya bakarlar.
Sapık 2: Arkadaşın bizimle tur atmak ister gibi duruyor ama.
Serhat: Size basın gidin dedim. Sapıklar onlara doğru yaklaşırken Serhat hemen bir tanesine yumruk geçirir. Diğer ikisiyle dövüşürken diğer bir sapık Dicle'nin eline omzunu koyarken Dicle çekmeye çalışır ama yapamaz.
Sapık3: Biliyor musun? Ben Senin gibi etli butlu dolgun severim. Oyun hamuru gibi ne oynarım onlarla ben. Dicle bağırır.
Dicle: Bıraksana beni! Serhat koşarak gelir. Sapığı sertçe kolunu bükerek yetere iterken Dicle bu sırada sapıkları Fuşya'ya yanaşırken görür görmez çığlık atar.
Dicle: Serhat! Serhat koşarak gelirken Dicle de arkasındadır. Serhat hemen adamın birinse yumruk geçirirken diğer sapık karnına sertçe tekme atar. Dicle ne yapacağını bilmez halde bağırır.
Dicle: Serhat! Serhat acıyla eğilmesi üzerine adamlar tekme vurmaya devam eder. Bu sırada Serhat'ın imdadına Batur yetişir. Dicle koşar adımlarla Fuşya'nın yanına gidip dehşet içinde olanlara bakarken Batur, iki tane sapığı kollarından tuttuğu gibi birine yumruk yapıştırırken diğerine kafa vurur. Karnındaki acıya rağmen Serhat da güç toplayıp iki adamdan tekme ve kafa geçirip diğerine bir yumruk ile kolunun arkasıyla vurur. Serhat'ın kolunu incittiği sapık yerdeki bira şişesini kırdığı gibi Batur'a doğrultacakken bunu fark eden Serhat yumruğunu geçirip buna engel olur.
Batur: Eyvallah
Serhat: Sana da eyvallah! Serhat koşarak Dicle'ye sarılırken, Batur da Fuşya'ya doğru gider. Sabiha da koşarak gelir. Bankta oturur halde olan kızının yüzüne dokunur.
Sabiha: Anneciğim iyi misin? Kızına sıkıca sarılır. Batur, Fuşya'yı kucağına alır. Sahne:8 Düvenci Konağı/İç/Gece: Batur kucağında Fuşya ile yanında Sabiha ile yürür. Sabiha içinden konuşur:
Sabiha: Eyşan'a yakalanmadan kızı odasına götürebilsek. Koridorda karşılarına Eyşan ile oğlu Yağız çıkar.
Eyşan: Neler oluyor? Sabiha içinden konuşmaya devam eder.
Sabiha: Şom ağızlı? Sabiha. Şom düşünceli gerçi.
Yağız: Fuşya ablamın nesi var? Hasta mı oldu?
Batur: Yok bir şeyi merak etme. Biraz rahatsızlandı sadece.
Eyşan: Hadi oğlum sen git. İngilizce çalış biraz. Yağız gittikten sonra Eyşan meraklı gözlerle bakar.
Sabiha: Yok bir şey Eyşan. Sabiha ile Batur yürümeye devam ederken Eyşan sinsi gülümsemesini yapıp konuşur.
Eyşan: İçip sızmış bu belli. Sahne:9 Düvenci Konağı-Fuşya'nın Odası/İç/Gece: Batur, Fuşya'yı yatağına yatırır.
Sabiha: Teşekkür ederim. Şimdi çıkabilirsin. Batur meraklı gözlerle Fuşya'ya bakarak odadan çıkar. Sahne:10 Düvenci Konağı-Evin Çıkışı/Dış/Gece: Pelin dışarda yürürken peşine Behçet takılır.
Behçet: Pelin hanım sizi evinize kadar bırakayım.
Pelin: İstemem.
Behçet: Olur mu öyle şey. Sizin gibi bir meleği bu saatte yalnız bırakmam. Başınıza iş gelmesin.
Pelin: Gerçekten gerek yok. Ben kendimi savunabilirim. Behçet onu dinlemeden peşinden gelmeye devam eder.
Pelin: Behçet! Yeter! Bak biz birlikte olamayız. Biz seninle çok farklıyız.
Behçet: Sen melekler aleminden geldin biliyorum ama sana söz veriyorum. Bu dünyayı melekler alemini aratmayacağın şekle çeviririm.
Pelin: Ya sadece görünüşümü sevdim. Karakterlerim ters gelecek belki sana.
Behçet: Sen seni her şeyinle kabul ederim gülüm. Sen he de yeter ki.
Pelin: Öyle arabesk iltifatlardan hiç hoşlanmam.
Behçet: Tamam başka iltifat bulurum.
Pelin: Sen mesela gece hayatını hiç sevmiyorsun değil mi?
Behçet: Hem de hiç sevmem. Uzak dururum inan. Ya işte olurum işte değilsem ailemin yanında olurum. Alkolde ağzıma sürmem.
Pelin: Ben hiç öyle değilimdir mesela. Gece kulüplerini çok severim. Sabahlarım. 6'da geldiğim oluyor eve.
Behçet: Olsun eğlen bari seviyorsan.
Pelin: Alkolde alıyorum çok ama. Baya alkoliğimdir. Bir şişe votkadan aşağısı kurtarmaz beni.
Behçet: Olsun ya! Onu da yap kabulüm.
Pelin: Sigara peki?
Behçet: Ben hiç içmem inan. Hatta içilen ortamda bile bulunmamaya özen gösteririm.
Pelin: Bende o da var. İnan. Günde bir paket sigara içiyorum. Ona da bağımlıyım.
Behçet: Olsun sevmek hatalarla kabul etmek değil midir?
Pelin: Çocuklardan nefret ederim. Hiç çocuk istemem.
Behçet: Tamam bizde ikimiz yaşar gideriz sadece.
Pelin: Kumarda oynarım ben. Baya paramı kaybettim çok borçlara girdim ondan dolayı. Senin de paralarını bitiririm.
Behçet: Sana tüm param pulum feda olsun ya. Ne kadar borcun varsa söyle hepsini öderim. Pelin sonunda illallah eder.
Pelin: Behçet! Of! Gelme peşimden yeter! Sahne:11 Emniyet Müdürlüğü-Toplantı Odası/İç/Gece: Okan amir oldukça sinirlidir.
Okan: Batur nerelerdesin?
Batur: Amirim neler oldu bir bilseniz?
Okan: Oğlum! Sen ne yapıyorsun? Senin işin delil toplamak ondan verdik bu görevi. Yapamayacaksan seni alalım başkasına verelim. Ne bu! Bu sırada nefes nefese kalmış şekilde Pelin gelir.
Pelin: Özür dilerim amirim. Geciktim.
Cansel: Kız iyi misin?
Pelin: Hiç sormayın başıma gelenleri. Evin bahçıvanı takıldı peşime bırakmadı. Onu atlatmak için ne uğraştım. Ay takip edip duruyor peşimi bırakmıyor.
Cansel: Kız yeni talibin mi çıktı?
Pelin: Hiç sorma yok köyünde bilmem kaç dönüm arazisi varmışta büyükbaş hayvanı varmışta rahat edermişim de. Of!
Cansel: Kız evlen işte ne güzel köy hayatın olur. Büyükbaş hayvan otlatırsın taze taze inekten süt sağarsın.
Pelin: Cansel canım burnumda senin zevzekliğini hiç çekemem şimdi! Okan sinirlenmesiyle Cansel susar.
Okan: Dedikodunuzu gidin dışarda yapın!
Cansel: Affedersiniz amirim.
Okan: Evet Batur senden Feridun beyin telefonunun bilgilerini istemiştik. Alabilir miyiz?
Batur: Amirim ben... Batur tam konuşacakken Pelin sözünü keser. Elindeki cihazı Okan'a verir.
Pelin: Batur almıştı. Koyacak yeri olmadığı için bana verdi. Bende çantama koydum. Alın amirim. Batur ile Cansel şaşkın şekilde Pelin'e bakarlar.
Okan: Neyse bu olmasaydı külahları değişecektik. En azından bu işi hallettin.
Batur: Bence gerek kalmayacak amirim ona. Katil Oktay işte belli. Attığınız ses kayıtları bunu gösteriyor. Oktay belli amcasını öldürüp veya başkasına öldürtüp suçu babasına atmak istemiş. Annesi ve eşi de iş birlikçileri beraber planlamışlar bunu. Ses kayıtları bunu gösteriyor.
Cansel: Bana da öyle geldi amirim.
Okan: Yine de telefondaki verilere bakacağız. Ama bu sefer gözünüz Oktay'ın üzerinde olsun.
Pelin: Emredersiniz amirim.
Batur: Gözüm Oktay'ın üzerinde olacak amirim. Sahne:12 Emniyet Müdürlüğü/Dış/Gece: Pelin yürürken Batur gelir.
Batur: Pelin... Neden böyle bir şey yaptın?
Pelin: Senin için yaptım. Aptal! Bir yer elması yüzünden mesleğinden olmanı istemedim.
Batur: Ona öyle deme!
Pelin: O önemli zaten değil mi? Mesleğinden olmandan bile daha önemli. Pelin hiçbir şey demeden uzaklaşırken Batur arkasından bakar. Sahne:13 Düvenci Konağı/Dış/Gece: Batur evin dışından hayran bir şekilde Fuşya'nın odasına bakar. En sonunda dayanamayıp onu görmeye karar verir. Evin girişinin önünde güvenlik görevlisi vardır. Batur hemen evin arka tarafındaki duvardan atlayıp evin arka bahçesine girer. Fuşya'nın odasının olduğu pencereye doğru yürüyüp duvardan yukarı doğru çıkar. Sahne:14 Düvenci Konağı-Fuşya'nın Odası/İç/Gece: Batur pencereden, Fuşya'nın odasının içerisine girer. Fuşya yatağında adeta bir melek gibi uyuyordur. Hayran hayran onu izledeikten sonra dayanamayıp saçını okşayıp alnına bir öpücük kondurduktan sonra sevdiğinin kokusunu içine çeker. Fuşya baş ağrısı içinde uyanır.
Fuşya: Batur...
Batur: Bebeğim benim. Fuşya şaşkınca etrafına bakınır.
Fuşya: Burası benim odam. Nasıl girdin? Yok ben hala içkinin etkisindeyim. Batur gülümser.
Batur: Yok canım gerçek.
Fuşya: Nasıl geldin buraya?
Batur: Pencereden.
Fuşya: İyide pencerem kapalı olur. Nasıl açtın?
Batur: Mesleğim sonuçta.
Fuşya: Ne?
Batur: Yani meslek sırrı demek istedim.
Fuşya: Ne yaptın ama ya biri görse? Batur, Fuşya'ya sarılıp başından öpüp sevdiğinin kokusunu içine çeker.
Batur: Seni öyle özledim ki. Gözüm hiçbir şey görmedi. Yavrum. Fuşya da Batur'a sarılıp kokusunu içine çeker. Sevdiğinin kollarını okşar.
Fuşya: Bende seni çok özledim. Bu sırada Batur'un dikkatini sepetin içinde uyuyan yavru kedi Cokie çeker.
Batur: Meşhur Cokie de bu mu?
Fuşya: Kızım benim.
Batur: O zaman benimde kızım artık. Babası da benim. Fuşya içten aşk dolu şekilde gülümser.
Batur: Çok sevimli çok tatlı. Uyumasa severdim.
Fuşya: Başım ağrıyor. Hemen ağrı kesici alayım. Fuşya çekmecesinden ağrı kesici almak üzereyken Batur buna engel olur.
Batur: İçki içtin saçmalama. İkisi zehirleyebilir seni.
Fuşya: Ya of başım ağrıyor ama. Batur, Fuşya'nın yanaklarını okşar.
Batur: Onu bu kadar alkol almadan önce düşünecektiniz. Küçük hanım. Fuşya, Batur'un koluna dokunarak konuşur.
Fuşya: Seni göremeyince işte. Çok üzüldüm.
Batur: Kızım annen bırakmadı ki. Götürdü AVM'ye bir sürü poşet taşıttı arabaya götürdü durdu. Poşetlerden önümü göremiyordum. Uzun boyluyum da millete çarpıp durdum. Az daha kalsaydık bir tır kiralamak zorunda kalabilirdik.
Fuşya: Of anne! Bu böyle olmaz. Ben yarın babamla konuşuyorum. Artık ne olacaksa olsun? Yeter!
Batur: Canım daha erken değil mi?
Fuşya: Babamdan korkuyor musun?
Batur: Benim kimseden korkmadığımı en iyi sen biliyorsun? Batur yatağın yan tarafındaki koltuğa oturup nazikçe Fuşya'yı da kendisine çekerek onunda oturmasını sağlar. Onu nazikçe omzuna yatırıp saçlarını okşarken Fuşya hayatında hiç olmadığı kadar kendisini mutlu ve güvende hisseder. Başının ağrısı adeta o an geçer.
Batur: Bebeğim şu an sana açıklayamayacağım şeyler var.
Fuşya: Ne gibi?
Batur: Benimle ilgili bazı durumlar. Biraz sabret olur mu?
Fuşya: FBA ajanı mısın? Söylesen ne olur?
Batur: Bir daha böyle kendinden geçene kadar içmek yok. Duydun mu beni? Fuşya evet anlamında başını sallar.
Batur: Yoksa dayak var. Sen daha erkeğini tanımamışsın. Sinirlenince yapıştırır beş kardeşi. Batur, Fuşya'nın alnına öpücük kondurduktan sonra onu kucağına alır. Fuşya mutluluk dolu şekilde iki kolunu sevdiği erkeğin boynuna dolayıp onun kokusunu içine çeker.
Batur: Haydi şimdi uyku vakti. Fuşya'yı nazikçe yatağa yatırdıktan sonra yorganı kapatacakken Fuşya elini tutar.
Fuşya: Yanımda uyur musun?
Batur: Tatlım emin misin? Fuşya'nın evet anlamında başını sallaması üzerine Batur sevdiğinin yanına yatıp nazikçe başını kendi omzuna doğru koyup bir eliyle sevdiğinin saçlarını okşarken diğer eliyle onun ellerini tutar. Ayaklarının soğukluğunu da bacağında hisseder.
Batur: Yavrum benim neden bu kadar soğuksun. Batur hemen sevdiğinin ayaklarını nazikçe bacalarının arasına alıp ellerini kollarının arasına koyup başına nazikçe öpücük kondurur.
Batur: Ben sana kendi ellerimle bakacağım besleyeceğim. Fuşya, Batur'un omzunu ve yüzünü okşar.
Fuşya: Burası varken benim benim yastığa ihtiyacım yok. Burası benim yastığım. Batur sevdiğinin sırtını ve saçlarını okşamaya devam eder.
Batur: Aynen bebeğim. Omzun senin hizmetinde yastık olmaya hazır. Hatta sen uyu rahat et diye hiç hareket dahi etmem. Bebeğim rahatça uyusun. Batur, Fuşya'nın yanaklarını severken yan tarafta yavru kedi Cokie uyanıp yanlarına doğru gelir.
Batur: Cokie uyanmış.
Fuşya: Bazen benim yanıma uyumaya gelir.
Batur: Gelsin o zaman kızımız. Cokie aralarına yatar. Batur hemen onu da sever.
Fuşya: Batur
Batur: Efendim bebeğim
Fuşya: Onu da alır mıyız yanımıza? Batur bir eliyle Cokie'yi diğer eliyle Fuşya'nın saçlarını okşayarak konuşur.
Batur: Kızımızın yeri elbette ki annesinin babasının yanıdır. Elbette bizimle olacak. Batur, Fuşya'nın alnına öpücük kondurduktan sonra hep beraber tatlı tatlı uyurlar. Sahne:15 Düvenci Konağı-Oktay ile Eyşan'ın Odası/İç/Gündüz: Oktay ile Eyşan uyurken alarmın çalmasıyla uyanırlar.
Eyşan: Günaydın canım...
Oktay: Günaydın hayatım... Bu gece annem yemeğe çağırdı bizi. Unutma. Yedi buçuk gibi hazır ol. Oktay hazırlanmak için kalkar.
Eyşan: Dün neler oldu bilmiyorsun.
Oktay: Ne oldu?
Eyşan: Kardeşin Fuşya bir yerlerde sızmış kalmış. Oktay gözleri açık Eyşan'a bakar.
Oktay: Ne diyorsun?
Eyşan: Sızıp kimlerle ne haltlar yediyse artık. Şoförümüzün kucağında eve geldi. Oktay sinirden ellini yumruk yapar.
Oktay: Bu kız iyice yoldan çıktı.
Eyşan: Baban bu kadar şımartırsa olacağı budur. Boşuna dememişler kızını dövmeyen dizi döver diye. Baban sonunda çok dizini dövecek haberi yok. Boşuna dememiş atalarımız kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya varır ya zurnacıya diye de. Bak babanın her istediğini yapması sonucunda bu da şoföre gitti. Oktay'ın sinir katsayısı yükselmeye devam eder.
Oktay: Ulan bunun ne işi var. Şoför parçasının kucağında sızmış halde.
Eyşan: Yağızda gördü birde onu o halde. Çocuğumuza da kötü örnek oluyor. Oktay öfkeyle odadan çıkar. Sahne:16 Düvenci Konağı-Fuşya'nın Odası/İç/Gündüz: Batur gözlerini açar açmaz Fuşya'nın saçlarını okşayıp kafasına öpücük kondurduktan sonra sevdiğinin kokusunu doyasıya içerisine çeker. Bir süre sonra Fuşya da uyanır.
Batur: Bebeğim uyandırdım mı seni?
Fuşya: Yok canım uyanmıştım ben zaten. Çok güzeldi. Hayatımda bu kadar iyi ısındığımı hatırlamıyorum. İkisi de yataktan kalkarlar. Fuşya, Batur'a sımsıkı şekilde sarılır.
Fuşya: Sen hayatımda yokken öyle üşüyordum ki anlatamam. Adeta hipotermi geçirmiştim. Hayatıma güneş gibi girdin. Ellerimi vücudumu her yerimi ısıttı o güneş. İçimi ısıttı. İçimdeki tomurcuklara yeşertti bana yeniden yaşama sevinci verdi. Batur, Fuşya'nın yanaklarını okşar.
Batur: Ama sen bu kadar tatlı konuşursan dayanamam ki bu bal dudakları öperim. Şimdi.
Fuşya: Öp o zaman. Batur nazikçe Fuşya'ya doğru eğilip kafasını nazikçe kendisine doğru çektiği gibi sert ama bir o kadarda lezzetli öpücüğünü kondurur. Dışardan Oktay'ın bağırma sesi gelir.
Oktay: Fuşya! Anında öpüşmeyi bırakırlar.
Fuşya: Olmaz abim. Fuşya, Batur'un elinden tutuğu gibi odasındaki minik lavaboya götürür.
Fuşya: Buraya gir hemen.
Batur: Yalnız sana zarar vermeye kalkarsa onu öldürürüm ona göre.
Fuşya: Batur lütfen! Sessiz dur şurada Fuşya tam lavabo kapısını kapatırken Oktay sertçe kapısını açar.
Fuşya: Abi bir genç kızın odasına böyle mi girilir ya?
Oktay: Dün gece kimlerle ne haltlar yedin sen?
Fuşya: Kimseyle bir haltlar yemedim.
Oktay: Yalan söyleme! Yalan söyleme! Oktay sinirli bir şekilde öne öne yürür. Küçük lavabonun kapısının yakınına gelir. Elini açacakmış gibi yapıp kapının kolunun oraya getirirken Fuşya büyük bir korkuya kapılır. Ama Oktay kapıya doğru sertçe yumruklarını geçirir. Sesleri duyan Sabiha ile Feridun da odaya dalarlar.
Feridun: Oğlum... Ne yapıyorsun böyle kardeşinin odasında?
Oktay: Onu sızmış halde o çok sevdiğin şoförümüzün kucağında eve gelen kızına sor baba. Feridun şaşkın bir şekilde Fuşya'ya bakar.
Feridun: Abin ne diyor kızım? Sabiha kendi kendisine söylenir:
Sabiha: Ulan Eyşan yine rahat durmadın.
Fuşya: Dün biraz içkiyi kaçırdım. Arkadaşlarımla eğlenirken.
Sabiha: Çok önemli değil ya. Dicle haber verir vermez gittik Batur ile.
Feridun: Sabiha! Böyle bir şey oldu ve bana neden söylemedin.
Sabiha: İşte korktum.
Feridun: Ya neden korktun? Sana veya kızıma hiç el kardırmışlığım mı var bugüne kadar? |
0% |