Yeni Üyelik
11.
Bölüm

11.Bölüm

@senfoniyazar

Merhaba!

Oy sınırı:15

Yorum sınırı:25

İyi okumalar!

Yazarın anlatımı ile;

Hayat bazen bir yerde durma noktasına gelirdi.

Sezin ailesi tam şuan hayatın durma noktalarındaydı.

Ne yapacaklarını dahil bilmiyorlardı.

Defne hanım ağlayarak kocasına baktı. "Lavin bunu nasıl yaptı?"

Cenk hariç herkes Defne hanımın ağzından çıkan ile şoka girmişlerdi.

Defne hanım inanmıyordu Lavin'e.

"Sen ne diyorsun kadın!" diye yükseldi Emre bey. "Kızımızın masumluğunu görmedin mi hiç! Nasıl şüphe edersin ondan!"

Defne hanım burnunu çekti. "Üvey babası geldi, olanları söyledi. Kızımız bizi istemiyormuş. Odasına gittiğimde bile bana uzaktı. Hepsi bu yüzdenmiş!"

Defne hanım ağzından çıkanı kulağı duymuyordu. Kendi öz ama öz kızına nasıl böyle bir şey imtihan ile bulunabilirdi?

"Anne orası ayrı!" diyerek araya girdi Arda. "Sen o gece hiç Lavin ile ilgilenmediğin için sana kırgın ve uzaktı!"

"Gönlünü aldım, konuştum kızımla! Ama yine de bunu yapmamalıydı!"

"Anne yeter!" diyerek yine araya girdi Arda. Evde Kaya hariç herkes salondaydı. Kaya ise bilindiği gibi uyuyordu.

"Lavin kırılabilir, ağlayabilir ama bu kötülüğü bize yapamaz! Yapmaz! Kız hıçkıra hıçkıra ağladığı ya, inkar etti! Yapsa zaten suçunu itiraf ederdi!"

"Abim doğruyu söylüyor!" diyerek araya girdi Buğlem. "Bir insanı bu kadar hemen yargılayamazsınız. Çok ağladı, çok itiraz etti! Bu işin içinde başka bir iş olmalı!"

Cenk sinirle homurdandı. "Sus, Buğlem. Sus. Artık o kızın adını bu evde duymak istemiyorum. Şirket batma yoluna girdi, şimdi ne yapacağız? Annem gerçekleri gördü diye onun üstüne bu kadar gitmeyin!

" Ortada sahte gerçek var amına koyayım,"diye bağırdı Arda. "Lavin suçsuz! Yapmayın bunu ona! Dayanamaz!" dedi ve Cenk'e döndü. "Yapma. Yemin ederim ki çok büyük pişman olucaksın."

Bu sefer de annesine döndü. "Geri dönülemeyecek şeyler yapmayın. Kızın o senin, kızın!"

"Ben gerçekleri gördüm!" diye ağlarken mırıldandı Defne hanım. "Benim zaten bir tane kızım varmış, o da Buğlem'miş. Onun saf yüzüne kanmışım sadece!"

"Anne," diye pes etmişcesine söylendi Arda. "Senden tiksiniyorum. Senden anne olmazmış, az önce bunu fark ettim."

Sezin ailesi kavgaya devam ederken Arda'nın söylediği son söz ile herkes olduğu yerde çakılıp kalmıştı. Arda ise hiç kimseyi umursamadan direkt Kaya'nın odasına gitti. Zira kendisine iyi gelecek, onu anlayacak tek kişiydi.

Odasına girdiğinde ise Kaya hâlâ baygındı. Cenk sert bir darbe vurmuş olmalıydı. Arda sakince Kaya'nın baş ucuna gitti ve onun uyanmasını bekledi.

O sırada ise Lavin'in olduğu yer karmaşıktı.

Dedesi Erdem Sezin.

Hapishaneden çıkmış ve soluğu biricik torunun yanında bulmuştu.

Lavin yerde ağlarken karşısındaki adama baktı. Torunum, demişti. Ama Lavin yine de anlam veremedim.

"Torunum derken?" diye sordu.

Erdem bey ise psikopatça güldü. Tepeden Lavin'e bakarken, "Doğru, sana kendimi tanıtmadım. Ayıp oldu böyle," dedi ve salondaki koltuğa oturdu.

Bacak üstüne bacak attı ve koltukta öylece yayıldı. Derin nefes alıp, "Ah, ahh," dedi. "Ben oğluma çok dedim yapma etme diye ama kendileri dinlemedi. "

Lavin yutkunarak ayağa kalktı. Karşısındaki kişinin dedesi olduğunu biliyordu artık ama neden ona öyle davranıyordu?

Yine de sorgulamadı ve ayağa kalktığı gibi dedesinin karşısındaki koltuğa oturdu.

Korkuyordu, dışarıda soğukta kalmış kedi gibi korkudan titriyordu.

Dedesini de tanımıyordu.

Halbuki en büyük esareti tam karşısındaydı.

"Anlamıyorum sizi," dedi Lavin.

Erdem ise karşısında duran torunun hâli ile daha fazla güldü. "Ardahan iyi iş çıkarmış," dedi her şeyin tam tersine ve memnuniyetle.

"Ne oluyor," dedi bu sefer titreyen sesi ile.

"Anlatayım hemen canım torunum," dedi. "Anne tarafından olan deden Volkan Gümüş, benim karım ile sevgiliydi."

Lavin duydukları ile kulağına inanamadı. Babaannesi ve dedesinden bahsediyordu. Nasıl bir ilişkiydi bu?

"Şöyle ki, benimle tanışmadan önce sevgililerdi. Benimle evlendikten sonra baban dünyaya geldi. O sırada Volkan deden, başka bir kadınla anneni dünyaya getirdiler. Neyse işte bu ikisi yine aşklarından vazgeçmediler ve en sonda kaçmaya çalıştılar. Tabii, bende bu duruma öfkelendim ve,"diyerek ellerini çok güçlü bir şekilde çarptı. "Bam. Onları diri diri toprağa gömerek öldürdüm."

Lavin duydukları ile buz kesmişti. Karşısındaki adam caniydi, canavardı.

Nasıl yapmıştı bunu? Nasıl bu kadar rahat anlatabiliyordu? Hiç mi vicdanı sızlamamıştı? Öldürdüğü kadın oğlunun annesiydi. İnsan acırdı, bu adam hiç mi acımadı?

Kelimenin tam anlamı ile gaddardı. Masallardaki kötü insandı, kötü canavardı.

"Sen nasıl yaptın bunu?" diyerek korka korka sordu Lavin. Duyduklarına inanmak istemiyordu. Böyle bir şey olamazdı. Bir insan bu kadar cani olamazdı.

Karşısındaki dedesinden çok korkuyordu Lavin. Karısına acımayan bana hiç acımaz diyordu içinden ama bilmiyordu ki bu esareti onu sürükleyen dedesiydi.

"Karımı çok seviyordum ve onun bana bunu yapması biraz koymuştu. Bende hallettim işini işte," dedi rahatla. "Asıl konu ise Defne ve Emre'nin evlenmesi. Ben hapishanede iken onlar evlenmişti. Buna ayrı bir sinirlendim. Sonra çocukları olduğunu öğrendim. İlk çocuğunu kaçırmak istedim ama annen ilk çocuğun arkasından 4 tane daha erkek çocuk yaptı."

Lavin korksa bile dikkatle dinliyordu adamı.

Erdem ise soluklandıktan sonra devam etmeye başladı. "Ben de dedim ki bu iş erkek çocuk ile olmaz. Kız çocuğu olsun dedim ve oldu da."

Lavin yavaştan titriyordu.

"Ardahan'ı karıya kıza doyurdum ve en sonunda kadının birine hamile bıraktı. Şansa bak ki Defne ile aynı zamanda hamile kaldılar. Neyse Defne ikizlere hamile kalmıştı ve baktık ki bir kız bir de erkek. Bu işe o kadar sevinmiştim ki, anlatamam. Ardahan'ın da bir kızı olunca, sizleri doğum sırasında değiştirdim."

Lavin ölmek istiyordu artık. Duydukları, yaşadıkları ona ağır geliyordu. Bu dünyada yaşamak istemiyordu. Daha fazla acı çekmek istemiyordu. Bitsin istiyordu her şey. Bitsin ki kurtulayım.

"Neden?" diye sordu bu sefer acıyan kalbi ile. "Neden yaptınız? Allah bilir Ardahan'ın bana yaşattıklarını siz istediniz diye yaptı. Değil mi?"

Erdem yarım ağız gülerek gözlerini açıp kapattı. "Aha," dedi. "Doğru tahmin. Başına ne geldiyse hep benim kontrolüm içinde oldu ama merak etme. Seni burada sadece bir kaç gün ağırlayacağız."

Lavin, "Ne?" diye sordu.

Kafası o kadar dolmuştu ki, canı o kadar yanıyordu ki artık konuşulanlardan bir şey anlamıyordu.

"Diyorum ki, sadece bir kaç gün buradasın. Ondan sonrası ise yine evine gideceksin."

"Ama Cenk," demişti ki Lavin, Erdem sözünü kesti. "Cenk seninle uğraşmaya devam edecek. Sende katlanacaksın artık."

Ağlaması durmayan Lavin'in ağlaması daha fazla artmıştı. Erdem torunun bu hâline gülerek izliyordu.

İntikamı işlemeye devam ediyordu. Her şey istediği gibi oluyordu.

Lavin burnunu çekti ve içi acısı da içini kemiren diğer soruyu sordu. "Buğlem, biliyor muydu?"

Erdem sırıtarak Lavin'e baktı. "Bilmiyordu."

Lavin Buğlem'in bilmemesi ile bir yandan acı çekerken bir yandan sevindi. Acı çekti çünkü onun yaşayacağı hayatı Buğlem yaşadı ve tüm acıları kendisi çekti. Sevindi çünkü bilmesi daha can yakardı.

Bir kadın bir kadına bunu yapmamalıydı. En berbat olanı da buydu.

Derken kapı açıldı içeriye Ardahan- Selin Zümre girdi.

Selin Zümre, Lavin'in gaddar annesiydi.

Acılarına göz yuman, ağlamasına izin veren anne.

"Anlattınız mı her şeyi, Erdem bey," diye alayla sordu Ardahan.

Erdem başını olumlu anlamda salladı. "Evet, öyle. Şimdi kendisini odaya kapatın, dokunmayın. Zaten hırpılanmış biraz."

Bana dönüp gülümsedi bu sefer. "Bu kıyağımı unutma, torunum. Ama sanma ki acı çekmeyeceğim." Dikkatle baktı bana. "Çekeceksin. Zamanı geldiğinde canın çok pis yanacak."

Evett.

Bir bölümün daha sonuna geldik.

Bu bölüm hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Erdem Sezin hakkında?

Diğer bölümde görüşmek üzereee.

 

 

Loading...
0%