@senfoniyazar
|
merhaba!
nasılsınız?
bölüme geçelim.
oy sınır:20
yorum sınır:25
diğer bölümde oy 19 olduğu için attım. Sınır dolmadığı süreç bölüm atmıyorum çünkü wattpadde de bir çok kurgum var ve onların düzenlemesini yapıp bölüm yazıyorum. Ayriyetten de taslak oluşturuyorum. Buraya girmeye pek vaktim kalmıyor.
sınır dolduğu an yeni bölüm atacağım. Bu isterse bir günde olsun. Hiç sıkıntı değil. Sınır dolarsa günde 5 bölüm bile atabilirim. Lavinin bölümleri yazılı zaten. Sadece kopyalayıp yapıştırıyorum.
tek yapmanız gereken sınırı doldurmak.
iyi okumalar! . 2 hafta sonra; Ne yapacağımı bilmiyordum artık. Kapana kısılmış gibi hissediyordum kendimi. Ne yapsam çıkmaz sokağa sapıyordum. Canım yanıyordu, yakılıyordu. Bu durum artık daha fazla rahatsız ediyordu beni. Yatakta ayağa kalmaya çalışırken ayağım acımış ve yere yapışmıştım. Maalesef ki Cenk'in ayağımın bastığı yer biraz daha kötüleşmişti. Erdem Sezin doktor getirmediği için olmuştu. Bana bu iki haftada hiç dokunmamıştı ama Cenk'in bastığı yer o gün acıdığı için doktor getirmemiş ve daha kötü olmuştu. Canım yanıyordu yani. Ben yerde çaresizce dururken odaya Ardahan girdi. Odaya geldiği zaman ya yemek verirdi ya da laf edip giderdi. Sözde psikolojik şiddet uygulayacaktı ama bana işlemiyordu onun lafları. Beni yerde görünce sırıttı. "Yerlerde mi sürünüyorsun sen? Oy," demişti alayla. Dibime gelip bir anda kucağına aldı. Kucağından tepinmeye başlayınca tehdit eden bakışlarını bana çevirdi. "Rahat dur yerinde. Doktor gelecek, ayağına bakacak. İyilik yapıyoruz sana." Sesimi çıkarmadım ve beni yatağa bırakmasını bekledim. Yatağa bıraktıktan sonra bana baktı. "Abinlee geldiği an bir şey çaktırsan, onların cesetlerinin başında durursun haberin olsun." Sırıttı sonra. "Kendi karısını acımayan adamdan bahsediyoruz. Torunlarına hiç acımaz." Derin bir nefes alıp odadan çıktı. Odadan çıkmadan hemen önce ise, "Benden hemen sonra doktor gelecek. Yerinden kalkma," demişti. Tehditi kanımı dondurmuştu... Dediği gibi de olmuştu. O gittikten bir iki dakika sonra odaya bir doktor girmişti. Ağzında maske, elinde çanta vardı. Heybetli vücudu vardı adamın. Siyah saçları alnına dökülmüş yüzünü süslüyordu. Maskenin ardındaki yüzü göremezsem de gökyüzü gibi masmavi gözleri vardı. Açık mavi gibi, cam gibi gözler. Baktıkça içini çeken. Üzerinde siyah t-shirt ve siyah pantolon var iken üzerinde ise doktor önlüğü vardı. Ben kendisine öylece bakarken o da bana derince baktı. Gözlerinde bir ifade vardı ama anlayamıyordum. En sonda ise ben sessizliği bozdum. "Kimsiniz?"dedim. Kendisinin doktor olduğunu biliyordum ama yine de emin olmak istedim. Sorum ile kendine gelen doktor hemen boğazını temizledi ve hafif öksürdü. "Kusura bakmayın, Lavin hanım. Ben Ardahan Zümre tarafından sizin için gelen doktorum. Adım Mehmet." Anladım dercesine mırıltı çıkardım. "Memnun oldum, Mehmet." Anında, "Bende efendim," dedi ve baş ucuma geldi. Baş ucumda otururken, "Ayağınıza bakayım hemen," dedi. Kendisini onayladım. İlk önce ayağımdaki çorabı çıkardım. Ayağımda sargı vardı. Daha sonra da geri yaslandım. Sırtıma yatak başlığına dayadım. Elleri sargının üzerinde iken, "Canınızı yakarsam beni uyarın. Lütfen," dedi. Ben ise yine kendisini onayladım. Derin bir nefes aldı ve sargıyı açtı. Sargının altında ise kocaman şişlik. Buğlem ile dışarıya çıktığımız an fazla zarar görmüş olmalı. Üstüne üstün Cenk fazla baskı yapınca ayağım şişmişti. 2 hafta boyunca da doktor ayağıma bakmadığı için son durum buydu. Üzerine basabiliyordum ama sabah hem uyku sersemi ile hem de bir an ayağımı unutup aniden ayaklanmam ile dikkat edememiş ve yere düşmüştüm. Mehmet yavaşça pansuman yaparken bende pansumanın bitmesini bekledim. Elinde bir krem vardı. Gözlerini bana çevirip, "Bu biraz canını yakabilir," dedi. Başım ile onayladım bende onu. Yapacak bir şeyim yoktu. Pansumanı bitirdikten sonra kafasını kaldırması ile göz göze gelmemiz bir oldu. Ben ona bakarken o da bana bakıyordu. Bizim bakışmamızı bölen yine ben oldum. Bu bakışlara dayanamayıp derin bir nefes aldım. "Odadan çıkmayı düşünüyor musunuz?" Sonra kaba bir şekilde söze girdiğimi anlayınca hemen kendimi topladım. "Yani, pansuman bitti ya. Söyleyecek kelimeniz var mı? Öylece bana bakıyorsunuz da." Mehmet dediğim ile kafası şimdi dank etmiş gibi hemen kafası ile onayladı beni. "Evet, evet. Çıkayım ben," dedi ve bir anda odadan çıktı. Odadan çıkmadan önce bana döndü. "Özür dilerim," dedi. "Ayağınıza fazla baskı yapmayın. Şişlik daha fazla büyüyebilir." Ondan sonra ise masada duran kremi göstermişti. "İki günde bir uygulayın. Yapamazsanız eğer, yardım almayı unutmayın. İyi günler." Garip bir adamdı. Kafamı sağa sola sallayarak yavaşça yataktan ayağa kalktım. Ayağımın üzerine fazla basamıyordum. Yavaş adımlar ile giyinme odasına gittim. Banyo etmek istiyordum ama ayağımda olan sargı yüzünden imkansızdı. Oradan mavi bir t-shirt ve beyaz eşofman almıştım. İç çamışırlarımı da değiştirip üzerimi giyinmiştim. Ardından ise kendimi yine yavaşça yatağa attım. Tavanı izlerken de düşünüyordum. Neden ben? Bir insan intikam için de olsa bir insana bu kadar cani olamazdı. Karşısındaki kişinin ne de olsa bir canı vardı. Benim bir canım vardı ve canım hiç düşünülmüyordu. Canım yanar mı, kırılır mıyım, ağlar mıyım, hiç sorulmuyordu. Oysaki bir suçum yoktu. Annem ve babamın aşklarının kurbanıydım. Bunun cennetini yaşayan ise Buğlem. Tavana bakıp düşünürken kapı çalındı. Eğer Ardahan ya da Selin olsaydı hayvan gibi girerlerdi içeriye. Kapıya sabırla baktığımda karşıma Arda ve Kaya çıktı. Onları görür görmez gözlerim dolmuştu. Ağlamaya başlamıştım. Çok özlemiştim. Çok. Ayağa kalktığım gibi seke seke ikisinin yanına gittim ve ortalarına geçip ikisine de sarıldım. İkisi de bana sarıldı. Bu hissi çok özlemişim. Abim saçıma bir buse bırakıp, "Bizi özlettin, kızım," dedi. Belli ki benim attığım mesaja kanmışlardı. Çaktırmadım. Oyun oynamaya devam ettim. Sonuçta onların hayatları vardı bu oyunun içinde. Onlara zarar gelmesine dayanamazdım. "Özür dilerim," diye mırıldandım. "Ama mecburdum." Arda ve Kaya abim benden ayrıldılar ve abim, ellerimi tutarak yüzüme doğru eğildi. "Biliyorum, güzelim. Yaşanılan olaylardan sonra kaçman ve bir süreliğine uzakta kalman en doğal hakkındı." Kaya abim elimden ve belimden tutarak yatağa oturttu. Ellerimi tutup yine yüzüme eğildi. "Ayağın iyi mi? İstersen bakayım bende." Gerek yoktu. Ne de olsa doktor bakmıştı ayağıma. Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Gerek yok, abi."dedim." Siz gelmeden önce doktor bakmıştı ayağıma." "Ha, o adam doktordu yani," dedi Kaya abim. "İyi madem." İçimden gelerek, "Abim," dedim. Abi demeyi ve Kaya abimin yanımda olmasını çok seviyordum. Bu his tarif edilemezdi. Çok huzurluydum. Çok mutluydum. Abim bana bakarak güldü ve beni kendine çekip kafamı göğsüne koydu. Saçıma da sesli bir öpücük bıraktı. "Abin kurban olsun sana." Arda abime baktığımda o da dolu gözler ile bana bakıyordu. Kollarımı ona doğru uzattım. "Gelsene sende, abi." Ona abi demem ile baya bir şoka girmişti. Kaya abimden sonra o evde benim yanımda olan Arda abimdi. Bana asla zararı olmamıştı. Herkesin bana zararı olurken onlar benim daima arkamda olurlardı. Arda abimde abi kelimesini hak ediyordu. Arda abim çoktan çıkmış olmalı ki bir anda üzerime atladı. Şakasız atladı. Ben altta iken o da üstümde bana sarılıyordu. Saçımı öpüp duruyordu. "Abisinin güzeli, abisinin balı. Teşekkür ederim canım." Bir öpücük daha. "Teşekkür ederim, Lavin'im." Üstümde olduğu için birazcık ezilmiştim ama sıkıntı değildi. Katlanırdım. Onlar benim yanımdaydı ve mutluydum. Başka bir şey asla istemiyordum. "Kalk artık abi kızın üzerinden," diye Kaya abim mırıldandı. "Kızı ezdin." Arda abim benim buruşmuş yüzüme bakıp, "Ana" dedi harfleri uzatarak. "Doğru lan." Bunu demesi ile de üzerimden kalktı. Kalkar kalmaz derin bir nefes verdim. "Şükür." Kaya abim kalkar kalmaz belime yapıştı ve kendine çekti. Bunu gören Arda abim ise göz devirdi. "Yedik sanki kardeşini." "Yedin, kızımı," dedi kızım kelimesini bastırarak. Ona baktığımda o da bana bakıyordu. "Sor hadi, " dedi bir anda. Anlamaz bakışlar ile ona bakarken, "Soru sormak istiyorsun, bakışlarından anlıyorum. Sor, güzelim," dedi. Kaya abim aralarında beni en iyi tanıyandı. "Neden bana kızım diyorsun?" diye sordum. Asla ama asla rahatsız etmiyordu. Tam tersi huzurlu hissediyordun. Benim yanımda olduğunu, benimle beraber olduğunu anlayabiliyordum. Kaya abim sorum ile sırıttı. "Kızım olmasa bile kızım kadar yakın hissediyorum sana. Senden başka kardeşim yokmuş gibi. Sen benim için özelsin, kardeşim. Ailem sensin. Bu yüzden." Ailem sensin... Ne güzel bir kelimeydi. O kadar güzel hissetmiştim ki, hiç kimse bende bunu yaşatmamıştı. İlk önce Arda abime baktım. Bana huzur dolu gözler ile bakıyordu. Ondan sonra ise Kaya abime baktım. O da bana aynı bakışları atıyordu. Derin bir nefes çektim içime. Hep bu anda kalmak istedim. Sadece bu an. Abilerim ile olan bu anı. "Sizde benim ailemsiniz, abilerim. " .
Evetttt.
Bir bölümün daha sonuna geldik.
Bu bölüm yumuş yumuştuk.
Bölüm için düşünceleriniz? Kaya? Arda?
Mehmet?
Diğer bölümde görülmek üzereeee.
|
0% |