Yeni Üyelik
16.
Bölüm

16.Bölüm

@senfoniyazar

merhaba

umarım iyisinizdir.

oy:25

yorum:25

İYİ OKUMALAR!

Gelmiştik.

Leyla hoca beni başka bir sınıfa geçince geleceğimiz yere gelmiştik.

Beni bir sıraya oturtur iken, "Ayağında bir sıkıntı varmı. Konuşmadan önce ilk, sağlığın ile ilgilenelim."

Anında olumsuz anlamda başımı salladım. "Sadece sızlıyor. Geçer acısı," dedim.

Yalandı. Çok kötü acıyordu. Evde, odamda pansuman yapsam iyi olacaktı.

Derin bir nefes verdi. "Peki," dedi ve öğretmen sandalyesini alıp karşıma geçti. Onun üzerine oturup ciddi şekilde bana baktı.

"İlk öncelikle sakın korkma ama ben seni önceden tanıyordum."

Dediği ile kaşlarım çatılmıştı. Nerede? Ne zaman?

"Nereden tanıyorsunuz?" dedim biraz endişe ile. Kendisini hayatım boyunca hiç görmemiştim ve ister istemez tedirgin oldum.

Ellerini ellerimin üzerine koyup sakinleştirdi beni. "Kaya'dan, yani Kaya abinden," dedi.

Dediklerini artık hiç anlamıyordum.

"Kaya abin ile iki yıldır ilişkimiz var. Bahsetti mi bilmiyorum ama seni oradan tanıyorum."

Oha! 

Kaya abimin bir sevgilisi olduğunu bilmiyordum. Hoş bilsem bile normal karşılardım ama Leyla hocamın çıkması beni fazlasıyla şaşırtmıştı.

Öğretmenim ve abim şimdi ilişki yaşıyorlardı.

Garipti ama sevinmiştim de. Leyla hoca gerçekten çok iyi birisiydi.

Leyla hoca şaşırdığım ifadeyi görünce gülümsedi. "Şaşırdığının farkındayım. Bende olsam bende öğretmenim ile abimin ilişkisini öğrendiğim zaman şaşırırdım."

Gülen yüzü bir anda soldu. "Cenk ile ne yaşadıklarını da biliyorum."

İyice gerildim.

"Gerilme, lütfen," dedi ve ellerimi sıkı sıkı tuttu. "Kaya abin benden rica etti, seni ne pahasına olursa olsun koruyacağım. Yanında olup sana destek olacağım. Bunu herkesin içinde konuşamayız diye seninle özel konuşmak istedim."

Ben susarken tekrardan derin bir nefes aldı. "Kaya'nın travmasını kıran da sensin. Bunun için sana çok ama çok teşekkür ederim."

Kaya abimin travması mı vardı?

Kaşlarım çatılırken kendisine baktım. "Abimin travması mı var?"

Onaylar şekilde kafa salladı. "Ne olduğunu kendisi anlatır. Yaşadığı olay yüzünde hiç kimse ile aynı yatakta uyuyamazdı. İkimiz aynı yatakta uyumaya çalıştığımızda benim için travmasını kırmaya çalıştı ama yapamadı. Ama sen yaptın. Senin sayende biri ile aynı yerde uyuyor. Şimdilik benimle hâlâ uyuyamıyor ama senin sayende de her şeyin üstesinden gelecek."

Abimin travması olduğunu daha yeni öğrenirken üstüne onun travmasını kırdığımı öğrendim. Bilmeden abime yardım etmiştim ve bu beni çok sevindirmişti.

Her olan olay o kadar hızlı geçiyordu ki anlatamam. Ne olduğunu bile anlamaz olmuştum. Ama bu durum için çok ama çok sevinçliydim.

Leyla hocama güldüm. "Asıl ben teşekkür ederim, hocam." dedim.

O da bana güldü. "Sen okulda benim emanetimsin. Sevdiğim adamın kardeşi benim de kardeşim. Sen artık benim de kardeşimsin, Lavin. Bunu sakın unutma. Okulda da dışarıda da kardeşimsin."

Tekrardan teşekkür etmek için ağzımı açıcak iken lafımı kesti. "Bunu Kaya istediği için değil gerçekten kardeşim olarak gördüğüm için yapıyorum. Bunu da unutma ve lütfen çeneni kapalı tut. Teşekkür ve teşekkürü ima eden her kelimeden başkasını diyebilirsin. Lütfen teşekkür etme artık."

Kıkırdadım. "Peki, hocam."

"Maalesef okulda hoca ama dışarıda da hocam deme, olur mu? Leyla diyebilirsin, leyla yengem de diyebilirsin."

İma ederken söylemişti. Kendisine gülümserken konuştum. "Yengem daha iyi."

Elini açıp çakmamı istedi. "Anlaştık?"

Elimi açıp çakmak istediği avucu ile çaktım. "Anlaştık."

Kendisi ayağa kalktı. "Yürüyebilecek misin?"

Ayağımın sızısı vardı ama acısı geçmişti. Onaylar şekilde kafamı salladım. "Evet."

Yavaşça ayağa kalktım. Kendisi de elini belime attı ve beraber boş sınıftan çıktık. Ondan sonra ise beni sınıfıma bırakmıştı. Sıraya oturduğum da Sevinç yanımdaydı. Bana baktı gülen yüzü ile. Bir şey olmuş ve sevinçli gibi gözüküyordu. "İyi misin? Canın yanıyor mu hâlâ? İstersen hastaneye gidelim."

Kendisine sadece gülümsedim. Bir şey hissediyordum kıza karşı ama ne? "İyiyim, merak etme. Hastaneye gitmeye gerek yok."

O sırada sınıfa Mert girdi. Endişe ile bana koştu. "Olanları duydum. İyi misin?"

Mert'in yakın davranması garibime gidiyordu. En son kendisi kriz geçirmeden önce bana kötü davranıyordu. Ondan sonra ise nötr davranmış ve yaklaşmaya çekinmişti. Şimdi ise şaşırıyordum ister istemez.

"İyiyim," dedim mesafeli sesim ile. Ne olur ne olmazdı.

Rahatlamış gibi, "Tamam," dedi ve yerine geçti.

Bugün tam böyle geçmişti. Leyla hocamın ya da yengemin ara sıra benim yanıma gelmesi ile, Sevinç ile okul gezmemiz ile geçmişti. Medine ise disiplin yemiş okuldan atılmıştı.

Eee, okulun sahibinin kızı da olunca araya böyle bir ceza girmişti.

Okul kapısının önüne gelince bu sefer sabahtan beri görmediğimiz Buğlem çıktı. Beni görünce gülümsedi. "İyi geçti mi ilk günün?"

"Evet," dedim anında. "Sen nerelerdeydin? Hiç görmedim seni bugün okulda. Şimdi görüyorum."

Buğlem omuz silkileyerek, "Hiç, işim vardı," dedi.

Bende fazla üstelemedim. Ondan sonra ise Mert gelmişti yanımıza.

Beklenen kişi yani Kaya abimde gelince aklıma gelenler ile gülümsedim.

Arabaya binince Mert öne bizde arkaya binmiştik.

Kaya abim benim gülümsediğimi görünce bana doğru döndü ve göz kırparak güldü. "Hayırdır, neye borçluyuz böyle gülümsemene?"

Bende ona göz kırptım. "Canım yengem ile tanıştım da, ona gülümsedim."

Kaya abim bu dediğim ile gözleri parıldadı. "Tanıştınız mı?" diye sordu.

"Evet," dedim bende heyecanla. Durduk yere heyecanlanmıştım. İlk defa birine bu kadar heyecanlı heyecanlı olay anlatıyordum. "Çok ama çok güzel birisi. Dersleri de güzel anlatıyor. Beni de kardeşi olarak görüyormuş, biliyor musun? Ondan sonra tenefüslerde arada sırada yanıma uğradı. Nöbetçi olduğu için her tenefüs yanıma gelemedi. Ay gibi çok güzel kadın. Seni de çok seviyor," demiştim ki konuşmamı kesen Kaya'nın kahkahası oldu.

Gülerken yanağındaki gamze belirgin olmuştu. Çok tatlıydı böyle. "Seni böyle heyecanlandıracağını bilseydim daha önce tanıştırırdım, güzelim. Çok mu sevdin sen benim sevgilimi."

Çok uzun konuştuğumun bile farkında değildim. Onaylar şekilde kafamı salladım. "Evet. Resmen dersinden ve yanından ayrılmayasım geldi."

Kaya abim yanağımdan makas alırken, "Bir gün üçümüz yemeğe çıkarız bizde," dedi.

"Olur."

"Leyla hoca bana bile mesafeliydi. Seni anlaşılan çok sevmiş," diye mırıldandı Buğlem. Ona kaşlarım çatılırken Kaya abim bir anda atladı. "Eğer Leyla birine mesafeliyse, kendi açısından vardır bir sebebi. Seni sevmediyse sevmeye bile çalışmaz. Kendini Lavin ile kıyaslama."

Buğlem'in dudakları bükülürken, "Kendimi hiç bir zaman Lavin ile bir tutmadım ki, o her zaman zaten sevilen oldu. Bana karşı bir zararı da yok. O yüzden Lavin'e düşmanmışım gibi davranma, abi. Ben Lavin'i seviyorum."

Kaya yerinde kıpırdanırken boğazını temizledi. "Kusura bakma, aniden çıkıştım."

Buğlem burukça gülümseyip, "Sıkıntı değil," dedi.

Ondan sonra yine aşinası olduğum sessizlik oldu.

Eve geldiğimizde kapıyı Ayşe abla açmıştı. Gülen yüzü ile, "Hoşgeldiniz çocuklar," dedi.

Mert ve Buğlem, Ayşe ablanın yanaklarından öperken, "Hoşbulduk Ayşe sultan," dediler.

Bende hafif gülümseyerek, "Hoşbuldum," dedim.

Kaya abimde gelince salona adım attık.

Salonda ayakta Cenk ve Buğlem birbirlerine sarılmıştı. Buğlem'in sırtı bana dönüktü. Cenk beni görünce Buğlem'e daha sıkı sarılıp saçını kokladı. Ardından derin bir öpücük bıraktı. "Hoşgeldin, güzelim."

Buğlem de daha sıkı sarılıp, "Hoşbuldum, abim," dedi.

Canım acımıştı.

Cenk resmen bana nispet yapıyordu ve bu maalesef ki canımı acıtıyordu.

Arkamdan belime kollar sarılınca göz kontağımı Cenk'ten çekip arkama baktığımda Arda vardı. Karan okuldan daha çıkmamıştı. Bir kaç işi varmış. Aran evdeydi Kaya ise akşamki yemekten dolayı hastaneden izin alıp gelmişti.

"Abi," dedim. "Senin işin yokmuydu?"

Arda abim burnumun ucunu öpüp gülümsedi bana. "Psikolog'um ben güzelim," dedi ve elini koltukta oturan Kaya'yı gösterdi. "Onun gibi her gün bir hastanede dolaşmıyorum. Seanslarım erken bitti bugün."

Onu başım ile onayladım ve koltuklara geçtik.

Ben üçlü koltuğa oturunca Kaya abim oturduğu tekli koltuktan kalktı ve yanıma oturdu. Diğer yanıma ise Arda abim.

Salona Mert de girince, Mert Buğlem'e soru sordu. "Nerelerdeydin bugün sen, ikiz?"

İkiz demesi ile herkes şok içinde bakarken bir süre sonra bana baktılar. Bir kişi hariç.

Cenk. 

Zafer gülümsemesi ile bakıyordu bana.

Buğlem'e ikizim demesi ile bakışlar bana dönünce yerimde rahatsızca kıprandım.

Mert hâlâ ikizi olarak Buğlem'i görüyordu...

Kaya abim kollarını bana sararken, "Senin ikizin Lavin, Buğlem değil. Bile bile kızın canını yakma."

Mert anında telşalı gözler ile Kaya abime baktı. "Yemin ederim ki canını yakmak için demedim. Ağız alışkanlığı," diyip bana döndü. "Yemin ederim ki demek istemedim. Özür dilerim senden. Valla yanlışlıkla çıktı ağızımdan." Telaşla söylemişti bana bunları.

Mert tüfek gibi sayarken araya girdim. "Sakin ol. Olabilir böyle bir şey. Canımı yakmadın, merak etme."

Mert ciddiyet ile bana baktı. "Valla mı?"

Onaylar şekilde kafamı salladım. "Valla."

O sırada Defne hanım girdi. İlk Buğlem'e ardından ise Mert'i öptü. "Hoşgeldiniz çocuklarım. Okulunuz nasıl geçti bakalım?" diyip koltuklardan birine oturdu.

Beni görmezden gelmeye devam ediyordu.

Kahretsin ki canım yanıyordu. Ağlamamak için zor duruyordum.

Evet, nefret ediyordum kendisinden ama öz annem tarafından da gözden geliniyordum. Ne üvey annemden sevgi gördüm ne de öz annemden.

Kaderimde anne tarafından sevilmemek varmış.

Kaya kollarını daha sıkı sardı. Kulağıma eğilip, "Sakın ağlama," diye fısıldadı. "Sakın."

Zorda olsa belli etmeden göz yaşlarımı geri attım ama Cenk fark etmiş ve alayla bakıyordu bana.

Yemin ederim ki çok pişman olacaktı.

"Bu arada yemekleri hazırladık biz, geriye akşam olması kaldı. Çocuklar siz gidin hazırlanın akşama. Hazır bekleyin," dedi Defne hanım.

Herkes onaylayınca evde bir Emre beyin eksik olduğunu fark ettim. Şirketteydi büyük bir ihtimal ile.

Odama yavaşça çıktığımda üzerimdeki üniformayı çıkardım. O sırada bir zil sesi doldu odaya. Bu ses, Kaya abimin bana aldığı telefondan gelmişti.

Evet, abim bana telefon alıp vermişti. İstememiştim ama kendisi zorla vermişti.

Telefonu elime alıp baktığımda mesaj Sevinç'ten gelmişti.

Sevinç: Geldin mi eve?

Anında cevapladım.

Lavin: Geldim. Sen geldin mi?

Sevinç: Geldim. Ayağın iyi mi peki? Merak ettim seni?

Lavin: İyi iyi. Merak etme.

Sevinç:Sevindim. Eğer bir şeye ihtiyacın olursa lütfen çekinme, yaz bana. Anında sana yardımcı olurum.

Cevabı yazarken ve gördüğüm mesaj ile yüzümde buruk bir gülümseme oldu.

Lavin:Teşekkür ederim ve iyiki varsın.

Sevinç:Teşekkür etme. Her zaman yanındayım. Ve sende iyiki ama iyiki varsın.

Son konuşmamız bu olmuştu. Mesajını beğendikten sonra makyaj masama geçtim ve yüzümdeki hafif makyajı çıkardım. O sırada ayağım geldi.

Ayağıma pansuman yapacaktım.

Banyoya gidip Mehmet'in gitmeden önce ayağım için pansuman malzemeleri bıraktığı çantayı aldım. Odama gidip ne olur ne olmaz diyerek kapıyı kilitledim.

Yatağa geçip ayağımı uzattım. Sargıyı çıkardığımda kötü manzara ile karşılaşmıştım.

Üzerine basıldığı için morarmıştı.

Canım acırken pansuman yapmaya başlamıştım ki kapı telaşlı telaşlı çalındı. "Lavin, iyi misin!"

Bu ses Mert'e aitti ama ne alaka?

"İyiyim,"dedim yüksek ses seslenerek.

" Niye kapın kilitli? Merak ediyorum seni, lütfen doğruyu söyle."

Bu Mert niye durduk yere böyle olmuştu ki? Aklımda beynim de algılamıyordu artık.

"İyiyim, Mert. Müsait olmadığım için kapı kilitli. Sen aşağıya in, akşam yemeğinde görüşürüz."

"Ama, Lavin," diyerek itiraz etmişti ki ben kestim. "Mert, lütfen."

"Tamam," dedi ve adım sesleri duydum. Büyük bir ihtimal gitmişti.

Mert'i kafaya takmayarak canım acıya acıya pansumanı yaptım. Ondan sonra ise ayağımı sargı bezi ile önceki hali gibi sardım.

Pansuman yapınca biraz dinmişti sızı.

Yanımda olan ağır kesiciyi de komidinin üzerinde olan sürahinin içindeki su ile içmiştim.

Ayağa kalkarak giyinme odasına gittim. Bu yemek bir yandan özel olsa da bir yandan ise normal bir yemekti. Fazla abartmaya gerek yoktu.

Üstüme kapalı beyaz bir crop giymiştim. Altıma ise siyah normal bir pantolon giymiştim. Biraz dar pantolondu ama o kadar da abartı değildi. Rahatsız etmiyordu. Saçımı ise at kuyruğu yapmıştım.

Sadece yüzümde rimel vardı. Dudağıma ise tint sürmüştüm.

Ayakkabı olarak ise beyaz spor ayakkabı.

Hazır olduğumda ise yatakta beklemeye başladım. Biraz telefonda gezmekten zarar gelmezdi.

Sosyal medya hesabı indirdiğim de hesabımı açmıştım. İlk olarak Kaya abimin hesabını bakmıştım.

Çoğunlukla sevgilisi ile olan fotoğrafları vardı ki bir fotoğraf ile karşılaştım.

Bu fotoğraf, o gün pamuk şekerleri çektiğimiz gün çekilen fotoğraftı.

Fotoğraftaki ise bendim. Pamuk şeker yerken çekmişti beni. Çok tatlı mı desem güzel mi desem bir fotoğraf olmuştu. Altında ise söz olarak anlamını bilmediğim bir şey yazıyordu.

La sorella più bella del m:ondo🤍

Anlamını bilmiyordum ama beni paylaşması çok hoşuma gitmişti. Fotoğrafı beğenerek Kaya abimi takibe almıştım. Ardından ise Arda abimin hesabını baktım. Onda ise genellikle kendi fotoğrafları vardı. Çok yoktu.

Onu da takip ettim ve Emre beyin hesabına baktım. Hesabında dolaştığımda sadece Defne hanım ile olan fotoğrafı ve bir de erkek çocukları ile çekildiği fotoğraf vardı.

Emre beyi de takip ederken kendimi Mert'in hesabına bakarken buldum. Fotoğraflarda hep ailesi ile abileri ile çekildiği fotoğraflar vardı. Buğlem ile olan fotoğraf hiç yoktu.

Ben olur diye düşünmüştüm.

Onu da takip edip telefonu kapatmıştım. Diğerlerine bakmak istememiştim.

Beklerken akşam olmuştu işte. Telefonumu alıp arka cebime koydum. Aşağıya indiğimde herkes hazırlık içindeydi. Bende koltuklara oturacak iken kapı çalınmıştı.

"Ben bakarım," demiştim. Ayşe abla yemekleri ısıtmak ile uğraşıyordu.

Kapıyı açtığımda oha diyecek bir tip ile karşılaştım.

Heybetli ve kaslı bir vücudu olan, çene kasları ve sert yüz tipine sahip, hafif kirli sakallı, ela gözlü bir erkek ile karşılaşmıştım. Boyu baya bir uzundu. 1-80 ya da 1-90 vardı. Siyah saçları alnına dökülüp kendisine ayrı bir hava katıyordu.

Ben kendisine öyle bakarken erkeksi kıkırtı geldi. "Beni süzmen bitti mi, sarışın."

Adamı hâlâ süzdüğümün farkında değildim. Hemen kendimi topladım. Üstünde siyah t-shirt altında ise siyah pantolon vardı. T-shirtünden kol kasları fazlasıyla taşıyordu.

"Siz kimsiniz?" diye sordum malca kendisine bakarken.

Adam gülerek cevap verdi bana. "Aybars. Aybars Ardınç."

Hellooo.

Aybars ile de tanıştık bakalım.

Bu bölüm nasıldı sizce?

Aybars?

Mert? 

Diğer bölümde görüşmek üzereeee.

 

 

Loading...
0%