21. Bölüm

21.Bölüm

Elifnur
senfoniyazar

Merhaba!

oy:30

yorum:35

İyi okumalar!

1 Ay önce;

Aybars acı çekiyordu. Aybras göz yaşı döküyordu. Annesinin ölümü ile son kez ağlayan Aybars, sevdiği kadın kucağında cansız şekilde yattığı için sarsıla sarsıla ağlıyordu.

Pes etmedi. Sonuna kadar direnecekti. Zaten son üç sene hep onun için direnmişti.

Öleceği zaman bile sırf Lavin için dayanmıştı. Şimdi pes etmek olamazdı.

Lavin'i ne hayata geri döndürmeye kararlıydı.

Yapacaktı. Yapamazsa o da ölürdü.

O yoksa onun varlığının ne anlamı kalırdı?

Lavin yoksa Aybars'ta yoktu.

Bu kalpte yazılmış sözleşmeydi.

Kollarından sıyırdı, yere tekrardan yatırdı. Var gücü ile kalp masajına devam etti.

Durmak yok oğlum, dedi. Durmak yok!

Dudaklarına nefes olmak için yasladı Lavin'in dudaklarına. Nefesini veriyordu ona.

Geri çekildi ve tekrardan kalp masajı yapmaya devam etti.

Etti, bir süre sürdü. Yine yaptı, yine durdu. Devam etti, soluklandı.

En sonda ise çabalarının sonucunu aldı. Dudklarını yine dudaklarına yaslamışken, nefes verirken ağzının içinde olan dudaklar hafif açıldı.

Aybars sevinçle geri çekildi. Lavin tam o anda ağzından nefes almıştı.

Aybars kulağını kalbine koydu. Güm,güm atıyordu.

Hemen tekrardan sarıldı Lavin'e. Göğe bakarak, "Allah'ım, sana şükürler olsun Allah'ım. Bana onu bağışladın," diye bu sefer mutluluk göz yaşları dökmüştü.

Aybars vazgeçmemişti sevdiği kadından.

Aybars, sevdiği kadını hayata geri döndürmüştü.

Günümüz

(Aybars'ın anlatımı ile)

Yatakta uyuyan güzelime bakarken yine tutuluyordum ona. İstemeden oluyordu. Kalbim ister istemez onun adını sayıklıyordu.

Kalbim o ile mühürlenmişti bir kere. Vazgeçemiyordum mühürlümden.

O gün, onu hayata geri döndürdüğüm gün anında Sezin ailesinin olmadığı başka hastaneye gitmiştik.

Güzelim yaşıyordu ama ikizi gibi bir aydır komadaydı.

Aslında komaya sonradan giren Mert'ti. Mert hissetmişti Lavin'i. Yalnız bırakmamıştı.

Sezin ailesine Lavin'i öldü göstermiştim. Sadece Emre bey, Kaya ve Arda biliyordu.

Emre bey kızının yaşadığını bilmeden önce ölüm haberi alması ile kalp krizi geçirmişti. Yüreği dayanamamıştı. Bu yüzden söylemiştik.

Arda bu zamandan beri Lavin'in yanında olmaya ve olan en büyük abisiydi. Bilmeye hakkı vardı.

Kaya ise bu planı benimle kuran kişiydi.

Yatakta uyuyan Lavin'in baş ucuna geldim. Ellerim ile saçlarını okşar iken kafamı saçlarına gömmüştüm.

Lavanta kokulum...

2 sene önce ki yaş durumumuz oldukça korkunçtu. 5 yaş vardı aramızda. Bence bu sorun değildi. Ama Lavin 15 yaşında iken benim 20 yaşında olmam biraz korkutucuydu. Kabul ediyordum.

Ama biz aynı yerimizde saymıyorduk. Büyüyorduk. Şuan o 17 yaşında ben ise 22.

Yine üç sene sonra o 20 yaşında olacaktı ben ise 25.

Biz beraber büyüyecektik.

Ben buna çok ama çok emindim.

Güzelim ile beraber büyüyecek, beraber yaşlanacaktık.

Saçına bir öpücük kondurduktan sonra yanından kalktım ve genel kontrolünü yaptım. Stabildi hâlâ durumu.

Tam kontrolleri bitirmiştim ki içeriye Kaya girmişti. Kardeşini görür görmez ona olan hasreti dolmuştu siyah irislerine.

Bana sadece baş selamı verip kardeşinin baş ucuna geçti. Onun saçlarını özenle okşadı, sevdi, öptü. Tek teline dahil kıymak istemedi.

Alnına şefkatli bir öpücük kondururken gözünden bir yaş akıp, Lavin'in yüzüne damlamıştı.

Kaya kardeşi için ağlıyordu.

Derin bir nefes çekti içine Kaya. "Senden özür dilerim," diyerek içini açmaya başladı. Benim gitmemi istememişti ya da varlığımdan rahatsız olmamıştı. Çünkü onun Lavin'e neler anlatacağını biliyordum.

İkimizin zayıf noktası Lavin'di.

"Seni ailemden korumam lazımdı. Yapamadım. Gerçekleri göremeyecek kadar körüm. Bir de o gün tatilin iyi geçmiştir umarım diyerek senin acını deşmiştim. Sen tatilde değilmişsin ki güzelim. Şeytanın ininde işkence görüyormuşsun."

Kaya fazlasıyla dolmuştu. Bu zamana kadar sessiz ve herkese nötr davranan Kaya, fazlasıyla dolmuştu.

Ailesinin yaptıkları, yaşadığı olaylar ve kız kardeşi...

Hiç bir şey kolay değildi. İki kardeşi de komadaydı. Ne zaman uyanacakları belli değildi.

Serum olan koluna dikkat ederek tekrar eğildi Kaya ve tekrar öptü kardeşini.

Odamı onun için hastane odasına çevirmiştim.

"Bundan sonra onlar hayatımızda yok olacaklar, güzelim. Sen, ben, Arda ve baban. Sadece dördümüz olacağız," dedi ve bana baktı. "Sonradan ise beşimiz."

Beni yok saymamıştı. Bu yüzümde bir buruk gülümseme yapmıştı. Onun da sevdiği biri vardı, sevdiği kadını vardı. Beni çok iyi anlıyordu.

Lavin'e bakıp gülümsedi. "Hem sen de istediğin mesleğe sahip olursun. Bizim gibi doktorsun. Hayali bile güzel. Yeter ki uyan artık, güzelim."

İçimizde asla ümitsizlik yoktu. Aksine, ümidimiz tamdı. Derindi.

Uyanacaktı. Biliyorduk. Emindik.

"Uyanmana ihtiyacım var, güzelim," dedi ve ağlarken bana bakıp gülümsemişti. "Yoksa bu dağ ayısı, başına üşüşmeye devam edecek. Böyle giderse benden dayak yemesi çoğalacak."

Ondan sonra ise Lavin'e geri dönmüştü.

Yerdim. Yeter ki güzelim uyansın ve orman gözlerini açsındı. Onun için dayak da yerdim. Çok muydu sanki ona?

Her şeye değerdi o.

En değerlimdi.

Onun için ölmeye de, dayak yemeye de, gururumu ezmeye de razıydım.

"Şu adamın evinde kalman pek gönlüm razı değil, hanımefendi," dedi alayla. "O yüzden hemen uyan olur mu? Gerçekten sana ihtiyacım var."

Kaya son kez kardeşinin alnını öptü ve yavaşça yataktan kalktı. Ardından ise bana döndü. Gözleri kızarmıştı. Lavin'e oldukça bağlıydı.

Hastaneye giderken hâli göz önüme gelmişti.

"Ölme, kardeşim!"

"Yalvarıyorum sana, ailemsin sen benim. Ölme!"

"Canımı veririm yeter ki yaşa ama ölme!"

"Ailem sen iken yetim bırakma beni!"

O çığlıkları, göz yaşları, yaşaması için yalvardığımız her bir saniyeyi ne ben ne de Kaya unutacaktı. Unutamayacaktık çünkü o anılar kazanmıştı bir kere hafızamıza. Kolay kolay çıkmazdı.

Kaya son kez kardeşine baktı ve ardından bakışları bana döndü. "Sana emanet."

Demesi ile odadan çıkması bir oldu. Nereye gideceğini çok iyi biliyordum.

Bizim kurduğumuz isim ile intikam odası.

O odanın içinde ise Erdem ve Ardahan vardı.

Kızlar olacak fahişeler ise aşağıdaki depoda tutuluyordu. Bir kadına el kalkma olmazdı bizde. Ama onlarda alacaktı cezalarını. Hem de çok pis.

Onları çok güzel yer bekliyordu.

Lavin'in yanında kaldıkça vicdan azabı çekiyordu. Kendisini suçluyordu. Bende öyle.

Bu vicdan azabı yüzünden hırsımızı intikam odasında deneklerimiz ile çok iyi çıkarıyorduk.

Derin bir nefes alıp yatağa doğru adımlamaya başladım. Yatağın başına gelince sırtımı yatak başlığına yasladım. Ayaklarım ise yerdeydi. Yanımda güzelim derin uykudaydı. O uykuda iken bence ona içimi açabilirdim.

"Seni ilk gördüğümde, nur yüzün kalbime anında işlemişti," diye söze başladım. "Belki de korkunçtu. Sapık gibi gözüküyordum ama yemin ederim ki, kalbime bir söz geçiremedim."

İşaret parmağında oksimetre olan elini elimin içine aldım. Elleri soğuktu.

Isıttım. Elimi elinin içine sarmalayıp ısıttım onun elini. Kafamı eğip hafif bir öpücük bıraktım.

"Sen beni istemediğin zaman nasıl katlanabilirim sensizliği bilmiyorum ama seni kaybetmek istemiyorum. Sen benim küçük sevgilimsin."

Gözlerimi kapatıp şimdi diyecek olduklarımı kendimi hazırladım. Hazır olduğumu anladığımda gözlerimi açtım.

"Annemin psikolojik rahatsızlığı vardı. Arada kendine zarar verirdi arada ise uyuturdu. Evet, uyuturdu. Sakinleştirici iğneleri kendisine acımadan saplardı. Bir gün beni de uyutmak istedi."

Bu an derin yutkundum işte. "İğnenin dozu yüksekti ve bana ağır geldi. Kalbim durmuştu. O zaman 5 yaşındaydım ve beş yaşında ilk kez ölümün kıyasından gelmiştim."

Ellerim titrerken yumruk yaptım. "2 ay komada kaldım. Ben uyanır uyanmaz ise annem kendisini suçladı. Gözümün önünde benden özür dileyerek kendisini silah ile öldürmüştü."

Gözümden acı ile yaş akarken devam ettim. "Tek bir kurşun, annemi benden almıştı. Ben o gün son kez ağladım. Ama senin yokluğun öyle bir acıttı ki, travmamı yıktı gözyaşlarımı akıttı. Yılların tuttuğu gözyaşlarım, seni kaybedecek olan korkum ile şelale gibi aktı."

Derin bir nefes aldım. Elimin içindeki elini daha sıkı sıktım. "Gitme. Ben bu vakayı bir daha kaldıramam. Yapamam. Dayanamam. Sensiz olmaya da bu travmayı ikinci kez yaşamayı da kaldıramam."

Elini bırakıp ayağa kalktım. Cam tarafa dönüp Lavin'i arkamda bıraktım. Elim ile yüzümü avuçlayıp sıvazladım.

Geçicekti bu günler. Geçecekti.

O sırada telefonum çaldı. Cebimden telefonu çıkarıp arayanı baktım. Ardaydı arayan. Mert'in yanında duruyordu diğer Sezinler ile beraber.

Bekletmeden açtım. Açar açmaz ise Arda konuşmuştu. "Uyandı! Mert uyandı!"

O sırada ise arkamdaki kalp atışlar değişmeye başladı. Telefon kulağımda iken arkama baktım. Dünyalar benim oldu.

Orman gözlü, gözlerini açmıştı...

Helllooooo.

Bu bölümünde sonuna geldik bea.

Aşkolar merak etmeyin. Her gün yeni bölüm geliyor. Eğer gelmezse dahil diğer gün illa ki gelir.

Lavin uyandı?

Aybars?

Kaya ile Aybars'ın Lavin'i öldü gösterme planı?

Diğer bölümde görüşmek üzereeee.

 

 

Bölüm : 26.12.2024 14:11 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...