23. Bölüm

23. Bölüm

Elifnur
senfoniyazar

Merhaba!

Gün geçtikçe büyüyoruz. Ne mutlu bana.

oy:35

yorum:35

İyi okumalar!

1 ay öncesi;

(Lavin hakkında gerçekleri öğrenildiği gün, cenaze.)

Sezin ailesi gördükleri ile oldukları yerde çakılıp kalmışlardı. Donup kaldılar, hareketsiz hâle geldiler.

Bu videolar...

Neyin nesiydi?

Cenk Sezin, en çok şoka giren oydu. Daha az önce onu ormanda can çekişiyor hâlde bırakıp buraya gelmişlerdi. Acımadan, duygusuzca.

Lavin'in ağlamaları ve can çekişen sesi kulaklarında çınlamaya başladı.

"Yemin ederim ki ben yapmadım! İnanın bana! Bir kez olsun bana inanın, ne olur!"

"Ben yapmadım!"

"Çok pişman olacaksınız!"

Olmuşlardı. Hemde çok ama çok da geç kalmışlardı.

Bir insanın kıymetini illa ki ona zarar gelindiğinde mi anlayacaktık? Yaşarken, gözleri açıkken, nefes alırken kıymetini bilemiyor muyduk? İlla bunların yaşanması mı gerekiyordu?

Hayır. Ama onlar bu tercihten yana olmuşlardı.

Lavin'i can çekişirken acımadan bırakmışlardı. Değdi mi? Hayır. Pişman oldular mı? Evet.

Geçti ama işte.

Cenk başını olumsuz anlamda sallamaya başladı. "Hayır, hayır," diye fısıldamaya başladı. Bu kalbimdeki ağrı da neydi?

Canı yanıyordu.

"Olmaz, olamaz bu," dedi acı ile. Gördükleri bir rüyadan ibaret olsun istedi. Yüzleşemezdi.

Yüzleşecek yüzü yoktu.

Biliyordu çünkü nasıl geri dönülemeyeceği bir hata yaptığını.

"Bu nasıl olur," diye acı ile fısıldadı Kaya. "Kardeşim, intikama kurban mı gitmiş?"

O da duyduklarının bir rüya olmasını istiyordu. Küçük kardeşi bunu yaşamamış olmasını istiyordu. Küçüktü daha o, bedeni nasıl dayanmıştı o acılara?

Herkesten beklenmeyen bir şey oldu. Arda çıkıp Cenk'e güçlü bir yumruk atmıştı. Göz yaşları sel gibi akıyordu yanaklarından. Olamazdı bunlar! Olamazdı.

"Yapma dedik lan, yapma!" Ardından ise bir güçlü yumruk daha. "Yapma dedik ama anlamadın! Vicdansız, iğrenç herif!"

Ne Cenk ne de etrafındaki insanlar Arda'yı durdurmamışlardı.

"Biz ne yaptık," diye fısıldadı Cenk, Arda'dan yumruk yemeye devam ederken.

Arda bir güçlü yumruk daha attı. "Ne yaptık diyor birde, şerefsiz! Ne yaptınız kıza! Söyle!"

O anda Aram lafa atladı. "Canını yaktık." Bunu demişti ama acı ile, pişmanlık ile. Sesi fısıldamış gibi çıkmıştı.

O an hep tepkisiz kalan Kaya, öfke saçan gözleri ile Aram'a baktı. Gözleri kan çanağına dönmüştü. Kıpkırmızı olmuştu gözleri. "Canını yaktınız, öyle mi?" diye sordu sakince.

Aram ise gözünden düşen tek yaş ile cevap vermişti.

Kaya anında fırladı ve Aram'ı tuttuğu gibi kafasını arkasındaki duvara vurdu. "Nasıl yaktın lan canını!" dedi ve yakasından tutup yumruk attı. "Böyle mi acıttınız canını!" Bu sefer sert bir tekme atmıştı. "Böyle mi yaktınız!"

Aram hiçbir şey demiyordu. Sadece göz yaşı döküyordu.

"Onu da mı böyle ağlattın, ha! Böyle mi!"

"Yeter!" diye bağırdı Emre bey ve kalbindeki eli ile yere çöktü. Canı çok yanıyordu.

Leyla hâlâ oradaydı. Gözü yaşlı şekilde Aram'a nefretle bakıyordu. "Ne yaptınız ona? Bunları yaşadığı hâlde inanmadınız ona! Ne yaptınız, söylesenize!"

Kaya aklına gelen ile anında ellerini Aram'dan çekti. Telefonuna bakıp mesaja bakmıştı. Yüreği bir kere daha çökmüştü. Canı yanabildiği kadar kavruldu.

O sırada telefonu açıldı. Arayan Aybars'tı. Açtığında Aybars dediklerini demiş anında kapatmıştı. Hemen ayaklanıp hastaneden koşar adımlar ile çıkacak iken arkasından Arda geldi. Kaya anında abisine döndü. "Gelmiyorsun," dedi ve herkese baktı. "Hiç kimse gelmiyor! Lavin'i az da düşünüyorsanız hiç biriniz gelmiyor!"

Dediklerini dedikten sonra hastaneden çıkmıştı.

Defne hanım gözü yaşlı yere bakıyordu. Kalbi ağrıyor, yaşadığı pişmanlık onu cayır cayır yakıyordu.

Buğlem benim kızım derken onun yüzünden öz kızı ölüyordu. Ne Hissedeceğini dahi bilmiyordu.

Buğlem'den taraf büyük bir darbe yemişlerdi ve bu darbenin sonucu çok büyüktü.

Kızım dediği kız, öz kızını ölüme sürüklemişti.

Defne hanım kızım dediği kız için öz kızından vazgeçmişti.

Herkes sessiz sedasız köşede ağlarken kendilerini sorguluyorlardı. O sırada yine bir mesaj geldi. Hiç kimse bakmak istemese de baktı.

Kanları dondu, ölmek istediler, gözleri kör olmlarını dilediler.

Fotoğraf vardı. Bir mezarlık vardı. O mezarlığın üzerinde bir el vardı.

Altında da bir fotoğraf vardı. Çukur vardı. Onun içinde Lavin vardı. Ağzında ve başından gelen kan. Gözleri kapanmıştı.

Defne hanım çok güçlü bir çığlık attı. Ağlarken yere çökmüş ve boğazı yırtılırcasına çığlık atmıştı. Yüreği parçalanıyor, pişmalığı ile acı çekiyordu. Gözünden düşen her yaş ona gerçekleri gösteriyordu. Yüreğine iğne gibi batıyordu. Ne yapsa geçti artık. Ne yapabilirdi ki bu saatten sonra?

Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. "Lavin!" diye çığlık atmıştı. "Kızım!"

Aram gördükleri ile daha fazla ağladı. Bir duvar dibine sığındı ve ağlamaya başladı.

Pişmanlık fazlasıyla kavuruyordu onu. Kalbi boğaz sıkılır gibi sıkılıyordu. İlk geldiği gün sevmemiş değil de Buğlem olduğu için nefret etmişti. Kardeşinin yerini almıştı. Ona alışmak istemiyordu. Normalde bir insanın iki kız kardeşi de olabilirdi ama Aram bunu göz önüne almadı.

Önyargısı boyadı onun gözünü. Nefret oluşturdu kendi kendine. Şimdi de kendisi herkes gibi çıkmaza girmişti.

Kendisini affettirmek istese, ortada Lavin yoktu. Onlar Lavin'i ölüme terk etmişlerdi. Lavin olsa bile yüzleri yoktu.

Daha ilk geldiği gün korku dolu gözler ile bakmıştı Lavin onlara. O bakışlardan da mı anlayamadılar Lavin'in suçsuz olduğunu? Masum duruyordu, hiç mi anlamadılar oyun yapmadığını?

Buğlem çok iyi oyuncuydu. Herkesin gözünü sahte sevgisi ile boyamış ve kör etmişti. Bir insan bir insana bunu yapamazdı ama Buğlem yapmıştı. Kendi yaşatındaki bir kızın ölümüne sebep olmuştu.

Cenk ise gördüğü fotoğraflar ile çıldırdığını hissetti. Güçlü bir çığlık atarak yumruk attı duvara. Atsa ne olur ki? Giden gitmişti ne de olsa.

Vücudu sinirden titremeye başlamıştı. Lavin'in her bir kelimesi zihninde yılan gibi dönüyordu. Bedeni ise zangır zangır titriyordu.

"Ben yapmadım!"

"İnanın bana!"

İnanmadılar. İnanmadılar ve ölüme terk etmişlerdi.

Bir insan ne yaparsa yapsın sonuç olarak bu kadar kötülüğü hak etmiyordu. Lavin birini ölüme terk etmemişti, birini yaralamamıştı, Mert'i odaya kilitlememişti, Cenk'in ihale dosyasını çalmamıştı.

Ama her bir günahın da, günah keçisi oldu. Yapmadığı hâlde cezalandırıldı.

Yapan değilde yapmayan gitmişti.

Buğlem yapmıştı Lavin ölmüştü.

Lavin ölmüştü, Buğlem evinde keyif çatıyordu.

Lavin bitmişti, Buğlem hayatının tadını çıkarıyordu.

Çok acımasızca, çok adaletsizceydi.

Ülkelerinde adalet olmazken onlar adaletsizliğin önüne geçmişlerdi. Sınırı aşmışlardı. Buna tek denilecek kelime yoktu.

Cenk sinirle saçlarını yolup yere çöktü. Bedeni aynı Lavin'in gibi titriyordu. Kafasındaki Lavin'in sesi asla durmuyordu. Durmayan ses ile kafasını duvara vurmaya devam ediyordu.

İnadına ama inadına hatırlatıyordu. Yaptığınızı unutmayın, der gibi. Ben öldüm sizde pişman olun, der gibi.

Lavin öldü hayat bitti.

Karan hâlâ kollarına Leyla'ya dolamış ve onu tutarken o da ağlıyordu. Siktir olsun ki ona şiddet uygulamıştı!

Belki onun yaptığı hafifti ama Lavin'in canını yakmıştı. Niye dedi kendi kendine. Niye yaptım ben?

Karan, Lavin ilk geldiğinde aslında onu sevgiye boğacak ve can kardeşi yapacaktı. Lavin'in gelmesi ile çok heyecanlanmıştı o sıralar.

O sırada ise Aram girmişti araya. Aram, aklı alınmayacak sözler ile Karan'ı doldurmuş ve Lavin'i kötü binmesini sağlamıştı.

Aram'ın tek derdi Buğlem'den başka kız kardeş istememesiydi.

Bunun için diğer kızı ölüme sürüklemek çok ağır değil miydi? Hemde suçu yok iken.

Karan ilk başta dinlemeyecekti Aram'ı ama yaptı o da en büyük hatasını.

Leyla bir anlık sinirle kollarından çıktı ve Karan'a dönüp tüm gücü ile tokat attı. Acı çekiyorlardı. Sevgilimin kardeşi diye düşünmedi. Bastı tokatı. Meslektaşım demedi. Bastı tokadı.

Lavin'de sevgilisinin kardeşiydi, Karan'da. Ama umursamadı.

Leyla daha sonra yakasından tutup sarsmayı başladı Karan'ı. "Niye yaptınız ona buna! Niye! Hiç mi demediniz onun suçu yok, diye! Hiç mi! Vicdanınız nasıl el verdi! Söylesene! Sizden sadece sevgi bekledi o ya! Sadece sevgi! Niye çok gördünüz! Niye!"

Karan ise Leyla'ya bakıp göz yaşı döküyordu. Haklıydı. Haklıya diyecek tek sözü yoktu.

Lavin sadece sevgi bekledi. Bir oyuncağa bile sevgi verilir iken diğerleri Lavin'i sevgiden mahrum bırakmıştı.

Lavin yaralı serçe kuşuydu. Sezin ailesi yaralı kanatlarını koparıp acımasızca uçmaya itmişlerdi.

Lavin yine uçmuştu ama bir yere kadardı. Yere çakılıp kalmıştı ondan çalınan kanatları ile.

Leyla'da en çok buna öfkeliydi ya. Sevgi bekleyen bir kıza neden bu kadar işkence?

Leyla gerçekten fazlasıyla bağlanmıştı Lavin'e...

Leyla Karan'ı sarsmaya devam ederken gözleri kararmış ve Karan'ın kollarına yığılmıştı. Anında tuttu Karan Leyla'yı. Kollarını bacaklarına ve beline sarıp kucağına aldı ve Mert'in kaldığı odanın önünden gitti. Bir hemşire sayesinde Leyla'yı ir odaya yatırdılar.

Karan acı çekiyordu, Karan ağlıyordu. Hem geçmişine hem de yaptıklarına. Kız kardeşi yoktu. Onu affettirmek istediği kardeşi yoktu.

Ölmüştü.

Emre bey ise gördüğü fotoğraf ile yüreği cayır cayır yandı. Evlat acısı çekiyordu. Biri karşısında savaş veriyordu diğeri ise o savaşı kaybetmişti.

Yüreği daha fazla dayanamadı. Çöktü kaldı. Kalp krizi geçirmeye başladı. Ölmek istedi Emre bey. Karısının kızlarına kötü davranmasıyla, oğullarının kardeşlerine acımasızca davranmasıyla ve en önemli, kızının ölmesiyle o da ölmek istedi.

Yüreğime ağır geliyordu. Bu zamana kadar sadece kızı ile iyi geçinmek, ona baba demesini istemişti. Ama olmadı.

Sarışın kızı toprakta can vermişti. Babası yüzünden.

Arda baktığı tabuta bakarken Lavin ile olanlar göz önüne gelmişti. Ona sarılışı, ona ilk abi demesi....

Arda kavgadan gürültüden uzak dururdu.

Buğlem sokak ortasında Arda'yı acımasızca dövdürtmüştü. Komada kalmıştı o da.

Ondan sonra ise Arda'da bir travma olarak kalmıştı.

Ama ilk defa Cenk'e vurarken korkmadı. İrkilmedi. O an tek Lavin vardı. Lavin ve ölümü.

Tabutu öpüp başını tabuta yaslamıştı Arda. "Özür dilerim, kardeşim. Seni koruyamadım."

Koruyamadığı her günü, travması olduğu zamanı lanet etti. Kendinden tiksindi. İğrendi.

Belki de koruya bilseydi, Lavin şuan hayatta olurdu. Onun düşüncesi öyleydi.

"Yapamadım. Keşke yapabilseydim ama yapamadım. Özür dilerim, kardeşim."

Kardeşi yanında olsun istiyordu. Son kez sarılamadı ona. Son kez göremedi. Gülüşünü görmek istedi, büyülenmek. Ama sonsuza kadar gülemeyecekti.

Yeşil gözlerine tekrardan kapılmak istedi ama o son gözler sonsuza kadar kapanmıştı.

Arda tabuta sarılır iken Kaya gelmiş ve Arda'ya sarılmıştı. Gerçekleri söyleyecekti. Hem babasına hem de Arda'ya. Ama o zaman şu zaman değildi.

Defne hanım tabuta elini koydu. Sadece tabuta bakıp ağlaya biliyordu. "Özür dilerim," demişti acı ile ama özür dilemek bir şeyi ifade etmiyordu.

Tabutun kaldırılma zamanı gelmişti. Beş abi ve baba tuttu tabutu ve acı ile taşımaya başladı.

Mezar yerine geldiklerinde ise tabutu koymuşlardı yere. Tabutun kapağı açıldığında Defne hanım gördüğü beyaz kefenle daha fazla ağladı. Bağıra bağıra ağlıyordu.

Cenk acı ile kardeşini kucaklayacak iken Arda itti onu. "Pis ellerini kardeşimin üzerinden çek. Ölürken dahi rahat bırak onu."

Cenk yutlunurken kefene sarılı bedene baktı. Sağ gözünden bir yaş düşmüştü. Kardeşi haklıydı. En büyük abi oydu ama en küçük muamele görüyordu. Acı ile kenara çekildi.

Arda kardeşini kucakladığı gibi kendisine sıkı sıkı sardı. Bir daha kaybetmek istemez gibi ama kaybetmişti.

Ağlaya ağlaya, gönlü yana yana koydu kardeşinin cansız bedenini toprağa. Ama çıkmadı çukurun içinden. "Beni de gömün!" diye bağırdı ağlarken. "Yalnız korkar o! Beni de gömün, yanında olacağım!"

Emre bey ağlarken, "Yapma oğlum!" dedi. "Yapma, ne olursun yapma."

"Yapacağım!" diye bağırdı Arda. "Üşür o burada. Tek bırakamam onu."

Kaya yutlunurken çekti abisini mezar çukurundan. Arda engel olamamıştı. Gücü tükenmişti.

Arda çukurdan çıkar çıkmaz yere atmıştı kendisini. Alnını toprağa yaslarken bir yandan da acı çekiyordu.

Kardeşi gitmişti, kardeşi ölmüştü, yalnız kalmıştı.

Aram elini küreğe atarken eli titremişti. Devam ediyordu titremesi.

Kendi ellerinle yaptın, dedi içindeki sesi. Siz yaptınız!

İçindeki sesi acımadan fısıldıyordu.

Sezin ailesi kefenin üzerine toprak atarken hepsi de ruhlarını Lavin'in yanlarına gömmüşlerdi.

Lavin ölmüştü, onlarda ölmüşlerdi.

Lavin toprağa aitti. Artık. Toprak ile ölmüş, toprağa ait olmuştu.

Cenaze bitti, dualar okundu. Gitme zamanı geldiğinde Kaya acı şekilde ailesini eve götürmüştü. İki kişi hariç.

Cenk ve Aram.

İkisi de Kaya'nın umurunda değildi.

Cenk mezara bakarken göz yaşı döküldü yine. Göz yaşı Lavin'in mezarındaki toprağa karıştı.

"Çok büyük hata yaptık ve geri dönemiyoruz," dedi Aram ve abisine baktı. "O gün onu orada terk etmeseydik, sence burada olur muyduk?"

Cenk başını olumsuz anlamda salladı. "Olmazdık," dedi yine göz yaşı dökerken. "Allah belamızı versin."

"Versin," dedi Aram ona karşılık. "Abi biz ne yaptık?" dedi o da hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlarken. "Neden yaptık biz ona bunu? Niye?"

Dayanamıyordu. İçindeki pişmanlık onu yakarken dayanamıyordu. Köpek gibi pişmandı. Şimdi Lavin olsa, öl dese ölürdü. Çünkü hak etmişti.

Cenk kafasını mezar taşına yaslarken gözlerini kapattı. İlk başlarda güzel ilişkileri vardı. Ne güzel anlaşıyorlardı. Lavin ona yaklaşıyordu, belki de seviyordu ama Cenk kendi elleriyle basit bir ihale yüzünden yapmıştı.

Şimdi de cezasını çekiyordu. Hemde çok ağır şekilde.

Basit bir ihale yüzünden kardeşinden nasıl nefret etmişti Cenk? Hâlâ aklı almıyordu.

"Bilmiyorum," dedi Cenk ağlarken. Ağlamak için de çok geçti. "Çaresiz kaldım, Aram. Cenazesini bile elimi sürdürmediler. Haklılar. Pisim, lanetim."

Son kez kardeşinin kokusunu alamamıştı. Son kez sarılamamıştı. Aksine, son kez gözlerine nefret ile bakmıştı. Son kez nefretini kusmuştu. Son kez elini ona acı vermek için kaldırmıştı.

Son kez gözlerine bakmak istedi. Bakmıştı da ama acı çeken gözleri ile. Can çekişen hâli ile. Yalvarırken.

Elini kırmak istedi. Kolunu kökünden sökmek. Ama bunların hiç biri işe yaramazdı.

Bir insanın kıymetini yaşarken bilinmeliydi. Ölürken değil.

Onlar acılarını haykırırken aslında ne kadar geç kaldıklarının farkındalardı. Her şey bitmişti.

Sona gelmişlerdi.

Kardeşlerini kendi elleri ile öldürmüşlerdi.

O gün biri toprağa gömüldü, tüm gök yüzü çığlıklara şahit oldu.

O gün biri öldü, göz yaşları döküldü, tüm toprak göz yaşları içine çekti.

Biri öldü, tüm aile darmadağın oldu.

Mezara son kez bakmışlardı. Ölüm ve yaşam tarihi onları bir kez daha cehenneme sürüklemişlerdi.

Lavin Sezin.

D. T: 12.04.2007

Ö. T: 17.09.2024

Helooo

Bölüm hakkında düşünceleriniz.

Diğer bölümde görüşmek üzere.

 

 

Bölüm : 26.12.2024 14:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...