@senfoniyazar
|
merhaba! bölüme geçmeden önce bölümü voltelerseniz sevinirim. İYİ OKUMALAR! . Dışarıya çıkmak ve dolaşmak. Bana pek yabancıydı... Yaşadığım kabustan sonra. Her ne kadar kendisine güvenmesem de bu Buğlem sayesinde olmuştu. Hoş, kendisi beni dışarıya çıkarmasa bile ben yine Cenk ile çıkacaktım ama şuan ilki Buğlem ile yaşıyordum. Dışarıda tek özlemediğim yer sokak lambalarıydı. Sokak lambaları benim için cehennemden farksızdı. Asıl o zaman acıyı tatmıştım... Hemen kafamdan attım o kâbus geceyi. Hatırlarsam sokak ortasında yığılırdım. Buğlem kara düşüncelerimin içinde boğulduğumu anlamış olacak ki benimle konuşmaya başladı. "İyi misin?" "İyiyim." Değilim. Ben hiç iyi değilim. "Çok durgun görünüyorsun. Neyin var? Benimle paylaşabilirsin?" "Bir şeyim yok," diyerek geçiştirdim. Fazla konuşmak istemiyordum. İyi bir kızdı, bana asla zararı olmamıştı ama içimde de bir sıkıntı vardı. "Peki," diyerek beni onayladı ve derin bir nefes aldı. "Huzurlu musun?" Kaşları anında çatıldı. Huzursuz olduğumu bildiği hâlde sorma cabası? O evde bana kötü davranan abi ve kardeş var iken nasıl huzurlu olurdum ki? Huzurlu olduğum bir anda hemen gelip karabasan gibi üzerime çöküyorlardı. Ama bu da iyidi. O eski kabusum benim felaketimdi. Bunlar daha iyi günlerim. "Doğru. Karan, Aram ve Mert sana böyle davranırken huzurlu olman, garibe kaçar. Benimki de soru işte. " Bana acı olsa da dilimdeki kelimeleri söyledim. "O üç kişi ile aranda güçlü bir bağ var. Öyle güçlü ki, beni tanımadıkları hâlde o güç onların önüne ön yargı koymuş." "Biz dördümüz takılırdık hep. Çok güzel günlerimiz olurken çok kötü günlerimiz de oldu. Anlatmak istemem ama kartları açıyoruz madem, konuşalım." Yolun ortasında bana döndü. "Aram. 2 yıl önce büyük bir trafik kazası geçirdi. Sebebi ise arabanın frenlerinin kesilmesi." Dikkatle Buğlem'i bölmeden dinliyordum ama yaşananlar... "Evinizde bir hain vardı ve o hain, Aram'ın arabasının frenlerini kesti. Ondan sonra Karan. Öğrencisi tarafından tacizci damgası yedi. Yine o hain Karan'ın telefonuna ele geçirdi ve öğrencisi taciz içerikli mesajlar gönderdi. Ondan sonrası ise kaos." Kanım donmuştu resmen. Hain denilen kişi resmen aileyi yakmak ve yıkmak istemişti. Eline ne geçmişti? Neden böyle bir şeyi yapmak istemişti? "Mert'in ise okulda karanlık odada kalmasını sağladı. Mert karanlıktan çok korkar. O gün büyük bir kriz geçirdi ve şakasız söylüyorum ki 2 hafta komada kaldı. Psikolojiden dolayı kaynaklandığı için uyanmak istemedi bir süre. Bu yaşananlar... Gerçekten de zordu. Neler yaşamışlardı böyle? "Yani bu günler yaşanırken de hep biz birbirimize bağlıydık. Bu yüzden güvenemiyorlar hiç kimseye. O zamanlar da hep yanlarında ben vardım. Bırakamam da onları. Sende zaman ver. Her şey zaman ve sabır." "Peki," dedim yutkunurken. "Sana ve diğer abilerime bir zararı oldu mu?" "Oldu," diye anında cevapladı. "Ama onlar kendileri anlatsın. Benimki ni ise sorma. Olur mu?" Anlıyordum. Kendim bir cehennemde yaşarken o yaşadığım acıları anlatmak boğulmak ile eş değerdi benim için. Kelimeler boğazımda düğümlenip kalırdı. Ne nefesim çıkardı ne de sesim.. Anlıyordum. Buğlem konuyu saptırmak istemiş olacak ki eli ile bir yeri işaret etti. "Oraya oturalım mı?" Gösterdiği yere baktığımda nefesimin sıkıştığını hissettim. Göğüs kafesimde atan kalbim, durma noktasına geldi, beni zehirledi. Hayır. Oraya oturamazdım. Az önce kafamdan atmışken oraya benzer yere oturup aklıma getiremezdim. Yıkılmak, yığılmak istemiyordum. Ben güçlü olmak istiyordum. "Oraya oturmam," dedim titreyen sesim ile. Buğlem ise ilk önce banka ardından ise bana baktı. "Neden?" diye sordu. "Nedenini sorma!" diye yükseldim sıkışan nefesimin içinde. "Lütfen sorma." Buğlem ilk önce banka baktı ardından ise bana. O sırada ise benim kolumdan tuttu ve banka doğru çekmeye başladı. "Bırak!" diye yükselmeye başladım. Oturamazdım. Olduğumuz yer anayol olduğu için o beni bende onu çekiştiriyordum. En sonda Buğlem, bir güçle beni çekti ve o banka doğru ittirdi. Kalmak isterken söylediği kelimeler benim olduğum yerde çivelenmeme sağladı. "Sakin ol! Neye korkun varsa atman gerekiyor! Sakin!" Nefes aldığım hâlde boğuldum, geniş alanda olmama rağmen olduğum yerde sıkıştım. Derin nefes alıp veriyordum ama olmuyordu. "Sanane!" diyerek belki de hayatımda hatta belki de değil, gerçekten de ilk defa sesimi birine karşı yükselttim. "Sanane! Korkuyorum belli değil mi!" "Korkunun yen diye uğraşıyorum, Lavin. Kötülüğün için değil." Tir tir titretmeye başlamıştım. "Sanane diyorum bende. Benim iyiliğime karışma! . Yazardan; Sezin ailesi o mesajdan sonra sessizliğe gömülmüştü. Ne düşüneceklerini dahil bilmiyordu. Öylece bir mesajın kör düğümünde boğulup kalmışlardı. Saatler geçmişti, iki kız hâlâ ortalıkta yoktu. O mesajın ardından endişelenmiyor değillerdi. "Nerede kaldı, Buğlem?" diye bir soru çıktı Karan'dan. Sanki yanında Lavin yokmuş gibi sadece Buğlem'i soruyordu. "Lavin denilen o kız, kız kardeşime zarar verdiyse zarar vermekten hiç çekinmem," diye acımasızca bu sefer Aram mırıldandı. "Kime zarar veriyorsun, oğlum sen!" diye Emre bey'den yükseliş geldi. "Kızıma dokun o zaman hesaplaşırız seninle." "Hah," diye alayla güldü Aram. "Buğlem'e zarar gelsin. O zaman kim kime dokunacak görürüz, baba." "Haddini aşma!" diye dişlerinin arasından konuştu Cenk. Aram konuştukça sinirleniyordu. İkiside kardeşiydi ne de olsa. Ayrım yapamazdı. Aram yine tam ağzını açıcak iken kapı çalındı, ardından ise iki genç kız salonda gözüktü. Ama terslik vardı. Buğlem yerinde tir tir titrer iken Lavin ise hem ağlıyor hem titriyordu. O sırada Mert, Lavin'i öyle görünce yine canı yanmaya başladı. Ama bu sefer ailesine belli etmedi. Aram ve Karan, kardeşlerini gördüğü gibi hemen üzerine atlar iken Emre bey de kızına sarıldı. Şefkatle saçlarını okşadı, buse bıraktı. O sırada bir şey fark etti Lavin. Gözüne bir şey takıldı. Annesi Defne hanım kendisinin yanında değil Buğlem'in yanında ve ona şefkat gösterip ilgileniyordu. Emre bey kızından ayrıldı ve yüzüne eğilip, "Babam... " diye mırıldandı. "Konuş kızım. Lütfen." Lavin ise sadece Buğlem'e bakakalmış ve kitlenmişti. Mert, Kaya, Cenk ve Arda koltuklarda sabırla otururken Mert bir hışımla kalktı ve Lavin'in yanına gitti. Anında yüzünü avuçladı ve kafasına kendisine çevirdi. "Lavin," diye mırıldandı ve yüzüne bir buse bıraktı. "Kendine gel hadi." O sırada Karan ikiliyi fark edince o sinirle Buğlem'in yanından ayrıldı ve bir hışımla Mert'i canını yakmadan geri çekti. Emre bey ise o sırada su almaya gitmişti. Lavin'in yakalarından tutup sarsmaya başladı. "Ne yaptın kardeşime! Susma!" dedi ve odayı bir tokat sesi çalkalandı. Evet, Karan kardeşi gibi gördüğü kardeşi için öz kardeşine tokat atmıştı. O tokat ile kendine gelen Lavin daha fazla hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Karan ise onu sarsmaya devam ediyordu. "Ne yaptın! Söylesene! Timsah göz yaşları dökme karşımda!" O sırada ise Karan, bir yumruk ile yere boyladı. Bunu yapan Cenk'ti. Yere atmış ve bir yumruk daha atmıştı. "Senin o ellerini kırarım şerefsiz!" Bu zamana kadar bekliyordu çünkü herkes başında üşüşürken Cenk kardeşi ile ilgilenemeyecekti. Diğer Arda ve Kaya kardeşleri de öyle. Bir hışımla onlarda kalktı ve Arda, Lavin kardeşini kucağına aldı. Hiç kimseye bir şey demeden öylece yukarıya çıkmaya başladı ki arkadan soğuk bir ses geldi. "Benim odama götür. Gelirken fark ettim. Topallıyordu." Bunu söyleyen Kaya. Arda hemen onu onayladı. Zira zaman kaybedecek değildi. Kaya'nın odasına girdi ve Lavin'i Kaya'nın yatağına yatırdı. O sırada ise hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ediyordu Lavin. Hiç kimseyi ne görüyor ne de duyuyordu. Arda Lavin'in yüzünü avuçladı. "Lavin'im. Canparem. Kendine gel lütfen. " Lavin'den ise yanıt yoktu. O sırada Kaya elindeki sakinleştirici ile geldi. Yatağında yatan Lavin'in diğer tarafına geçti ve koluna sakinleştiriciyi enjekte etti. Dozunun yüksek olmasından sebebi hemen etki etmişti. Lavin'in ağlamaları iç çekişlere dönerken Arda, elini Lavin'in kafasına koydu ve yatağa yatırdı. O sırada ise Lavin, gözlerini uzun bir uykuya daldırdı. Arda sakince Lavin'in saçlarını okşar iken Kaya, Lavin'in ayak ucuna gitti ve topalladığı ayağı canını acıtmaktan korkar gibi hafif tuttu. Ayakkabısını çıkardı ondan sonra ise giydiği pantolonu hafif sıyırdı. Kendisini karşılayan bir şiş ve morarmış bilek çıkarken canını sıkacak bir şey de görmüştü. Ama bunu abisine belli etmedi. Bu konu ile ilgili kendisi ayrı ilgilenecekti. "Bana oradan ilk yardım çamtasını getirsene, abi," diye Arda'ya doğru konuştu Kaya. Arda ise anında onayladı ve ilk yardım çantasını getirdi. Kaya gelen ilk yardım çantası ile Lavin'in ayak bileğine pansuman yaptı ve bileğini sardı. Maalesef ki bir kaç gün ayağının üstüne basamayacaktı. İşi bittikten sonra diğer ayağındaki ayakkabıyı da çıkardı ve o da Arda gibi Lavin'in başına geçti. "Sence neden böyle bir şey oldu?" diye Arda'ya sordu. "Bir şey tetiklemiş. Sadece Buğlem'e bakıp titriyor ve ağlıyordu. Buğlem ise şoka girmiş olmalı." "Yani zarar veren Buğlem," diye anında teyit etti Kaya. İki sağlıkçı her ne kadar kabul etmek istemeseler de Lavin'in durumu belliydi. Aşağıdaki insanlar anlamaz iken bu iki sağlıkçı asıl olayları anlıyordu. Hele hele Arda, bir psikolog olarak daha iyi anlıyordu. "Eğer Buğlem zarar vermemiş olsaydı sadece ona bakıp ağlamazdı. Resmen kilitlenmişti. Tokat atılmasaydı kendine gelmezdi. Bu konu bir yandan Lavin için iyi olsa da o salağa haddini bildireceğim." Kaya ise onaylar şekilde kafasını salladı. Arda kardeşine döndü. "Ben Lavin'i alıp kendi odama götüreyim. Sende yat artık." Arda tam kız kardeşini kucağına alacak iken Kaya durdurdu. "Dursun burada." Arda kaşlarını çatarak Kaya'ya baktı. "Sen biri ile yatamıyorsun ki. Sevginle bile beraber aynı yatağa yatamıyorsun." Kaya biri ile aynı yatağa asla yatamazdı. O hain yüzünden. 2 yıllık sevgilisi vardı ve bir gün tatile gittikleri zaman aynı odada kalmışlardı ama yapamayan Kaya, sevgilisi Leyla ile aynı odada kalamamıştı. Leyla ise anlayışla karşılamıştı. Kaya derin bir nefes aldı ve soğuk bakışları ile abisine baktı. "Uzatma, abi. Lütfen. Kalsın bu odada." Arda ise her ne kadar tereddüt etse de onayladı. Son kez Lavin'in saçlarını okşadı ve alnına bir buse bıraktı. Gitmeden önce Kaya'nın da sırtını sıvazlamıştı. Kapıdan çıktıktan sonra aşağıdaki sesler kesilmişti. Arda kendi kendine mırıldandı. "Lavin gerçekten bize iyi geliyor." . Ayyy. Hellüü. Offf. Arda'yı hep Mert diye yazıyorum. Önceden isimleri aklımda kurduğumda Arda isimli abi yoktu. Şimdi de kafa karışıyor. Sizce ne oldu? Kaya hakkında düşünceleriniz neler? Bir de sizce Lavin, sokak lambasının altında ve bankla ilgili ne yaşamış olabilir? Diğer bölümde görüşmek üzereeee.
|
0% |