Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8.Bölüm

@senfoniyazar

merhaba!

volte sayısı çok az gerçekten. Onu arttırabilir miyiz acaba?

emeğimi almak istiyorum da.

iyi okumalar!

Sevilmek bu muydu?

Ben ilk defa hissetmiştim.

Uyandığım zaman kendimi yatak odamda bekliyordum, Kaya'nın odasında değil.

Çok şaşırmış ve biraz da korkmuştum ama belli etmemiştim.

Buğlem ile yaşadığım o olay.

Yine bir ölümün döşeğinden dönmüştüm. Hatalısı da bendim.

Buğlem beni tutmaya devam ederken Buğlem'i çok güçlü itmiştim. O sırada ise araba geliyordu. Buğlem ise şoka girmiş ve öylece kalmıştı.

Bu sefer ben ayağa kalkmış ve Buğlem'i yolun ortasından çekmiştim. Arabanın şoförü alkollü olduğu belliydi ki, ayağım sürat halindeki arabaya takılmış ve kısmen ezmişti.

Bir iki santim ile ölümden tekrardan dönmüştüm.

Buğlem ise bir kaç saniye içinde ölümden dönmüştü.

Bank travmam ve ölümden dönme şokum ile Buğlem'e kitlenip kalmıştım. Eve nasıl geldik onu da bilmiyordum.

Ama Karan'ın tokatını ve Defne hanımın beni görmezden gelip Buğlem ile ilgilenmesini asla ama unutmayacaktım.

Hoş, ne bekliyordum ki zaten.

Evladından vazgeçemedi işte.

Kaya ile çok eğlenmiştim. Tereddüt etmiştim dışarıya çıkmakta. Korkmuştum.

Babamın cehennemde yaşattıkları, Buğlem ile yaşadıklarım ve bank travmam. İyice korkmuştum.

Eğer Kaya beni omzuna atıp dışarıya çıkarmasaydı asla çıkmazdım dışarıya. O kadar demiştim bir de çıkmam çıkmam diye.

Pamuk şekeri ilk defa yemiştim. Bu ise Kaya sayesinde gerçekleşmişti.

Kaya'nın tünele bakıp parmağını savurarak hem tehdit etmesini hem de küfür etmesini asla unutamayacaktım. Aklıma geldikçe gülüyordum.

İlk başta bana nötr davranmıştı. Bende ona hak vermiştim. Ne de olsa kardeşleri gibi davranmamıştı bana. Onunla yakın olmak çok ama çok güzel hissettirmişti.

Arda ve Cenk'te bana yakın davranıyorlardı ama Kaya ile yakın olmak gerçekten ayrıydı. Benim yaşadığımı, insan olduğumu hissettirmişti Kaya.

Asıl şaşırtan ise Mert. Kriz anını tabii hatırlıyordum. Karan'ın yaptığı gibi yapar, yakama yapışır diye düşünmüştüm. O ise beni şaşırtmıştı. Buğlem'in yanına değil benim yanıma gelmiş ve sakin davranışları ile beni kendime getirmeye çalışmıştı.

Adım atıyordu galiba.

Halbuki onlar bana adım atsalar, ben onlara bana yaptıklarına rağmen koşardım.

Hiç düşünmeden hemde.

Çünkü ilk defa ailem oluyordu.

Kendi düşüncelerimin içinde kapılır iken odamın kapısı açıldı.

Dün dediği gibi akşama kadar eğlenmiştik. Daha sonra eve gelmiş ilk defa sorunsuz akşam yemeği yemiştik. Ondan sonra ise sohbet, muhabbet. Defne hanım ile konuşmamıştım bile. İster istemez kırılmıştım kendisine.

Daha sonra odalara çekilmiştik işte.

Kapıya baktığımda beni Defne hanım karşıladı.

"Girebilir miyim?" diye naif sesi ile sordu.

Kırmak istemediğim için, "Gelin," dedim. Ne konuşacağını tahmin ediyordum.

Kapıyı kapattıktan sonra karşıma geldi ve ellerimi tuttu. "Özür dilerim," dedi. "Neden kırıldığını anladım. Anneler hisseder ama sen de beni anla olur mu? Senin varlığına alışmaya çalışıyorum."

Haklıydı. Daha sonradan gelmiştim ve pat diye bana alışmalarını beklemiyordum ama içimdeki kırılan kalbime söz geçiremiyordum.

Kendisine her ne kadar anne diyemesem bile annemdi o benim. O kadın kadar katı kalpli değildi ama bilmiyorum. Elimde değildi.

Tam itiraz edicek iken beni konuşturmadı. "Kızımsın. Hiç bir zaman da kızım olmadığına inkâr etmem. Buğlem 17 senedir yanımda ve sütümü ona verdim. Kızım olmadığını öğrendiğim zaman canım çok yanmıştı ama seni de görünce kalbim o kadar ısınmıştı ki, iki tane kız evladına sahip olduğum için şükrettim. Seni de çok seviyorum, yemin ederim seni çok seviyorum ama lütfen bana zaman ver."

Derin bir nefes verdim. Kendisi her ne kadar beni kırmasa da bu konu için ben daha fazla bu konu için çenemi açmak istemiyordum. Konu açıldıkça sinirim bozuluyor, kırılan kalbim affetme diye bağırıyordu.

Ben affetmemiştim ama affetmiş gibi yapıp konuşacaktım. Ne de olsa aynı evde yaşıyorduk ve ben her zamanki gibi salaklık yapıyordum.

"Peki, Defne hanım," dedim bezginlikle. "Tamam."

Defne hanım benim zorla kabul ettiğimi anlamış olacak ki bana buruk bir gülümseme bahşetti. Ardından iç çekerek saçlarıma baktı.

Niye baktı ki?

Saçım kötü müydü?

"Neden saçlarıma öyle baktınız?" diyerek ağzımı tutamadan sordum.

Yüzündeki buruk gülümseme eksik olmaz iken bana baktı. "Saçlarını bugün ben yapabilir miyim?"

"Ha?" diye sordum. Benim saçlarımı yapmak mı? Bu zamana kadar saçlarım hep asılmak için kullanılmıştı. Yapılmak, şekillendirilmek için ilk defa sorulmuştu.

"Geldiğin zamandan beri bize uzaksın. Anlıyorum seni. Bize alışmaya çalışıyorsun. Geldiğin zaman ilk saçlarını okşayıp bağrıma basmak olmuştu. Bu şuanlık imkansız gibi görünüyor. Sen her ne kadar kabul etsen de senin beni affetmediğini de görüyorum. Hakkındır,"dedi ve biraz duraksadı.

"O yüzden ikinci istediğimi gerçekleştirebilir miyim? Saçlarını sevip, süsleyip, şekillendirebilir miyim?"

Anında kabul ettim. Saçlarımı ilk defa biri tarıyacak, yapacaktı. Bu hissi gerçekten merak ediyordum. İstiyordum. Karşımdaki kim olursa olsun istiyorum.

Ona cevap olarak karşısından çekildim ve arkama dönüp yatağın üstüne oturdum. Ardından ise sırtıma onu dönüp bağladığım saçımın tokasını çıkardım. Sarı uzun saçlarım anında omuzlarımdan aşağıya süzüle süzüle dökülmüştü.

Ben kendisine cevap vermiş olur iken tıkırtı sesleri duydum. Makyaj masama gitmiş olmalıydı.

O gün dediği gibi biz alışverişe gidememiştik ama kendisi A'dan Z'ye her şeyimi almıştı, odama yerleştirmişti. Benim için de hava hoştu. Alışveriş ile uğraşmayı sevmezdim.

Doğrusu, gitmediğim hâlde sevmezdim. Yapmadığım bir işi nasıl sevmiyorsam öyleydi işte.

Arkamda bir çökme hissi hissettim. Arkama geçmiş ve yatağa oturmuş olmalıydı. Ondan sonra ise elindeki maşayı yatağın baş ucunda olan fişe takmıştı. Düz olan saçlarım bugün kıvırcık olacaktı anlaşılan.

Titredim. Bir anda içim titredi. Defne hanım ellerini saçlarıma koymuş ve tarak ile nazik nazik tarıyordu.

Bu his çok ama çok güzelmiş.

Hatta diğerlerinden daha özelmiş.

Taradıktan sonra maşa ile saçlarımı özenle şekil vermeye başlamıştı. Tek saç telime dahil özen gösteriyordu.

Maşa ile işi bittikten sonra saçımın bir kısmını almış önden ise perçemlerimi ayırmıştı. Arkadan ise saçımı bağladı. Bittiğini işaret vermek için saçıma sesli bir öpücük bırakmıştı.

Heyecan ile arkama dönerken olduğum yerde kaldım. Defne hanım ile saçlarımızı bırak, tokamıza kadar aynı olmuştu. Saçımıza kırmızı kurdeleli tokatlar takmıştı.

Defne hanıma baktığımda bana gülümsedi. "Aşağıda bekliyoruz seni."

Dedikten sonra ise odadan çıkması bir olmuştu.

Ne diyeceğimi ya da ne hissettiğimi bilmiyordum ama bu duygu ve his çok güzeldi. Bunu çok iyi biliyordum artık.

Kendimi toparladım ve güne güzel başlamanın sevinci ile neşeyle giyinme odasına gittim. Üstüme yeşil uzun crop altıma ise bol paça beyaz pantolon giymiştim. Süslerin olduğu yerde ise bileklik vardı. Onu da takmıştım.

Hazır olduğum için odadan topallayarak çıktım ve aşağıya indim. Beni merdiven başında her zamanki kişi karşıladı.

Cenk. 

Geldiğimi görünce gülümsedi. "Günaydın, güzelim."

"Günaydın," dedim bende ona gülümseyerek cevap verirken.

Elini her zaman yaptığı gibi belime attı ve beni mutfağa götürdü. Sıkı sıkı tutmuştu beni, ayağımdan dolayı. Maalum belliydi ayağımın durumu.

Bu sefer Kaya ve Arda'nın arası boştu. Karşımda ise Karan, Mert ve Cenk vardı. Aram evden erken çıkmıştı. Emre bey ve Defne hanım ise baş uçlardaydı. Buğlem ise bir uca geçmişti.

Sakin sakin yemeği yerken Emre bey sessizliği bozdu. "Kızım, sana sormadan yapmak istemedik. Okula gitmek ister misin?"

Bu soru karşısında öylece kalmıştım. Okumayı ve yazmayı öğrenmiş, babam buna yeter demişti. Sonradan ise bir şekilde ilk okul ve orta okulu bitirmiş liseyi ise dıştan okuyordum.

Bu soru ile anında cevapladım. "Çok isterim."

"Güzel," diye mırıldandı Emre bey ve sıkıntılı bir nefes bıraktı. "Yalnız kaydın okulda dıştan okuma olarak gözüküyor. Eğer özel sebebi varsa söyleme ama neden dıştan?"

İşte bu soruyu bekliyordum. Tam ıkına sakına cevap vericek iken yine Karan lafa atladı. "Cahil kalmak istemiştir ya da yaptığı işi daha rahat yapmak için. Ne de olsa bu yağtığın iş okulda duyulsa, adın hakkında neler çıkar neler," dedi ve bana alayla gülerken göz kırptı. "Değil mi?"

"Ne iş yapıyormuş, Lavin?" diye ciddiyetle ses geldi. Bu ses Kaya'ya aitti.

"Belli değil mi? Fahiş-" demişti ki onun sözünü ne Emre bey ne Defne hanım ne de Kaya kesmişti.

Ben kesmiştim.

Travmalarım olabilirdi, korkularım olabilirdi, konuşmak yasak kafamda dönüyor olabilirdi ama benim de canım vardı. Ve susmak daha fazla canımı yakıyordu.

Bu kadar da izin veremezdim artık.

"Kes!" diye aniden bağırdım. "Her fırsatta bana fahişe diyip duruyorsun ama gözünle gördün mü? Bir erkek ile beni dudak dudağa gördün mü, ya da uygunsuz bir hâlde? Ben söyleyim, hayır. Görmediğin şeyleri görmüş gibi konuşmayı kes artık! Bir gün olsun şu sofranın tadını yüzünü bozma!"

Hiç kimse benden bu çıkışı beklemiyordu. Doğrusu bende kendimden beklemiyordum ama bir yere kadardı.

Peki korkuyor muydum? Evet. Esaretim beni korkutuyordu.

Karan söylediklerimden sonra derince yutkunmuş ve hiç bir şey dememiş gibi yemeğini yemeye devam etmişti. Ama zorla atıyordu ağzındaki lokmalarını. Benim kelimelerim ona fazlasıyla ağır gelmişti.

Halbuki ona ağır bir şey de demedim. Ama kendisi yapmıştı.

Bende derin nefes alırken bana bakan gözlere aldırmadan yemeğe devam ettim. Ta ki Cenk'in telefonu çalana kadar.

Herkes onu bir yandan kulak atsa da ben yemeğim ile ilgileniyordum.

Pardon, artık Cenk'e ilgileniyordum çünkü öyle bir bağırmıştı ki dışarıdaki korumaların bile duyduğunu tahmin etmiştim.

Cenk küfür ederken, "Tamam, kapat. Ben geleceğim hemen!"

Ondan sonra ise acele acele ayağa kalktı.

Emre bey ise anında sordu. "Oğlum ne oldu?"

Cenk yutkunurken cevap verdi. "Üzerinde çalıştığımız büyük ihalenin dosyası çalınıp karşı şirkete verilmiş."

"Nasıl!" diye bağırdı Emre bey. "Bu imkânsız. Dosya evdeydi. Ben özellikle senin evde saklamanı istedim. Bu olamaz!"

Cenk tekrardan yutkunurken bana bakarak cevap verdi bu sefer. "Birileri dosyayı bu evden çalmış."

Hayır...

Benden mi şüpheleniyordu?

Her şey güzel gidiyor derken birde başıma iftira mı atılmıştı.

Cenk'in bakışları ve bana bakarak cevap vermesi aslında kafamda dolanan soruların cevaplarını bana veriyordu.

Kahretsin gerçekten...

Nihahahahha. Heyecanlı yerde bitirmişem.

Bu bölüm hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Cenk'in yaptığı peki?

Ah cenk ah...

Diğer bölümde görüşmek üzereee.

 

Loading...
0%