Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9.Bölüm

@senfoniyazar

ay hellü!

siz burada 9.bölümü okurken wattpadde kitabın final part-3ünü yazıyorum.

burada çok geride kalmışım...

iyi okumalar!

Çıkmaz sokakta kalmıştım. Gerçekten de öyleydi.

Bana şuan iftira atılıyordu ve ben nasıl bu iftiradan kurtulacağımı bilmiyordum.

Cenk bana bakarak söylemenin ardından tüm bakışlar bana dönüştü.

Karan, hayret ile bana bakarak, "Sen mi yaptın?" diye sordu.

Hayır. Ben yapmamıştım.

"Hayır," dedim içime kaçan sesim ile. "Ben yapmadım. Yemin ederim ben yapmadım. Bakma bana öyle, Cenk. Ben yapmadım."

"Bilmiyorum," dedi bana bakarken kafasını sağa sola sallayarak. Bana kırgın ve hayal kırıklığı ile bakıyordu ama ben yapmamıştım.

Bu eve geleli daha 1 haftaya yakın olmuştu. Gelir gelmez böyle bir şeyi nasıl yapacağımı düşünmüşlerdi.

"Tamam, kendisine karşı haz etmiyorum ama Lavin yapmış olamaz. İmkansız bu."

Karan'dan beklenmeyen hareket. Doğruyu söylüyordu ama. Ben yapmamıştım.

"Karan doğruyu söylüyor, abi. Lavin'den nasıl şüphelenirsin? Yapamaz onu o."

Diğer destekçim Buğlem. Bunu söyleyen Buğlem'di.

Cenk derin nefes aldı ve burun kemerini parmakları ile sıktı. "Karşı şirket öyle söylemiyor ama."

Gözümden anında yaşlar dökülmeye başladı. "Kim?" dedim ağlamanın içinde. "Karşı şirketin sahibi kim?"

"Ardahan Zümre."

Hayır...

Dediği isim ile hayat benim için tamemen durmuştu. Saniyeler akmıyordu, kalbim esaretim tarafından sıkılıyordu.

Dediğini yapmıştı. Yanımda olmasa bile gölgem olmaya devam ediyordu. Ama bu büyük darbeydi. Bunu yapmamalıydı.

"Lavin'in üvey babası Buğlem'in ise şimdiki babası değil mi?" diye soru geldi Kaya'dan.

"Aynen öyle. Buğlem babası ile görüşmüyor ve yüz yüze gelmek bile istemiyor. Bir tek sen kalıyorsun. Ne de olsa onunla yıllar geçirdin," dedi Cenk acımasızca.

İlk gördüğüm zaman ki Cenk ile şimdiki Cenk aynı değildi. Dağlar kadar fark vardı aralarında.

"Yapma," dedim göz yaşlarımın içinde. "Yapma, yemin ederim ki affetmem seni. Ben yapmadım."

"İyi o zaman kim!" diye şiddetle bağırdı. Bağırması ile titredim.

Konuşmak yasak!

Esaretimin acımasız sesi çınladı kulağımda.

"El bebek gül bebek o adamın yanında büyüdün. Şımarık yetiştirmiş seni. O kadar belli ki! Şimdi de korkuyormuşsun gibi numaralar yapıp burada bizi kandırdın! Ne düşündün? Söylesene. Biricik babacağın o ihaleyi kazanacak, ya biz? Biz ne olacağız diye düşündün mü? İnsan bencil olur ama bu kadar olamaz ya!"

Yemin ederim ki, o ölene denk onu affetmeyecektim.

Ben el bebek gül bebek diye büyümemiştim ki.

Acı ile geçti benim hayatım.

Bencil olduğumun bile farkında değildim.

Özür dilerim...

"Özür dilerim, size karşı bencillik yaptıysam," dedim şiddetli ağlamanın içinde. "Ama bunu da unutma. Sen ölene denk, seni affetmeyeceğim. Yemin ederim."

"Şşşş, sakın yapma, sakın," diyerek Kaya bir anda fırladı yanıma ve bana sarıldı. Ondan sonra ise saçıma buse bıraktı. "Yapma, güzelim. Yapma, abicim. Yapma."

Bende kollarıma ona doladım. Gerçekten birine ihtiyacım vardı. O da abimdi.

"Abi, inanmıyorlar bana. İnanmıyorlar. Ben yapmadım, yemin ederim ki ben yapmadım."

Abim benden ayrıldı ve yüzümü avuçladı. Siyah gözleri bir yandan ışıltı ile bakarken bir yandan da acı ile bakıyordu.

Olan olaylar fazlasıyla üst üste geliyordu.

"Güzelim. Ben sana inanıyorum, yapmadın sen öyle. Ben sana güveniyorum."

Başımı olumsuz anlamda salladım. Deli gibi sallıyordum kafamı sağa sola. "İnanmıyorlar, iftira atıyorlar bana."

"Abi, doğruyu söylüyor bence," diye mırıltı geldi Karan'dan. "Herkesten beklerim ama Lavin'den beklemem."

"Sikerim senin belanı ha!" diye tepki gösterdi Cenk. "Bu kızı sevmeyen sensin gelmiş bana burada onu savunuyorsun. Yapan belli işte amına koyayım. Ne diye tantana yapıyorsunuz," dedi ve bana döndü. "Söyle! Neden bize ihanet ettin! Söyle!"

"Sevmiyorum! Hâlâ sevmiyorum ama savunmayacağım anlamına gelmez. Bu evdeki herkesten her şeyi beklerim ama ondan değil! Kısa süreli de olsa nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu gördüm! Tavırlarım değişmez ama bunu o yapmadı!"

Karan bile benden yana iken Cenk'in benden yana olmaması...

Herkesin yüzü kara günde çıkarmış. Doğruyu söylüyorlarmış.

O sırada kapı çalındı. Defne hanım göz yaşlarında kalmıştı. Evlatların arasında kalmış ve sıkışmıştı. Emre beye baktığımda onun da bana inanmasını bekledim. Benim beklenti gözlerimi görünce hemen yanıma geldi.

Kaya benden hâlâ ayrılmaz iken saçlarımı okşadı. "Sana inanıyorum babam. Sana inanmamazlık yapmak yerine ölmeyi tercih ederim. Sen yapmadın, biliyorum."

Emre beyin benim yanımda olması içimi ferah etmişti ama bu konuda sessiz kalan Mert ve Arda'nın düşüncelerini de merak ediyordum.

Mert ve Arda yan yana gelmişlerdi. Onlara bakınca onlar bana sıcak gülümseme sundu ve göz açıp kapattılar.

Bu sana inanıyorum, demekti.

Mutfağa ilk önce Aram gözüktü ardından ise esaretim.

Ardahan Zümre.

Onun gelmesi ile elim ayağıma boşalırken hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Yüzünde yaralar vardı. Büyük bir ihtimal ile dayak yemişti

Umurumda dahil değildi ama buraya neden gelmişti?

Gelir gelmez korku bedenimi sarmaya başlamıştı. Bana öyle bir bakıyordu ki, esaretime geri dönmüş gibi hissediyordum.

Bu bakışlar beni bitirecekti.

Ardahan Zümre, benim sonum olacak gibiydi.

"İtiraf etmesi gereken bir şey varmış," dedi Aram tükürürcesine. "Doğruyu söyle yoksa alırım canını. Hiç çekinmem."

Babam, Aram'dan duydukları ile bana sırıtarak baktı. "Söyleyim madem," dedi ve bana bir anda üzgün gözler ile bakmaya başladı. "Babacım, özür dilerim."

Hayır.

Hayır.

Hayır.

"Ne?" diye hem titreyen sesim ile hem de korku dolu sesim ile sordum.

"Yapmak zorundayım," dedi ve bir anda ağlamaya başladı.

Kahretsin ki iyi oyun yapıyordu ama bu oyun, bu evdeki benim sonumu getirecekti. Nefretle bakan Aram, Karan ve Mert; daha fazla nefret besleyecekti. Beni ilk gün kardeşi gibi gören ve koruyan Cenk, tiksinecekti.

Diğerleri hakkında ise bir şey diyemiyordum.

Korkuyordum. Korkudan bayılacaktım.

Elim ayağım titriyor ve buz kesmiştim. Başım ise yavaştan dönüyordu.

Bunların hepsi de korkudan oluyordu.

"Ne saçmalıyorsun lan sen? Ne hakla benim kızıma kızım deyip ağlatırsın. Yalanlarını dinleyecek vaktimiz yok!"

Bunu söyleyen Emre beydi ama bu durum için biraz geç kalmıştı.

Titremeye devam ederken Kaya beni daha fazla sıkı sıkı sardı. Varlığını belli etti.

İlk ona abi demiştim ve hiç de pişman değildim.

İyiki ilk ona abi demişim.

"Yalan yok, Emre bey," dedi ağlamanın arasında. "Kızım benimle kalmak istediğini söyledi. İlk başta kızımı kolay kolay verdim ama içim kan ağladı. Sonra bir şekilde bana ulaştı. Burada kalmak istemediğini, sizlerden nefret ettiğini söyledi."

Duraksayıp devam etti. "Çok yalvardım kızıma. Onlar senin ailen diye ama beni dinlemedi. Senin yanında kalmak istiyorum dedi hep. Ondan sonra ise ikimiz de böyle bir karar aldık. Hem ben sizin şirketin önünde olucaktım hem de kızıma ulaşacaktım. Ama ne yaparsanız yapın bana yapın. Kızıma yapmayın."

Kaya benden bir anda ayrıldı ve babamın yakasına yapıştı. Ardından ise güçlü bir yumruk ile yere boylattı. "Senin ses tellerini söker köpeklere veririm lan, adi herif!"

Bir yumruk daha attı. "Yalan söyleyen ağzını sikerim şerefsiz!"

Ve bir yumruk daha. "O benim kardeşim. Onu kimseye yedirmem!"

Bir yumruk daha atıcak iken Cenk onu aldığı gibi tuttu ve bana doğru fırlattı. "Adam kızım istedi diyor. Beraber yaptık diyor. Daha ne desin! Geçende çalışma odamı görmüştü ve dosyayı alırken fırsat bu fırsat dedi! Sonucu ne," dedi ve eli ile babamı işaret etti. "Bu piçin şirketi öne geçti. Hepsini de kardeşim dediğim kız yaptı."

Öfkeli gözleri bana döndü. O kadar sinirliydi ki derin nefes alıp veriyordu. En son yetmemiş olacak ki hemen dibime adımladı ve yakamdan tuttuğu gibi duvara yapıştırdı.

Sert vurunca sırtımda olan yaralar çok kötü acımıştı. Yaralarım daha iyileşmemişti. "Niye lan niye! Ben seni kardeşim dedim ya! Bana gördüğün bu mu!"

Tam konuşacak iken sargılı ayağımın üzerine ayağını sertçe koydu ve bastırdı. Anında acılı inlemem döküldü dudaklarımdan. "Acıttı lan! Canımı çok acıttı! Yapmaz dedim! Öyle bir şey olmaz dedim ama şimdi!" dedi ve bir kez daha ayağıma bastı. Benim inlemem yine döküldü. Arkadan Emre bey ve abim çekmeye çalışıyordu ama beceremiyorlardı.

"Kahretsin sana kardeşim dediğim güne, lanet kız! Bencilin önde gidenisin! Keşke çıkmasaydın ortaya! Keşke ölseydin de biz seninle karşılaşmasaydık! Keşke ölseydin de annemin babamın senin gibi kızı bizim de kardeşimiz olmasaydı."

Yapma. Yapma ne olursun yapma.

Canım kaç parçaya bölündü bilmiyordum ama çok yakıyordu canımı.

Şuan ölmek istedim. Tam şuan.

Yapmadığım bir iş yüzünden ölmek ve cayır cayır yanmak istedim.

"Güvendim lan ben sana! Siktin güvenimi! Canımı parçalara ayırdın! Nefret ediyorum senden, nefret! Tiksiniyorum senden! Allah belanı versin senin! İğrenç yaratık!"

Söyleyeceklerini söyledikten sonra beni paçavra gibi yere attı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum ama fayda yoktu. Bu sırada Aram, Mert'i çıkarmıştı. Arda ise bana acılı gözler ile bakıyordu. Yanıma gelmek istiyordu ama cesaret edemiyordu.

Yerde sarsıla sarsıla ağlarken abim gelip sarıldı bana. Göğsüne çekti, kafamı boyun girintisine soktu. Elleri saçlarıma çıktı. "Kurbanın olayım, ağlama. Dayanamıyorum. Yapma meleğim, yapma." Saçıma bir buse bıraktı. "Kıyamam sana ben."

Daha ne olduğunu anlamadan ayağa kalktı benimle beraber. Kucağındaydım onun. Kafamı yerinden çıkarmamıştım. Abimin ferah kokusu gelirken hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ediyordum.

"Bırak onu! Çok istediği babası ile gidecek!"

Cenk yine kükremeye devam ederken ben yine baştan aşağıya titredim.

Gidemezdim oraya. Yapamazdım.

Abim hiç kimseyi dinlemez iken benimle beraber dış kapıya gitti. Kapının önüne geldiğinde beni arabanın içine bindirdi.

Kendisinin binmesini beklerken arabaya Cenk bindi. Onu görür görmez mümkünü varmış gibi daha fazla ağlamaya başladı.

Abim kapıya vursa da Cenk kapıları kitlemişti. Hiç kimseyi umursamadan bastı gaza.

"Kes sesini kes! O çok istediğin yere gideceksin bakalım! Sen o kadar şımarıksın ki, seni o gün koruduğum güne lanet olsun! Çocuklar sana kötü davranırken bir bildikleri varmış demek ki!"

"Yapmadım! "diye çığlık attım. Boğazım çok acımıştı. " Yemin ederim ki yapmadım!"

"Hâlâ yalan söylüyor, hâlâ," dedi ve eli ile direksiyonu vurdu. "Sus artık, sus. Lanet sesini duymak istemiyorum. Sus!"

Korkunç çıkan sesi ile koltukta ne kadar küçülebildiysem o kadar küçüldüm.

Canım tarif edilemez şekilde yanıyordu. Ailem olan kişiler bana inanmak yerine babamı inanmışlardı.

Ve şimdi de o esaretime gidiyordum.

Başa dönüyorduk....

"Daha çok korkucaksın, çok!" diye söylendi.

Araba durunca geldiğimiz yere baktım. Artık bağıra bağıra ağlıyordum.

Cenk indiği gibi benim kapımı açtı ve benim adım atmamı müsade etmeden yerlerde sürüklemeye başladı. "Yapma! Bırakma beni orada! Yalvarırım yapma!"

Arkasından köpek gibi yalvarıyordum ama çare boştu.

Kapının önüne gelince beni yeniden yere fırlattı. Tepeden bana bakarken ben bağıra bağıra ağlıyordum. "İğrenç kızın tekisin! Sürüm sürüm inşallah!"

Demesi ile beni bırakıp gitti.

Arkasından ise kalbi kırılmış, canı acımış bir kız bıraktı.

Ben ağlamaya devam ederken kapı açıldı ve bir kol beni tuttuğu gibi içeriye çekip yeniden yere attı.

Dizlerim paramparça olmuştu.

Beni içeriye atan kişiye baktığımda tanıyamadım.

"Kimsin sen?" dedim hıçkıra hıçkıra ağlarken.

Adam gülerek bana cevap verdi. "Esaretine tekrardan hoşgeldin torunum..."

. 

Asıl bomba bölüm buydu beğğ

Eee, bölüm hakkında düşünceleriniz nelerdir? Fikirlerinizi alayım.

Cenk'in yine yaptığı?

Son bölüm?

Lavine neler bekliyor sizce?

Diğer bölümde görüşmek üzereeee

 

Loading...
0%