@senossww
|
"Kızıl! Beni bekle!" Duyduğum sesle arkama döndüm. Alpay elinde bir poşetle gülümseyerek yanıma koşuyordu. Kalbim hızlanırken neden hızlandığını sorguladım. Alpay sonunda yanıma ulaştığında önce beni süzdü. Bir elim merdivenlerin korkuluklarından destek aldığı için sağ bacağım büküktü, dizlerimin içler acısı hali ve krizden dolayı kızarmış gözlerimi ve hafif kabarmış saçlarımıda düşünürsek gerçekten içler acısı bir haldeydim. "İyi görünüyorsun ki zaten zorundasın çünkü benim gibi bir prens yardımına koştu havuç. Benden daha iyi bir atlı prens bu yüzden bulamzsın." Gözlerimi devirdim ve telefonumu çıkararak notlar kısmına girdim. Teşekkür ederim gerçekten çok fazla yardım ettin senide uğraştırdım kusura bakma bir daha böyle bir şey olmayacak. Telefonu Alpaya verdim. Yazdıklarımı okurken kaşları çatıldı. "Rica ederim ve benim için bir şey değil hatta benim yanımda kendini gösterdiğin için mutluyum. Kendini üzme bu durum için. " Beni düşünmesi kalbimi ısıtırken gülümsedim. Ağazımı oynatarak teşekkür ettim. "Ne demek havuç şimdi derse girmen lazım ama önce," elindeki poşeti bana uzattı şaşkınlıkla ve sorgularcasına ona bakarken aç dercesine başıyla poşeti işaret etti. Tereddütle poşeti elime aldım açarken beni izlediğini bildiğimden yüzüm kızarmıştı. "Ne sevdiğini bilemedim bu yüzden bir şeyler aldım. Ne alınması gerektiğinden pek emin değildim. Yorulmuşsundur diye,zaten 1 ders sonra öğle saati o zaman daha fazla şey yersin." Poşetin içinden çilekli topkek ve şeftali suyu çıktı. Şeftali suyuna bayılırdım bu yüzden yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Mutlu bir şekilde ona bakarken gözleri dalgın bir şekilde beni izlediğini gördüm. Dudağımı okuyacağını bildiğim için dudağımı oynatarak teşekkür ederim dedim "Ne demek bu her prensin görevidir." ukalalığına güldüm. Elimle sanki kabarık bir elbisem varmış gibi eteğimin yanlarından tutup uzattım, bacaklarımı çaprazlayıp hafif bir şekilde eğilerek reverans yaptım. Bu yaptığıma kahkaha attı bende onunla birlikte gülerken çoktan keki açmaya başlamıştım. "Biz seninle dahaca tanışmadık. Adım Alpay burada o filmlerdeki popüler çocuk, ve evet doğru kızlar arkamdan koşuyor." böbürlenerek söylediği şeye fazla abartılı bir göz devirmeyle karşılık verdim. telefonumu tekrar açacakken eli telefonumu kapladı şaşkınca yüzüne bakarken gülüşü tebessüme dönüşmüştü. "Dudağını haraket ettir ben anlarım. Dudak okumata iyiyimdir." Bunu söylediğimde ona olan hayranlığım daha fazla artmıştı. Etrafımdaki kimse işaret dili bilmiyordu bu zaten kendimi hep eksik hissettirmişti fakat kendi kendimeyken dudaklarımı oynatıp kendimi konuşuyormuş gibi hissettirirdim. Şimdiyse tanımadığım biri beni anlayacağını söylüyordu. Kalem, kağıt veya telefonum olmadan sadece dudaklarımı oynatmam gerektiğini söylemişti. Bu cidden muhteşem bir şeydi belkide uzun zaman sonra ilk kez birine karşı kendimi eksik hissetmeyecektim. Cidden anlayabilecekmi diye dudaklarımı oynattım. Cidden bu çok iyi hissetirir eksik olduğumu bana hissettirmiyor. Gözlerini devirdi ve bana yaklaştı. Üstüme eğildi artık aynı boydaydık bir kolu arkama uzanırken ne yaptığını anlayamamış bir şekilde turkuazlarına bakıyordum. Turkuazlarındaki haylaz pırıltılara bakarken yine ne düşünüyor diye düşündüm. Tam dudaklarımı açacakken ayaklarım yerden kesildi. Ağzımdan korku dolu bir inleme çıkarken korkuyla bir elimi Alpayın boynuna sarmıştım. Şu an tam olarak Alpayın kucağındaydım! Kalbim hızlanmaya başlarken yüzüm renkten renge girdi. Bu halime bakıp kıkırdarken çatık kaşlarımla ona baktım. "hey ne yapıyorsun!" Dudaklarımı okuduğunda omuz silkti. Yere eğilip çantamı bacaklarımın altındaki eline aldı. O kadar kolaylıkla taşıyordu ki buna hayret etmiştim. Hareleri bana dönerken çapkın bir gülümsemeyle merdivenden çıktı. "Bir şey yapmıyorum. Bu bilek ile beş kat merdiven çıkmayı düşünmüyordun herhalde. Ayrıca kendini eksik hissetmen gereken bir şey yok bunu bir daha söyleme." Gözlerim dolarken ilk kez birinin beni düşünmesinin mutluluğunu yaşıyordum. "Nasıl bu kadar kolay taşıyorsun? Eğer yorulduysan gerisini ben halledebilirim." kafasını iki yana sallayarak yorulmadığını belirtti. Çapkın gülüşü yine yüzüne yerleşirken yüzüme dahada yaklaştı. Dudakları aralanırken gözleri dudaklarıma kaydı. "O kadar hafifsin ki spor salonunda çalıştığım ağırlıkların yarısı kadarsın havuç." Kaşlarımı çatarken dilimi çıkardım. Çocukça hareketim onu güldürürken ben etrafta bizi gören varmı diye bakınıyordum. Sonunda 5. Kata geldiğimizde Alpayın omuzlarından destek alarak aşağı inmek istedim. Belimi daha sıkı kavrayıp bacaklarımı koluna bastırdı. Şaşkınca ona döndüm ama o zaten bana bakıyordu. "Ne yapıyorsun? Bir gören olacak!" Omuzunu silkti. "Umrumda değil bu bilek ile yürürsen daha fazla sakatlanırsın." kocaman gözlerle ona bakarken utanmıştım. Herkesin içine böyle çıkamazdım. Ayrıca oda dilsiz bir kız ile böyle gözükmek istemezdi. Bana bakmadığı için gömleğini çekiştirdim. Bana bakarken yüzümün domatese dönmüş olması hiç işime yaramıyordu. "dilsiz bir kız ile görülmekten utanmıyor musun?" sorum ile duraksadı. Kaşları anımda çatılırken yüzüme yaklaştı. "Ben utanmıyorum utanılcak bir şeyde yok. Eğer biri bir şey dersede sikerim belasını kimsenin düşüncesini önemsemiyorum." "bunu yapmak zorunda değilsin Alpay. Arkadaşların ya seninle dalga geçerlerse?" derin bir nefes alıp yumuşak gözlerle bana döndü. "Kimse sikimde değil senin gibi birinden utananın zaten yanımda bir işi olmaz siktir olup gidebilirler kızıl."
Selammm sizce nasıl gidiyor? Olabildiğince heyecan katmaya çalışıyorum fakat ilk deneyimim bu yüzden nasıl oldu bilmiyorum düşüncelerinizi belirtirseniz sevinirim ona göre bazı değişiklikler bile yapabilirim belkii :)) Bölümler ben müsait oldukça atacağım yani her gün atamayabilirim 2 gün içinde atmazsam attığım gün 2 tane bölüm atmaya çalışıyorum gördüğünüz gibi zaten bu bölümüde gece yazdım. 💗 |
0% |