@senossww
|
Bartu Demir
Sarp Arslan
Arel Özmen
Selamm kitap nasıl gidiyor?
Güzel ilerliyor gibi hissediyorum fakat okuyanların yarısından fazlası oy vermiyor. Lütfen oy verir misiniz? neredeyse ikiyüz'e ulaştı okunma sayısı fakat oy sayısı 30 falan lütfen okuyanlar oy versin. Alarmın sesiyle gözlerimi aralarken yatakta kıpırdandım, karnımın acısıyla yüzümü buruşturarak yatakta doğruldum. Alarmı kaptıp üzerimdeki yorganı attım. Dünki olaydan sonra karnım inanılmaz derecede ağırıyordu. Bartuyu bekletmek istemediğim için yataktan doğruldum ve duşa girmek için banyoya ilerledim. Aşağıdan ses gelmiyordu buda babamın gitmiş olduğunu gösteriyordu. Derin bir nefes alarak hala burkuk bileğimle topallayarak banyoya girdim. Dün ki faciadan sonra gece boyu ağlamıştım. Gözlerimin altı uykusuzluktan mosmorken ağladığım için şişmişti. Dudağım patlamıştı ve iz vardı. Sıcak bir duş aldıktan sonra annemin ne zaman alıp ütülediğini bilmediğim etek ve göleğimi alıp giydim. Karnımda kocaman kocaman morlukla vardı. Üstüme hırkamıda giydikten sonra yüzümdeki sararmaya başlamış morlukları kapattım. Bacağımdaki yaralara heni yara bandı yapıştırdıktan sonra çorabımı ve ayakkabımı giyerek zaten hazır olan çantamı aldım. Babamın olmamasından dolayı derşn bir nefes alarak aşağı indim. Annem yine hiç bir şey yokmuş gibi mutfakta uğraşacak bir şeyler bulmuş onlarla uğraşıyordu.Ona olan öfkem büyürken daha fazla kızdım. Dün olanlardan sonra bir kere bile yanıma gelmemiş yaralarıma yardım etmemişti. Her zamanki gibi kendi yaralarımı kendim sarmıştım, ama ona kızma hakkım yoktu değil mi? O bir kadındı ve kocasına saygısızlık yapamazdı, o adam bizim için çalışırken ona bencillik edip karşısında duramazdık o olmasa biz bir hiçtik değil mi? O bizi parçalarken beni gün gün öldürürken bencillik yapmamalıydık. Songül hanım kendini hep böyle savundu kendini buna inandırdı ben 7 yaşında hala yaşadıklarımı unutamamışken babam beni kemeriyle dövdükten sonra sırtımdaki ve kollarımdaki izlere kendi kendime krem sürmeye çalışırken kapının eşiğinde beni izlerken, o adam 10 yaşında bodrumda beni 2 gün boyunca aç bıraktıktan sonra yanıma gelip önüme köpekmişim gibi su ve ekmek bıraktıltan sonrada bunları demişti. Ona aslında kızmamalıydım ona karşı hiçbir şey hissetmemeliydim bile ama ben hala umutsuz bir şekilde ondan anne sevgisi bekliyordum. Korna sesiyle başını yaptığı işten kaldırdı. Göz göze geldiğimizde gözünde gram pişmanlık yoktu. Bartu gelmiş olmalıydı bu nedenle kapıya doğru yürüdüm. Adımı söylediğinde olduğum yerde durdum. Geri bakmadan söylemek istediğini söyleyip gitmeyi beklerken arkamdan adım sesleri duydum. Soğuk elleri bileğimi kavradığında yandan ona döndüm. Belkide hiç bakmadığım bir şekilde soğuk baktım. Öyle bir soğuktu ki buradan bile üşüdüğünü fark etmiştim. Üzgün bir şekilde gözlerime baktı, ben bana üzülmesini değil anne olup yanımda durmasını bir kez olsun yaralarımı sarmasını bekliyordum. Bir eli saçıma gidecekken aniden geri çekildim. Saçlarıma dokunulmasından hoşlanmadığımı bile bilmiyordu. Eli havada asılı kalırken yalvaran gözlerle bana baktı. "Marsel lütfen böyle yapma.. biliyorsun baban arada böyle gergin olabiliyor. İşi yüzünden sana patladı o senin iyiliğini istiyor. " Şaşkınlıkla gözlerimi aralanırken bunu gerçekten söyledi mi diye düşündüm. Hala bunu savunuyordu bana! Gözlerim dolarken dudaklarımı birbirine bastırdım. Diyecek bir şey bulamadığım için kolumu elinden sert bir şekilde çektim. Göz yaşlarım akmak için beni zorlarken kapıdan dışarıyı çıkıp kapıyı kapattım. Gözlerimi yumdum ve göz yaşlarımı geri iterken Bartunun siyah arabasına yürüdüm. Zoraki bir şekilde gülümsemeye çalışırken arabanın kapısını açtım. Bana gülümseyerek bakarken gözleri dudağıma ilişince gülümsemesi anında soldu. Kaşları çatılırken gözleri yüzümde gezindi büyük ihtimalle ağlamaktan şişmiş gözlerimi görmüştü. "Yüzüne ne oldu?" Kararsızlıkla sorduğu soruya gözlerimi kaçırdım yalan söylemek istemiyordum fakat babam beni dövdü diyemezdim. Bu yüzden. İnanmış gibi görünsede bir kaç saniye yüzümü baktıktan sonra başını salladı konuyu değiştirmek için "Günaydın bu arada, nasılsın?" Sorduğun soruya gülümsedikten sonra arabayı çalıştırdı. kafamı sallayarak iyi olduğumu belirttim arabada sessizlik hakimken Bartunun sesi sessizliği böldü. "Aynı sınıftayız biliyor muydun?" şaşkınlıkla gözlerim açılınca suratıma gülerek baktı. "Dün seni göremedim sınıfta." Kafasını evet anlamında salladıktan sonra bir şey hatırlamış gibi yüzünü buruşturup küfür savurdu. "Bir kaç olaylar olmuştu bu nedenle bütün gğn rehberlikte kalmak zorunda kaldım son ders gördüm seni, fısıldaşmaları duyunca merak ettim bu yüzden arkadaş olmak istedim," yüzüme kararsızlıkla bakarken bir şey demek istediğini fakat çekindiğini far ettim. Kafamı sallayarak onu teşvik ettikten sonra gözlerim anlamadığım bir duygu ile baktı. Ağzını açarken gözlerine korkuda eklenmişti. Ne söyleyeceğini fazla merak etsemde onu bekledim. Anlmsız bir şekilde ona bakarken o da kim olduğunu anlamadığımı fark etti. Sorusuyla gözlerim kocaman açılırken kalbimin ritmi değişti, sert bir şekilde yutkunurken böyle bir şey duymak bile kalbimi anlamsız bir şekilde heyecanlandırmıştı. Ama böyle bir şey olma olasılığı yoktu engelli bir kız ile olmak isteyecek kadar delirdiğini düşünmüyordum. Kafamı hem heyecan hemde hüzünle iki yana salladım. Bir nefes verirken bu nefesin 'rahatlama' nefrsi olduğunu anladım. Kaşlarım havalanırken bir şey sormama izin vermeden arabadan indi. Okula vardığımızı o an fark etmiştim. Bende peşinden inerken gözlerindeki o korkunun kaybolduğunu fark ettim. Ellerimi kaldırıp işaret dili kullanacakken bir anda elimi tuttu. Bu çocuğun elimle bir alıp veremediği vardı cidden! Arkasından sürüklerken elimi tuttuğu için fazla rahatsız hissetmiştim. Sıkıntıyla oflarken gözlerin üzerimde olduğunu fark ettim. Bakışlarımı ellerimizden çekip etrafta gezdirirken bir çift turkuazda takılı kaldı gözlerim. Gülümseyerek servest olan elimle ona el salladım. Gülümsememi görünce yutkunduğunu gördüğümde bir şeylerin yolunda olmadığını fark ettim. Turkuaz gözleri Bartunun elimi tutan eline kitlenince gözlerindeki öfkeyi yeni fark etmiştim. İmkanı olsa gözlerinden ateş çıkacak kadar sinirli bakarken gülümsemem soldu. Çocuklarda yanındaydı ve hepsi şaşkınlıkla el ele tutuşan ellerimizi izliyordu. Arele dönüp ne oldu dercesine baktım. Kafasını iki yana sallayıp 'eyvah' dedi ağzını oynatarak. Çağan bana öfkeli gözlerle bakarken ne yaptığımı sorguladım. Gekrar Arele döndüğümde Alpayı gösterip 'ona ne oldu' dercesine başımı yana yatırdım. Başıyla Bartu ile birleşen ellerimize bakınca gözlerim Alpayı buldu, Turkuaz haraleri ilk kez bu kadar korkutucu bakıyordu. Ellerimi Bartunun elimden kurtarırken kaşlarını çarıp bana baktı. Gülümseyerek işaret diliyle konuşmaya başladım. "Alpay ile aranızda bir şey mi var?" Yutkunurken gözleriyle baktığım yere döndü. Yüzünde bir sırıtış belirirken yine ne düşündüğünü merak ettim bir anda aramızdaki mesafeyi kapatarak boyumun hizasına geldi. Yakınlığımızdan rahatsız olduğumdan geri çekileceğim sırada bir kolu hızlıca belime giderek beni kendine çekti. Şaşkın gözlerle etrafıma bakınırken bazı öğrencilerin bize baktığını fark ettim. Başım Bartunun göğüsüne yaslıydı ve elleri belimdeydi benim ellerim olayın etkisiyle göğüsünün üstündeydi. Sert adım sesleri duymamla Bartunun göğüsünden çekilmem bir oldu, şu an önümde bir beden vardı. "Ona bir daha dokunursan seni bu sefer öldürürm Demir!" gülme sesini işittiğimde önümdeki bedenin kasıldığını hissettim, Alpay olduğunu üzerindeki iğrenç sigara kokusundan ve boyundan anlamıştım. Şaşkınlıkla gerilerken ne olduğuna bakmak için yana adımlayarak Alpayın yanına geçtim. İkiside birbirine öldürücü bir şekilde bakıyordu, aralarındaki olayı merak etsemde bunu sonradan öğrenmeyi aklıma not ettim. Alpayın yan orofiline bakarken boynundaki damarların hafif belirginleştiğini gördüm. Fazla sinirlendiğinim farkındaydım fakat onu ne bu kadar sinirlendirmişti anlamış değildim. "Onun izni olmadan ona dokunmadım Yıldırım, ayrıca sen kimsin? Onun nesi oluyorsun?," Alpaya yaklaştı ve sesini azaltarak fısıldadı "Ben söyleyeyim hiç bir şeyi." Yangına körükle giden Bartıya sinirli bir şekilde baktım. İkiside ben yokmuşum gibi konuşuyordu ve bu daha çok sinirimi bozuyordu. Alpay yumruklarını sıkarak Bartuya yürüdü, olay çıkacağını anlayınca yerimden fırlayıp Bartunun önüne geçtim. Ellerimi Alpayın pazılarına koyarak bana bakmasını sağladım. Sonunda turkuazları bana dönünce yalvaran gözlerle ona bakarak dudaklarımı oynattım. "Lütfen Alpay." Dudaklarım istemsizce büzülürken Alpay dudaklarıma bakarak yutkundu. Eğer bir kavga olursa ikisininde zarar göreceği belliydi ve bu son istediğim bir şeydi. Gözlerime bakınca ifadesi yumuşadı ve geri adımladı. Bartuya döndüm bize kaşları çatık bir şekilde bakıyordu ellerimi ellerine götürüp bana bakmasını sağlarken arkadan Alpayın küfür ettiğini ve bir şeyler mırıldandığını duydum. Alpaya bakarak gözlerini devirdi. Yumruklarını sıkarak arkasını döndü ve yürümeye başladı. Derin bir nefes alırken bir kaç adım sonra durdu ve arkasına döndü. Kaşlarımı çatıp ne yaptığını sorgularken birden yanıma gelip elimden tuttu ve beni sürüklemeye başladı. Ya bu çocuğa birisi yürüyebildiğimi ve beni böyle sürükleyemeyeceğini söyleyebilir mi?! Bir şey söylemek istiyordum fakat bana bakmıyordu. Beni görmediği içinde bir eşy diyemiyordum. Birden diğer elimde sıcak bir el hissettim. Bu Alpayın eliydi. Allah belanızı versin sizin! Yaklaşık 2 dakikadır aralarında bir elim Alpayda bir elim Bartudayken ben yokmuşum gibi kavga ediyorlardı! Aralarında çekiştiriyorlardı beni, kendimi bez bebek gibi hissediyordum.. Şuan 'yeter!' demek için nelerimi verirdim anlatamam. Sonunda kızgınlıkla ellerimi ikisinin elinden çektim. İlkokulda gibi kavga ediyorlardı! Önce Alpaya döndüm ve dudaklarımı oynattım. "Bana bakın bende burdayım! 2 dakikadır beni çekiştiriyorsunuz! Bir bebekten farkınız yok! Aranızdaki herneyse bunda beni dışarıda bırakın duydunmu Alpay? Barışmadanda karşıma gelmeyin!" Aynısınıda kızgınlık ile işaret dilini kullanarak Bartuya söyledim. İkisinede son bir bakış atarak derse gitmek için merdivenlere yöneldim. İkiside bebek gibiydi! |
0% |