@senossww
|
Yaklaşık 1 haftadır hem Bartu hemde Alpay ile konuşmuyordum. Barışmadan yanıma gelmemelerini söylemiştim fakat inatla barışmamışlardı. Ayağım düzelmişti bu nedenle merdivenlerden daha iyi çıkabiliyordum. 3. Katın sonunda etrafta çok fazla öğrenci yoktu. Hepsi benim dilsiz olduğumu öğrenmişti fakat düşündüğümün aksine bana hiç bir zorbalık yapmamışlardı, bunun yerine acınası bakışlar hep beni bulmuştu. Zorbalıktansa buna razıydım fakat 1 hafta geçmesine rağmen bana acıdıkları bakışları bir türlü göndermekten vazgeçmemişlerdi. "Selam ben İlay. Sen Marsel olmalısın." kıkırdarken yeşil gözleri parladı. Samimi bir gülüş gönderdikten sonra başımı sallayıp elini tuttum. Tatlı bir kıza benziyordu. "Buradaki ünün baya bir yüksek, ama senin hakkında konuşulmasına izin verilmiyor," Söylediği şeyle kaşlarım hızlıca çatıldı. Buda ne demek oluyordu? Tam bunu sormak için telefonumu çıkardığım sırada birden havalandım. Korkuyla inlerken artık dünya terstendi. Ne olduğunu anlamazken afallamış bir şekilde karşımdaki siyah sırta bakıyordum. Tam o sırada sert bir ses duydum.
Alpay! Allah belanı vermesin Alpay! Kızgınlıkla gözlerim açılırken elimi yumruk yapıp sert bir şekilde karşımdaki odunun sırtına geçirdim. Güldüğünü duyduğumda daha çok sinirlenerek ayaklarımı çırpmaya başladım. Alpay çoktan yürümeye başlamıştı. Etraftan geçen öğrenciler bize bakarken bilmediğim koridorlara giriyorduk. Sert bir yumruğumu Alpayın sırtına geçirdim. Çırptığım bacaklarda güçlü kollar hiisedince kaskatı kesildim. "Eğer bu kadar dibimdeyken biraz daha kendini sallayıp durursan istemediğin bir çok şey yaparım havuç." Boğuk sesine gözlerimi devirirken beni bırak diye bağırmak istedim ki bu fazlasıyla imkansızdı. Kimsenin olmadığı bir koridora daha girerken kalbim hızlanmaya başlamıştı. Kimsenin olmadığı bir yere götürüp ne yapacak diye meraklanırken sonunda olduğu herde durdu. Birden kendimi tekrar yerde buldum. Baş aşağı olduğum için şu an etrafımdaki her şey dönüyordu. Karşımdaki odun gülerken yüzüne neden bir yumruk atmıyorum ki diye düşündüm, neden? Çünkü yakışıklı bir suratı vardı,ama, bunu yerine başka bir yerlerine yumruk atabilirdim! Yumruğumu omzuna sert bir şekilde geçirdim. Yüzünü buruştursada bana bakıp çapkın sırıtışı eski halini aldı, gözlerimi devirerek ona dil çıkardığımda turkuaz haralerine yeniden büyülü bakışlar uğradı. Yutkunurken turkuaz haraleri bana uçuyormuşum gibi bir his verdi. Oda benim mavilerime bakarken yutkundu. Adem elması haraket ederken ben hala gözlerimi turkuazlarından çekmemiştim. Üstüme doğru adımlarken olduğum yerde durarak ona meydan okudum. Bu hoşuna gitmiş olacak ki dudağı üste kıvrıldı. Dibimde biterken üzerime eğildi boyumuz artık neredeyse eşitti. Yutkunarak ona bakarken ne düşünüpte beni buraya getirdi diye merak ettim. Aklım bir anda 1 haftaki önceki olaya gitti, Bartu üzerime eğildiğinde fazlasıyla rahatsız olmuşken bunların gramını dahi Alpayda hissetmemiştim, sanırım korktuğum şey başıma geliyordu ve bu olamamalıydı, herşey karışır ve dağılırdı. Ona karşı oluşan hislerimi acil bir şekilde yok etmem gerekiyordu fakat bunu bu yakınlıktayken yapamazdım. Gözleri ve yüzüme değen nefesi varken olmazdı. Nefesi naneli kokuyordu ve bu beklemediğim bir şeydi üstünde belirgin bir sigara kokusu vardı fakat bu nefesinde sıfıra inmişti. Geriye doğru adımlarken içimden geçirdim o sadece arkadaş o sadece arkadaş o sadece arkadaş Ondan hoşlanamazsın Marsel, bu ilişkinin olma ihtimali sıfır, sen engellisin Marsel, kim engelli bir sevgili ister? Hiç kimse bunu aklında tut Marsel. Kalbimin ortasına ağırlık çökerken gözlerim bilinçsizce doldu yüzümü eğerek güçsüzlüğümü ondan saklamaya çalıştım. Ondan uzak durarak hislerime engel olmalıydım. Geriye doğru bir kaç adım daha atarken sırtım soğuk duvarla buluştu. Gözlerini üstümde hissetsemde şu an azarlanırken halının desenlerini izleyen küçük çocuklar gibiydim. Derin bir iç çektikten sonra bana yaklaştığını adım seslerinden anladım. Sesi hem çaresiz hemde alay dolu çıkmıştı. Omzumu silktim, benden bu kadar kolay kurtulamayacaktı. "Hadi ama! Bir haftadır benden kaçıp duruyorsun! Günlerdir yüzüme bakmıyorsun, Arel ve Sarp piçiyle konuşuyorsun ama." sondakini homurdanarak sessiz bir şekilde söylesede duymuştum. Tam önüme dönecekken aklıma dudağımdaki yara geldi. Kesin görürdü ve sorgulayacağınada emindim, sorularla uğraşmak istemediğim için yüzümü yerde saklamaya devam ettim. Beklemediğim hamleyle saçımı çekmişti, canım acıdığı için çarık kaşlarla Alpaya döndüm. Bu odun beni sinirlendirmek için her yolu deniyordu! Gözlerine anlamadığım bir ifade bulaştı. Gözleri gözlerimdeyken dahaca dudağımdaki yarayı fark etmemiş olmasıyla iç çektim. Bir kolunu yanımdan uzatarak duvara yasladı yüzü yüzüme yaklaşırken kalp atışlarımın ritmini şaşırarak boğazımda atmaya karar verdi! Turkuazlarını 1 hafta görmediğim için özlemiştim.. Cidden ona karşı olan hislerim artıyordu. Ve ben bundan karşılık bulamayacağımdan korkuyordum. "Bunu sana kim yaptı Marsel?"
|
0% |