Yeni Üyelik
11.
Bölüm
@senossww

Yaklaşık 1 haftadır hem Bartu hemde Alpay ile konuşmuyordum. Barışmadan yanıma gelmemelerini söylemiştim fakat inatla barışmamışlardı.

Ayağım düzelmişti bu nedenle merdivenlerden daha iyi çıkabiliyordum. 3. Katın sonunda etrafta çok fazla öğrenci yoktu. Hepsi benim dilsiz olduğumu öğrenmişti fakat düşündüğümün aksine bana hiç bir zorbalık yapmamışlardı, bunun yerine acınası bakışlar hep beni bulmuştu. Zorbalıktansa buna razıydım fakat 1 hafta geçmesine rağmen bana acıdıkları bakışları bir türlü göndermekten vazgeçmemişlerdi.

Sola dönerken elimdeki telefondan kitap okuyordum. Önüme bakmadan merdivenlerle çıkarken yanımda bir ses duydum. Başımı kaldırıp yanıma baktığımda bir kızın elindeki kitapları düşürdüğünü far ettim. Umutsuzca yerdeki kitaplara bakarken derin bir iç çekti. Kızın yanına gidip olduğu yere çörmelerek kitaplarını topladım. Gözleri şaşkınlıkla beni izlerken ona samimi bir tebessüm gönderdim. Şaşkınlığını üzerinden atarak elimdeki kitapları aldı ve bana aynı şekilde gülümsedi. Ayağa kalkıp elimi uzattım ve yerden kalkmasını bekledim. Elime bir an tereddüt ile baksada gülümseyerek uzattığım eli tutarak ayağa kalktı eteğini silkelerken ben ona bakıyordum. Benden kısaydı tahminimce 1.65-1.68 boylarındaydı upuzun saçları benimkilerden daha, sarı saçları uzundu ve kalçasına kadar geliyordu hafif kalın dudakları ve düz bir burnu vardı, sivri çenesi ona sertlik katarken yeşil gözleri yüzüne tatlılık katıyordu. Elini uzatıp konuştu,

"Selam ben İlay. Sen Marsel olmalısın."

kıkırdarken yeşil gözleri parladı. Samimi bir gülüş gönderdikten sonra başımı sallayıp elini tuttum. Tatlı bir kıza benziyordu.

"Buradaki ünün baya bir yüksek, ama senin hakkında konuşulmasına izin verilmiyor,"

Söylediği şeyle kaşlarım hızlıca çatıldı. Buda ne demek oluyordu? Tam bunu sormak için telefonumu çıkardığım sırada birden havalandım. Korkuyla inlerken artık dünya terstendi. Ne olduğunu anlamazken afallamış bir şekilde karşımdaki siyah sırta bakıyordum. Tam o sırada sert bir ses duydum.


"Üzgünüm bu kızılı almalıyım."

Alpay! Allah belanı vermesin Alpay! Kızgınlıkla gözlerim açılırken elimi yumruk yapıp sert bir şekilde karşımdaki odunun sırtına geçirdim. Güldüğünü duyduğumda daha çok sinirlenerek ayaklarımı çırpmaya başladım. Alpay çoktan yürümeye başlamıştı. Etraftan geçen öğrenciler bize bakarken bilmediğim koridorlara giriyorduk. Sert bir yumruğumu Alpayın sırtına geçirdim. Çırptığım bacaklarda güçlü kollar hiisedince kaskatı kesildim.

"Eğer bu kadar dibimdeyken biraz daha kendini sallayıp durursan istemediğin bir çok şey yaparım havuç."

Boğuk sesine gözlerimi devirirken beni bırak diye bağırmak istedim ki bu fazlasıyla imkansızdı. Kimsenin olmadığı bir koridora daha girerken kalbim hızlanmaya başlamıştı. Kimsenin olmadığı bir yere götürüp ne yapacak diye meraklanırken sonunda olduğu herde durdu. Birden kendimi tekrar yerde buldum. Baş aşağı olduğum için şu an etrafımdaki her şey dönüyordu. Karşımdaki odun gülerken yüzüne neden bir yumruk atmıyorum ki diye düşündüm, neden? Çünkü yakışıklı bir suratı vardı,ama, bunu yerine başka bir yerlerine yumruk atabilirdim! Yumruğumu omzuna sert bir şekilde geçirdim. Yüzünü buruştursada bana bakıp çapkın sırıtışı eski halini aldı, gözlerimi devirerek ona dil çıkardığımda turkuaz haralerine yeniden büyülü bakışlar uğradı. Yutkunurken turkuaz haraleri bana uçuyormuşum gibi bir his verdi. Oda benim mavilerime bakarken yutkundu. Adem elması haraket ederken ben hala gözlerimi turkuazlarından çekmemiştim. Üstüme doğru adımlarken olduğum yerde durarak ona meydan okudum. Bu hoşuna gitmiş olacak ki dudağı üste kıvrıldı. Dibimde biterken üzerime eğildi boyumuz artık neredeyse eşitti. Yutkunarak ona bakarken ne düşünüpte beni buraya getirdi diye merak ettim. Aklım bir anda 1 haftaki önceki olaya gitti, Bartu üzerime eğildiğinde fazlasıyla rahatsız olmuşken bunların gramını dahi Alpayda hissetmemiştim, sanırım korktuğum şey başıma geliyordu ve bu olamamalıydı, herşey karışır ve dağılırdı. Ona karşı oluşan hislerimi acil bir şekilde yok etmem gerekiyordu fakat bunu bu yakınlıktayken yapamazdım. Gözleri ve yüzüme değen nefesi varken olmazdı. Nefesi naneli kokuyordu ve bu beklemediğim bir şeydi üstünde belirgin bir sigara kokusu vardı fakat bu nefesinde sıfıra inmişti.

Geriye doğru adımlarken içimden geçirdim

o sadece arkadaş

o sadece arkadaş

o sadece arkadaş

Ondan hoşlanamazsın Marsel, bu ilişkinin olma ihtimali sıfır, sen engellisin Marsel, kim engelli bir sevgili ister? Hiç kimse bunu aklında tut Marsel.

Kalbimin ortasına ağırlık çökerken gözlerim bilinçsizce doldu yüzümü eğerek güçsüzlüğümü ondan saklamaya çalıştım. Ondan uzak durarak hislerime engel olmalıydım.

Geriye doğru bir kaç adım daha atarken sırtım soğuk duvarla buluştu. Gözlerini üstümde hissetsemde şu an azarlanırken halının desenlerini izleyen küçük çocuklar gibiydim. Derin bir iç çektikten sonra bana yaklaştığını adım seslerinden anladım.

"Hala trip mi atıyorsun kızıl?"

Sesi hem çaresiz hemde alay dolu çıkmıştı. Omzumu silktim, benden bu kadar kolay kurtulamayacaktı.

"Hadi ama! Bir haftadır benden kaçıp duruyorsun! Günlerdir yüzüme bakmıyorsun, Arel ve Sarp piçiyle konuşuyorsun ama."

sondakini homurdanarak sessiz bir şekilde söylesede duymuştum. Tam önüme dönecekken aklıma dudağımdaki yara geldi. Kesin görürdü ve sorgulayacağınada emindim, sorularla uğraşmak istemediğim için yüzümü yerde saklamaya devam ettim.

Beklemediğim hamleyle saçımı çekmişti, canım acıdığı için çarık kaşlarla Alpaya döndüm. Bu odun beni sinirlendirmek için her yolu deniyordu! Gözlerine anlamadığım bir ifade bulaştı. Gözleri gözlerimdeyken dahaca dudağımdaki yarayı fark etmemiş olmasıyla iç çektim. Bir kolunu yanımdan uzatarak duvara yasladı yüzü yüzüme yaklaşırken kalp atışlarımın ritmini şaşırarak boğazımda atmaya karar verdi! Turkuazlarını 1 hafta görmediğim için özlemiştim..

Cidden ona karşı olan hislerim artıyordu. Ve ben bundan karşılık bulamayacağımdan korkuyordum.
"Bana trip atmaya devammı edeceksin havuç?"
Çocuk gibi dudaklarını büzünce bu haline kıkırdadım. Yakınlığımız aklıma geçenki olaya götürdü beni, Bartu bana bu kadar yakındayken fazlasıyla rahatsız hissetmiştim fakat Alpayda bu rahatsızlığın hiç bir zerresi yoktu. Sıcak nefesini yanağımda hissedince tekrardan yutkunmak zorunda kaldım. Gözleri bu sefer yüzümde gezinmeye başlayınca dudaklarımda durdu. İşte şimdi başlıyorduk. Gözlerindeki ifade anında kaybolurken yerine öfkeyi bıraktı. Kaşları çatılırken boynundaki damarları görmüştüm. Baş parmağı alt dudağıma dokunmak için havalandı fakat dokunmadan geri indirdi. Tiksinmişmiydi? Gözlerimi kaçırırken eli sert bir şekilde çenemi tuttu, yüzümü kaldırıp ona bakmamı sağlarken turkuazları ruhumu esir almıştı sanki.

"Bunu sana kim yaptı Marsel?"

 

 

 

Loading...
0%