Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12. Bölüm

@senuzya

"Ne yaptınız siz?"

"Geldi müfettiş hanım." Andrew'un yorumuna aldırış etmeden gülüşmelerin kaynağını aramaya çalıştım ama bulamadım. "Bir şey yapmadık Ria." Masaya oturduğum sırada Leonard neler olduğunu açıkladı. "Neşelendirme tılsımı üzerinde çalışıyorlardı ama işler biraz ters gitti."

"Nasıl ters?" Andrew ve Leonard'ın gözleri dolmuştu ve hafif hafif gülüyorlardı.

Sorumun cevabı gülen iki kızıl saçlı çocuğun masaya oturup neşeyle bizimkilere bakmasıyla verilmiş oldu. "Gerçekten sizi halefimiz ilan etmeyi düşünüyoruz." dedi George. "Hepsini değiştirmeyi nasıl başardın sen?" dedi Fred abimin omzunu dürtüp. "Neyi başarmışız?" Andrew alayla güldüğünde çocuklarda bir kahkaha attı. "Çocuklar bizi ele vereceksiniz." Leonard gülerek araya karışınca kaşlarım daha da çatıldı. "Tehlikeli bir şey mi yaptınız?" dedim ağlarcasına bir sesle. Bıktım ama ya!

"Ne? Hayır!"

Fred gülerek "Gülmekten ölmek bir tehlike sayılıyorsa bu benim için tehlikeliydi." dedi. Cidden sürekli kahkaha atan bir tonda konuşuyorlardı. "Anlatın artık!"

Fred ve George bize doğru eğildi. "Aslında biz birkaç öğrencinin değneğini sahte değneklerle değiştirmiştik." dedi Fred. "Ama Andrew ve Leonard'da aynısını yapmaya kalkmış." İkisi arasında gözlerim gezindi. "Ve?" "Neşelendirme büyüsü deneyen iki öğrencinin büyüsü geri tepti ve kavga etmeye başladılar." "Ne?!" dedim araya girerek. Fred ve George hikayeyi bana kısım kısım anlatıyorlardı. "Sonra diğerleri onları ayırmaya çalışırken onların büyüleri de saçmalamaya başladı." "En sonunda Percy onları susturmak için bir büyü yapmaya çabaladı." "O da pek işe yaramadı. Öğretmen çağırmaya gidince Andrew'da işler kaosa sürüklenmesin diye herkese kahkaha bombası attı." Andrew'a baktığımda gülerek omuz silkti. "Leonard'ında neşelendirme büyüsü yapmaya çalıştığını fark etmemiştim. İkisi üst üste binince de." "Herkes deli gibi gülmeye başladı!" dedi Fred büyük kahkahasının ardından. Bundan baya eğleniyorlardı.

Salondaki herkes öyle kendinden geçmişçesine gülüyordu ki istemsizce kendimi gülerken buldum. "Bu çok saçma." "Evet öyle!" dedi George. "Komik olan da bu."

Andrew ve Leonard'a kötü kötü bakmak ve azarlamak istiyordum ama gülmeden duramıyordum. "Bekle siz- içeriyi- havalandırdınız mı?" Cümlemi zorlukla bitirmiştim ama Leonard ve Andrew bir an birbirlerine baktılar. "Biz onu unuttuk." Leonard yerinden kalktı açacak pencere aradı ama öyle bir şansı yoktu. Artık bende diğerleri gibi gülüyordum. "Buradan çıkmamız lazım." "Evet hem de hemen." Çantamı koluma taktım ve kapıya ilerledim. "Siz gelmiyor musunuz?" Fred ve George etrafı gösterdiler. "Burayı bu haldeyken bırakalım mı yani?" "Hayır kesinlikle keyfini çıkaracağız!" Psikopatlar! Salondan çıktığım gibi koşar adım bahçeye ilerledim. Koridordaki kolonlardan birine tutunup soluklandım. Arkamda duyduğum iki öksürükle Andrew ve Leonard'a baktım. Gülme hissiyatı geçiyordu ve o kadar gülmek biraz yüzümü ağrıtmıştı. "Ah! Resmen nefes alamıyorum!" Leonard cidden iyi görünmüyordu. Yanına gidip koluna girdim. "Gel şöyle." Oturması için kolunun yanındaki alçak duvara ilerlettim. Andrew'da elleriyle yüzünü tutmuş gülmeyi kesmeye çabalıyordu. "Çenem ağrıyor." "Oh olsun size!" dedim sinirle. "İçerideki insanları düşünün bir de." "Abartma Ria. Ne güzel eğlendiler işte." "Evet Percy zaten profesör çağırmaya gitmişti. Birazdan normale dönerler." İkisine laf anlatmaya üşendim ve sadece göz devirdim. "Sizinle uğraşamayacak kadar yorgunum." Çantamdan çıkarttığım parşömenleri onlara uzattım. "Vay! Yine ödevimizi mi yaptın?" Andrew hevesle parşömeni açtı ama yüzü düştü. "Tabi ki hayır Andrew. Çalışmanız gereken yerleri ve bakmanız gereken kitaplar ile sayfalarını yazdım. Eh bundan sonrasını halledersiniz herhalde." dedim kinayeyle. Leonard'da kendi parşömenini aldı. "Sağ ol Valeria."

"İşte görmek istediğim tavır." dedim abime Leo'yu işaret ederek.

"Orada görüyorsun işte." dedi umursamazca. "Ah cidden..!" Nefesimi sıkıntıyla verip Leonard'ın yanına oturdum.

"Sen sabahtan beri kütüphanede miydin?" Başımı Leo'nun omzuna koydum. "Evet ve çok yorgunum. Ayrıca saat 6'da Hufflepuff ortak salonunda olmam lazım. O yüzden lütfen bir süre beni sinirlendirecek bir şey yapmayın." "Ne kadar bir süre?" Andrew'e kaşlarımı çatarak baktım. "İki saat. Dayanabilir misin?" "Denerim." dedi alayla. Gözlerimi yumup sabır diledim.

Orada durup bir süre muhabbet ettik. Abim yeni Slytherin arkadaşlarından bahsetti. Malfoy'un ona pek sataşmadığını öğrendim. Varsa yoksa Harry'den bahsedip kötülüyormuş. Abim bu çocuksu tavrıyla alay etmeye bayılıyordu. Leonard ise seneye Gyrffindor takımından birkaç kişinin ayrılacağını öğrenmiş ve belki takıma girerim diyordu. Bende Hufflepuff binasını ve arkadaşlarımla yaptıklarımızdan bahsetmiştim.

"Saat 6 olmak üzere. Gitmem gerek." Duvardan inerek çantamı aldım ve aklıma gelen şeyle dengemi kaybetmiş gibi geriye kayarak duvara tutundum. "Valeria!" "Ria! İyi misin?" Abim ve Leonard beni tutmaya çalışınca bir elimi kaldırıp durmalarını belirttim. Vay be baya iyi rol yapmışım demek ki. "İyiyim iyiyim." "Yemek mi yemedin sen? Yoksa yorgun musun? Hadi revire gidiyoruz." Abimin susmasını bekledim. "Hayır Andrew iyiyim." "Valeria iyi falan değilsin. Çok mu zorluyorsun kendini?" "Bir durur musunuz?!" dedim en sonunda dayanamayarak. Pekala bunu tekrar bahane etmek çok utanç verici olacaktı ama aklıma gelen buydu. "Sadece çantamı çok doldurmuşum. Birden kalkınca dengem bozuldu." İkisi de göz devirdi. "Sen akıllanmazsın." "Cidden hiç ders almıyor musun?"

"Eh genetik demek ki." Andrew bıkkın bir nefes verdi. "Ver şu çantanı." "Hayır." dedim hızlıca. "Sen gidip ödevlerini yetiştirmeye başla. Anca yetiştirirsin zaten. Leonard bana eşlik eder değil mi?" "Ne?" Leonard bir an boş bulundu ama çantamı ona uzattığımda ikiletmeden aldı. "Sen bir şey mi karıştırıyorsun?" Abime dik dik baktım. "Ben sen miyim abicim?"

Uğraşmaya üşenmiş olmalı ki sadece "İyi. Bir daha çantanı bu kadar doldurma." dedi. "Tamam tamam. Görüşürüz." Leo'yu kolundan çekiştirerek ilerletmeye başladım. "Ria ne işler çeviriyorsun sen?"

"Repliğimi çalma Leo."

"Çanta da ağır falan değil. Anlat bakalım neden öyle yaptın?"

Hufflepuff binasının girişine giden koridordaydık. "Söyleyeceğim ama bitirene kadar dinleyeceksin." Gözleri kısıldı. "Sen bir başla da."

"Bana olan borcunu nasıl ödeyeceğini söyleyecektim ama Andrew varken söyleyemezdim. Bende uzaklaşalım diye öyle yaptım."

"Ne isteyeceksin? Andrew'dan gizli üstelik."

Başımı salladım. "Şöyle ki ben quidditch oynamak istiyorum."

"E bunu neden Andrew duymamalı ki? Zaten hep beraber oynardık." "Ya sözümü kesmesene!" diye çıkıştım. "Ben quidditch oynamak istiyorum ama... Ah! Harry beni antrenmandan sonra quidditch oynamaya davet etti." "Tamam gideriz." Leonard'ın anlamadığını fark ederek göz devirdim. "Başbaşa." "Başbaşa?" dedi kaşları kalkarken. "Sen ve Harry?" Bu kez kaşları çatıldı. "Bu konuşmanın sonu nereye gidiyor Valeria?"

"Bir yere gitmiyor. Ateş okunu görmek istediğimde ben teklif etmiştim. Arkadaşça bir maç yapmayı yani. O da yarın yapabiliriz dedi ama abim bunu duyarsa-" "Harry Potter hayatının en zor okul yılını geçirir." diyerek tamamladı beni Leonard. Kafamı salladım. "Sen bana yardımcı olsan? Lütfen Leo." "Ne yardımı?"

"Küçük bir şey. Eğer abim bunu duyarsa bende oradaydım demeni istiyorum. Eğer senin olduğunu sanırsa sorun olmaz." Leonard sabır dilercesine bir nefes aldı. "Andrew'a yalan söyleyemem. Zaten hemen fark eder." "Söylemene gerek yok ki." dedim hızlıca. "Sadece yarın onunla görüşme yeterli. Ne yapıyordun derse de beraber takıldığımızı söyleriz olur biter. Lütfen Leo lütfen. Ateş okunu bir kez denemek istiyorum. Ayrıca ailemden uzaktayken rahat rahat uçabilmek istiyorum."

Leonard bir süre cevap vermedi. "Kaçta buluşacaksınız?" "Saat 5'de." "Nerede?" "Hı?" Aklıma gelen şeyle biraz salak hissettim kendimi. "Onu konuşmadık." Leonard'da salakmışım gibi baktı. "Tamam. Saat altı gibi antrenman sahasından seni alırım. Akşam yemeğine beraber geçeriz. Andrew için daha inandırıcı olur." Neşeyle Leo'ya sarıldım. "Leo çok çok teşekkür ederim! O kadar uzun zamandır uçmuyordum ki!" "Tamam Ria anladım." Leonard sırtımdaki ellerini çekince bende geriye çekildim ama hala gülümsüyordum. "Ama biraz darıldım."

Gülüşüm kesildi. "Ne? Neden?"

"Eğer bir ateş oku istiyorsan bana söylemen yeterliydi. Ya da uçmak istiyorsan bize bahsedebilirdin. Beraber dolaşabilirdik."

Leonard'a bakarken kaşlarım çatıldı. "Hediyeler konusunda ne demiştik?" "Bu bir hediye sayılmaz ki!" Kaşlarımı düzeltip gülümsemeye çabaladım. "Leonard pahalı hediyelerini kabul etmeyeceğim ve bu bir hediye sayılırdı. Ayrıca sizinle uçmayacağım demedim sadece o an durum öyle ilerlemedi." İstediği yapılmamış bir çocuk gibi nefesini sinirle verdi. "İyi tamam." Çantamı bana uzattı. Alarak sırtıma taktım. "Yarın saat 6'da seni almaya geleceğim. Eğer biraz bile geç kalırsan Andrew'a söylerim tamam mı?"

Bu tavrına göz devirmek istesem de sadece "Tamam." dedim. İşin hallolmasına sevinmiştim. "E yerimizi nereden bileceksin?" "Harry'den öğrenirim." dedi. "Hoşça kal." "Hoşça kal Leo." Leonard koridorda gözden kaybolunca bende Hufflepuff binasına girdim. Bizimkiler orta kısımlardaki bir masayı tamamen kaplamışlardı ve masanın üstü kitap ve parşömen doluydu. "Valeria! Karanlık Sanatlara Karşı Savunma için bir şey bulabildin mi?" Çantamı masaya bırakıp içinden birkaç kitap ve parşömen yığını çıkarttım. Helia rahatlamış bir şekilde nefesini verdi. "Öyleyse başlayalım mı?" Agnes'e cevaben Gusion yanındaki boş sandalyeyi gösterdi. "Claude daha gelmedi." Helia ve Justin'in ortasına oturdum. "O ahmak uyuyakalmış olmasa iyi olur." Lesley öfkeyle önündeki kitabın sayfalarını çeviriyordu. Helia'ya doğru eğildim. "Ne oluyor? Neden bu kadar gergin?" Helia sadece omuz silkti. Justin cevaben "Lesley'in notlarına balkabağı suyu döktü." dedi kısık sesle. Ağzım açık kaldım resmen. Bu korkunçtu! Bir ders için bile not çıkartmak saatler sürüyordu. Lesley'e hüzünle baktım. Zavallı arkadaşım...

Bir süre sonra Claude saklana saklana bize yaklaştı. "Selam... Herkese." İlk kez bu kadar tedirgin görüyordum onu. Fakat Lesley onu umursamadan sadece kitaba bakıyordu. "Hoş geldin Claude. Geç hadi de başlayalım." Helia'yı ikiletmeden Gusion'un yanına oturdu.

Gece yarısı olana dek birbirimizle kitap alışverişine ve ödev faslına devam ettik. Artık gözlerimi zar zor açık tutuyordum. Ki bir süre sonra kızların dürtüklemesiyle uyanarak yatağıma gittim.

Loading...
0%