@senuzya
|
Claude elindeki çikolatayı sallayarak şekiller çizmeye çalıştı. "Böyle böyle yapıyordu." Ardından çikolatayı ağzına attı. "Sonra kaçtı zaten." "Ağzın doluyken konuşma." dedi Helia tiksinir bir ifadeyle. Lesley Claude'un anlattığı hikayeyi ciddiye almış gibiydi. “Ama öyle hareket etmemesi gerekmiyor mu? Neden öyle oldu ki?" Claude omuz silkti ve çikolatasını yemeğe devam etti. Gusion ağzındaki lolipopu çıkarttı. "Boş versene. Daha önce dans edenini görmüştüm." Dik dik ona baktığımı fark etti. "Bana öyle bakma tadı cidden güzel." "O kanlı!" dedim sertçe. "Hayır vampir falan da değilsin ki neden kanlı lolipop yiyorsun?" "Kurt adam falan değilsin, neden her et gördüğün yemeğe saldırıyorsun?" Uzanıp omzuna vurdum. "Hepsine değil." "Tilki demek daha doğru olur Gusion. Valeria tam bir tavukçu." Lesley'e bakıp gülümsedim. "Tilkiyi kabul edebilirim." Ardından Gusion'a baktım. "Ama bana kurt adam diyemezsin." "Haklısın kurt adamlar daha seçici." Ağzım açık bakakalmıştım. Diğerleri gülünce dayanamayarak bende güldüm. Yüz ifadesinden ciddi olmadığı anlaşılıyordu zaten. "İçeriye geçelim mi?" "Olur Helia, tabi yine ödev ödev diye tutturmayacaksan." "Daha Lesley'in notlarını bile kurtarmamışken sızlanmaya hakkın yok Claude." Lesley kaşlarını çatarak Claude'a döndü. "Doğru söylüyor. Onları dersten önce toparlamazsan senin ödevine kendi adımı yazıp teslim ederim unutma." Claude ağlamaklı bir ses çıkarttı. "Tamam tamam biliyorum. Ama yardım edeceksiniz değil mi?" "Tabi ki hayır." dedi Helia büyük bir keyifle. "Kendi ödevlerimiz de var Claude." dedi bu kez Lesley. "Gusion?" "Üzgünüm dostum, Justin ve Emnet ile buluşacağım." "Valeria? Sen yardım edersin ama değil mi iyi kalpli arkadaşım?" Ufak bir kahkaha attım. "Bu söylediğine sen inandın mı?" Göz devirdi. "Evet inanmadım." "Yardım etmek isterdim Claude ama Leo ile buluşmam lazım. İstersen akşam bitirmeye çalışabiliriz?" "Olur!" dedi rahatlamış bir tonda. "Ama ben gelene kadar bekleme. Şimdiden başla." "Of tamam." Arkadaşlarım içeriye girdikten bir süre sonra Leonard'ı çeşmenin olduğu bahçeye girerken gördüm. Elimi kaldırıp salladım. "Buradayım." Etrafta kimse olmadığından sesimi hızlı seçmişti. Yanıma geldi. "Saat 4 hazırlanmayacak mısın?" Tek kaşımı kaldırıp ona baktım. "Neden hazırlanayım ki?" Üstüme bir göz attım. Pantolonum ve hava hafif estiğinden hırkamlaydım. Sadece süpürgem yanımda değildi ve Leonard, Harry ile nerede buluşacağımızı söyledikten sonra gidip alacaktım. "Harry ile buluşacaksınız ya?" Gözlerim kısıldı. "Ne ima ediyorsun anlamadım sanma Leonard. Öyle bir şey yok." "Neyse ne. Harry antrenman sahasına giden yolda seni bekleyecekmiş." Başımı salladım. "Tekrar ediyorum Ria. Saat altıda geleceğim." Göz devirdim. Aslında Harry baş başa olmaktan bahsetmemiş olsa Leo'yu da davet ederdim ama şuan Harry'den habersiz onu çağırmak kabalık olur gibi geliyordu. "Biliyorum. Bir dahakine yani ödevlerden sonra bizde oynayalım. Claude antrenmanlarından sonra oynayabileceğimizi söylemişti. Andrew'u da çağırırız. Ne dersin?" Birden gülmeye başladı. "Gönlümü mü almaya çalışıyorsun?" Alayla güldüm. "Hı hı evet." Bir süre Leo ile muhabbet ettik. Ardından Hufflepuff binasına gidip odamdan süpürgeyi aldım. Antrenman sahasına daha önce kızlarla Claude'u izlemeye gittiğimizden yolu biliyordum. Omzumda süpürgeyle etrafı izleye izleye yürüdüm. Baya ferah ve iç açıcı bir hava vardı. "Valeria! Merhaba." Sese döndüğümde biraz ileride elinde süpürgeyle bana bakan Harry'i gördüm. Diğer elimi salladım. "Merhaba!" Adımlarımı hızlandırıp yanına gittim. "Çok bekletmedim değil mi? Yolu hesap edememişim." "Hayır sorun değil. Zaten antrenmanımız biraz uzamıştı." Gözüm çenesindeki yaraya kaydı. Çok da bir şey kalmamıştı. Revire gitmiş sanırım. "O zaman tam vaktinde gelmişim." dedim gülerek. "Evet. Şey, gidelim mi?" "Tabi." Harry ile yürümeye başladık. "Süpürgen güzelmiş." Andrew'un yüzü aklıma gelince güldüm. "Teşekkürler. Abimden bir hediye." Biraz eğilerek ateşokuna baktım. "Seninki de baya iyi duruyor." Dikleşerek Harry'e döndüm. "Eğer sorun olmasa deneyebilir miyim?" "Tabi sorun olmaz." Harry bunu dese bile yüzü biraz garip bir ifadedeydi. "Yorgun hissediyorsan-" "Hayır hayır." dedi hızlıca. "Yorgun değilim. Maçı düşünüyordum." "Slytherin ile olacak maçınızı değil mi?" Başını salladı. "Üstünde çok baskı olmalı. Ortak salonda birkaç kez Oliver'ın bundan bahsettiğini duydum. Fazla hırslı sanırım." "Hırslı olması güzel." Bunu savunmaya geçer gibi söylemişti. "Slytherin'in kazanmasını istemiyorum." Bir an durakladı ve bana döndü. Sanki söylememesi gereken bir şey söylemiş gibi bakıyordu. "Yani rakibinin kazanmasını isteyen birini daha önce görmedim zaten." derken konuyu yumuşatmak için gülümsemeye çabaladım. "Üstelik Malfoy'da takımdaydı değil mi? Kazansın istemem." "Tanışıyor musunuz?" Harry'nin ifadesi giderek daha mutsuz bir hale dönüyordu. "Evet tanıştık. Gerçi pek hoş bir tanışma değildi." dedim aynı memnuniyetsizlikle. "Tuberria'nın onunla uğraştığını duydum." "Aslında o bizimle uğraşmıştı. Yani arkadaşlarıma sataşmıştı. Anladığım kadarıyla sana da sataşıp duruyor." “Evet.” Harry kaşları çatıkken etrafına bakındı. "Onu umursamayı çoktan bıraktım." İstemsizce güldüm. "Umarım Andrew'da aynısını yapar." Alanın ortasına geldiğimizde Harry bana döndü. Yüzünde pek de ne yapacağını bilen bir ifade yoktu. "Quaffle ile mi oynayacağız?" dedim fikir vermek adına. Pek emin değil gibiydi. "Ya da snitch'i salıp kim önce yakalayacak bakabiliriz? Gerçi kazanan belli gibi." dedim hafif alayla. Harry gayet ciddi bir şekilde süpürgesini uzattı. "Ateşokunu sen kullanabilirsin." "Ne?" Yaptığım espriden laf soktuğumu mu sandı ki. "Teşekkür ederim ama ben esprisine demiştim. Yani ateşokunu kullanmayı tabiki isterim ama süpürge kullanmayalı baya oldu. Önce kendiminkini kullanmam daha güvenli olur gibi." "Ama ateşokuna karşı-" "Sus ve snitch'i sal Potter." dedim sahte bir ciddiyetle. Ardından gülmeye başladım ve o da bana eşlik ederek güldü. Kenardaki kutunun kapağını açtı. Süpürgeme bindim. Bu hissi özlemişim. Harry yanıma gelip süpürgesine bindi. "Hazır mısın? Snitch'i saldıktan 10 saniye sonra çıkarız." Başımı salladım ve gözümü kutudaki snitch'e diktim. Harry asasını çıkarttı, snitch'i tutan kilide açılması için sihir yaptı. Snitch havaya fırladığı gibi saymaya başladık. "1,2,3,4," Yan gözle Harry'e baktım. Zaten snitch çoktan kaybolmuştu ve aramamız gerekecekti. "5,6,7," Tutuşumu sıkılaştırdım. Hadi bakalım. "Aklıma gelmişken..." “8,9,”Harry bana döndü. "Quiddicht forması sana baya yakışıyor." "Efendim?" Harry'nin ifadesine gülerek gökyüzüne yükseldim. Bir saniye kadar sonra yanıma geldi. "Bu hile sayılmaz mı?" dedi kaşlarını çatarak. Omuz silktim. "İltifat etmek ne zamandır kurallara aykırı?" Harry bir şey söyledi ama omzunun arkasında, biraz ileride gördüğüm snitch tüm dikkatimi kendisine çekti. Harry'e çaktırmadan snitch'i izlemeye devam ettim. "Yani gerçekten-" "Gözlüklerinde sevimli duruyor." dedim konudan alakasız bir şekilde ve dağılan dikkatini fırsat bilerek snitch'e doğru uçmaya başladım. Birkaç saniye sonra arkamdan gelen ses ile Harry'nin de geldiğini anladım. Yanımdan hızla geçip snitch'e doğru uçtu. Snitch elinden kaçıp tahtaların altına girince ondan önce davranarak oraya girdim. Bir süre sonra Harry karşıdan snitche doğru geliyordu. Snitch tahtalardan kaçarak sağa döndü. İkimizde peşine takıldık. "Hey!" Bir an süpürgelerimiz o kadar yaklaştı ki omuzlarımız birbirine çarptı. Harry ise bir şey demeden hızlandı. Bir süre etrafta snitch kovaladık. Sonunda Harry onu bir halkanın yanında yakaladı. Yere inerken yüzümün düşmesine engel olamadım. Harry'de de biraz soğuk bir ifade vardı. Bizim şu an eğlenmemiz gerekmiyor muydu? "Tebrikler Potter." "Teşekkürler." dese bile sesi biraz kırgın gibiydi. "Bir sorun var. Ne oldu?" Harry bir süre cevap vermedi. "Dikkatimi dağıtmaya çalıştın." Kaşlarım çatıldı. "Ne zaman? Ayrıca bu oyunda dikkat dağıtmaya çalışmak kadar doğal başka ne var ki?" Snitch'i tekrar kutusuna koydu. "Sevimli- olduğumu söylerken." Yüzünü görmüyordum ama sanırım anlamıştım. İstemsizce kahkaha attım. "Harry ciddi olarak söylemiştim." Bana dönmedi. "Tamam dikkatini de dağıtmaya çalıştım ki bu çok normal ama gerçek düşüncemdi." Başını bana çevirdi. Harry Potter'ın bu kadar hassas ve çekingen olması çok komikti. Bu çocuk nasıl iki kez okulu kurtardı ya? "Tatlı olduğunu düşünüyorum." dedim omuz silkip ve yanına ilerledim. Harry zaten kutunun yanında tek dizinin üstündeydi ve bende yanına oturarak süpürgemi yana bıraktım. "Harry Potter dürüstçe konuşalım mı?" Harry'de oturarak etrafına bakmaya başladı. "Normalde seninle muhabbet etmek keyiflidir ama bugün çok alıngansın. Sanki her cümlem sana batıyor gibi tepki veriyorsun." "Öyle bir niyetim yok." Hala keyifsiz duruyordu. "Niyetin o olmaya bilir ama öyle." Harry sıkıntıyla nefesini verdi. "Öyle değil." İnatlaşmasına göz devirdim. Sessizlik uzadı. Sonunda pes ederek "Özür dilerim." dedi. "İyi bir başlangıç." dedim biraz keyifsizce. "Şah gaga için mi endişelisin?" Harry başını belli belirsiz salladı. Takım formasındaki eldivenleri çıkarttı. "Mahkemeye hazırlanmasında Hagrid'e yardım etmeliydim." "Evet etmeliydin." dedim dürüstçe. Bir an bakışları bana döndü. "Ne var? Yalan söyleyecek değilim. Hermione çok uğraştı. İkimizde çabaladık." Hermione'i bunlar üzerinde çalışırken gördüğümde ona yardım teklif etmiştim ve beraberde çalışmıştık. "Ama Ron ve sen yardım etseniz bile Hermione'nin savunmasından daha fazla işe yarar olmazdı. Bakanlık zaten kararını vermişti." Harry yine kaşları çatık etrafa bakmaya başladı. "Sadece Malfoy'un aptallığı yüzünden idam edilecek." "Yani slytherin ile olan maç için bu yüzden bu kadar hazırlanıyorsun?" Harry inkar etmedi. Ama bir cevapta vermedi. Elimi omzuna koyup sıvazladım. "Kazanacağından eminim Harry. Ayrıca Şah gaga içinde bir temyiz olacak. Ron tamamen buna hazırlanıyor." Pek de iyi teselli edemiyordum sanırım. "Olmadı onu kaçırırız." "Ne?" Harry şaşkınlıkla bana dönünce güldüm. "Hagrid Şah gagayı tekrar Hogwarts'a getireceğini söylemedi mi? Onu Hagrid'i herkesin gördüğü bir anda kaçırırsak kimse Hagrid'den şüphelenmez. Sonuçta o bir hayvan kendi kaçtığını düşünebilirler." "Valeria sen ciddi misin? Ama bu yapılabilir mi? Hagrid'i kaçmasına yardım etmekle suçlamazlar mı?" "Hey birden o kadar soruyla üstüme gelme lütfen. Tüm detayları planlamadım ama yapılabilir. Bunu Hermione ile konuşmak daha iyi olur hatta. O her ayrıntıyı hesaplar." "Yani kurtulabilir." Harry'nin ifadesi biraz daha rahatlamış duruyordu. Elimi çekerek omzuna hafifçe vurdum. "Sende bu sırada şu sarı kafaya haddini bildir." Harry gülmeye başlayınca bende güldüm. "Hadi hadi." Ayağa kalkıp süpürgemi aldım. "Hırslandım seni geçmem gerekli." "Bu pek mümkün değil." dedi alayla. Keyfi yerine gelmişti anlaşılan. "Onu göreceğiz Potter." ------ |
0% |