Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@senuzya

Hermione ile akşam yemek saatine kadar ders çalıştık. Sonrasında bile yemek için indiğimiz ortak salonda bana bazı kitaplar getirdi ve bunların derslerde yardımcı olacağını söyledi. Gece rahatça uyuyabildim sayesinde.

 

Sabah kahvaltının ardından Sihir tarihi dersine geçtik. Çok fazla kişi almıyordu bu dersi anlaşılan. Ardından öğle arası vardı. Tekrar kütüphaneye gitmek istiyordum ama Helia ve Lesley beni yolda yakalayarak buna engel olmuşlardı. Serin havada atkılarımızla bahçede duruyorduk. "Bizi hasta etmek istemen ne hoş Helia." Claude gayet haklı gibiydi ama temiz hava çok iyi gelmişti. "Böylece odandan çıkmazsın ve derslerde seni görmek zorunda kalmam diye düşünmüştüm ukala." Ve evet. Claude'dan intikam almak için aklıma bir fikir gelmişti. "Hala kızgın olamazsın." "Düşündüğünden de fazla." Aralarındaki muhabbete dahil olmadım. Lesley'e doğru yaklaştım. Sanki başımı omzuna koyuyormuş gibi yaparken fısıldadım. "Kimse sınıf bahçesinde anırarak gezmek istemez değil mi?" Bana yandan bir bakış attığında tatlıca gülümsedim. "Arkadaşlar." derken dikleştim ve bana bakmalarıyla suratıma masum bir gülüş yerleştirdim. "Geldiğim günden beri sizle çok vakit geçirememiş olsam bile arkadaşınız olduğumu hissettirdiğiniz için teşekkür ederim." Elimi cebime koydum ve kutuyu kavradım. "Bu yüzden size küçük bir şey vermek istedim." "Valeria." "Hiç gerek yoktu." "Ya Valeria çok tatlısın." Cümlelerine sanki duygulanmış gibi bir yüzle gülümsedim. Cebimdeki kutuyu çıkarttım. "Geçenlerde almıştım." Abime aldırdım. "Buralarda çok seviliyor diye duymuştum." "Honeyduke mu?" Claude hevesle yanıma doğru geldi. Gülümseyerek başımı salladım. Hevesle kutuya bakıyordu. "Bu şahane bir hediye Valeria." Gülmemi bastırmaya çabalayarak kutuyu açtım. Gusion'da kolunu Claude'nin omzuna koyarak kutuya bakıyordu. "Alın lütfen." Kutuyu uzatmam ile Claude'nin içindeki çikolatayı alması bir oldu. O yemeden hızlı davranmak adına Gusion'a doğru uzattım kutuyu. "Sen de alsana." Gusion da içinden bir çikolata aldı ve ağzına attı. "Siz yemiyor musunuz?" Kızlara sorgular şekilde baktığı sırada yanında bir hareketlilik fark etti. Claude'nin yüzü buruşmaya başlamıştı. Kutuyu kapattım ve gülmeye başladım. "Şaka yapıyor olmalısın." Lesley'de benimle gülmeye başladı. Claude'nin kulaklarından dumanlar çıkmaya başladı ve konuşmak için ağzını açtığı sırada bir eşek sesi duyuldu. Helia'da anlamış olacak ki bizimle gülmeye başladı. Claude ne olduğunu anlamak için çabaladıkça eşek sesleri çıkarıtıyordu ve Gusion'un fil sesi ona eşlik ediyordu. "Ne yaptın böyle?" Bahçede bize sinirli gözlerle bakan ve anırarak ve fil sesleri çıkartarak gezen iki arkadaşımız ses çıkartmamak için ağızlarını tutmaya çalışıyorlardı ama sürekli ses kaçırıyorlardı. "Tatlıların içine başka şeker koydum." Kahkahalarımız arasında. "Aslında birden fazla şeker." dedim. Değişik tatlarda olan şekerlemelerden ve sese sebep olan şekerleri koymuştum ve biraz fazlaca eklemiştim. Umarım bir zararı olmazdı. Sonunda Claude'nin anırması bittiğinde sinirle bize döndü. "Bu neydi şimdi?" "Benim adıma bir intikam." diyerek Helia araya girdi. Biz Lesley ile gülmeye devam ediyorduk. Gusion'un da ses çıkartmaları bittikten sonra öksürerek kendine gelmeye çabaladı. "Ne vardı onun içinde? Boğazım yanıyor gibi hissediyorum." "Üzgünüm." derken gülüyor olmam pek ciddi olduğumu düşündürtmemişti herhalde ki, inanmışa benzemiyordu. "Oh olsun size." Helia gayet memnun duruyordu. Biraz tatmin olmuş hissetmek canımı sıktı. Gülmemi keserek soluklandım. "Odamda sabotaj edilmemiş şekerler var. Akşam ortak salonda yeriz olur mu?" Claude biraz şüpheyle baktı. "İlk sen yiyeceksen neden olmasın?" "Merak etme aynı numarayı iki kere yapmam." diyerek gülümsedim. Biraz abime çekmişim sanırım. Kutuyu cebime sokuşturdum. Ellerim üşümeye başlamıştı. Ve birden saçlarıma değen kar taneleriyle ürperdim. Bir kısmı atkımın içinden boynuma deymişti. "Hey!" Lesley öfkeyle arkasına döndü. Bende onunla beraber döndüm. Bir grup Slytherin öğrencisi ellerinde kar toplarıyla sırıtıyorlardı. Lesley'e fırlatmışlardı, anlaşılan ve yanında olduğum için bana da gelmişti. Slytherin'deki çocukları görünce göz devirdi. "Ne oldu melez? Kar canını mı yaktı?" "Senin ben..." Gusion çocuklara atılacakken Claude kolunu tuttu. "Evet Crabbe. Şimdi bas git." "Uu küçük melez konuşabiliyor muydu?" Aradaki gerilim hattını tam anlamamıştım ama sinirlerimi bozmaya başlamıştı. "Uu Pansy komut almadan konuşabiliyor muydu?" Gusion'un aradan attığı laf ile kızın suratı düştü. Ve kafamın arkasına bir şey çarptı. "Ah!" Kartopu parçalanarak düştü. Arkama bir bakış attım. Başka bir Slytherin çocuğu duruyordu. "Bir sorununuz mu var ot kafalılar?" Saçımdaki karı atarken öfkeyle bağırdım. "Asıl senin sonun mu var?! Beyninde falan mesela?!" Helia ve Lesley gözleri kocaman olmuş bana bakarken Gusion destekler şekilde hafifçe güldü. "Sen benimle nasıl böyle konuşmaya yeltenirsin?" Üstüme doğru yürümeye başladığında diğer taraftaki Sltherin çocukları da bize doğru gelme başlamıştı. Bende çocuğa doğru yürüdüm. "Sen benim kafama nasıl kar atmaya yeltenirsin? Ayrıca ne vardı onun içinde taş falan mı?"

 

"Hufflepuff eziklerinin narin olduğunu biliyordum ama bir kar topuyla incinecek kadar güçsüz olduğunuzu bilmiyordum doğrusu." Hele hele laflara bak. "Öyle mi? Neden senin de kafana bir kartopu geçirerek denemiyoruz? Bakalım hangimiz daha narinmiş. Birini arkasından vuracak kadar korkak olduğuna göre oyumu senden yana kullanıyorum."

 

"Dene ve gününü gör böcek." Bu iş it dalaşına dönüşürken etrafıma pek dikkat etmiyordum açıkçası. Araya girmek istiyor gibilerdi ama pek konuşma şansı vermeden çocuğa cevaplarını veriyordum. "Günümü mü göstereceksin? Güldürme beni cılız şey." "Seni-" "Hey hey hey. Neler oluyor burada güzelim?" Araya giren sese dönerken diğerleri, ben gözlerimi çocuktan çekmemiştim. "Sen karışma Andrew." "Karıştım bile." derken çocuk ile aramıza girerek karşısına dikildi. "Bir sorun mu vardı Malfoy?" "Seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum Katressnan. Yoksa kardeşin kendi adına konuşamayacak kadar beceriksiz mi?" Konuşmak için ağzımı açmıştım ama Andrew benden önce davrandı. "Bilmelisin ki dostum, Valeria'yı ilgilendiren her şey beni ilgilendirir. Ve bir böcek kardeşimi rahatsız ediyorsa botlarını kirletmesine müsaade etmem. O böceği ben ezerim." Ups. İşlerin raydan çıktığını fark ettim. "Denesene Katressnan." Abimin kolunu tuttum bir atılım yapmaması adına. "Bu kadar yeter Andrew." Yanındaki kızda endişelenmiş olmalı ki, sarışın çocuğa "Hadi Draco. Uğraşmaya değmez." dedi. "Birkaç kendini bilmez sadece." Karşılık vermemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Abim hala çocuğa o sinsi gülümsemesi ile bakıyordu. Bu iyiye işaret değildi. "Hadi gidelim." Andrew'in kolunu çekiştirdim. Zar zor bir iki adım geriledi. "Korktun mu Katressnan?" Derin bir nefes alıp verdiğini duydum. "Hadi abi gidelim." Biz oradan gidene kadar arkamızdan gülüşüp birkaç laf daha attılar. Okula girdikten sonra Lesley sinirle yumruklarını sıktı. "O ahmak sarı kafanın kafasını patlatmak istiyorum." "Yapma Lesley. Sadece aptalın teki. Kafana takıp kendini yıpratma." Claude çocuğun aptal olduğu konusunda çok haklıydı. "O kimdi?" "Draco Malfoy." Malfoy ailesini tanıyordum ama Draco'yu bilmiyordum. Göz devirdim. "Onlardan başka kim olabilir ki tabi." Lucius Malfoy ile birkaç kez karşılaşmıştık. Babam ile görüşmelerine tanık olduğum zamanlardı. Birde soy ağacımızın uzak bir kolunda Malfoy ailesi vardı. Sonuçta bütün safkanlar arasında bir bağ vardı, o yüzden çok önemsemediğim bir daldı. "Ona karşı fazla sert konuştun. Umarım sorun olmaz." Helia bunu Andrew'e söylemişti. Andrew alayla gülümsedi. "İnan sorun olmasını çok isterim." Abimin bu tavrına göz devirdim. "Daha sene başında bir profesörü babasına şikayet ederek mahkemeye verdi. Fazlaca kompleksli bir tip. Sizinle de öyle uğraşsın istemem." diyerek yineledi endişesini Helia. "Bence gayet iyi konuştun. Şahaneydi hatta." Claude abime gaz vermeye başlayınca gülmeden edemedim. "Sen de fena değildin." diyerek omzuyla omzumu dürttü. "Sadece kartopu oynamak için kar atmış olsa bu kadar öfkelenmezdim ama ifadesi çok alaylıydı."

"O her zaman öyledir." Lesley mırıldanarak arkamızdaki yola baktı. "Kendini bir şey sanmaya bayılır."

Lesley'in yüzündeki asabi ve buruk ifade geçsin istiyordum. Yanına yaklaşarak atkındaki karları silkeledim. "Hey böyle kalmaya devam edersen hasta olacaksın." Atkısını çıkarttım ve karlar gitsin diye salladım. Benim boynumdaki atkıda çekilince o yöne baktım. "Sende aynı şekilde." Abim atkımı elinde tutmuş sertçe sallıyordu. Atkıma acıyarak baktım. "Sadece silkelesen yeterliydi. Öldürmene gerek yoktu." Elimdeki atkıyı Lesley'in boynuna doladım. "Teşekkürler." "Rica ederim." Ardından abime döndüm. "Atkımın cesedini alabilir miyim?" Göz devirdi. "Abartma Ria." Atkımı alarak katladım ve öylesine boynuma attım. İki saniyede sündürmeyi nasıl başarmıştı yahu. "Onun sinirini bozmasına izin verme." Bizimkiler Lesley'i teselli etmeye çabalarken abim ile biraz kenarda onları izledik. "Bu arada sen burada ne arıyordun?" "Kütüphanede yoktun. Şekerlemeler işe yaradı mı diye merak ettim." Aklıma gelen şeyle hafifçe güldüm. "Evet işe yaradı. Teşekkürler." Abim bir süre düşündü. "Arttı mı peki?" Tek gözümü kısarak ona baktım. "Neden soruyorsun?" Aklıma gelen şeyi yapacağı çok ortadaydı. "Hak etmedi mi sence?" dedi başıyla Lesley'i işaret ederek. Aslında abimin bunu Lesley için yapmayacağını ve çocuk bana da sataştı diye yapacağını biliyordum ama yine de Lesley'in de intikamının alınmasını istiyordum. "Yakalanırsan seni tanımam bilmiş ol." Alayla güldü. "Öyle bir şansın var mı sence Ria?" Sıkıntıyla ve bıkkınlıkla nefesimi verdim. "Maalesef yok." Cebimdeki kutuyu çıkarttığım gibi Andrew alarak kendi cebine attı. "Kaç tane ekledin?" Biraz düşündüm. "Kötü olan denk gelebilsin diye tatlardan 5 sesten 2 tane." Abim memnunca gülümsedi. "Tamamdır." Gözlerimi kıstım. "Ortak salonda yapmayacaksın değil mi?" "Başka nerede yapacağım? Herkes görmezse ne eğlencesi kalır?"

"Saçmalama lütfen. Yakalanırsan kötü olur. Slytherin ortak salonunda falan yapabilirsin. Daha güvenli." Andrew büyük bir gülümsemeyle saçımı karıştırdı. "Sen orasını düşünme." Elini cebine atarak bizimkilere döndü. "Hey çocuklar." Abime baktıkları gibi kocaman gülümsedi. Çok ürkünçtü. "Sizinle tanıştığıma sevindim. Şimdi gitmem gerekli. Kendinize dikkat edin." Arkasını dönmüş gidiyorken bir anda dönüp bize baktı. "Ve sizi bir daha rahatsız ederse bana söyleyin anlaştık?" Sonra biz cevap veremeden dönüp gitti. "Abinin bir Slytherin olduğuna emin miyiz?" Gusion'un sorusuyla omuzlarımı düşürdüm. "Kesinlikle eminiz." O gülüş ve cümleler asla masum bir arkadaşlık konuşması değildi. Sizinle tanıştığıma sevindim.= Kardeşimin etrafında böcekler olmadığına sevindim. Şimdi gitmem gerekli=Sizden sıkıldım. Kendinize dikkat edin= Kardeşimin başına dert açacak işlere kalkışmayın. Sizi bir daha rahatsız ederse bana söyleyin.= Valeria bana söylemeyeceği için sizi kullanıyorum. Keşke gerçekten konuştuğu kadar kibar biri olsaydı. Omuzlarımı dikleştirdim ve hemen neşelenerek Lesley ve Helia'nın omuzlarına kollarımı koydum. "Neden gidip odada bizi bekleyen tatlılarımıza kavuşmuyoruz? Bir kutu dolusu Honeyduke şekerlemesi yenmek için bekliyor."

Claude araya girdi. "Hayır hayır hayır! Bize o şekerleri yedirip kendiniz keyif süremezsiniz! Salonda beraber yiyeceğiz!" Claude'un aşırı ciddi tavrına bir an baka kalsak bile ardından gülmeye başladık. "Tamam hadi gidelim." Lesley biraz daha keyifli duruyordu.

-----

Odamıza gidip rahat kıyafetlerimizi giymemizin ardından kutuyu alarak ortak salona geçmiştik. Şöminenin önünde üst sınıflar olduğu için o tarafa geçememiştik ama Hufflepuff salonunun her yeri sıcaktı neyseki. Gusion ve Claude bizi odaların kapılarının baktığı geniş salondaki koltuğa yayılmış bekliyorlardı. "Amma beklettiniz." Claude'u es geçerek Gusion'un yanına oturdum ve kutuyu kollarımla sardım. "Bu şekilde bakmaya devam edersen kutuyu da alıp kaçacağım." Kutuya atlayacakmış gibi duruyordu. "Geri bas." Helia Claude'u omuzlarından tutarak geriye çekti ve ardından yanına oturdu. Lesley de diğer yanına geçti. Kutuyu açarak ortadaki masaya bıraktım. Kimse yemeden bana bakınca abartıyla göz devirdim. "Hiç öyle bakma, önce sen." Kutudan bir şeker alarak ağzıma attım. "Oldu mu?" Bir süre kısık gözlerle beni inceledi. Ardından kutuya atılarak tatlıları yemeğe başladı. "Bize de bırak." Gusion kafasını ittirdi ve kendisi de bir tatlı almayı başardı. Bu hallerine kahkaha atmadan duramadım. Gayet samimi bir arkadaş grubu olarak atışıyorduk ve bu hissi çok sevmiştim.

Loading...
0%