@senuzya
|
Biraz kitaplara bakmalarının ardından Leonard kitapların yarısıyla gryffindor ortak salonuna gitmişti. Elindeki kitapları Dean ve Seamus'un oturduğu masaya bıraktı. Kendi de resmen çökerek sandalyeye oturdu. "Hogwarts sizi muggle okulları için mi eğitiyor bu ne böyle?" Dean gülerken omzunu sıvazladı. "Zamanla alışırsın." "Dumstrang'da işler nasıl yürüyordu?" Seamus'un sorusuyla istemsizce güldü. Orada da ders çalışıyorlardı ama genelde kitaplardan değildi. " En iyi öğrenme pratiktir." Öğretmenlerinden birinin önlerine bir şah gaga atıp hayatta kalma çabalarını izlediği günü anımsadı. "Bazen zor olsa da." Ardından iç çekerek kitaplara baktı. "Bunun kadar değildi." Leonard omuzunda iki farklı kol hissetti ve iki gülen surat iki yanından eğilerek ona bakıyordu. "Zamanla alışırsın." dedi tıpa tıp benzeyen iki surattan biri. "En azından hayatta kalmak daha kolay oluyordur." Gülüşleri sebepsizce Leonard'ı da güldürdü. "Öyle denebilir." "Ben Fred." dedi çocuklardan biri ve Dean ile arasına girdi. "Ben George." dedi diğer çocuk da ve diğer yanına geçti. "Leonard." dedi Leo. "Biliyoruz. Sadece üç kişi için bina seçimi yapıldığında isimleri akılda tutmak kolay oluyor." "Ve seninle tanıştığımıza çok sevindik." dedi Fred'de. Aralarında bir bakışma geçti. "Söylesene onu nasıl yaptınız?" dedi hevesle. "Ve nasıl yakalanmadınız?" İkisinin peş peşe sorularıyla gözlerini kıstı. "Neyi nasıl yaptık? Üstelik kimle?" Fred garip bir gülüşle, "Hadi ama sen ve arkadaşının bu işte parmağı olduğu çok bariz." dedi. "Evet. Sanırım Valeria'ydı. Onu çocuğu azarlarken duyduk." dedi George. "Açık konuşmak gerekirse hayran kaldık. Ortak salonda böyle bir işe karşılaşmak çok cesurca." "Ufkumuzu açtın genç dostum." Leonard neden bahsettiklerini anlayarak gülmeye başladı. "Slytherin masasındaki olay." Etraflarına birkaç öğrenci dolmuştu. Leonard bunun hakkında konuşup konuşmamakta kararsızdı. Kendinden emin ve rahat bir şekilde gülümserken kollarını önünde bağladı. "Bununla neden bir ilgim olsun ki?" Cidden bunun için bir sebebi yoktu ve Andrew bunu neden ve nasıl yapmıştı onu da bilmiyordu. Fred ve George gülüşerek "Uuu!" dediler. "Tam bir profesyonel." Arkasındaki bir çocuk, "Malfoy'la uğraşmak için kimin bir sebebe ihtiyacı var ki?" dedi. "O her zaman hak etmiştir." Pek de sevilmiyordu anlaşılan diye düşündü Leonard. Sadece güldü. "Valeria'ya sataştığı için ilgin olabilir." dedi bir başkası ve Leonard cümleyi kuran çocuğa döndü. Esmer bir çocuktu. "Ne sataşması?" dedi gözleri kısılırken. Çocuk bir an bakışlarından çekindi. "Bahçede gördüm. Malfoy ve arkadaşları, arkadaşlarına sataşmışlardı." Leonard şimdi neden Andrew'un bunu yaptığını anlamıştı ve kendisine haber vermediği için biraz sinirlenmişti. "Bilmiyor muydun?" Leo iç çekti. Fred ve George'nin neşesine eşlik eden bir tonda "Bunun hoşunuza gittiğini söylemiştiniz değil mi? Öyleyse artık çok daha fazla eğleneceksiniz." dedi.
---- Valeria; "Leonard Tuberria! Hemen buraya gel seni haydut!" Ağaçların arasında peşinden koşuyordum ama Leonard'ın durmaya niyeti yoktu. "Eğer hemen gelmezsen seni bir böceğe çeviririm! Hatta bir solucana!" Hala ses yoktu. "Hemen ortaya çık yoksa Dombledore'a ne yaptığını anlatırım!" Ve hala ses yoktu. Sinirle ayağımı yere vurdum ve yumruklarımı sıktım. "Buraya gel hemen! Seni inatçı!" Ve orman sessizliği. "Pekala ben gidiyorum! Artık seninle konuşmayacağım!" Öfkeyle ormana arkamı dönüp okula yürümeye başladım. Bahçede gördüğüm gülüşmelerle sıkıntıyla derin bir nefes aldım. Abim alçak duvara oturmuş gülerek bana bakıyordu. Göz devirdim. "Onu yakalayabildin mi?" Cevap vermek yerine kötü kötü baktım. "Bundan gerçekten haberin yoktu değil mi?" Ellerini teslim olurcasına kaldırdı. "Gerçekten böyle bir şey yapabileceğine dair hiç bir fikrim yoktu." Ellerini indirdi ve gülmeye devam etti. "Ama iyi yapmadığını söyleyemem." "İkinizde birbirinizden betersiniz." Abimi orada bırakarak okula girdim. Üstün zekalı Leonard, çok özlü iksir kullanmıştı. Daha doğrusu abimin her ihtimale karşı bulundurduğu iksir deposundan çok özlü iksir almış ve içine kendi baykuşunun kılını koyarak Slytherin masasındaki bir grup öğrencinin içeceklerine karıştırmıştı ve tatlarını anlamasınlar diye büyü yapmıştı! Malfoy ve arkadaşları okulda tüylü suratlarla gezmek zorunda kalmışlardı. Neyse ki bu kez ortak salonda olmamıştı bu olay ve abim ne kadar inkar etse bile onunda buna destek olduğu çok barizdi. Yanımdan hızlıca geçip giden McGonagall'ın arkasından baktım. Telaşlıydı. Yani büyü bakanlığından birinin oğlu yüzünde birden çıkan baykuş tüyleriyle bütün okula rezil olmuşken telaşlanması normaldi. Leonard gerçekten abartmıştı. Abimin yaptığı yeterliydi hatta o bile fazlaydı ama bu... Aşırıydı. "Abin sence de abartmadı mı?" Helia'nın sorusuyla sıkıntıyla nefesimi verdim. Koridorda durmuş sohbet ediyorlardı. "Hayır o yapmamış." Bende duvara yaslandım. "Ama Malfoy'un ondan şüpheleneceği kesin." dedim mırıldanarak. Lesley gülerek omzumu omzuyla ittirdi. "Merak etme, o kadar çok sevmeyeni var ki şüphe sırası size gelmez." Bir şeyi yanlış anladıklarını fark ettim. "Babasından korkmuyorum." dedim dürüstçe. O adamın evimize gelip babamdan sessizce özür dilediği günü anımsadım. Ailem nedenini bilmediğim bir şekilde üzerlerinde bir etkiye sahipti. "Fakat haksız yere abimin suçlanmasını istemem." Endişe içimi sardı. "Acaba Dumbledore bunu yapana nasıl bir ceza verir?" Helia beni yatıştırmak istercesine ellerini omzuma koydu. "Hey! Eğer suçlu olan abin değilse bunu boş ver ve gidip Cedric'in antrenmanını izleyelim." İstemsizce gülmeye başladım. "O bizden büyük değil mi Helia?" "Ve bunun ne gibi bir sakıncası var?" Lesley ile Helia'nın bu haline kahkaha attık. "Tamam ama önce-" "Ders falan yok!" Cümlemi kesmeleri ile bir an şoka girdim. "Pekala tamam. Ders yok. Gidelim hadi." ------ Sahaya gitmek düşündüğümden uzun sürdü. "Gelmezsiniz sanıyordum." Laura'nın yanına geçerken Lesley yaramaz bir gülüşle "Cedric'i izleme şansını kaçıramam." dedi. "Beni ürkütme Lesley." dese bile gülüyordu. Yan yana oturduk ve sahaya baktım. Claude, Cedric, Malcolm ve tanımadığım 4 kişi bir çember oluşturmuş bir şey konuşuyorlardı. "Önümüzde 2 maç var demiştin değil mi?" Helia kafasını salladı. "Evet. Ama bizim değil. Gryffindorun ravenclaw ve slytherin ile maçları kaldı." "O zaman neden antrenman yapıyorlar ki?" "Cedric eksikliklerini görmek ve seneye daha iyi bir takım çıkartmak istiyormuş." Bu pek de iç açıcı değildi. Konuşmaları bittiğinde Claude bizi fark etti ve süpürgesiz elini sallamaya başladı. Şu an resmen onun hayranı gibi dizilmiş el sallıyorduk ama kızların gelme sebebi Cedric'ti. Claude'un bu masum tavrı komiğime gitti. Yanına gelen bir çocuk bir şeyler dedi oda omzuna vurdu. Gülüşüyorlardı. Hufflepuff evinin neşesi her ortamda aynıydı galiba. -------- Sihir tarihi dersinde az kişiydik ve bu öğrencilerden biri de kütüphanede tanıştığım Harmione Granger'dı. "Merhaba." dedim yanına yaklaşırken. "Oturabilir miyim?" "Konuşmayacaksan evet." Bu tavrı biraz asabi geldi ama hali de pek iyi görünmüyordu. Yanına sessizce geçerken üstünü inceledim. Saçları dağınık üstü özensiz ve yüzü yorgun duruyordu. "Sen iyi misin?" dedim temkinli bir sesle. Her an patlayacak bir bomba gibi duruyordu. "Evet iyiyim." dedi kestirip atarcasına. Bir süre sonra dersin hocası girdi. Cadı avlarından bahsediyordu. Çok da eski olmayan zamanlarda bile hala ateşe verilen cadılar vardı. Açıkçası bu konu beni rahatsız hissettirmişti. Kitabıma notlar alırken yan gözle Hermione'ye bakıyordum. Resmen hocanın her söylediğini not alıyor ve dikkatle dinliyordu. Biraz kötü hissettim. Kendi defterime bir not karaladım. Sence de kendine fazla yüklenmiyor musun? Kimseye bir şey kanıtlamak zorunda değilsin. Sen zaten çok yeteneklisin. Derdini tam olarak bilmiyordum ama Hermione'yle yaptığımız kısa kütüphane konuşmalarından ve derslerdeki halinden anladığım kadarıyla en iyisi olmaya çabalıyordu. Sanki en iyisi olmazsa eksik kalacak gibi davranıyordu. Öğrendiğim kadarıyla o bir muggle doğumluydu. Bunu bir engel olarak mı görüyordu ya da tamamen büyücü olduğunu kanıtlaması gerektiğini mi hissediyordu anlamıyordum. Ama sakinleşmeli ve bir nefes almalıydı. Ders bitimi notu çantasına gizlice atarken o çoktan ayağa kalkmıştı. Neyse ki yakalanmadım. "Diğer derste görüşürüz Katressnan." "Görüşürüz." dememe kalmadan sınıftan koşar adım çıktı. Garipti. Kitaplarını toplayarak sınıftan çıktım. Arkadaşlarımdan bu dersi alan yoktu. Diğer derse kadar vakit geçirmek için bahçeye çıkacaktım ama biraz ileride koridorda durmuş Leonard'ı gördüm. Sinirle kaşlarım çatıldı. Onu umursamadan yanından geçip ilerledim. "Ria!" Arkamdan geliyordu. "Ria hadi ama... Bana gerçekten küsmüş olamazsın." Küsmüştüm ve birkaç gündür de onunla konuşmuyordu. Malfoy meselesi çok zor hallolmuştu, yakalanacaklar diye çok korkmuştum ve Profesör Snape çok özlü iksirin odasından alınmış olunabileceğini bile düşünmüştü. Malfoy abimden şüphelenmiş ve bunu Dumbledore'a söylemişti. Neyse ki iksiri hazırlamak çok uzun sürdüğünden ve biz okula yeni geldiğimizden Andrew üstüne atılacak olan suçlamalardan kaçabilmişti. Malfoy hala bize pis bakışlar atıyor olsa da başka bir şey olmamıştı. "Ria özür dilerim sadece bir şakaydı." Arkama kısa bir bakış attım. Şaka mı? Göz devirip önüme döndüm. Bahçeye bakan koridordan geçerken Gusion,Jastin ve Agnes'i fark ettim. Ortada kalan bahçenin diğer tarafındaki koridorun camsız penceresine oturmuş muhabbet ediyorlardı. Yanlarına gitmek için bahçeye çıktım. "Valeria lütfen beni dinler misin? Gerçekten özür dilerim seni kızdırmak istememiştim. Gerçi neden kızdın anlamadım da..." Durdum. Yavaşça arkamı dönüp derin bir nefes aldım. "Neden mi kızdım?" Leonard bir pot daha kırdığını fark etti ama geç kalmıştı. "Seni gerizekalı acaba yakalanmandan korktuğum için kızmış olabilir miyim?" Bağırmamak için zor duruyordum. "Bir okuldan zaten atıldık ve siz inat etmiş gibi bizi buradan da kovdurmaya uğraşıyorsunuz. Derdiniz ne anlamıyorum ki!" Son cümlemde sesime pek hakim olamamıştım. Birkaç göz fark edince nefesimi sıkıntıyla verip Leo'ya arkamı döndüm ve ilerlemeye başladım. Denedim en azından çünkü çok gidemeden Leonard beni tutarak önüme geçti. "Haklısın ama o an onu düşünmedim." Kafamı yan yatırıp suratına baktım. Sahi mi ya? "Diğerlerinden o çocukların sana sataştığını duydum. Üstelik bana söylemedin. Tabiki de arkadaşıma sataşmasının cezasını çekecek." "Abim zaten karşılığını vermişti ayrıca bu bir karşılık olamayacak kadar ağırdı Leonard. Yaptığın resmen suçtu." "Abartma Ria sadece biraz tüylü suratla gezdi hepsi bu." Kaşlarım çatıldı. "Sonra da bana söylemiyorsun diyorsunuz. Tabiki söylemem ikinizde birbirinizden betersiniz." "Tamam özür dilerim." Leonard cümlemi beklemeden lafa karıştı. "Düşüncesizce davrandım ve senin endişeni anlayamadım. Özür dilerim. Ormanda senden saklandığım için de özür dilerim. Beni azarlayacağını bildiğim içindi. Sadece normal yaramazlık olarak görmüştüm biliyorsun Dumstrang'da işler öyle yürüyordu ama burası farklı bir yer ve ben bunu o an düşünemedim. Özür dilerim. Barışabilir miyiz?" Leonard'ı bir süre süzdüm. Yüzü hatasını anlamış görünüyordu. Hafifçe başımı salladım. "Tamam ama bir daha böyle şeyler yaparsanız ne seni ne de Andrew'i tanımam ona göre." "Bu pek mümkün değil ama öyle diyelim." dedi gülerek. "Beni zorlama Tuberria." "Katressnanlarla uğraşmak çok keyifli olsa da deneyeceğim." Leo'nun cümlesiyle hafifçe güldüm. O da güldü ve barıştığımızı tescillemiş olduk. "Nereye gidiyordun?" Arkasında ve biraz uzakta kalan arkadaşlarımı başımla işaret ettim. "Arkadaşlarımın yanına." Yanıma geçerek sırtımdaki çantayı aldı. "Acelesi yoksa Andrew'u da bularak okulu turlayalım mı? Köprünün manzarasını görmen gerekli." Başımı belli belirsiz salladım. "Olur." |
0% |