Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1.Bölüm

@serenn


 


Ne kadar beraber geçmiş günlerimiz var; senin ve benim en güzel günlerimiz... Kalbimin kanıyla götüreceğim ebediyete ben o günleri...

Nazım Hikmet Ran


ŞURAYA BAŞLAMA TARİHLERİNİZİ ALALIM 😘:

LÜTFEN SATIR ARASI YORUM YAPALIM DESTEĞİNİZ LAZIM :)


DİYARBAKIR

Gelmiştim. Sonunda gelmiştim, dönmüştüm Türkiye'ye... Derince bir soluk çektim içime havasını soludukça kendime geldim ,çocukluğuma döndüm burda geçen 18 yılıma çocukluğuma geri döndüm.

Ben... İzem Algın 26 yaşında bir doktorum ,hayat bana o kadar acımasız davranmıştı ki bende son çareyi doktorluk yapmakta bulmuştum insanları kurtarmakta onlara bir yaşam vermekte daha doğrusu yaşatamadıklarımın , hayat veremediklerinin yerine hayat bahşetmek için doktor olmuştum.

Şimdi de zamanında okumak için gittiğim ülkeden yani İtalya'dan sonra ülkeme geri dönüyordum. Babama verdiğim sözü tutup doktor olmuştum benim canım babam her şeyim için, sırf onun için okuyup onun için doktor olmuştum. Babam annem ve abim bu dünyadan göçüp gittiklerinde ise bana sahip çıkan yetiştiren bana babalık yapan adamı bana hem abi hemde kız kardeşim olan kuzenlerimi hayatımda ki tek varlıklarımı görmeye gidiyordum.

Korkuyordum köpek gibi korkuyordum beni geri çevirmelerinden deli gibi korkuyordum. Amcam beni dokuz yaşımda battığım yerden çıkarıp aldı hem çocuklarını hem beni yemedi yedirdi içmedi içirdi hepimizi okuttu.

18 yaşımda İtalya'ya gittiğim de amcam her şeyi yaptı benim için nerdeyse tüm masraflarımı karşıladı onun hakkını ölsem ödeyemem her gün hem kuzenlerimle hem amcamla hep konuşuyorduk ta ki ben onların telefonlarına cevap vermeyene kadar tam 1 haftadır hiç birinin telefonlarına cevap vermiyordum her gün bıkmadan usanmadan aradılar beni insan bıkar usanır bıkmadılar usanmadılar her gün aramaya devam ettiler.

Neden açmadım telefonlarını inanın bende bilmiyorum tam bir haftadır kendimde değildim ben korkuyordum... diyarbakıra gitmekten anılarımın olduğu yere gitmekten korkuyordum. Ama derler ya korkunun ecele faydası yok gelmiştim tam şu an askeriyenin önündeydim.

Kapının önündeki asker silahını bana doğrultmuş kim olduğumu anlamaya çalışıyordu.

"Kimsin kadın cevap versene!!!"

"Ben...ben Cengiz Algın'ın yeğeniyim onu görmeye geldim" amcam albay, erkek kuzenim ise burda üsteğmendi onları görmeye gelmiştim. Tam sekiz yıl sonra.

"Yalan söylüyorsan eğer-"

Sözünü kesip "Haber verebilirsiniz İzem Algın ismimi söylemeniz yeterli"

Telsizden haber geçmiş izin çıkınca beni içeri almışlardı yanımda bir askerle amcamın odasına doğru ilerliyorduk. Tam kapının önüne geldiğimde askere döndüm.

"Bundan sonra tek girsem"

"Olmaz"

Sıkıntıyla iç çektim ve asker kapıyı tıklattı içerden gür bir sesle amcamın sesi geldi. "GİR!"

Stresli bir şekilde içeri adımımı atınca odada telaşlı bir şekilde volta atan amcamı bulmayı beklemiyordum. İçeri girdiğim gibi gözleri beni bulmuş adımları duraksamıştı. Sanki beni burda gördüğüne inanamıyor ne diyeceğini bilemiyor gibiydi.

Yanımızda ki asker " Sizi görmek isteyen hanımefendi bu komutanım"

Ona doğru döndü sesi içine kaçmış gibi " Tamam sen çık"

Asker selam verip seri adımlarla odadan çıkmıştı. Amcamla ikimiz öylece durmuş birbirimize bakıyorduk. Yaşlanmıştı, gerçekten yaşlanmıştı ama hala çok karizmatik bir adamdı gençliğindeki gibi ,oda bana bakıyordu gözlerine inanamıyormuş gibi ama tek kelime laf etmiyordu.

O ses etmeyince biraz üzülmüştüm o yüzden elimdeki bavulları kenara bırakıp "Amca" diye seslendim. Sesimle gözlerini kapattı sonra açtığı gibi hızlıca yanıma geldi ve beni kollarının arasına aldı. Bu ani hareketi beklemiyordum ama mutlu olmuştum onun sarılması mutlu etmişti beni yüzümde buruk bir tebessümle bende ona sıkıca sarıldım.

"Kızım, yavrum izemim"

"Amcam" dedim daha sıkı sarıldım ona barut kokuyordu , her zamanki gibi annemle babam gibi...şu kokuya bile hasret kalmıştım. Kollarının arasındayken beni geri çekti ve yüzümü iki elinin arasına aldı.

"İzem geldin"

Tebessüm ettim " Geldim amcam" dedim yüzüme sorgularcasına bakıyordu.

"İze-"

"Korktum, çok korktum çocukça belki ama sen biliyorsun yaşadıklarımı amca"

Üzgünce gözlerime baktı ama hiç bir şey demedi anlıyordu beni hep anlamıştı hep anlardı.

"Kuzum" diyip beni kendine iyice çekti ve tekrar sarıldı.

"Özür dilerim ama yemin ederim çok korktum kafamı toparlamam lazımdı her şeyi hallettim oradaki evi de satışa çıkardım her şeyi düzenledim hem doktor oldum artık sana olan borcumu da ödeyeceğim işlerimi halletmem gerekiyordu"

Sinirli gözlerle bana baktı " Ne borcu"

"Amcam" diyip ellerini tuttum "Bunca yıl okuttun yemedin yedirdin içmedin içirdin hep masraf ettin ama söz evi satışa da çıkardım hem çalışıcam da-"

"İzem sen ne diyorsun ben sen bana borcunu öde diyemi okuttum çıkarlarım için mi okuttum ben seni ulan sen benim kızımsın ben senden paramı alacağım bir de , sen kahvaltı da yürek yedin heralde başka açıklaması olamaz çünkü!!!" deyip bana bir güzel ayarını çekti.

"Amca-"

"Amca falan deme bana hem o evi satmıyorsun" dedi parmağını yüzüme doğru sallarken resmen sinirden yüzü kızarmıştı.

"Ama-"

"İzem kızdırma beni akşam seninle bu konuyu konuşacağız duydun mu beni 1 haftadır aramamanın hesabını da alacağım senden küçük hanım"

Üzgünce "Tamam" dedim. Utanıyordum borcumu ödemek istiyordum ama izin vermeyecekti belliki. Aklıma gelen düşünceyle gözlerimi kapattım.

Şirin tutmaya çalıştığım sesimle "Amcam" dedim "Bu dediklerimi akşam kuzenlerimin yanında dile getirmesek"

Sinsice güldü "Yok öyle yağma sana bir güzel onlar da ayar çeksin gör sen"

Ağlamaklı bir ses tonunda " Ama amca ya"

"Yok amca falan şimdi git bizim manyağın yanına ben biraz erken çıkıcam siz uslu uslu gelin eve"

"Tamam, arka bahçeye mi gideyim"

Yanıma geldi " İzem, kızım benim bir daha böyle şeyler için beni üzme ağzından bir daha duymayacağım tamam mı?" diyim başımdan öptü.

"Tamam amca"

"Hadi git bakalım arka bahçededir bizimki"

Kafamı tamam dercesine salladım ve odadan çıkıp arka bahçeye doğru ilerlemeye başladım.

Koridorda beni gören askerler sürekli bana bakıp duruyorlardı ve bu durum beni rahatsız ediyordu ama sakin kalmaya çalışarak seri adımlarla arka bahçeye doğru ilerledim.

En son bu koridorlardan on sekiz yaşımda geçmiştim , yıllar önce amcamla her gün askeriyeye gelirdim çoğu zaman beni askerlerine emanet eder işlerini halletmeye çalışırdı ben ise onlarla vakit geçirirdim aklıma gelen anılarımla tebessüm ettim hızlı adımlarla arka bahçeye geçtim adımımı attığım gibi karşı masadaki Keskin'i görmem bir olmuştu.

Keskin...canım kuzenim, abim, kardeşim benim. Çok özlemiştim onu ,değişmişti.

Baya kalıplı olmuştu hatta ,önceden de yakışıklıydı ama şu an ayrı bir çekiciliği vardı.Kısa sarı saçları yeşil gözleri ,yüzünde ki hafif yaraları ile bir kadının baktın mı bir daha bakacağı tipten birine dönüşmüştü.

Ama ne kadar yakışıklı olursa olsun bu onunla dalga geçmeyeceğim anlamına gelmiyordu.

Telefonda bir şeyler ile ilgileniyor sonra kötü bir şey olmuş gibi sertçe telefonu masaya vuruyordu. Masaya telefona vurmasıyla yanındaki kişiler irkilerek ona bakıyordu. Çantam da titreyen telefonumu çıkardığımda tamda tahmin ettiğim gibi Keskin arıyordu daha fazla kızgın boğalar gibi gözüken o halini izlemek istemediğim için onların masasına biraz daha yaklaştım.

Masada ki tüm bakışlar bana dönmüştü tek bir kişi hariç Keskin hala telefonuyla ilgileniyordu. Onun bu hali gülmeme neden oldu gülüşümle beraber "Keskin" diyerek ona baktım.

"Ne var la-" diyip bana dönmesiyle birlikte şoka girmesi bir oldu. Ağzı o şeklini aldı konuşmaya çalıştı ama sanki kelimeler ağzına tıkılmış gibi konuşamadı onun bu hallerine alışık olduğum için yanına doğru yürüdüm yanına geldim ve arkadan kollarımı boynuna doladım.

Tepki vermemesi sinirimi bozuyordu "Geldiğime sevinmedin mi?" sanki dediklerim onu kendine getirmiş gibi banktan kalktı arkasını döndüğü gibi sıkıca bana sarıldı onun bu ani hareketi kolumu acıtmıştı o yüzden koluna bir sille çaktım "Ayı" diyip kollarımı boynuna doladım ve sıkıca sarıldım.

Keskin, "Gerçekten sen misin yoksa ben hayal falan mı görüyorum"

"Gerçeğim ve özür dilerim bir haftadır aramalarına cevap vermiyordum kafamı toplamam ve hazırlanmam lazımdı"

Hızlı beni geri çekti kızgın tutmaya çalıştığı ama sevinçten dolayı bastıramadığı ses tonuyla "Akşam görüşeceğiz bu konuyu" ofladım.

"Amcam da aynısını söyledi tam babanın oğlusun"

Yüzü güldü "Kimin babası bee" sonra ciddi bir tavır takınıp "Ne zamana kadar buradasın yani... geri dönecek misin İtalya'ya"

Hızla kafamı iki yana salladım "Artık temelli burdayım benden kurtuluşun yok yani"

Hızlı hızlı gözlerini kırpıştırdı "Şaka"

Tebessüm ettim "Gerçek"

Bir anda beni omzuna attığı gibi etrafında döndürmeye başladı "Allaaaaaaahhh!!!!" vallaha bu çocuk aynı çocuktu değişen hiç bir şey yoktu anlaşılan koskoca üsteğmen olmuş adam askeriyenin bahçesinde kuzenini omzuna atmış döndürüyordu.

"KESKİN!, keskin diyorum off dursana be adam indir beni aşağı!" diye üstünde tepinip duruyordum. Sonunda indirmişti.

Parıldayan gözlerle bana bakıyordu hızlı ve heyecanlı bir şekilde bana doğru bakıp " Sen artık temelli buradasın öylemi , ben ya işitme duyumu kaybettim yada hayal görüyorum!"

Omzuna bir sille çaktım "O sesini alçalt herkes bize bakıyor be adam evet burdayım evet ve artık beraberiz hiçbir yere gittiğim yokk!" tam beni tekrar kucağına alıcaktı ki bir ses duyuldu.

"İZEM!!!" gelen sesle birlikte hepimiz sesin geldiği yöne doğru döndük.

Ecre, canım kuzenim başka da kuzenim kalmamıştı zaten , hayatta kalan benim için önemli üç insan vardı amcam, Ecre ve Keskin canımı verirdim onlar için benim tutunduğum tek daldı onlar ne kadar yaptığımız şu hareketler dışarıdan bakan bir insana çocukça gelse de ben içimdeki çocuğu sadece onlarlayken çıkarabiliyordum onlar bana acılarımı, geçmişimi unutturuyordu.

Ecre benim süslü kuzenim bakkala giderken bile süslenen o kız şu an ayıcıklı pijamalarıyla tam da askeriyenin ortasında duruyordu. Keskinle çok benziyorlardı omzunda biten kısa sarı saçlar yemyeşil gözleri pürüzsüz cildiyle çok güzel bir kızdı 22 yaşında deli dolu bir kadındı.

Anlaşılan amcam ona haberi uçurduğu gibi yanıma gelmişti. Beni gerçekten seviyorlardı ve ben beni bu kadar seven insanları bir haftadır aramıyordum kendimden utanıyordum ama bir daha böyle bir mallık yapmayacağımı aklımın köşesine kazımıştım.

Bana doğru koştu koştu ve kucağıma atladı bacaklarını sıkıca sırtıma doladı.

Onun bu hareketiyle bir adım sendeledim ama bende ona sıkıca sarıldım.

"İzem sen geldin karşımda ki sensin dimi, cevap verseneee!"

"Benim Ecre başka birine benzer halim mi var"

Başını boynuma gömdüğünde "Çok şükür" diye mırıldandığını duydum. Seviyordum bu kızı.

"Ecre çok özlemişim seni , Keskin'i amcamı hepinizi çok özlemişim"

Ecre tam bir şey söyleyecekti ki araya Keskin'in girmesiyle gerçek dünyaya döndü.

"Ayıcıklı pijamaların beni benden aldı kardeşim" diyip gür bir kahkaha attı.

O an Ecre hızla kucağımdan indi üstündekilere baktı sonra da koşarak içeri kaçmaya başladı. Sinirle keskine döndüm.

"Salak mısın oğlum sen! Ne diye kardeşimle uğraşıp duruyorsun"

"Aa çok ayıp o kardeşinse ben neyim"

"Keskin!"

"İzem" dedi dalga geçercesine.

Üstüne yürümeye başladım o da geri geri gitmeye başladı onun geri gitmesiyle ben olduğum yerde kaldım.

"Niye geri geri gidiyorsun"

"Sen niye üzerime geliyorsun"

"Kamuflajını bana vericeksin çünkü"

Arkamızdan "Çüşş" sesi yükseldi ancak onlara bakmaya bile tenezzül etmeyip elimi Keskin'e uzattım.

"Hadi, Ecre'ye vericem üstünü"

"Yok ben vermeyeyim, sen benim odama gidip al oradaki temiz zaten ben terledim giymesin şimdi bunu süslü, askerlerden birine odamı sor gösterir onlar sana tamam mı?"

"İyi peki" diyip yanından ayrıldım.

Koridora girdiğimde bir askeri durdurdum. " Üsteğmen Keskin Algı'nın odası nerde acaba"

"Buyrun" diyerek önümden ilerlemeye başladı.

"Odası burası"

"Teşekkür ederim, iyi görevler"

Sağol manasında kafasını aşağı eğdi ve yanımdan ayrıldı. Kapıyı açtığım gibi içeri girdim.

Çok yorulmuştum o yüzden kamuflajı alıp eve gidip hemen dinlenmek istiyordum. Odada iki dolap vardı rastgele birini açtım ve kamuflajı aramaya başladım ama gözüme bir şey takılmıştı bu dolaptaki her şey siyahtı Keskin asla bu kadar siyah giyinen biri olmamıştı aksine açık renkleri daha çok severdi.

"Off nerde bu kamuflaj yaa, içim daraldı resmen ne bu siyah aşkı" diyip dolabı kapattım ve arkamı döndüm. Sanırsam bu dolap Keskin'in oda arkadaşınındı.

Diğer dolaba yöneldim kapağını açtığım gibi mavi ,yeşil ,gri ,beyaz gibi renkler beni karşıladı. İçlerinden kendim için bir tane yeşil tişörtünü aldım daha doğrusu çaldım. Kuzenimin tişörtlerini araklamak gibi bir huyum vardır. Çünkü çok bol ve rahat oldukları için burda olduğum zamanlarda hep onun tişörtlerini giyerdim. Biraz daha göz gezdirdikten sonra kamuflajı buldum askıdan çıkarıp elime aldım.

Kamuflajla birlikte amcamın odasına ilerledim. Ecre'yi birazcık tanıdıysam hemen onun yanına kaçmıştır kapının önüne geldiğimde kapıyı tıklattım içeriden "Gir!" komutu gelince kapı kolunu indirdim ve odaya girdim.

Girdiğim gibi gözüme çarpan ilk şey sürekli ayaklarını sallayıp duran bir adet Ecre ve ona deli görmüş gibi bakan amcam.

"Ee güzellik naber" diyip göz kırptım. Amcama baktığımda gülmemek için kendini sıktığı belliydi.

"Sus İzem sus tamam mı rezil oldum ya rezil o kadar insanın içine ayıcıklı pijamalarla çıkılır mı yaaa" ağlamaklı ses tonu gülme isteğimi arttırdıkça arttırıyordu ama yanağımı ısırarak buna engel oldum.

"Tamam boşver sen insanları ben taytımı sana vereyim bir de üstüne bu kamuflajı at önünü çek mis gibi olursun"

Bir anda ayağa kalktı "Harbi mi!"

"Harbi, amca bize biraz müsade eder misin"

"Müsade sizin kızım" diyip hızlı adımlarla odadan çıktı.

"Taytı veriyorum ama istersen bavulda etek falan var ondan da verebilirim"

"Yok yok aman Allah korusun şimdi abimin çenesini çekemem"

"He ben onun çenesini çekeyim yani"

Geldi iki yanağımdan da öptü " Canım kuzenim benim sen abime ağzının payını verirsin sana bir şey diyemez o boşver şimdi beni uğraştırma ablacımmm nolurrrr"

"İyi" bavulu açtım içinden en üste koyduğum eteğimi aldım biraz donacaktım ama olsun, taytlarım ve tişörtlerim en alttaydı üstünde ise gecelik ve eteklerim vardı ve şu an için bavulumu dağıtma girişimine hiç giremeyecektim. Bavulun ağzını kapattım ve odadaki tuvalete girdim üstümü çabucak değiştirdim ve aynadan kendime baktım siyah kısa deri eteğim beyaz bluzum ve deri ceketimle eh idare ederdim.

Çıktığımda Ecre beni alıcı gözüyle baştan aşağı süzdü ve elimden tutarak etrafımda döndürdü.

"Of off bu ne güzellik bee resmen düştüm"

Güldüm, "Bana mı yazıyorsun sen"

"Vallaha kuzen erkek olsam bir an düşünmem seni nikahıma alırdım, biz sana bence burdan birini buralım"

"Gerek yok hiç istemez"

"Off ya biriniz evlenin artık yaa nolur abimde sende kaldınız evde, düğün görmek istiyorum ben"

"Ne evde kalması be 26 yaşındayım ben, sen git abine birilerini bul"

"O kendine buldu bile" diyip elimde taytı kaptığı gibi tuvalete koştu arkasından kapıyı kapattı ve kilitledi.

Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı bizim keskin aşık mı olmuştu yok daha neler.

"Şaka yapıyorsun dimi" diyip kapıya vurdum.

"Yok vallaha gerçek billaha gerçek abim abayı yaktı be kuzim"

"Elime düştün sen Keskin seninle uğraşıp durmazsam bana da İzem demesinler" diye mırıldandım.

O sırada Ecre tuvaletten çıktı yanağımı öptü.

"Olmuşum dimi"

"Olmuşsun olmuşsun" diyip odadan çıktım. Süslü şey ne olacak.

Koridorda ilerlerken Ecre sürekli saçıyla başıyla oynuyor üstündeki kamuflajı düzeltip duruyordu.

Kamuflaj biraz çuval gibi olmuştu ama derler ya güzele her şey yakışır o yüzden bu bile Ecreye yakışmıştı.

Bahçeye tekrar gittiğimizde önceki sinirli hali yerine daha mutlu bir keskin görmek beni de mutlu etmişti. Bir anda bahçedeki tüm bakışların bana dönmesiyle Keskinin gözleri de beni bulmuştu.

İlk önce bir bana baktı bir eteğe sonra yine bana baktı ve tekrar eteğe gözlerini kapattı tekrar açtı hayal falan gördüğünü sanıyordu herhalde garibim...

Bahçede bana bakanlarla "DÖNÜN LAN ÖNÜNÜZE!" diye resmen kükredi.

Herkes bu sesle önlerine dönmüş gözlerini benden çekmişti. Keskin'in olduğu masaya doğru ilerleyip Ecre ile boş bulduğumuz yerlere oturmuştuk.

Keskin'in delici gözleri bende masadakilerin de keskindeydi. Burnundan sert bir soluk verdi.

"Yok bu ikisi beni deli edecek biri bitmeden biri başlıyor"

Ecre, "Abi-"

Keskin "Konuşma ecre konuşma abicim"

"Kızın sözünü kesme" dedim tehditkâr çıkan sesimle.

"İzem bu etek ne Allah aşkına bunca erkeğin içinde,normalde asla hiç bir şey demem zate-" dedi sakin tutmaya çalıştığı sesiyle

"Diyemezsin zaten"

Sert bir soluk verdi. "Demem zaten hakkım yok ama abicim burda olucak iş mi"

"Korkma Keskinciğim ben bana bakana ağzının payını vermesini iyi bilirim"

Bu lafımla masadakiler canavar görmüş gibi bana bakıyorlardı demek ki üsteğmenlerini kimse söz geçiremiyordu.

Keskin hiç bir cevap vermeden öyle olsun bakalım bakışı atıp önüne döndü. Masadakiler hala bana bakıyordu.

"Biraz daha bana öyle bakmaya devam ederseniz kötü olucak insan var sizin karşınızda"

Ardı ardına gelen pardon sesleri yükseldi.

Masada konu konuyu açıyor güzelce sohbet ediyorlar benide dahil etmeye çalışıyorlardı ama ben susup kalınca onlarda konuşmuyordu. Normalde gerçekten konuşurdum eğer gerçekten o insanı seversem zaten önümde hiç bir engel olamazdı ama yorgundum... çok yorgundum.

Masaya yasladığım dirseğimle elimi yumruk yapmış çenemin altına koymuştum kafam sürekli ileriye doğru düşüyor uykum geliyordu.

"İzem"

Ona döndüm. "Hm"

Tebessüm etti bu halime "Hadi kalkın sizi bırakayım ben, Ecre araba burda dimi"

Ecre, "Burda burda izemin geldiğini duyunca hemen arabaya atlayıp buraya gelmiştim"

Ecreye bakıp yanağını sıktım "Kalkalım o zaman"

Masadan biri "İsimlerimizi de öğrenemedin sohbet de edemedik ama ben yinele söyleyeyim Ege ben" çok samimi birine benziyordu ve herkesi güldüren bir tipti kendisi masaya oturduğumdan beri garip garip anlamadığım şeyler söyleyip sürekli gülüşüyorlardı.

"İzem" diyip uzattığı elini sıktım herkese iyi akşamlar dileyip çıkışa doğru yürümeye başladım.

Keskin Ecre ile ortamıza gelip ikimizide kolunun altına aldı ve yürümeye devam etti.

Kapıya doğru yaklaştığımızda Keskin üzerini yoklayıp duruyor sanki bir şey arıyor gibiydi.

"Noldu"

"Sigaramı unutmuşum siz arabanın oraya geçin ben alıp geleceğim"

"Hala bırakamadın dimi şu illeti"

Yanağımdan makas aldı "Ne yaparsın alışkanlık be kuzen hadi geçin siz"

"Tamam çabuk ol bekletme bizi"

Kafasını sallayıp hızlı adımlarla az önce oturduğumuz masaya doğru ilerledi.

Ecre de Keskinin gidişiyle hemen koluma girmiş yanağımı öpmüştü. Bunu bir şey isteyeceği zaman yapardı.

"Ne istiyorsun söyle"

Bana döndü şaşkın şakın bakışlar atmaya başladı. "Ne isteyeceğim canım hiç bir şey istemiyorum"

Ona inanmaz bakışlarımı atıp söyle der gibi elimi ileri geri salladım.

"Gözünden de hiç bir şey kaçmasın zaten ,şeyy diyecektim... yarın şu meşhur sarmandan yapar mısın nolurrrr ben hiç bir yerde senin sarmanı yemedim anlamıyorum içine ne katıyorsun ne kadar denesem de olmuyor lütfennnn"

Tebessüm ettim. "Yaparım"

Durdu ve aynen şöyle söyledi "Harbi mi!!"

"Harbi"

"Ay yarın olsun hemen lütfen lütf-"

Sert bir bedene çarpmamla bir adım geriye gittim alnım... ben kayaya mı çarptım diyip başımı kaldırdığımda bir kayaya değil de bir insana çarptığımı görmemle sinirlerim arşa çıktı.

"Dikkat etsene kardeşim"

Bana cevap vermeden ilerlemeye çalıştı. Önünü kestim o sağa gidiyor ben sağa gidiyorum o sola gidiyor ben sola gidiyordum.

Tanımadığım adam "Çekilir misiniz önümden"

Adama dönüp " Bir sonraki sefere ya yolda düzgünce yürümeyi öğrenin yada nezaketen bile olsa çarptığınız kişiden özür dileyin benden sana bir abla tavsiyesi" diyip arabaya doğru ilerledim ben ön koltuğa Ecre ise arka koltuğa bindiğinde Keskini beklemeye başladık.

Ecre öne doğru kafasını uzatıp "İzem sen yaptığın şeyin bilincin demisin yürek mi yedin acaba, az önce nerdeyse 30 yaşında bir adama 'benden sana bir abla tavsiyesi' dediğinin farkında mısın hadi onu geçtim diyelim, ulan adam dev gibiydi dev Allahtan bizi çiğ çiğ yemedi"

Ecreye cevap vermeyince beni dürttü. "Sana diyorum sanaa"

"Yaptıklarım için pişman değilim aklım hala yapamadıklarımda" diyip gözlerimi yumdum.


******


"Kuzennn" diyen bir ses beni uykumun derinliklerinden yavaş yavaş çekip alıyordu burnuma dokundurulan tüylü şey bende hapşırma isteğini uyandırıyordu.

"İzemmm hadi kalk ya yemek yiyeceğiz babam sensiz sofraya oturmuyor"

"Kız kalksana"

"Yok bu böyle olmayacak" lafından sonra üzerime boşaltılan suyla birlikte sıçrayarak yerimden kalktım ve öksürmeye başladım.

Eve geldiğimizde uykusuzluktan kendimi ilk bulduğum odaya atmış yatağa kıvrılıp kendimi uykunun kollarına bırakmıştım.

"Helal helal" diyen Keskini döndüğüm günü omzuna yumruk çaktım.

"Ah" diyip bir adım geri gitmişti darbeme hazırlıksız yakalanmıştı.

"Napıyorsun kız"

"KESKİN,SENİ ÖLDÜRÜRÜM ÇOÇUK BAK YEMİN EDERİM ÖLÜMÜN BENİM ELİMDEN OLUR NİYE SU FIRLATIYORSUN GERİZEKALI!!!"

"E ne yapayım kalkmıyorsun acıktım bende sofra hazır seni bekliyoruz"

"Keskin!”

"Of tamam be bir tane üst giyin gel sofraya çok açım" diye söylenip hızlı adımlarla odadan çıktı.

Arkasından salak salak baktım kenara fırlattığım çantamın içinden keskinden çaldığım tişörtü çıkardım hızlıca üstüme geçirdim etrafa baktığımda buranın Ecre ile benim odam olduğunu fark ettim aynı odada yatardık 18 yaşıma kadar, yatağıma baktığımda hala tertemizdi ama ecrenin yatağı sırılsıklam olmuştu dişlerimi dudağıma geçirdim eteğimi düzeltip odadan çıktım. Salondan sessizce geçip Keskinin odasına girdim kapıyı yavaşça kapattım ve dolabının önünden gidip hızlıca bir tane eşofman bulup altıma geçirdim. Eşofmanın lastiklerini sıktım ama hala çok boldu. Bu halime gülüp hızlıca oturma odasına geçtim. Beni yemek masasında bekleyen üç kişiyle karşılaştım. Amcamın arkasına geçip kollarımı amcamın boynuna doladım ve yanağını uzunca öptüm.

"Nasılsınız albayım" oda benim boynuna doladığım eli öpüp " İyiyim benim güzel kızım"

Ecre, "Kıskanıyorum ama"

Amcam, "Sende gel güzelim" Ecre hemen aramıza gelip ikimize sarıldı amcam Ecreyi de öpüp sıkı sıkı sarıldı. Bizim yanımızda yumuş yumuş olan amcam askeriye de nefes aldırmayan taş üstünde taş bırakmayan tavrından asla taviz vermeyen bu adamı askerleri şuan böyle görseler büyük ihtimalle küçük dillerini yutarlardı.

Keskin "Ben evlatlığım heralde"

Amcam "Gel seni de öpeyim"

"Yok be babam bu ikisi şimdi baba oğul ilişkimizi kıskanır nazar değdirirler"

Amcam "Tabi canım tabi"

İki kere elimize hafifçe vurdu "Hadi geçin bakayım yerlerinize yemeklerimizi yiyelim" amcam asla evlat ayrımı yapmazdı Keskin'i de Ecreyi de öz kızı olmamama rağmen beni kızından ayırmaz hepimize elinden geldikçe sevgisini hissettirmeye çalışırdı. Seviyordum amcamı çok seviyordum.

Hızlı adımlarla yerime geçerken bir anda Keskinin sesiyle tüm gözler bana döndü.

"İzem ben yanlış mı görüyorum yoksa o üstündekiler benim mi"

Yavaşça sandalyeme oturdum.

"Yanii olabilir pek emin değilim"

"Kızım sen niye bana sormadan benim kıyafetimi giyiyorsun"

Amcamla Ecre bizim tartışmalarımıza alışkın olduğu için çoktan yemeklerini yemeğe başlamışlardı.

"Sen de benim üstüme sürahi ile su boşaltmayacaktın o zaman Allah Allah çok istiyorsan sen de git benim kıyafetlerimi giy"

Dişlerinin arasından "Hasbinallah" diyip yemeğe geri döndü. Ecre de bende küçüklüğümüzden beri Keskinin kıyafetlerini giyerdik çünkü bol ve rahat olurlardı. Bize kızmıyordu aksine yaptığımız bu hareket hoşuna gidiyordu kıvrılan dudaklarından hoşuna gittiğini anlamak pek de zor olmuyordu.

Yemekleri yemiş Ecre ile sofrayı güzelce toplayıp bulaşıkları makineye yerleştirmiştik. Saatler geçerken güzelce sohbet etmiş Ecrenin yaptığı tatlıyı yemiştik ne kadar yemek yapmayı beceremiyorsa o kadar da güzel tatlı yapabiliyordu. Sanki yıllardır ayrı kalmamış gibiydik hiç yadırgamamıştım yerimi, onların yanını...

Saatler sonra gece 1'e doğru hepimiz yatmıştık tabi amcam bizden önce yatmıştı hep böyleydik üçümüz bir araya gelince çenemiz düşer saatlerin nasıl geçtiğini anlamazdık. Şu an kendi yatağımda öylece uzanıyordum Ecre çoktan uyumuştu bile 5 dakikada uyurdu ama geri uyanmayı bilmezdi benden de beterdi yani.

Dakikalar sonra ben de kendimi uykunun derinliklerine bırakmıştım.


GECE 3.27

"Kızım,güzelim"

"Baba"

"İzemim" dedi bir ormanın içinde bembeyaz kıyafetlerin içinde benden gidiyordu. hayal değildi babam yaşıyordu...

"Baba" diye seslendim.

Ona doğru koşmaya çalışıyordum ama hareket edemiyordum deli gibi bağırıyordum.

"BABA, BABA NOLUR GİTME ÇOK ÖZLEDİM SENİ NOLUR GİTME"

Arkasını dönüp bana baktı gülümsedi ve ormanın derinliklerine doğru yürümeye başladı.

"BABA!"

"BABA,BABA NOLUR GİTME BENİ DE AL YANINA NOLUR! DAYANAMIYORUM BEN ARTIK ,BENİDE YANINA AL NOLUR YALVARIRIM SANA"

Bana doğru geri döndü ve adımları durdu müptelası olduğum bir gülümsemeyle bana baktı "Dayanıcaksın,dayanacaksınız" diyip arkasına döndü ve tekrar yürümeye başladı.

"DAYANAMIYORUM NOLUR GİTME!"

Bir anda tüm sesi ormanda yankılandı "BİZ MUTLUYUZ KIZIM,SENDE MUTLU OLUCAKSIN ÇOK YAKINDA..."

"BEN MUTLU FALAN DEĞİLİM NOLUR GİTME"

Bedenini dönmeden yandan yüzüme doğru baktı. "DAYANACAKSIN,DAYANACAKSINIZ BİRBİRİNİZ İÇİN YAŞIYACAKSINIZ"

Tüm vücudunu bana döndü daha önce hiç görmediğim kadar güzel güldü.

"ÇOK ÖZLEDİ SENİ KIZIM ÇOK ÖZLEDİ O SENİ ,GİT YANINA KURTAR ONU BU CEHENNEMDEN YÜREĞİNDE Kİ ATEŞİ DİNDİR KENDİ ATEŞİNDE YANMASINA İZİN VERME TUT ELİNDEN İSTER ONUNLA BİRLİKTE YAN İSTERSEN ONUNLA BİRLİKTE YAŞA AMA SAKIN BIRAKMA"

"Anlamıyorum..."


Ormanın bir ucunda bana bir yeri işaret etti.

Kalp...ateşler içinde yanan bir kalp ve yanında bir kova su...

Babam gitmişti...

"BABAAA!!!"


Nefes nefese yatağımdan doğruldum. Kendime gelmeye çalıştım sanki bir el boğazımı sıkıyor nefes almamı engelliyordu.Rüyaydı yine rüyaydı. Ben yıllar sonra babamı rüyamda gördüm yıllar sonra...

Hızlıca yanımdaki sudan bir yudum alıp doğruldum masanın üstündeki araba anahtarını alıp odadan dışarı çıktım.

Askılıktan rastgele bir hırka alıp sessizce kapıyı açtığım gibi geri kapattım hızlı adımlarla merdivenlerden inip arabaya bindim. Arabayı çalıştırdım gibi ezbere bildiğim yollara doğru sürmeye başladım, mezarlığa...

...

Adımlarım beni ezbere bildiğim yere götürüyordu.Tüm vücudum tir tir titriyordu. Başımı çevirdim ve onları gördüm annemi, babamı ,abimi...

Duraksadım korktum hep olduğu gibi onlara gitmekten korktum onları benden alan toprağa gitmekten korktum.

İlerledim ,ilerledim ve durdum abimin mezarı... vücudumdaki tüm enerji çekilmiş gibi hızlıca dizlerimin üstüne düştüm dizimi bir taş parçası kesmişti ama acısını bile hissedemiyordum.

"Abim be-n" hıçkırdım.

"Be-n geldim abim özür dilerim çok korktum özür dilerim çok özür dilerim sizi bıraktım özür dilerim" aynı şeyleri sayıklayıp duruyordum.

"Çok özledim seni annemi babamı..." "Abi ben çok yoruldum ,mahvoldum kahroldum her gün sizi bıraktığım her gün daha kötü oldum affedin beni olur mu affedin" hızlıca gözyaşlarımı sildim.

Bir avuç toprağı elime alıp öptüm. "Seni çok özledim abim... bence sende beni özledin" burnumu çektim. "Hem sen beni çok severdin..." "Abi biliyor musun Keskin bana çok iyi bir abi oldu ,kimse senin yerini tutamaz ama beni seviyor kardeşi gibi seviyor Ecre ile beni bir tutuyor kendi kardeşinden ayırmıyor beni... abi eğer yaşasaydın... biraz gıcık kapardın ama sende onu çok severdin" yine burnumu çektim. Deli gibi ağlıyordum gecenin bu ıssız karanlığında bu uçsuz bucaksız mezarlıkta benim sesimden başka ses çıkmıyordu. Sanki dağ taş susmuş acımı yaşamam için bana zaman veriyordu.

Yerimden kalktım annemin mezarının başına geçtim.

"Annem ben geldim" toprağını yavaşça öptüm. "Ecre çok güzel bir kız olmuş biliyor musun ama hala aynı, çok süslü" dudaklarımın arasından acı bir gülüş kaçtı. "Özür dilerim ben bu zamana kadar gelmedim ama affedin beni olur mu gelemedim ama hep dua ettim sizin için..."

Babamın mezarı... "Babamm" "Çok özledim hepinizi" mezar taşlarına uzun uzun baktım. "Babam doktor oldum ben biliyor musun" "Senin kızın artık doktor oldu ben sizi kurtaramadım ama şimdi çok uğraşacağım ellerimde biri daha can vermeyecek ben bir şehit daha vermeyeceğim" "Veremem, yapamam" kendi kendime sayıklıyordum.

Hepsinin baş ucuna geçip tek tek dualar okudum. Babamın yanına gidip "Babam sen yıllar sonra bana geldin... ama yine gittin niye gittin ki"

Orda dakikalar boyu sessiz kaldım rüyamı düşündüm ilk kez bir rüyamı bu denli net hatırlıyordum. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu.

"Baba o kalp... kimindi öyle" aklıma gelen şeyle korkum büyüdü.

"Baba ben kimin canını yaktım... anlamıyorum o kalp o su-" ve gözlerim yavaş yavaş kapandı.

Dakikalar sonra üzerime bırakılan sıcak bir örtüyle gece beni kendi sessizliğine kabul etti...


BÖLÜM SONU ❤️


BÖLÜM NASILDI?


📖

EVET İLK BÖLÜMÜ ATMIŞ BULUNUYORUM YAZIM DİLİM BELKİ HOŞUNUZA GİTMEYEBİLİR AMA ZAMANLA DÜZELTMEYE ÇALIŞACAĞIM.

BU BÖLÜMDE ASIL OLAYLARA GİRMEDİM KISACA İZEMİN DİYARBAKIRA DÖNÜŞÜ OLDU BİR ANDA MUTLUYKEN MEZAR SAHNESİ OKUMAK GARİBİNİZE GİTMİŞ OLABİLİR AMA ZAMANLA ANLAYACAKSINIZ O KALP VE BİR KOVA SUYUN HİKAYESİ ÇOKKK FARKLII ONUDA ANLAYACAKSINIZ NOT: WATTPAD AÇILANA KADAR BURALARDAYIZ !!!


🔥❤️😘


Loading...
0%