@serenn
|
ARKADAŞLAR LÜTFEN YORUM VE OYLARINIZI EKSİK ETMEYİN, BANA DESTEK OLMAYI UNUTMAYIN.
İYİ OKUMALAR 📖🔥
“Sonra aramıza şehirler girecek, hiç karşılaşmayacağız. Tesadüfler bile bir araya getiremeyecek. Sonra belki birimiz öleceğiz, diğerimiz hiç bilmeyecek…” -Nazım Hikmet Ran-
2010 DİYARBAKIR
Ailemin mezarının başındaydım yine ve yine, tam 3 yıl önce onları kaybetmiştik eğer onlar olsaydı yılbaşına beraber girecektik ama yine olmadı. Yine yalnızdım. Hayat belki benden üç insan almıştı ama çok iyi bir dost vermişti. Alp. 3 yıldır neredeyse her gün bu mezara geliyordum her defasında ya Ferhat abim ya da amcam getiriyordu. Beni yalnız bırakmak istemiyorlardı ama bu seferlik ısrar edip tek başıma gelmiştim. Belki arkama bir adamını takmıştı ama umrumda değildi. Tam 3 yıl önce bugün ailemi kaybetmiştim. O günü hatırlıyorum da sanki herkes benim çığlıklarıma kulak vermiş gibiydi. Tek bir kişi vardı orada, benim gibi çocuk olup beni anlayan tek bir kişi,Alp. Alp ile arkadaş olmuştuk. Yetimhanede kaldığını öğrenmiştim başka da hiç bir şey öğrenememiştim. Anlatmamıştı. Utanıyordu çünkü anlıyordum. Yetimhanede kalmak ona çok küçümsenmesi gereken bir şey gibi gelsede değildi. Ben de aynıydım. Ne annem yanımdaydı ne de babam. Ama amcam vardı. O kadar iyi bakıyordu ki bana çok seviyordum onu. Bir an olsun çocuklarından ayırmıyordu beni, Keskin abim olmuştu resmen her gece Ecre ile bizim saçımı okşayarak uyutuyordu bende sadece iki yaş büyüktü ama yüreği çok büyüktü. O da annesini kaybetmişti. Ecre annesiz büyüyecekti. Ama amcam o kadar çabalıyor o kadar uğraşıyordu ki sırf bizim anne baba acımızı dindirmek için her şeyi yapıyordu. Çok seviyorum amcamı yüreği kocamandı.
“İzem” Alp’in sesiydi. Tam bir aydır görmüyordum onu buraya her geldiğinde yetimhaneden kaçıyordu. Oraya dönünce de dayak atıyorlardı. Anlıyordum her seferinde bir morlukla yanıma geliyordu. Bende gidiyordum yetimhaneye içeri almasalar da kapıdan konuşuyorduk. Amcama söylemek istiyordum. O ise eğer söylersen seninle asla konuşmam diyordu. Canı acıyordu,canım yanıyordu.Hiç bir şey yapamıyordum. Hızlıca ayağa kalkıp ona sarıldım sıkı sıkı sarılmak isterdim ama yarası olduğu düşünerek hafifçe sarıldım. Benden tam 4 yaş büyüktü ama sanki aynı yaşta gibiydik. Küçük mü duruyordu. Hayır. ben mi büyük duruyordum. Hayır.Ama ruhumuz aynıydı bizim kaderimiz aynıydı.
Benim aksime bana sıkıca sarıldı. “Alp yaran vardır” daha sıkı sarıldı. “Yok yaram...” “Niye geldin yine vuracak sana canın acıyacak” Derin bir nefes aldı. “Seni özledim” Bu sefer biraz daha sıkı sarıldım. “Bende özledim,içeride almıyorlar beni amcam da söylememe izin vermiyorsun ne olacak böyle” geri çekilip yüzüne baktım. Gözlerinin altı şişmişti. Kaşlarımı çattım. “Uyumadın mı sen” Güldü. “Uyudum da kabus gördüm” dudaklarım büzüldü. “Yine mi” başını ağır ağır salladı. Sürekli kabus görürdü,bunu düşünmeyi bırakıp başka bir şey söyledim. “Alp parka gidelim mi banka otururuz” “Tamam ama ilk önce ablamın yanına gidelim” diyerek elimden tuttu. Ezgi ablanın yanına gittik. Ezgi...Alp’in öz ablası değilmiş. Yetimhanede ona ablalık yapmış hem korumuş hem kollamış Alp de onu ablası yerine koymuş çok bağlanmış ona. Ablasının mezarının başına geçerek dua okudu su döktü. Yine onu çok özlediğini dile getirdi. Sonra yerinden yavaşça kalkmasıyla bende kalktım beraber buradaki yakın bir parka yürüdük. Parka gittiğimizde etraf bizim yaşlarımızda ya da bizden küçük çocuklarla doluydu. Boş olan bir banka oturduk. Alp’e döndüm.
“Nasılsın” “İyiyim sen nasılsın” “Bende iyiyim, aç mısın bir şeyler yiyelim mi” Rahatsızca yerinde kıpırdandı. “Yok gerek yok” kaşlarımı çattım. “Niye ya hem benim param var kek alayım yeriz” diye kalkıyordum ki elimden tutup beni geri oturttu. “Benim param kalmadı sonra yesek olur mu hem o zaman ben sana alırım” “Niye ben de alabilirim” “Yok sen almasan olmaz mı sonra yeriz” utanıyordu. “Peki” “Ne yapalım ki o zaman” “Bilmem ben seni görmek için geldim konuşmasanda olur biraz yanında kalayım yeter” tam bir şey diyecektim ki gözlerim çok uzun olmayan ama alnını kapatan saçlarına takıldı alnına baktım, morarmıştı.Alpe yaklaştım ve alnındaki saçları geri ittim saçlarına ellemem ile anında geri çekilip alnını geri kapattı. “Alp...alnın morarmış” “Yok bir şey” “Yine müdür mi yaptı” Hızlıca kafasını salladı. “Yok,o yapmadı boşver sen” “Kim yaptı” “Boşver” “Alp” “Bir çocukla kavga ettim,düştüm o yüzden oldu” Alp bana asla yalan söylemezdi. “İnanayım mı” Gülümsedi.”Ne zaman yalan söyledim ki” “Doğru” çantamdan krem çıkardım Alp her yanıma geldiğinde bir yerinde yara görüyor ve sürüyordum. Amcam Alp’i tanıyordu,araştırmıştı ama dayak yediğini bilmiyordu. Söylemek istiyordum ama Alp söylersem onunla bir daha asla konuşmayacağını söylüyordu. Yapardı,bu üç yılda onu çok iyi tanımıştım. Yanına yaklaşarak elime sürdüğüm kremi alnında ki morluğa yavaş yavaş sürmeye başladım. Alp’e baktığımda sadece gözlerime bakıyordu ve bu hep böyleydi. Ne zaman ona yakın dursam her zaman gözlerime bakardı. Güldüm. “Ne oldu bir şey mi var yüzümde” sanki daldığı bir noktadan çıkmış gibi bana baktı. “Yok,hayır yani yüzünde hiç bir şey yok, çok güzelsin...” kalbim hızlanmaya başlıyordu...neden böyle oluyordum bilmiyordum,ama yıllar sonra bu kalp çarpıntılarının ne anlama geldiğini anladığımda her şeyin benim için daha da zor olacağını bilmiyordum. Kremi sürmeyi bitirince Alp’e uzattım. “Sen de kalsın morluğa sür ki çabuk geçsin bir dahakine ben sana gelirim olur mu? “Ne zaman gelirsin” “Yani,bilmem ama bu hafta sonu gelirim” yetimhaneye gidecektim.Gözleri parladı.Amcam görevden geldiğinde beni yetimhaneye götürüyordu çok nadir gidiyordum ama olsun oda yeterdi bana. Ferhat amcamın sürekli görevleri oluyordu ne kadar tehlikeli bölge varsa oraya gidiyordu evlenmemişti. Onu da çok az görüyordum,özlüyordum. “Tamam ama tek gelme olur mu bir şey gelir başına” Güldüm.”Amcam zaten asla tek bırakmaz” gülümsedi. “Çok seviyor seni” “Bende onu çok seviyorum,Ferhat amcamı da çok seviyorum ikisi de benim herşeyim” Gülümsedi. “Ben gideyim artık” diyerek yerinden kalktı. Tam gidecekken boynuna kollarımı doladım. “Dikkat et ve kremi de kullanmayı unutma” sıkıca sarıldı. “Tamam, yaralarıma...kremi sürerim” diyerek benden ayrıldı ve yetimhanenin yolunu tuttu.
📖✨
“Hadi, amcaaa” “Kızım yavaş ne bu hız Alp bir yere kaçmıyor ya” “Olsun, hadi hadi” izem amcasını sürükleyerek yetimhaneye doğru sürüklüyordu,Alp’i özlemişti. Amcası bir anda durup İzem’in önünde diz çöktü. “Bana bak bakayım” “Of hadi amca ya” “Siz Alp ile ne iş” dedi tek kaşını kaldırarak. İzem şaşkınca amcasına baktı. “Ne iş amca ne diyorsun ya” “Yani sadece arkadaşsınız” “Ay evet amca başka ne olabiliriz yaa hadi ama” diyerek amcasını peşinden yürütmeye başladı. O zaman onun için sadece sıradan bir arkadaş olduğunu sanıyordu.
İzem,”Geldik” Amcası başını iki yana salladı ve güldü. “Başımın belası ya” diye mırıldandı ve yetimhanenin bahçesinden içeri girdi. Amcası İzeme döndü. “Güzel kızım sen şurada ki bankta bekle beni bende arkadaşını bulup getireyim olur mu kuzum” “Bende geleyim” “Kuzum boş yere yorulma kal sen burda ben ararım bizim keratayı” İzem güldü. “Tamam amca oturuyorum” Amcası yetimhanede ki odasına baktı yoktu. Tuvalete baktı yine yoktu. Ön bahçeye baktı orada da yoktu. Arka bahçeye doğru ilerledi. Burada kimsecikler yoktu tam geri dönecekken ağacın arkasındaki bir bacak gözüne çarptı. Yavaş adımlarla oraya doğru ilerledi. Ağacın arkasında gördüğü görüntü ile kaşları Derince çatıldı. “Alp” elindeki kremi hızla arkasına sakladı ve ayağa kalktı. “Cengiz abi sen mi geldin...” Cengiz,”Abim o neydi” başını eğdi. “Hiç bir şey” Cengiz abi Alp’in önünde diz çöküp bacağını sıyırdı. Mosmordu.Gözlerini sıkıca kapattı. “Hangi orospu çocuğu yaptı bunu” “Abi...” Sinirli gözlerle Alp’e döndü çocuğun gözündeki korkuyu görünce ifadesini yumuşattı. Ayağa kalkıp saçını okşadı. “Yavrum benim kim yaptı bunu sana söyle bana” Kısık sesiyle konuştu. “Söyleyemem” “Oğlum benim, askerim bak ben hiç kimse bir şey yapamaz sana tamam mı kuzum söyle bana” “Müdür bey...o yaptı” “Oğlum sen...sen bana nasıl söylemezsin” Dolu gözlerini karşısında ki adama çevirdi. “Abi yemin ederim tehdit etti beni yemek su vermem dedi, izemi de bu yetimhanenin kapısından geçirmem dedi,korktum ben...özür dilerim” Cengiz’in elleri yumruk olmuştu. “Sen ön bahçeye izemin yanına geç oradaki banklardan birinde seni bekliyor tamam mı yanına git ben halledicem ikiniz de yalnız kalmayın” Cengiz karşısındaki çocuğun gözlerinin parladığına şahit oldu. “İzem mi geldi” “Evet,hadi git daha fazla bekletme” “Tamam” diyerek hızla ön bahçeye doğru koştu. “Koşma bacağın acır!” Alp koşarken arkasında ki adama kocaman gülümseyip koşmaya devam etti. “Ulan sen benim kızıma göz diktiysen eğer büyüyünce benden çok çekeceğin var kerata seni” diyerek güldü. Sonrasında yetimhanenin binasına giriş yaparak müdürün odasına doğru ilerlemeye başladı. O sırada İzem amcasını beklemekten sıkılmış tam ayağa kalkıp onu aramaya çıkacaktı ki bir ses duyuldu. “İzem!” Bu Alp’in sesiydi. Anında arkasını döndü. “Alp!” Yanına ilerledi,Alp gördüğü kızı kendisine çekip sıkı sıkı sarıldı ve aynı şekilde izem de ona karşılık verdi. “Çok özlemişim” Alp,“Bende” birbirlerinden ayrıldılar. “Nasılsın” “İyiyim de... bir şey oldu” İzem kaşlarını çattı. “Ne oldu” “Amcan...amcan ayağımda ki morluğu gördü büyük ihtimalle müdürün ağzına sıçmaya gitti.” İzem,”Ay gerçekten mi amcam ağzına sıçacak onun,bir dakika senin bacağın mı morardı.” Alp kaşlarını çattı.”Küfür etme” “E sende ediyorsun” “Olsun sen etme” “İyi peki, bacağını göster de krem sürelim” “Sürdüm ben zaten sürerken gördü” “Tamam o zaman” “İzem ben ne yapacağım şimdi” “Ne gibi” “Nerde kalıcam müdür beni burada barındırmaz ki...” “Bizde kalırsın olmaz mı” hemen reddetti. “Asla, asla sizinle kalamam” İzem dudaklarını büzdü. “Niye” “Yük olamam size” “Niye yük olasın ki” “İzem küçüksün anlamıyorsun ama-“ “Ben küçük değilim!” Güldü. “Tamam değilsin ama amcan üç çocuğa bakıyor hem bana niye baksın hiç bir şeyi değilim onun için de zor olur” “Alp-“ “İzem anla beni ne olur” “Peki...amcam gelince ne olduğuna bakarız o zaman” “Tamam...”
📖✨
Cengiz,”Yesene oğlum ne bakıyorsun” Alp,”Cengiz abi ben yük oluyorum dimi size özür dilerim,yemin ederim çalışmak istiyorum ama okulum var diye yarı zamanlı işe almıyorlar,ben yemeyeyim Ecre yesin o seviyor zaten” Cengiz karşısında ki kendi küçük ama yüreği büyük olan çocuğa baktı.
Ne yapmış ne etmiş o yetimhaneden onu kurtarmıştı.Yeni güzel ve zarar görmeyeceğine emin olduğu bir yer bulana kadar yanında tutacaktı. Çünkü biliyordu o kadar gururluydu ki asla yanında kalmayı kabul etmezdi. Şimdi de kafası dağılsın diye Ecre ve keskini de yanına almış bir kafeye gitmiş hepsine tatlı ve limonata almıştı ama Alp yemeye utanıyordu. “Yavrum bak-“ Ecre,”Alp abi bu bana yeter hem çok yiyince çirkin olurmuşum abim öyle diyor sen ye bak benim tatlım var zaten” Alp,”Am-“ Cengiz,”AA yeter ama kuzum o senin hakkın hemen önündekini ye bak kırk yılda bir zaten dışarı çıkarabiliyorum sizi üzme beni” Utana sıkıla önündeki tatlıdan, çilekli pastadan bir çatal aldı. “Teşekkür ederim” “Rica ederim küçük bey bitir şimdi önündekini” “Sağol abi” o an Cengiz bilmiyordu onun hayatında ilk kez yediği çilekli pastayı onun aldığını ve en sevdiği tatlının o olacağını bilmiyordu. İzem,”Off amca çok güzel” Cengiz,”Afiyet olsun güzel kızım”
📖✨
“Alp” “Efendim” “Gel yarana kremi sürelim” Cengiz “Ben sürerim hadi yat sen kızım” “Ben sürsem olmaz mı amca” üzgün gözlerle amcasına bakıyordu. Amcasının omuzları düştü. “Getir güzelim hadi sürelim” İzem koşarak odasına girdi. Kendi çekmecesinin önüne gelerek kremi buldu, tam kapıdan çıkacaktı ki Keskin’in sesini duydu.”İzem ne oldu abicim niye koşuyorsun” “Alp’in bacağı morarmış ya amcamla krem süreceğiz” Kaşlarını çattı. “Sen niye sürüyorsun” İzem omuzlarını bilmem dercesine kaldırdı. “Hep ben sürüyordum çünkü” Keskin”Ben Alp ile uyuyacağım dimi” “Evet amcam öyle dedi istemez misin ki eğer Alp ile yatmak istemiyorsan- “Kızım o nasıl söz sanki koca odaya sığamayacağız yatarım tabiki” İzem abisinin yanına gelerek ona sarıldı. “Sen çok iyi bir abisin” Keskin,”Sen de çok iyi bir kardeşsin,hadi git şimdi Alp de yanıma gelsin” İzem hızlı adımlarla salonun yolunu tuttu. “Getirdim amca” “Ver güzel kızım” Cengiz,”Aç oğlum bacağını” Alp,”Ben sürerdim abi” “Aç oğlum bacağını hadi” Yavaşça bacağını sıyırdı. Gördüğüyle elleri yumruk oldu nasıl bir it böyle bir şey yapabilirdi. Yarın ilk iş darp raporu alıp o sevimsizi işten attırmak olacaktı. “O iti buralardan sürmezsem bana da Cengiz demesinler,kim bilir diğer çocuklara ne yaptı.” Alp,”Abi kimseye bir şey yapmadı sadece bana vuruyor” Cengiz şaşkınlıkla gözlerini araladı.”Ne demek sadece bana vuruyor” “Bilmiyorum abi sevmiyor beni işte benim haricimde kimseye bir şey yapmıyor söyleme kimseye diğer çocuklara iyi davranıyor” Cengiz ömründe böyle bir şey duymamıştı. Yaraya kremi iyice yedirdikten sonra eşofmanı yavaşça ayağına geri indirmişti. “Saçmalama oğlum olur mu öyle şey” “Abi vallaha gerek yok” “Şu an yapmaması başka zaman yapmayacağı anlamına gelmez bir insan başka birine merhamet etmezken isterse tüm insanlara iyi davransın eninde sonunda özüne döner o yüzden küçük bey ne olursa olsun hata affedilmez” İzem,”Hiç bir hata mı amca” Cengiz,”Aynen öyle hiç bir hata affedilmez”
-1 HAFTA SONRA-
Tam 1 hafta geçmişti Alp gidiyordu. Bir haftadır aynı evdeydiler o kadar çok eğlenmişlerdiki amcası izemin bu halde olmasına şaşırıyordu. Küçük kızın ailesi vefat ettikten sonra ilk kez onu bu kadar mutlu görmüştü,zordu üç çocuk bakmak onun için nasıl zorsa dört çocuk nasıl bakılırdı bilmiyordu,karısı onun herşeyiydi sanki o gittikten sonra herşey altüst olmuştu. Çocukların her istediklerini yapmaya çalışıyordu,çok çabalıyordu sabah akşam çalışıyordu. İzem ile Keskin büyüyordu anlıyorlardı her şeyi bir şey istemeye çekiniyorlardı hele izem onun üçüncü çocuğuydu çok seviyordu yeğenini kızı gibi görüyordu.Hiç bir şey istemiyordu,onun tek istediği şey sevgiydi,biliyordu. Ecre küçüktü anne sevgisini hiç yaşamayacaktı belki ama olsundu babası bir ömür yanında olacaktı. Alp için ne yapmış ne etmiş o müdür olacak iti yetimhaneden attırmıştı. Yeni ve çocuklara asla ama asla zarar vermeyeceğinden emin olduğu eski bir tanıdığı bu şehre gelmişti. Çok seviyordu oda çocukları bunun için hep şehir değiştiriyordu her çocuğun ruhuna dokunmak akıllarına kazınmak istiyordu.
Cengiz Alp’in omzunu Babacan tavırla sıktı. Eğilmiyordu çünkü Alp neredeyse boyunu aşacaktı. “Yavrum benim gözüm her zaman üzerinde olacak tamam mı sakın korkma tanıdığım bir arkadaşımdır müdür bey adımın Cengiz olduğu kadar da eminim ki seni çok sever” Alp,”Cengiz abi çok sağol ben yük oldum size dimi 1 haftadır çok yük oldum işinizden ettim sizi,çok özür dilerim benden bir şey isteyin ben de yapamayım ne olur.” Cengiz karşısındaki çocuğa hafif bir tebessüm sundu. “Sen vatanına milletine hayırlı bir evlat ol ve oku ben senden başka bir şey istemem evlat” Alp o zamana kadar ne mesleği yapacağına karar vermemişti,karşısındaki bu adama baktıkça değil ondan korkmak ona karşı sonsuz güven duyuyordu. Askerliği çoğu yerde duyuluyordu. O an karşısındaki adama bir söz verdi. “Cengiz abi sana söz senin gibi yiğit,vatanıma milletime hayırlı bir evlat ve asker olacağım,andım olsun” Cengiz,”Söz verdin bak,yapamazsan alırım ayağımın altına” Alp,”Söz, yemin ederim” “Koçum benim” Keskin,”Ben de asker olacağım,söz!” İki evladına gururla baktı. “Aslanlarım benim” İkisini de kendine çekerek sıkıca sarıldı. Ecre koşarak babasının resmen kucağına atladı. “Baba bende yaaaa” “Başımın belası diyerek tek eliyle kızını kucağına aldı” Karşısında onları izleyen izeme baktı ve göz kırptı. “Gel güzel yavrum sensiz hiç olur mu” masumca amcasının gözlerine baktı izem. “Geleyim mi” “Gel” Sıkıca sarıldı amcasına o amcasına sarılırken arkasından beline bir kol daha dolandı. Kim veya kimin olduğunu sorgulamadı o tutuşu o kadar çok sevdi ki sesini bile çıkarmadı,başını amcasının göğsüne yasladı. “Amca...” “Söyle kızım” “Aynı babam gibi kokuyorsun...barut gibi”
2012 DİYARBAKIR
“Amca ben yetimhaneye gidiyorum!!!” Amcası mutfağa gelerek izemin yanına geldi yanağına kocaman bir öpücük kondurdu. “Yine tatlı mı yaptın güzel kızım” “Evet Alp’e götüreceğim çok seviyor çilekli pastayı” Cengiz kaşlarını çattı. “Sen niye Alp’e hep tatlı yapıyorsun,kıskanıyorum ama burda biricik amcan var bize yapmıyorsun” İzem şaşkın şaşkın amcasına baktı. “Amca size de yapıyorum ya hem ben bir kaç dilim aldım sadece,eğer yani masraf oluyorsa yapma-“ Cengiz,”Yavrum ben öyle bir şey mi dedim takılıyorum sadece” İzem,”Kızmadın yani” İzemi başından tutup kendine çekti. “Yavrum niye kızayım,kıskanıyorum sadece hem siz niye bu kadar yakınsınız” İzem güldü. “Of amca ya aynı Ferhat abim gibisin o da Alp ile beni kıskanıyor” “Haklı valla aferin ferhatıma” Gülerek amcasının göğsünden geri çekildi. Masada ki kabı alarak bir poşete koydu amcasının yanına gelerek parmak uçlarında kalktı ve kocaman bir öpücük bıraktı. “Ben gideyim artık bugün Alp’in sınav sonuçları açıklanacaktı beraber bakacaktık” “Tamam bekle burda bir şey vereceğim sana” Cengiz içeri geçti. Çekmecesinin içinden çıkardığı hediye paketine baktı. “Umarım kazanmışsındır oğul sana söz bir ömür bir elim yakanda olacak,sen her şeyin en iyisini hak ediyorsun” Mutfağa gidecekken izemin salonda kapının önünde onu beklediğini gördü. Hediye paketini İzeme uzattı. “Bunu Alp’e ver kızım eminim sınavı kazanmıştır” İzem amcasına bakakaldı. “Telefon mu aldın amcaa!” Güldü. “Evet, kesin kazanmıştır sınavı bu da çalışmasının karşılığı eğer geri göndermek falan isterse sakın alma tamam mı” “İzem amcasının boynuna sarıldı.” “Amcammm sen varya bir tanesin!” “Tamam tamam hadi git daha fazla bekletme çocuğu” İzem çekincence amcasına baktı. “Yoo beklemez benim bir işim var sen geç ben giderim” Tek kaşını kaldırarak karşındaki kıza baktı,Cengiz” sonra aklına gelen şeyle kocaman bir kahkaha attı. İzem öne atılarak amcasının ağzını kapattı. “Ya amca sussana uyanacaklar” “Deli kız” “Ama ne yapayım senin tişörtlerin çok büyük oluyor,keskinin tişörtleri daha iyi” “Tamam sessiz ol ama” “Tamam” yavaş adımlarla keskinin odasına girdi dolabına doğru gitti ve yavaşça kapağını açtı. İçerisinden siyah bir kısakol alarak siyah askılı üstünün üzerine hızlıca giydi. Tam arkasını dönecekti ki bir bedene çarpmasıyla geri sendeleyip dolaba çarptı. Gözlerini yavaşça açarak karşısındaki abisine baktı. “Abicim” “Efendim güzel kardeşim” “Günaydın” “Sanada günaydın” “Nasılsın” İzemin üstündeki tişörte tek kaşı hava da baktı. “Bilmem nasılım” İzem Keskinin omzuna iki kere yavaşça vurdu. “İyisin iyi turp gibisin maşallah,neyse ben seni rahatsız etmeyeyim sen uyumaya devam et” diyerek tam sıyrılıyorduki Keskin onu kolundan tuttu. “Yalvarırım giyeyim ya ne olur zaten hiç kirletmiyorummm nolurrrrrrr Alp’in yanına gidicem zaten hımm lütfennnn” “İyi peki” İzem şaşkın şaşkın karşısındaki kendinden sadece iki yaş büyük çocuğa baktı. “Nasıl bağırmayacak mısın benim tişörtümü niye giyiyorsun diye” “Hayır” izem karşısındaki çocuğun yanaklarından tutup kafasını sağa sola çevirdi. “Başına bir şey mi düştü senin” “İzemm! Ya şimdi bu odadan çık yada o tişörtü rüyanda görürsün” İzem hemen ellerini geri çekti. Odadan koşarcasına çıktı. Arkadan da bağırmayı ihmal etmedi. “Seni çookkk seviyorummmm keltoşş” Okul bittiği için saçlarını sıfıra vurdurmuştu neden böyle bir şey yaptığını da anlamıyordu. Ama bu izem için çok iyi olmuştu sürekli onunla dalga geçiyordu. Kapıdan hızlıca çıktı,ayakkabılarını giyerek merdivenlerden aşağı indi ve hızlıca yetimhaneye doğru koşmaya başladı. Camdan amcasının “Koşma!” diye bağırışını duysa da vakti yoktu. Pasta yapma uğruna Alp’i tam 45 dakikadır bekletiyordu Alp’in telefonu olmadığı içinde ona haber gönderemiyordu. Alp aslında izemin yanına gelebilirdi ancak izem ısrarla kendisinin geleceğini söylediğinde onu beklemeye karar vermişti. Ancak izemin başına bir şey geldiğini düşünerek tam odasından dışarı çıkıyordu ki karşısında nefes nefese kalmış bir izem ile karşılaştı. Korkuyla izemi kollarından tutup kendisine bakmasını salladı. “İzem!,izem iyi misin biri bişey mi yaptı niye nefes nefesesin” İzem güldü. “Yok bir şey olmadı” elindeki poşeti kaldırdı ve Alp’e gösterdi. “Sana çilekli pasta yapmıştım o yüzden geç kaldım kusura bakma” “Sen...sabah sabah benim için pasta mı yaptın” “Evettt aynen öyle yaptım Alp’in elinden tutarak onu odaya geri soktu. “Hadi sonuçlara bakalım.” İzemin kolundan tuttu. “Nerden bakıcaz bu odada bilgisiyar yok müdür beyin yanına çıksak” İzem elindeki telefonu gösterdi. “Benim telefonumdan baksak olmazmı” “Olur...” İzem Alp ile birlikte onun yatağına oturup telefonu Alp’e uzattı. Alp titreyen elleriyle sisteme giriş yaptı sonucunu girdi ve sayfa açıldı anında gözünü ekrandan çekerek telefonu İzeme uzattı. “Sen bak,korkuyorum” İzem anında ekranı kendine çevirerek sonuca baktı.
İSTANBUL MİLLİ SAVUNMA ÜNİVERSİTESi KARA HARP OKULU
“Alp...” “Kazanamadım dimi olmadı,beceremedim” “Alp” “İzem çok özür dilerim size de söz vermiştim çalışmıştım da ama yetmemiş bellik-“ “ALP KAZANMIŞSIN!” “Özür dil- kazanmış mıyım” hızla telefonu izemin elinden çekip sonuç ekranına baktı. “Kazanmışım...” İzem hızlıca kollarını Alp’in boynuna doladı. “Başardın...sonunda başardın Alp” Alp İzeme öyle sıkı sarıldı ki hiç bırakmamak istercesine sarıldı başını saçlarının arasına gömdü. Uzun uzun kokladı o mis kokan saçlarını. Cennet kokuyorlardı tarifi yoktu bu kokunun. Belki yanlıştı hissettikleri belki küçüktü izem ama seviyordu işte insan kalbine söz geçiremiyordu. Belki ilerde bir şansları olurdu belki izem büyüyünce küçük de olsa bir şansları olurdu,bırakmazdı izemi bırakamazdı. Ablasının öldüğü gün mezarının başından kalktıktan sonra intahar etmeyi planlayan o çocuğu mezarın başında bir melek karşılamıştı...izem, Alp onun sayesinde kazanmıştı bu sınavı onun sayesinde ölümden vazgeçmişti. Saçını okşadığı o ilk gün sanki yeniden doğmuştu. Merak etmişti izemi,nasıl biriydi annesi,babası,abisi ölmüştü ama vazgeçmemişti, belki onunda yaşamak için bir nedeni olurdu. Olmuştu da, yaşama tutunmak için tek bir sebebi olmuştu. O sebep İzemdi...
“İzem...” dedi. “Teşekkür ederim” Hala birbirilerine sıkı sıkı sarılıyorlardı. “Ben ne yaptım ki” içli bir nefes dışa vurdu. “Ne yapmadın ki” “Hım” “Yanımda oldun,inandın teşekkür ederim...” “Rica ederim” İzem geri çekildi. Poşetin içindeki hediye paketini çıkararak Alp’e uzattı. “Alp bunu amcam sana gönderdi.” Alp,”İzem bune” Gülümsedi.”Aç bak” Keskin hızlı ve anlamaz gözlerle paketi açtı içindeki telefon kutusunu görünce dondu kaldı ve anında paketi İzeme uzattı. “İzem asla almam bunu asla,amcana geri ver bunu çok pahalı bu,ben asla alamam bunu” Alp çalışıyordu ama bir telefon alacak kadar para biriktirememişti. “Alp saçmalama” “İzem” “Alp amcam asla bana bu paketi geri getirme bu Alp’in dedi çalıştığının karşılığıymış” “İzem,neden” “Ne neden” “Hiç ben ben çok seviyorum...hepinizi” “Bizde seni çok seviyoruz al işte hem konuşuruz sürekli olmazmı” “Olur...” “Alp birde ben sana bir şey aldım” “Sende mi” “Evet param buna yetti kusura bakma” diyerek elindeki kutuyu Alp’e uzattı. Alp hızlıca kutuyu açtı. Kolye...ucunda yıldız simgesi olan bir kolye. “Beğendin mi” “Çok...çok beğendim” İzem şaşkınca Alp’e baktı. “Ben hayır alamam falan demeyecek misin yani” Alp güldü. “Senden gelen her şey benim kabülüm asla reddetmem” kendisine çekti ve sarıldı. “Teşekkür ederim” “Rica ederim” “Takayayım mı kolyeyi” Kutunun içinden kolyeyi uzattı. İzem Alp’e yaklaşarak kolyeyi güzelce taktı ve hemen geri çekildi. Alp ile yakın olduğu her zaman anlamlandıramadığı bir şekilde utanıyordu. Alp boynundaki kolyeye baktı. “Çok güzel...” “Çok yakıştı gerçekten” “Teşekkür ederim” “Pastayı yiyelim mi sonra da biraz dolaşırız” “Yiyelim” Alp dikkatlice pastanın kapağını açtı poşetin içinden bir çatal alarak duvara yaslandı. Yanında ki boşluğa iki kere vurdu. “Gel sende” İzem hızlıca Alp’in yanına duvara yaslanacaktı ki Alp onu durdurdu. İzem ne oldu dercesine karşısındaki çocuğa baktı. Alp sırtındaki yastığı alarak izemin arkasına koydu. “Yaslan şimdi” “Ama senin de belin ağrır” “Boşver beni,yiyelim artık şu pastayı canım çekti” İzem”E hadi ye” Alp önündeki pastadan bir çatal alıp ağzına attı. Gözlerini kapattı. İzem,”Eee beğendin mi” Gülümsedi.”Her seferinde nasıl bir öncekinden daha da güzel yapabiliyorsun aklım almıyor.” İzem onu beğenmesine sevinerek pastadan oda bir çatal aldı. “Afiyet olsun” Alp ile pastayı yerken Alp’in gözü İrem’in üstüne takıldı. İzem kaşlarını çattı. “Bir şey mi var üstümde” “Keskinin tişörtü değil mi bu” “Evet çok rahat bol da oluyorlar hoşuma gidiyor bende giyiyorum işte” “Öylemi...” “Hıhım” O an sorduğuna kendisinin bile şaşırdığı bir soru yöneltti. “Ben de sana tişörtümü versem giyer misin” İzem şaşkınca Alp’e baktı. “Verir misin ki” Alp korka korka şu soruyu sordu.“Veririm de sen giyer misin” İzem hızlıca yerinden doğruldu. “Evet giyerim ay lütfen ver çok istedim şuan” Alp hızlıca yerinden doğruldu ayni zaman da izemi de elinden tutarak kaldırdı ve dolabına götürdü. “Hangisini istersen onu al” İzem gözüne kestirdiği beyaz tişörtü seçip aldı. Alp keskinden de kalıplıydı. Bu tişört ona fazla büyük gelebilirdi ama olsundu sonuçta bu tişörtü Alp ona vermişti,giyerdi. “Çok teşekkür ederim. bu tişörtü...bir ömür boyu saklayacağım”
📖✨
Sonuçların açıklanmasının üzerinden tam bir ay geçmişti. Bugün Alp İstanbul’a gidiyordu. Keskin,Ecre, ben,amcam Alp’i havalimanına uğurluyorduk. Alp İstanbul’a yetimhaneden tanıştığı bir arkadaşıyla kalacağını söylemişti. Aynı üniversitedelermiş. Arkadaşını hiç görmemiştim ama amcam her şeyi araştırmıştı. Arkadaşı ne yapmış ne etmiş kiraya bir ev bulmuştu Alp de onunla birlikte kalacaktı. Amcam ne kadar yardım etmek istese de Alp kesinlikle reddetmişti.Alp, ’Abi her şeyi yaptınız benim için telefon bile aldınız bırakın da artık kendi ayaklarımın üzerinde durayım’ diyerek amcamın teklifini reddetmişti. Alp herkesle sarılmıştı sıra bendeydi. “İzem” kollarını açmıştı. Hızlıca o kollara atıldım ve sıkı sıkı sarıldım. “Alp...” “Benim tişörtümü giymişsin” “Sen gidiyorsun diye” daha sıkı sarıldım. Alp,“Konuşalım hep tamam mı her aradığımda aç,sende ara beni” “Ararım,ben çok özleyeceğim seni” Öyle bir derin nefes çekti ki içine ama sadece ben duydum. Normalde kafasını saçlarıma gömerdi. Ama amcam var diye çok yakın davranmak istemiyordu. Sevmemiştim bu halini onun bana sıkı sıkı sarılmasını,onun kokusunu... çok seviyordum. Benden ayrıldı. Bir kutu uzattı. Gözlerim dolu doluydu. “Bu senin için” “Bana mı” “Evet” Kutuyu hızlıca açıp içine baktım. Ay simgeli bir kolye. “Bende sana yıldızlı almıştım” “Aynen öyle bende ay alayım dedim” Güldüm.“Çok güzel çok teşekkür ederim” “Senin kadar değil...” Kalbim fazlasıyla hızlı atıyordu. Tam bir şey diyeceksen aramıza iki adet boğaz temizleme sesi geldi. Amcam ve keskin garip ve anlamlandıramadığım bir şekilde bize bakıyordu Ecre ise gülerek. “Ne oldu” Alp,”Neyse görüşürüz,arayacağım dikkat et kendine” “Sende” Amcam,”Hadi oğlum sağlıcakla kal indiğinde de sakın aramayı unutma herhangi bir ihtiyacın olduğunda da çekinmeden ara” “Çok sağol abi her şey için çok teşekkür ederim” Keskin,”Görüşürüz dikkat et” Alp kafasını salladı. Ve hepimize derin bir tebessüm ile baktı ve arkasını dönüp ilerlemeye başladı. Tam otobüse binecekken arkasını döndü hepimize göz gezdirdi gözleri en son bende durdu. Öyle bir baktı ki bana daha önce hiç böyle bakmamıştı. Öyle güzel baktı ki o an o gözler de kayboldum sanki, bana el salladı ve araca bindi,gözden kayboldu...
4 YIL SONRA “Of keskin hadi git ne olur yalvarırım git başımdan,ders çalışıyorum!” “Tamam,tamam yapmıyorum bir şey oturuyorum alt tarafı” “Dikkatimi dağıtıyorsun” Çapkınca gülümsedi ve saçını geriye doğru attı. “Sağol güzelim,dikkat dağıttığım doğrudur” göz devirdim. “Ya bir siktir git!” Yerinde doğruldu. “Pühhh,küfür de etmeye başlamış terbiyesiz” “Keskin!” “Tamam ya bir şey demedim,kızım dolaşalım diyorum çıkmıyorsun bir başını kaldır şu masadan” “Keskin bak sen istediğin üniversiteyi kazandın ben de çalışıp kazanmak istiyorum anladın mı” “Nereymiş istediğin üniversite” “Bologna Üniversitesi!” “O nerde lan öyle bir yer duymadım ben” “İtalya’da!” “Bir dakika sen İtalya’ya mı gitmek istiyorsun” bu soruyu dehşetle bana sormuştu benle ne kadar uğraşsa da ben onun kız kardeşiydim beni kardeşi gibi seviyordu,biliyordum. İtalya’ya gitmek istediğimi şu an söylemeyecektim ağzımdan kaçırmıştım...
Ciddi bir tavırla yanıma gelip masanın yanındaki bir sandalyeyi çekip oturdu ve ellerimi tuttu. “İzem...neden biz mi bir şey yaptık çok uğraştım seninle bunalttım mı seni bu yüzden mi gitmek istiyorsun bak ben seni çok seviyorum kardeşim benim sevdiğim için uğraşıyorum eğer benim yüzümden gitmek ist-“
“Saçmalama keskin ne alakası var” “Ulan neden gitmek istiyorsun o zaman” “Keskin ben...bilmiyorum orada okumak istiyorum” biliyordum uzaklaşmak istiyordum bazı şeylerden, bazılarından, bazı insanlardan... “Hem orda Ferhat abi de var biliyorsun” Ferhat abi ne kadar yurt dışı bağlantılı görev varsa oralarda olurdu bu senede italyadaydı. Ona İtalya’da okumak istediğimi söyleyince öyle sevinmişti ki anlatamam ne evlenmişti ne de bir çocuğu vardı ama biliyordum ben öz olmasamda onun kızıydım. Alp...Alp öyle uzak davranıyordu ki bana artık tanıyamıyordum onu,eskiden o kadar yakındık ki şu bir yılda ne olduysa konuşmalarımız azalmaya başlamıştı. Artık ayda bir kere bile konuşmuyorduk. Konuştuğumuzda ise sesi o kadar stresli geliyordu ki korkuyordum. Başkası olsa geçmiş gitmiş bir arkadaşlık derdi ama ben diyemezdim.
Ben ona aşık olmuştum. Ben Alp’e deli gibi aşık olmuştum. Gittiği senelerde her gün konuşuyorduk. Beni kendine öyle bağlamıştı ki ondan başkasını göremez olmuştum. Asla açılmamıştım ona çünkü onun için küçüktüm. O 22 yaşında ben 18 yaşındaydım kısaca onun için bir arkadaştan belki de bir kardeşten fazlası değildim. Belki sevgilisi vardı o yüzden benden uzaklaşıyordu. Olabilirdi,kesin çok yakışıklı olmuştu. Burdan gittikten sonra birbirimize asla fotoğraflarımızı göndermemiştik. Niye göndersinki zaten ben onun için ne ifade ediyordum,koca bir hiç. Sadece arada bir görüntülü konuşuyorduk o kadar.Olsun bu zamana kadar çok iyiydik ne oldu bilmiyorum. Aylar önce ilk görevine çıkmıştı görevden geldikten sonra bana öyle garip davranmıştı ki onu tanıyamamıştım. Her dediğimi geçiştirip durmuştu belki de benim gibi biriyle uğraşmak istemiyordu. Normalde üniversiteyi onun ilk görev yerinde yani şuan bulunduğu yer olan ankara da okumak istiyordum ama bana bu kadar uzak davranan bir adamın yanında değil kalmak gözümü bile değdiremezdim tam iki hafta sonra sınavım vardı kazanırsam eğer tercih yapacaktım. Ferhat abimi de özlemiştim amcamlar ilk başta karşı çıkacaklardı ama sonra beni anlayacaklardı. Onlara tabi ki Alp’i anlatmayacaktım sadece yurt dışında okumak için can attığımı ve Ferhat abimi özlediğimi bileceklerdi,hepsi buydu.
“İzem saçmala kızım biz senden nasıl ayrılacağız”
“Abi-“ “İstemiyorum,lan gitme kızım benim mezuniyetimde yanımda olamayacaksan,ulan doğum günlerimizde birbirimizin yanında olamayacaksak ne anlamı var be hadi beni sevmiyorsun,lan Ecreyi de mi sevmiyorsun o sensiz ne yapacak burda okusan olmaz mı” öyle masumca sordu ki gözleri doldu. “Mal mal konuşma keskin salak mısın seni de çok seviyorum ben ama” “Ama” “Ama...orada okumak istiyorum farklılık olsun ne bileyim işte” “Sen eğer kazanırsan gerçekten gidecek misin” “İnşallah” “İzem...” diyerek beni kendine çekti. “Off,durduk yere beni ağlatma şimdi” “Kazanacaksın o kadar eminim ki o sınavı kazanacaksın ve gideceksin,Allah kahretsin” “Keskin yapma şöyle nereye gidiyorum sanki, okulumu bitirip geleceğim yıllarca orada kalacak halim yok ya.” Kalmıştım. “Hem nerden biliyorsun kazanacağımı daha orta da fol yok yumurta yok” Beni kendine öyle çekti öyle sıkı sarıldı ki ben bunca zaman sonra Keskin’in yine beni çok sevdiğini anlamış oldum. “Gerizekalısın,öyle bir gerizekalısının ki kendindeki ışığı görmüyorsun...” “Abi,kazanır mıyım ki” Saçlarımdan öptü. “Kazanırsın...”
22 TEMMUZ 2016 Sonuçlar açıklanmıştı.Gidiyordum. Amcam,”Güzel kızım, hadi çıkalım” öyle zor olmuştu ki onları ikna etmem Ecre gözümün önünde hıçkıra hıçkıra ağlamıştı. Keskin, o bile ağlamıştı. Ağlarlardı biliyordum ama amcam. Gecenin bir vakti onun ağlama sesini duyunca mahvolmuştum.
“Amcam” dedim. Saçlarımı okşadı. “Söyle güzel kızım” “Ben...annelerim yanına gitsem olur mu” “Gelmemi istersen-“ “Tek kalmak istiyorum,lütfen” “Tamam,canımın içi dikkat et kendine biz seni burada bekliyoruz” Başımı salladım hızla evden çıktım. Mezarlığa doğru yürümeye başladım. Burdan 15 dakikaydı. Yürüdüm,aileme yürüdüm.
📖✨
“Annem”dedim. Ağlıyordum. “Anne gidiyorum ben,anne başardım hani sen küçükken demiştin ya bana” burnumu çektim. “Benim oğlumla kızım biz yanların da olsak da olmasak da her istediğini yapar” “Yaptım annem ilk kez bir şey çok istedim ve yaptım” Ellerimdeki koca çiçekleri annemin,babamın ve abimin mezarına tek tek bıraktım. “Abi,kardeşin büyüdü” gözyaşlarımın arasında güldüm. “İtalya ya bile gidiyor” “Keşke sen de olsaydın yanım da bari sen olsaydın be abi niye yoksun ki” ağlıyordum. “Ama biliyor musun Keskin bana çok iyi bir abi oldu,gidiyorum diye ağladı abi mahvoldum ben Ecre gideceğim haberini alınca her gece benimle uyudu. Şımarıklık yapardı bazen ama hiç yapmadı biliyor musun dediki bana seni çok seviyorum ben dedi,benim kız kardeşim oldu abim”
“Babam, derler ya amca baba yarısıdır diye. Kimse senin yerini tutamaz ama amcam o kadar iyi davrandı ki bana, beni çocuklarından ayırmadı saçlarımı okşadı bazı geceler yanımda uyudu. Baba amcam o kadar iyi bir insan ki hepimize yetti. Hepimize tüm sevgisini verdi. Baba amcam benim için ağladı ya ağladı hıçkıra hıçkıra ağladığını duydum ben amcamın, ben gerçekten sevilecek bir insan mıyım yoksa siz benim ailemsiniz diyemi beni sevdiniz” Güldüm.”Şuan karşım da olsan bana çok kızardın biliyorum, o nasıl söz falan derdin hatta seni sevmeyecek insan daha anasının karnından doğmamıştır falan derdin,eminim”
“Ama ben birini öyle sevdim ki baba onun da beni belki ya belki birazcık da olsa sevebileceğini düşünmüştüm,sevmedi niye sevsinki zaten benden daha güzel çok kız vardır. Gelecekti baba belki bir umut gelecekti,gelmedi.”
2015(GEÇMİŞTEN BİR KESİT) “Alo” “İzem” “Alp çok özlemişim” “Sesine hasret kaldım kızım, o kadar çalışıyorum ki yemin ederim vaktim olmadı arayamadım” Güldüm.”Alp dün konuşmuştuk ya zaten abartmasan mı” “Abartırım,benim günün her saati seninle konuşmam lazım yoksa kötü hissediyorum kendimi” Güldüm. “Allah Allah” Aynı şekilde o da güldü. “Ne yapıyorsundersler nasıl iyi gidiyor mu bari” “Evet,yani şu an için çok iyi” “Tıp istiyorsun dimi” “Evet kendime uygun başka bir meslek düşünemiyorum” “Düşünme o zaman direkt tıp oku doktorluk çok yakışır sana,başaracağına eminim” “Bu bir motivasyon konuşması mı” Güldü.”Yani öyle de denebilir ama bir konuşmaya ihtiyacın yok bence kesin başaracaksın” Derin bir nefes verdim. “İnşallah” Sonra aklıma gelen şeyle hızlıca konuşmaya başladım. “ALP!” böyle bir anda çıkışlarıma alışık olduğu için artık normal karşılıyordu. “Söyle küçük hanım” “Ay şöyle demesene çok sinirim bozuluyor” “Tamam tamam hadi söyle” “Ya biliyorum sonuç açıklanınca ne bileyim tercih zamanında burda olamayacaksın ama 22 Temmuz da buraya gelebilir misin,Alp yıllar oldu seni görmeyeli” “Tanıştığımız tarih yani” “Evet” Derin bir nefes verdi.”Gelirim,eğer görevden sağ dönersem sana söz ne olursa olsun gelirim” Kaşlarımı çattım. “Şöyle konuşup benim canımı sıkma” “Tamam ama biliyorsun dönemeyebilirim-“ “Of Alp” “Tamam sustum” “Geleceksin bak” “Geleceğim sana sözüm olsun bir elim bir ayağım tutmasa da sana geleceğim...” “Erken gel” “Gelirim...”
22 TEMMUZ 2016 Saat tam 12 olmuştu ne bir gelen vardı ne de giden aylardır konuşmamamıza rağmen dün gece ona mesaj atmıştım 10’da burada olacağım diye ama yoktu. Mesaja bakmamıştı bile. Tam 2 saattir onu bekliyordum. Gelmiyordu. Telefonum çalmaya başladı,belki bir umut o aramıştır diye heyecanlanmıştım ama amcamın aradığını görünce hevesim kursağamda kalmıştı. Telefonu açtım. “Efendim amca” “Kızım bir buçuk saat sonra uçak kalkacak havalimanına gitmemiz lazım” Acı bir tebessüm belirdi dudaklarımda, “Tamam amca geliyorum” “Sen gelme biz mezarlığın ordan geçerken seni alırız tamam mı” “Tamam amca seni çok seviyorum” “Bende kızım bende çok seviyorum” diyerek telefonu kapattı. “Gelmedi anne,niye gelsin ki zaten” Annemin,babamın ve abimin mezarının başına geçerek tek tek dua okudum. Son kez onlara veda ettikten sonra Ezgi ablanın mezarının başına geçtim. Ezgi. Alp’in Ablası. “Ezgi abla” dedim mezarını sularken. “Bak yine ben geldim,kabul aldım İtalya’dan okumaya gidiyorum” “Alp seni bana çok anlatmıştı,öyle güçlü öyle güzel bir kalbin varmış ki senin, keşke tanışabilseydik” “Abla Alp gelmiyor” gözümden yaş aktı. “Gelmeyecek de zaten,kendine çok iyi bak olur mu abla seni tanımasamda çok sevdim,sana tekrar geleceğim,sözüm olsun” diyerek mezarın başından kalktım. Saate baktım. Bir korna sesi duyuldu amcamlar gelmişti. “Gitme vakti...” diye mırıldandım ve son defa arkama baktım. “Sizi çok seviyorum,çok” diyerek hızlıca arabaya yöneldim ve arka koltuğa oturdum.Ecre bana sıkı sıkı sarıldı. Dikiz aynasından bizi gören keskin aşağı indi ve benim kapımı açtı. Ne oldu dercesine ona baktım. “Kay yana” yana kaydım yanıma oturup koca kollarıyla ikimizi de sardı. Bu sırada araba hareket etti. “Biz sensiz ne yapacağız be cimcime” “Keskin ölüme gitmiyorum ya alt tarafı İtalya işte” kaşlarını kaldırarak bana baktı. “Alt tarafı italyaymış görende bakkalla ev arası sanacak” Bu halde bile beni güldürmeyi başarmıştı. Gözleri elimde sımsıkı tuttuğum çantaya kaydı. “Ne var çantanın içinde” “Gereksiz şeyler” “He öyle sıkı sıkı tutunca önemli sandım.” Elimi geçiştirircesine salladım. “Dedim ya gereksiz şeyler” o çantanın içinde sevdiğime yazdığım sayısız mektup vardı asla göndermediğim ve asla da gönderemeyeceğim.
📖✨
“Burda bir abin ve kız kardeşin olduğunu sakın unutma” “Unutmam” Keskin ve Ecre ile vedalaşmıştık sıra amcama gelmişti. Sıkı sıkı sarıldım ona. “Amcam” “Kızım benim yavrum” saçlarımı okşuyordu. “Kendine dikkat et olur mu ne olursa olsun yapmaya hazırım” “Tamam söz ne istersem söyleyeceğim sizi de her gün arayacağım” “Aferin kızıma” son bir kez herkesle sarılıp gözden kayboldum. “Görüşürüz annem,babam,abim görüşürüz sevdiğim...hiç bir zaman kavuşamayacağım sevdiğim” diyerek yürümeye başladım. Ardımda kırık bir kalp bıraktığımı bilmeden o uçağa bindim.
37 SAAT SONRA
İtalya’ya gelmiştim. Havalimanında Ferhat abimi beklemeye koyulmuştum. Onun yanında kalacaktım. Telefonla aradığımda onu beklememi söyleyip telefonu kapamıştı. Yol boyunca ağlamış en sonunda dayanamayıp uyumuştum. Yol da aklıma gelen şeyle birlikte amcamı aramıştım. Mezarlığın 22 Temmuz’a ait kamera kayıtlarını istemiştim onun için çok kolay olmuştu yarım saat sonra bana kayıtlar gelmişti ama ne gelen vardı ne de bir giden. Benim sevdiğim bana gelmeye tenezzül bile etmemişti. Gözümden akan son yaşı sildim. “Sana sözüm olsun senin için bundan sonra tek bir göz yaşı bile dökmeyeceğim sevdiğim, tek bir göz yaşı bile...”
-GÜNÜMÜZ-
Nicecanlar göçüp gidiyordu bu vatandan nice ananın babanın yüreği dağlanıyordu. Neden, vatan için neden, toprak için neden, bu millet yerinde rahat uyusun diye. Yine bir şehit vermiştik toprağa. Aynı anda 2 mezar kazılmıştı o gün, biri askerimize biri de askerimizin yarenine. Doğmamış çocuklarının kokusunu soluyamadan gittiler bu diyardan. Gözlerimin önünde yitip giden üç can,üç koca hayat. Ağlamıştım hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. Ben ağlamayı sevmezdim aksine güçlü olmayı severdim ama annem öyle miydi değildi aksine bana hep şunu söylerdi. “Ağla güzelim ağla sakın çekinme ağlamak acizlik değildir ağlamak aksine bu aciz dünyada en büyük ihtiyaçtır” Onu dinlemiştim.Ağlamıştım. Mezarlar defnedilmiş biz de evimize gidiyorduk.Herkes etkilenmişti ama en çok da ben etkilenmiştim,çünkü ikisi de ellerimde can vermişti. Başımı Ecre’nin omuzuna yasladım sıkı sıkı sarıldı bana. Kendi küçüktü ama yüreği büyüktü. Bazen kendi kendime diyorum siz olmasaydınız acaba ben ne yapardım. Nasıl yaşardım,nasıl dayanırdım. Bilmiyordum. Arabada şu an ben Keskin Ecre Birkan ve Baran vardı. Onları askeriyeye bırakacaktık. Diğerleri evlerine dağılmıştı. Keskin,”Canlarım benim” dedi Ecre ile bana bakarak Ecre de benim gibiydi yıkılmıştı,çığlıklarımı duymuştu. Ecre ile Keskine baktık. “Bakın kendinizi böyle yıpratmayın” Ecre, “Abi...sonra konuşsak” Keskin,”Tamam” Başım yavaş yavaş düşüyordu yanımda Baran vardı. Kafam düşecek gibi oluyordu. Baran’ın rahatsız olmasından korkarak tekrar başımı Ecre’nin omzuna yasladım. Belki şu an için söylenmemesi gereken bir şey söyleyecektim ama olsundu yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. “Amca ben gidiyorum” Bir anda araba yavaşladı.Tam işitemedim ama sanki Baran’ın ‘yine mi’ dediğini duymuştum. Amcam,”Kızım ne demek gidiyorum yine mi” Yanlış anlamışlardı.”Öyle değil amca şey taşınacağım, bir sokak arkanıza uzak değil artık kendime ait bir evim olsun istiyorum yalnız kalmak bana iyi gelecektir” Ecre,”Abla çok mu sıktık biz seni o yüzden mi taşınıyorsun” “O nasıl söz” dedim. “Sadece dedim ya yalnız kalmak bana iyi gelecek” Amcam hiç beklemediğim bir sakinlikle bana baktı ve başını onaylarcasına salladı. “Tamam kızım ben konuşurum emlakçıyla” “Amca ben evi tuttum” Keskin,”Bize niye söylemiyorsun” “Söyleyecektim ama işte...” Amcam,”Tamam hele bir eve gidelim dinlen kızım dünden beridir gözüne bir damla uyku girmedi,sonra konuşuruz” “Sağol amca” diyerek gözlerimi kapattım.
“İzem,izem!hadi kalk geldik” Gözlerimi yavaşça araladım. “Ne oldu” “Eve geldik” Etrafıma bakındım arabada kimsecikler yoktu. “Diğerleri nerde” “Askeriyeye gittiler babamda arabayı bana verdi işte eve geldik,hadi kalk gidelim de yatağında uyu sıcak bir şeyler ısıtırım yersin yoksa hasta olacaksın” Yerimden kalktım arabadan inip kapıyı kapattım. Ecre’nin koluna girdim. “Sağol” Yavaş adımlarla binadan çıktık ve eve sonunda giriş yaptık. Tam odaya yürüyecektim ki adımlarım aksadı Ecre eğer beni tutmasaydı büyük ihtimalle yeri boylamıştım. Ecre beni tutarak odamıza götürdü ve yatağa yatırdı. Yavaşça üstümdekileri çıkararak uzandım. Elini alnıma koydu. “Abla sen yanıyorsun,çok ateşin var” “Yok bir şeyim biraz uyuyayım geçer” “Abla ne geçmesi ateş gibisin” “Yok bir şeyim Ecre” üstündeki kot ceketi sıyırarak kenara fırlattı. “Ben şimdi sana bir güzel çorba yapayım bir ağrı kesici de verdik mi iyileşirsin herhalde,iyileşirsin dimi” Hafif tebessüm ettim.”Sen büyüdün de bana mı bakıyorsun” gülümsedi gelip yanağımı öptü. “Sakın uyuma bak bir çırpıda çorbayı yapıp geliyorum tamam mı” Güçsüz bir sesle konuştum.“Tamam” Odadan çıkarken bir anne edasıyla söylenmeye başladı. “Hava soğuk da değil soğuk bir şey yediğinede şahit olmadım niye hastalandın acaba” “Bedenim değil de ruhum hastalandı be kızım” diye mırıldandım.
... Çorbayı yemiş güzelce ilaçlarımı içmiştim. Bana kalsa değil yemek su bile içmezdim. Ama bu evde buna karşı çıkacak üç insan vardı işte. Şimdi de yatağım da oturmuş elimdeki kaleme ve kağıda bakıyordum. Yine kendimi burda bulmuştum.
~Sevdiğim,aşkım,kavuşamadığım yine burda buldum kendimi. Yıllar sonra yine sende buldum kendimi. Çok mu zordu o gün o mezarlığa gelmek,çok mu zordu küçük ama kalbi büyük bir kızı sevmek. Gelseydin keşke,belki bir şansımız olur muydu diye düşünmekten kendimi yiyip bitirmezdim. Sen benden gittiğin günden beri çilekli pasta yemedim biliyor musun sen bana gelmediğin o günden beri ne oldu bilmiyorsun benim gecenin bir vakti ne yaşadığımı bilmiyorsun. Belki bir gün anlatırım ama o gün, bugün değil. Niye öyle soğuk davrandın bilmiyorum, bilmek de istemiyorum belki başka birine aşık oldun. Beni unutmaya başladın,umursamamaya başladın. Umarım bu yüzden benden gitmişsindir yoksa seni asla affetmem. O mezarlığın başında beni yalnız bıraktığın için bana gelmeye bile tenezzül etmediğin için seni asla affetmem. Belki öldün,belki yaşıyorsun bilmiyorum ama her şeye rağmen umarım yaşıyorsundur aşkım. Sen benden gittin ve beni bitirdin. Ama şunu bil ki yıllar geçsene üstünden bu kalp seni asla unutmayacak,bu kız sana aşık olduğu gün yeniden doğmuştu. Yine bu kız yüreğindeki aşkla dünyaya gözlerini kapatacak sana söz sevgilim bu kadın senden başka birini kalbinde taşımayacak...
Gözümdeki yaşları tek tek sildim zarfı katlayıp en alt çekmecenin içindeki en arkada bulunan kutuyu aldım. Kilidini açıp ona yazdığım ama asla onun okuyamayacağı zarflara baktım ve bir yenisini daha o kutuya ekledim kilidini çevirdim ve tekrar yerine koydum. Bu konuda rahattım ne olursa olsun bu evde kimse kimsenin eşyasını izni olmadan karıştırmazdı, ne olursa olsun. Üzerimdeki tişörtü okşadım. Onun tişörtüydü. Kokusu silinmişti ama olsundu. Onun olması bile bana yetiyordu. Yatağıma sessizce uzandım ve yorganı üzerime çektim. Yarın yepyeni bir gün beni bekliyordu.
📖✨
Çalan alarm sesiyle yavaşça gözlerimi araladım.Ecre’nin alarmı çalıyordu. Yavaşça kalkıp alarmı kapattım. Bugün kendimi daha iyi hissediyordum. O yüzden hastaneye gidicektim. Kurtarmam gereken canlar vardı. Kısacası depresyona girecek vaktim bile yoktu. Ecre’nin yatağının yanındaki boşluğa oturarak saçlarını okşadım. Yanağına uzun bir öpücük kondurdum. Anında gözlerini ovuşturarak yataktan doğruldu. “Abla sen niye kalktın hastasın çabuk geç yatağına!” Yatağımdan kalktım ve giyinme dolabıma ilerledim. “Hastaneye gideceğim o yüzden kalktım.” Ecre,”Ya saçmalamasana rapor alırız yat işte ya bayılıp kalırsan” Ecreye garip bir bakış attım. “Emin ol güzelim hastanede bayılmam herkes için daha iyi olur ne de olsa hastane” dedim. Ecre,”Çok komiksin ya” “Hadi hadi çok konuşma üstünü giyinde kahvaltıyı hazırlayalım.” Kafasını salladı o da kendi dolabına ilerledi. Bugün kendimi iyi hissediyordum. O yüzden hiç yapmadığım bir şey yapmak istiyordum. Altıma siyah dar pantolonumu üstüme siyah askılı bir atlet üstüne de deri ceketimle işte olmuştu. Makyaj masasının önüne geçerek saçlarımı düzleştirdim gözlerimin altına kapatıcı sürdüm. Dün gecenin izlerini kapatmam gerekiyordu. Göz kapağıma koyu bir far ve siyah göz kalemi çektim. Göz kalemi kahverengi gözlerime çok yakışıyordu biraz maskara sürdüm ve asıl bomba kan kırmızı mat bir rujla hazırdım. Takılarımı taktıktan sonra ayağa kalkıp kendime baktım. Biraz serseriye benzemiştim ama olsun her şeyin bir ilki vardır. Arkamı döndüğümde bana şaşkınca bakan bir Ecre görmeyi beklemiyordum. Göz kırptım. “Bu sen misin” ses tonu baya şaşkındı. “Bu gün değişiklik olsun istedim oldu mu” “Olmuş ay çok güzel oldunda bir garibime gitmedi değil kızım senin siyah giymişliğin var ama normalde daha renkli giyinirsin şimdi simsiyahsın” “Boşver hadi ben gidiyorum” “Ne demek gidiyorum kahvaltı yapmayacak mısın” “Yolda atıştırırım,amcamla Keskin’e gittiğimi söylersin” diyerek odadan çıktım. Çantamı koluma taktığım gibi dışarı fırladım. Eğer amcam benim kahvaltı yapmadan dışarı çıktığımı görürse çok kızardı heleki dünki halimden sonra. Merdivenlerden inerken yukarı elinde pastane poşetiyle çıkan bir adet Keskinle karşılaşmıştım. O kadar uykuluydu ki beni bile görmüyordu. Tam yanımdan geçip gidiyordu ki “Keskin!” Bana baktı. Sonra bir daha baktı. “İzem” dedi. Baya şaşkındı. “Efendim” “Kızım bu ne hal” “Üf seninle hiç uğraşamayacağım Keskin” diyerek poşetin içinden iki tane poğaça alarak kendimi binadan dışarı attım. Omuzumu duvara yasladım. Saate baktım birazdan gelirdi. Tam on dakika sonra karşı binanın kapısı açıldı. Hemen yanına koştum. “Arda” “İzem abla nasılsın” “İyiyim benide şu motorla bir hastaneye atabilirsen çok makbule geçer” “Motor köpeğin olsun İzem abla yeter ki sen iste” Arda 20 yaşında bir tıp fakültesi öğrencisiydi ara sıra bana soru sorardı bende cevaplandırırdım.Hastanenin sahibinin oğluydu. İyi çocuktu burnu havalar da değildi yani. Tek başına yaşıyordu. Babasından pek de yardım almıyordu. En azından maddi konuda. Uzunca konuşmuştuk el bebek gül bebek büyüyen insanlardan değildi yani. Ama bu motoru kendi imkanlarıyla alamayacağı aşikardı.
Bana elindeki kaskı uzattı. “Al abla tak sen” “Yok canım kalsın sen tak” “Abla ben canımı yolda bulmadım valla Cengiz albay beni yer” Kahkaha attım.”Tak şu kaskı hem sen benden gençsin” “Abla-“ “Ay hadi hadi geç kaldım” kaskı taktı. Motora bindi.”Gazamız mübarek olsun” bende saçlarımı topuz yapıp arkasına bindim. Gaza öyle bir kökledi ki muhteşem bir şeydi bu. Dakikalar sonra yavaşlamaya başlamıştı. Askeriyenin önüne gelmiştik. “Niye buraya geldik” “Abla beni beş dakika burda bekler misin hemen gelicem bir şey almam lazım” “Tabi canım beklerim git sen” “Sağol” diyerek kaskını bile çıkarmadan koşarcasına içeri girmeye çalıştı . Tabi sadece çalışmakla kaldı. Yüzüne doğrultulan silahlarla başındaki kaskı çıkartıp kimliğini göstermek zorunda kaldı ve sonunda içeri girebildi. Kafamı iki yana sallayarak güldüm. “Deli çocuk” Saçımdaki tokayı çevirerek saçlarımı serbest bıraktım. “Oh be dünya varmış” Birkaç dakika sonra önümde Arda belirdi. “Kusura bakma abla hadi gidelim” Başımı sorun yok dercesine salladım ve motora binerek hastanenin yolunu tuttuk.
📖✨
“Aynen öyle hanımefendi düzenli kullanımda her hangi bir şeyiniz kalacağını zannetmiyorum ama dediğim gibi çok güçlü bir ağrı kesidir gereksiz yere kullanmayalım lütfen” “Sağolun doktor hanım” Hastanın odadan çıkmasıyla bende odadan çıktım. Bugün nöbetim vardı iyiki de pantolon giymişim. Odamdan çıkarak kantine yöneldim,bir kahve almazsam kendime gelemeyecektim. Tam yönümü değiştiriyordum ki bir ses duydum. “BEYFENDİ HEMEN BURDAN GİTMEZSENİZ POLİSİ ÇAĞIRACAĞIM!!!” “GİTMİYORUM LAN GİTMİYORUM SANENE KIZIM DEĞİL Mİ LAN İSTEDİĞİMİ YAPARIM O OROSPUYA”
Sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladım.
“BANA BAKIN HEMEN BURDAN GİTMEZSENİZ-“ “NE YAPABİLİRSİN LAN KADIN HALİNLE ÇEKİL GİT ÖNÜMDEN ASABIMI BOZMA” diyerek hemşireyi yere itti tam karşısındaki odaya giriyordu ki kapıya giden kolunu tuttuğum gibi kendime çektim.
Hemşireye baktım. “Ne yaptı bu gerizekalı” “Doktor hanım kızına tecavüz etmeye çalışmış kızıda kaçıp hastaneye gelmiş benden yardım istedi odada şuan” Duyduklarımla resmen gözüm dönmüştü. Elimin içindeki eline tırnaklarımı sertçe geçirip duvara yasladım yakalarından tuttuğum kafasını sertçe duvara sayısız kere çarptım.Arkamda bazılarının ‘güvenlik çağırın’ seslerinden başka bir şey işitemiyorum.Bir çocuğa özellikle bir kız çocuğuna ellemeye kalkmış öylemi,bir çocuğa...
“SENİN AĞZINA SIÇARIM OROSPU ÇOCUĞU SENİN BELANI SİKERİM!” üstüne çıkmış dinlemeden yumruklarımı yüzüne indiriyordum.
“LAN SENİ ÖLDÜRÜRÜM İT ÖLÜMÜN BENİM ELLERİNDEM OLUR ANLADIN MI SENİ MAHVEDERİM!!!”
Yetmiyordu gebermezse içim rahatlamayacaktı çırpınıyordu ama kurtuluşu yoktu. Boğazını sıkmaya başladım. Kaç güvenlik beni adamın üstünden almaya çalışıyordu bilmiyorum ama durmayacaktım.
Biri resmen adımı haykırmıştı ama sikimde bile değildi.
“Seni öldürmezsem rahat edemem” yanımdaki güvenlikler çekilmişti.Biri beni belimden tutarak öyle güçlü bir şekilde çekmiştiki üstüne düşmüştüm ama yüzünü göremiyordum. Kollarımı çok sıkı tutuyordu.
“BIRAK!” “Bırakmam! Sakin ol yeter” “BIRAK BENİ” diye haykırdım. Karşımdaki adam korkuyla bir andan öksürüyor bir andan dehşetle benim yüzüme bakıyordu. Arkamda ki her kimse bir an için hafif gevşeyen kollarından çıkıp dehşetle bana bakan adamın üstüne atılıp tekrardan yumruk atmaya başladım. Adama o kadar vurmuştum ki bayılmıştı. Sikimde değildi. Birinin tekrardan beni çekmesiyle sert göğsüne yapışmam bir oldu. Yüzümü kaldırıp baktığımda karşımda Baran’ı görmeyi beklemiyordum. “Baran” “YETER!” Diye haykırdı. “Yeter adamın belasını siktin yetmedi mi!” Belimi o kadar sıkı tutuyordu ki ondan bir milim bile uzaklaşamıyordum. İkimizde vücudu birbirine yapışmıştı.
“YETMEDİ YETMEZ ÖLDÜRMEZSEM RAHAT ETMEM!” “VE BİR DAHA SAKIN BAĞIRMA BANA” Omzuna sağlam bir yumruk geçirdim. Baran,“BAĞIRMIYORUM SANA” Tam bir şey diyecekken araya güvenlik girdi. “Yüzbaşım adamı ne yapalım” İkimizde aynı anda ona dönünce sertçe yutkundu. “Bana bırakın ben bir güzel benzetirim onu” dedim. Baran bana sert bir bakış atarak güvenliğe döndü. “Karakola götürsünler ben gelmeden kimse adama dokunmayacak onun hesabını ben alacağım” “Baran bırak beni!” Bırakmadı. Aksine daha sıkı tuttu. “Hemşire sende kızın yanından sakın ayrılma,odanın başına da iki tane güvenlik dikin eğer o kızın başına bir şey gelirse sizi mahvederim”
Herkes onu onayladı ve dağıldı. Bana döndü elimi tuttu. “Sen de benimle geliyorsun” Kaşlarımı kaldırarak ona baktım. “Hadi ya başka isteğin var mı canım” “Yok” Kendimi ondan çekmeye çalıştım. “Ya bir siktir asabımı bozma benim” “Gelmiyor musun” Dibine girerek bağırdım. “GELMİYORUM” gözlerini bir saniyeliğine açıp kapattı. “Peki” dedi. Ben tam yola gelip gider sanıyordum ki olaylar hiç de beklediğim gibi olmadı. Kalçamdan tuttuğu gibi beni havaya kaldırdı ve omuzuma attı. “Ne yapıyorsun be bıraksana! Lan bırak beni” diye çırpınıp duruyordum.
Bir anda durduk. “Hah şöyle yola gel-“ “İzem hanım,bir sorun mu var” bu bana asılan Berk beydi. Hastanenin sahibinin iki oğlundan biri. Sevimsiz.
Baran araya girdi. “Sanane” Berk şaşkın bir ses tonuyla konuştu. “Ne demek sanene kadını kucaklamış götürüyorsunuz bunun neresi etik eğer indirmezse-“ Baran tehditkar bir ses tonuyla konuştu. “Eğer indirmezsem ne olur” Berk,”Polis çağırırım” Bir anda Baran’ın kucağından indim ve Berk denen o meymenetsize döndüm.
“Sizi bu konunun alakadar ettiğini düşünmüyorum eğer biraz daha çevremde dolaşmaya devam ederseniz uyarmakla kalmam el becerilerimi göstermek zorunda kalırım” diyerek Baran’ın elini tutup odama doğru yürümeye başladım. Bir andan da adama sövüyordum. “Gerizekalıya bak kendini ne sanıyorsun beyinsiz salak sıçacam onunda ağzına az kaldı yemin ederim mahvedice-“ Bir anda kapıya yaslanmamla sözlerim yarıda kesilmişti. Biz ne ara odaya girdik de Baran beni ne ara kapıya yasladı,anlayamamıştım.
Bir andan belimden tutup daha çok kendine çekti. Sinirli gözlerle ona baktım. “Sen de iyice alıştın herhalde bıraksana beni” Dinlemedi, “Kimdi o” “Lan bıraksana” “Kimdi o” diye tekrarladı sorusunu. “Kim ya manyak mısın be adam bırak beni” “Az önceki adam kimdi” onunla biraz oyun oynamak istiyordum. “Hangi adam” yüzüne bana yaklaştırdı. “Beni delirtmesene kadın polis çağırırım diyen o it kim” Yutkundum. Ama belli etmedim. “Bana sarkıntılık yapan biri” Sinirle gözlerini kapattı. Ona ne oluyorsa artık. “Adı ne” “AA ne yapacaksın nüfusuna mı alcaksın be adam” Bana öyle bir baktı ki ilk kez ondan korktum beni öyle bir çekti ki kendisine resmen nefes alamadım. Kokusunu buram buram hissediyordum. Tanıdık ama bir o kadar da yabancıydı bu koku... “Adı ne!” “Berk” “Tamam” dedi. Sonra ikimizin arasındaki mesafeye baktı ve gözlerini sıkı sıkı kapadı sanki tüm bedeni kasılmıştı. Omzuna tutunduğum elimde bir ıslaklık hissedince elime baktım. Kan vardı...
“Baran...” diye fısıldadım. Dehşetle yüzüne baktım.”Baran omzum kanıyor” Benim aksime sakin bir şekilde omzuna baktı. “Geçer şimdi boşver” “Ne demek geçer manyak mısın sen gel şu koluna bakalım” suçlulukla yüzüne baktım.
“Özür dilerim...ben omzuna çok vurdum dimi yaran o yüzden kanadı çok özür dilerim bilsem vallaha yapmazdım.”
Öyle güzel baktı ki bana bir an için kalbim hızlandı sanki.
“Sorun yok zaten yarayı kontrol ettirmek için gelmiştim,sen tuzu biberi oldun” dedi gülerek.
Sinirle kaşlarımı çattım. “Bide dalga geçiyor ya gel otur şu sedyeye bakalım” Bir anda kollarını serbest bıraktı o kadar alışmıştım ki beni tutmasına bir anda bırakınca sendelemiştim. Tekrar kolumdan tuttu. Yüzüne sinirle baktım. “Ya senin ayarın yok mu ya” “Yok” diyerek arkasını döndü. Sedyeye oturdu. Yanına giderek malzemeleri köşeye koydum. Tişörtü o kadar kan olmuştu ki böyle duramazdı. Yüzüne baktım. “Yanlış anlamazsan tişörtünü çıkarır mısın kan tüm omzuna yayılmış resmen” Bir anda kollarını kaldırıp tişörtü çıkarmaya çalıştı,dediğim gibi çalıştı.Yarası yüzünden canı acımış inlemişti. “Dur bekle ben yardım edeyim” Tişörtü benim yardımımla yavaşça çıkarmıştık. Çıkardığı tişörtü alıp kucağına koydu. Vücuduyla çok kısa bir an göz göze gelmiştim. Ama o neydi öyle ben hayatımda öyle bir karın kası görmemiştim omuzları zaten dağ gibiydi. Kafamı iki kere sallayıp vücuduna bakmayı kestim ve bandajı açtım. Bandajı açmamla yüzümü buruşturmam bir olmuştu. “Çok kötü olmuş yara niye pansumanını aksatıyorsun” Yarasına baktı. “Çok bir şey yok daha kötülerini de gördüm” Sinirli gözlerimi gözlerine diktim. “Daha kötü yaralar gördün diye yaralarına umursamamazlık yapma enfeksiyon kaparsa görürsün sen gününü”
Güldü. Yaraya hafif baskı uyguladım.“Gülmesene” gülmeyi bıraktı. Salak kafam yaraya niye bastırıyorsun ki yaranın üstüne hafifçe üfleyerek pansumana devam ettim. Bir kaç dakika sonra yarayı güzelce temizlemiş pansumanını yapmıştım. “Tamamdır bitti” “Sağol” “Rica ederim” Tam tişörtünü alıp giyecekti üzerindeki kanları görüp yüzünü buruşturdu.
Aklıma gelen şeyle dolabıma yöneldim keskinin tişörtlerinden biri bu dolaptaydı. Elime alıp Baran’a doğru yürüdüm. “Bu Keskinin yani sana olur mu bilmiyorum sen daha kalıplasın ama bir giy istersen elimden tişörtü alarak giymeye kalkıştı.
“Dur yine kanatacaksın yarayı.” Mavi tişörtü yavaşça alıp üzerine geçirdim. Uzaktan baktığımda biraz dar olmuştu ama olsun hiç yoktan iyiydi. “Biraz dar oldu ama idare edersin heralde” “Ederim” Tam kalkmıştı ki önünde durup yaralı omuzunu sıyırdım. “Dar ya yaraya değmesin böyle kalsın” Omzuna baktı. “Tarzanın şeyi gibi mi gezinicem” “Ay korkma karizman çizilmez” “Bak sen böyle dedin ya şu an geçti korkum” “Sus be” Susmadı. “O dövdüğün adam ne yaptı tam olarak bir şeyler tahmin ediyorum ama-“ “Kızına tecavüz etmeye çalışmış orospu çocuğu” “Küfür etme” “Takıldığın nokta şu an küfür ediyor olmam mı yani” “İzem” “Ne var” “Ben ilgileneceğim sen karışma tamam mı” Kollarımı birbirine bağladım. “Başka isteğin” Bana yaklaştı. “Yok” Uzaklaştım. “Yok ben onu dövememiştim. Sen gelmeseydin ne güzel geberir giderdi it ben şimdi ona gösteririm” diyerek kapıya yöneliyordum ki beni tekrar kendine çekti. Belki bu durumdan rahatsız olmam gerekiyordu ama ben rahatsız olmuyordum. Bana yaklaştı. “Sakın hiç bir şeye bulaşmıyorsun” boynundan tuttuğum gibi kendime çektim. İkimiz de birbirimize o kadar yakındık sadece bir anlığına gözlerimiz dudaklarımıza kaydı ve aynı saniyeler de bakışlarımızı geri çektik.
Tehditkar bir şekilde Baran’ın gözlerinin içine baktım ve fısıldadım.
“Bana,bana bir daha sakın emir verme yoksa seni mahvederim” Gözlerime derince baktı. “Sana emir vermedim, vermem de, haddim değil”
“Veremezsin zaten” Güldü.”Haklısın veremem”
BİLİNMEYEN KİŞİDEN Karşısındaki resimlere tek tek baktı. “Alp” diye mırıldandı. “İzemin,küçük kızımızın biricik sevdiceği,Alp.”
“Seni mahvedeceğim sizi bitireceğim özellikle sen Alp, sana bu dünyada da diğer tarafta da huzur yok”
Baran Alp Taşkın, andım olsun ölümün benim ellerimden olucak...
BÖLÜM SONU📖🔥 BÖLÜM NASILDI? YORUMLARINIZI BEKLİYORUM
|
0% |