Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@serifeuzun

Başıma dayanan silahla yumruk olan elim havada kalırken altımda ki şerefsiz bayılmıştı. Ben hala öylece dururken arkamda ki silah'ı başımdan çekmeden beni sertçe ayağa kaldırdı


"Sen benim buradan kurtulma biletimsin asker " dedi onun yüzünü görmesemde kaşlarımı çatarak yanıtldım onu


"Sen öyle san bu lafını sonra hatırlatırım sana " dedim benim sözlerimle silah' ı biraz daha bastırdı.


" göreceğiz onu asker bakalım gölge komutan askerine karşılık gitmeme izin verecek mi? Yoksa askerine veda mı edecek" dedi gölge komutan mı? Demişti o gölge de kimdi. Beni öte kalka evden çıkardı dışarı cıktığımızda etrafına bakarak konuşmaya başladı


"Gölge komutan askerin elimde ya gitmeme izin verirsin yada asker ölür "dedi itici bir sesiyle


"Hass"diye bir ses duymuştum bu abim' in sesiydi serefsizin seslenmesinden beş dakika sonra bütün tim açığa çıkarak bize yaklaşmaya başladı aramızda 30 adımlık mesafe kaldığı zaman şerefsiz tekrar konuşmaya başladı.


"Yaklaşma gölge komutan " dedi başıma daha fazla dayadığı silahla


"Tamam cavit yaklaşmıyorum bırak silah'ı ve teslim ol" dedi eray demek lakabı gölgeydi. Iyiymiş be. Şerefsiz kahkaha atıp


"Benim ne zaman teslim olduğumu gördün gölge komutan ya siz bırakın yada askerinize veda edin " diye yanıtladı eray'ı şerefsiz anladı tabi bütün itleri öldü canını kurtarma peşindeydi.


"Ezgi kanka korkma seni o şerefsizin elinde bırakmayız" dedi gökhan allah için oradan korkuyor gibi mi görünüyorum?


"Korkma kardeşim" dedi abim ya korkan yoktu ki bunlar neyin kafasındaydı.


"Ezgi mi? Ezgi adında erkek mi olur?" Dedi şerefsiz eray' a baktım


"Gözlerimden anla eray" dedim içimden sanki gözlerimden ne yapacağımı anlamış gibi başını aşağı yukarı sallayarak beni onayladı onun onayı ile bir adım öne giderek hızlı hareketle arkamı dönerek şerefsize kafa attım şerefsiz dengesini kaybedip yere düşerken silahını elinden alarak ona doğru tuttum


"Erkek değilim şerefsiz ama erkek gücüne sahibim" dedim gökhan ve yusuf onu kollarından tutup kaldırınca göz göze geldik benden böyle bir atak beklemediği için şaşkınlıkla bana bakarken kafamda ki asker şapkasını çıkarıp ona baktım.


"İlk defa düşmanlarımdan olan bir kadına hayran kaldım" dedi şerefsiz

Abim onun sözüyle ona doğru bir adım atsa da onu murat ve adını bilmediğim başka bir asker durdurmuştu.


"Bakalım sorguya da hayran kalacakmısın cavit" dedi eray kaşları çatık bir şekilde


"Sorguyu da bu asker yapacaksa neden olmasın" dedi şerefsiz bakışlarıyla beni gösterirken eray


"Şerefsiz" diyerek bir yumruk attı gökhan ve yusuf tutmuyor olsaydı çoktan yeri boylamıştı.


"Ateş arabayı getir" dedi eray bakışlarını şerefsizden abime çevirerek abim onu başıyla onaylayıp yanımızdan ayrılınca bizde onun arkasından ilerledik


"Seni sorguda bak nasıl konuşturcam şerefsiz" dedi yusuf


"Acaba sorgudan sonra dansöz kıyafeti giydiripte mi cezaevine göndersek kimutan'ım" diye sordu gökhan onun bu önerisi hepimize komik gelmiş olacak ki kahkaha attık abim arabayı getirince ilk şerefizle gökhan ve yusuf bindi arkasından da diğer askerler en sona eray ve ben kalınca gülümseyerek yol verdi ben adil' in yanına oda benim yanıma oturunca askeriye'ye doğru gitmeye başladık...


1 hafta sonra


O günün üstünden bir hafta geçmişti bu bir haftada hiç görev'e gitmemişlerdi onlarda bu duruma şaşırsada yapacak birşey yoktu o gün yemeğimiz yarıda kalınca abim hepsini bugün yemeğe çağırmıştı sabahtan beri temizliktir yemektir derken akşam olmuştu şimdi bir taraftan şarkı dinleyip diğer taraftan masayı kuruyordum.


"Şak şuka şak şuka şak şuda şakada şuka doyamadım tadamadım yiyemedim şakada şuka" elimde ekmek sepetini masaya bırakıp oynayarak şarkıya eşlik ettim çıkalı çok olsada ben hala dinliyordum bu şarkıyı ben oynamaya devam ederken abim eray ve diğerleri çoktan gelmiş beni izliyorlardı saçma hareketler ederken erayla göz göze gelince birden durdum allah beni kahretmesin adama yakalandığım duruma bak ben onlara şirince gülerken şarkı tekrar başlamıştı gökhan bir anda yanıma gelerek


"Ezgi kanka ne duruyorsun oynamaya devam et" dedi oynarken onun bu haline kahkaha atarak bende kaldığım yerden devam ettim oynamaya biz kendimize gülerken diğerleri bunlardan olmaz diyerek masaya oturdular. Gökhanla birbirimize bakarak kahkaha attık o masaya otururken bende mutfağa girerek yemekleri getirdim en son kendi tabağıma yemek katarak Bende oturdum


"Afiyet olsun" diyerek yemeğe başladım çatal bıçak seslerinden başka ses yoktu masada hepimiz acıkmış olacağız ki tabaklarımızdan başka bir şeye bakmıyorduk...


Yemekler yenmiş çay faslına geçilmişti.


"Ellerine sağlık ezgi " dedi murat cay'ından bir yudum alırken onu gülümseyerek yanıtladım


"Afiyet olsun" dedim


"Maşallah kankamın elinden herbirşey geliyor kızım o nasıl kafa atmaktı öyle" dedi gökhan bininci kez operasyondan geldiğimizden beri hep ağzındaydı evin damında yaptıklarımı bilse ölünceye kadar anar dururdu

"Oğlum yeter artık kız kafa attığına pişman oldu"diye yanıtladı onu adil hala kendini suçluyordu bir haftadır


"Ben silah'ı düşürüp gökhan'ın söylenmesine neden olmasaydım çatışma erken başlamaz ezgi bacımda o duruma düşmezdi " diyordu ne kadar olacağı varmış desemde adil hala aynı düşüncedeydi.


"Onu bunu geçince bir haftadır operasyon olmadı "dedi abim eray'ı bakarak eray cevap verecekti ki çalan tekefonuyla susmak zorunda kaldı telefonu açarak konuşmaya başladı


"Emredin komutan'ım " dediğinde tuğran albayla konuştuğunu anlamıştık dikkatle ona bakıyorken o konuşmaya devam etti.


"Tamam komutan'ım hemen geliyoruz"dedi telefonu kapatırken hepimiz ona baktığımızda


"Tuğran albay hepimizi karargaha bekliyor" dedi hepsi onu onaylayıp ayağa kalktığında eray bana bakarak


" senide bekliyor" dedi


"Benide mi? Niye?" Diye sordum ayağa kalkarken


"Bilmiyorum ezgi karaaslanda gelsin dedi"diye yanıt verdi bana bakarak onu başımla onaylayıp evden çıktım. Karargaha geldiğimizde askerlere selam vererek tuğran albay'ın odasına doğru ilerledik


"Ne oldu acaba ?" Dedi abim


"Belki benim utra yakışıklılığımı korkusuzluğumu cesurluğumu fark etti tabi albay'ım beni sizin yerinize komutan yapacak komutan'ım" dedi gökhan eray sinirle kafasına vurunca kıkırdadım


"Çok konuşmayında içeri girelim" dedim kapıyı tıklayarak iceriden


"Gel"sesi gelince kapıyı açarak içeri girdik.


"Üsteğmen eray kaya istanbul emret komutanım"


"Teğmen ateş karaaslan istanbul emret komutanım"


"Uzman onbaşı murat tepe izmir emret komutanım"


"Onbaşı yusuf koca antalya emret komutanım"


"Uzman çavuş adil sönmez ankara emret komutanım"


"Asteğmen gökhan çetin konya emret komutanım"dediler sırayla bir tek ben kalmıştım gülümseyerek


"Ezgi karaaslan emret komutanım" dedim tuğran albay dediğimle gülsede konuşmaya başladı.


"Sizi buraya hakkari sınırına yollayacağımı söylemek için cağırdım orada ki birlik pusuya düşmüş dört şehit iki yaralımız var onlara desteğe gideceksiniz" hepsi onu onaylayarak


"Emredersiniz komutanım" dediler tugran albay bana baktı


"Artık sende bizdensin eray anlattı operasyonda yaptıklarını senin sayende yakalandı o it bundan sonra sende eray' ın timindesin askeriyede sana bir oda verildi üniforman orada"dedi onu onaylayınca odadan cıktık


" hepinizi on dakika sonra anka'nın yanında bekliyorum geciken'e acımam"dedi eray hepimize tek tek bakarak hepimiz


"Emredersiniz komutanım" diyerek ayrıldık ben bir askere sorarak odamı buldum dolaptan uniformamı alarak giyindim saçlarımı at kuyruğu yapınca öbür dolaptan kücüğünden büyüğüne iki tane silah alarak alt cekmecesinden her ihtimale karşı bıçakla alarak odadan çıktım anka'nın(helikopter) oraya gittiğimde ki herkes oradaydı önceki öperasyonda ki askerlerden sadece üç tanesi vardı yanlarına gittiğimde eray onları gösterip


"Bunlar ömer haluk ve levent" dedi sonra beni gösterip


"Buda cömezimiz ezgi" dedi ona gözlerimi devirip tek tek ellerini sıktım


"Memnun oldum"dedim hepsine hitaben onlarda bana gülümseyerek


"Bizde memnun olduk cömez"diyerek yanıtladılar beni eray ve diğerleri kahkaha atsa da ben gözlerimi devirerek anka'ya oturdum. Arkamdan gökhan yusuf haluk levent abim eray adil ömer ve muratta binince havalandık eray hepimize bakarak "orada dikkatli olun hiçbirine acımayın başka şehit vermek istemiyorum" dedi onu başımızla onaylayıp dağları izlemeye başladım kar dün yağmıştı soğuk içimize işlesede vatanımız için herşey'e katlanırdık. Hakkari sınırına yaklaşınca boş bir arazide inerken sınır'a kadar koşmaya başladık çatışma sesleri bize kadar geliyordu sınır'a yaklaşınca eray konuşmaya başladı.


"Gökhan adil yusuf ve haluk siz sağ tarafa orada görduklerinizi indirin levent ateş murat ömer ve ben biz sol tarafa gideceğiz orada ki şerefsizler bizde ezgi sen düz ilerle şerefsizleri gördüğün an uygun bir yere geç ve ateş et hepimiz iletişim halinde olacağız yardıma ihtiyacımız olduğu an birimizin yanına gel olmadığında keskin nişancılığını kullan" dedi hepimiz onu onaylayarak dağıldık düz ilerlerken etrafıma da bakmayı ihmal etmiyordum bu itlerin nereden çıkacağı belli olmazdı. Biraz ilerledikten sonra görüş acıma ilk askerler girdi bunlar yardıma geldiğimiz askerler olmalıydı biraz ileri bakınca şerefsizleri gördüm hemen sağ tarafımda ki büyük taşın arkasına girerek silahımı ayarladım askerlere baktığımda durumları pek iyi değildi yaralı sayısı dört'e çıkmıştı geri kalan sekiz asker çalışıyordu.


"Ya Bismillah" diyerek başladım atışlarda önümde ki askerin çatıştığı teroristi tam kafadan vurunca gülümsedim asker ne olduğunu anlamak için arkaya bakınca olduğum yerden biraz çıkarak selam verdim yardımın geldiğini anlayınca gülümsedi ve çatışma ya devam etti bende etrafıma bakarak karşıma çıkan her teröristi öldürmeye başladım tam birini daha vurmuştum ki telsizden gelen sesle öylece kaldım


"Komutanım adil vuruldu adil kardeşim kendine gel adil " bu gökhan'ın sesiydi adil vurulmuştu Allah'ım veren de sensin alanda ama ne olur adil'e birşey olmasın derin bir nefes vererek devam ettim önüme çıkan bütün teröristleri vurmaya ama aklım adildeydi yeni tanışmıştık tanışmasına ama iyi bir çocuktu evin tek çocuğuymuş o şehit olunca ailesine nasıl derdik oğlunuz canınız ciğeriniz şehit oldu diye birini daha tam alnından vurmuştum ki telsizden o can alıcı sözleri duydum


"Komutanım adil şehit oldu komutanım" gökhan hıckiriklarının arasında konuşuyordu gözlerimden damlalar boşalırken devam ettim çatışma ya bir aileyi daha evlat acısıyla yakmışlardı başka aileleri yakmayacaklardı izin vermeyecektim önüme çıkan hepsini vururken geriye kalanlar kaçmaya başlamışlardı kacanların bazılarını vururken bana doğru attıkları bombayı fark edince hızlıca kendimi başka bir yöne attığımda on metre öteme düşen bombayla kulaklarım cınlasada kendime gelerek ayağa kalktım etrafıma baktığımda silah sesleri kesilmiş şerefsizler kaçmıştı kendime baktığımda allah'a şükür birşeyim yoktu askerlerin yanına gittiğimde bakışları beni buldu


"Iyi misiniz?"diye sordum


"Biz iyiyiz ama yaralılarımız ne kadar dayanır bilemiyoruz" diye yanıtladı beni asker bakışlarım yerde ki yaralıları buldu


"Bizimkiler helikopter istemiştir birazdan gelecektir " dedim beni başıyla onayladı sol tarafan gelen hareketle o tarafa baktım gelenler bizimkinlerdi abim ve yusuf adil' in kollarının altına girerek getiriyorlardı. Onu görünce gözlerimden yaşlar akarken ağzımdan bir hıçkırık koptu diğerlerine baktığımda hepsi'nin gözleri yaşlıydı yanıma geldiklerinde adil' i yavaşça yere yatırdılar şimdi annesine nasıl diyecektik...


Askere dediğim gibi eray helikopter getirtmişti birine şehitlerimiz ve yaralılarımız binerken diğerine de geri kalanımız bindi. Haklarıdır ki askeriye'ye gittiğimizde yaralılar hastaneye şehitlerimizde son görevleri için baba ocaklarına yollandı biz daha fazla oyalanmadan ığdır'a geldik tuğran albay'la beraber adil'in ailesine haber vermek için ankara'ya gittik adil' in evinin önüne geldiğimizde


Akşam olur hasret büyür dağ olur bu dağlarda kurşun atsan çığ olur


Balkonda al bayrak asılıydı benim duyun oğlum asker der gibiydi hepimiz arabadan çıktığımızda eray'la göz göze geldik şimdi bir anne'ye nasıl oğlun şehit oldu diyecektik.


Sen oğlunu geri dönmez say annem ben ölünce belki vatan sağ olur


Hepimiz derin bir nefes vererek eve doğru adımladık tuğran albay önümüzde kapıyı çalınca ağlamamak için kendimi tuttum


Sen oğlunu geri dönmez say annem ben ölünce belki vatan sağ olur


Kapıyı elinde tenceresiyle bir kadın açtı adil' in annesi olduğu belliydi adil tıpkı annesiydi.Annesi'nin gözleri ilk tuğran albay'a sonra bize döndü elinde ki tencere yere düşerken kadın acıyla bağırdı


"Oğluuuuum"


Belki dağlar duman duman savrulur belki sesim çığlık çığlık duyulur


Kadın' ın feryadına koşarak gelen adam ve kız bizi görünce oldukları yerde durdular kız ağlayarak


"Adiliiiiim" diyerek yere düşerken adam sessizce göz yaşlarını döküyordu.


Belki oğlun bir tabut'a koyulur üzülme anne...



Loading...
0%