@serifeuzun
|
sabah her zaman olduğu gibi yine annemin bağırmasıyla kalktım on altı senedir her sabah bu şekilde uyandırıldığım için alışmıştım. Kusura bakmayın annemin bağırışıyla acele ile kalktığım için size kendimi tanıtmadım. Ben lalisa on altı yaşında yeşil gözlere kızıl saçlara sahip 1.50 boylarında lise ikiye giden bir kızım annemin adı esma kendisi kırk yaşında bir ev hanımı babam bir sene önce vefat etti bir abim var adı ömer yirmi iki yaşında kendisi çalışmıyor şimdi soracaksınız nasıl geçiniyorsunuz babamın maaşı yatıyor her ay onunla kira vs. hallediliyor geri kalan ise abim ve annemin kişisel ihtiyaçlarına ve eve gidiyor bana gelince okul çıkışları ve hafta sonları bir kitapçı da çalışıyorum ordan aldığım para da bana gelmiyordu ama harcayacak biraz param kalıyordu elimde aslında babamın maaşı hariç dedemgil de yardım ediyorlardı ama yinede ben çalışmak zorunda kalıyordum. "Lal Allahın cezası nerdesin sen " diye annem daha çok bağırınca dolaptan aldıklarımı hızlıca üzerime geçirip odamdan cıktım adım lalisa ama babam öldükten sonra konuşamıyordum onun için annem ve abim lal diye seslenirlerdi babam kaza yaptığında beraberdik beni istemese de gelip okuldan almıştı evet babamda dahil ailemden kimse beni sevmezdi. Nedeni annemle babam abimden sonra bir bebek daha istemiyorlarmış ama Allahın taktiri ya annem bana hamile kalmış beni öğrendiklerinde ikisi de istememişler beni annem beni düşürmek için elinden geleni yapmış ama düşmemiş ona sımsıkı sarılmışım doktorlar annemin beni düşürmek için yaptıklarını bilmeselerde bu bebek doğsa da ya yaşamaz yada engelli olur demişler ama çok şükür bende hiç bir şey yok ben doğduğumda ne annem sevmiş ne babam nede abimin sevmesine izin vermişler annem hep doğunca bir sıcaklık hissederim sanmıştım ama seni görür görmez iğrenmiştim der birde onlara benzememem tuz biber olmuştu beni sevmemelerine neyse konu dağıldı gitti babam o memnunsuz suratıyla beni okuldan almış eve gelirken sürekli söylenip duruyordu neden ek derse kalıyormuşum sanki lise bitince okuyacakmıymışım beni boşuna okula gönderiyorlarmış gibi bir sürü şey söylüyor bana bağırıyordu. Ben ne kadar sessiz kalmaya çalışsamda hassas noktam okul olduğu için daha fazla sessiz kalamamış bağırmıştım. "Ben ne derseniz deyin okuyacağım baba buna ne sen mani olabilirsin ne de bir başkası" demiştim benim ona sesimi yükseltiğim için sinirle gözlerini yoldan çekip bana dönmüş ve sert bir tokat atmıştı. "Sen kimsinde bana sesini yükseltiyorsun lan" diyerek bir eliyle araba sürüyor diğer eliyle de sacımı çekiyordu bakışları tamamen bendeydi ne olduysa o anda oldu zaten benim bakışlarım yolu bulunca üzerimize gelen tırı fark ettim ve bağırdım. "Baba dikkat et" babam benim sesimle bakışlarını yola çevirince tırı görmüş arabayı hemen sağa kırmıştı ama direksiyon kabiliyetini kaybettiği için araba sert bir şekilde bir ağaç'a çarparak durdu babam'ın emniyet kemeri takılı olmadığı için yerinde sarsılarak yan taraftan başı dışarıya çıkmış bir şekilde olay yerinde hayatını kaybederken ben ise başımda bir yara ve kolumun kırılmasıyla sağ çıkmıştım. Tabi bu olayın etkisiyle bir daha konuşamamıştım annem ve abim kazayı öğrendiklerinde hastaneye uçar gibi gelmiş babamın öldüğünü öğrenince adeta yıkılmışlardı doktor benden olayın etkisiyle konuşamadığımı bir psikolojik tedavi alırsam konuşabileceğimden bahsederken annem bana kinle bakıp "inşallah hiçbir zaman konuşamaz katil" demişti zaten o günden sonra onlarla olmayan aram daha kötü olmuştu. Ben koşturarak merdivenlerden inerken onlar salonda ikili koltuğa oturup bana her zamanki çatık kaşlarıyla bakıyorlardı. "Nerdesin sen uyuşuk iki saattir sana sesleniyorum " dedi annem ben salona girince abim ilk anneme bakıp tekrar bana bakarak konuşmaya o devam etti. "Hadi çok oyalanma oyalandın zaten oyalanacağın kadar git kahvaltı hazırla açım ben" dedi. Ben onu başımı sallayıp onaylarken annem konuşmaya başladı. "Kızartma omlet tost krep yap oğlum bir güzel yesin senin yüzünden yeterince acıktı." Dedi onuda onaylayıp mutfağa girerken abim anneme "bu dünkü haftalığını vermedi onu da al anne bu sefer hiç para vermede görsün gününü" dedi ve kahkaha attı gözlerim dolmuştu parasız kalacağım için değildi gözlerimin dolması verdiklerini hiç harcamıyordum bana değer vemedikleri içindi... Kısa bir süre içinde kahvaltı hazır olmuştu caylarıda bardaklara doldurup mutfaktan çıktım abim mutfaktan çıktığımı görmüş olacak ki şükür diyerek ayağa kalkmış koşarak mutfağa girmişti.Annem yerinden yavaşça kalkıp elini bana doğru uzatınca cebimdeki paraları çıkarıp ona verdim paraları görünce gülümseyip mutfağa girdi tabi "bu hafta parasızsın aç kalda gör gününü inşallah bu hafta açlıktan ölürsünde senden kurtuluruz katil" demeyi unutmadı. Bense onu hiç takmayarak odama çıktım bir saat kahvaltı ederlerdi o süremi yatağımda keyif yaparak gecirecektim. "lal nerdesin yine kız sen" diye bağıran abimle gözlerimi açtım eyvah uyuya kalmıştım korkuyla apar topar odadan çıkarak salona girdim abim geldiğimi görünce kaşlarını çatabildiği kadar çatıp konuşmaya başladı. "nerdesin kız sen işlerden kaytarmaya mı çalışıyorsun senin yüzünden annem topladı sofrayı" diye bağırdı annem mutfaktan elinde havluyla salona girip havluyu üstüme atarken yanıt verdi abime "merak etme oğlum haftaya da parasız kalsında işlerden kaytarmak ne demek öğrensin" dedi abim yüzünde ki o iğrenç sırıtma ile bana baktı annemin bu cezası hoşuna gitmişti. Ben sessizce yanlarında dururken annem saate bakıp bana döndü. "Ne duruyon kız sen çalışma saatin gelmiş git çabuk" dedi bugün hafta sonu olduğu için Ahmet amca geç gelmeme bir şey demiyordu tabi annemle abimi tanıdığı için onların iş yaptırmadan bırakmayacağını biliyor işe gitme saatim geç olduğu gibi eve dönme saatimde geç oluyordu gece ne yapıyorsun kitapcı da derseniz arkada oturma yerimiz vardı Ahmet amca anahtarı bırakıp evine gider bende arkada yemek yer ders çalışıp kitap okurdum. Ailem beni ne kadar sevmiyorsa Ahmet amca ve eşi safiye teyze bir o kadar seviyorlardı. Hazırlanıp kendimi nasıl dışarı attığımı bilmiyordum bu evde nefesim daralıyor ölecekmişim gibi hissediyordum ama yapacağım bir şey yoktu bazen düşünürdüm acaba evlatlık olabilir miyim diye ama sonra eğer bu kadar eziyet edeceklerse niye evlatlık alsınlar diyordum çevremizde ki bazıları da böyle düşünüp anneme diyorlardı annem ise bana yüzünü buruşturarak bakıp "nerde kız o şans ama doğurduğum kızı bilmem mi ben" derdi düşüncelerle dükkana geldiğimde yüzüme gülümseme kondurarak içeri girdim Ahmet amca kasanın orda safiye teyze de arka taraftaydı bunu dükkanın kapısının üstünde ki çan sesi duyulunca ön tarafa geldiğinde anlamıştım. İkisi de bakışlarını bana çevirdiklerinde yüzlerinde bir gülümseme oluştu onların ali adında bir oğulları vardı avukattı ama aynı şehirde olmadıkları için oğullarını özlüyor onun özlemini de benimle geçirmeye çalışıyorlardı. "Hoş geldin kuzum " dedi safiye teyze yanıma gelip bana sarılırken bende gülümseyerek ona sarıldım . "Kızım hoş geldin " diyen Ahmet amca ile safiye teyzeden ayrılıp ona sarıldım.ahmet amca sarılmamla kollarını bana sarıp konuşmaya devam etti. "Bir oğlum vardı senin sayende birde kızım oldu hep mutlu ol inşallah kızım" dedi amin dedim içimden bende mutlu olmak istiyordum safiye teyze hafif öksürünce ayrıldık çunkü biraz daha sarılsaydık hepimiz ağlardık. Ben Ahmet amcaya bakınca demek istediğimi anlayarak gülümseyip yanıtladı beni "yeni kitaplar geldi kızım onları yerleştir bilgisayara fiyatlarını gir daha sonra da arka tarafa geçip derslerine çalış" dedi onu başımla onaylayıp bismillah diyerek işe başladım. DEMİR KOZCUOĞLU Bu sabahta erken kalkıp spora gitmiştim spor benim için yemek ve su kadar önemliydi. Bir saatlik bir spordan sonra eve döndüğümde on altı senedir her sabah gördüğüm manzarayla karşılaşmam göz devirmeme neden oldu ben demir kozcuoğlu yirmi sekiz yaşında kozuoğlu şirketinin ciosu ve en büyük oğluyum babam Ekrem kozcuoğlu elli yaşında ama hiç yaşını göstermiyordu annem kumru kozcuoğlu kırk sekiz yaşında minyon bir kadındır kızıl sacları ve yeşil gözleriyle hepimizin kraliçesiydi benden bir yaş küçük erkek kardeşim emir bir seksen boyunda mavi gözleriyle babamın kopyasıydı tek o değildi ki dört erkek kardeştik ve hepimiz babamızın kopyasıydık sadece kız kardeşim gaye kimseye benzemiyordu gaye on altı yaşında bir yetmiş boylarında acık kahve saclara siyah gözlere sahipti. Fiziksel benzeme yoktu ama huyu da benzemiyordu ki annem ne kadar zengin olursak olalım bizi görgülü yetiştirmişti ne kadar paramız olursa olursa olsun hiç paramız var diye hava atmazdık ama gaye öyle değildi annem ne kadar onu da öyle yetiştirse o parayı seviyor ve parasıyla hava atıyordu şımarık bir kızdı yani şuan ise gaye her zamanki gibi evimizin yardımcısı nur ablaya bağırıyor emir veriyordu annem babam emir talha okan kaşlarını çatıp ona baksalarda o hala bildiğini okuyordu. Sinirle ona bakmaya başladım bu kız ailemizde oldukca biz hiç mutlu olamıyacaktık babama onu yurt dışına gönder diyordum ama ne olursa olsun kızım diyerek göndermiyordu. Ailemiz dağılacaktı bu gidişle zaten bu kızın yüzünden okan ın psikolojisi bozulmuştu okan on iki yaşındaydı gaye yüzünden doktorluk olmuştu ailemizden kimse onu sevmiyordu ama katlanıyorduk işte. Annem beni fark edince gülümseyerek konuşmaya başladı. "Günaydın oğluşum spordan mı geliyorsun" diye sordu ona gülümsemeyle karşılık verdim dışarıya karşı soğuktum ama aileme değildim ben konuşacaktım ki gaye benden önce konuşmaya başladı. "kör müsün spor kıyafetleri var ya üstünde ıyy birde terli ya " dedi yüzünü buruşturup ağzını yaya yaya şeytan diyor git ağzını burnunu kır ama yapamıyoruz işte sinirle ona bakıp " sana mı dedi de sen cevap veriyorsun kızım o sözlerine dikkat et asabımı bozma benim " dedim ve tekrar gülümseyerek anneme bakıp "evet anne spordan geliyorum duş alır inerim masaya " diyerek merdivenlerden çıkıp odama girdim. İlk işim bir duş almak oldu banyodan çıktığımda giyinme odama girip dolaptan siyah bir takım elbise alarak giyindim siyah rengine bayılıyordum odam tamamne siyahtan oluşuyordu giyinme odamda kardeşlerim ne kadar boğucu olarak görse de ben memnundum hem cırtlak pembe olacağına sim siyah olması daha iyiydi pembe değince suratımı buruşturdum o kız o renge nasıl bayılıyordu bilmiyordum neyse diyerek dosyalarımın olduğu çantayı alarak odamdan çıktım. Merdivenlerden inip salona girdiğimde masa çoktan hazırlanmış aile fertleri çoktan oturmuştu. Gaye hariç diğerleri beni beklerken gaye tabağını doldurmuş sanki önünden alacak varmış gibi yiyordu. Ben oturunca babam "afiyet olsun " diyerek kahvaltıya başladık... Kahvaltıdan sonra babam ben emir şirkete talha gaye ve okan da okula gitmişti talha on sekiz yaşında üniversite birinci sınıfa gidiyordu.Gaye lise ikiye okan daha ortaokulaltıncı sınıftı. Şirkete gelince çalışanlara selam verip odama geçmiştim odaya girdiğimde ilk üstümde ki çeketi çıkarıp askılığa aserken masama geçtim asistanım Havva sanki bu anı bekliyormuş gibi kapıyı tıklayıp içeri girince ona baktım. "Günaydın demir bey bu gün aslan holdingle yapacağınız bir toplantınız var saat on bir gibi daha sonra yurt holdingle bir toplantınız var saat iki buçuk gibi birde dün kaya öz hastanesinden doktor haluk umut beyden bir email gelmiş size ama özel bir şey olabilir diye açıp bakmadım." Dedi onu başımla onaylayıp "Tamam Havva sen aslan holding sahipleri gelince bana haber et ve bir kahve getir" diyerek çıkmasını işaret ettim beni başıyla onaylayıp çıkınca bilgisayarımı açma düğmesine basarak açılmasını bekledim gelen emaili merak etmiştim hatırladığıma göre annemin gittiği hastane olmalıydı korkuyla babamı aradım annemin bir hastalığı mı vardı hastaneye gittiyse bize niye haber vermemişti babam telefonu açınca hemen konuşmaya başladım. "Baba annemin gittiği hastaneden bir email gelmiş annem hastaneye mi gitti gittiyse niye bize bir şey demedi." Dedim babam ben susunca derin bir nefes alıp yanıtladı beni "Oğlum annen oraya en son gayenin doğumunda gitti sonra hastaneyi değiştirdi ya arkadaşı özlemin hastanesine gidiyor " dedi babam öyle değince hatırlamıştım rahat bir nefes verdim "Peki baba bu email ne alaka o zaman " dedim o anda odamın kapısı açılınca elinde tepsiyle giren emirle göz göze geldim elinde ki tepsiyi küçük sehpaya bırakıp koltuğa oturdu o anda babamın sesi geldi telefondan "geleyim odana bir bakalım neymiş " dedi "tamam baba emir odamda seni bekliyoruz " dedim ve kapattım emir bana merakla bakınca anlatmaya başladım " Annemin gayeyi doğurduğu hastaneden bir email gelmiş bende annem hala oraya gidiyor sandım babamı aradım şimdi oda gelecek bakalım ne cıkacak emailden" dedim emirde meraklanmış olacak ki babam daha kapıyı açar açmaz "hadi baba gir içeri" demişti babam kapıyı kapatıp yanımıza gelince emaili açarak sesli bir şekilde okumaya başladım. "İyi günler demir bey ben kaya öz hastanesinden dr. haluk umut 12.04.2006 tarihinde hastanemizde doğum yapmış olan anneniz kumru kuzcuoğluyla beraber aynı gün aynı saatte doğum yapan esma sağlam arasında bir hata olmuş esma sağlam hanımın bebeğini anneniz kumru hanıma kumru hanımın bebeğini de esma hanıma verilmiş hastanemiz adına sizden özür dileriz yarın saat on buçukta sizi hastanemize dna testi için bekliyoruz tekrar özür diler iyi günler dilerim". Okuduklarımla üçümüzde öylece kalakalmıştık ne yani yıllardır kardeşim bildiğim kız kardeşim değildi ne yapacağımı bilmiyordum babam ve emir de aynı benim gibi kalakalmışlardı. Babam kendini toplayıp ayağa kalktı "eve " dedi bu konuyu evdekilerle hep beraber konuşmalıydık hepimiz acele ile bir arabaya doluşurken asistanım Havva ya mesaj attım bütün toplantıları iptal etmesi için eve kaç dakikada vardık bilmiyorduk evin kapısı açılır açılmaz hemen içeri girdik annem bize şaşkınlıkla bakarken içeri bu sefer talha okan ve gaye girdi tabi girer girmez konuşmaya başladı. "ne oldu yine müdür çağırdı babamın aradığını şöförün beni alacağını söyledi ne oldu" dedi talha ve okan hiç bir şey demeden tekli koltuklara oturdular babam ilk anneme sonra tek tek bize bakıp en son bakışları gaye de durdu ve bir anda "Gaye bizim kızımız değilmiş hastanede bebekler karışmış" dedi annem babamdan duyduğu ile bayılırken emir kolanya getirmeye gitti talha ve okan şaşkınlıkla babama bakarken gaye gayet iyiydi hatta sırıtıyordu. "Biliyordum ya biliyordum sizin kızınız olmadığımı hissetmiştim allahım çok mutlu oldum sizin gibi gerzekalı bir aileden benim gibü üstün zekalı biri nasıl oldu diye düşünüyordum allahım inşallah gerçek ailem sizden daha akıllıdır ve zengindir" dedi ve sevinle dans ederek salonu terk etti ben ona göz devirirken emir annemi ayıtmış olacak ki annem ağlamaya başladı kolay değildi bu "ne yapacağız" dedi titrek bir sesle annem babamda kendini bir koltuğa atıp yanıtladı annemi "yarın dna vermek için hastaneye gideceğiz" dedi ben gitmeyi düşünmüyordum gelecek olanda aynı gaye gibi biriydi kesin birinden kurtulup birine mi düşecektik ben gelmeyeceğimi söyleyecektim ki benden önce kardeşlerim davrandı ve koro halinde "biz gelmeyiz" dediler annem ve babam başlarını onaylamak için aşağı yukarı salladılar onlarda aynı şeyden korkuyorlardı herhalde ikinci bir gaye vakasını kimse kaldıramazdı... LALİSA Tam işlerimi bitirmiştim ki telefonumun çalmasıyla cebimden çıkarıp kimin aradığına baktım arayan kişi annemdi neden arıyordu ki şimdi siz bu kız konuşamıyor nasıl telefon kullanıyor diye düşünüyorsunuzdur telefonumda annem abim Ahmet amca ve safiye teyze kayıtlıydı sadece onlarda aradıklarında diyeceklerini derler ve kapatırlardı telefonu açtığımda annem hemen konuşmaya başladı . "Çabuk eve gel " diyerek kapatmıştı telefonu ben şaşkınlıkla öylece telefona bakarken safiye teyze yanıma gelip konuşmaya başladı. "arayan annen miydi" diye sordu başımı aşağı yukarı sallayınca "tamam hadi git sen yapacak bir şey kalmadı gitti sinirlenmesin" dedi onu başımla onaylayıp eşyalarımı alarak çıktım. Eve geldiğimde annem abim ve bir adam salonda oturuyorlardı benim geldiğimi görünce adam anneme baktı. "esma hanım ben kaya öz hastanesinden geliyorum 12.04.2006 tarihinde doğum yapmışsınız " dedi devam edecekti ki annem sözünü keserek konuşmaya başladı. "Evet o tarihte şu uğursuzu doğurmuştum" dedi beni göstererek adam bu sözle kaşlarını çatsa da hafifce öksürüp devam etti sözlerine "12.06.2006 tarihinde sizinle berber bir hanım daha doğum yapmış aynı gün ve saatte bebeklere daha isimlik takılmadığı için bir karışıklık olmuş sizin bebeğiniz diğer hanıma onun bebeği de size gelmiş" dedi annem ve abim şaşkın bir şekilde "ne" deseler de ben öylece kalakalmıştım şimdi ben başkasının çocuğumuydum. Adam yarın hastaneye dna testi için gelmemizi söyleyerek evden ayrılmıştı. Adam gittikten sonra ben odama çekilirken annem ve abim öbür kızdan bahsediyorlardı. "anne nasıl biridir acaba kardeşim" dedi abim sesinde heycan vardı "ne bileyim oğlum ben ama kesin benim kadar güzeldir sonuçta onu ben doğurdum zaten lal a hiç ısınamamıştım demekki hissetmişmiyim neyim ama kızım gelsin ona çok güzel bakacağım keşke babanda görseydi ama lal olacak katil yüzünden göremeyecek" dedi annem sanki karnında iken düşürmek istediği kız o değilmiş gibi odama girip yatağıma uzandım belki bugün bu odada son günümdü yeni ailem nasıl biriydiler acaba ya aynı annem ve abim gibiyseler ne yapardım bir cehennemden çıkıp diğerine mi girecektim ne kadar bu düşünceler içinde dolaştım bilmiyorum ama uyuya kalmışım... Sabah annemin odama girip bağımasıyla kalkıp acele bir şekilde giyinip evden çıktık kahvaltı yapmama bile izin vermemişti neymiş onun evinde bir lokma bile bir şey yiyemezmişim kızının hakkını yeterince yemişim nasılsa aynen böyle demişti. Sonunda hastaneye geldiğimizde doktorun odasını bulup içeri girdik. Odada doktorla beraber üç kişi daha vardı bunlar yeni ve gerçek ailem olmalıydı . Gözüm kapı açılır açılmaz kapıya bakan kıza döndü annemi andıran bir suratı vardı babama da benziyordu ama resmen boya küpüne düşmüş bir suratı vardı aynı gün doğduğumuzu bilmesem benden yaşça büyük sanırdım. Gözleri ilk ağabeymi bulmuştu gülümseyerek bakıyordu bakışları daha sonra annemi buldu gülümsemesi daha bir genişledi annemle benzer olduğunu görmek hoşuna gitmişti gözleri son olarak bana dönünce ilk yüzünü buruşturdu ardından yanında ki kadını buldu. Onun bakmasıyla bende yanında olan annem ve babam olduklarını düşündüğüm kişiler baktım ikiside yere bakıyordu. Benim kendisine baktığımı fark eden adam başını yerden kaldırıp bakışları kendisine bakan yani beni bulunca şaşkınlıktan öylece kaldı sonra kadına baktı ardından tekrar bana baktı tahminen elli yaşlarında vardı ama emin değildim daha genç olabilirdi mavi gözlere sahipti bakışlarım bu sefer kadına dömüştü ki göz göze geldik ikimizde birbirimize şaşkınlıkla bakıyorduk çünkü aynı sac aynı göz rengine sahiptik kadın bir anda ayağa kalkınca boylarımızda aynı olduğunu gördüm. Doktor sessizliği bozup konuşmaya başladı. " hemşiremizin yaptığı bu karışıklık yüzünden özür dilerim bilgileri kontrpl etmek için sistemleri kontrol etmeseydik bu yanlışı bilemeyecektik sizleri kan alma odasına yönlendireceğim sonuç bir saate çıkar" dedi hepimiz onu sadece başımızla onaylayıp odadan çıkıp testin yapılacağı yere gittik ve testi yaptırdık şimdi sadece beklemek kalmıştı.... Bir saatin sonunda sonuçlar cıkmış hepimiz soluğu doktorun odasında almıştık. Kimseden tek kelime çıkmıyordu. Doktor elindeki kağıtları açıp bize son bir kez bakınca nefesimi tuttum. "test sonucuna göre gaye kuzcuoğlundan alınan kanla esma sağlamın kanı %99.99 oranla uyuşmaktadır." Diyen doktorla annem beni itip cığlık atarak kızına sarıldı bana bir gün sarılmayan annem gaye denen kıza sarıldı gözlerim dolsa da havaya bakarak geri gönderdim yaşları kafamı geri indirdiğimde babam olduğunu düşündüğüm adamla göz göze geldik sanki ne hissettiğimi anlamış gibi onunda gözleri doludu belki de bunca yıl kızım dediği kızın gitmesindendi bu üzüntüsü doktor diğer kağıdı da açmış olacak ki boğazını temizleyip konuşmaya başladı. "bu test sonucuna göre lalisa sağlamdan alınan kanla Ekrem kuzcuoğlundan alınan kan % 99.99 oranla uyuşmaktadır" dedi ben onların yanına küçük adımlarla gidince annem olan kadın yaşlı gözleriyle bana bakıp "adım kumru kızım sarılabilir miyim" dedi benden sesli bir cevap bekliyordu ama ben sadece başımı aşağı yukarı sallayarak onaylamıştım onu konuşamadığımı bilmiyorlardı ama öğreneceklerdi acaba öğrenince eziyet ederlermiydi bana kumru hanım çekilince adam sarıldı ama bu öylece bir sarılma değildi sımsıkı sarılıyordu benden ayrılınca yüzüne bir gülümseme ekleyip konuşmaya başladı. "bende Ekrem kızım biz senin annen ve babanız" dedi benden olumlu veya olumsuz bir şeyler duymak istiyordu ama ben tek kelime edemiyordum. Arkamdan bir zamanlar anne dediğim kadının kahkahası duyulunca üçümüzde ona baktık o babama bakıp kahkahasını zorla durdurup konuşmaya başladı. "İnşallah iyi anlaşırsınız ama biraz zor sakın geri getirmeyin almam " demiş kızının kolunu tutup odadan çıkacaktı ki Ekrem beyin sesiyle durdu. Annem öyle değince kumru hanımın ve Ekrem beyin gözlerinde bir korku görmüştüm ama ne için korktuklarını anlayamamıştım. "ne demek istiyorsun" dedi Ekrem bey ama cevap abimden geldi. "lalisa konuşamıyor da ondan o babamla geçirdikleri bir kaza nedeniyle konuşamıyor ve hiç konuşamayacak size anlaşmak konusunda başarılar" dedi ve annesi ve kardeşiyle odadan çıktılar... Onların arkasından bizde çıkmıştık Ekrem amca ve kumru teyze bana anlayışla gülümseyip konuşamamamı dert etmediklerini en kısa zamanda beni doktora göstereceklerini söylemişlerdi. Şimdi ise arabada olup yaşadıkları eve gidiyorduk kumru teyze gülümseyerek ön taraftan bana doğru döndü ve konuşmaya başladı. "evde seni üç abi bir tanede erkek kardeşin bekliyor " dedi nasıl yani benim üç abim ve kardeşim mi vardı bunu duymak daha çok korkmamı sağladı. Bir abi bana neler ederken üç abi neler etmezdi. Ekrem amca aynadan bana bakınca korktuğumu anlamış olacak ki "korkma sana kötü bir şey yapmazlar hepsi iyi çocuklardır" dedi bir şey demedim.Araba durunca geldiğimizi anlayarak arabadan indim. Evi incelediğimde şaşırmadan edemedim üç katlı bir villaydı ev evin önünde neredeyse otuza yakın adam vardı geniş bir bahçesi vardı ileride iki ağaca kurulmuş bir hamak yanında da çardağa benzeyen oturma alanı vardı. Ben evi incelerken kumru teyze belimden tutarak beni bahçeye sokmuştu görgüsüz gibi görünmemek için daha fazla incelemeden başımı yere eğdim evin kapısı sanki bizim geldiğimizi anlamış bir şekilde açılınca bakışlarımı kapıyı açan kadına çevirdim orta yaşlarda gibi duruyordu ve güler yüzlüydü kumru teyzeye ve Ekrem amcaya baş hareketi yapmış bana da meraklı ve gülümseyen suratla bakıyordu. Ekrem amca ve kumru teyzeyle beraber salon diye tahmin ettiğim yere girdiğimizde bizi dört erkek karşıladı. Bunlar ağabeylerim ve küçük kardeşim olmalıydı. Hepsi karşıda ki ikili koltuğa oturmuş bakışları ellerinde ki telefondaydı. Ekrem amca hafif bir öksürükle geldiğimizi belli etmiş ve konuşmaya başlamıştı. "Bu kardeşiniz lalisa" dedi Ekrem amcanın sesiyle hepsi bir anda bakışlarını telefonlarından çekip Ekrem amcaya çevirdiler o onlara kaş göz işaretiyle beni gösterince bana baktılar. Ben hepsi aynı anda baktıkları için ürküp bir adım geriye gitsemde onlar bunu fark etmemişlerdi çünkü hepsi şaşkınca bana bakıyorlardı. "Oha annemin kopyası" dedi içlerinde en küçükleri diye tahmin ettiğim çocuk bende farkındaydım kumru teyzeye benzediğimin onlar bana şaşkınca bakarken bende onları incelemeye başladım hepsi mavi gözlü siyah saçlıydı Ekrem amcanın kopyası gibilerdi ve ne yalan söyleyeyim hepsi yakışıklıydı. Ekrem amca en büyükleri diye tahmin ettiğim oğlanı göstererek tanıtmaya başladı. "bu en büyük abin demir yirmi sekiz yaşında aile şirketimizde çalışıyor" dedi demirle göz göze geldik kaşları çatık bir şekilde bakıyordu beni istemediği belliydi. Ekrem amca bu sefer diğerini gösterdi. "Bu ortanca abin emir yirmi yedi yaşında demir abinle beraber şirkette çalışıyor " dedi bakışlarım bu sefer emiri bulunca oda aynı demir gibi kaşları çatık bakıyordu. "Bu en küçük abin talha on dokuz yaşında üniversiteye gidiyor" dedi bakışlarımı talha ya cevirdim kaşları çatık baksa da hala şaşkınlığı üzerinden atamamıştı. "Bu da küçük kardeşin okan on iki yaşında ortaokula gidiyor "dedi okan a baktığımda bana değil Ekrem amcaya bakıyordu. " o benim kardeşim değil" "o benim ablam değil" dediler aynı anda bende onlara meraklı değildim ben kaşlarımı çatıp onlara bakarken Ekrem amca sinirli sesiyle "o sizin kardeşiniz ona alışsanız iyi edersiniz" dedi adının demir olduğunu öğrendiğim çocuk bana bakarak konuşmaya başladı. "Bakıyorum hemen annemle babamı yanına çekmişsin ne yaptın acaba" dedi sesinde bir iğrenme sezmiştim. Ben cevap vermeden ona bakmaya devam edince bu sefer emir konuşmaya başladı sesinde alay vardı. " abim bir şey sordu cevap versene yoksa dilini mi yuttun" dedi konuşamadığımı bilmiyordu ama bu şekilde alay dolu söylemesi üzmüştü. Benim sessiz kalmaya devam ettiğimi gören talha yanıtladı abisini " bu da gaye gibi baksanıza kendini beğenmiş yanıt vermeye bile tenezzül etmiyor." Dedi diğerleri onun bu sözleriyle bana iğrenir gibi bakınca Ekrem bey tam söze başlıyordu ki kolunu tutmamla bana baktı. Gözlerimle ben hallederim dedim oda demek istediğimi anlamış olacak ki gülümseyerek baktı. Onun demek istediğimi anladığını anlayınca çantamdan her zaman yanımda taşıdığım kalem ve kağıdı çıkartarak yazmaya başladım ben yazarken dördü ilk birbirlerine bakıp daha sonra ne yapıyor bu değişik der gibi bana bakıyorlardı. Elimde ki ilk kağıdı kumru teyzeye verdim daha sonra diğerlerinin yanına gidip elimde ki diğer kağıdı demirin eline verip kumru teyzeyle salondan cıktım. DEMİR KOZCUOĞLU Sabah her zamanki gibi erken kalkıp ilk spora gittim. Eve geri geldiğimde ev sakinlerinin hepsi kalkmış kahvaltı yapıyorlardı. Babam beni görünce gülümsese de bu içten bir gülümseme değildi bugün dna testi için hastaneye gidilecekti ama ben ve kardeşlerim gitmeyi düşünmüyorduk babamın bana seslenmesi ile daldığım düşüncelerden çıkıp ona baktım. "Günaydın oğlum " dedi onu başımla onaylayıp odama gitmeye erindiğim için banyo yapmayı ertileyip masaya oturdum. "günaydın hepinize" dedim hepsi beni başıyla onayladı gaye hariç o sanki önünden alacaklarmış gibi hızlı hızlı yiyordu tabağındakileri bakışlarım karşımda oturan talhayı bulunca gözlerimle gaye yi gösterdim o ne demek istediğimi anlayınca gözlerini devirip yanıtladı beni. "Hanımefendi yeni ailesi ile tanışmak için aceleci ondan bu kadar hızlı" dedi ardından tabağına döndü. " nerden biliyormuş yeni ailesi olduğunu " dedim aynı talha gibi duyması için bağırarak gaye bakışlarını tabağından ayırıp bana baktı kaşları her zamanki gibi çatıktı. "yeni ailem değil öz ailem evet heycanlıyım eminim onlar benim öz ailem sizin hiç birinize benzemediğimi dikkate alırsak onların benim öz ailem olduğu belli" dedi itici sesiyle bu kızın sesi neden bu kadar iticiydi "inşallah onlar öz ailen çıksın da senden bir kurtulalım" dedi yanımda emir ben onun bu cümlesi ile kıkırdarken gaye bakışlarını Emire çevirmişti. "inşallah gerçek ailem onlardır bende size meraklı değilim " dedi talha ona iğrenti ile bakıp "hapama bak sen bize meraklı değilmiş kurban ol sen bize neyse içimde ki hisse göre onlara gideceksin gerisini onlar düşünsün" dedi haklıydı bu kza biz zor dayanmıştık o aile hiç dayanamazdı. Gaye talhanın cümlesi ile hepimize tek tek bakıp o yüzünde ki iğrenç gülümsemesiyle konuşmaya başladı. "ah tabi sizde kendi öz kardeşinizle ne yapacağınızı düşünün tabi kardeşim diyebilirseniz benim yaptıklarımla o biraz zor ya" diyip ayağa kalkmıştı ki annem ve babama bakarak devam etti sözlerine "ben dışarıda sizi bekliyorum beni bekletmeyin öz ailemle kavuşmak istiyorum" diyerek salondan ardından evden çıktı... Neredeyse akşam olmak üzereydi annem babam ve gaye hastaneye gitmiş biz erkeklerde biraz televizyon izlemiş sohbet etmiş odalarımıza çekilip biraz uyumuştuk. Babam arayıp bir saate geleceklerini söyleyince hepimiz salonda toplanmış onları bekliyorduk. "Sizce yeni kız kardeşimiz nasıl biridir" diye soran talha ile ilk emir konuşmaya başladı. "Nasıl biri olacak kesin gaye gibi biridir bizi normaller bulmaz" dedi "aynen katılıyorum bir bela gitti başka bir bela geldi" dedim bende o kızın iyi biri olduğunu sanmıyordum. "ben aynı şeyleri bir daha yaşamak istemiyorum" dedi okan "aynı şeyleri yaşamana azla izin vermem" dedim ona aynı şeyleri yaşatmaya kalkarsa o kızı öldürürdüm. " ya o farklıysa " dedi talha bu konu hakkında ilk defa konuşuyordu biz ona böyle bir şey mümkün mü diye bakınca oda düşüncesinin saçmalığını anlamış olmalı ki "saçma bir düşünceydi" dedi. O anda kapı açılınca hepimiz acele ile bir koltuğa oturmuştuk okan bu halimize kıkırdarken ona bakmamla sustu. Hepimiz sanki haberimiz yokmuş onları umursamıyormuş gibi telefonlarımıza bakmaya başladı. İçeri annem ve babamla girdiğini bilsekte hepimiz sözleşmiş gibi sadece telefonlarımıza bakıyorduk. "Bu kardeşiniz lalisa" diyen babamla telefonlarımızda ki bakışlarımızı kaldırıp ilk babama baktık babam kaş göz hareketiyle kıza bakmamızı isteyince sanki sözleşmiş gibi aynı anda kıza baktık. Kız bir anda ona bakmamızla bir adım geriye gitse de biz ona şaşkın bir şekilde bakıyorduk kız resmen annemin kopyasıydı yeşil gözlerinden tutun boylarına saclarına hatta çillerine kadar aynıydı. "oha annemin kopyası" diyen okanla kızın bakışları onu buldu babam derin bir nefes alıp kıza bizi tanıtmaya başladı. "bu en büyük abin demir yirmi sekiz yaşında aile şirketimizde çalışıyor" dedi beni göstererek kızla göz göze geldik kaşları çatıp ona bakmaya başladım onu istemediğimi bu şekilde belli ediyordum anlamıştır inşallah.Babam bu sefer emiri göstererek onu tanıtmaya başladıç "Bu ortanca abin emir yirmi yedi yaşında demir abinle beraber şirkette çalışıyor " dedi bakışlarıbu sefer emiri bulunca oda aynı benim gibi kaşları çatık bakıyordu çünkü oda istemiyordu kızı "Bu en küçük abin talha on dokuz yaşında üniversiteye gidiyor" diyen babamla bakışlarını emirden talha ya cevirdi oda bizi örnek aldığı için aynı çatık kaşlarla baksa da hala şaşkınlığını üzerinden atamamıştı. "Bu da küçük kardeşin okan on iki yaşında ortaokula gidiyor "dedi okan a baktığımda kıza değil babama bakıyordu. " o benim kardeşim değil" "o benim ablam değil" dedik aynı anda bizim konuşmamızla bize çatık kaşlarıyla bakıyordu. Peki öyle bakması umrumuzda mı hayır babam bizden duydukları ile sinirlenmiş olacak ki sinirli sesiyle "o sizin kardeşiniz ona alışsanız iyi edersiniz" dedi babamın bu cümlesi ile kaşlarımı daha çok çatıp babama bakmadan yanında ki kıza bakıp sinirle konuşmaya başladım babamla annemi hemen tarafına çekmiş cadı "Bakıyorum hemen annemle babamı yanına çekmişsin ne yaptın acaba" dedim iğrenir bir tonda ama kız sorumu duysa bile duymazlıktan gelip sessizce bana bakıyordu küstahlığa bak emir kızın bana cevap vermemesine sinirleniş olacak ki konuşmaya başladı. " abim bir şey sordu cevap versene yoksa dilini mi yuttun" dedi alay dolu bir tonda kız hala sessiz kalınca bu sefer talha söze girdi. " bu da gaye gibi baksanıza kendini beğenmiş yanıt vermeye bile tenezzül etmiyor." Dedi hepimiz onun bu söze katılıyorduk kıza iğrenir gibi bakmaya başladık.Babam bu bakışlarımızdan rahatsız olmuş olacaktı ki tam söze başlıyordu ki kızın kolunu tutmasıyla ona baktı. Gözleriyle babama bir şeyler der gibi bakınca babam ona gülümseyerek baktı. Onun kendisine gülümsediğini görünce eli çantasına gitti ve çantasından kalem ve kağıdı çıkartarak yazmaya başladı Allah için bu kız ne yazıyordu onun bir şeyler yazdığını görünce kardeşlerimle birbirinize ne yapıyor der gibi bakıp bakışlarımızı tekrar kıza çevirdik. Elinde ki ilk kağıdı anneme verip daha sonra elinde ki diğer kağıtla yanımıza yaklaşıp elinde ki kağıdı benim elime verip annemle beraber salondan cıktı. Onun salondan çıkmasıyla bakışlarım elimdeki kağıdı buldu kardeşlerimde merak etmiş olacaklar ki onlarda kağıda bakıyorlardı. " ben konuşamıyorum ama sizin gibi gerizekalılar yüzünden iyiki de konuşamıyorum diyorum bana kendini beğenmiş diyeceğinize dönün bir kendinize bakın kendini beğenmiş birer öküzden başka bir şey değilsiniz" yazıyordu kağıtta ben okuduklarımla sinirlensem mi pişman mı olsam karar veremezken okan üzüntülü sesiyle "konuşamıyor mu" demişti... LALİSA Kumru teyze ye kağıtta odamı gösterirmisin yazmıştım. Kumru teyze gülümseyerek beni üçüncü kattaki odama götürürken bir taraftanda konuşuyordu. "onların böyle davrandığına bakma hepsi iyi çoçuklar sadece gayeden çok çektiler özelliklede okan senide onun gibi sanıyorlar ama zamanla olmadığını anlayacaklar" dedi başımla onaylarken odama gelmiştim güzel bir odaydı. " bu günlük bu odada yat yarın yeni eşyalar gelecek kendi zevkine göre döşersin" dedi ona başımı sallayınca gülümseyerek devam etti konuşmasına " sen şimdi biraz dinlen ben yemek saatinde sana haber ederim kızım" dedi benden cevap bekler gibiydi ama ne başımı sallayabiliyordum ne de kağıt kalem çıkarıp bir şeyler yazabiliyordum bana kızım demiştim on altı senedir annemin bana bir kere bile demediği o kelimeyi kumru teyze demişti daha bir günlük tanıdığım kadın benim gözlerim dolunca beni üzdüğünü sanıp tek kelime etmeden odadan çıktı. O üzüldüğümü sansa da üzülmemiş mutlu olmuştum o kelimenin güzelliği gözlerimi doldurmuştu. Daha fazla bu konu üzerinde düşünmeyip odamı incelemeye başladım duvarları acık mavi tonlarda yatak pencerenin sağ tarafına konumlandırılmıştı nevresimine kadar siyahtı hoşuma gitmişti yatağın sol tarafında kitaplık vardı ama boştu ben onu bir aya kalmaz doldurur başka bir kitaplıkta getirirdim. Odada iki kapı daha vardı birini açtığımda banyoya çıkıyordu kapıyı kapatıp diğer kapıyı açtığımda geniş bir giyinme odası karşıladı beni gülümseyerek içeri girdim oda eski evimde ki odamın neredeyse iki katı kadardı sağ taraf full dolapla kaplıyken sol tarafta büyük bir boy aynası yanında da şirin bir makyaj masası vardı hepsinin içini açıp baktığımda renk renk tşörtler renk renk elbise kazak pantolonlar topukludan tut babete kadar çeşit çeşit ayakkabılar vardı. Odadan yeşil renginde pantolon tşört gecelik giyinip yatağa girdim üzerimdeki yorgunluk yatağa yatar yatmaz kendini belli etmiş gözlerim kapanmıştı... kendimi eski evimdeki odamda buldum yataktan kalktığım an odamın kapısı açılınca bakışlarım kapıyı buldu içeri ilk beş yaşındaki ben girdi girmek değil fırlatıldı desem yeriydi ardından babam beş yaşındaki ben yerde hüngür hüngür ağlayıp kekelerken babam olacak adam elinde kemerle kızgın suratıyla küçük lalisa ya bakıyordu. "baba benim suçum yok abim yalan söylüyor senin paranı o çaldı" diyen küçük benle o günü hatırladım abim arkadaşlarıyla buluşmak için babamın cebinden para çalmıştı babam öğrenince de lalisa çaldı engel olmaya çalıştım ama yine de çaldı" demişti ben ne kadar inkar etsem de babam tabiî ki biricik oğluna inanmıştı. "sus yalancı birde iftira atma oğluma " diyen babamla küçük ben gibi bende ağlamaya başladım. "baba yemin ederim ben çalmadım" dedim küçük benle aynı anda babam ben konuştukça daha fazla sinirlenmiş olacak ki adeta kükreyerek bağırdı. "sus lan " dedi ve elinde ki kemerle sırtıma vurmaya başladı küçük ben acı ile çığlık atarken ben titriyordum babam ise hem vuruyor hemde bağırıyordu. "bundan sonra bir daha cebimden bir para alda göreyim seni bir dahakine öldürürüm seni" diyor kemeri arka arkaya sırtıma vuruyordu. Gözümden bir damla yaş düşerken küçük benle yine aynı anda konuşmaya başladık. "baba yalvarırım vurma ben çalmadım ben çalmadım" EMİR KOZCUOĞLU Kızın yazdığını okumamızla birbirimize baktık hepimiz şaşkındık okandan çıkan "konuşamıyor mu" sorusuyla babam adeta kükredi. "konuşamıyor tabi ki geçirdiği bir kaza yüzünden konuşamıyor ben sizi böylemi yetiştirdim böyle mi siz ne zaman bu kadar ön yargılı vicdansız oldunuz siz ne zaman bu kadar kötü oldunuz çocuklar" dedi hepimiz babamın sözleriyle başlarımızı yere eğdik o kız bizi böyle yapmıştı o kız yüzünden hepimiz bu kadar ön yargılı olmuştuk. "o kızdan özür dileyeceksiniz " diyen babamla kaşlarımı çattım ben kimseden özür dilemedim dilemezdim de hele o kızdan asla başımı kaldırıp tam babama cevap verecektim ki talha benden önce davranarak konuşmaya başladı. "ben o kızdan özür dilemem" dedi okan da aynı şekilde başını salladı demek ki hepimiz aynı düşüncedeydik. " Tamam kız konuşamıyor olabilir ama bu ondan özür dilememizi gerektirmiyor" diyen demir abimle babam ya sabır çekti o anda salona giren annemde aynı babam gibi kaşları çatık bize bakıyordu.Babam annemi görünce "Lalisa nerede" diye sordu neredeyse nerede çok mu önemliydi o annem bizde ki bakışlarını babama çevirip tekli koltuğa oturdu ve yanıtladı onu "Odasında yemek saatine kadar dinlenmesini söyledim kız yeterince yorgun dinlenmek iyi gelecektir" dedi babam onu başıyla onayladı. Ben onlara göz devirip odama cıkarken diğerleri de kendi kendilerine oyalanacak şeyler buluyordu... Neredeyse iki saat geçmiş yemek saati gelince odamdan çıkıp yemek salonuna indim ben ve o kız hariç herkes yemek masasındaydı tam yerime oturuyordum ki annemin konuşmasıyla bakışlarımı ona cevirdim. "Oğlum kardeşin inmedi yemeğe çağır da gelsin" diyen annemle masaya tekrar baktım bütün kardeşlerim masada yerlerindeydi. "anne hepsi burada ya" dedim tekrardan anneme bakarak annem aldığı cevapla göz devirip yanıtladı beni "Oğlum kız kardeşin lalisadan bahsediyorum" dedi ona kaşlarımı çatıp "o kız benim kardeşim değil anne" dedim babam benden duydukları hoşuna gitmemiş olacak ki elinde ki çatalı sesli bir şekilde masaya bırakınca oflayarak yemek salonundan çıktım. Kaşlarım çatık bir şekilde kızın odasına giderken söylenmeyi de ihmal etmiyordum. "birde hizmetçisi olduk prensesin " diyerek onun odasının önüne geldiğimde içerden tuhaf sesler geliyordu inlemeye benziyordu kaşlarımı çatıp bir anda odaya girdiğimde lalisa yatağında yatıyor ama tir tir titriyordu hızlı adımlarla yanına ilerleyip yatağın kenarına oturdum lalisa uyuyordu ama su gibi terlemiş bir şekilde tir tir titriyordu. "lalisa kendine gel rüya görüyorsun" diyerek ona dokunsam da uyanmıyordu daha çok dürtsemde hala aynı şekilde titreyip duruyordu korkmaya başlamıştım "lalisa lalisa kendine gel kendine gel güzelim " diye bağırdım korkuyla annemgil benim sesimle hepsi odaya girip yatağın etrafını sarsalarda ben hala aynı şekilde lalisayı sarsıyordum. "lalisa uyan sadece bir rüya" dedim bakışlarım diğerlerini bulunca hepsi korkuyla yatakta yatan bir türlü uyanmayan lalisa ya bakıyorlardı. Annemle babam neyse ama kardeşlerimde korkulu gözlerle bakıyorlardı. Bakışlarımı tekrar lalisa ya çevirdiğimde hala aynı şekilde titriyordu. "lalisa uyan güzelim hadi" dedim bir kez daha onu sarsarak lalisa bir anda gözlerini açınca yaşlı gçzlerle hepimize tek tek baktı uyku sersemi ile nerede olduğunu çözmeye çalışıyordu.Bakışları bana dönünce bir anda oturma pozisyonuna gelerek kollarını boynuma doladı ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Ben onun sarılmasıyla kaskatı kesilirken babam el işaretiyle diğerlerine çıkalım demişti. Lalisa ağlamaya devam ederken ben içimde ki bu duyguyla baş etmeye çalışıyordum o sarılınca içimde tarif edemediğim bir mutluluk olmuştu neydi bu duygunun adı hiç yaşayamadığım abilik böyle bir şeymiydi. Lalisa kendine gelip ellerini boynumdan çekince onu geri yatağa yatırıp üstünü örttüm benim üstünü örtüğümü görünce bana bakınca konuşmam gerektiğini anlayarak söze başladım. " iyimisin" diye sordum sorumla başını aşağı yukarı salladı aklıma konuşamadığı gelince ayağa kalkarak odada bulunan çalışma masasında ki kağıt ve kalemi alarak tekrar yanına oturdum ve eline verdim. "bana demek istediklerini yazarsın" dedim o ise şaşkın bir şekilde başını sallayıp yazmaya başladı. Yazması bitince kağıdı bana doğru çevirince yazdığını okumaya başladım. " odamda ne yapıyordunuz hepiniz" diye yazmıştı " yemek saati gelmişti annemde seni çağırmamı söyleyince seni çağırmak için odana geldim odandan sesler gelince merak edip odana girdim sen yatakta uyurken titriyordun uyandırmaya calıştım uyanmadın sesime annemgil geldi sonra uyandın " dedim benim söylediklerimle gülümseyip yazmaya başladı ne yazdığını merakla bekliyordum yazması bitince bana çevirince okumaya başladım. " tesekkür ederim " yazmıştı tam neden diye soracaktım ki anlamış gibi tekrar yazmaya başladı. Yazdığını gösterince elinde ki defteri alarak okumaya başladım. " kabus gördüğümü bildiğin halde yanımda kaldığın için şimdiye kadar kimse benimle ilgilenmemişti onun için teşekkür ederim abi" yazmıştı. Ben okuduğumla öylece kalakalırken o hala gülümsüyordu. Ne demişti o bana abi mi... |
0% |