@serifeuzun
|
Eliften...
Ön kapıdan cıktığım gibi karanın dediği yola saptım kucağımda oğlumla koşa bildiğim kadar hızlı koşuyordum aklım lalisa ve karandaydı ben tünele varıncaya kadar inşallah onlara birşey yapmazlardı ne kadar koştum bilmiyorum oğlumun anne demesiyle ona baktım.
"Abinin dediği orda" Dedi bir ağacı gösterirken dediği gibi fosforlu bez vardı ağaçta hemen oğlumu kucağımdan indirerek bezi ağactan çıkartıp cebime attım ve oğlumu kucağıma alarak sol tarafa koşmaya başladım. Ne kadar koştum bilmiyorum ama ayaklarımda ki güç çekildi cekilecekti hemen karşımda fosforlu ağacı görünce gülümseyip hemen bezi çözerek Diğerinin yanına koyup devam ettim koşmaya kulübe karşıma cıktığında hemen içeri girip kapıyı arkasında ki küsükle kapattım anahtarın yerini söylemeyi unutmuştu. Oğlumu köşedeki tekli koltuğa bırakıp karanın dediği büyük saksıyı aramaya başladım karanlıkta zor olsada ışığı yakamazdım etrafa bakarken saksıyı görünce gülümseyip hemen kaldırarak altındaki kapıyı fark ettim saksıyı köşeye koyup kapıyı kolundan yukarı doğru cekince acıldı eğilip aşagıya doğru baktığımda aşağıya inen bir merdiven vardı oğluma bakarak gülümsedim
"Kurtulduk annem" Dedim oğlum yüzümdeki gülümsemeye bakıp hemen yanıma gelip sarıldı.
"O abla ve abi ye teşekkür etmeyecek miyiz" Dedi
"Yanımıza gelecekler o zaman ederiz olur mu? " Dedim tabi içimden inşallah gelirler diyordum bana başını sallayarak yanıt verince onu kucağıma alarak zor da olsa merdivenlerden inmeye başladım tabi karanın dediği gibi kapıyı arkamdan kapatmayı unutmadan merdivenlerden aşağıya indiğimde karanın dediği gibi otomatik ışık yanmıştı yukarıya göre burası oldukça sıcaktı oğlumu koltuğun birine bırakıp cebimdeki telefonu çıkartarak lalisa'nın yazdığı numarayı aradım inşallah hemen acarlardı. Telefonun çalmasıyla gülümsedim hadi acın artık telefon çalarken bir o yana bir bu yana gidip geliyordum bir an önce acılmalıydı bu telefon tam kapatıp tekrar arayacaktım ki acılan telefonla konuşmaya başladım.
"Alo kimsiniz? " Diyen bir erkek sesiydi tanıdıktı nasıl olmasın ki hayatım onlarla gecmişti
"Alo ben elif lalisanın yerini biliyorum onu kurtarmanız gerekiyor " Dedim adam lalisanın adını duyunca daha gür bir şekilde konuşmaya başladı.
"Lalisamı nerde benim kardeşim söyle nerde? " Dedi arkasından başka bir adamın sesi geldi gülümsedim ekrem amcaydı bana da az babalık etmemişti zamanında
"Emir sakin ol oğlum telefondaki kızda konuşsun " Dedi demek ki sesimi hemen Hopörlere almıştı acaba demir oradaysa sesimden tanımışmıdır beni?
"Sakin falan olamam baba konu lalisaysa sakin falan olamam " Dedi bu benim tanıdığım emir miydi o sakin cocuğu bile cıldırtmıştı o kız ama anlıyordum ki lalisa onlar için çok farklıydı gaye ortadan kaybolsa bile kimse onu aramazken lalisa için sakin emir bile delirmişti. Onun daha fazla konuşmasına müsade etmeden hemen konuşmaya başladım.
"Bak sakin ol lalisa istanbul sınırından 40 km uzakta orman yolunda bir evde tutuluyor hemen gelmelisiniz yoksa lalisa için geç olabilir diyerek telefonu kapattım şarjı azdı hayır karan niye doldurmadın ki şu şarjı (valla böyle bir konum varmı İstanbul'da bilmiyorum attım kafadan😂) telefonu koltuğun üstüne atarak oğluma sımsıkı sarıldım aklım lalisa da ve karanda olsada buradan cıkamazdım burdan çıkmak hem salaklık olurdu hemde lalisa ve karanı daha zor duruma sokardı. Oğlumun
"Anne sence o abla ve abi kurtulur mu? Demesiyle ona baktım ne kadar o cani şerefsiz adamın bir parcasını taşısa da herşeyi bendim onun gibi kötü kalpli gaddar biri değildi yufka yürekli kendinden çok başkalarını düşünürdü. Gülümsedim
" İnşallah oğlum bizi oradan kurtardılar onlarda kurtulacak " Dedim
"Peki biz nerde yaşıyacağız " Dedi bunu bende bilmiyordum gayeden duyduğuma göre annem ve babam benim sahte vefat haberini aldıktan bir sene sonra acıma dayanamayıp vefat etmiştiler onun lafına pek inanılmazdı ama bu halde yanımda bir çocukla gitsem ne yaparlardı bilemiyorum
"Anneannen ve dedene gideriz " Dedim içini rahatlatmak için bana gülümsedi
"Senin anlattığın babama gidelim " Demesiyle öylece kalakaldım
Emir Kozcuoğlu
Saatlerdir arıyorduk ne lalisadan bir iz vardı nede o yusuf denilen şerefsizden pusat ve rana lalisanın geyeyi dinlediği geceyi ertesi gün yaptıklarını gittikleri evi anlatınca deliye dönüp onlara da kızmıştık.
"Ya siz manyakmısınız gerizekalı mısınız bir konuşma yüzünden salak bir kızı takip edip bir eve mi gittiniz? " Diye bağırdı babam haklıydı da rana ise babama bakıp
"Dayı haklısın gitmememiz gerekiyordu ama biz lalisayla gitmeseydik tek başına gidecekti" Dedi demir abim göz devirerek
"Yine sizden habersiz tek başına gitmiş değişen birşey yok onunla gittikten sonra biriniz bize gelip haber etseydi onu göndermezdik hem gaye telefonda ne konuşmuş ki lalisa dayanamayıp yine kendi başına gitti " Dedi hayır anlamıyorum o kadar atasözü de var başınıza ne gelirse ya meraktan ya..... Diye niye hala merak edip gidilirdi ki. Rana demir abime bakıp
"Gaye sizin lalisa ya düşman olduğunuzu kendinin yaptıklarını onun üstüne attığını falan birine söylüyormuş sonra hastanede hemşirenin bilerek bebekleri karıştırdığını falan söylemiş en önemlisi de ellerinde birinin olduğunu sürekli kaçmaya calıştığını ama her seferde yakalandığını yine kaçmaya calışırsa sıcanmı ne demiş onunla tehtid edin bir yere gidemez demiş hatta sürekli demir demir diyormuş lalisa da demir abiyle bir alakasının olduğunu düşünüp peşine düşmüştü" Dedi onun bu cümlesiyle hepimiz kaşlarımızı çattık özellikle demir abim
"Benimle o kişinin alakası ne? " Dedi demir abim rana bilmiyorum der gibi omuzlarını hareket ettirince öylece kalakaldık
"Peki şimdi ne yapacağız " Diyen talha ile babam konuşmaya başladı.
"O yusuf denilen adam yoksununu arayıp bütün şirketi onun üzerine yapacağımı söyleyeceğim kızımdan değerli değil hiçbirşey " Dedi annemde göz yaşlarıyla onayladı babamı saatlerdir ağlıyordu nasıl ağlamasındı ki anneydi o
"Biraz daha araştıralım birşeyler bir iz belki buluruz " Diyen pusatla babam
"Daha fazla bekleyemem ben beklerken kızıma birşey yapabilir o şerefsiz " Dedi eline telefonu almıştı ki mesaj sesi gelmesiyle bize baktı.
"Kimden " Dedim babam telefona bakıp tekrar bize baktı.
"Yabancı numara bir video atmış " Dedi okan hemen babamın elinden telefonu alıp televizyon'a bağladı videoya tıkladığında karşımızda bir adam vardı kim olduğunu bilmiyordum ama babamın sesiyle hepimiz aynı babam gibi sinirle bakıyorduk videodaki adama
"Bu o yusuf denilen şerefsiz " Dedi babam sinirle videodaki adam konuşmaya başlayınca hepimiz dikkatlice dinliyorduk.
"Merhabalar kozcuoğulları görüşmeyeli nasılsınız iyisiniz dir demek istesemde biricik kızınız bendeyken pek iyi olamazsınız tabi siz iyi değilken ben çok iyi oluyorum neyse şimdi siz bu videoyu izlerken beni görünce kaşlarınız çatılmış sinirle videoyu izliyorsunuzdur ama bu benim umrumda mı tabiki de hayır neyse size bu videoyu neden yolladığımı merak ediyorsunuzdur değil mi? Sizin bu dilsiz inatcı kızınız bugün kaçmaya kalktı ama ne yazık ki kaçamadı şuan arkamda elleri ayakları bağlı bir şekilde sandalyede oturuyor ama onu göstermeden önce size onun kaçma girişiminin videosunu atacağım valla düşmanı olmama rağmen etkilenmedim değil " Demiş ardından bir video başlamıştı ekranda lalisa ve bir adam vardı ne çok özlemiştim kardeşimi ona özlemle bakarken adam lalisanın kulağına doğru eğilip birşey dedi ardından
"Dövüşmeyi biliyormusun? " Diye soru sordu lalisa onu başıyla onaylayınca adam gülümseyerek
Kimin kardeşi be hadi bakalım göster kendini " Dedi kardeşi mi demişti bu adam kim oluyordu ki lalisa onun kardeşi olacaktı. Lalisa onu yine başıyla onaylayıp karşısındakilere bakarken adamın "şimdi" Demesiyle kendisine doğru gelen korumaya kafa attı o yere düşünce başka bir koruma ona yumruk atmak isterken korumanın elini tutarak ters çevirdi fazla sert çevirmiş olmalıydı ki adamın attığı cığlık videoya bile gelmişti okan heycan ve sevinçle
"Ablam be göster onlara gününü " Diye bağırınca hepimizin lalisa ya gurur ve sevinçle baktığını gördüm bakışlarımı tekrar videoya cevirdiğimde lalisa adamın kolunu biraz daha sertçe bükünce adamın kolundan çıt sesi gelmesiyle onu yere atarken adam acıdan yerde kıvranıyordu bir anda arkasından boynunu tutan adamla yüreğimiz agzımıza gelse de lalisa bir anda boğazını tutan adamla bocalasa da hemen kendisine gelip başını biraz ileri itip geriye sertçe koydu büyük bir ihtimalle adamın burnunu kırmıştı adam gelen darbe ile lalisa'nın boynunu bırakmasa da tutuşu hafiflemişti lalisa da bunu fark etmiş olacak ki bir anda adamın elinden kurtulup kasıklarına tekme attı adamla beraber bizde inlemiştik orasının acısını bilmeyen yoktu bence adam inleyerek yere düşünce lalisa bir tarafa baktı videoya yanındaki adamda dahil olmuştu o adamda karşısında ki bir adamın gözüne yumruk atıp tekmeyle adamı yere indirmişti tam onlara doğru beş altı koruma geliyordu ki o adamla sırt sırta verip saldıracaktıklardı ama adamların silah çekmesiyle öylece kalakaldılar videoya yine o şerefsiz girince sinirlerimiz yine tavan yaptı.
"Nasıldı ama insan etkilenmeden yapamıyor değil mi? Neyse şimdi size onu göstereyim demiş bu sefer lalisa gözükmüştü elleri ve ayakları bir sandalyeye bağlıydı dudağı kanamıştı şerefsiz tokat atmıştı büyük ihtimalle
" Seni bir elime geçireyim kızıma dokandığın ellerini kırmazsam bana da ekrem kozcuoğlu demesinler " Demişti babam şerefsiz birşey diyecekti ki benim telefonumun çalmasıyla hepsi bana baktı. Cebimden telefonu çıkarıp baktığımda yabancı numaraydı.
"Yabancı numara " Dedim okan televizyonu kapatmış yanıma gelmişti ki babamın sesiyle ona baktım
"Aç oğlum belki lal ile ilgili birşeydir" Dedi onu onaylayıp acacaktım ki demir abimin sesiyle ona baktım
"Lal ile ilgili olsaydı numarayı saklarlardı bu acık " Dedi onu da onaylamıştım haklıydı.
"Olabilir ama yine de aç telefonu lal ile de ilgili olabilir " Diyen annemle kapanmadan actım
"Alo kimsiniz? " Dedim lal ile ilgisi yoksa bile karşı tarafa yuklenmemek gerekiyordu. Babamın işaretle sesi aç demesiyle sesi Hopörlere aldım karşıdan ince bir ses geldi.
"Alo ben elif lalisa'nın yerini biliyorum onu kurtarmanız gerekiyor " Dedi bu kimdi lalisayı nerden tanıyordu sesi gayeye benzemiyordu ama onlardan biri olabilir diye sinirle konuşmaya başladım.
"Lalisa mı nerde benim kardeşim söyle nerde? " Diye bağırdım babam benim bağırmamla yanıma gelip sakin tutmaya calıştığı sesiyle
"Emir sakin ol oğlum telefondaki kızda konuşsun " Dedi karşıdaki bir kadın diye böyleydi yoksa konu kızıysa kimseyi tanımazdı lalisayı kırsa da pişmandı babam bende demir hariç diğerleri de öyleydi babam ona kötü birşey dememişti belki ama savunmamıştı da lalisayı ondan koparanda buydu o anda demir abime değdi gözlerim ayakta öylece duruyordu bakışları bir yere sabitliydi ne olmuştu buna böyle tekrar babama bakıp
"Sakin falan olamam baba konu lalisaysa sakin falan olamam " Dedim onu kırmıştım kendimi affettirmeden onu kaybetmek istemiyordum karşımdaki kadın tekrar konuşunca onu dinlemeye devam ettik.
"Bak sakin ol lalisa istanbul sınırından 40 km uzakta orman yolunda bir evde tutuluyor hemen gelmelisiniz yoksa lalisa için geç olabilir" Diyerek telefonu kapatmıştı biz öylece bakarken demir abimin sesiyle ona baktım.
"Ses tanıdıktı elifimin sesiydi arayan adım elif dedi ama benim elifim olamaz o öldü üç sene önce öldü o " Dedi öylece kaldık olabilir miydi o ama nasıl olacaktı ki
"Bunu öğrenmenin tek yolu kadının tarif ettiği yere gitmek hem lalisa orada " Diyen talha ile hepimiz başımızı sallayarak odalarımıza çıkıp silah vs şeyleri alıp indik pusat arabaya binerken abisini arayıp kadının söylediği adrese bir ekip yollamasını istemişti abisi polisti annem ve rana da gelmek istese de onlara lalisa ya birşeyler hazırlayın diyerek evde bırakmıştık inşallah kardeşime birşey olmadan onu kurtarırdık...
Lalisa dan...
Bizi odaya çıkarıp sandalyeye bağlamış olsalarda Elif'i bulamamışlardı üvey amcamın adamları gelip
"Efendim kulübeye giden yollardaki fosforlu bezler yok onlar olmayınca nereden gidileceği belli olmuyor karanlıkta adamlarımız hala arıyor ama sabahı bulur kulübeyi bulmak " Dediklerinde karan abim kahkaha atmış bende sırıtıyordum. Sabaha kadar elif çoktan aileme haber vermiş olurdu gelirler miydi belli değildi ama demir abim kesin gelirdi. Üvey amcam sinirlenmiş olacak ki
"O şırfıntıyı bir an önce bulun ve gebertin " Dedi adam baş sallayıp gidince bize baktı.
"Onu bulamadığıma sevindiniz ama merak etmeyin er geç bulurum onu o zaman bende sizin karşınızda böyle güleceğim " Dedi karan abim onun bu sözüyle kahakahasını zor susturup
"O biraz zor yusufçuk " Dedi üvey amcam onun bu ki cüm şey için sesine daha bi sinir olup yanına giderek ona yumruk atmıştı.
"Kes çeneni o kahpe ancak o kulübeye gidebilir gece yakalanmazsa bile sabaha elimde bak bakalım o zaman ne yapacağım " Dedi karan abim he he der gibi başını sallayınca ona tekrar vuracaktı ki son anda vazgeçti yüzünde itici bir gülümseme vardı.
" Sana vursam canın cansa bile tınlamazsın karan uygur ama kıymet verdiğin birine vursam canını daha çok yakarım " Diyerek bana doğru geldi karan abim üvey amcamın bana doğru geldiğini görünce sinirle bağırmaya başladı.
"Ona bir dokun burdan kurtulduğum an o elini kırarım " Dedi üvey amcam onun bu haline kahkaha atıp dibime geldi ona doğru bakıp
"Burdan anca ölün çıkar karan onun için bana birşey yapamazsın" Diyerek bana sert bir tokat attı dudağımda ki sızlamayla dudağımın parladığını anlamıştım ama önemi yoktu küçüklüğümde onlardan öğrendiğim tek şey acını kimseye gösterme gösterme ki karşında ki kişi senin acını görüp zevk almasın hiçbirşey yapmadığımı ağlamadığımı gören üvey amca sinirlenmiş olacak ki bir daha vurdu vurduğu yerin moraracağından emindim ama yine tepkisiz kaldım
"Lann şerefsiz bana gelsene gücün anca bir kıza mı yetiyor " Diye bağıran karan abimle kahkaha attı o zaman anladım benim bir tepki vermem değildi onun hoşuna giden karan abimin tepkisiydi karan abime baktım anladı mı bilmiyorum ama başını salladı. Üvey amcam sacımı çekip tekrar yüzüme vurdu ama ne benden ne karan abimden tepki alamayınca sinirle bıraktı saclarımı...
Ne kadar süre geçti bilmiyorum ne gelen vardı nede giden üvey amcam yanımızda video çekip gittiğinden beri karan abimle öylece oturuyordum
"Burdan kurtulacağız çilek kızım" Dedi sesinde bana inan der gibi bir ton vardı gülümsedim kurtulur muyduk bilemezdim ama ben karan abime sonsuz bir güven duyuyordum ona başımı sallayarak yanıt verdim o benim yanıtımla gülümserken silah sesleri gelmeye başladı karan abimle bir birimize bakıp gülümsedik
"Sana kurtulacağız demiştim" Dedi gülümsemesinin ardından dışardan silah sesleri gelirken karan abim zor bela kendini bağladıkları ipleri gözüm yanıma geldi beni de cözdükten sonra
"Şimdi buradan çıkıyoruz dikkatli ol tamammı? " Dedi yine başımla onayladım bizi bağladıkları odanın kapısına gelmiştik ki kapı bir anda acılınca karan abim beni arkasına aldı ama gelen kişi demir abimden başkası değildi.
"Lal'ım " Dedi beni gördüğü an ona gülümseyip sımsıkı sarıldım bu dünyada karan abimden sonra en sevdiğim abim olmuştu kendisi kokumu içine çekerek bana sarıldıktan sonra benden ayrılıp
"Iyımısın? " Diye sordu onu başımla onaylasamda o kaşlarını çatıp yüzüme bakmaya devam etti büyük ihtimal yüzüm morarmak üzerine ve dudağım patladığı için dudağımda yara vardı.
"O şerefize bunun hesabını sormaz mıyım" Dedi sinirle karan abim
"O şerefsiz bende burdan çıkalım " Dedi karan abimin sesiyle demir abim ona baktı kaşları yine çatıktı.
"Sen kimsin ve lalisayla ne bağlantın var " Dedi karan abim ben ve demir abimin yanına gelerek
"Ben karan uygur lalisanın abisiyim" Dedi bunu sırf beni kıskandığı için demediyse adım lalisa değil normalde bunu biri sorsa adını söyler geçerdi ama karşısında öz abim vardı bunu söylemesek bile anlamıştı.
"Abisi mi onun abisi benim" Diyen demir abim şimdi daha bir çatık kaşlarla bakıyordu.
"Abisi benim" Dedi karan abim ona inat yapar gibi
"Hayır benim dedim" Diyen demir abimle ikisi de bir birine zıt olmuş bir şekilde bakıyorlardı allah için biz ne durumdaydık bunlar ne için tartışıyordu karan abim tam ağzını acmıştı ki ellerimi kaldırarak onu susturdum.
"Kesin ikinizde benim abimsiniz ne durumdayız sizin tartıştığınız konuya bak bir an önce şu evden çıkalım bi" Diyerek onlardan önce odadan cıkmıştım arkamdan demir abim
"O işaret dili mi biliyormuş " Derken karan abimde
"Birde abisiyim dersin" Deyip arkamdan geliyorlardı. Evden cıktığımız an üvey amcam hareketsizce yerde gaye ise iki korumanın arasındaydı babam beni görür görmez yanına gitmeme kalmadan koşarak yanıma gelip sımsıkı sarıldı benim için endişelendiği belliydi ama umrumda değildi o olanlara karşı ne beni savunmuş nede bir şey söylemişti sessiz kalması kırmıştı beni ve bu kolay affedilecek birşey değildi.
"Kızım yavrum iyisin değil mi? " Diyerek benden ayrılmıl bana bakıyordu yüzümü gördüğü belliydi kaşları catıldı sinirle üvey amcamın yanına gidip belinden cıkardığı silahla iki el ateş etti o anda fark ettim üvey amcamın öldüğünü gaye cığlık atarak
"Amcaaaa" Diye bağırsa da kimse onu umursamamıştı.
"Katilsiniz amcamı öldürdünüz katiller " Diye bağırıp korumlardan kurtulmaya çalışıyordu ama bu mümkün değildi.
"Kes çeneni yoksa ben keserim " Diye bağıran emir abimle sussada nefretle bize bakmayı kesmedi
Emir abim bana bakıp özlemle
"Kardeşim " Dese de onu umursamadan üçüzlere sarılmış ardından pusata sarılmıştım oda hemen kollarını bana dolayıp kokumu çekerek sacımdan öpmüştü. Ondan gülümseyerek ayrılırken karan abimin sessiz dediğini sandığı ama hepimizin duyduğu sözleriyle ona baktım.
"Kim bu gevşek neden lalisayı öptü" Dedi sesinde ki kıskanclık bile belliydi kücükken de böyleydik öz bildiğim abimin bile bana yaklaşmasını kıskanır onunla beni uzak tutardı belki de onun içindeki o karanlık duyğuyu fark etmişti bilemiyorum demir abim onun bu cümlesiyle kahkaha atıp
"Abisiyim derken iyiydi insan kardeşinin sevgilisi olduğunu bilmez mi " Dedi biraz önceki işaret dili konusuna gönderme yapıyordu karan abim ona sinirle bakıp ağzını acmıştı ki talha ve Emir'in sesiyle tekrar susmak zorunda kaldı
"Abisi mi onun sadece üç abisi var başka abisi yok" Dediler alalh için bunlar aynı cümleyi nasıl aynı anda söylediler be karan abim onlara göz devirirken demir abim ona oh işareti yapıyordu allahım kaç yaşında adam yaptığı hareketlere bak emir ve talhaya dönüp işaret diliyle
"Siz benim abim falan değilsiniz benim iki abim var biri karan diğeri demir " Dedim işaret dilini bilmiyor olacaklar ki hepsi birbirinden bakmaya başladı. Karan abim onların anlamamış olduğunu fark edince
"Sizin onun abisi olmadığınızı onun sadece iki abisi olduğunu birinin ben diğerinin ise şu gereksiz demir bey olduğunu " Söyledi dedi emir ve talha duyduklarıyla üzülselerde umrumda değildi demir abim ise bana gülümseyip öpücük atmış karan abime ise
"Sensin gereksiz " Demişti karan abim ise ona göz devirmişti. Babam daha fazla bu konulara sessiz kalamamış konuşmaya başlamıştı.
"Kesin artık şu muhabbeti anneniz evde kızını bekliyor eve gidiyoruz " Dedi hepimiz ona başımızı sallayıp onay verirken o gayeyi tutan korumalara bakıp
"Sizde bunu götürüp polislere teslim edin adam kacırmaktan birilerini esir tutmaktan yargılanacak " Dedi korumalar gayeyi götürürken gaye hala bağırıp cağırıyordu.
"Bu burda bitmedi elbet bir daha görüşcez o zaman amcamın intikamını sizden alacağım " Diye bağırıyordu. Korumalar onu zorla arabaya bindirip götürürlerken aklıma elif geldi hemen karan abime baktığımda oda bana baktı. Ellerimi kaldırarak
"Abi elifi alalım demir abimle kavuşma zamanları " Dedim gülümseyerek karan abimde bana gülümseyip başını salladı diğerleri birşey anlamamış olacak ki
"Ne dedi? " Diye soran tufanla hepsi karan abime baktı karan abim ilk demir'e sonra bana bakıp konuşmaya başladı.
"Birini daha almamız lazım ondan bahsetti" Dedi
"Kim o kişi " Diyen demir abimle gülümsedim pusata dönüp elimle telefon işareti yapıp elimi ona doğru uzatınca anlayarak gülümsedi cebinden telefonunu çıkartıp bana verdiğinde mesaj bölümüne girip yazmaya başladım.
"Geç kalınmış bir buluşmaya abi " Yazdım telefonu demir abime uzatınca diğerleri de duysun diye sesli okudu
"Geç kalınmış bir buluşmaya mı" Dedi ona başımı sallayıp elinden tuttum karan abime baktığımda beni anlamış gibi önden yürüyünce bizde arkasından onu takip ettik bir süre sonra bir ağacın önüne gelince karan abim ağaca yaklaşınca merakla onu izledik ağaca yaklaşıp ağac kabuğunu kere çekince büyük bir oyun olduğunu gördük hepiniz şaşkınca bakarken o oyuktan içeri girip alt taraftan bir kapagı kaldırdı ve bir tübel çıktı
"Oha be kimin aklına gelir bu" Diyen okan hepimizin sesi olmuştu karan abim ona bakıp gülümsedikten sonra
"Burda bekleyin" Dedi biz ona başımızla tamam derken o tünele girdi çok geçmeden tünelden bir el cıkmasıyla demir abimin elini bırakarak o eli tuttum kendime doğru cektiğimde elin sahibi yani elif tünelden çıkarak bana sarıldı.
"İyisin " Dedi bana sarılırken ondan ayrılıp başımı salladım gülümsedi
"Teşekkür ederim lal sen olmasan ordan nasıl çıkardım bilemiyorum " Dedi gülümsedim o anda demir abimin sesiyle ona baktık.
"Elif" Dedi sesi hem şaşkın hem duyguluydu gözleri dolmuştu. Elif te ona baktı gözlerinde ki özlem aşk o kadar belliydi ki
"Demir " Dedi ona doğru giderken demir abim elifin yanına gidip yüzünü ellerinin arasına aldı pusat beni yanına çekip kolunun altına alırken bende ona sımsıkı sarıldım
"Yaşıyorsun" Dedi inanamıyor gibiydi
"Yaşıyorum " Dedi elif'te ağlarken bende ağlamaya başladım cünkü onun ne demek istediğini bir ben anlamıştım demir abim onu kendine çekerek sımsıkı sarılınca ikisinden de bir hıckırık kaçtı ağlıyorlardı geçmiş zamana başlarına gelene herşeye ağlıyorlardı o anda ikisini de susturacak bir ses duyuldu
"Baba " Diye demir abime doğru koşup bacağına sarılan enes hepimizi şoka sokmuştu. O abime baba demişti onu babası mı secmişti?....
|
0% |