Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@serifeuzun

10/02/2017


Elimdeki mektupla öylece kalakaldım ne bir adım atabiliyordum nede tek bir kelime konuşabiliyordum odanın içinde elimde ki mektupla öylece duruyordum yazanları tekrar okumak için bakışlarım yine elimde ki mektubu buldu.


Canım arkadaşım zeynep ben yapamıyorum o bebeğe her baktığımda aklıma alperle yaşadıklarım geliyor beni terk ettiği gün dönüp duruyor aklımda ben gidiyorum nereye diye sorma uzaklara sizden o bebekten uzaklara ben o bebeğe annelik edemem o bebek sende artık ister bir yuvaya bırak ister sen büyüt ben o çocuğu hiç istemedim kendine iyi bak zeynep arkadaşın nesrin...


Ne demekti ben yapamıyorum gidiyorum ne demekti elimde ki mektupla sinirle odadan çıkarak kendi odama girdim özgür'ü kontrol ettiğimde yüzünü buruşturmuş ağlayacağını belli ediyordu. Onu hemen kucağıma alarak odadan çıktım kucağıma aldığım an sanki benim varlığımı hissetmiş gibi buruşturduğu yüzünü düzeltti zavallı miniğim benimle kaldıkça beni annesi sanmış bana alışmıştı. Belki de nesrin gitmeyi önceden planladığı için bebekle benim ilgilenmemi istemiş psikolojisinide  bahane olarak sunmuştu. Mamayı hazırlayıp salonda ki koltuğa oturarak biberonu özgür'ün ağzına götürdüm öyle bir acıkmıştı ki iştahlı bir şekilde çok çok sesler çıkararak yemişti mamasını onun bu haline gülümsedim o kadar tatlıydı ki bırakıp gidenler utansındı nesrin'in bıraktığı mektupta yazan bir cümle geldi aklıma


"O bebek sende artık ister bir yuvaya bırak istersen büyüt"  yazmıştı birde utanmadan nasıl bırakılırdı bu masum bebek özgür maması'nı yedikten sonra tekrar uyuyunca odaya girerek beşiğine  yatırdım komidi'nin  üstünde ki telefonumu alarak sessiz bir şekilde kapıyı kapatıp salona geçtim ne kadar açmayacağını biliyor olsamda bir ümit açar diye nesrin'i aradım ama tahmin ettiğim gibi telefonu kapalıydı sinirle telefonu yanıma atınca çalmaya başladı telefonu elime aldığımda arayanın ali olduğunu görünce yanıtla tuşuna basarak cevapladim


"Ali" dedim direk sesimi normal çıkması için uğraşsamda pek olmadı


"Zeynep evde misin gelip paşayı sevmek istiyorum da istesindir belki diye nesrin'i  aradım ama telefonu kapalı ulaşamadım" dedi derin bir nefes vererek konuşmaya başladım


"Evet izinliyim gel sana anlatacaklarım  var " diyerek cevap bile vermeden yüzü ne telefonu kapattım kapatmasam iki saat soru sorardı bir beş dakika sonra kapı tıklatılınca ayağa kalkıp kapıyı açtım özgür doğduğu gün uyarmıştım aliyi bize geldiği zaman zile basmamasi için artık evde bir bebek vardı ali meraklı bakışlarıyla içeri girip koltuğa oturunca kapıyı kapatıp yanına oturdum


"Ne anlatacaksın zeynep hem nesrin nerede?" Diye sordu etrafa bakarken derin bir nefes alıp konuşmaya başladım


"Nesrin gitti " dedim benim cümlemle  anlamaz bakışlarla bana baktı


"Ne demek gitti? Nereye gitti ? Hemde elinde daha bir haftalık bebekle" diye sorunca yerde ki bakışlarım ona döndü.


"Bebek içerde uyuyor " dedim yüzüme anlamıyor gibi bakınca mektubu ona uzattım mektubu eline aldığında kısaca bana baksada sonradan  bakışlarını mektuba çevirerek okumaya başladı okumayi bitirmiş olacak ki sesli bir şekilde


"hass" dedi ve hemen sustu benim yanımda küfür etmezdi.


"Böyle işte ali sabah bir kalktım odasında yastığının üstünde bu mektup  vardı birde dalga geçer gibi bu o bebek sende artık ister bir yuvaya bırak ister sen büyüt   yazmış " dedim ali kaşlarını çatıp mektubu bir kez daha okuyup bana baktı.


"Nesrinden böyle birşey beklemezdim" dedi sinirle kim sinirlenmezdi ki bu konuda onu başımla onaylayarak


"Bende beklemezdim ama benim nesrin adında bir arkadaşım yok bundan sonra " dedim yoktu çocuğunu bırakıp giden biriyle arkadaşlığımı devam ettiremezdim.


"Benimde yok peki ne yapacaksın onu yurda mı bırakacaksın?" Diye sordu hiç düşünmeden başımı olumsuz olarak sağa sola salladım annesi ve babası zaten bırakmış birde ben mi bırakacaktım yapamazdım


"Hayır " dedim  bana ne geçiyor aklından der gibi bakınca derin bir nefes vererek gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladım


"Onu üzerime alıp istanbul' a babam'ın evine döneceğim" dedim bana gözlerini açarak baktı.


"Ne?" Dedi şaşkın şaşkın


"Duydun ali ona annelik yapacağım " dedim


"Kızım baban seni öldürür eve elinde bir bebekle gidip üstelik bu bebek benim dersen " dedi öldürmesede hoş karşılamayacağını biliyordum


"Yapacak birşeyim yok bu bebeği birde ben bırakamam ali " dedim gözlerim dolmuştu bırakamazdım...


O gün ali sağ olsun özgürle ilgilenmiş bende nüfus dairesine giderek özgür'ü üstüme kayıt ettirmiştim baba adı ali'nin adı yazıyordu ama özgür benim soyadımı  almıştı elimde kimlikle eve vardığımda ali ayağında dikkatli bir şekilde özgür'ü sallıyordu beni görünce sus işareti yapıp özgür'ü kucağına alarak odaya götürdü yanıma geldiğinde yorulmuş bir halı vardı.


"Bebek bakmak nasıl ?" Diye sordum güldü


"Zor ama güzel birşey " diye yanıt verdi


"Gerçekten çok güzel " diyerek gülümsedim


"Hallettim mi ?" Diye sordu başımi salladim


"Zor oldu ama oldu onun artık bir adı var "diyerek kimliği uzattım gülümseyerek kimliği elimden alarak


"Ad soyad özgür KÖKSU baba adı ali anne adı zeynep doğum yeri ankara doğum tarihi 03.02.2017 " diye okudu


Ona gülümseyerek bakıyordum kimliği eline verip ayağa kalkınca gözlerimle onu takip ettim mutfak tezgahından bir kağıt alarak yanıma geldi bana uzattığında bir ona bir eline bakıyordum.


"Bu nedir?" Diye sordum elim kağıda doğru giderken


"Otobüs bileti " diye cevap verince öylece kalakaldım gerçekten adıma alınmış bir otobüs biletiydi.


"Sen yarın gideceğim değince biletlere baktım uçaklar dolu bende otobüs bileti aldım " dedi başımı sallayarak


Teşekkür ettim bilet yarın saat sabah 10'a alınmıştı.


"Seni otogara ben götürürüm " dedi yine birşey demeden başimi sallayınca


"Ben sabah ararım seni " diyerek evden çıktı. Elimde ki biletle öylece otururken istanbul'a gidince yaşayacaklarımı düşündüm onlara inanacakları bir neden söylemeliydim annem  beni elimde bebekle geldiğimi   görünce kesin bayılırdı babam ise beni evlatlıktan silecekti ama umrumda değildi bu çocuk için herşey' i göze almalıydım ve alacaktım derin bir nefes vererek ayağa kalkıp odaya girdim özgür mışıl mışıl uyuyordu yatağımın altında ki büyük bavulu alıp tşörtlerimi,kazaklarımı, pantalonlarımı,takı tokalarımı, dişfırçasını,macunumu,tarağımı,makyaj malzemelerimi koyarak kapatıp kapı'nın yanına koydum bebek çantasını alarak özgür'ün bütün eşyalarını koydum herşeyi hazırlayıp yatağa oturunca bakışlarım özgür'ü buldu öyle güzel uyuyordu ki gülmeyen bir insanı güldürürdü.


"Yarın bizi zorlu bir yolculuk ve zor bir gün bekliyor " dedim gerçekten zor bir gün olacaktı...


Sabah özgür'ün ağlama çığlıklarıyla uyandım onu kucağıma alıp mutfağa girdim maması'nı hazırlayıp yedirince tekrar uyuyunca odaya girip yatağa yatırdım altını da temizleyince temiz kıyafetler giydirip tekrar beşiğine yatırdım dün bavula giyerim diye koymadigim siyah kazagimi kırmızı kumaş pantalonumu alarak giyindim telefonumu elime alarak ali'yi aradım ilk calışta açtı


"Alo zeynep birşey mi oldu?" Diye sordu sesinden bile belliydi endişesi


"Yok birşey olmadı otobüs saati geliyor da beni otogara götürür müsün diye aradım?" Dedim evim otogara uzaktı kahvaltı yapardım ama canım istemiyordu


"Tamam bırakırım sen hazırlan " dedi ve telefonu kapattı telefonu küçük cantamin icine koyup özgür'ü beşığınden çıkarıp kundakladim onu yatağa yatırıp mutfağa geri döndüm biberon'una mama hazırlayıp çantasının önüne koyunca her şey hazırdı odamda ki bavulları içeri götürürken kapı çalınca kenara bırakıp kapıyı açtım ali gülümseyerek içeri girerken bende kapıyı kapattım.


"Günaydın kanka" dedi bavulları alırken


"Günaydın kanka " diye yanıtladım onu


"Ben bunları arabaya götüreyim sende özgür'ü al gel" dedi ben başımı sallayıp odaya girdiğimde özgür hala uyuyordu ileride uyku düzeninin bozulacağını bildiğim için şuan uyuması iyiydi. Çantaları omzuma alıp özgür'ü de kucaklayarak evden çıktım ali bavulları bagaj'a yerleştirmiş beni bekliyordu geldiği mi görünce arka kapıyı açtı gülümseyerek oturdum oda kapıyı kapatıp sürücü koltuğuna oturarak arabayı çalıştırdı.


"Seni zor günler bekliyor biliyorsun değil mi?" Diye sordu onu başımla onayladım


"Biliyorum ama bu çocuğu kimsesiz bırakamazdım ali biliyorsun annesi de babası da bıraktı zaten " dedim


"Biliyorum canım bu çocuğa senden başka kimse annelik edemez " dedi gülümsedim bakışlarım özgürdeyken


"Öyle hem annelik sadece doğurmakla olmuyor ali annelik doğurmak değildir " dedim geri kalan zamanda ise ikimizde konuşmadık...


Otoğara geldiğimizde ali burukta olsa gülümsedi


"Kendinize iyi bakın zeynep inşallah her şey gönlünce olsun" dedi


"Inşallah " dedim dolu gözlerimle on bakarken özgür'ün  başını öptü


"Hep mutlu ol yakışıklı" dedi sesi titriyordu ona son kez gülümseyerek otobüse bindim bilet numaramı bulup oturdum bakışlarım pencereden ali'yi bulunca el salladım oda sallayarak taksiye bindi ve gitti bakışlarım kucağında kıpırdanmaya başlayan özgür'e kaydı zorda olsa çantadan biberonu çıkarıp mamasıni yedirmeye başladım karnını doyurduktan sonra onu yanımda ki boş koltuğa yatırıp altını değiştirdim..


Otobüs çoktan hareket etmiş yanıma tonton bir teyze oturmuştu özgür sessiz sessiz kucağında dururken gözlerim pencereden dışarıda aklım ise düşünceler içindeydi. Şimdi ne olacaktı? Neler yaşayacaktım?


Kucağımda minicik bir bebekle dönüyorum babamın evine  ne yapacağımı bilmiyorum ne annesi istedi bu bebeği ne de babası benden başka kimsesi yoktu bende bırakırsam ne yapardı bu minik derin düşüncelerimden bir ağlama sesiyle çıktım özgür ağlamaya başlamıştı kucağımda bir sağa bir sola sallarken ona bakıp konuşuyordum


"Ağlama miniğim ne olur ağlama " gözlerim dolmuştu birden ben ne anlardım ki annelikten


"Karnı mı aç acaba ?" Diye bir ses geldi yanımdan sesin sahibine baktığımda yanımda oturan tonton teyze'nin sesiydi.


"Yok teyzeciğim yeni yedirmiştim" diye cevapladım diğer taraftan özgür'ü yavaş yavaş sallarken


"Belki altını pisletmiştir kızım " dedi ama altıda temizdi o halde bu çocuk neden ağlıyordu ki


"Altıda temiz teyzecim ama neden ağlıyor ki" dedim titrek sesimle


"Uykusu gelmiştir kızım ninni söyle uyur belki " dedi teyze gülümseyerek bende gülümsedim ve annem'in bana küçükken söylediği ninni'yi söylemeye başladım  


"  Sen bir güzel meleksin


Her gönülde çiçeksin


Sen bir güzel meleksin


Her gönülde çiçeksin


Sen ne şirin bebeksin


Uyu uyu göz bebeğim


Uyu uyu ninni"


Gerçektende uyumuştu gülümsedim


"Ne güzel bir bebek maşallah " dedi teyze


"Teşekkür ederiz teyzecim" dedim başka da hiç konuşmadık yol ne kadar sürdü hiç bilmiyorum düşünceler içinde ozgur'le ilgilenirken zaman geçmişti istanbul' geldiğimde bir taksi çevirip adresi verdim taksici bavullarimi bagaja koyup yola çıktığında kalbim sanki göğsümden çıkacak gibi atıyordu


"Allah'ım sen bana güç ver " dedim sessizce taksici evin önüne geldiğinde evimizin kaç yıllık koruması salih abi gelerek kapıyı açtı taksici bagajdan bavulları indirirken bende kucağımda özgürle inince salih abi gözlerini şok olmuş gibi açtı bir bana bir elimdeki bebeğe bakıyor sonra dönüp eve bakıyordu.


"Salih abi?" dedim şoktan çıkması için sesimle tekrar bana bakıp


"Zeynep " dedi ama sesi gordugunden hiç memnun değil gibiydi


"Zeynep bu ne kızım " dedi bebeği gösterirken


"Anlatacağım abi annem ve babam evde mi?" Diye sordum başını olumlu anlamda sallayarak


"Evet evdeler ama seni gördüklerine memnun kalacaklar mı bilemiyorum" dedi ona cevap vermeden bahçe kapısından içeri girdim evin kapısına geldiğimde zile bastığımda salih abi bavulları taksiden alıp ücreti ödüyordu kapı açıldığında evimizin yardımcısı salih abi'nin eşi nurgul  abla beni görünce sevinçle bağırdı


"Zeynep kuzum" dedi bende gülümsedim


"Nurgul AblA " dedim tam bana sarılıyordu  ki elimdeki bebeği gördü


"Zeynep bu..." demişti ki arkadan annemin sesiyle cümlesi yarıda kaldı


"Kim gelmiş nurgul? "  ve gözleri beni buldu


"Kızım" dedi sevinçle bana doğru geliyordu ama bakışlarının hedefi bu sefer kucağım daha doğru bebek oldu ve olduğu yerde kalakaldı


"Zeynep sen ne yaptın?" Dedi ve sonra bayıldı


Loading...
0%