Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Giriş

@serpilinizzz

hii
yazın okumalık çerezlik bir kurgu aksiyon dolu bir hikaye bekliyorsanız,öyle olmadığını belirtmek isterim
iyi okumalar yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayınn
Son yaşamımın ilk gününe açmıştım gözlerimi ne garip değil mi insanlar yeni bir yaşama yeni bir ben oluşturmak için açtıkları gözlerini, ben son yaşamıma açmıştım. Benim size anlata bileceğim bir masalım yoktu, sıradan bir insanım normal bir yaşam sürdüm şu ana kadar, size biraz kendimden bahsedeyim. Adım buğlem 25 yaşında bir diyetisyenim ne yazık ki artık mesleğimi bırakmak zorunda kaldım. Ailemle birlikte yaşamıma devam ediyorum. Şu anlık size söylediklerim ile nekadar sıradan ve sıkıcı bir yaşama sahip olduğumu belirtmek istedim. Bu günlerde canım sadece uyumak ve ölümümü beklemek istiyordum, bazı insanlara göre son aylarını gezmek, eğlenmek, özgürce deliler gibi para harcayarak geçirmek istediklerini dile getirirlerdi, benim ise tek isteğim, birden fazla vardı ama biz ona bir diyelim. Oda bir sahil kenarında veyahut bir ormanda kitap okuyarak, resim çizerek, doğayı keşfederek zamanımı geçirmek istiyordum.
Uzandığım yerden tavandaki kendi hat sanatıma göz gezdirdim odam küçüktü duvarlarda ve yastığımda gök kuşağı bulunuyordu. Hemen kalkıp günlük işlerimi hallettim, alt katta kahvaltıya indim annem masayı kurmuş baş köşede bizi bekliyordu. Mutfağımız geniş ve ferahtı vakit geçirmeyi sevdiğim odalardan biriydi. Daha fazla kapıda dikilmeden yüzüme bir gülümseme yerleştirerek içeriye girdim.
“babam işe yine erken mi gitti” sandalyeler den birini çekerek oturdum ve çatalla oynamaya başladım . annem bakışlarını sabit tuttuğu yerden ayırmadı. Derin bir nefes aldım “bugünde hava ne serin ama tam piknik havasında” belki pikniğe gidelim der diye şansımı denemek istemiştim aynı şekilde durmaktan sıkılıp kalkıp gitti. Her gün onunla konuşmaya çabalıyordum ama uzun bir zamandır benimle konuşmuyordu, hastalıklı biri olduğumdanmış babam öyle söylemişti doğmam hattaymış bizim gibiler sadece ailelerine zorluk çıkarmak için varmışız.
Onlara sadece kısa bir ömrümün kaldığını söylememiştim, gerçi doktor randevularımın nasıl geçtiğini de sormazlardı. Kahvaltımı bitirip üst kata çıktım paletimi ve fırçalarımı yanıma alarak dışarı çıktım, yüzüme vuran rüzgar daha çok keyiflenmemi sağladı. Parkta her zaman ki yerime kuruldum bir nar ağacının yanı başına, burada pek ses olmazdı kamp sandalyeme oturup ne çizeceğimi düşünmeye koyuldum en sonunda bir patika çizmeye karar vererek tuval üzerine fırçamı vurmaya başladım her bir dokunuşta etrafımdaki kalabalık gürültüden kopuyordum.
Mavi çiçeklerin olduğu yeşilliklerle kaplı bir patika resmetmeye koyuldum. Saatler ardından bitirmiştim geriye yaslanıp sanatıma baktım tıpkı bugüne benziyordu hafif rüzgarın esintisiyle nar ağacının gövdesi ve gök yüzünün mavi çiçekleriyle tam olarak bugünü yansıtıyordu. Kafamı geriye yasladım ve derin bir nefes alarak oturduğum yerden kalktım. Çimenlerin üzerinde yürüyerek nar ağacının gövdesinin yanı başına oturdum sırtımı ağaca yaslayarak insanları seyretmeye başladım. Çok kıskandığım iki yaşlı çift bugünde parkta oturmuşlardı kuşlara yem veriyorlardı, o kadar tatlılardı ki bakanlar imrenmeden duramıyordu.
Mesela her gün yaşlı adam eşine bir çiçek koparır saçına takardı . Onlardan gözlerimi ayırarak koşu yapanlara baktım. Onlara da özenirdim benim koşmam yasaktı, ama onlar istedikleri gibi gün içerisinde buraya gelerek koşu yaparlardı. Benim de tüm günüm böyle geçerdi imrenerek ve özenerek son günlerinde yalnız başına, kimsenin adını bile anmayacağı biri olmak çok zordu. Ne bir bana aşık olan biri vardı nede bir dostum. Biliyorum bencilce ama kim unutulmak isterdi ki, mezarıma su dökecek çiçekler ekecek birini istemem çok bencilce ve saçma olurdu. Kendimi çimenlerin üzerine bıraktım yanımdaki tabloya baktım acaba diyetisyenlik değil de ressam olarak çalışsaydım adıma bir sergi açılır mıydı. Hayali bile mutlu olmama yetmişti, diyetisyen olmayı da seviyordum ama ek olarak ressam olsaydım fena olmazdı. Bunu düşünürken gözlerimi kapattım.
“Hey sizce nefes alıyor mu”
“bekçinin dediğine göre hastaymış”
“yani ölmüş ola bilir mi”
Etrafımdan gelen seslere anlam veremedim biri uzaktan sesleniyor gibiydi, kendimi zorlayarak gözlerimi açtım karşımda görmeyi beklediğim şey iki insan değildi afallamıştım. Erkek olan bak gözlerini açtı artık gidebilir miyiz dedi sitem eder bir şekilde, kız bana bakıyordu sonra omzuna yumruk attı çocuğun iyi olduğumdan emin olunca çocuğa döndü gidelim uyandığına göre dedi. ben daha ne olduğunu anlayamadan ikisi gitmeye başladı yattığım yerden kalkıp eşyalarımı ve tablomu alarak eve doğru yol aldım. O ikisi neden yanıma gelmişlerdi ilk kez oluyordu bu ölmüş ola bileceğimi mi düşünmüşlerdi acaba
Bu düşünce kendi kendime gülmemi sağladı orada resmi mimin yanında ölme fikri, bir düşündüm de güzel olabilirdi. Çok yorulmuştum 2 katlı müstakil evimizin kapısını açtım doğrudan odama gidip uyumaya devam ettim. Annemler komşuya gitmiş olmalılardı, pek umursamadan uyudum. Sabah kalktığımda resimlerimi koyduğum odaya dün çizdiğim resmide ekledim bu odada benim farklı ruh hallerim yer alıyordu. Bir duvar boş kalmıştı sadece şuan da tek istediğim duvarı doldura bilmekti. Dışarı çıkmayı düşünmüştüm ama hava dışarı çıkmak için uygun değildi annem ve babamda evde yoktu daha gelmemişlerdi.
Ve regl olmuştum ilaçlarımı aldıktan sonra kendimi kanepeye bırakarak filim izlemeye başladım. Bugün mini bir resim çizmeye karar vererek dün gördüğüm mavi gözlü esmer ten rengine sahip, burnunda hızması ve ince dudakları olan saçlarında metalik kuru kafa detaylı değişik ama ilgi çekici bir yüzü olan kızı çizdim. Üzerini hatırlamadığım için bana baktığı anı çizdim.
Bu şekilde gördüğüm kişileri unutmuyordum, yani bu resimlerim benim hafızam sayılırdı.

Loading...
0%