Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3.Bölüm

@sesizhayaller6

Yeni bölüm ile ben geldim😶‍🌫️

 

Gelecek bölüm hakkında önceden bilgi almak için beni instagramdan takip edebilirsiniz😇

 

Kullanıcı adım/sesiz_hayaller6

İyi okumalar<3🫶

 

💦🕳

 

Makyaj aynasından dudaklarıma şevftali rengindeki ruju sürüp birbirine sürtüp yaydım. Yine her zamanki gibi işe gidiyordum yorulsam da işimi seviyordum, abim evde değildi erken bir ihbar geldiğinde koşarak çıkıp gitmişti. Abimin mesleği polisti mesleğine düşkün biriydi. Aldığı bir ihbar ile evden koşarcasına çıkmıştı.

 

Fön makinesinin fişini takıp çalıştırıp şartlarımın uçlarını kıvırmaya çalıştım. Saçlarıma ayrı bi özen gösteriyorum seviyordum saçlarımı, işim bittiğinde fön makinesini kapattım ellerimi saçlarımın arasına geçirip doğal bir görüntü verdim sonkez aynadan baktığımda güzel olmuştum

 

Mutfağa doğru yürüyüp buzdolabını açtım gözlerimi raflara gezdirip en sonunda ellerimi içine daldırıp karpuzu elime aldım evet karpuz Diyarbakırın da sevdiğim yanı meyvesidir en sevdiğim meyve kendisi, bu ay abim nasıl bulmuşsa çok güzeldi içi kıpkırmızı sulu suluydu çekmeceden bıçak alıp karpuzu dilimledim sabah sabah canım çekmişti bi parça ısırıp gözlerimi kapattım karpuzun damağıma bıraktığı enfes Tatı bir süre bekletikten sonra mideme indirdim insanın yedikçe yiyesi geliyordu dolabı açıp karpuzun büyük parçasını dolaba katıp kapattım ellerimi yıkayıp odama adımladım çantamı ve kabanımı alıp tekrar kapıya doğru yürüdüm ayakkabımı giyip kendimi dışarıya attım.

 

Hava baya soğuktu kapıyı kitleyip boş sokaklarda yürüdüm hastane buraya çok yakındı o yüzden takxiye gerek yoktu. Telefonumu alıp saat'e baktım 07.46'ydı ayağıma değen cisim ile başımı aşağıya eğdim top seke seke ayağıma gelmişti kafamı kaldırıp topun kimin attığına baktım biraz ilerde 4 5 çocuk ve geçen abimin arkadaşı olan asker top oynuyorlardı şaşırmıştım duvar gibi adam küçük çocuklarla top oynuyordu şu an ben onlara onlarda bana bakıyorlardı neden baktıklarını çözememiştim ama benim gözüm karendeydi üstünde kaslarını ortaya çıkaracak bir tişört vardı bu soğukta ne tişörtü yazdamıyız gözlrim izinsiz karnına gidiyordu tam tamına 6 tane baklava vardı üşenmeden saymıştım ama çok belli ediyordu insan ister istemez sayıyordu murat'ın sesi geldiğinde gözlerimi hemen çekmiştim

 

"Hilal abla artık topu atmayı düşünmüyormusun tam maçın ortasındayız" diyip sitem etti kendime gelip konuştum

 

"Pardon canım dalmışım" ayağımla sertçe topa vurduğumda askerin ayağının önünde durmuştu ayağını kaldırıp topun üstüne bıraktı şu an çok karizmatik duruyordu gözlerimi yüzüne çevirdiğimde topa bakıp sırıtıyordu. Neden sırıtıyordu ki komik bir şey mi söyle- bir dakika ben onun kaslarını izlerken dalmışım mi dedim sözlerimi yeni fark etmiştim ne utanç vericiydi hızla bakışlarımı kaçırıp başımı önüme eğdim burdan hemen gitmem gerek çocuklara

 

"Görüşürüz çocuklar" cevap vermelerini beklemeden adımlarımı hızlandırıp hastaneye doğru yürüdüm

 

Hastanenin önüne gelip herkesle günaydınlaştım aslında buraya hastane denmeyecek kadar küçük ve malzeme eksikliği vardı ama idare ederdi odama gidip kabanımı çıkarıp önlüğümü giydim masama oturdum masanın üstündeki cep telefonu alıp hümanın 1 bardak çay getirmesini söylemisştim telefonumdan sosyal medyada dolaşmaya başladım bi süre sonra kapı çalıp içeriye giren hümaya gözlerimi diktim çayımı bırakıp gitmişti normalde oturup sohbet ederdik ama hastası vardı.

 

Telefonumu elime alıp sosyal medyada dolaşmaya başladım kapı çaldığında kafamı kaldırdığımda buse hemşire kapıda bana bakıp konuştu

 

"Hocam hasta var" Ne bekliyorsun kızım gönder gelsin.

 

"Gelsin" odadan çıkıp kapının arkasında buyurun sesini duyduğumda odaya kadın ve küçük çocuk vardı kadın çok yaşlı değildi en fazla 30 yaşlarındaydı

 

Tebessüm edip önümdeki sandalyeyi işaret edip "Buyrun şikayetçniz nedir?" Sandalyeye oturup çocuğuda kucağına aldı, gözüm refleks olarak çocuğa kaydı gözü morarıp şişmişti çok tatlı görünüyordu

 

"Merhaba doktor hanım bu sıpa bizim bahçede oynarken arı kovanı görmüş top sanıp elini almıs tabi o sırada arı gözünü ısırınca getireyim dedim" diyip çocuğun yüzünü gösterdi, yerimden kalkıp çocuğun yanına gittim

 

"Adın ne bakıyiyim senin?"

 

"Yiğit"

 

"Öylemi ne güzel, benim adımda Hilal, hadi gel senin bi gözüne bakalım" sedyenin önüne geldiğimizde onu kollarının altından tutup oturttum. Gözüne baktığımda fazlasıyla şişmişti kırem ile şişkinliğini alabilirdim

 

"Saçlarına dokunabilirmiyim" bende yanaklarını yiyebilirmiyim tombik tombik yanakları vardı ve ister istemez sıkasım geliyordu

 

Sırıttım "olur"

 

"Saçların çok güzel yumuşacık ve upuzun çokta güzelsin" bana mı yürüyordu iltifatı ile yanağından bir makas aldim, elleri hâlâ saçlarımda geziniyordu neşede böyleydi saçlarıma zaafı vardı her zaman saçlarımla oynamak isterdi bu huyundan şikayetçi değildim aksine hoşuma gidiyordu.

 

"Seni kerata" arkamdaki kadının sesini duyduğumda kıkırdadım.

 

Kremi acıtmadan yavaş yavaş gözüne sürmeye başladım. Sürme işlemi bittiğinde yiğidi sedyeden kaldırıp yere bıraktım masama dönüp oturdum

 

"Kimliğinizi alabilirmiyim"

 

"Tabi buyrun"

 

Uzattığı kimliği alıp bilgisayarda bir kaç işlem yapıp kimliği tekrar uzattım o sırada kapı çaldığında odaya hüma girdi

 

"Hocam tahlileri getirdim. Aa sinem abla hoşgeldin"

 

"Hoşbuldum canım"

 

"Ne oldu? ne için geldin? kötü bir şey yoktur umarım" diyip telaşla sorular sormaya başladı

 

"Yok ablam yok yiğidin gözüne arı soktu evde krem yoktu ve fazla şişliği için telaşlandım hal böyle olunca getireyim dedim"

 

"İyi ettin, ha Hocam bunları veriyim size" tahlilleri verdiğinde odadan çıktı masadaki kağıdı sinem hanıma verdim

 

Sinem hanım eczaneye bu kağıdı verin zaten onlar size kremi verecek

 

"Teşekkürler hocam, sizden ricam sinem hanım yerine abla dermisiniz değişik hissediyorum kendimi"

 

"Peki nasıl istersen sinem abla" yiğidin elini tutup kapıya doğru yürüdü ellerimi kaldırıp yiğide el salladım

 

"Görüşürüz yiğit"

 

"Görüşürüz" o da el sallayıp odadan çıktılar. Geri masama oturup yaşlı bir ninenin tahlilerine bakmaya başladım.

 

Tekrar kapı çaldığında hümanin geldiğini düşünerek kapıya baktım ama o değildi. 35 yaşlarında kel bi adamdı eli sarılıydı yüzünde aptal bi sırıtış vardı. Tam karşıma gelip oturdu

 

"Buyrun beyefendi şikayetçiniz nedir?"

 

"Elim kesildi pansumanını yenilemek için gelmiştim"

 

"Hemşireye neden göstermediniz yani kesikleri onlardan sorumlu"

 

"Geldiğimde etrafta kimseyi görmeyince kapıdaki yazıyı gördüm buraya yöneldim" yalan söylüyordu hem nasıl etrafta hemşire yok, takmayarak kafamı sallayıp yerimden kalktımellerime eldiven geçirip sedyede oturan adama doğru yürüdüm elindeki sargı bezini açıp yarasını temizlemeye başladım. Saçımda hissettiğim ellerle başımı yana çevirdim adam elleri ile saçlarımı okşuyordu hemen geri çekilip kaşlarımı çaktım

 

"Ne yaptığınızı sanıyorsunuz beyefendi!" Dedim sesimi yükselterek.

 

"Saçların çok güzel okşamak istedim sadece çok güzel kokuyordu, hem ne güzelmişsin sen öyle" diyip beni baştan aşağıya süzdü niyetini anlamıştım üzerime doğru yürümeye başladı bende geriye doğru yürüyordum tiksinircesine yüzüne baktım

 

"Y-yaklaşmayın İMDAA-" diye bağırmaya başliyordum ki eli ile ağzımı kapattı, çok korkuyordum bana bir şey yapmasından

 

"Ne olacak hem bir kere öpecem" ellerini saçlarıma atıp okşamaya başladı sanki saçlarıma bok sürülüyormuş gibi midem bulandı, ellerimi kaldırıp onu itmeye çalıştım ama olmuyordu ayağıma kaldırıp tam bacak arasına tek tekmeğimi atacakken kapı birden sonuna kadar açıldı.

 

"NAH ÖPERSIN" diye bağırarak odaya giren asker ile hızla üstümdeki adamı alıp kafa attı ben o sırada kendimi yere bıraktım diz kapaklarım titriyordu sapığın teki az daha beni taciz ediyordu karen sonunda yetişmişti yoksa bu sapık daha fazla ileriye gidecekti.

 

"Bir daha o saçlara değil dokunmak baktığını görürsem, seni bir daha bakamayacak kadar sikerim! Anladın mı?" diyip bir yumuruk daha atıp çöp poşeti gibi diğer tarafa savurmuşru yanıma gelip elini uzattı bir kaç saniye eline baktıktan sonra elimi uzatıp eli ile birleştirdim beni kaldırıp yüzüme baktı.

 

"İyi misin? Birşey yapmadığını demi bu döl" elleri ile omuzumu tutuyordu.

 

"I-iyim bi şey yapmadı sadece saçıma dokundu" sesim küçük bir kedinin miavlaması gibi çıkıyordu ve bu çok sinirimi bozuyor. Kafasını sallayıp arkadaki adama baktı telefonunu çıkarıp sanırım birini arıyordu telefonunu kulağına verip konuştu.

 

"Egemen hemen hastaneye gel" diyip beklemeden yüzüne kapattı çok kabaca bir hareketti, ayı nolcak

 

Geçen 5 dakikanın ardından Egemen denen adam gelmişti. Hiç sorgulamadan yerde yatan sapığı alıp götürmüştü ardından asker bana dönüp

 

"Dikkatli ol!" Dedi sertleşmiş sesi ile

 

"Sen gelmeseydin ben hallederdim ama yinede teşekkürler"

 

"Öyle mi" diyip kaşını kaldırdı

 

"Öyle" kollarımı birbirine bağlayıp tek kaşımı kaldırdım

 

"Peki bir dahakine karışmam seni beklerim, tabi bekleyene kadar adam sana dokunmazsa"

 

Resmen bana güçsüzsün diyordu ya ben albayın kızıyım dövüşmeyi avucumun içi kadar iyi biliyorum, ağzımı açıp konuşacakken beklemeden dışarı çıktı oflayıp kalmamıştı masama yaslayıp etrafa baktım yerde adamın kanı vardı. Yumuruklarken ağzından akmıştı iyi vurmuştu ama, bu olayı abime anlatmak zorundaydım eğer başkasından duyarsa aramız çok kötü bozulurdu.

 

Yaslandığım yerden doğrulup telefonumu aldım önlüğümun cebime katıp kahve içmeye terasa yol aldım. Gittiğimde hümada Sandalyede oturuyordu kahve alıp yanına yürüdüm sandalyeyi çekip oturdum. Beraber sohbet etmeye başladık. Şimdi daha iyidim

 

Hüma ile hastanenin küçük kahve bölümünde kahvemizi yudumluyor aynı zamanda öğretmenlerin kombinlerini eleştirip kendimizce yorum yapıyor, puanlıyorduk, aslına bakarsanız hiç öyle biri değilim ama hümanın aktivitelerine eşlik etmemi söylediği için yapıyorum yoksa hiç meraklı değilim.

 

Hüma gözlerini kısıp;

 

"Busenin kombinini beğenmedim ben çok Rüküş olmuş!" Dedi ardından bana dönüp "sence, kaç verelim ona?"

 

Havanın etkisiyle soğumuş kahvemden uzun bir yudum aldım "Hmm bende sevmedim altındaki leopar desenli dar pantolonu bozmuş, kızın modası eski çağlarda kalmış o yüzden 2" çok kötü duruyordu neden bu kadar kötü giyiniyor bu kız esnediğimde elimi azıma uykum geliyordu akşam olmuştu Allah'tan bugün nöbet sırası benim değildi

 

"Uykum geliyor, Cengiz hoca gelsede hemen eve gitsem" nöbet sırası onadaydı ve hâlâ gelmemişti. Telefonum çaldığında elime alıp kimin aradığına baktım, oflayarak telefonu açtım

 

"Efendim abi"

 

"Hilal nerdesin"

 

"Ya saçma sapan sorular sorma nerde olabilirim, hastanedeyim"

 

"Ne uzattın kızım direk desene hastane"

 

"Neden aradın onu söyle bana"

 

"Kardeşimsin niye aramıyayım"

 

"Tabi tabi"

 

"Neyse onu bunu bırakta ne yemek yapacaksın valla çok acıktım"

 

"Çok yorgunum ve uykum var eve gelirsem hemen yatacam, dışarıdan atıştır"

 

"Hadi yaa neyse mecbur yiyecez" kapıdan Cengiz hocanın geldiğini gördüğümde ayaklandım hüma ile vedalaştiktan sonra odama doğru yürüdüm

 

"Hilal! Hilal! kızım ses versene" telefonu kapatmayı unutmuştum

 

"Burdayım abi, hadi Görüşürüz yarım saate evde olurum sende gecikme" telefonu kapatıp askıya doğru yürüdüm kabanımi ve çantamı alıp dışarı çıktım. Çalışanlara iyi geceler demesine unutmuyorum tabi

 

Telefonumu çantamdan çıkarıp saate baktım 22:45'ti başımı kaldırdığımda askeriyenin önündeydim. sağımda hareketlilik hissettiğimde kafamı çevirdim anında çığlık attım korkudan yerimden zıpladım

 

"Korkma benim" ne olduğunu yeni fark edip elimi kalbime götürdüm kalp ritmimi düzene sokup karşımdaki dev asker döndüm.

 

"Korkuttun beni"

 

"Amacım korkutmak değildi"

 

"Neden orda dikiliyorsunuz"

 

"Nöbetteyim"

 

"Anladım iyi nöbettler" kafasını olumlu anlamda sallayıp duruşunu dikleştirdi

 

Önüne dönüp sesiz yolda yürüdüm etraf sesiz ve sokağı aydınlatan gece lambalarınin loş ışığı içimi huzurla dolduruyordu bir yerden ses gelince daha net duyabilmek için ayaklarımı durdum. Bu ses kedi miavlama sesiydi. Gözlerimi etrafta gezdirdim solumda çöp konteyneri yanında yardım istercesine miavlıyordu yanına doğru yürüdüm. Hem acıkmış hemde derisinde kanama vardı

 

"Oy kıyamam ben sana, gel bakıyım sen, senin karnını güzelcene bir duyuralım." Sanki dediklerimi anlıyormuş gibi miyavladı .sırıttım. Eğilip kucağıma aldım bunu bekliyormuş gibi hemen gözlerini kapattı. Soğuktan titriyordu kabanımın kemerini açıp kediyi içine aldım ısinirdı birazdan.başını okşaya okşaya sesiz sokaklarda yoluma devam ettim.

 

 

*

*

*

*

*

*

*

 

Bölümü beğendiniz mi? Beğendiyseniz yorumlarda belirtin

 

4. Bölüm biraz daha hızlı gelebilir.

 

Halil'le ilgili güzel bir plan var aklımda onu yazmak için sabırsızlanıyorum. Az kaldı bir kaç bölüm sonra görürsünüz😉

 

Oy ve yorum yapmayı unutmayın

 

İnstagram hesabımdan beni takip etmeyi de unutmayın

 

kullanıcı adım/ Sesiz_hayaller6 💦

 

4. Bölümde görüşürüz🫶👋

 

 

Loading...
0%