@sessizbiri_w
|
Gerçeklerin boyutu insanı ne kadar etkilerdi? Az? Çok? Hayattan soyutlayacak kadar? Yada bazıları için toprağa kavuşacak kadardır.
Peki sizin kalbinize mıh gibi saplanmış kara lekeniz var mı? Benim var. Kimse bilmez, duymaz, farketmez. Beni ailem görmemişken başkalarından da asla medet ummazdım. Yada ben öyle sanıyordum.
Ben Lena Bozkurt. Belkide 'Lena' değilimdir..
Gerçekler ortaya çıkana kadar her şey güzeldir.
25 yaşında genç bir kadınım. Ruhumun ne kadar genç olduğu tartışılır.
Cinayetler sadece bedenen yapılmaz; ruhlar da ölür, hayaller de ellerinden alınırdı. Gerçekler bunlar değil mi?
"Lena, ne düşünüyorsun güzelim?" Yanıma oturan Özgür' e bakıp gülümsedim. Az önce gerçekler demiştim değil mi? Hayatımın tek güzel gerçekleri onlardı.
" Hiç bir şey düşünmüyordum yakışıklı. Hayırdır, hangi uçurumun rüzgarı seni buraya getirdi?" diye sorduğumda bakışları saçlarımı bulup yutkunduğunda, şaşırmamıştım aslında.
Özgür saçlarımı severdi. Her duştan çıktığımda ıslak bırakmama izin vermez, narin bir şeye dokunurmuş gibi özenle tarar, nasırlı elleriyle şekiller verirdi.
Bundan asla şikayetçi olmazdım. Yalan değildi, bu hoşuma giderdi..
" Saçlarını geceden çalan, ışığı sadece görene parlayan bir kadın getirdi."
Beyaz tenim tek Özgür olunca renk kazanır gibi hissetmem normal değildi belkide... Abim gibiydi o.
" Ooo, sohbet muhabbet açılmış; biz eksiğiz. Alacağınız olsun be. Tü gençlik bitmiş." diyerek oturduğumuz koltuğa adeta uçan bir Mahir' e Özgür'ün sert bakışları ve benim kıkırtım eklenince daha da komik bir görüntü oluşmuştu.
"Yavaş lan yavaş, kırdın koltuğu hayvan!" diyen Ünal'a, Özgür'den; " Azıcık bu adamı örnek alsan ne olurdu kardeşim?" cevabı gecikmemişti.
" Ben kimseyi örnek almam sert adam, bak bana ben böyle mükemmelim değil mi Lena kuşum?" Mahir topu bana attığında ona sarılıp " Hepiniz olduğunuz gibi mükemmelsiniz, didişmeyin lütfen."
Mahir de kollarını bana sarınca, nispet yaparmış gibi Özgür ve Ünal' a dönüp" kıskanabilirsiniz" demişti.
İkisi de gülünce Mahir' de onlara eşlik etmiş, kahkaları salonu doldurmuştu.
Benim için aile bu üç güzel adam demekti. Kalbimin dört odasının üç hükümdarları..
Biz her zaman huzurlu değildik, biz; biz olduğumuzda huzurluyduk.
Hayat bize pek şans vermezdi. Biz şansı yaratırdık.
Ben şansa inanan bir kadın değilim. Ama onlar inandırdı..
Ben bu huzurda gözümü kapatıp onları dinlerken tekrar kabuslara dalacağımı hiç düşünmezdim...
" Lena!"
" Gelsene Lena, toprak çok güzel."
" Ellerin kan olmuş, katil mi oldun?"
" Katil, katil , katil. Katilsin sen!" Gerisi kriz eşiğiydi...
🥂
Konuya çok mu hızlı girdim ne?... Yorumlarını ve oylarınızı lütfen eksik etmeyin. Şimdiden teşekkürler.. 🍷
|
0% |