@sessizhikayelerim
|
11. Bölüm Bugün Gizem'i tekrar evime getiriceğim gündü. Sabah kalkar kalkmaz banyoya girip elimi yüzümü yıkayıp hızlı adımlarla çıktım. Hürkan Bora ve Ömer beni beklemeye başlamıştı bile. Her şeyimi evde bırakıp kapıya yöneldiğimizde Hürkan kolumdan tuttu. Olabildiğince nazik tutmaya çalışıyor gibiydi. Beni kendine döndürdü ve konuşmaya başladı. "Merve. Ne olursa olsun hiç bir şey olmadan eve geri dönücez tamam mı?" başımı salladım," Hürkan. Bana sakın geride kalmamı söyleme. Aksine bana yol açarsan hem Gizem'e daha yakın oluruz. Onu çok merak ediyorum. Gidelim hadi." yürümeye başladığımda beni kolumdan tekrar tutup kendine çekti. Kollarını bana sardı. Sanki bir daha hiç görüşemiyecekmişiz gibi sarıldı bana. Bu ne anlama geliyordu ki? Bir daha görüşemiyecek miyiz? Hayır tabi ki de bunu bu kadar trajikleştirmeye gerek yoktu. Bu Hürkan ile ilk sarılışımızdı. İlk içten sarılışımız. Şu zamana kadar hep nefretli gözlerle baktığımız için bu ikimize de ters gelmişti. Ama iyi gelmişti. Yani sanırım. Şu olduğumuz duruma bakınca bu gerçekten de ikimize de tersti. Ben onundan nasıl intikam alabilirim diye düşünürken şu anki durumumuz buydu. O ne düşünüyordu bilmiyordum. Bu sarılma iki dakika bile sürmemişken bana sanki yıllardır sarılıyormuşuz gibi geliyordu. "Hürkan artık gitmeliyiz. Yeterli." beni geri çekip yüzüme baktı. Sonra ondan uzaklaşıp anahtarımı alıp kapıya yöneldim. Evde biri kalmışmı diye arkama bakıp kim kim olduğumuzu kontrol ettim. Ardında kapıyı çekip kilitledim. Bora arabanın sağ ön koltuğuna geçti. Hürkan ise arabanın dreksiyonunun başına. Ben ve Ömer ise arka üçlüyü kaplıyorduk. Bu zamanlarda sakin kalmak en iyisi olduğu için bana ayrılan koltuğu kapladım ve sol tarafım da ki cama kolumu yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım. Hiç birimizden ses gelmiyordu. Ömer'in oturduğu yerden terlediğini hissede biliyordum. Kalp atışı tüm arabayı inletiyordu. Bende aynı stresi yaşıyordum ama sessiz kalmaya alışıktım. Ne olup biteceğini kafamda planlarken ön tarafın sohbetinden de uzaklaşmaya çalışıyordum. Aklımda sadece Gizem'in nasıl olduğu, kimle olduğunu merak ediyordum. Ben sessiz kalmaya devam ederken Ömer bana döndü." Merve hiç iyi hissetmiyorum. Gizem aklımdan çıkmıyor. Nasıl stresini kontrol ediyordun ben dayanamıyacağım daha yoksa." Yüzümü ona döndürdüm, "Merak etme, Gizem az sonra seninle olucak. Biz yani ben elimden geleni yapacağım" dedim ve sakinleştirici bir yüze büründüm. Umuyordum ki bu Ömer'i sakinleştire bilirdi. Ömer arkasına yaslandı. Bir az sakinleşmeye çabalıyordu, ben ise onu sakinleştire bilmiş gibi içimde zaferimi kutluyordum. Uzun bir zaman sonra araba durdu. Benim kalbimde durdu. Arabadan inen Hürkan ve Boraya bakıyordum ki bende zaman kaybetmeden kapım açıp arabadan indim. Etrafa baktığımda buranın büyükçe bir alan olduğunu fark ettim. Ancak buruda ne bir bina nede başka bir şey vardı. Bora'ya soran gözlere bakmaya başladım. "Burası bizim bekleme alanımız Merve" dedi Hürkan. Başımı etrafta gezdirmeye başladım. Burası ıssız bir yerdi. Sadece bir ana yolu vardı. Ardından breş dakika gibi bir süre bekledikten sonra bir motor sesi geldi. Arkamıza döndüğümüzde bize doğru bir canavar geliyordu. Evet bu Kawasaki Z 1000SX vardı. Bu motorları Türkiye'de bulmanız neredeyse imkansızdı. Kim olduğunu sorgularken bize doğru geldiğini anladım. Yanı başımıza gelene kadar hızını indirmedi. Yanımıza geldiğinde bunun Hürkan'ın bahsettiği kız olduğunu anladım. Yanımıza geldiğinde tavırarından nasıl biri olduğunu anladım. Bana ne ki? "Selam naber Hürkan?" diyerlerine de selam verip beni bilerek atladı. Sabrettim. Ardından tekrar Hürkan'a dönüp cilveli tavırlar takınmaya başladı." Hürkan arkadaşın için bana söylediğin iyi oldu. Bilirsin ben bu konularda bir az bilgiliyim." Bilirsin? Neyi bilicek pardon? "Ah evet iyi oldu. Arkadaşlar tanıştırıyım bu Azra Azra bu arkadaşlarım Ömer Bora ve Merve." bana devirdiği gözleri beyni gibi yerden alıp yerine sokup tırnaklarımla yüzünde benden bir hatıra bırakmaz istesem de sabrettim." Şimdi arkadaşlar planımızı herkes biliyor. Ama bazı tüneller sizin için küçük ben devreye gireceğim-" durdurup söz kestim" Benim içinde. Bende bu planına dahilimdir umarım aramızda en ufak benim." başını sallayıp plana dönen Azra içinden bana pekte hoş olmayan kelimeler kullandığını biliyordum. Ve evet hoşuma gidiyordu. Planın üzerinden geçip her olasılığı düşündük. Bu olanlardan sonra arabaya geçtiğimizde midemi bulandıran o ortamı gördüm. Hürkan Azra'ya anlamlı anlamlı bakarken işi bitince ona göz kırpan Azra'nın ortamı. Ne pardon ne? Başımı çevirip önüme baktım. Ardından arabamızın haraketiyle yola başladık ve çok geçmeden de vardık. Arabadan iner inmez stres topu oluşumun dışardan bakışını hayal ettim. Saate baktığımda saatin gece olmasını bekliyordum. Saat buraya gelene kadar on iki olmuştu. Ancak bu yeterli bir sayı değildi. Bunun yeterli olması için beklememizin komutunu veren Hürkan'a dik dik baktım. Ne oldu gözleriyle bakınca kafamı çevirdim. Belki de bu sebepsiz kıskanma evresine bir son vermeliydim. Sonuçta aramızda bir şey yoktu. Bunun oluşunu düşünemiyordum da zaten. Neyseleyip kafamı gidiceğimiz bir gurup teneke araba dolu bölgeye çevirdim. Burası çok az kullanılmış sonrasında ise bomboş bırakılmış bir araba baisiydi. Gözümü etrafta gezindirirken bir isim teneke plaka çarptı gözüme. Paslı oraya atılıp yıllarca kalmış bir plaka. İki metre öteden gayette iyi okuduğum isimi görünce kafamın deliye döndüğünü düşündüm. "Taylan Gümüştaş" Arkamdaki omzuma değen kol hissettiğim anda arkamı döndüğümde bu sefer Azra arkamdaydı. Onun bana yaptığı yapmacık gülümsemeden iğrendiğikten sonra ayağa kalktım. Sonrasında ise gideceğim bölgelere baktım. Ben ve Azra aynı yerden aynı bölgelerden gidiyorduk. Bora ve Hürkan aynı yoldan giderken Ömer dışarda keskin nişancılık yapmayı karar kılmıştı. Bunu içeri girerse eli ayağı dolanacağı için yaptığını da not düştü. Herkes buna onay verdikten sonra herkese verilen yaka mikrofolarını ve kulaklıklarını taktık. Bir birimizi rahat duyup duyamadığımızı kontrol ettikten sonra artık her şey hazırdı. Tek yapmamız gereken Gizem'i oradan kurtarıp geri getirmekti. İçeri girerken her bir takım arkadaşıma baktım. Sıra Hürkan'a gelince elimi kavradı" Merak etme halledicem" dedi. Buna zamanım olmadığı için hiç bir şey hiç bir tepki vermeden ayağa kalktım. Elimdeki yakın dövüş mini bıçaklarımı arkama yerleştirip kendime cesaret verdim. Son kez bir birimize baktık ve Bora'ya cesaret verici gözlerle baktım. Ardından ben ve Azra yolumuza geçtik artık başlıyorduk. Gizem için her şeyi yapardım. Bu seferde bunu yapıyordum. |
0% |