Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14. Bölüm

@sessizhikayelerim

14. Bölüm

(MERVE'NİN ANLATIMIYLA)

Her seferinde daha fazla yaklaşıyorduk Gizem'e. Bora ile yaklaşık bir saattir yürüyorduk. Ama sonunda geldiğimizi düşündüğüm odanın kapısını gördüm. Bora'ya baktığım da o da çok şaşırmış ve heyecanlı görünüyordu. Birlikte bir birimize son kez bakıp kapıyı araladım. "Sanırım biz Gizem'i bulmıyalım diye herkes bize beddua okumuş"

Çok küçükken ben babam ve annem bir alışveriş merkezine gitmiştik. Babam anneme kızgın kızgın bakıyordu. Babamı ne zaman yüzünü hatırlamak istesem her seferinde kızgın bir yüz geliyordu aklıma. Annem babamdan korkmaya başlamıştı. Bir oyuncak mağzasına gözümü kestirmiştim. Babama söylemeye korktuğum için ona söylememeyi düşünmüşüm. Mağzaya girince kendimi cennette gibi hissetmiştim. Hiç düşündünüz mü bunu yaptım diye babamın neden saatlerce beni dövdüğünü? Ya da annemin korkudan çığlık atınca babamın annemi de dövdüğünü? Kim bilebilir ki?

Karşımızda el ele Hürkan ve Azra duruyordu. Onların önünde de el ele Bora ve ben. Hürkan ile birbirimize bakmamaya yeminli gibi tutuşan ellerimize dik dik bakıyorduk. Neden bu kadar istekli el ele tutuşuyorlardı ki? Azra'nın gözleri parlıyordu. Bir iki saniye sonra bir bana birde ellerine baktı. Ve muzip bir gülümseme yüzünde belirdi. "Azra!" Bora elimi bırakarak Azra'ya koştu. "Bora! İyi misin?" Bora ile sıkı sıkı sarıldılar. Gözlerim iğrenir gibi baktım. Her ne kadar mutlu olduklarına sevinsem de ne Bora'yı ne de Hürkan'ı anlıya biliyordum.

Ben ne istiyordum. Nasıl mutlu olduğumu hissediyordum? Kiminle? Ne zaman? Hayır bunlara ayıracak vaktim yok. Her ne kadar değer verebileceğim bir insanın hayalini kursam da hayır. Bunlara zaman kaybedemem. Hele şimdi. En yakın arkadaşımın nerede olduğunu bilmediğim bir zaman da. Ben Gizem'i bulana kadar asla böyle bir hisse kapılmayacaktım. " Tamam arkadaşlar hızlı olmamız gerekiyor sizde biliyorsunuz hadi ilerlemeye birlikte devam edelim." dedim. Ve devam ettik. El ele tutuşan Bora ve Azra hemen arkamdaydı. En önde yürüyordum. Hemen yanımda ise Hürkan vardı. Çaprazında Azra ve yanında da Bora vardı.

Uzun süre düşündüm. Neden böyle oluyor. Neden oluyor? Bora benim için çok değerli, peki ya Hürkan. Yorulmuştum artık. Ayaklarımın altının ağrısını çekmeye başlamıştım. Her ne kadar dayanmaya çalışsam da ayaklarım da derman kalmadı. "Pişttt. Mervee." Arkamda Bora bana sesleniyordu. "Bora?" ne oldu der bakışlarımı ortaya sundum. "Sen yoruldun mu?" başımı iki yana salladım. "Hayır Boracım. Yorulmadım." kıkırdadı ve konuşmaya başladı " Merve çocukluğumuzdan beri tanışıyoruz seni biliyorum. Birazdan ayakların titremeye başlıyacak gör bak." Gözlerimi devirdim ve yoluma devam ettim. Burası koskocaman bir yer olmalı ki kaç saattir yürüyoruz saymayı bırakmıştım. Ya da bize dakikalar saatler gibi geliyordu.

Bir az daha ilerlediğimde elimi kaldırarak arkadaşlarımı durdurdum. Buradan sonra zifiri karanlık sona eriyordu. Yürümemi hızlandırıp sesimi daha fazla kıstım. Hürkan arkamda arkasında Azra ve en arkada da Bora vardı. Bir kaç uzun adım attıktan sonra kolumdan sıkıca tutan ele yüzümü çevirdim. " Merve." dedi Hürkan. " Efendim ne oldu şimdi?" Bana bir adım attı Hürkan. " Çilek kız..." Hürkan'ın yüzüne boş boş bakıyordum. " Hürkan bırak kolumu şurdan çıkınca konuşuruz." Bana bir adım daha attı. Ben ise bir adım geri çekildim. En sevmediğim şeyi yapmaya başladı. Gözlerini gözlerime dikti. Bunu burada yapmamalıydı.

Ama ah kahretsin gözleri çok güzeldi.

"Tamam çıkınca konuşalım." dedi ve sanki hiç bir şey olmamış gibi gitti. Neydi bu şimdi. Kafam karıştı ya. Ne yapmaya çalışıyorsun Hürkan ya. Bende yürümeye devam ettim. Ve uzun süre istediğimiz ışığa kavuştuk. Karşımda duran koskocaman kapıya dik dik bakıyordum. Bora hemen Ömer'e haber verdi. Ben dayanamadan kapının kulbuna eğilip kapıyı araladım. Kapının açılmasıyla kulak tırmalıyan bir ses ve kapının ardında ki odada yere bağlı bir şekilde duran Gizem... Hemen içeri atladım. Bizi duyan Gizem'in sesi ağzına bağlanmış bir bez parçasından geliyordu. Alnına yapışan sarı tutamları ve terlerine daynmadım. Elini açmam için elimi geçirdiğim ellerine değdiğimde elime bir kağıt parçası deydi. Elime aldım ve okudum:

" Hepiniz hoşgeldiniz!"

" Bu benim hoş oyunuma goşgeldiniz."

"İki takımda eşit. Bir birimize vereceğimiz ödüllerimiz."

"Tek siz kaldınız. Sizde geldiniz. Ve tekrardan hoşgeldiniz!"

" Oyunumuzun yaratıcıları sizsiniz. Biz sadece görevlerinizi vereceğiz..."

"Yapacak olursanız ödülünüzü yoksa cezanızı alacaksınız"

" Ve şimdiden itibaren oyunumuz başladı oyuncular."

" Oyunumuza hoşgeldiniz, Son oyunumuz o gün tutsakları."

Not burada bitiyordu. Her ne kadar bir birimize boş baksakta bir şeyler yapmam gerektiğimin farkındaydım. Etrafta gezinmeye başladım. Gizem'in ellerini açan bir anahtar olmalıydı. " Neydi şimdi bu?" dedi Azra. " Anlasanıza oyunun içindeyiz şu an bilmem kaç dakikada Gizem'i kurtarmamız gerekiyor." Hadi dedim onlara bana katılmaları için. Hürkan sorgulamadan bana katıldı ve etrafı darma dağın ettik. " Hadi Azra." dedi Hürkan. "Bora gelmeyi düşünür müsün acaba?" dedim bende. O neyse bende o değil mi? Beni okuyan arkadaş hayır kıskanmıyorum. Yaptığına anlam veremiyorum. Bana yaklaşmaya mı çalışıyor? Yada uzaklaşmaya mı çalışıyor? Anlam veremiyordum. Şimdilik bu kafamı karıştoran sorularımı kafamın en tozsuz raflarına kaldırmaya çalıştım.

Ne yaparsak yapalım Her yere baktık ama hiç bir şey bulamadık. Bora da dayanamayıp yere oturdu. Azra da onun yanına oturdu. Ne yapıp edip Gizem'i buradan çıkarıp evime götürücektim. Her yere bir kez daha göz gezdirdim. Ama hala hiç bir şey bulamıyordum. Son anda dikkatimi çeken kahve fincanının yanına asker adımlarımla gittim. Bardağın içilmiş tarafı daha yeni kurumaya başlamıştı bu da demek oluyor ki biri burada çok yakın zamanda gelip kahve içmişti. Ne içtiğine bakılırsa bu sade filtre kahveydi. Hemen kahve makinasına koştum. Filtre kahve makinasının kahve bölmesini açtım. Ve evet tahminlerim doğruydu. Burada bir kağıt parçası vardı. Hemen elime alıp okumaya başladım. " Evet küçük tutsak ilk ip ucunu buldun. İlk ip ucun:

" Dudaklarının, yanaklarının rengi solacak."

"Solgun güle dönecek."

" Göz kapakların aynı bir ölü gibi kapanacak."

" Hayatın son gününü nasıl ölüm ele geçirirse aynı öyle olacak. "

" Arkadaşlar ben bir şeyler buldum." dedim ve elimdekini ortaya gösterdim. " Kahve az önce içilmiş gibi daha kururmamış. Aynı zamanda ona bakarken aklıma kahve makinası geldi ve orada unu buldum." dedim ve elimde ki sözcüklerini gösterdim. Bir dakika bu Romeo ve Juliet'ten bir bölümün sahnesi?" Hepimiz anlamaz gözlerle Azra'ya bakıyorduk. Ne yani bu kız klasik mi okuyordu? " Evet bu doğru ama bu ne alaka şimdi?" O an alkıma bir şey geldi. " Anlarsınız şimdi." dedim ve kitaplığa gidip tam önünde durdum. Ve elimi attığım gibi aradığım kitabı buldum. Dedikleri sayfayı aramaya koyuldum ve kısa sürede buldum. Açtığım sayfdan bir sayfa daha çıktı. Onun içinde ise bir tebrik konuşması vardı. Onu atlıyıp anahtarın nerede olduğunu bulmaya çalıştım. Ve o cümle her şeyi açıkladı, " Anahtar kapının üstündeydi bu arada. Anahtar içinde anahtar kuralı." diyordu. Anahtarı alıp elimle masadan destek alarak ikiye böldüm. Ardından içinden çıkan anahtarı Bora'ya uzattım. O da hiç zaman kaybetmeden Gizem'i çözdü. Gizem ayağa kalkar kalkmaz bana sarıldı. Bende ona. Uzun süre sarıldık. Ardından zaman kaybetmeden burdan çıkmaya çalıştık. Bora Gizem'i kucağına aldı. Neyse ki burdan çıkış çok kolaydı. Yürürken boş boş durmaktansa en güvenli ve tehlikeli yolları tespit etmiştim. Bu şekilde önceden bir çok yararlı şey yapmıştım. Umudum işe yaraması yönündeydi.

Dışarı çıkar çıkmaz hepimiz rahatlamıştık. Ömer ve Gizem'in dakikalarca sessiz sarılışına da şait olmuştuk tabi. Ve işte kendimi bir kenara çekip rahatlama zamanım gelmişti. Arabaya doğru giderken kol tutma başarısında olimpiyatlara gitmesi gerektiğini düşündüğüm kişi kolumdan tuttu. " Merve. Çıkınca konuşalım demiştin. Çıktık konuşalım." dedi. Pardon sen kimsin? " Lütfen Hürkan lütfen eve gidip rahatlıyana kadar beni rahat bırak. Lütfen" dedim. Kolumu sakince bıraktı ve başını salladı. Dediklerime bozulmuş olma ihtimali oladığı için yoluma devam edip arka koltukta ki yerimi kapıp gözlerimi kapattım..

Loading...
0%