Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15. Bölüm

@sessizhikayelerim

15. Bölüm

Sessizlik belki de şu dünyada en büyük nimet. İstediğin zaman bozabilir istediğin zaman sağlıyabilirsin. Ama maalesef huzur aynı şekilde değildir. Huzuru bulduysanız bozmamalısınız.

Kendi kendimin düşmanı olmuştum. Kaç yıldır, hep aynı olaylar. Kaç kere bende mi sorun var diye düşündüm. Acaba ben ne yapıyordum. Hayır sadece beni istiyen insanlarla tanışmamıştım. Eminim ki bu sefer kabullenebileceğim bir ortamda bulunuyorumdur. Hani herkes aynı şeyi söyler ya," Boşver takma sen." yada şey gibi" Onlar seni sevdiği için öyle söylüyor" en sevmediğim bazen şeyde oluyor" Ne yaptın da sana öyle yaptı? Bir insan boş boş öyle şeyler yapmaz." derlerdi. Bunlar tabi ki de umurumda değildi. Ama tek kalınca, her söz her kelime aklıma doluyordu. Ben neyi yanlış yapıyordum? Belki de hiç bir şeyi. Ama kabul görülmeme sebebim neydi? Bu soruları cevaplamak gerçekten zihnimi yavaş yavaş ele geçiririken gözlerimi kapatıp sessizleşmeye çalıştım. Kalp atışlarımı, nefesimi... Zihnimi artık kontrol edemiyordum. Ki bu beni epey zorluyordu. Sanırım ben diğerleri gibi güçlü değildim. Biliyorsunuz ki bu kaderi yaşıyorsanız güçlü olmak zorundasınız. Ben böyle doğmadım. Güçsüz, hep bir yerlere kapanmak istiyen, korkak biriydim ben. Korkularımdan kaça kaça ayaklarım soyulmuştu. Kimse beni güçlendirmek için yada ayağa kaldırmak için bir şey yapmamıştı. Yapmalarına da gerek yoktu. Çünkü ben bu çocuk kalbimle hiç umursamıyordum. Tabi öyle sanıyordum.

Hayatta en sevdiğim sessizliğin sesini dinliyordum. Sessin hiç bir yere çarpmadan kulağım ulaşmaması ilk defa bu kadar tatlı geliyordu. Beynimde ki sesleri, soruları susturma çabalarımı bir kenara bırakıp kendimi uykulu halime teslim ettim. Sağımda Hürkan, arkamda sırasıyla Bora, Gizem ve Ömer vardı. Hürkan'a göz ucuyla baktım, yola odaklanmış sol elinin serçe parmağının tırnağını kemiriyordu. Ona baktığımı anlayınca yüzünü bana çevirdi. " Konuşmak istiyorsun sanırım. " başımı olumsuz yönde salladım. " Peki o zaman eve gidince konuşalım." başımı bu sefer olumlu salladım. Buruk bir gülümseme gösterdi. Ardında arabayı kullanmaya devam etti. Ve o andan sonra aklım darma dağın oldu. Neden bu anı

 

 

 

yaşıyorduk? Neden biz bize... Ve sanırım ben Hürkan hakkında hiç iyi hisler beslemiyordum. Bir az düşündükten sonra kararımı verdim. Ben eve gider gitmez Gizem dışında herkesi evimden dışarı çıkaracaktım. Gizem iyi olduğu anda Ömer'in ona bir yer bulmasını istiyecektim. Daha fazla kimseyi görmek istemiyordum. En azından şu anda kararım bu yöndeydi.

Bir az yol aldıktan sonra midemde minik haraketler hissettim. Sanırım araba tutuyordu. Artık dayanamaz bir hale geldiğimi hissettim ve karnımı tutmaya başladım. Yüzümü ekşittiğimde ise Hürkan bana seslendi " Merve istersen Bir iki dakika bekliyebilirim." Gülümseyip başımı salladım. " Sağol iyi olur." Yaklaşık beş dakika sonra bir petrol istasyonunda durduk. Ben koşa koşa lavaboya gittim ve içimde ne kaldıysa hepsini çıkardım. Bir az rahatladıktan sonra elimi yüzümü yıkayıp lavabodan çıktım. Çıktığımda beni kapının önünde bekliyen Hürkan'a baktım. "Daha iyi misin?" başımı salladım. " İyiyim" dedim. "Bak istersen dinlen çok zor bir gün oldu." Başımı salladım.
Şimdi ise ben ve çocukça düşlerimin yolunda gözlerimi kapattım. Uzun süre bu şekilde bekledim. Olan şu ki belki de uykum gelir, belki uyuyabilirim diye düşündüm. Ki öyle de olmuştu. Rahat bir yerde olduğumu hissettim. Ama neresi olduğunu kestiremedim. Bu sorumu bir kenara bırakıp hayallerime bıraktım kendimi.
Bazen her ne kadar ses yapsanız da,sizi duyan olmaz. Bazen her ne kadar çabalasanız da sonucu hep aynı olur. Peki bu durumda siz ne yaparsınız? Umarım ki pes etmek son seçeneğinizdir. Aksi halde, benim hayal dünyamda ki minik kız olabilirsiniz. Her yanlış yaptığında kendine zarar veren. Kendini sevmeyen. Çocukluk yaşamamış. Susturulmuş. Hiç sevilmemiş. Ve en sonunda kendine kıymış. Halbuki ben onu çok seviyordum. Şimdi ise sadece rüyalarımı kabusa çeviriyordu. Her kabusum da kötü sözleri beni manipüle etmek amaçlıydı. Hep tek uyurdum. Yanımda bana elini uzatan bir annem yada babam yoktu. Ki buda beni daha güçlü yapmıştı. Her gece kabuslarımdan inliyerek uyanır, etrafa bakar annemlerin uyanmadığından emin olur ve tekrar uyurdum. Ve hep babamın annemin beni sevmesini dilerdim.

***


"Neden beni sevmedin anne? Ben hep seninleyim. Neden sen yoksun?"Susmamı diledi. Ve ben susmasdım. Ben onun kızıydım. Onu seviyordum. O seviyormuydu? Babam eve girdi, annem korkuyla irkildi, bense sessiz oldum. Evet babamın en sevmediği şey, ölüm sessizliği. "Nurgül, ne var niye susuyorsunuz?" Annem bana baktı. Konuşmamı istedi, ama ne olursa olsun ben vicudumda ki her bir morluğun üzerimde hissettim. Annemde bunu biliyordu, ancak beni babama yem etmeye bayılırdı. Yine aynısını yaptı. Beni babamın önüne attı, evden çıktı gitti. Evet gerisini anlatmama gerek yok. Azımızın tadını bozmak istemem.
Bu küçük kız her seferinde kaçarmış. Tek başına bilinmiyene kaçarmış. Kimse durduramazmış. O sözde ailesinden kaçmak için bir dünya kaçmış. Yeni bir aile bulma çabasıyla ülke ülke dolaşır dillerini öğrenip kendine aile ararmış. Sarı saçları büyüdükçe kahverengine dönermiş. Git gide siyahlaşırmış saçları. Hep merak edermiş annesinin mi saçları yoksa babasına mı benzerdi saçları?

Loading...
0%