@sessizhikayelerim
|
9. Bölüm Bazı insanlar sizi anlamaz. Bazıları anlamak istemez. Bazılarınız ihanet eder dinlemek ister. Bazıları istemeden olur nasıl mı?.. Küçüklükten beri elimin yakın dövüş sanatlarına, silah kullanımlarına alışmıştır. Doğuştan gelen bu özelliğimi annemler malesef geç yaşta fark etmişler. Sonrasında ise babam karşı gelip bu konuda bana ilgi göstermemişlerdi. Neyse ki bende bu özelliğimi görmezden gelmiştim. Ama elimin ağır olması aileden gelen bir şey değildi. Böyle özelliklerim olmasına rağmen kendime yapılanlara ses çıkaramıyordum. Bu elbette benim problemimdi. Ama önüne geçilebilirdi de. Annemlerin her seferinde göz yumması da onların beni ne kadar da önemsediğini gösteriyordu. Ama ben sadece ayakta duran ama düşmekten diz kapakları soyulmuş, çizilmiş, kanıyan minicik bir kızdım. Evin en son odasına yani kilere gittim. Sessizliğin tadını çekerdim orda. Ne zaman evde problem olursa oraya giderdim. Bir nevi sakinleşme alanıydı benim için. Her türlü sorunumu orda halletmeye çalışırdım. Tek başıma sessizce, dört duvar arasında. Bu günde her zaman olduğu gibi oraya sığındım. Ayaklarımı kendime çekip ellerimi önden birleştirerek bir top oldum. Sessizliğin sesini dinlemeye başladım. Beni dinleyen onun beni anladığı tek şeyi. Bir süre kilerin sessiz soğuk mermerlerinde oturdum. Sakin olduğumu düşündükten sora ayağa kalkıp sessiz olan evimin koridorunda yol alarak odama gitme çabasını sarf ettim. Her kötü an aklımda her ayak sesi kulağımda çınlıyordu. Gözümden gelen sıcak bir damla göz yaşına engel olamadım. Sesler kulağımda çınladığında aklıma ev de ki anılar zihnimi bembeyaz bir kağıt gibi karalıyordu. Arkamdan gelen ayak sesleri buna eşlik ederken sırtımı döndürdüm. Merdivenden çıkan Hürkan bana musun kalverenginin en koyu tonlu gözleriyle bakıyordu. Ben beklemeden kollarımı yanında minicik kalan bedenine sardım. Çok yormuştu şimdiye kadar her olay. Annemin, babamın, okul... Ona sarıldığımı sığındığımı düşünen Hürkan'da bana aynı şekilde sarıldı. Bu iyi gelmişti sesleri az da olsa susturmuştu. Ama bu çok uzun sürmedi, Bora'nın yanımıza gelene dek. Yanımıza gelen Bora bana sonrada Hürkan'a baktı, ardından da ikimizi de yanına alıp aşağıya indi. Ömer ben gittikten sonra daha sakin görünüyordu fakat Gizem'i yanımıza almamız gerekiyordu. Şimdilik sanırım en mantıklısı Hürkan'ın sözünü dinlemekti. Ama Gizem benim için çok önemliydi onu orada sadece Bora ve Hürkan'ın kurtarmasına da göz yumamazdım. Yummazdık. Ne ben ne de Ömer. Bu yüzden şimdilik onlara yardım etme seçeneğini kullandım. Her zaman ki gibi L koltukların bir bölgesine yerleşip beklemeye başladım ancak bu bekliyiz beni her saniye daha da geriyordu. Gizem şu an ne yapıyordu. Nasıldı? Kiminleydi? Ne yazık ki şu durumda yerimde bile duramıyordum. Sözü başlattım," Evet. Bu çok uzadı. Hürkan bize Gizem'i kaçıranların yerini gösteriyorsun. Ne istiyorlarsa veriyoruz Gizem'i alıp eve getiriyoruz. Hayatımıza devam ediyoruz. Nasıl fikir?" Hepsi bana yüzünü ekşitti. Özelliklede Hürkan. "Sen bir fikir at ortaya o zaman mafya Bey." dedim. "Önce bana ismimle hitap edersen sevinirim Çilek kız. Devamında da Gizem için bir plan yaptım zaten ben Bora ve Ömer için." Ömer'in gözleri parladı. Tabi Hürkan'ın dedikleri tam bir saçmalıktı. "Ne yani siz orda elin mafya mıdır nedir adamlarının bölgesini patlatıcaksınız ve ben evde durucam öyle mi?" Bora kıkırdadı" Bence evde olman daha iyi Hürkan iyi düşünmüş." dedi ve kıkırdamaya devam etti. Göz devirmek ona yeterli bir cevaptı. Sırada ise Gizem'i Allah'ın mafyalarından kurtarmak vardı. Ne kadar zor olabilirdi değil mi? Hürkan'a döndüm ve" Ne zaman gidiyoruz?" dedim. "Beni rahat bırakmıyacaksın değil mi?" TABİ Kİ DE " Evet aynen öyle yapacağım." diyip binik bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. Ama ben en çok gizem için endişemi saklamak adına yapıyordum bunu. |
0% |