Keyifli okumalar dilerim herkese lütfen vote ve yorum yapmayı unutmayın hepinize kucak dolusu sevgiler gönderiyorum balımlar 🤍

İNSTAGRAM :@RAZİYE_MLL22

❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️

Bir adım, bir adım daha ve boran tamda karşımda. Bana bakıyordu ama yüzünde farklı bir ifade daha önce görmediğim bir yüz ifadesi vardı, ona yaklaşmak için bir adım daha attığım da tam kalbinin üzerinde kan lekesi belirdi ve yüzünde acılı bir ifade.

Borana koşmak için hamle yaptığım sırada beni bir el tuttu ve Borana gitmemi engelledi, boran yere diz çöküp gözlerimin içine baktı. Bir süre sonra ağzından kan gelmeye başladığın da beni tutan elden kurtulmak için çırpındım ama kaçamadım, boran yana doğru düşmesi ile daha da çırpındım ama el beni bir türlü bırakmadı. Bağırmak için ağzımı açtığım sırada ise başka bir el ağzımı kapadı ve bağırmama engel oldu

Boran son kez bana baktı, gözlerinden hayal kırıklığı vardı ve bu canımı daha da yaktı, boran yerde kanlar içinde yatar iken bana son kez

" neden gülçiçek neden bana bunu yaptın" dedikten sonra gözlerini kapadı. Boranın gözleri kapaması ile ağzımda ki el beni bıraktı ve koskoca sokakta sadece benim çığlıklarım yankılandı.

Gördüğüm rüyanın etkisi ile hızla yatakta doğruldum, neden durduk yere böyle bir rüya görmüştüm neden boranı kalbinin üzerinden vurulmuş bir şekilde görmüştüm. Önüme düşen saçımı tepemden arkaya doğru attım, saçlarım ter içinde kalmıştı ve boğazımda kurumuştu. Komidinin üzerinden su dolu bardağa uzandıp aldım ve içinden bir yudum aldıktan sonra geri yerine bıraktım.

Bardağı geri yerine koyar iken Gözüm saate talkıldı, saat 2 olmuştu büyük ihtimalle boran şuan teheccüd namazı için kalkmış olmalıydı.

Boranın kapısına gittikten sonra bir daha konuşmadık, bana bir teklif sunmuştu ama iyi ama kötü. Boran intikam için çıktığı bu yolda durmaya niyeti yoktu, zaten duracak da niyeti olmadığını açıkca belli etmişti.

Gördüğüm rüya tekrar zihnimde canlandı, acaba boranın çıktığı bu yolda başına bir şey gele bilir miydi? Aklıma gelen bu düşünce yüzünden kalbimin sıkışmasına sebep oldu.

Bir şey yapmalıydım boranı bu yoldan vazgeçirmek zorundaydım ama nasıl?

Bir süre düşündüğüm sırada aklıma gelen fikir ile hızla telefonu komidinin üzerinden aldım ve rehberden boranın numarasını bulup tuşladıktan sonra açmasını beklemeye koyuldum. Kısa bekleyişimin ardından telefon "gülçiçek" diyen boranın sesini duydum

Çekinerek " uyandırdım mı seni" diye sordum. Boran her ne yapıyor ise arkadan takır tukur sesler geliyordu "yok hayır teheccüd namazı için kalmıştım" dediğinde gülümsedim " tahmin etmiştim zaten" boranın derin bir nefes alıp verdiğini işittim. Bir süre sonra ise " ne oldu kötü bir şey yok değil mi? Pek bu saatte aramazsın" dediğinde alt dudağımı dişlerimin arasına aldım.

Şimdi ne diyecektim Borana, boran ben bir rüya gördüm ve o rüya da pek de iyi değildi mi? Hayır! Şimdilik bunu söylemeyecektim. Alt dudağımı serbest bırakıp derin bir nefes alıp verdim " Ben düşündüm boran dediklerini" diye söylediğimde Boran sadece " dinliyorum" dedi. Oturduğum yerde dikleşip " boran ben teklifini kabul ediyorum, yarın gelip beni abimlerden isteye bilirsin" dedim bir çırpıda.

Bir süre borandan ses çıkmadı, borandan ses çıkmadığı için

" boran" dedim. Boran ise "buradayım" dedikten sonra hemen arkasından ekledi " peki tamam ama bana şunu söyle fikrinin değişmesine ne sebep oldu? Abinler mi bir şey dedi" diye sordu.

Sanki boran göre bilecekmiş gibi başımı iki yana salladım " hayır sadece kendi kararım inan bana" dedim. Boran nefesini dışarı verip " bak gülçiçek eğer bu evlilik olayının altından abinler çıkar ise bil çok fena bozuşuruz hem senin ile hem onlar ile" gülümsedim. Biliyordum yapardı biliyordum küçükken olduğu gibi yine canı pahasına beni koruya bileceğini.

" yok inan onlar bir şey demedi sadece düşündüm taşındım hepsi bu" dedikten sonra bana inanması için dua ettim. Borandan tekrar ses çıkmadı, anlaşılan düşünüyordu.

Borandan ses çıkmadıkça içim içimi yiyordu acaba teklifini geri mi çekmişti.

Tam ağzımı açıp bir şey diyeceğim de boranın " peki tamam öyle olsun, abinlere söyle yarın geliyoruz" zafer kazanmış bir şekilde gülümsedim

" pekii tamam söylerim" dediğim de boran " neyse hadi uyu dinlen yarın gün içi tekrar konuşuruz" dedikten sonra " iyi geceler boran boysal" dedim.

Boran ise "iyi geceler çiçek kız" dedikten sonra telefonu kapattım.

İstediğim olmuştu, şimdi geriye sadece bir tek şey kalmıştı oda Boranı ile evlendikten sonra onu bu intikam yolundan vazgeçirmekti.

❤️❤️

Son kez derin bir nefes aldım ve kapıyı açtım, kapıyı açtığım da siyah takımlar içinde elinde kırmızı güller ile boran vardı. Boranın arkasında ise doğru tahmin ediyor isem en yakın arkadaşı savaş vardı. Savaş boran dan büyük olsada yakındı, açık kahverengi saça sahipti, yuvarlak çeneye ve yeşil gözlere sahipti.

Boran ise savaşa göre çok zıttı.

" kızım alsana içeri misafirlerimizi" diyen dayımın sesi ile kapıdan çekildim, içeriye ilk boran girdi ve kucağın da ki çiçekleri bana uzattı, borandan çiçekleri aldığım sırada boran " çok güzel olmuşsun" dedikten sonra içeri girdi. Boranın ardından savaşta içeri girdiğinde beni başı ile selamladı.

Bende savaşa aynı şekilde karşılık verdikten sonra oda içeri girdiğinde kapıyı kapattım ve peşlerinden içeri girdim. İçeri girdikten sonra elimde ki çiçekleri masanın üzerine bırakıp Salih dayımın yanına oturdum. Dayım Borana " nasılsın boran oğlum" dediğinde boran kıvrışan ceketini yanlarından tutup çekiştirdi ve oturduğu yerde dikleşti " boran değil Azer, ismim Azer" dedi. Dayım ilk başta şaşırsada hemen kendini toparladı " kusura bakma oğlum bana boran demişlerdi de"

Boran " ikinci ismim boran ama Azer kullanıyorum siz Azer diyin" dediğinde ortanca abim " ne fark edecek ha boran ha Azer delikanlı" boran bakışlarını abime çevirdi, boran abimi baştan aşağıya süzdükten sonra " benim için çok şey fark eder ve herkes bana Azer diyor sizde Azer diyin lütfen" dedi. Abim tam ağzını açıp bir şey diyeceği sırada dayım ortamın gerileceğini anladı ve

" gülçiçeğim hadi sen kahveleri yap" demesi üzere ayağa kalktım, borana

" sade değil mi?" diye sordum, borandan önce savaş davranıp " hiç öyle şey olur mu" elini boranın omzuna attı ve sıktı "aslan kardeşime tuzlu olsun" dedi. Boran bana bakıp

" sen yine tuzlu yap boş ver sadeyi" dediğinde istemsizce gülümsedim.

Yıllar önce verdiği sözü hatırlıyor olmalıydı, boran da benim gibi düşünmüş olacak ki dudakları seğirdi. Daha fazla beklemeyip mutfağa gitti, benim mutfağa girdim. Çekmeceden cezveyi aldım ve içerisine su doldurup ocağa koydum, cezveyi ocağa koyduktan sonra altını yaktım. Bir süre sonra üzerinde köpükler oluşmaya başladığın da tepsinin üzerine dizdiğim fincanları üzerine köpüklerden aldıktan sonra kaynamaya bıraktım.

Bir süre sonra kahve kaynadıktan sonra altını kapadım ve tek tek fincanlara doldurdum, boranın kahvesi kaldığında ise içine sadece birazcık tuz attım ve onunda kahvesini kattıktan sonra cezveyi bırakıp tepsi aldım ve mutfaktan çıktım.

Oturma odasına girdiğim de ortam baya gergin gözüküyordu, kahveyi ilk önce savaşa sonra dayıma, sonra abimlere tek tek verdikten sonra en sonda Borana verdim ve geçip yerime oturdum. Herkes tek tek yudum alır iken boran hiç teklemeden kahveyi kafasına dikti. Boranın bu hareketine şaşırmadan edemedim, resmen kahveyi tek dikişte bitirmişti.

Kahveler içip bitirildiğinde söze savaş girdi " evet nazim dayı sebebi ziyaretimiz malum" savaş önce borana baktı ve sonra da bana " Allahın emri peygamberin kavli ile gülçiçek kızınızı, oğlumuz Azere istiyoruz" dediğinde Erdal abim

" benim bir diyeceğim var delikanlı ondan sonra dayım söyler herşeyi" dedi

Abim elinde ki babamdan kalma tespih ile oynamayı bıraktı ve çenesinde kaşınan yeri kaşıdıktan sonra " gülçiçeğe sahip çık, yokluk içinde yaşamasın kardeşim" dediğinde boran " benim olan herşey Gülçiçeğin de olacak, herşey den bir pay alacak" bana baktı " gülçiçeği yokluk içinde değil bereket içinde yaşatacağım" abime baktı " dahası onun saçının teline bile zarar gelmesine izin vermeyeceğim" Orkun abim ile rıza abime baktı " ailesinden olsa bile ona zarar verenin canını gülçiçeğin yaktığı canından daha fazla yakarım ki kim çıkar ise çıksın durmam da" tekrar Erdal abime baktı

" yani sizin emanetiniz benim emanetimdir, gözünüz arkada kalmayacağının garantisini veririm" dedi. Abim rahatlamış bir şekilde arkasına yaslandı ve dayıma " dayı gerisi sende" dediğinde dayım nefesini dışarı verdikten sonra " ne diyelim hayırlısı olsun" dedi.

Amcam ve abimlerin elini öpmek için ayağa kalktık, herkesin elini tek tek öptükten sonra boran ile yan yana durduk, savaş masanın üzerinde ki nişan tepsisini aldı ve yanımıza geldi. Dayım yüzükleri tepsiden aldı ve önce benim parmağıma sonra da boranın parmağına taktı, yüzükleri taktıktan sonra makası aldı ve besmele çektikten sonra kırmızı kurdeleyi kesti.

Kurdele kesildikten sonra boran ile herkesin elini tekrar öptükten sonra karşı karşıya geldik, boran eğilip yanağıma öpücük bıraktığı sırada gözlerimi kapadım. genç iken burnuma dolan kokusu tekrar burnuma gelmişti ve bu bana tekrar yuva gibi hissettirmişti.

Boranın nefesini kulağımda hissetmem ile gözlerimi açtım, boran ise kulağıma " bu yolda yanmaman ve acı çekmemen için hayatımı ortaya koyacağım gülçiçek her ne olursa olsun, senin ile yürüdüğüm yollar çiçeklerden ibaret olacak, senin ile yürüdüğüm yolda boran boysalım ama diğer yolda" sesi daha da korkutucu hal aldığında yutkundum

" Azer boysal olacağım, intikamı için yemin etmiş Bir adam ve ben o adamı görmemen için herşeyi yapacağım" dedikten sonra geri çekildi.

Sandığımdan da zor olucaktı boranı bu intikam dan Vazgeçirmek ama bende pes etmeyecektim nede olsa ben gülçiçek karaaydım o ise boran Azer boysal, ne kadar ikinci adının anlamı gibi yakan olacak olan adam bana boran olacaktı ve bu benim onu intikamından Vazgeçirmek için büyük bir fırsattı.....

🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡

Sizce gülçiçek boranı intikamından Vazgeçirir mi dersiniz?

🤍🤍🤍🤍🤍🤍🤍🤍🤍🤍🤍🤍🤍🤍

Ve geri geldimmmm :) nasıl buldunuz bölümü inşallah beğenmişsinizdir. Neyse fazla uzatmıyorum diğer bölümde görüşmek üzere kendinize cici bakın balımlar hepinize kucak dolusu sevgiler gönderiyorum 🤍