@sessizkiz22
|
Genç kız yine her zamanki gibi bir elinde kitapları bir elinde kahvesi ile her gün gittiği parka gitti ve her parka geldiğin de oturduğu banka oturdu. Doğru tahmin ediyor ise birazdan gelmesi lazımdı genç kız zamanın geçmesi için 10 kadar saymaya başladı. 10 geldiğin de " erken gelmişsin" diyen tok genç bir erkek sesi ile arkasına baktı.
Tahmin ettiği gibi tam saatinde gelmişti ama farklıydı, genç kız baştan aşağıya genç delikanlıyı inceledi, kumrala çalan saçları darmadağındı, ormanı andıran gözleri ise kıpkırmızıydı. Üstüne giydiği yeşil tişörtün içinde bedeni neredeyse kaybolmuştu, pantolonu ise toz topraktı .
" evet sende tam zamanında geldin" dediğinde delikanlı dolanıp kızın yanına oturdu ve bacaklarını öne doğru uzatıp kollarını göğsünün üzerinde birleştirdi
Bir süre ikiside konuşmadı sessizlik aralarında uzayıp gider iken genç kız dayanamayıp " canını çok yaktılar mı?" diye sordu. Delikanlı bakışlarını kıza çevirdiğin de kızın bakışları kolunda ki morluklar da olduğunu anlayınca direk ayaklarını toparladı ve oturduğu yerde dikleşti.
Delikanlı " önemli bir şey değil sadece buraya gelir iken oldu " dedi yalana başvurarak, genç kız elini kaldırıp delikanlının yanağına koydu ve başını çevirip ona bakmasını sağladı, gözleri tekrar buluştuğunda " yalan söylüyorsun yine denedin değil mi?" delikanlı kıza başını sallayarak onayladı.
Kız delikanlın bileklerine baktı, hiç bir iz yada yara olmadığı için içten içe mutlu olsada belli etmedi daha doğrusu yüzünde ki masum ve tatlı gülüşü ile belli etti, delikanlı kızın gülüşüne uzun uzun baktı ve oda elini kaldırıp kızın yanağına koyduğun da kız yanağını delikanlının eline yasladı. Delikanlı kızın bu hareketi ile gülümsedi
" bana artık adını söylesen yabancı oğlan" dedi kız her geldiğinde adını sorduğu gibi. Delikanlı derin bir nefes alıp " söz yarın gelip sana tekrar söyleyeceğim ama bugün değil Kadem bugün olmaz" dedi ve elini kademin yanağından çekti. Kadem de tanımadığı ama ruhunu tanıdığı adamın yanağından elini çekti ve bankta yan dönüp ellerini elbisenin eteğinin üzerinde birleştirdi.
Delikanlı ise uzun süre kademin bakır rengi saçlarını inceledi, içinden saçının bir tutamını avucuna alıp okşamak istedi. Daha fazla oda dayanamayıp yana döndü ve dirseklerini bankın başlığına yaslayıp oturduğu yerde yayıldı.
Delikanlı kademe kaçamak bir bakış attı ve sonra da ellerine, minik beyaz ellerine. Ne çok isterdi o eli tutmayı ne çok isterdi bir bedene sığınmayı ama yapamazdı herkes onun hastalığı yüzünden korkuyordu ve delikanlının bu hayatta tek istediği şuan yanında oturduğu kızı korkutmamaktı daha doğrusu yanında ki kızın ona herkesin baktığı gibi bakmasından korkmasıydı.
Kadem daha fazla dayanamayıp " Ben yarını bekleyemem ki, hem yarın sana bir sürprizim olacak lütfen şimdi söyle ona göre yapayım" dediğinde delikanlı dili ile damağına vurarak ses çıkardı. Kadem ise çocuk gibi suratını asıp kollarını göğsünün üzerinde birleştirdi " off çok kötüsün" dediğinde delikanlı kolu ile Kademi dürttü.
Kadem delikanlın onu dürtmesi ile dudağının kenarı kıvrıldı. delikanlı ise kademin bu haline büyük bir kahkaha attı, Kadem ise ellerini kaldırıp avucunun içi ile gözlerini kapatıp sızlandı " yaaa üfff gülme işte küs kalamıyorum tripte atamıyorum" delikanlı gülüşünü bastırıp, ellini kaldırdı ve kademin bileklerini tutup gözlerinden çekti.
İkisinin bakışları tekrar birleştiğinde Kadem "gözlerin çok güzel" diye fısıldadı, delikanlı gülümseyip " tıpkı senin gibi değil mi?" diye sordu.
Kadem utandığı için başını sallamakla yetindi.
Delikanlı kademden uzaklaşıp ayağa kalktı ve " gitmem lazım artık" dediğinde kademde ayağa kalktı ve hevesle " yarın sana sürprizim var yabancı oğlan yine aynı saatte burada" dediğinde delikanlı gülümsedi " söz burda olacağım yabancı kız" dedi ve arkasından " iyi geceler" dediğinde kademde gülüseyip " iyi geceler yabancı oğlan" dedi.
Delikanlı son kez gülümsedikten sonra arkasını döndü ve yine o bataklığın bitmeyen acıların içine doğru yol aldı.
Kadem ise yarın ki sürprizi için acayip heyecanlanlı iken hemde uzun zamandır adını bilmediği delikanlının adını öğreneceği için heyecanlıydı.
O gece kadem ile delikanlı yarının ne olacağını bilmeden ikiside parktan ayrıldı.
🥰🥰
12 temmuz 2015
Son bir kez daha gitmek için ayağa kalktığında " yok söz verdim gelir ise beni görmez ise üzülür" dedi delikanlı. Kadem Bugün sırf ona süpriz yapacağı için üstünü başını kirletmemişti aksine gayet temiz ve düzenliydi, kolunda ki saate baktığın da çoktan kademin gelmesi lazımdı.
Delikanlı tekrar banka geri oturdu ve beklemeye başladı, biliyordu Kadem gelicek ti, biliyordu Kadem diğer insanlar gibi değildi. Kademe hastalığını söylediğin de diğer insanların baktığı gibi bakmamış aksine onu sarıp sarmalamıştı.
Dirseklerini dizlerine koyup parkta ki sokak hayvanlarını izledi, bir çok hayvan bu parka sığınıyordu. Kadem her geldiğin de ise onlara yeni mamalar getirir beslerdi. Delikanlı bazen kademe köpekleri besler iken yardım etsede iş kedilere geldiğinde ise yaklaşmıyordu çünkü delikanlının kedilere karşı alerjisi vardı.
Son bir kez daha saatine baktığında telaşla ayağa kalktı " gelmesi lazım dı kesin bir şey oldu ona kesin" dedikten sonra kademin sokağına gitmek için parkın çıkışına yöneldi. Eve girmese bile uzaktan iyi olduğunu görmek onun için yeterliydi.
Delikanlı parktan çıktığın da karşısında ki tanıdık simaları görmesi ile bir adım geri attı ve hızla koşmak için arkasını döndü ordada tanıdık simayı görmesi ile olduğu yerde kala kaldı. Karşısında ki kişi
" demek burası ha alp bey" delikanlıya ona her alp dendiğinde sanki ruhundan bir parça götürüyorlarmış gibi hissediyordu.
Delikanlı dişlerini sıkar " benim adım alp değil kaç defa demem lazım benim adım Karan" dediğinde karşısında ki adam büyük bir kahkaha attı " aynen aynen öylesin" dedi ve bir adım attı. Karan adamın adımı ile oda bir adım geri attığında arkasında duran adamın birine çarpması ile irkildi ve hızla ileri atıldı.
Karanın atılması ile karşında ki adam onu kollarından tutup kendine çekti ve karanın sırtını göğsüne yaslayıp kollarının arasına aldıktan sonra karanın kaçmasını engelledi, Karan adamın kollarında çırpınır iken " kıpırdama kaç gündür seni arıyoruz bize zorluk çıkarma, burda olduğunun haberini birinden almasak daha kaç gün kaçacaktın acaba" dediğinde Karan " kim haber verdi?"
Karan içinden Kademin olmaması için dua eder iken arkada ki adamın birisi " şu hep buluştuğun kız söyledi" demesi üzere karan dahada çırpındı
" bırak yalan söylüyorsunuz Kadem bana bunu yapmaz" dediğinde onu tutan adam diğer adama başı ile işaret verdi.
Adam elinde ki şok cihazının düğmesine basıp açtıktan sonra karana dokundurdu, Karan vücuduna yediği elektrik ile çırpınmayı bıraktı. Bilinci yarı açık yarı kapalı iken dudaklarından son kez " Ben bugün ona adımı söyleyecektim ve onu sevdiğimi o bana bunu yapmaz" diye fısıldadı. onu tutan adam ise karanın kulağına yaklaşıp " demek öyle şimdi çok üzüldüm ama maalesef yaptı Karan. o kızıl senin yerini bize söyledi" dedi.
Karan Karanlık ile aydınlık arasında gider iken son kez " Kadem bana doğum günümde bunu bana yapmaz o bunu yapmaz, yapamaz" dedi ve yenilmiş ve vazgeçmiş bir şekilde
" bana bunu neden yaptın Kadem" dedikten sonra kendini karanlığa teslim etti.
🥺🥺
Pişmanlıklarımız dağ gibi büyüyüp gittiğin de nefes alamayacak hale geliriz. Tıpkı şuan benim nefes alamadığım gibi, Karan gözlerimin içine uzun uzun baktıktan sonra hızla arkasını döndü ve restoranttan içeri girdi.
Bende kimsenin yüzüne bakmadan çantamı da alıp karanın peşinden içeri girdiğim de, en son gördüğüm karanın restoranttan çıkışıydı.
Karana yetişmek için adımlarımı hızlı attım ve restoranttan bende dışarı çıktığım da karanın en son arabasının sokağın köşesinden döndüğünü gördüm.
Yoldan geçen taksinin birini durdurdum ve hızla kendimi içerisine attıktan sonra evin adresini verdim. Taksici beni başı ile onayladıktan sonra hareket etti ve restorantın önünden ayrıldık.
Başımı çevirip geçtiğimiz yollara baktım, nasılda tanımamışım onu nasılda görememişim. Ruhuma işleyen genç delikanlıyı nasıl unutmuştum, dahası Karan bunca zaman neden susmuştu neden bana bunu anlatmamıştı. Yıllar sonra onun ile tekrar karşılaştık ama bu sefer bambaşka bir şekilde, şimdi düzeltmemiz gereken bir geçmiş ve gelecek vardı.
Taksicinin " geldik kızım" demesi üzere daldığım düşüncelerden çıktım ve çantamdan parayı çıkarıp taksiciye verdikten sonra taksiden indim.
Hızla konaktan içeri girdiğimde avluda herkes yerli yerindeydi, Bakışlarım içlerinde dolandı umutla belki Karan vardır diye ama maalesef ki Karan evde değildi
Bütün bakışlar beni bulduğun da Begüm Ayağa kalkıp yanıma geldi ve telaşla " Kadem iyi misin ne oldu" diye sordu. Diğerleri de yanıma geldi . yol boyu tuttuğum göz yaşlarımı artık daha fazla dayanamayıp bıraktım.
Begüm benim ağlamam ile kendine çekip sarıldı " Kadem ne oluyor Karan nerde" diye sorduğunda tahir " yenge bir şey söylesene abime bir şey mi oldu abim iyi mi?" diye sordu telaşla.
Begümden uzaklaşıp derin bir nefes aldıktan sonra " karanın bipolar hastası olduğunu öğrendim dahası Karan ile biz çok önceden tanışıyor muşuz" dedikten sonra begüme baktım " biliyordun değil mi?" begüm soruma karşılık sessiz kalıp beni başı ile onayladı.
Sıkıntıyla elimi saçıma atıp arkaya attım " Karan nerde nereye gider nasıl bula bilirim bilmiyorum" dedikten sonra begüme baktım " begüm yalvarıyorum karanın nerede olduğunu söyle gidip konuşmam lazım" dedikten sonra uzanıp elini tuttum " begüm lütfen yalvarıyorum sana Karan çıkar iken bana öyle bir baktı ki sanki" devamını getirmedim.
Ne diye bilirdim ki Karan ondan yana pişman olduğumu düşünmesini mi yoksa herkesin önünde diz çöküp bana yalvarmasını mı?
Begüm bilmiyorum dermiş gibi başını salladı " inan bilmiyorum yani genel de evden işe işten eve karanın çok bir hayatı yoktu. Hastalığı yüzünden Herkes ona hastalıklıymış gibi bakmasında korkuyordu o yüzden evde olurdu hep" dediğinde tahir " aslında ben nerede olduğunu biliyor gibiyim" demesi üzere hızla tahire döndüm
" lütfen tahir yalvarıyorum nerede ise söyle" tahir başı ile beni onayladıktan sonra " Ben seni bırakırım yenge" demesi üzere Samet " sen nereye ben oraya ikizim"
İkisine minnet ile bakıp umutla
" hadi gidelim o zaman" dedikten sonra hızla konaktan çıktım, arkamdan en son duyduğum begümün " Karan eğer sinirli ise Kademi çok kırar dikkatli olun" dediğini duydum.
Karanın biraz tanıdım ise asla benim kalbimi kolay kolay kıracak biri değildi her ne olur ise olsun çünkü onun dediği gibi "senin canın yanar ise benim canım senden fazla yanar , hele ki canının yanmasına ben sebep olur isem de yaşayamam" sözü aklıma geldiğinde gülümsedim Karan ile konuşmak için hayla bir umut vardı ve ben o küçük umuda tutunmak istiyordum.
Tahirin arabasına geçip oturduğumda tahir ile Samette gelip bindiler, tahir arabaya bindikten sonra kontağı çevirdi ve motoru çalıştırdıktan sonra son sürat konağın olduğu sokaktan ayrıldık.
Ne ben konuştum nede İkizler sanki üçümüz de susmaya yemin etmiş gibiydik. Bu durumda benim işime gelirdi zaten çünkü ne konuşa bilecek halim vardı nede bir cümlem. Bakışlarımı yola çevirdim neredeyse Şehrin içinde çıkmıştık daha doğrusu şehirden çıkmış gibiydik.
Tahire dönüp " Karan o kadar mı kırıldı benden kaçacak kadar, aynı şehirde duramayacak kadar mı?" tahir kısa süreliğine bana bir bakış attıktan sonra önüne döndü. Bir süre sustu konuşmadı ama sonra
" abim herkesten kaçar Kadem abla çünkü kırıldığında kendisi o tanıdığın Karan olmuyor tam tersi bambaşka bir Karan oluyor o yüzden kendinden çok sevdiği insanları düşündüğü için şehirden çıkıyor" dediğinde bakışlarımı pencereden dışarı çevirdim.
Karan yine kendinden fazla sevdiklerini düşünmüştü yine, yeni, yeniden...
Tahirin " geldik Kadem abla" demesi ile bakışımı pencereden çektim ve tahire baktım, tahir eli ile az ileride ki ağaçlar ile çevrili sadece çatısı gözüken evi gösterdi
" şu az ileri de ki ev abim kesin ordadır" dediğinde kemerimi çözdüm
" teşekkür ederim tahir getirdiğin için" dediğim de tahir " önemli değil abla yeter ki abim iyi olsun siz iyi olun benim için yeterli" tahire gülümseyip elimi kapının koluna attım ve kapımı açtıktan sonra tam ineceğim sırada Samet "yenge bizde gelelim abimi görmez isem içim rahat etmeyecek de" dedi ve hemen arkasından ekledi " tabi iznin var ise" dediğinde " çok iyi olur çünkü beni dinlemez ise sizi mutlaka dinler hadi gidelim beraber" demem ile İkizlerle beraber arabadan indik.
Derin bir nefes aldıktan sonra evin olduğu tarafa doğru yürüdük, tek bir isteğim vardı karanın burda olması. Saat geç olmuş olsada hiç bir şey umurumda değildi Karan dışında, eve yaklaştıkça ormanın derinliklerine daha da giriyormuş gibi hissediyordum kendimi çünkü İkizler ile benim adım seslerimiz dışında hiç bir ses yoktu.
Eve yaklaştığımızda tanıdık arabayı görmem ile gülümsedim. Heyecanla arkamı dönüp ikizlere " abiniz burda bulduk onu" dediğim de ikiside gülümsedi. Önüme döndüm ve tekrar arkamı dönüp " abinizi her ne olursa olsun durdurun gençler abinizin burdan gitmesine izin vermeyin" dediğimde ikiside asker selamı verdikten sonra
" gazabımız mübarek olsun aslanlarım" İkizler hazır ola geçip " sağolun komutanım" dediklerinde önüme döndüm sonra da hızla eve doğru koşmaya başladım ,yeteri kadar vakit kaybetmiştim daha da kaybedemezdim.
Eve geldiğimde doğruca tahta merdivenleri tırmandım, kapıya geldim ve derin bir nefes alıp verdikten sonra elimi yumruk haline getirip kapıya tıkladım. Bir süre sonra içeriden adım sesleri duymaya başladığım da içim içme sığmadı.
Tahta Kapı yavaş ve gıcırtılı bir şekilde açıldı, Karan beni görmesi ile şaşırsada bunu belli etmeyip
" neden geldin Kadem ne istiyorsun" dediğinde " sadece senin ile konuşmak için geldim, lütfen beni bir dinle Karan" karan nefesini dışarı verip " şuan hiç bir şey umurumda değil, senin ile de konuşmak istemiyorum git burdan" başımı onaylamaz bir şekilde iki yana salladım " asla gitmem senin ile konuşmadan gitmem Karan" dediğimde Karan keyiften uzak güldü, bir süre güldükten sonra gözünden bir damla yaş düştü.
" söyle söyle Kadem senden korktum de senden pişman oldum de söyle söylede bitsin artık bende ki işgence" dediğinde

Bakışlarımı Karan dan kaçırdım, Karan ise " neden bakmıyorsun yüzüme çok mu korkuyorsun yada hastalıklı bir adam ile evlendiğin için pişman mı oldun Kadem" dedi kederli bir şekilde. Karanın cümlesine karşılık başımı iki yana salladı " hayır hayır Karan o değil benim pişmanlığım seni tanıyamamış olmam" diye fısıldadım.
Karanın nefesini dışarı verdiğini işittim ve sonra "demek öyle peki madem bana şunu söyle Kadem neden yaptın bunu bana neden beni tekrar o cehenneme geri gönderdin" bana bir adım adıp önüm de durdu " kaldır başını bak bana gözlerimin içine bak Kadem sence o karan var mı? karşında, yada küçükken arkadaşım yok bahanesi ile 10 sokak aşağıya gelip seni ile oynayan küçük Karan var mı karşında?" başımı kaldırıp karanın yeşil cennetine baktım.
Onun gözlerine her baktığımda huzurlu hissettiğim hali gitmiş yerine soğuk bir hal gelmiş gibiydi.
" Karan izin ver herşeyi açıklayayım "dediğimde Karan keyiften uzak güldü" neyi açıklayacaksın Kadem bana kaç gece işgence çektiğim gecelerimi yok sa beni doğum günümde bırakıp gitmen mi? "

tam ağzımı açıp konuşacağım sırada" git Kadem yalvarıyorum sana " dedi ve arkasını dönüp kapıdan içeri gireceği sırada kolundan tuttum
Karan bir bana bir kolunu tutan elime baktı, en son gözlerime baktığın da net bir ses ile" sensiz gitmem Karan her ne olursa olsun çünkü senin bir ailen var " Karan diğer eli ile kolunu tutan elimi tutup kolundan çektikten sonra önüne döndü ve içeri girdi.
Bende karanın peşinden içeri girdiğim de karan mutfak tezgahının önünde kendine su dolduruyordu. Bana bakmadan" istemiyorum artık anlasa, şimdi git Kadem uğraşamam senin ile " dediğinde yanına gidip elinde ki bardağı aldım ve sert bir şekilde tezgahın üzerinde bıraktım.
Karan ise umursamaz ve beni görmezden gelip tekli koltuğa gitti ve oturdu, bende peşinden gidip koyu yeşil koltuğa oturdum. En yumuşak ses tonumu takınıp
" Karan sebebini biliyorum ama inan bu umrumda değil" dediğim de karan oturduğu yerde kendini toparladı ve dirseklerini dizlerine koyup öne doğru eğildi " senin hiç bir şey bildiğin yok Kadem" dedikten sonra eli ile kapıyı işaret etti " o yüzden git şimdi"
Karan bana setler çekmişti bir anda her ne olursa olsun bana soğuk bakmayan bakışlar bana soğuk bakar olmuştu, üstelik karan beni dinlemek bile istemiyordu. Aklıma düşen fikir ile kuruyan dudaklarımı dilim ile ıslattım ve nefesimi dışarı verdikten sonra " Karan bak sana biraz tuhaf gelecek ama sen ne kadar inkar etsende ben herşeyi biliyorum geçmişteki olayları o küçük karanı kısacası sen benim hep hayatımdaydın ve ben bunu yeni fark ettim. Dahası ben bir şey daha fark ettim" dediğim de içimden. " hadi Kadem söyle artık her şey için geç olabilir söylede kurtul adını uzun zamandır koyamadığın duygunun adını yeni koymuş iken söyle artık" diye kendimi teşvik ettim.
Derin bir nefes alıp " Karan ben seni" demiştim ki Karan hızla ayağa kalkıp kapıya gitti ve kapıyı açıp
" git Kadem lütfen rica ediyorum yanlız bırak beni" dediğinde " hayır gitmiyorum gitmem de senin ile konuşmadan" olduğum yeri işaret ettim " şuradan" karanın olduğu yeri işaret ederek " şuraya gitmem" diye direttim.
Karan inatçılığım karşısında bezgince nefesini dışarı verdikten sonra " Ben kime ne diyorum ki inadın vücut bulmuş hali ile evlendim zaten" dediğinde çenemi dikleştirdim " evet tamda oyum şimdi senin ile konuşmadan gitmem" diye tekrar ettim.
Karan ise " peki madem sen gitmez isen ben giderim" dedikten sonra kapıdan dışarı çıktı, kapıdan bir adım uzaklaşmıştı ki arkasından tahir sopa ile vurdu, Karan ilk başta ayakta kalsa da bir süre sonra yüz üstü yere düştü. Koşarak karanın yanına gidip diz çöktüm omzundan sarsarak " Karan Karan uyan lütfen" dediğim de Sametin
" nasıl yenge başarılı olduk mu?" diye sordu.
Karandan bakışlarımı çekip çatık kaşlar ile ikizlere baktım " siz kafayı mı yediniz ben size durdurun dedim bayıltın demedim"tahir elinde ki sopayı yere atıp" sen ne olur ise olsun dur durun demedin mi yenge durdur dum işte daha ne istiyorsun " dedi alınmış bir ses tonu ile.
Derin bir of çekip" ya offf tahir abin uyanamaz ise ne halt yiyeceksin daha iyi doğrusu uyanınca ne halt yiyeceksiniz " dediğimde Samet" harbi abim uyanınca canımızı okuyacak " dedi
Karana bir süre baktıktan sonra tekrar kapı eşiğinde dikilen ikizlere baktım" abiniz sizi diri diri toprağa gömse yeridir şuan " dedim ve karana baktım" şu hale bak dağ gibi kocam ne hale geldi " diye yakındım.
Tahir ise" öyle deme yenge öyle deme " dediğinde tahire bakıp
" dedim bile " dedikten sonra" sanki abinizi tanımıyormuşsunuz gibi konuşuyorsunuz . Sizce abiniz bu yaptığınız şeyden ötürü sizi yaşatır mı sanıyorsunuz "diye sordum.
Tahir Samete bakıp" sıçtık ikizim sıçtık, büyük sıçtık ikizim büyük sıçtık " diye yakındı. Samette" sıçmakla kalmadık ikizim, sıçmakla kalmadık. Sıçtık sıvadık birde "dediğinde tahir gülüp yerde baygın yatan abisine baktı " pişman değilim bir daha olsa bir daha yaparım " dedi umursamaz bir şekilde.
" siz ne saçmalıyorsunuz ya abiniz baygın siz hayla gırgır şamata peşindesiniz yardım edinde kaldıralım içeriye yatıralım" diye çıkıştım. Samet ile tahir benim çıkışımla yüzlerinde ki alaycı ifadeyi sildiler ve tahir " peki yengeciğim aslan yengem benim" diye yağ çeker iken Samet " Kadem reisin askerleyiz biz emredin komutanım" diye teşvik etti.
İkizlerin bu hallerine gülmeden edemedim, ne kadar haylaz Yaramaz olsalarda onları yinede seviyordum "yardım edin hadi" dediğimde Samet ile tahir yere diz çöküp karanın kolunun altına girdiler.
Samet abisini kaldırmakla uğraşan ikizine bakıp "lan ikizim fazla zorlama gerçekten altına sıçacaksın" dedikten sonra güldü. Tahir ise " sus lan sen hain ikiz abim uyandığında ne halt yiycez onu düşün sen" dediğinde samet " harbi lan abim uyanmadan ülkeyi terk edelim acilen yoksa abim bizi şehir dışına kadar kovalar"
İkisinede bakıp " ya kaldırın kocamı yeter artık pis pis yerde yatıyor" diye bağırdım, Samet ile tahir üçe kadar sayıp karanı aynı anda kaldırdıklarında tahir " lan lan ölüyorum abim eşek ölüsü gibi maşallahı var" dedikten sonra ikizine " ikizim ses ver ikizim öldün mü lan" dedi.
Samet ise " aradığınız kişiye şuanda ulaşılamıyor lütfen daha sonra tekrar deneyiniz" dediğinde " ya hadi taşıyın artık yoksa ispiklerim abinize sizin yaptığınızı" diye tehtit etmem ile ikiside zar zor olsada içeri girdiler ve karanı sert bir şekilde yeşil uzun koltuğun üzerine attıktan sonra Samet tekli koltuğa kendini attı, tahir ise Sametin tekli koltuğun kenarına oturup nefes nefese" Abim kaç kilo ya resmen " belini tuttu" belim çıktı " dedi ve yerinde esnedi.
Ben ise doğru mutfağa gidip buz dolabını açtım ve buzluğundan buz torbasını alıp geri kapattıktan sonra oturma odasına geri döndüm, karanın başının dibine yere oturup elimde ki buz torbasını karanın ensesine koydum. Yüzüne düşen kumrala çalan saçlarını geriye ittirdim.
Karan şuan beni dinlemiş olsaydı ona olan aşkımı öğrenicekti, ona aşkımı söyledikten sonra ama kalbimi kıracaktı ama aşkıma karşılık verecekti.
❤️❤️
Sabah 8.00
Sabah uyandığımda koltuktaydım ve üzerim örtülüydü. Koltukda doğrulup oturduğum da karanın yattığı koltukda uyuduğumu fark ettim, anlaşılan Karan uyanmış ve beni kendi yerine yatırdıktan sonra üzerimi örtmüştü.
Yan tarafımda horlama sesleri ile başımı oraya çevirdim, İkizler başlarını bir birine dayamış ağızları açık bir şekilde uyuyordu. Üstümde ki pikeyi kenara atıp ayaklarımı koltuktan sarkıttıktan sonra ayakkabılarımı giydim.
Odanın içinde göz gezdirdiğimde sıcacık bir yer di, hemen yan tarafta şömine vardı, şöminenin önünde armut minderler, şöminenin üzerinde ise küçük objeler ve fotoğraflar.
Odada televizyon yoktu aksine büyük bir kitaplarla dolu bir raf vardı. Rafın yanında ise küçük karşı karşıya tekli koltuklar, ortalarında ise küçük bir sehba, üzerinde ise küçük bir masa lambası vardı.
Ayağa kalkıp temiz hava almak için dışarı çıktım " Günaydın" diyen karanın sesi ile irkildim
Karan ayağa kalkıp yanıma geldi
" iyi misin çok mu korkuttum seni" dediğinde başımı iki yana salladım
" hazırlıksız yakalandım sadece" dedikten sonra " sen nasılsın" diye arkasından ekledim. Karan gülerek " iyi gibiyim sadece başım ağrıyor" dedi. bakışlarımı karanın yüzünde gezdirdim eski Karan gibiydi. Bakışları yumuşak ve anlamlı ve daha dinçti.
" anlıyorum" dediğim de karan gülümsedi " beni hep anladın zaten Kadem ama tanımadın" kollarımı göğsümün üzerinde birleştirdim
" haklısın ama izin ver o gün ne olduğunu anlatayım karan" dediğimde Karan buruk bir şekilde gülümsedi " sorun yok öğrendim ne olduğunu hastalanmışsın" dedi ve işaret parmağı ile burnuma vurduktan sonra güldü " benim minik karım hasta olmuş o gün o yüzden gelememiş" dediğinde güldüm.
" Ben minik değilim bir kere hatırlatırım aynı yaştayız karan ağa , sen benden Ay olarak büyüksün sadece" dediğimde Karan kahkaha attı " evet öyle de benim için öylesin miniksin miniminnacıksın ve bir tek ben görüyorum seni" dediğinde gülümsedim.
Karan eski karandı benim ile uğraşan ve bana her daim gülümseyen adam kısacası aşık olduğum Karan...
" Karan dün gece" demiştim ki Karan beni susturdu " dün geceyi boş ver dün gece ne oldu bilmiyorum çünkü ilaçlarımı almadım çok da bir şey hatırlamıyor ama en son hatırladığım" içeriyi işaret etti
" o kardeşlerim olacak İkizler kafama bir şeyler ile vurdu ve ben onların canını okuyacağım" dediğinde uzanıp elini tuttum.
Karan şaşırsada umursamadım. Kuruyan dudaklarımı dilim ıslatıp
" Karan kim ne der ise desin umrumda değil ben" boşta ki elimi kaldırıp karanın kalbinin üzerine koydum " kalbini biliyorum evet senin bir hastalığın var ama bu ruhunda kalbinde değil, ben senin kalbini umursuyorum ve benim tanıdığım karanın kalbi çok temiz dahası varsın ruhun da Yaralar olsun beraber sararız o yaraları" dediğim de karan gülümsedi.
" teşekkür ederim Kadem yanımda olduğun için ve sen yanımda olduğun sürece hiç bir şey umurumda değil sen yeter ki yanımda ol benim için yeterli " dediğinde baskın bir ses ile" söz Karan alp Akay ömrümün sonuna kadar senin yanındayım " Karan gülümsedi ve elimin üzerine masum bir öpücük kondurdu.
Karan baş parmağı ile elimin üzerini okşar iken" Kadem benim sana bir şey söylemem gerekiyor " dediğinde" dinliyorum " dedim.
Karan derin bir nefes alıp" senden önce ben bir şey yaptım, bunca zaman sonuçları bekliyordum ve dün sonuçlar çıktı sana bunu söyleyecektim ama vakit bulamadım " dedi ve gözlerimin içine bakıp" Kadem ben " demişti ki içeriden telaşla tahir çıktı.
" abi bölüyorum ama önemli " dediğinde Karan elimı bıraktı merakla" ne oldu " diye sordu.
Samette dışarı çıktığın da tahir
" Annemler abin hemen eve gelsin dedi ve sesi pekde iyi değildi yani evde bir şeyler olmuş gitmemiz lazım " dedi telaşla.
Karan" tamam çıkalım hadi " dedi ve içeri ye gidip telefonunu aldıktan sonra hızla dışarı çıktı sonrada elimi tutup" hadi gidelim " dediğinde başımı salladım. Karan ile evin ön verandasından aşağıya indik ve hızla arabaya yönelip bindik.
Karan emniyet kemerini taktıktan sonra kontağı çevirdi ve moturu çalıştırıp evin olduğu yerden ayrıldık
Karana bakıp" bana ne söyleyecektin Karan " diye sordum. Karan bana kısa bir bakış atıp önüne döndü" sonra konuşuruz tamam mı şimdi değil bir eve gidelim anlatacağım sana her şeyi "dediğinde" pekii madem öyle olsun bakalım " dedikten sonra sustum.
Eve gelesiye kadar ne ben konuştum nede Karan konuştu ikimizde sustuk, bir süre sonra eve geldiğimiz de karan hızla arabadan indi, bende peşinden indim ve hızla konaktan içeri girdik. İçeri girdiğimizde bütün bakışlar bizi buldu, bir süre sonra " babacım" diyen küçük kız çocuğu koşarak karana geldi ve karanın bacaklarına sarıldı.
Ben dahil herkes şaşkın gözler ile bakar iken küçük kızın geldiği yönden hemen hemen Karan ile yaşıt bir esmer bir bayan gelip
" geç oldu ama sonunda karşına gele bildik" dediğinde karan bana baktı.
Ben ise bir süre karanın bacağına sarılı küçük kıza baktım, aynı Karan gibi açık kahverengi saçları vardı, küçük bir burnu ve biçimli dudakları ve tıpkı az önce ki kadın gibi de simsiyah kömür karası gözleri.
İşte kalbim hiç kırılmadığı kadar kırılmıştı. İlk defa aşık olduğum adam bana ihanet etmişti ve şimdi yıllar sonra küçük ona benzeyen bir kız çocuğu ile karşımdaydı.
Karan ağzını açıp bir şey diyeceği sırada elimi kaldırıp susturdum
" sakın, sakın Karan ağa bana hiç bir şey açıklama senden bunun açıklamasını istemiyorum" |
0% |