@sessizokurmeftun
|
Havalimanı'nın dış kapısı açıldığında Mardin'in soğuk rüzgarı yüzüme vurmuştu içimi bununla birlikte bir ürpertici kapladı. Atkımı yüzüme doğru çektim bununla birlikte bir gülümseme olmuştu. - Ah ,Mardin hâlâ babam gibi soğuksun. Aklıma gelen sözle hemen yüzümdeki gülümseme yerini sadece hayal kırıklığına bırakmıştı. Ardından telefonumun zil sesiyle aklımda oluşan düşüncelerden uzaklaşıp telefonumu açtım ; -Efendim Dinçer? -Abla , 5 dakikaya kadar yanındayım. -Tamam bekliyorum. Telefonu kapatıp göz devirdim bu çocuk hiç mi değişmeyecekti demek ki insan yedisinde ne ise yetmişinde de oymuş atasözünü doğruluyordu aklımdaki düşünceye kendi kendime gülümseyerek kafe'ye Dinçer'i beklemeye başladım. -Hoşgeldiniz hanımefendi ne alırdınız? -Artukbey kahvesi alıyım. Garsona siparişi verip gelmesini bekledim o sırada telefonumla hangi hastanede göreve başlayacağıma bakıyordum garsonun kahvemi getirmesiyle telefonumu elimden bırakıp garsona teşekkür ettim . Kahvemden bir yudum aldım etrafı izlemeye başladım. Acaba babam beni neden affetmişti ve neden çağırmıştı. Aklımda buna benzer binlerce soru vardı. Kahvemden son yudumu alırken içeriye Dinçer girdi. Dinçer'in içeriye girmesiyle garsonlar etrafında pervane olmaya başladı. Dinçer o kargaşadan gözlerini beni aramak için etrafta gezdirdi en sonunda gözleri benimkilerle birleşince yanıma geldi . -Ablam hoşgeldin çok özledim seni . Ayağa kalkarak ona sarıldım -Dinçer Demir bey hoşbuldum bende seni çok özledim Bu söylemime gülerek yanıma oturdu . Etrafta herkesin gözü bizdeydi. -Dinçer bey bakıyorum da çok meşhursunuz buralarda . Gülümsedi , yüzüne kendinden emin bir ifade takıp boğazını temizledi ; -Evet Mehpare Demir hanım sevilen biriyim. Gülmeye başladık. -Dinçer hiç mi büyümüyeceksin ? -Hayır senin küçük kardeşin olarak kalıcam. - Dinçer ,Babam beni neden tekrar buraya çağırdı? Suratında ki gülümseme yerini endişeye bıraktı biliyordu ama söyleyemiyordu. - Bilmiyorum abla ama affetmiş ve tekrar çağırmış hadi gel gidelim artık bizi bekliyorlar . Başımı sallayıp oradan kalktık arabaya binip Midyat'a, doğduğum büyüdüğüm acı bir şekilde veda etmek zorunda kaldığım geçmişime doğru yol aldık . Yol boyunca sadece neden buradayım diye düşünmekle geçmişti en sonunda pes edip belki gerçekten affetmiştir Dinçer haklıdır diyerek yola odaklandım. 1 saatin sonunda eve gelmiştik taştan duvarları büyük ve ihtişamlıydı dışı kadar içi de bir o kadar ihtişamlıydı. Arabadan inip eve bakmaya başladım . 10 YIL ÖNCE Çok heyecanlıydım sınav sonuçlarım açıklanmıştı öğrenmek için okulda sıra bekliyordum evde ögrenemezdim babam istemezdi -Mehpare , kızım istediğin bölümü kazanmışsın . Öğretmenimin cümlesiyle uzattığı kağıda bakıp mutluluktan öğretmenimin boynuna sarıldım - Kazanmışım , kazanmışım öğretmenim İstanbul tıp fakültesi kazanmışım Heycanla boynuna sarıldığım öğretmeninden ayrıldım yüzüme gülümsemenin haricinde bir hüzün dağıldı babam izin vermeyecekti gidemeyecektim . Öğretmenimden izin isteyip eve gittim. -Anne ,kazanmışım. Annem hemen sarıldı -Annesi kurban, biliyordum ben yapacağını . - Ama babam ? Annem benden uzaklaşıp yüzümü avcunun içine aldı gözlerime baktı benim gözümde olan hayal kırıklığı onun gözlerinde de vardı . - Halledicez benim ay parçam. - Neyi hallediyorsunuz siz gene analı kızlı? Babamın o kalın ve sert sesiyle yönümüzü ona çevirdik. Annem hemen söze başladı
-Civan, bak kızımız doktorluğu kazanmış Annem hemen elimdeki kağıdı babama uzattı babam gözünün kenarıyla bana baktı kağıdı aldı biraz inceledikten sonra - Afferim kızım, bundan sonra okula falan gitmek yok evde annenlere yardım edersin. Bu söylediğiyle gözlerimden yaşlar akmaya başladı - Baba ama -Mehpare! Yeter ben son sözümü söyledim . Koşarak odama gittim annem arkamdan geldi. - Mehpare'm ağlama güzel kızım o mavi gözlerine kurban olurum. Ben halledicem . -Nasıl anne ? Babam söyledi gene son sözünü. Annem yüzümü avcunun içine aldı gözyaşlarımı sildi ve bana tekrardan halledicem dedi ve halletti . Gece gizlice beni evden çıkardı yanıma altınlarını verdi ben okumadım ben bu töreye kurban edildim seni de yakmıycam dedi taksiyle Mardin havalimanına gittim ve bu şehirden dönmemek üzere annem için okumaya gittim.
GÜNÜMÜZ -Abla ,hadi girelim . Dinçer'in sözüyle başımı salladım ve eve girdim. Evin bahçesinde annem ve babam bekliyorlardı, babamla göz göze geldik babam elinde tuttuğu tesbihi sol eline aldı ve sağ elini öne doğru uzattı gidip babamın elini öptüm. Gözlerinde hâlâ bir kırgınlık, öfke vardı. Annem'e dönüp ona sarıldım ağlamaya başladık çok özlemiştim babamdan gizli telefonda da konuşsak yetmiyor du . Ağlayarak kulağıma fısıldadı - Ben seni töreden koruyamadım. Annemin söylediği cümleyle geriye çekildim nasıl ve ne oluyordu , babam bir adım öne gelerek; - Seni neden affettim ? Başıyla adamlarına beni göstererek iki kişinin koluma girmesini sağladı. Onlardan kurtulmaya çalışırken bir yandan da gözümden akan yaşlara engel olamıyordum - Ne demek oluyor bu , neden tutuyorlar beni neden çağırdın? - Sen benim başımı öne eğdin beni çiğneyip gittin artık bunun bedelini ödeme vakti geldi. Neyin vakti gelmişti ne ödeyecektim gözlerimi Dinçer'e çevirdim başını önüne eğmişti anneme baktım yere çökmüş ağlıyordu. -Berdel edileceksin ! Babamın cümlesiyle başımı ona çevirdim gözlerimde akan yaşlar durdu , kafamda susmayan sesler sustu ve sadece sanki babam ve ben vardım gözlerimde öfke ve kırgınlık vardı ama onun gözlerinde sadece öfke vardı. - Ne berdel'i ? - Kardeşin Çakırbeyli aşiretinin kızıyla evlenecek ve berdel istediler sende şimdi geçmiş hatanı temizleyeceksin eğdirdiğin başımı kaldıracaksın. Başımı Dinçer'e çevirdim -Bunun için mi getirdin beni biliyordun degil mi? Hayal kırıklığı ile önüme döndüm . Öfkeyle gözlerimi babama çevirdim . - Ben doktorum ve beni zorla evlendiremezssin. Elini havaya kaldırarak beni susturdu - Sen benim başımı bir kere öne eğdin bunun bedelini ya sen ödeyeceksin ya da sen bir aksilik çıkarırsan bunun bedelini annen öder önceki gibi affetmem ! Gözlerimi anneme çevirdim onu üzemezdim ona neler olacağını da biliyordum . - Bunu yapamazssın! Bağırdım ama babam karşımda kendinden emin bir şekilde gülümsüyordu ve yanıma yaklaştı kolumdaki adamlar bir adım geriye çekildiler ve babam kulağıma eğildi - Ben son sözümü söyledim kızım! Adamlarına tekrar beni göstererek; - Odasına götürün ve ben emir verene kadar da oradan çıkmayacak . Adamlar beni kolumdan tutarak odama götürdüler, kapıyı üzerime kilitlediler. Yatağıma oturup ağlamaya başladım evlenecektim kiminle ve nasıl ben doktordum buradan uzaklarda okuyup doktor olmuştum çok büyük mücadele verdim ama şimdi kaçtığım törenin kurbanı oluyordum. |
0% |