@sevda.h
|
Yengesine yapılan kötülüğün peşini bırakmayan Fırat bir kaç günde çok bilgi toplamıştı. Afran karısı ile ilgilendiği için şu anlık geri çekilmiş ve sahaya Fırat'ı salmıştı. O da memnuniyet ile bu işle bizzat alakadar olacağını söylemiş ve ilk uçakla en başından beri bu işin içinde olan Azran'nın yanına Ankara'ya uçmuştu. Hanımefendi hiç zorlanmadan jir ev tutmuş ve yine kolaylıkla bir işe girib çalışıyordu. Şu an ise akşam saati 7 olmuş Fırat Azra'yı iş yerinde ziyaret etmek amacı ile beklerken arabasının camı tıklatılmış ve başındaki "trafik polisi" yazılı yağ yeşili kep ile polis kendisine bakıyordu. Camı açıp "buyurun" diye soru niteliğinde konuştuğunda taş çatlasa 24 yaşında gözüken kadın polis kendisine eli ile "park edilemez" tabelasını gösterip "aracınızı çekmeniz lazım beyefendi" diye uyarı vermişti. Kafasını sallayan Fırat "görmemişim özür dilerim" diye arabasına geçip aracı geri geri çıkartırken kapıdan çıkan Azra'yı gördüğünde gitmesi gerektiğini hatırladı ve o an dikiz aynasını kontrol etmeme gibi bir hata yaptı. Aracının bir kaç metre uzağında duran polis arabasını sonradan fark eden Fırat için artık çok geçti. Metalin bir birine sürtüşme sesini duyup gözlerini kapatarak "hassiktir" diye bir küfür savurdu. Göz ucu ile çıkış kapısına baktığında Azra'nın taksiye binmek üzere olduğunu gördü. El frenini sert bir şekilde çekip aşağı inerken "böyle işin amuna koyayım" diye söylenerek indi aşağıya. Araba kapısını yine sert bir şekilde kapatırken sinirli sinirli "İki dakika sonra çıkacaktım polis hanım bur istisna göstere bilirdiniz değil mi?" Diye konuşurken, karşısındaki polis memuru olan kadın kaşlarını çatarken "arabayı bakkaldan alınca böyle oluyor işte beyfendi, dikiz aynası diye bir şey var sonuçta. Araba kullanmayı bilmiyorsanız trafiği tehlikeye atmayın lütfen" diye cevaplamıştı. Alaylı bir şekilde gülen Fırat "Bak ya" diye söylenirken "Yasaklar sadece benim için mi? Sizin arabanızın ne işi var acaba park yasağı olduğu bölgede" diye devam etti. Bakışlarından kadının bir anlık affaladıgını anlayan Fırat'ın dudağının kenarı kıvrılırken boğazını temizleyen kadın "sizi uyarmak için durdum ben beyefendi" diye konuştu. Sıkıntı ile yüzünü sıvazlayan Fırat yapacak işlerinin çok olduğunu hatırlayınca "Her neyse. Yazın cezayı gideyim işlerim var" diye terslenmişti. Karşısındaki adamın gelgitli tavırlarına şaşıran polis arabanın kiralandığını öğrenmiş cezayı ehliyete yazarken Fırat "eyvallah" diye arabasına binip gitmişti. Ertesi gün bir işini şansa bırakmayan Fırat Azra'yı evinin orda beklemeye karar verdi. Sabahın 8 de mini eteğini giyerek işe gitmek için taksi bekleyen kızın hemen yanına yanaştı arabası ile. Azra telaşlanırken "Hava soğuk Azra hanım ben bırakayım isterseniz" diye ön koltuğu işaret ederken "kaşına gözüne hasret kaldığım için gelmedim bin şu arabaya" bakışı attı kıza. El mecbur arabaya binen Azra "Neden buradasın?" Diye sorarken kahkaha atan Fırat "Konuşacağız şekerim" diye cevaplarken gaza bastı. Geldikleri yerde elleri ayakları titremeye başlayan Azra bu küçük odadada duvarların üzerine geldiğini hisetti. Küçük penceresi olan loş ışıklı odada bir tane masa ve üzerindeki Küçük bilgisayar duruyordu. Bir kaç tuş basarak ekrana bir görüntü getiren Fırat Azra'nın tüm geçmişini önüne dönmüştü. Gözleri dolan Azra ağlamamak için kendini sıkarken "Ee Azra Cihanlı konuşacakmısın yoksa ben bunları hemen polise teslim mi edeyim?" diye konuşan Fırat'a baktı. "Ne bilmek istiyorsun?" diye sorarken elleriniccebine atan Fırat "Mihra Cihanlı'nın zaafını?" Diye sordu kafa sallayan Azra "Berfin?" Diye konuşurken "Öz kızı değil. Kız kardeşi evlilik dışı hamile kalınca kendiside hamile rolü yapıyor. Kız kardeşi doğum yapınca kendiside sahte doğum yapıp bebek öldü gösteriyor. Hozan ağa dışında kimse bilmiyor" diye itirac edindce kaşları çatılan Fırat "Öz kızından vazgeçmiş bir kadın yeğeninden vazgeçemez mi? Niye zaafı osun ki?" Diye sorarken gülümseyen Azra "Törelerden gizli bu işe kalkışmış Fırat. Bu gerçek açığa çıkarsa ya sürgün yiyecek yada ölüm emri verilecek". "Babası kim Berfin'in?" Diye sorarken. Dudak büken Azra "Hamile bıraktıktan sonra kaçmış gitmiş. Kimsede peşine düşmemiş" diye cevapladı. ******* Birlikte ile geçirdikleri 3 günlük tatilde yine eskisi gibi olmuşlardı Afran ile Ceylan. Her şey normale dönmüştü lakin Ceylan'ın mide bulantıları ve iştahsızlığı hala düzelmemişti. Her sabah olduğu gibi yine bir mide bulantısı ile gözlerini açan Ceylan ağlayarak banyoya koşmuştu. Klozete eğildiği zaman hemen arkasından gelen kocası ona destek olurken midesinden sadece sıvı çıkartan Ceylan artık baygınlık geçirecek derecede halsizdi. Karısının elini yüzünü yıkayıp kucağında banyodan çıkarttı Afran. Odadaki yatağa yatırırken "Bu böyle olmayacak Ceylan. Hastaneye gidib doktora danışalım" diye konuştu. Hayır anlamında kafa sallayan Ceylan "Doktor ne yapacak ki Afran hamilelikte olan şeyler bunlar" diye cevapladı kocasını. "Kahvaltı yapmak istermisin?" Diye soran Afran'a "Eve dönmek istiyorum Afran" diye ağlamaklı konuştu. Karısının alnını öpen Afran "Birazdan çıkarız" diye cevapladı. Ceylan'a üzerini değişmesine yardımcı olduktan sonra bir kaç parça eşyalarınıda çantaya doldurup çıktılar yola. Yolda giderken arabada uyuya kalan karısının uyanmaması için sessi olmaya özen göstererek Fırat'ı aradı. Bir kaç çalıştan sonra açılan telefon tekrar kapanmıştı. Bir daha aradığında ise operatörden gelen ses telefonun kapalı olduğunu bildiriyordu. Nihayet eve vardıklarında uyuyan karısını kucağına alıp konağa doğru yürüdü. Kuçağındaki karısı ile merdivenlerden çıkarken iyice zayıflayan karısı onu hiçte zorlamadı. Odaya girdiğinde yatağa yatırıp üzerini örtüktten sonra aşağı indi. Ortalıkta gözükmeyen annesi ve Helin'in mutfakta olduklarını tahmin ederek oraya yöneldi. Gülnaz hanım mutfaktaki köşe koltukta oturuyor evin çalışanı Hacer Hanım ile Helin sarma sarıyorlardı. "Kolay gelsin hanımlar" diye mutfağa girdiğinde annesi hemen ayaklanmış kendisine sarılarak "Oğlum ne ara geldiniz haberimiz olmadı? Ceylan nerede?" Diye soruyordu. Annesinin saçlarını öpen Afran "Daha yeni geldik ana. Ceylan yukarıda uyuyor" diye açıklama yaptı. Telaşlanan annesi "İyi değil mi oğul? Hastamı yoksa" diye sorarken Helin araya girip "Yine mide bulantısı mi?" Diye sordu. Kafa sallayan Afran "Hiç bir şey yemiyor sürekli kusuyor ana. Böyle giderse hasta olacak ikisinede bir şey olacak diye ödüm kopuyor" diye konuştu. Oğlunun yüzünü okşayan Gülnaz hanım "Allah'ın izni bir şey olmaz oğlum. Biz ona şimdi yoğurt çorbası yaparız iştahı açılır biraz" diye Hacer hanıma döndü. Hemen ayaklanan Hacer Hanım "Ben hemen başladım bile Afran oğlum. Sen merak etme biz ona gözümüz gibi bakarız" diye konuşarak tezgaha yöneldi. Annesinin elini öpen Afran "Size emanet o zaman. Benim işlerim var" diye kapıya yöneldi. Çıkmadan önce Helin'e bakarak "Bir şey olursa hemen ara beni" diye tembihlemeyi unutmadı tabii. ******* Kaç gündür Ankara'da olan Fırat Azra'da tüm bilgileri almış olmanın verdiği rahatlama ile bugün dönüyordu Mardine. Otelden çıkıp havalimanına giderken telefonu çalıyordu. Araba kullanırken cebinden çıkarmak için hamle yaptığı telefon araba koltuğunun altına düşmüş eğilip alacağı sırada kafasını direksiyona çarpmıştı. "Ulan" diye kafasını tutarken hemen ilerisinde trafik polisi eli ile sağa çekmesini işaret ediyordu. "Amına koduğumun şehrinde başıma gelmeyen kalmadı" diye söylenerek arabayı sağa yanaştırdı. Sinirli halinden nasibin alan kapıyı çarparak arabadan inen Fırat karşısında daha dün arabasına çarptığı trafik polisi olan kızı gördü. Sıkıntı ile nefes alıp veren Fırat kendisine konuşma fırsatı vermeden "Kırmızı ışıkta geçerek kural ihlali yaptınız beyefendi ehliyet ruhsat alabilirmiyim" diye konuşuyordu. Cevap verme tennezülünde dahi bulunmadan arabadan ehliyet ruhsat alan Fırat kaşlarını çatarak kıza uzattı. Kız bir kaç dakika bir şeyler yaptıktan sonra kendisine imza atması için uzattı kağıtları. Gelişi güzel imza attıktan sonra "uçağı kaçıracam polis hanım gide bilirmiyim?" Diye sorarken "Araba kullanışınızdan belli buralı olmadığınız" diye konuşan kadına alay ile baktı. "Bana bak kızım zaten sinirliyim. Biran önce def olup gitmek istiyorum buradan. Birde sen zorlama beni" tısladı. Karşısındaki kız "devlet memuruna hakaretten bir ceza daha yazmamı isityorsun herhalde" diye ukalaca konuşmasına "ön ceza yazsan sikimde değil" diye küfür etmişti. Ağzı açık kalan kız mesleğinin daha başındaydı lakin bu güne kadar böyle konuşan birisi hiç denk gelmemişti kendisine. Alkollü sürücüler bile cezadan yırtmak için kendisine böyle konuşmuyorken karşısındaki adamın konuşma tarzı tam bir kıroydu. Ağzını açıp bir şey diyemeden ehliyetini alarak arabasına binerek uzaklaşan adamın arkasından bakan kız ehliyete yazan ismini hafızasına kazımıştı. Belki bir gün yolları kesişirdi bilemezdi. Geldiği havalimanında uçağının kalktığını öğrenen Fırat şansına küfür ederek yarınki uçak için bir daha bilet kestirmişti. Hiç riske atmamak adına havalimanı yakınında otele geçen Fırat akşam üzeri biraz dolaşmak ve yemek yemek için dışarı çıkmıştı. Nereye gideceğini bilmeden navigasyonu açarken aslında hayatının dönüm noktası olacağı yere gittiğini bilmiyordu. Telefondan yazdığım için yazım hataları oluyor. Kontrol etsemde gözden kaçıyor. Sonraki bölüme dek hoşçakalın:)
|
0% |