Yeni Üyelik
26.
Bölüm

Duygularımız karşılıklı

@sevda.h

Kasıklarına saplanan ağrı ile gözlerini açan Ceylan hastanede olduğunu idrak etmesi zir olmadı. Kolunda takılı olan serum ve ilaç kokusu alışık duruma gelmişti artık. Bakışları sağ tarafına döndüğünde elinin üzerine başını koyarak uyuyan adamı gördü. İçi kıpır kıpır olurken bir hafta önce yaşananlar ve ona söylediklerini hatırladı. Tamam Afran'a söylememek ile hata yapmıştı ama bu kadar tepki beklemiyordu açıkçası. Günden güne kalbine işleyen adam ona çok iyi gelmişti. Mihra'nın cehenneminden sonra Afran'ın kalbindeki cennete yaşıyordu kendisi ve Afran Barzan hayatındaki ilkleri yaşatıyordu. Elini hareket ettirdiğinde uykudan uyanan adam kafasını kaldırıp kendisine pişmanlık dolu gözler ile bakıyordu. O an anladı Ceylan Afran yanında olsundu her şeyi unutmaya razıydı.

Tedirginlik ile "Ceylan iyimisin ağrın mı var?" Diye soran Afran'a başını iki yana sallayarak hayır diye cevap verdi. Bundan sonra ne olacak nasıl olacak diye düşünürken "Afran ben" diye başladığı konuşması kocası tarafından yarıda kesilmiş "Konuşacağız güzelim ama senin önce iyileşmen lazım" diyerek şakağına öpücük kondurulmuştu. Gözleri anında kapanan Ceylan bir haftadır bu anın hayalini kurarken huzur kondu kalbine. İçi rahatladı.

"Bizimkiler kapıda bekliyor seni merak ediyorlar" diye konuşan Afran'a "niye kapıda bekletiyorsun Afran alsana içeri" diyebl çıkışmıştı. Dudağının kenarı hafif kıvrılan adam "hormonlar erken girmiş devreye" diye ağzının içinde söylenirken ne dediğini anlamamıştı Ceylan.

İçeri giren Gülnaz hanım ve Helin hemen gidib Ceylan'a sarılırken oda karşılık verdi anında. "Nasılsın kızım" diyen kaynanasına gülümseyerek "iyiyim anne" diye cevap verirken Helin'in "bizi çok korkuttun yenge" diye ağlamaklı çıkan sesine "iyikede sen vardın yanımda Helin, Sen orada olmasaydın.... çağırdığımda geldiğin için teşekkür ederim" diye konuşmuştu. "Sen çağırırsında ben gelmem mi ya" diye sarılmıştı bir daha Helin. "Ben doktorla konuşayım" diye çıkan Afran ile odada yalnız kalan hanımlar "Konuşalım bildiniz mi kızım?" Diye sormuştu Gülnaz hanım. Hüzün ile gözleri dolmaya başlayan Ceylan "konuşamadık" diye cevaplarken bakışlarını yere indirdi. Gelininin haline üzülen Gülnaz hanım yatağının kenarına otururken elini tutarak "Karı koca arasında olur böyle tartışmalar güzel kızım. Önemli olan konuşarak anlaşabilmeniz. Oğlum öfkesine yenik düşüp yalnış davranmış lakin mutlu bir evliliğiniz var ilk rüzgarda savrulmayın yavrum. Bak bebeğiniz olacak sen kocanı yanı başında, yuvanı mutlu huzurlu istiyorsan ona sahip çık kızım. Ben Afran ilede konuşurum siz yeter ki bir birinizi kırmayın" diye konuşmuştu. Kaynanasının bu anaç tavırlarını çok seviyordu Ceylan. Evlendiği ilk günden beri hep kendisine anne gibi davranmıştı. "Sen canını sıkma annem biz düzeliriz" diye gülümserken kapı açılmış ve içeri Afran yanında doktor ile girmişti. Kendisine nasıl olduğunu soran doktor bir kaç talimat daha verdikten sonra serumu bitince taburcu olabileceğini söyleyerek dışarı çıkmıştı. Telefon ile bir şeyler konuşan Afran telefonu kapattıktan sonra annesine bakarak "Şoför kapıda bekliyor ana sizi eve bıraksın" diye konuştu. Kaşlarını kaldıran Gülnaz hanım "Ne gerek var oğlum hep beraber dönerdik" diye cevaplarken "Buz bir kaç gün yokuz" diye kısa ve net bir cevap veren Afran ile "peki oğlum" diye kafa salladı Gülnaz hanım. Yan tarafta gülmesini saklamak için şekilden şekile giren Helin Ceylan'a kaş göz yaparken Gülnaz hanım bacağına çimdik atmış "biz gidelim o zaman" diye ayaklanmıştı. Oğluna dönüp "kızıma iyi bak, onu üzeresen gözüme gözükme Afran Barzan" diye tehdit ederken gülümseyerek "emrin başım gözüm üstüne Gülnaz Barzan" diye cevapladı Afran.

Onlar dışarı çıkıp karı koca yalnız kalırken "Nereye gidiyoruz?" Sordu Ceylan. "Falza uzağa değil. Şehir dışında bir yer buldum bir kaç gün orada tatil yapalım diye düşündüm" diye cevaplarken içeri hemşire girmiş ve Ceylan'ın kolundaki serumu çıkarmıştı. Sonrasında "işlemleriniz tamamlanmış çıkabilirsiniz" diye gülümseyerek çıkmıştı odadan. Yataktan doğrulup kalmak isteyen karısını kucağına aldı Afran. "Ne yapıyorsun Afran ben kendim yürürüm" diye söylenen karısına "doktor dinlenecek dedi Ceylan Xanim unuttunuz herhal" diye konuşan Afran kucağındaki karısının saçını koklayarak öptü. "Çok özlemişim" diye itiraf ederken "özleseydin gelirdin" diye cevap vermişti Ceylan.

Bir saatin sonunda ormanlık alanda ağaçtan yapılı sıralı evlerden birine girdiler karı koca. İçerisi gayet şık döşenmiş bir oda küçük mutfak ve küçük bir banyosu bulunan bir dağ evi gibi bir evdi. Mutfak taraftaki kocaman pencere ormanlık alana bakıyor ve muazzam bir manzara sunuyordu. Havalar soguduğu için akşam vakti serin olan evin içini duvardaki klima ısıtıyordu. İkili koltukta oturan Ceylan Afran'ın yolda gelirken yaptığı alışveriş poşetlerini arabadan getirmesini bekliyordu. İçeri giren Afran poşetleri gelişi güzel mutfak tezgahının üzerine bırakmış ve Ceylan'a "açmısın?" Diye sormuştu. Evet anlamında kafa sallayan karısına gülümseyen adam "doyuralım o zaman sizi" diye konuşmuştu. Aklına yine baba olacağı gelirken gülümsemesi genişledi. Elindeki işi bırakıp karısının yanına gidib iki dizinin üzerine çökerek oturdu karşısında. Karısının ellerini kendi ellerinin içine haps eden adam gözlerinin içine bakarak "Beni çok mutlu ettin güzelim. Bana dünyaları verdin çok teşekkür ederim" diye avuç içine dudaklarını bastırmıştı. Hamileliğin verdiği duygusallık ile hemen ağlamaya başlayan Ceylan'ın göz yaşları ellerine damlarken kafasını kaldırıp ağlayan karısına acı çeker gibi "Yapma" diye fısıldadı.

"O gün" diye konuşmasına başlayan Ceylan devam ett. "Yani çarşıda çarpıştığımız gün benim hiç bir şeyden haberim yoktu. Senin bana nasıl baktığını görmüş. Eve döndüğümüzde seni kendime aşık etmemi senin ile evlenmem gerektiğini söyledi. İlk başta karşı çıktım ama kan davası ancak sen Afran ile evlenirsen biter ben oğlumu ve ya kocamı kan davasına kurban vermem en baştan beri seni kurban seçtim dedi. Beni bunun için beslemiş büyütmüş. Vefa borcunu ödeme zamanın geldi dedi. Bende amcam ve Mirza ağabeyim için kabul ettim ama ben hiç bir şey yapmadım Afran. Sen kendi isteğin ile evlenmek istedin benimle. Yemin ederim her şey en doğal hali ile gerçekleşti. Ben seni üzecek hiç bir şey yapmadım. Kabul ediyorum en başından söylemem lazımdı ama sen bana böyle iyi davranırken ben kendimi çok değerli his ettim. Sen yengemin yaptıklarını öğrenirsen benden vazgeçersin sandım o yüzden söyleyemedim" diye ağlamaya başladı.

Karısının anlattıklarına dişlerini sıktı Afran. O kadın nasıl böyle bir şey yapardı hala aklı almıyordu. Karısını kendine çekerek sıkı sıkı sarıldı. Sonrasında Mihra'nın o gün yaptıklarını anlattı. Afran'ın anlattıkları ile bir daha yaralandı Ceylan. En son dayanamayıp "Ben bu kadına ne yaptım da benden bu kadar Nefret ediyor Afran" diye ağlamaya başlamıştı.

Kocasının göğsünde bir kaç dakika ağlayan Ceylan ağlaması durmuş iç çekişleri devam ediyordu. Afran karısının biraz olsada sakinleştiğini görünce onu tekrar kucağına almış ve yatağa taşımıştı. Ceylan'ı yatırıp kendide yanına yatınca hemen göğsüne sokulan karısını kendine çekmiş "uyu güzelim çok yoruldun" diyerek saçlarını okşamaya başlamıştı. Bir kaç dakikada çok ağladığı için yorulan karısı hemen uykuya dalmış Afran ise Karısını mutlu etmek için bir şeyler hazırlamaya başlamıştı.

Bir kaç saat sonra uykudan uyanan Ceylan evde yalnız olduğunu anladı. Odadan çıkıp mutfağa doğru giderken evin içi güzel süsler ve bir kaç mum ile süslenmiş mutfaktaki küçük masanın üzerine çok güzel yiyecekler hazırlanmıştı. Gördükleri ile kocaman gülümsedi Cihan güzeli. Masaya doğru ilerlerken masa üzerindeki şeffaf kutunun içinde beyaz bebek patiklerini ve beyaz kağıttaki notu görünce okumaya başladı. "Zamanı geri alamam belki ama sana o günü unutturmaya çalışacağım güzelim. O gün olduğu gibi bugün benim doğum günüm ve sen bana sürpriz hazırladın. Eve gelmemi bekle" diye yazıyordu. Kalbi kuş gibi kanat çırpıyordu Ceylan'ın. Elini yüzünü yıkamak için banyoya doğru giderken yatağın hemen yan tarafındaki komodin üzerinde duran çantayı fark etti. İçini açıp baktığında kendisine ait olan bir kaç parça kıyafet gördü. Düşünceli kocasına teşekkür etmeyi aklına not alırken elbiselerden birini çıkartıp giyindi. Saçlarınıda eli ile duzelttikten sonra banyoya gibib elini yüzünü yıkadı. Banyodan çıkıp tekrar mutfağa doğru ilerlerken kapı sesini duyup olduğu yerde beklemeye başladı. Kocası gelmişti.

Hemen yanına gidib boynuna sarılırken güçlü kollar anında karşılık vermiş beline dolanmıştı. Parmak uçlarında yükselip "hoş geldin kocacım" diyerek yanağına öpücük kondurmuştu. "Fazlası ile hoş buldum" diyen kocasının elinden çekip mutfağa götürürken Afran oyunu devam ettirmiş masayı yeni görmüş gibi şaşırarak "bu gün Özel bir gün mü" diye sormuştu.

Gülümseyerek "hemde çok özel bir gün sevgilim" diye cevaplayan karısını belinden sarılarak kendisine çeken Afran "Çok merak ettim doğrusu" diye dudağını öpmüştü. Kocasının bildiği halde yinede heyecanlanması mutlu ediyordu Ceylan'ı.

Maaa üstündeki şeffaf kutudaki beyaz patikleri alıp kocasına doğru uzatırken "Doğum günün kutlu olsun sevgilim. Baba oluyorsun" diye heyecanlı heyecanlı konuştu.

Karısını kucakladığı gibi etrafında döndüren Afran "Baba oluyorum" diyerek kahkaha atıyordu. Sakince karısını yere indirip yüzünü avuçları arasına alırken "Seni çok seviyorum karım. Sana ölüyorum bitiyorum Ceylan Barzan" diye fısıldadı. Sevsiğinin alnını öperken Ceylanın "Duygularımız karşılıklı Afran Barzan. Seni çok seviyorum" demesi ile ona dünyaları vermişti. Ceylan kocasına sırılsıklam aşıktı.

Loading...
0%