Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Karar!

@sevda.h

Gönül sevgiyi bulmuşsa kuru dal çiçek açar*

Mayıs ayının son günleri hafif esen rüzgarda odasının balkonunda oturuyordu Ceylan. Ayaklarının karnına doğru çekmiş başını dizlerine yaslamıştı. Tek tek süzülüyordu gözlerinden yaşlar. Annesine ağladı ilk önce, sonra babasına. Olsalardı böyle olurmuy du? Mecbur bırakılırmıydı böyle bir hayata? Ahh yengesi ettiği eziyetler yetmemiş gibi şimdi de en büyük kötülüğü yapıyordu ona. Tanımadığı bilmediği düşmanı olan bir adam ile evlenecen diyordu. Bir orospu gibi baştan çıkart diyordu. Bu sefer daha şiddetlendi ağlamaları. Sesinide çıkarmıyordu kimse duymasın diye. Ya bugün olanlar. Afran Ağanın gözlerinin içine bakmıştı. İlk defa bir erkek beni fark etsin diye çıkmış halay çekmişti. Yaptıklarından utandı o an. Evlenirse eğer Afran ile nasıl yüzüne bakardı? Ben sana sunulmuş bir orospuydum diye nasıl söylerdi? Düşünceler ile uykuya daldı kız yarının neler getireceğini bilmeden.

Barzan konağında ise durumlar farklıydı. Gülnaz hanım kızı Helin ile salonda oturmuş iki oğlunu bekliyordu. Başı ağırdığı için düğünden erken dönmüştü.

Selamın aleyküm diyerek daldı içeriye Fırat.

Ağabeyin nerde evladım

Hoş bulduk daye'm. Gel bende sana sarılayım. Ağabeyim öz evladın ben üveymiyim ana ya hemen onu sorarsın

Öyle şey olur oğul. Bilirsin ağabeyini niye beklediğimi ondan derim ben.

Helin ise kıs kıs gülüyordü anasına. Ağabeyinin mesajından sonra yerinde oturamamıştı zaten.

Valla ağabey daha olmayan gelin böyle yaptı dayemi. Baksana gelmeden pabucumuz dama atıldı.

Sen bilirmisin ağabeyinin beğendiği kızı Fırat. Gösterdi mi sana?

Sıkıntı ile iç çekti Fırat. Dayesi her ne kadar merhametli anlayışlı bir kadın olsada Cihanlıları duyduğunda nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordu.

Biliyorum ana diyerek cevapladı dayesini.

Kim o kız Fırat söyle bak vallahi çatlayacam artık

Tam o sırada Afran girdi salon kapısından. Annesinin söylediklerini duymuş cevaplamıştı hemen Gülnaz hanımın yanına doğru ilerlerken.

Fırat'ı ne sıkıştırırsın Gülnaz hanım geldim işte.

Gel hele deli oğlan. Kaç saattir beklerim seni burda. Söyle artık şu kızı.

Cihan'lardan Ceylan!

Ne demişti o? Ceylan? Hangi Ceylan? Cihan'lardan? Cihan'lar? Cihanlı aşireti! Kanlıları olan aşiret! Doğrumu duymuştu idrak edemedi bir an. Helin ağabeyinin söylediklerine ağzını eli ile kapatırken şaşırmıştı. Annesinin tepki vermemesi onu korkutmuş hemen seslenmişti "Daye" diye.

Cihanlı mı dedin sen? Cıhanlı' ların Ceylan diye bir kız yok!

Var ana. Amcamın vurduğu Hazar ağanın kızıymış.Kimse bilmezmiş. Saklamışlar kızı.

Duydukalrına inanamdı bir hışımla ayağı kalktı Gülnaz hanım.

Ne dediğini kulağın duyarmı senin Afran? Düşmanın kızı bu eve gelin mi gelir?

Ana! Kızın ne suçu var Allah aşkına. Sanki o başladı kan davasını

O soysuzların kanını taşır oda.

Yapma ana. Söyleme böyle. O kız daha dünyada yoktu bu dava başladığında. Suçsuz o.

Ne yaptıda aklını çaldı senin ha? Kanma oğul onun dediklerine asıl sen etme böyle.

Daha haberi bile yok ana. Bilmiyor olacakları. Vuruldum ana. Sevdim ben o kızı. Anla halimden. Sen ki her kesin yükünü hafifleten her kesin yardımına koşan suçsuz bir yetime kuçak açmazmısın? Sen istemezmisin ben mutlu olayım?

Gülnaz hanım Göz yaşları ile baktı oğluna. İlk defa birini sevdim diyordu oğlu. Söylediklerinde haklıydı oğlu. O kızın bir suçu günahı yoktu. Onun babası bile kan davasında uğruna vurulmuştu.

Can alma sırası onlarda ana. Şimdiye kadar beklediler ama daha beklerler mi bilemeyiz. Birimizi vursalar. Dayanırmısın buna?

Dayanamam oğul size bir şey olursa ben dayanamam.

Sarıldı Afran annesine. Başının üstüne öpücük kondurdu.

Barış isteyecem ana yarın toplayacam ağaları sonlandıracam bu davayı.

Sustu Gülnaz hanım bir şey demedi. Nasıl bir kızdı bu oğlunu bu kadar kendisini aşık etmişti. Ceylan'ı hiç duymamıştı bilmiyordu. Nasıl olurdu bilmiyordu.

Aşk olsun ağabey ya. Fırat ağabeyim biliyordu benim niye haberim yok. Benim ne eksiğim var?

Senin eksiğin yok güzelim. Fazlan var. Oda çeneden!

Kardeşine sarıldı Fırat. Her şey tatlıya bağlandı gibiydi ama daha çok sorunlar çıkacaktı bunuda biliyordu. Annesi ilk başta tepki göstermiş olmaz demişti ama biliyorlardı kı yufka yürekli bir anneleri vardı. Oğlunu asla üzmez mutlu olmasını her şeyden çok isterdi.

*******

Sabahın erken saatlerinde Mardin'in tüm ağalarına haber salınmış toplantı duyurulmuştu. Toplantı tarafsız aşiret olan Şanlı konağında geçiyordu. Afran ve Fırat tüm otoritesi ile otururken kurtlar sofrasında birazdan kopacak kıyamet habercisi gibilerdi. Toplantıya en geç katılanda Hozan ağa ve oğlu Mirza oldu. Selamün aleyküm diyerek girdiler içeriye. Hep bir ağızdan selam veren ağalar ile oturdular yerlerine. Ve söze başladı Şanlı aşireti ağası Davut.

Bilirsiniz ki buraya Barzan ve Cihanlı aşireti arasında olan kan davasını sonuçlandırmak için toplandık. Can alma sırası Cihanlı'larda ama her hangi bir girişimde bulunmadılar. Hozan ağa ne düşünürsün bu konuda?

Kan davası ilk başladığından beri tek bir laf söyledim Davut ben Can alma taraftarı değilim. Yıllardır aynı fikirdeyim. Barzanlarda isterlerse ben barış olmasından yanayım. Benim çatımın altından birisi karışmadı bu davaya bundan sonrada karışmayacak.

Davut ağa cevapladı Hozan ağası.

Haklısın Hozan. İki aşiret arasındaki barışı bizde isteriz lakin bu öyle kolay olacak bir şey değil bilirsin.

Ben söylediklerimin arkasındayım Davut. Ben kan davasından çekiliyorum. Benim Barzan'lardan alacak bir can yoktur!

Hozan ağanın dedikleri ortamda iyice gerginlik yaratırken ağalardan itiraz sesleri yükseliyordu. Ne dediğinin farkında değil miydi bu adam? Yıllardır süre gelen Töre adetlerini hiçemi sayıyordu?

Sen ne dersin Hozan? Barış istersin anladık lakin bu böyle ben affettim oldu bittiyle olmaz bilirsin. Bu dava ya ölüm ile bitecek yada düğün ile!

Benim bacım daha 15 yaşında! Diye tısladı Mirza. Babası varken konuşmak ona düşmezdi ama söz konusu bacısı olunca susmadı. Davut ağa Afran'a döndü bakışları.

Sen ne düşünüyorsun Afran Ağa?

Hozan ağa ile hemfikirim. Bizde Barzan aşireti olarak kan davasını sonlandırmak istiyoruz.

O zaman olacak bellidir ağalar. Diye söze başladı bir diğer ağa.

Kan davasını Cıhanlı aşireti başlatmıştı. Şimdi de bitirmek için Barzan aşiretine bir kız verecek bu dava öyle bitecek.

Bizim Barzan'lara verecek bir kızımız yoktur. Sıra bizde olduğu halde almadığımız cana saysınlar diye söylendi Mirza.

Tartışmalar konuşmalar uzamış 2 saat geçmişti neredeyse. Her kes farklı üslübda söylesede iki seçenek sunuluyordu. Ya can alacaklar yada kız vereceklerdi.

Ağalar haklıdır Hozan ağa. Töre yi değiştiremeyiz. Olacak bellidir. Barzan aşiretine bir kız vereceksin. Afran Ağa nikahına alacak kızı. Öyle tatlıya bağlanacak bu mesele.

"Kabul" dedi Afran ciddiyetle. O sırada Mirza yerinden fırlamış Afran'ın boğazına yapışmıştı. "Benim bacım daha 15 yaşında çocuk lan" diye hırlayarak konuştu.

Sıra bizde can almamızı istiyorsanız hiç sorun değil" dedi belindeki silahı çıkarib Afrana doğrulturken "alırım Şimdi bu itin canını burda"

Mirza geç yerine otur diye hiddetlendi Hozan ağa.

Vermem baba! Daha çocuk olan bacımı bizim işlemediğimiz bir günahın vebali diye vermem!

Ben çocuk yaşatki birini nikahıma alacak şerefsiz değilim Mirza! Bacın Berfin'i değil amca kızın Ceylan'ı isterim kendime eş diye.

Hayretle baktı her kes Afran'a. Hazar ağa öldükten sonra kızını Hozan ağa büyütmüştü bunu bir kaç Ağa kulaktan duyma bilgiler ile biliyorlardı ama Afran ağa bu kadar emin konuşuyorsa her şeyden haberi vardı.

Öyle bir şey olmayacak. Ne Ceylan'ı nede Berfin'i Vermem. Vururum seni. Can alırım can veririm ama bacılarımı vermem!

O sırada Afran'ın yakın arkadaşı olan Mirhan Ali lafa girdi.

Öyle söyleme Mirza. Afran'ı vurunca ne geçecek eline? Barzan aşireti Afran'ın kanını koyarmı yerde? Bak yanındaki adama. Ağabeyine tek bir yalnışında indirir seni Fırat. Sonra ne olur daha kundakta bebeği ile karın sözlu olan kardeşine eş diye alınır.

Dişlerini sıktı Mirza. Çenesi kasıldı. Haklıydı. Allah kahr etsinki söylediklerinde noktasına kadae haklıydı. Nazlısı buna dayanırmıydı? Ya cennet meleği kızı Naze'ndesi? Devam etti Mirhan Ali

Sanmayın ki Afranın lehine konuşuyorum lakin öyle değil. Ben iki aşiret içinde en iyisi bu olacağını düşünüyorum.

Mirhan Ali Afran'ın yakın arkadaşaydı aynı zamanda Mardin'in en büyük aşireti Şahmaran aşiretinin ağasıydı. Adaleti ve yiğitliğini bilmeyen yoktu. Diğer ağalardanda onaylar şekilde sözler söylenirken karar verildi en nihayetinde. Cihanlı aşireti Barzan aşiretine kız verecek düşmanlık bitecekti. (Mirhan Ali'ye unutmayın. Yarın bir gün lazım olur)


Akşam saatlerinde Cihanlı kadınları evin erkeklerini beklemektelerdi. Evin gelini Nazlı konağın sokağa bakan pençesinde eli kalbinde gözü yaşlı bekliyordu. Ya bir şey yaptıysa ömrüm dediği Mirza'sı nasıl dayanırdı bu acıya.

Gel otur şuraya yenge. Yedin bitirdin kendini ağlama artık. Ağabeyim sağ salim gelecek şimdi. Diye teselli verdi Berfin.

Nasıl sakin durayım Berfin. Yüreğim dayanmaz Mirza olmadan.

Ceylan üzüntü ile batı yengesine. Daha bir kaç senelik evli olan bu güzel kadının mutluluğu yarım mı kalacaktı? Yengesine döndü bakışları. Kendisini bir kaşık suda boğacakmış gibi bakıyordu. Araba sesi böldü onların bakışmasını. Nazlı hemen avluya koşarken hiç düşünmeden arabadan inen Mirza'ya sarıldı hemen.

Çok şükür geldin aşkım. Bizi bırakmadın.

Geldim güzelim geldim.

Mihra hanımda oğluna sarılırken sıralıyordu sorularını.

Ne oldu toplantıda? Hozan bey niye öyle bakarsın bana de hele hangi oğlumu alacaklar benden?

Oğullarına kimse dokunmayacak Mihra. Onlara bir şey olmayacak lakin. Kız alacaklar bizden? Ceylan'ı istedi Afran.

Gözünden bir damla düştü güzel kızın. Böyle bir son bekliyordu kendiside. Amcasına baktı. Yıkılmışlık vardı koskoca adamda. Ağladı ağlayacaktı. Sarıldı amcasına. Omzunda ağladı biraz.

Özür dilerim kızım. Seni bile bile ateşe attım özür dilerim. Hakkını helal et.

Öyle deme amca. Beni bu yaşa sen getirdin. Babalık ettin. Şimdi sıra bende amca. Aĝabeylerimin ölmesine izin vermem. Onlara bir şey olursa ben kendimi affetmem amca.

Her kes ağlıyor bir tek Mihra hanım iç içe seviniyordu. Sonunda planı işe yaramış ve oğullarını kurtarmıştı.

Afran seninle konuşmak istiyor kızım. Yarın çay bahçesinde buluşacaksınız diye söyledi Hozan ağa.

Nazlı yengemde gele bilirmi benimle?

Gelsin kızım beraber gidin.

********

Korkuyormusun?

Nazlı yengesinin sesiyle ona döndü Ceylan. Sorduğu soru ile zaten hazır olda bekleyen gözyaşları süzüldü yanaklarına doğru. Artık ne ile nasıl baş edeceğini bilmiyordu.

Ağlama diyemem Ceylan. Ama ağlamanıda istemiyorum. Zaten bizim yüzümüzden itildin bu kör kuyuya. Vicdanımız rahat değil. Biz bu yükle nasıl rahat nefes alacağız?

Öyle deme yenge. Asıl Mirza ağabeyime bir şey olursa ben vicdan azabından yaşaya bilirmiyim? Elimde bu düşmanlığı bitirme fırsatı varken bunu yapmasam ben rahat nefes alamadım.

Arabanın durması ile geldiklerini anladılar. Ceylan derin bir nefes alarak inerken arabadan eteğini düzeltti hemen. Yengesi bahçeye doğru girerken. Köşe masallardan birinde otururken gördü Afran'ı. Siyah gömlek giymiş, gömleğinin üstten ilk iki düğmesini açık bırakmıştı. Oturduğu sandalyeye iyice yayılmış elinkn birini masanın üzerine gelişi güzel bırakmış diğer elinde sigarası vardı. Tek değildi. Yanında kendisi yaşalarında güzel bir kız vardı. Geldiklerini fark ederek ikiside ayağı kalktılar. Afran hemen elindeki sigarasını söndürüb ikisinede baş selamı vererek Hoşgeldiniz dedi. Helin ise şu an karşısındaki kızın güzelliğine hayran kalmakla meşguldü. Ağabeyinin onlara hoşgeldiniz dediğini duyduğunda kendiside hemen sevecen bir tonda hoşgeldiniz diyerek elini uzatmıştı.

Merhaba. Ben Helin.

Merhaba. Nazlı ben. Ceylan'ın yengesiyim.

Ceylan ise sadece ismini söylerek hafif tebessüm ile el sıkışmıştı Helin ile. Afran tarafa hiç bakmıyordu bile. Daha doğrusu bakamıyordu. Kalbi ağzında atıyordu şu an. Buraya gelene kadar his ettiği korku gitmiş yerine farklı bir heyecan bırakmıştı.

Bir şey içermisiniz?

Afran geldiğinden beri ona bakmayan kız ile nasıl konuşacağını bilmiyordu? Kardeşi ve Nazlı tam kafa dengi insan oldukları için güzel anlaşmışlar, ikili sohbet ediyorlardı. Sorduğu soruya hepsi çay isterken Ceylan sadece şu istemişti o naif sesiyle. Servisler yapılmış biraz sohbet edilmişti! Ama bu sohbete Ceylan'ın pek katıldığı söylenemezdi. Bu böyle olmayacaktı! Kız ile tanışmak için istemişti bu buluşmayı ama sadece Berfin ile Nazlı'ya yaramıştı belli!

Baş başa konuşalım mı biraz?

Sorduğu soru Ceylan içindi ama o sanki Nazlıdan izin almak ister gibiydi. Ceylan hiç düşünmeden olur dedi. Buraya zaten tanışmak için gelmemişmiydi. Olsun bitsin artık. Hayatı boyunca tutsak olacağı bu adamdan nereye kadar kaçabilirdiki? Yengesine hafif tebessüm ile baktı. Her şey yolunda der gibi. Beraber kalktılar masadan. O önde Afran arkasında giderken ne konuşacaklarını az çok tahmin edebiliyordu. Arabanın önüne geldiklerinde "Nereye gitmek istersin?" Diye sordu Afran.

Fazla uzaklaşmasak olur mu? Yengem merak etmesin.

Kafasını salladı olur anlamında Afran. İkili arabaya binerken Ceylan heyecandan küçük kalbi duracak gibiydi. Bir bilinmezliğe evet demişti. Dua etti içten içe. Allah sonunu hayr etsindi.

 

 

 

Merhaba canlar. Afran ve Crylan'in hikayesi çokta olaylı bir hikaye olmayacak aslında. Ben bu hikaye kendimi denemek için yazıyorum. Aklımda deli gibi kurgular oluşuyor. Biraz daha kendimi geliştirirsem başka kurgularda yazmaya düşünüyorum. Şimdilik diyeceklerim bu kadar. Sağlıcakla kalın:)

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%