Yeni Üyelik
13.
Bölüm

Kıskandın mı sen?

@sevda.h

Toplantı sonrası kardeşi Helin'in kendisine attığı "ağabey mesajı görürsen acil ara beni" mesajı gören Afran Helin'i arayıp olanları duyunca biraz öfkelenmiş ama Mihra hanımın bu haraketini kendilerine düşman olduğu için yaptığına yormuşlardı. Ceylan'ı sık boğaz etmek istemeyen Afran bu olayı şimdilik boş vermiş ve öğle saatinde Hozan ağa ile buluşmak için Cihanlı'ların şirketine gelmişti. Afran ağayı gören Şirket çalışanları şaşırırken kapıdaki güvenlik hemen Mirza'ya haber vermiş Mirza Afran'ı asansör girişinde karşılamıştı. İkisi beraber Hozan ağanın odasına çıkarken "Hangi rüzgar attı Afran" diye sordu Mirza. "Bugün annem nişanı konuşmuş Mihra hanım ile bu hafta sonuna karar kılmışlar. Bende Hozan ağa ile düğünü konuşmak için gelmiştim." diye cevapladı. "Doğru dersin uzatmaya gelmez, diğer ağalardan bir kaçıda sordu benden düğünü ne zaman yapıyorsunuz diye". Hozan ağanın odasına oturmuş kahve içiyorlardı beraber. Mirza olanları usulünce babasına anlatmış, Afran'da fazla uzatmak istemediğini soyleyib bu ayın 25'ne kararlaştırılan düğün salonda olacaktı. Malum iki aşiret bir birine düşman olunca "Ben o konağa adım atmam" diyen çok olacaktı. O yüzden her iki tarafında gönlü olsun diye böyle bir karar alındı. Cihanlı'lar ile vedalaşan Afran haberi Ceylan'a vermek için Cihanlı konağina yol aldı. Konak kapısında Ceylan'ı beklerken arabadan inmedi zira inseydi kendisine dik dik bakan korumanın ağzını burnunu kırardı. Arabasının ön kapısı açılıb içeriye kendinden önce lavanta kokusu gelen Ceylan bindi. Kendisinden tarafa hiç bakmayıp ellerini çocuk gibi bağlayan kıza anlamaz gözler ile baktı. "Sanada merhaba güzelim" diye söylenirken "daha kaç güzelin vardır senin" diye cevap veren kıza ağzı açık bakan Afran bu kıza 2 saatte ne olmuş olabilir diye düşünüyordu. "Hayr olsun Ceylan xanım" diye sorarken "hayr mı şermi senden soralım ağam" diye cevapladı kız. "Haaydaa" diye uzatırken " hadi gülüm uğraştırma beni söyle ne oldu?" diye sordu. Sessiz kalan kız ile arabayı sağa çeken Afran indi arabadan ve dolanıb kızın kapısını açtı. "Gel güzelim" diye diye elini uzatırken omuzlarını indirib kaldıran kıza ne olduğunu gerçekten çözemiyordu. Kızı kucaklayıp arabadan indiren Afran Ceylan'ın "ne yapıyorsun ya" diye bağırmasını umursamadı. Kızı yere indirdi ve "şimdi söyle bakalım küçük hanım derdin ne"? Diye sordu.

Cebinden telefonu çıkaran Ceylan Berfinin kendisine gönderdiği resmi Afran'a gösterirken " Bu ne Afran bey hı? Bu ne?" Diye söyleniyordu. Fotoğrafta kendini ve İranlı ortaklarının avukatı Esma vardı. Anladığı kadarı ile hep beraber çıktıkları yemekte çekilmişlerdi. "İyide bu fotoğrafın diğer yarısı nerede" diye kendi kendine söylenirken "birde diğer yarısımı var" diye omuzuna vuran kızın ellerini tuttu.

İş ortaklarımızın avukatı olur kendisi. Toplantı sonrası yemeğe çıkmıştık baş başa değil iş yemeğine. Orda çekilen bir fotoğraf.

Cebinden kendi telefonunu çıkarırken bir şeyler yaptıktan sonra aynı fotoğrafın orjolinal halini Ceylan'a gösterdi. Fotoğrafı gören Ceylan Afran'a inanırken kadının niye böyle bir şey yaptığını az çok tahmin edebiliyordu. Bu adamda bu kadar yakışıklı olmasaydı canım. Allah bilir kaç tane platonik aşığı vardı!

Fotoğraf bu güzelim. kadın oynamış fotoğraf üzerinde ama niye böyle bir saçmalık yaptı inan bilmiyorum

Allah Allah! Niye yaptı acaba? Ya Afran ben bile anlıyorum niye yaptığını sen anlamadın öylemi

Evet anlamdım. Anlamakta istemiyorum. Çünkü umrumda değil. Benim için bundan sonra bir tek sen varsin Ceylan. Başkası yok!

Kızın alnına öpücük konduran Afran belinden tutarak kendine çekti Ceylan'ı.

Kıskandın mı sen?

Ne alakası var canım. Ben bir an şey ettim

Ney ettin canım!

Kendisine gamzelerini göstere göstere gülen adama dayanamayan Ceylan tam güldüğü yere öpücük bırakmıştı.

Ne vardı ağam sözlümü kıskanamazmıyım?

Cilve yapan kızı hayran hayran izleyen Afran yaklaştı kızın dudaklarına. Tadıda en az görünüşü kadar güzel olan dudaklar Afran'ın aklını başından almıştı. Tadına doya doya öpen dudakları son bir kez daha öpüb geri çekildi. Utanıp kendisine sarılan kızın saçlarına öpücük kondurdu. Ceylan ise ilk kez yaşadığı anın büyüğünden çıkamadı. Afran onu öpmüştü ve şuan yüzüne bakamıyordu.

Amcan ile konuştum bugün düğün tarihi belirledik gülüm. Bu ayın 25 diye düşündük. Senden sormadım ama lütfen hayır deme. Hem uzatmak istemiyorum hem biliyorsun bizim durumu.

Niye hayır diyeyim Afran. Ben istemeseydim seninle hiç bir güç beni buna zorlayamazdı. Şimdide düğünümüz erken olmasını bende isterim.

Gözlerine bakamadı Afran'ın. Ona o kaşar düşünceli davranıyordiki kendisini kaptırmadan edemiyordu. Şimdi söyledikleri tamamen yalandı. Yüzü yanmaya başlamıştı. Kızardığına emindi ama Afran'ın ilgisini kayb etmek istemiyordu. Hayatında ilk defa biri ona bu kadar güzel bakarken, onu bu kadar önemserken kaybedemezdi. Bencilce davranıyordu lakin gittiği yere kadar böyle gidecekti!

Kızın söylediklerine sevinen Afran dahada sarmaladı kızı.

Yarın akşam arkadaşlar ile piknik yapacaz güzelim. Her kes nişanlısı karısı ile. Bizde seninle gidecez.

Piknik mi? Nasıl piknik? Kimler olacak ki? Ben tanımadığım insanların arasında huzursuz olurum Afran.

Hepsi çok değer verdiğim insanlar gülüm. İki en yakın arkadaşım. Birisi evli diğeride daha bekar. Birde Fırat ve Helin de olacak.

Benim arkadaşım Azra'da gelsinmi? Biraz rahat olur benim için.

Olur dilemin onuda alır gideriz....

 

***********

Piknik için hazırlık yapan Ceylan saklama kabına doldurduğu sarma ve ağlayan keki güzelce piknik sepetine yerleştirdi. Bunları tabiiki kendi evinde değil arkadaşı Azra'nın evinde yapıyordu. Konakta Mihra hanımın bin bir türlü laflarını bünyesi kaldırmazdı.

"Aga benim ne işim var piknikte ya. Hepiniz çift olarak gidiyorsunuz ben sonradan dahil olmuş sap gibi kalacağım ortada" diye söylenib duran arkadaşına "Kaç kere söyleyecem Azra! Helin ve Fırat'ta geliyorlar. Onlarla iyi anlaşırsın" Oflaya puflaya arkadaşını kırmamak için hazırlandı Azra. Afran gelmiş ikisinide evden almıştı ve istikamet piknik alanı. Arabada gelirken Afran ile iyi anlaşıb bolca sohbet eden Azra şu an kendini rahat hissediyordu. Piknik alanına geldiklerinde iki yabancı erkek ve tanışmaya bir türlü fırsat olmayan Fırat mangal başında etleri pişiriyorlardı. Helin yanındaki güzel bayan ile sohbet ederek bir şeyler hazırlıyorlardı. Kendilerini fark edenler hemen masanın yanında toplandılar Ceylan ile tanışmak için. Helin içten gülümseme ile Ceylan'a sarılırken "hoş geldin yengem" demeyide ihmal etmemişti. " Hoşbuldum canım" Azra'ya dönen Helin "Sende hoş geldin Azra" diyerek onada sarılmıştı. Fırat Ceylan'a doğru elini uzatarak "Hoş geldin yenge ben Fırat. Bir türlü tanışamadık." "Memnun oldum Fırat ağabey" diye gülümseyen kız " Yaş olarak benden büyüksün diye biliyorum onun için ağabey dedim. Sorun olmaz değil mi" diyerek sorarken "Estağfurullah yengem sen nasıl rahat edeceksen öyle". Hemen Azra'ya dönen Fırat sende "Hoşgeldin" dedi. Kendisine "hoşgeldin" diyen adama kuru bir baş selamı veren Azra Ceylan'ın istemesinde gördüğü adamı bir türlü aklından çıkartamıyordu. Şu an heyecandan kalp ritimleri bozulurken konuşsa sesi çıkmayacak diye korkuyordu. Tanışma faslı bitmiş beyler mangal başına kızlarda her şeyi masaya yerleştirmiş şimdide sohbet ediyorlardı. Afran'ın arkadaşı Mirhan Ali'nin eşi Firuze ile tanışan Ceylan kadının güzelliğine hayran kalmıştı. Kocasına doğru gülümseyen bu kadın gözlerinden ne kadar aşık bir eş olduğunu haykırıyordu.

"Siz nasıl tanıştınız Firuze?" diye soran Azra'ya kahkaha atan Helin "onlarınki uzun hikaye Azracım, 8 senelik bir aşk hikayesi" diye cevapladı.

 

Yaa o kadar uzun zaman nasıl sevgili kalabildiniz? Yani buralarda çok zor ya?"

Mirhan Ali' sakladı bir şekilde. Yani Mirhan Ali'nin görüştüğü kız olduğunu biliyorlardı ama kim olduğunu kimse bilmiyordu. Bende Mardin'li değilim zaten. Öyle biraz zor oldu ama sakladık. (Bu kadar spoi yeter Firuze)

Hep beraber güzel vakit geçirdikten eve dönme vakti gelmişti. Hiç beklenmedik bir şekilde Azra'yı evine bırakmayı teklif eden Fırat ile ortada kalakalan Azra, Ceylan'ın ondan önce onaylaması üzerine şuan Fırat'ın arabasında eve gidiyordu.

Yengem ile nereden arkadaşsınız?

Orta okuldan tanışıyoruz. Anladım. Aileni tanırmıyım acaba? Kimlerdensin?

Kahkaha atan Azra. "Sakin ol Alfonso ne Mardinliyim, nede bir aşiret kızı" diye cevap verdi. Kendisine Alfonso diyen kıza kötü kötü bakan Fırat. "Alfonso nedir arkadaş. Kendi güzel ismim varken elin ecnebisinin ismini hiç beğenmedim" Bir daha kahkaha atan Azra "Bir replik vardı ondan şey ettim" diye açıklamada bulundu. "Replik meplik bilmem ben" diye söylenemye devam eden Fırat "nerelisin o zaman? Buralara nasıl geldin?" diye bir soru yöneltti kıza.

Annemde babamda Ankaralılar. Ikiside öğretmen. Bende doğma büyüme Ankaralıyım ama tayinleri buraya çıkınca orta okuldan beri buradayım. Üniversiteyide burda okuyorum.

Ha şöyle anlatsana kızım ya deminden beri anlamadığım şeyler söyleyib duruyorsun.

"Tamam tamam bir dahakine güzel anlatırım" diye pot kıran Azra'ya bilmiş bir gülümseme gönderen Fırat "ne zaman" diye sordu. Girdik bu işin içine ya bakacağız yada çıkacağız diye hiç düşünmeden cevap veren Azra Fırat'ın kalbinde tomurcuk yeşertecek cümle kurmuştu.

Onuda bir zahmet sen teklif et Fırat Barzan!

 

 

Evveeettt. Yarınki bölümde Nişanımız var. Sonrası belki düğün olur bilemeyiz. Biraz geçiş bölümleri olsun ki düğünden sonra olaylar olaylar.... Yorumlarda buluşalım:)

 

 

 

 

Loading...
0%